: Fransanın Gones kasabası hu- kuk mahkemesi bir aydan beri büyük bir sıkıntı içinde idi. Buna ZİR iki çingene arasındaki dava idi. - Dava o kadar garip ve karışık- tiki mahkeme işin içinden çıkarak bir hüküm vermek hususunda hakikaten çok büyük müşkilâta tesadüf ediyordu. Genes hâkimleri nihayet bu karışık davayı hallederek geçen hafta kararlarım tebliğ etmişler- dir. Davanın esası şudur: Çingeneler (arasında hüküm süren bir âdet ve ananeye göre bir erkek çocuğa malik olan çin- gene, gelinini daha küçük yaşta iken ailesizden para ile satın alır ve oğluna verir. Gelin, birkaç sene kaynanası, kayın babası ve kocası ile birlikte yaşar, o - ailenin işlerini görür, nihayet ara ile satın alınan gelin! Bir fransız mahkemesi çingeneler ara- sında garip bir Emini Sepet ören çingeneler evlenecek çağları gelince evlen- dirilirler... Fransada ki çinğenelerde Paolo, akrabalarından olan Secelanın kızın çok beğenir ve bunu oğluna ak mağı düşünürmüş. Fakat ikisi de pek küçük olduklarından biraz daha büyümelerini beklermiş. Paola, on iki yaşına basan genç çingene kızının gittikçe inki- şaf ettiğini ve pek güzelleştiğini görerek bunu başka birisinin Satın alması ihtimalinden korkmuş, geçen sene Secela ile görüşerek kızı, on yaşındaki oğlu için üç bin frank mukabilinde satın almıştır. Bundan sonra kız yeni aile arasına girmiş, iki taraf ta ara- balarına binerek serseriyane ha- yatlarına devam etmek üzere birbirinden ayrılmıştır. Aradan epice bir zaman geç- davayı neticelendirdi miş, küçük gelinin annesile babası kızlarını görmek için, Genes kasabasında bulunduğunu işittik- leri Paola ailesinin yanma git- mişler ve görüşmüşlerdir. Iki aile iptida pek samimi surette karşılaşmış, bir iki gün tatlı tatlı vakıt geçirmiştir. Fakat bundan sonra aralarında kavga çıkmış ve kavga © büyümüştür. Küçük gelinin anasiyle babası kızlarını geri almak istemişler, öteki taraf vermeyince hükümete müracaat (etmişlerdir. £ Bunlar henüz sinnı rüşte vasıl” olmamış bulunan kızlarını Paola ailesinin kaçırdığından bahisle kızın ken- dilerine teslim edememesini iste- memişlerdir. Zabıta tahkikata başlayınca, diğer taraf kızı para ile satın aldıklarını, ortada bir hukuk meselesi olduğunu söylemiştir. Küçük gelin de kocasının ailesini pek beğendiğini, buradan ayrıl- mak istediğini anlatmıştır. Bunun üzerine iş adliyeye inti- kal etmiştir. Hukuk mahkemesi iki tarafın şahitlerini dinlemiş, alım satım muamelesini tetkik etmiş ve bu muameleyi kanuna uydurmak için bir şekil aramıştır. Mahkeme uzun tetkikattan sonra genç kızı üç bin franga mukabil rehin addetmiş ve bu para veri- lirse kızın iadesini, verilmezse kızın kocası ailesi yanında kalma- sını kararlaştırmıştır. Secela bu parayı veremediğinden kız, koca- sının yanında kalmıştır. Zonguldak maden çavuş mektebi Bu sene, Zonguldak maden çavuş mektebine birinci sinif talebesi © alınmayacaktır. Çavuş mektebi, tetrici bir şekilde iki senede ilğa edilecektir. Maden çavuş mektebi müdür- lüğüne, iktisat vekâleti sanayi müdiriyeti, mümeyyizlerinden Şev- ki bey tayin edilmiştir. Tefrika No. 48 Meliha : — Ne demek istiyorsunuz? - diye sordu. Şayet, gece çok karanlık olma- saydı, Pertev, Meliha'nın kızar- dığını görecekti. Mevzuu biraz değiştirdi : — Dahası da var: Ferit efendi Valkin, sizden bir şey elde ede- mezdi ki.., Gerçi, siz, ona bir takım şartlar dermeyan ettiniz. Lâkin bu şartlar, biç de, kocasını sevmeyen bir kadının yabancı bir erkeğe teklif ettiği şartlara ben- zemiyor. Kadın, bir an, gene ayağa kalktı. Hali ciddileşti. Heycanla anlatmağa başladı: —Pek âlâ.. Öyle olsun.. Böylesi, daha basit.. Hem, size, uzun uzadıya hadiseyi anlatmak mecbu- riyetinde de kalmam.. Evet bir ba- kıma bakkınız var. Haydi söyleyi- vireyim: Kocama karşı duyduğum his, lâkaytlık değildir; kindir! Kin duyuyorum ve andan intikam ak mak istiyorum. Bana yaptığı her şeyden dolayı ve yapmadığı her şeyden dolayı ondan nefret edi- yorum. Lâkin bu kinin ismini aşk koymayın! Pertev bey! Biri birine benziyen aşklar ve kinler vardır; doğru. Fakat benim duyduğum yegane ohissi, bu adamdan kaçmak hissidir. Hattâ onun ismini bile unutmak is- tiyorum. O civarımda ve bhatr- rımda olmadan hayatımı yeniden kurtarmak istiyorum. Eğer bu mümkünse bunu yapacağım; müm- kün değilse öleceğim... Filhakika, biliyorum: Bana, talaktan bahsede- ceksiniz. Lâkin talâkı istemiyorum, istemiyorum, istemiyorum! Oda serbes kalsın diye boşanmak?.. Bo- şanayım da, Hasan Istanbula dön- sün. Gidip onun oturduğu şehirde otursun ? Asla... Içim, bunada kail değil... Ben ne azaplar çektim, ne uykusuz geceler geçirdim, gündüzleri ne işkenceler içinde kıvrandım. Evvelâ, bütün bu çek- tiklerim (ödenmelidir; ( hepsinin hesabı görülmelidir. Solumaktaydı. Bir an durarak, Pertev'in göz- leri içine baktı. — Sakın benim aleyhimde fena şeyler düşünmeyin. oMaksadım, intikam değildir. Adaletin yerine gelmesidir. Pertev bey, siz, beni iki sene evvelki genç kızlık halimden tanırsınız. O genç kız, şimdi bu hale geldise, kabahat bende mi? Beni bu bale soktular! Böyle yaptılar.. (e Görüyor musunuz?.. (Belki daha de berbat birşey ola- cağım. Birgün, belki çok fena bir insan haline geldiğimi göre- ceksinizl! İpin bi 30 Ağustos 1932 Ana - Kız Rakabeti Nakili: (Vâ - No) Neler, neler yapmak aklımdan geçiyor.. Fakat, hayır, hayır, hayır, beni daha fazla söyletmeyin, Per- tev bey... Esasen, bu meseleyi ne zaman düşünsem, aklımdan ne zaman maziyi geçirsem çıldı- racak gibi oluyorum. Ne vazih, ne açık kalpli bir insanım, Pertev bey... Şayet biz vaktile anlaşıp da evlenebilseydik, biribirimizi mesut ederdik, sanıyorum... Meliha, birdenbire, titriyerek Sustu. Elile ufak bir işaret yaparak, karanlığı o gösterdi. Karanlığın içinde, onların biraz ötesinde, iki genç - Ferit efendi Vokk- inin büyük oğluyla nişanlısı - küpeşteden ayrılmışlardı. Baş- ka bir çiftin kendilerini gözetle- diğinden asla şüphe etmiyorlardı. yanyana, salonun kapısına doğru yürüyorlardı. Biribirlerinin ellerini tutuyorlardı. Bu, ne nezih, ne güzel bir levhaydı. İstikbale ait haklarını daha şimdiden kullanmak istemiyorlar- dı. Istikkalin hakkını yemiyorlardı. Salonun kapısı önünde, biribir- lerine “geceler hayırlı olsunl, dediler. Hattâ öpüşmediler bile... Merdivenden ilk inen gençkız oldu. Nişanlısı, bir müddet daba güvertede kaldıktan sonra kama- 'rasına çekildi. Bunun üzerine, Meliha, vaktile nişanlısı olması muhtemel bulunan Pertevin kolunu bıraktı. Kendi betbaht hayatını bu mesut çiftin obahtiyarlığile kıyas etmiş olacak ki, hıçkırmağa baş- ladı. Pertev, şaşırdı. Iki kolunu birden, kucaklamak şeklinde, Meliha'ya uzattı. Lâkin, Meliha, bu açılmış kucağa atılacağına, geriledi. Adeta ken- dini zorlayarak: — Hayır, hayır! -dedi.- Hayır, dostum, hayırl Siz vaktile beni seviyordunuz, fakat ben, ozaman sevilmeği hak ediyordum. Beni zevceniz yapmak istiyordunuz. Bugünse, ben, sizin için ne ola- bilirim? Beni otaliimin revişine terkediniz! Bırakın, benimle Ferit efendi Volkin ve emsali meşgul olsun... Pertev, tab'an gayet sakin bir erkek (olmakla beraber, Melihayı ağlarken gördüğü için, soğuk kanhlığını kaybetti. Mukavemetsuz bir incizapla ona doğru yürüyerek: — Hayırl - dedi. - hayır, sizi bırakmıyacagım! sizi başkalarına bırakmıyacağım... oBenki sizi dünyanın bu bucağında tekrar buldum... Ve sizi, eski şahsiye- tinizde buldum. (Arkası var) Eş Son günlerde Adalar iskelesi tamir edilmektedir. Bu yüzden bu iskeleye inilen merdiven kapatılmıştır. Resmimizde iskelenin tamir edilen kısmı görülüyor.