Mevsim ihracatı İncir ihracına başlandı Izmirde hanlar açıldı işçiler çalışıyor İzmir, 27 — Mıntakamızın zen- gin servetlerinden birini teşkil eden incir mahsulü; 'evvelki gün- den itibaren şehrimize gelmeğe başlamış ve piyasa dün açılmıştır. Bittabi incir hanlarıda dünden itibaren derhal faaliyete geçmiştir. Cuma günü gece saat üçe kadar şebrimize Aydın, Ödemiş ve Na- zilli cihetlerinden 7400 çuvallık mahsul gelmiştir. Dün öğleye yakın borsada incir alıcı ve satıcılarile tacirler ve komisyoncular bir içtima akdet- tiler. Vali Kâzım paşa ile oda kâtibi umumisi Mehmet Ali bey de bu müzakereye iştirak etmiş- lerdi. Içtimada cereyan eden mü- zakere ilk fiata aitti ve bittabi epice uzun sürdü. Müteakiben piyasa açıldı ve satış başladı. Dün saat on altıya kadar satılan 4000 çuval incir 10, 18 ve 15 kuruş üzerinden muamele gördü. Ecnebi işçiler Sanayi müdüriyeti tetkikat yapıyor Sanayi müdüriyeti, fabrika ve bilumum sanayi müesseselerinde ki ecnebi mutahassıs amelenin vaz- iyetini tetkik etmektedir. Vaki olan bir ihbar üzerine, çorap fabrikalarında mutahassıs namı altında, ecnebi amele çalıştırıldığı anlaşılmıştır. Sanayi müfettişleri, bu fabrikalarda tahkikata baş- lamışlardır. Kibrit fabrikasından çıkarılan amele Büyükderedeki kibrit fabrikası, son günlerde, bazı amelesine yol vermektedir. Bu hususta senayi müdüriyetine bazı şikâyetler vaki olmuştur. Yapılan tahkikata göre, kibrit fabrikası, şimdiye kadar ihtiyaç- tan fazla kibrit imal etmiş, son günlerde istihsalâtını tahdit eyle- miştir. İleride ihtiyaç gördüğü takdirde, evvelce çıkardığı ameleyi tekrar alacaktır. Graf Zeppelinin seyahati “Le Bourget, 29 — (A. A.) Ce- nubi Amerikaya gitmekte olan Graf Zeppelin balonu saat 8 de Fransız hududundan geçmiştir. Balon saat 10.15e doğru Lyonda beklenilmektedir. Yolda taarruz Beş kişi cebren bir kadını kaçırmışlar Burhaniyenin Karataş köyüne yakın bir yerde bir hadise olmuş- tur. Beş şahıs, biri (o erkek diğer ikisi kadın üç köylünün önüne geçmiş erkeği yaralamış iki kadından genç olanı alıp meçbul bir semte götürmüşlerdir. Mütearrızlar Burhaniyeninin Çöltük köyünden Hakkı oğlu Os- man ile arkadaşları aynı köyden Hüseyin oğlu Ramazan, Ahmet oğlu Muhtar, Ali oğlu Zekeriya ve Zekeriyanın biraderi Süleyman- dır. Tecavüze uğrıyanlar ise Ka- rataş köyünden Mehmet ile annesi Cennet ve kardeşi Mehmet karısı Mevlüde hanımlardır. Jandarma derhal (tahkikata girişmiş olup vaka faillerinin enbean yakalanmasına intizar edilmektedir. GÜNÜN HABERLERİ | Kavunn ihracı Kavunları bozulmadan sevketmek için çare Ihracat ofisi kavun ihracati için iyi bir ambalaj usuli bulama- mıştır. Ticaret borsası baş kimyakeri Nureddin Menşi bey, ambalaj usulü hakkında, ihracat ofisi mü- dürü Cemal beye bazı izahat vermiştit. Nureddin Menşi beyin bulduğu ambalaj usulüne göre, kavunlar şu suretle nakledilecektir. Odun talaşını fıçıların içine doldurmalı, kavunları bu talaşların arasına, biribirine (çarpmıyacak bir şekilde dizmeli, bu suretle kavunlar, hariçten girecek, sıcak- tan ve havadan pek az müteessir olur. , Bir kavun taciri, (Nureddin Menşi beyin bu usulü dairesinde, kavun ihraç etmiş, kavunlar, yolda bozulmamıştır. Fıçıların içine odun talaşından başka, mangal kömürü külü de girebilir. Mollison bekliyor EM © rlandadan hareketle bir ham- lede Bahrı Muhiti geçen tayyareci Mollison bu hafta Amerikadan gene tayyare ile Avrupaya gele- cekti. Fena havalar ve muhalif rüzgârlar buna mani olmuştur. Hava bir parça sükün bulunca tayyareci yola çıkacaktır. Bir soygun Para bulamayınca tabancasını gasbederek kaçmışlar Balıkesir vilâyetine tâbi Çağış nahiyesi dahilinde soygun vakası olmuştur. Soyğuna uğrayan yer Çağış nahiyesine merbut Küçük Yeniköyüne yarım saat mesafede Halim ağa isminde birine aittir. Değirmen sahibi ile köylü da- yak yemekle güçbelâ canlarını kurtarabilmişlerdir. Şakiler para bulamayınca yalnız köylünün ta- bancasını alıp savuşmuşlardır. Şakilerden birinin geçenlerde Sındırgı hapishanesinden kaçan kürt Ali çavuş isminde biri olduğu ve diğerlerine ele başılık yaptığı anlaşılmaktadır. Şu birkaç gün içinde yakalan- maları bekleniyor. Mısıra ihracat Ihracat ofisinden! tebliğ edil miştir: “ Mısıra ithal edilecek arpa, yulaf, mısır, darı ve un ve diğer bazı hububat gümrük resimleri tadil ( edilmiştir. £ Alâkadarların ofise müracaatları lüzumu tebliğ olunur. Sahife 5 130 bin amele İngiltrede grev ilân edilecek mi? Hükümetin tavassut etmesi muhtemel Londra, 29 — Lancashire pa- muk mensucat sanayiinde grev ilân edilip edilmiyeceği bugün anlaşılmaktadır. Şimdilik iki taraf da vaziyetini muhafaza ediyor. Grev kararlaş- tırılırsa ilk hamlede 130 bin amele işini bırakacaktır. Bazı amelenin patronlarla an- laşmak fikrinde olduğu zannedili- yor. Hükümetin müdahalede bu- lunması ihtimalinden de bahsolu- muyor. Italyan masonluğunun sabık üstadı âzamı, ihtizar halinde Roma, 29 (A. A.) — italyan masonluğunun sabık üstadı âzamı Donizio Torriblian ölüm halinde- dir. Mumaileyh, evvelce nefi ve teb'it cezasına mahküm olmuş fakat bilâhara affedilmiştir. Son zamanlarda Pistoia'da bir köşkte ikamet etmekte idi. Fırtına Ispanyada bir çok yerleri su bastı Saint Sabastien, 29 (A.A.) — Misli görülmemiş derece şiddetli bir fırtına bütün bu havaliyi mü- teessir etmiştir. Yrun yolunu su kaplamıştır. Bu yol, tamamile geçilemiyecek bir hale gelmiştir. Bir çok binaları sular istilâ etmiştir. Itfaiye efradı faaliyetle çalışmaktadır. Memleketin diğer kısımlarında da fırtınalar vukuu işar edilmek- tedir. Bir çok mecruhlar vardır. Maddi hasarat ehemmiyetlidir. Cijon civarında, bütün mezruat hasara uğramıştır. Siklon ve kül yağmuru Buenos Aires 29 (A.A.) — San Juan vilâyetinde kül yağmuru ile takip edilen bir siklon fırtınası vukubulmuştur . Oo Kazazedelerin adedi meçhul bulunmaktadır. Patlıcan ihracı Almanya ve Avusturyada pat- lıcana olan rağbet) artmaktadır. Ihracat ofisi, tacirlerimizi patlıcan ihracatına teşvik etmektedir. Ofis, bu münasebetle, Almanyada pat- lıcandan alınan gümrük ve diğer resimler hakkında, Berlin Türk ticaret odasından izahat istemiştir. M. Herriot Fransız başvekilinin seyahatı Paris 29 (A.A) — Havas ajan- sından: Jersey adasına gitmek üzere hareket eden M. Heriot, dün Havr şehrine vasıl olmuş ve orada belediye dairesinde şerefine verilen resmi kabulde hazır bulun- muştur. Başvekil, hoşamedi temenniya- tına cevap vererek, kendi hükü- metinin Fransa dahil ve haricinde sulhu ipka ve muhafazadan ibaret bulunan maksatlarını kısaca izah eylemiş ve demiştir ki: “Bu bey- nelmilel bir tesanüt vazifesidir.,, Başvekil Ove refakatindekiler bunu müteakip saat 15 te Mina- utere gemisine binerek halkın alkışları arasında limandan ayrıl- mışlardır. i ——— Tefrika No.13 30 Ağustos 1932 Earp zengininin Gelini Büyük milli roman — Hatundan kız sağlık alalım | Seher hanım, ne dediğini kavrıyamamış gibi gözlerini kırpış- tırarak anasının yü- züne bakıyor, Huriye hanım tekrar ediyor- du: ; — Baksana Istan- bulun her deliğine burnunu sokmuş; bil- mediği yok. ç Sual ve istimzaç kararı verildikten sonra hemen seslendi: — Kız vicdanl. Yukarıdan iki minder kap, çabuk getir; çömele çömele dizle- rim uyuştu. Hu Gül- fidan bacı!. Mada- maya bir kahve | Bu iltifat mada- mayı büsbütün bül bülleştirmişti. Büyük hanımın uzattığı cıga- rayı eline aldığı ve yaktığı halde çene sallamaktan bir nefes çekmeğe muvaffak olamamıştı. Madam cenapları, kahvesini içtikten, esen rüzgârla terli vüçudü üşümemesi için aralık kapı kapa- tılılıp bir kat daha memnun edil- dikten sonra manahnüfihe gelindi. Büyükhanım, kızını yanına oturtarak fakat sözü kendisine bırakması için: — Lafımı kesme, ağzımın içinde yarım birakmal diye muttasıl dürterek, keyfiyeti minelbap ilel- mibrap anlattı. Lâzım geldiği kadar kendilerinden, vaziyetlerin- den de bahsetti ve şu neticeye bağladı: — Bana bak madamal Ben dobra dobra bir kadınım. En sonra söyliyeceğimi en evvel söy- ilerim. Içim nasılsa dışım öyledir. Iki yüzlülükten hiç baz etmem... Seni görür görmez yüreğim sevdi. Ayıp değila, senden hoş- landım. Bak onu da söylemeği unutmıyayım. Sevmediğim kişi ile bir kazana koysalar mümkünü yok kaynayamam. O kadarda acayıp huyum vardır. Ne diyordum? seni sevdik, kalp kalbe karşıdır derler, elbette sen de bizden hoşlandık. Dediği- mizi yap, demin anlattığım taze- lerden bir münasıbını bul. Biz ne kadar dövüneceksek faidesi yok; oğlumuz öylesini arzu ediyor. Kızı gidip görelim; Allah nasip ettiyse alalım. Sonra sen de bizim efendiden dilediğini iste O da seni memun etsin, yüzünü gül- dürsünl Madamın ağzı kulaklarında, neşesi payansızdı. Zaten bu makule kadınların alış verişten ziyade bu çeşit klağuzluklardan, muhtelif delâ- letlerden ve işküzarlıklardan kârı olduğu malüm. Artık, obohçadaki, bavuldaki mallarını satmağı unutmuş, acele acele eşyalarım toplayıp kapr- yordu: — Primo kalite bir kukla bu- lâyım ki göresiniz. Salt güzel, şık, alamut değil, aynı zamanda yüksek familya, Kontes gibi ma- niyeri olsun; markiz gibi lâf konuşsun; düşes gibi kafa taşısın! mia © Dk ademin © Cevdet efendinin evinin ziyaretinden on beş gün Muharriri: Sermet Muhtar Harp zengininin “gelini Suat hanım geçmemiştiki aranılan bulunmuş, gidip görülmüş, hattâ söz bile kesilmişti. Bu taze, Suat hanım isminde, kibar ailelerden bir kızdı. Anası, babası merhumdu, Ana- sının pek erken vefatı üzerine, babasının yanında biricik evlât olarak yetişirken, onun da vefalı üzerine dayısının nezdinde yerleş- meğe mecbur kalmıştı. Dayısı, ecnebi (o dıyarlarında, şehbenderlikte bulunan ve bir kaç seneden beri Istanbulda mazulen bekleyen bir hariciye memurıydı. Makriköyünde oturuyordu. Suat hanımın oldukça tahsili vardı. Sör mekteplerine devam etmiş, fransızcayı öğrenmişti. En son modaya muvafık giyinme, kuşanmayi bilir, mükemmel piyano çalardı. Yaşı yirmiyi aşkındı. Ufak tefek olduğu için göstermiyorsa da belki de yirmi beş bile vardı. Makriköyündeki evde dört kişi idiler. Dayısı, yengesi, Lebip ismindeki dayızadesi, bir de kendisi. Dayısı, evinde menküp gibi bir vaziyette çile çıkarıyordu. Son memuriyetinde, firari (| jönler- den birile sıkı fıkı temasından bahsedilerek jurnal edilmiş, bunun akibinde memuriyetinden azledile- rek Istanbula celbedilmişti. Iki, üç ayda bir çıkan maaşile geçinmekter ziyade zaruret çeki- yordu. Şehbender beyin hanımı allah- lıktı. Kul cinsi ve ağzı var, dili yok makulesindendi. (Karşısına geç, iki saat otur; bu müddet zarfında iki kelimesini işidebilir- sen öp te başına koy. Mahtumu Lebip beye gelince, elde bir, deste gül. Lebip şeklinde, etvarında çok kimseler ovardır. Fakat hiçbiri onun kadar bu tipin numunesi olamaz. Lebip ahmak desem değildir; Çunki bazen öyle sözler söylerki, en zeki kimseler bile buna par- mak ısırır. Beceriksiz desem değildir; arası ra, öyle işlerde bulunur ki deme işgüzarlar böyle noktalarda yayan kalır. z Akıllı desende değildir. Öyle çığınlıkları, delişmenlikleri vardır ki eli ayağı bağlı mecnunlar onun yanında âkil ve reşit sayılır. (Arkası var)