30 Ağustos 1932 Akşam Sahife 7” . Cuma sabahları Boğaziçi iskelesi. Bir tarafta Hünkârlılar, bir tarafta Çırçırlılar, bir tarafta Beykozlular “Eyvahlar olsun.. Gördün mü başımıza gelenleri. Şiş için domates almağı unuttuk... Tavsiye ederim: Bu sıcak gün- lerde bir cuma sabahı erkenden köprünün Boğaziçi iskelesine şöyle bir uğrayın... Her halde gayet eğlenceli, hoş bir vakit geçirmiş olacaksınız. Cuma sabahları, va- purların kalkacağı saatlerde Bo- ğaziçi iskelesi enfes bir âlem oluyor... Kollar sıvalı ceketsiz gençler... Sırtta örme kolsuz fani- lalar.. “Gözde kalın bağalı siyah gözlük.. Belde tokası güneşte pırıl pırıl yanan podosüet kemer.. Saçlar adam akıllı ıslatılıp en aşağı yirmi beş dirhem briyan- tinle oğulmuş.. Elde bir kâğıda bile sarılmasına lüzum görülmemiş buruşuk mayolar.. Gençler şimdi de yeni bir moda çıkarmışlar... Kafalarına kırmızı, mavi, yeşil, sarı şemsisiperler takıp şapkayı lâğvetmişler.. Grup grup eğlenceye gidenler. Hünkârlılar, Büyükderliler, Fıstık- sulular, oÇırçırlılar, Sütlüceliler, Altınkumlular, Beykozlular, Fırıl- dağa gidenler, Yuşaya çıkmak için yola çıkanlar.. Sulara giden- lerin ellerinde Istanbula su getir- mek için boş şişeler.. Kiminde sepet, kiminde bavul kiminde büyük bakır sefer tası kiminde çanta.. Bazılarında el kol tamamile dolduktan başka cepler de küçük birer tulum gibi şişmiş. Birçok (ceplerin kenarlarından salatalıkların ucu, külde pişirilip salataya karıştırıla- cak patlıcanın sapı: — Cecel,.. diye dışarıya baş- larını çıkarmışlar.. Bazı ceplerden vakıa birşey görünmiyor amma içlerinde ne olduğu belli. Li- mon, sardalya kutusu anahtarı, tirbuşon... Ellerde yalnız bavullar sefer tasları, çantalar, sepetler olsa gene iyi. Fakat boğaziçi iskelesi adeta bir aleti musikiye salo- nu haline gir- miş, bir yanda gramofonlar, bir yanda renk, renk kı- hflı utlar, kır- mızı torbala- rın yayınından ucu dışarıya fırlamış keman- lar, mandolinler, defler, kişenin önünde bilet alırken oufaklık kavgası yapan itiyar hanım nene- ler, ellerindeki zurnaları evire çevire vapura giren çinğene mu- sikişınasların heyetleri... Kalabalık arasında konuşmalar: — Eyvabhlar olsun.. Gördün mü başımıza gelenleril.. Şiş için do- mates almağı unuttuk!.. Boğaziçi iskelesinde cuma: Sepetlerle vapura yetişmek için koşanlar, ceketsiz oturanlar güvertede — Sabhiiii. — Kuzum kâğıt su kupasını çocuğun eline verme... Parçalar da hünkârda su içemeyiz... Iskeleye yanaşan vapurun dış güvertesi küçük bir anbar halini almış.. Sepetler, bohçalar, mendil- ler.. Vapur hınca hınç dolu.. Daha kalkmadan yukarı güverteden gramofon başladı: «Doymam güzelim seni ta haşre kadar — Iyi amma sardalye için sevsem » limon?.. Hikmet Feridun Üzümler Silivri bağcılarının bir müracaatı Aldığımız bir mektupta deni- liyor ki: Çok muhterem gazetenizin iki gün evvelki nüshasında neşredilen bir telgrafta, Izmir ve muhitindeki üzümlerin bazı fiatlerle inhisar idaresince mübayaasına başlan- Cığı haber verilmekte idi. Bu telgrafta idarenin bu husustaki hayırlı teşebbüsünün bizim Rumeli tarafındaki bağlarımızada teşmil edileceğine veya edildiğine dair bir fıkra göremedim. z Yapıncak üzümleri yetişmiştir ve geçen senelere nisbetle çok fazla miktardadır. Bu sene meyva ve üzüm fiatlerinin hâttâ yol mas- raflarını koruyamayacak derecede düşkün olduğu ise malümdur. Istanbula getirdiğim yirmi küfe çavuş üzümünün satış bedelinden yol masrafı çıkarıldıktan sonra elimde ancak elli kuruş kaldı. Demek yirmi küfe elli kuruşa satılmış oldu. Buna nazaran yapın- cak üzümlerinin de aynı akibete uğrayaçağı muhtemel ve çifitçile- rin bir çok masraf ve emeklerle yetiştirdikleri (o mahsullerin para etmeyerek ellerinden çıktığı tak- dirde ise mahvolacakları muhak- kaktır. Inhisar idaresi mahsullerimizi şimdiden mübayaaya başlar ve bu hususta acele ederse biz, bağcı” larda mallarımızın hepsini yok bahasına satılacak yerlere gön- deremeyiz ve idarenin mübayaa memurlarını bekleriz. Her hususta çiftçileri ve halkı korumağı ken- dine meslek ittihaz eylemiş olan muhterem cumhuriyet hükümeti- mizin bu mühim noktayı süratle hallederek biz bağcıları muhakkak bir perişanlıktan korumasını te- menni ve istirham ederiz. Galatada. Kemankeş Kara Mustafa paşa mahallesinde Bursa otelinde Silivri bağcılarından : Hasan Tefrika numarası: 88 Yazan : Ceneral A. F. Oglander Ingiliz kuvvetleri ÇANAKKALE muharebeleri 30 Ağustos 1932 Tercüme eden: Muharrem Feyzi ümit etmedikleri müşküllerle karşılaşiyorlar Bir kaç dakika içinde bütün vaziyet değişmiştir. HillO ve 971 rakımlı tepelere hücum etmiş olması lâzımgelen soldaki ceneral Cox'ın kolları hedeflerinden he- nüz çok uzakta idi. Binaenaleyh bu tepelerdeki Türk kuvvei mu- hafazaları bütün dikkat ve gay- retlerini Conk bayırının istirda- dına (o hasredebilecek (vaziyette bulunuyorlardı. Birinci Gloucestershire taburu- nun önündeki iki takımı zervenin garp omuzuna gelmeğe muvaffak olmuşlar ve burada bir derece siper bulmuşlardır. Fakat geri- deki takımlar ateş tufanından sakınmak için Sazlı beyit dereye doğru tırmanarak inmişler ve zerveden biraz aşağıda Wellington takviye bölüklerinin sağmda bir hatta gelmişlerdir. Gloucestershire taburunu takip etmekte bulunan Welch kazmacı taburu Türklerin ateş tufanından daha ağır zayıata uğramıştır. Bu taburun pek az efradı hattın sağ müntehasına yetişmeğe muvaffak olmuştur. Zervede ve sırtın ileri- deki yamaçlarında suratle erimekte olan iki bölük müstesna olarak diğer muhacim kıtaatın hepsi aski yamaçta bulunuyorlardı. Bunlardan hiç birinin ateş sa- hası yoktu. Bulundukları hat bir yandan Beottleship - zırhlı - ve diğer taraftan Hill O tepesindeki türklerin yan ateşine maruzdu. Arazi ise gayet kayalık olduğun- dan siper kazmağa imkân yoktu. Muharebe gayet korkunç ol- muştur. Sırtın tepesindeki iki Wellington bölüğü tek bir nefer kalmayıncaya kadar açık mevzii muhafaza etmiştir. Berhayat kala- bilen birkaç asker de nihayet faik kuvvet karşısında boğul muştur. Saat dokuzdan sonra türkler, esas hatta yanaşmak istemişlerdir. Lâkin burada miralay Melonenin parlak idaresi sayesinde Welling- ton taburunun bakiyesi ile yedinci Gloucestershire ve sekizinci Welch taburlarının döküntüleri hattı tut- mağa devam etmişlerdir. Rhododendron dağ çıkıntısında ingilizlerin (o herhangi (o hareketi Bottleship - zırhlı - tepesindeki Tükler tarafından şiddetli ateşle karşılandığından kaymakam Me- lonenin kıtatına imdat gelinceye kadar hayli saatler ger. sabahtan öğleye kadar bunlar ile liva karargâhı arasında muhabere temin olunamamıştı. (1| Maori müfrezesi saat dokuzda Apexden hareket etmiş ise de Türklerin şiddetli ateşine taham- mül edemiyerek sol tarafa kıvrılıp Ağıl derede siper almış ve bina- enaleyh o gün Jolmstonun kuvveti bu müfrezeden istifade etmemiştir. Muahharen Maorili çiftlik civa- rında ceneral Coxun bazı kıtaatı ile birleşmişlerdir. Biraz sonra Auckland atlı tufek endazları ileriye atılmışlar isede çok ağır zayıat verdiklerinden Piunacleden ileri gidememişlerdir. Öğleden sonra saat ikide şid- detli muavenet taleblerine muka- bele ederek ilerlemek için yeni bir gayret sarf etmişlerdir. Küçük küçük kafileler halinde ileriye sokularak nihayet Wellinton taburunun hattına yetişebilmişler- dir. Öğleden sonra da şiddetli ateş devam! etmiştir. (2) Yeni Zelantlılar ancak sık sık mukabil hücumlar yapmak suretile türklerin biraz daha yukarda ki zervede hat tutmalarına mani ola- bilmişlerdir. Bu huruçlardan birinde miralây Melone maktul düşmüş- tür. Lâkin mumaileyhin parlak idaresi ve rehberliği askerine gü- nün muvaffakiyetini kazandırmıştı. Türklerin hücumu gevşemeğe baş- lamış ve nihayet büsbütün kesil- miştir. Karanlık olduktan sonra Otogo taburu ve wellington atlı tüfenk efratların iki bölüğü mühim mev- ziin muhafazasına yardım etmek üzere bilâ zayiat ileri hareketi yapmağa muvaffak olmuştur. Mev- ziin eski küvvei muhafazası baki- yesi bundat sonra Apekxe çekil- miştir. Imdat tam vaktinde gelmişti. Dünkü ( wellington taburundan mecruh ölmıyarak 2 zabit ile 47 asker kalmıştı. Sekizinci xelch taburu 17 zabit ve 400 asker zayiat vermişti. Efradından 350 kişi zayiat ve- ren yedinci Gloa cestershire ta- burunun zayiat ve çavuşlarından maktul ve ya mecruh olmayan kimse kalmamıştı. 7 ve 8 ağustosta Türklerin vazıyeti 7 ağustosta bütün gün Türk- lerin tehlikeli bir vaziyette bulun- dukları aşikârdır. O günün büyük kısmınde Battleshit - zırhlı - tepesi ile Büyük Anafarta arasındaki Türk kuvvetleri görünüşe nazaran bir cebel bataryası ile 2,000 tü- fenkten fazla değildi. Maahaza akşama doğru diğer bir cebel bataryası ile dördüncü fırkanın üç taburu ve Türk donanmasın- dan çıkarılan bir mitralyoz müf- rezesi 97İ rakkamlı (tepenin civarına gönderilmiştir. 9 uncu fırkanın üç taburu da anlaşılan Hill O ile Conk bayırı arasına konulmuştur. Binaenaleyh 8 ağustos sabahı esas sırt ile Abdurrahman dağ kolu üzerinde Türklerin mevcut kuvveti takriben 5,000 yardalık bir cephe üzerinde 5,000 tüfenğe ve iki cebel bataryası ile bir düzüne miterelyoza baliğ oluyordu. Bundan başka yolda diger imdat kuvvetleri vardı. Öğleden sonra Krithia - Kirte-den Conk bayırına sekizinci fırkanın bir alayı gelmiş ve bu andan itibaren müdafilerin yani Türkletin kuvveti süratle artmağa başlamıştır. Ceneral Godleyin 9 ağustos plâr Ceneral Godleyin karargâhında 8 ağustosta Conk bayırının zab- tına ait ilk haberler ile teşci edilen yüksek ümitler pek çabuk inkisara uğramıştır. Öğle vaktinde cephenin diğer hiç bir kısmında bir güna muvaffakiyet elde edil mediği aşikârdı. Ceneral Jahnstou livası bile ancak esas sırtın ters yamacında tehlikeli bir mevzi tutuyordu. Anlaşılan merkez kollar bir şey becerememişlerdi. (Devamı var) “ fi) Ogün Yen d firkası işaret avuş Basset cephe hattına telefon teli temdit ederek bunu şiddetli ateş altında daima tamir etti- Binden Viktorya salip nişanını almıştır. (2) Bu esnada Türkler Kpiphia - givite den gelen sekizinci fırkanın ?4 tw taburu ile takviye edilmişlerdir.