24 Ağustos 1932 Tefrika No. 13 “Seni şimdiden geminin doktorile tanıştırayım. Çünkü biraz sonra ona ihtiyacın olacak!,, Gemi hareket etmeğe başla- mıştı. Barney baş ta- rafa doğru yü- rüdü. Baygınlık geçi- ren delikanlı iti- dal ve muhake- mesini toplıyarak geminin direğine yaslandı : — Neden fena- lık o geçirdiğimi biliyor musun ? — Bunu bilmi- yecek ne var? Sinir | zafiyetin- den.. — Haydi canım, alayı bırak! Bu kadın benim sev- gilimdir... Genç kaptan müstehziyana bir tavurla gülerek : — Sevğilin mi? Dedi.. Işte buna sırt üstü yatıp gülmek lâzım.. — Inanmıyormısın ? — Nasıl inanayım ki, kadının yarında bir de erkek var. — Erkek mi? — Evet. Onları, süvarinin emrettiği kamaraya ben yerleştir- dim. Şakayı bırak da şu kadının gözüne girmeğe çalışalım! Genç kaptanın arkadaşı bir lâbza tereddüt ve şaşkınlık içinde bocaladı. — Acaba benzettim mi? — Senin sahiden bir sevgilin var mı? — Niçin olmasın?I Hem de bugünlerde ismi herkesin ağzında dolaşan bir kadın.. — Mutlaka Mis Barney olacak. Çünkü ondan başka halkın ağ- zında ismi dolaşan bir dadın yok. — Ta kendisi... Genç kaptan kahkaha ile güldü: — Seni geminin doktoruna gö- töreyim! — Niçin..? — Ona ihtiyacın olacağını zan- nediyorum. o Şimdiden tanımış olursun! — Alay etme azizim.. Bu kadın benim sevgilimdir. Işte yürüyüşü. Işte daha üç gün evvel başında gördüğüm şapkası.. İşte, yanına bir adam geldi. — Sana söylediğim adam.. — Fakat gözlerime inanamı- yorum, azizim. Çünki ben onu dün tevkifhanede ziyaret etmiştim. — Sen Mis Barney'in tevkif- haneden firar ettiğini duymadın mı? — Hayır.. Iki gündür gazete okumıyordum. — Senin böyle bir kaçakcı ge- misile Amerikaya gitmeni bir türlü anlayamadım, Kayt! — Bunu anlamayacak ne var? Ben onun yüzünden Amerikaya kaçıyordum. — Onun yüzünden mi? Fakat sen hakikaten bir muammaya benziyorsun! — Sevmek günahmı canım? — Onu çoktanberi mi seviyor- dun? — Bir seneden beri... Ah, one güzel kadındır. Ne şirin.. Ne se- vimli kadın. — Fakat, ben eli silâh tutan kadından çok korkarım. — Allison cinayetinde onun parmağı olduğuna sen de mi inan- dın? — Zabıtanın tahkikatı bu wer- AŞK DİLENCİLERİ Nakleden: ISKENDER FAHRETTİN Mühendis Kayt, güvertede arkadaşile görüşürken, Mis Barney'in yanında yabancı bir erkek görmüştü. 24 Ağustos 1932 kezde.. Herkes onu Kolonelin katili olarak tanıyor. Mühendis Kayt fazla tahammül edemedi. — Ben onun yanına gideceğim. — Seni menederim... Yanım- dan ayrılma ! — Niçin... Insan sevğilisini gö- rünce ondan uzakmı durur? — Bazen öyle icap eder. Şim- dilik biraz teenni lâzım. Ben, doğrusu, onun Mis Barney oldu- gunu o bilmiyordum. Bu kadın hakikaten Allisonun katili olan Mis Barney ise, gemide tehlike var demektir. — Neden..? — Ani bir his, bende böyle bir endişe uyandırdı. Suvari acaba bu kadını gemiye nasıl kabul etti? — Bir korku mu var? — Hayır.. Gemide zabıta mu- ayenesi yapılmıştır. Demir aldık. Gidiyoruz. Fakat, neden bilmem, içimde bir korku var. Bu kadın bize bir musibet getirmesin... — Korkma canım! Barney masumdur. Onu hepimiz himaye etmeliyiz. — Merak hamisi çoktur. — Yanındaki adamın kim oldu- ğunu nasıl öğrenebiliriz ? — Sana yarım saat sonra müs- bet bir cavap verebileceğimi ümit ediyorum. Kaptan köşküne çıka- cağım, Süvariden sorar, anlarım. Genç kaptan, mühendis Kayt'ın yanından ayrıldı. “e Genç kaptan, mühendis Kaytın yanından ayrılır ayrılmaz doğruca | sekiz numaralı kamaraya gitti. Arkadaşına suvarinin yanına gideceğini söylediği halde, gider- ken, ber nedense, birdenbire bu fikirden sarfınazar etmişti, Genç kaptan kamaradan içeriye girince ilk işi kamarada göze görünen eşyayı karıştırmak oldu. Evvela ufak el çantasını kurca- ladı. Çanta kilitli idi.. Barneyin | el çantası masanın üstünde duru- yordu. Fakat bunun içinde de bir iki mendil ile biraz podradan başka birşey yoktu. Genç kaptan, Mis Barney'i tev- kifhaneden kaçıran bu adamı ta- nımak istiyordu. Yatakların altını, çarşafların arasını araştırdı. Tahmininde ne kadar da isa- | bet vardı! İşte bir ufak portföy.. etme... Güzellerin Genç kaptanın elleri titriyordu. portföyü açtı, m Akşam YENİ NEŞRİYAT — Afrika ile Hint suları arasında — Meçhul adalarda seyahat Amerika coğrafya akademisi azasından kaptan Harry Pidgon' un Afrika ile Hint suları ara-7 sında bulunan meçhul adalarda - kendi imal ettiği bir kotra ile- yaptığı seyahat ve tetkikatı ve oralarda yaşayan iptidai insanların hayatını musavver olan bu kitap Iskender Fahrettin beytarafından lisanımıza nakledilmiştir. ( Meçhul adalarda seyahat ) maruf bir coğrafya aliminin ese- ridir. e Bilhassa muallimler ove mekteplilere tavsiye ederiz. Te- feyyüz okitaphanesi ( tarafından neşrolunmuştur. Fiati 50 kuruştur. Akın mecmuası Trabzon gençleri tarafından çıkarılan bu mecmua gittikçe te- kâmül etmektedir. Son 10 numa- ralı nushasında, Trabzon maarif hayatına, fındık, balık yağı gibi mahalli istihsalâta ait tetkikler, edebi yazılar, spor haberleri vardır. Tür Eczacıları Farmakoloğ- ları birliğinden: 23/9/932 tarihine müsadif cuma günü senelik kon- gre aktedileceğinden gerek taş- rada bulunan ve gerekse İstan- bulda mevcut bilumum meslek- taşların omezkür gün saat 14 buçukta Cağaloğlunda kâin Halk evini teşrifleri rica olunur. Halkevi konferansları Her perşembe günü saat 18 de başlar. Bu perşembe Nurullah Ata bey tarafından “ Yunanca ve Lâ- tince tahsili, hakkında bir mu- sahabe yapılacaktır. Konferansçı harsımız için Yunanca ve Lâtince tahsilinin ne derece lâzım oldu- gunu izah edecektir. Bu hususta fikirlerin birleşmiş olmadığı malümdur. Bunun için konferansın münakaşalı olmasını konferansçı bey kabul etmiştir. Müsahabe nihayetinde istiyen- lere mukabil fikirlerini izah etmek imkânı temin olunacak ve icap ederse ayrı bir konferans verme- leri kendilerinden rica olunur. Evvelâ gi “Allison'u ben öldürdüm.. Beni himaye et.. Ilâh,, Mis Barney'in imzasını taşıyan bu kısa mektup, genç kaptanın tüylerini ürpertmeğe kâfi gelmişti. ne şu kâğıt O, bu kadar güzel bir kadının adam öldürebileceğini hiç de tah- min etmemişti. Mektubu birkaç defa okudu. Kendi kendine: — Canavarlaşan melekler de varmış... Diye söylendi. Artık herşey anlaşılmıştı. Mister Cim'e hitaben yazılan bu mek- tupla, katil kadın, bu adama iltica etmiş oluyordu. Kaçakçı gemisinin ikinci kap- tanı bu mühim vesikayı cebine ! sokmakta gecikmedi... derhal port föyü aldığı yere bıraktı. Bu vesika ile Barneyi istediği zaman tehdit edebilecekti. Genç kaptan, mis Barneyi çok sevmişti, Elinde böyle bir mek- tup varken, hapishane firarisi her zaman onun elinde demekti, Nev Yorka ancak dokuz gün sonra varabileceklerdi. Bu müddet zar- fında nasıl olsa Mis Barneyi elde edecekti. Cim'e gelince, süvarinin bu aziz | dostunu geminin o kömürlüğüne attırmak için de desise bulmuştu. Bir gün sonra, süvariye: —“Bu adam tayfaları ediyor. Amerikada (istikbalini temin etmek için, limana varır varmaz Amerika zabıtasına kaçak mallarımızı ihbar edecek miş..., teşvik Çilingir — ( Anahtar deliğinde anahtarını — gıcırdatarak.) Şu tarafta bir elektrik düğmesi ola- | cak, polis hafiyasi beyefendi. Polis hafiyesi — Şimdi düğ- meyi bulurum. Cebimde cep lâmbası var. Çıkarayım da... Çilingir — Eb, artık bana ihti- yacınız yoktur sanırım, öyle değil mi, polis hafiyesi beyefendi? Siz ne dersiniz muavin bey? Muavin — Benim fikrim bu hususta sorulmaz. Üstat söylesin. Polis hafiyesi — (Barit bir sesle) Hayır ! Açılacak başka kilit kalmadı. Bu ev dahilinde tahar- riyat yaparak caninin kim oldu- ğunu meydana çıkaracağım. Bura- da, maktulün evindeyiz. Şüphesiz ki cinayet bu evde işlenmiştir. Çilinger — Müsaadenizle ben gideyim. Komiserlikte işim var. Maymuncuklar yaptıracaklarmış. Polis hafiyesi — Gidebilirsin. Esasen, şimdi, gece yarısı, hattâ on ikiyide çeyrek geçiyor. Sakın evden çıkarken gürültü etme. Bilhassa, bahçede ihtiyatlı yürü. Buraya bak, tilmizim!... Muavin — Emredin, üstat! Polis hafiyesi — Şuraya otur da söyliyeceklerimi not al... Ben yüksek sesle düşüneceğim. Muavin — Baş üstüne üstat! Polis hafiyesi — 13 numaralı evde oturan maktulun cesedi, başında bir yarayle, denizde, boğulmuş bulundu. Fakat, katilin kim olduğu bir türlü 'anlaşılamadı. onun için, maktulün ailesi bu cinayetin failini orlaya çıkarmak- lığım için bana müracaat etti. Muavin — Pek isabet etti, üs- tat... Bu muğlak cinayeti sizden başka ortaya çıkaracak kimse yoktur. Polis hafiyesi — Sus! muhake- memin silsilesini bozma... Herke- sin ifadesine nazaran, cinayet gü- nünden evvel, seksen beş yaşında bir ihtiyar, maktulü ziyaret etmiş... Ve sözde, ondan sonra, buraya kimse gelmemiş... Muavin — Ne yapıyorsunuz, üstat?... Yerde emekliye emekliye yürüyorsunuz. Bir şeyler koklı- yorsunuz. Polis hafiyesi — Evet... Bur- numa yanmış lâstik kokusu geli- yor. Kendisinden şüphelendiğim seksen beşlik ihtiyar, bir kaucuk fabrikasının yanında oturmakta- dır. Bittabi, cinayeti işledikten sonra, kalbi, vicdan azabile cayır oOcayır (o yanıyor. o Malüm olduğu üzere, kauçuk fabrikaları, civarlarına, lâstik habbeleri sa- çarlar. İşte bazı habbeler ihtiya- rın yanan kalbi üzerine konmuş. Bundan, lâstik yanığı kokusu hasıl olmuş... Burada da, burnu- ma, yanık kokusu çalınıyor. De- mek ki, seksen beşlik ihtiyar, son yirmi dört saat zarfında buraya gelmiş... Muavin — Neden malüm? Polis hafiyesi — Apdal... Sana kaç defa öğrettim?... Lastik kokusu ancak yirmi dört saat muhafaza olur.. Halbuki, cürüm işleneli dört gün oluyor.. Öyleyse ihtiyar, buraya, cinayeti işlediğin- den sonra da gelmiş.. Burada ko- kusu kalmış. Muavin — Vallâhi, bu keşfiniz- den dolayı dahisiniz, üstat!.. Polis hafiyesi — Hah! Buldum. Muavin — Nedir bulduğunuz, üstat ? Polis hafiyesi — Cürüm aletini buldum : İşte şu bastonu... Kane- penin kenarına dayamış... Muavin — Allah Allah!... Bu (Arkası var) | baston niçin cürüm aleti oluyor f Hi a T : f g> z l Me Cinayet mahallinde J Sahife 9 ——, üstat ? Maktül, suda boğulmuş değil miydi? Polis hafiyesi — Kafasındaki yarayı ne yaptın ?... Demek ki, ihtiyar, onun kafasına bir baston indirmiş. OAğlebi ihtimal, adam yazı yazarken bastonu indirmiş. Zira, İşte şu masanın üstünde bir de kalem duruyor. Ucu da mürekkepli, Muavin — Peki, bastonda kan izi yok. Polis hafiyesi — ihtiyar, tecrübe dide olduğu için, iz bırakmamak maksadile bastonun ucuna bir mendil (o bağlamıştır. £ Elbette.. Esasen, işte bak, bastonun topu- zunda bir eziklik görmiyor musun?. Muavin — Sahil Sahi... Polis hafiyesi — Lâkin, ihtiyar seksen beşlik olduğu için, zayıf bir insan! Bir darbeyle hasmini öldürememiş. “Sadece | bayıltmış. Sonra, götürüp denize atmış... Fakat, bilâhare, içine (azap olmuş. “Niçin cürüm aletlerini yerinde bıraktım!, diye üzülüyor. Cinayetin keşfolunduğunu henüz bilmediğinden, bastonu buradan almak ve izi yok etmek istiyor.. . O maksatla buraya gelmiş, miyop olduğundan dolayı, bastonu, ka- napenin köşesinde göremiyor. yeniden bir iz daha bırakıp gidi- yor; Lâstik kokusu.. Emin ol ki, bu ihtiyar, buraya gene gelecektir. Bastonu bulmadan rahatlayamıya- caktır.. O ne?.. Bir ses. Muavin — Evet... Bahçede biri yürüyor. Polis hafiyesi — Lâmbaları söndür. Ihtiyar geliyordu. (Lamba söner.) Kimmiş gelen . Muavin — Dahisiniz, üstat... Çilingir — Benim... Efendim; yanlış yere gelmişiz. Meğerse, 13 numaraya değil, 113 numaraya gitmemiz lâzımmış... Burası mak- tulün evi değilmiş... Maktulün evi 113 numara imiş... Muavin — Aaa... Polis hafiyesi — Tuuuu... Nakili: (Hatice Süreyya) KIRALIK APARTIMANLAR | BEYOĞLU Merkezi bir mevkide dört, beş altı ve yedi odalı daireler Odalar büyük ve havadardır. Su - Havagazi - Elektrik - Banyo Denize ve bahçeye nezareti var, EHVEN ŞERAiT Kiralar: 40 liradan başlar. BEYOĞLU İstiklâl caddesi Fransız tiyatrosu civarında binanın ikinci katında dört odalı pek güzsl bir apartıman. Su - Havagazi - Elektrik - Banyo Derhal boş olarak teslim edilir. OSMANBEY Tramvay caddesinde altı odalı pek havadar apartıman Su - Havagazi - Elektrik - Banyo Her gün ziyaret edilebilir. AĞAHAMAM Dört ve beş odalı apartımanlar Havagazi - Banyo - Su - Elektrik KADIKOY Dört odalı bir apartıman Su - Havagazi - Elektrik Fiati ehvendir. TOPHANE Üç odalı küçük apartımanlar Kirası ucuzdur. ŞiŞşLi Dört odali apartımanlar Su - Elektrik. Merkezi bir mevkide - Uygun şerait ij v IZAHAT ALMAK IÇIN Bahçekapı Taş Han No. 20-21-22 P UMUM EMLÂK ACENTESİNE Müracaat - Telefon 20307