24 Ağustos 1932 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 7

24 Ağustos 1932 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

24 Ağustos 1932 Akşam Kabahatlı mı, maz mazur mu? Fransada genç bir âşığı âşığın başından Marrius Geçen hafta Fransanın Dijon şehrinde çok garip bir vaka ol- muştur. Vaka bütün Dijon halkı arasında ve mahalli gazetelerde uzun münakaşalara ve dedikodu- lara sebebiyet vermiş, halk iki kısma ayrılmıştır. Bir kısım halk hadisenin kahramanı olan Marius Dumoulin ismindeki gence ta- raftar olmakta, bir kısmı ise bu- nun şiddetle cezaya çarpılmasını istemektedir. Vaka şudur : 21 yaşında âşık Marius 21 yaşında bir gençtir. Orta tahsilini bitirdikten sonra ticaret hayatına atılmış, bir kaç sene içinde çalışkanlığı, namus- kârlığı ile kendisine iyi bir mevki yapmıştır. Delikanlı bir kaç müessesede çalıştıktan sonra en son olarak büyük bir ecza deposuna girmiştir. Burada hem ecza satmakta, hem de defterleri tutmaktadır. Kimsesi bulunmadığı o için geceleri de depoda yatıp kalkmaktadır. Marius ilk zamanlar mağaza kapanmadan evvel akşam yeme- gini yiyerek dükkâna gelir, efen- disi ve diğer bir memur gittikten sonra yatağını sererek uzanır, bir müddet; kitap okuduktan sonra uykuya, dalardı. Fakat altı aydan beri iş değişmiştir. Delikanlı obir pazar akşamı şehrin büyük (meydanlarından birinde bir kanapede otururken aynı kanapeye bir genç kızda gelip oturmuş, iki genç arasında bir müddet sonra bir muarefe teessüs etmişti, Marius ve Hugu- ette ismindeki kız epice bir müd- det öteden beriden konuşmuşlar, sonra ertesi pazar tekrar aynı yerde birleşmek üzere ayrılmış- lardır. Bir kaç pazar bu suretle gö- rüştükten sonra genç kızla deli- kanlı arasında bir aşk macerası başlamıştır. Artık haftada bir defa görüşmeği kâfi bulmadıklarından akşamları da burada bir müddet konuşmak için çareler aramışlar- dır. Marius efendisine müracaatla hava çok sıcak olduğu için akşam- ları erkenden dükkâna kapanacak yerde biraz hava almak için izin istemiş, ecza taciri de saat ondan sonraya kalmamak ve dükkânı iyice kapamak şartile delikanlıya izin vermiştir. Bundan sonra iki âşık daha sık görüşmeğe ve istikbal hakkında hayallere dalmağa başlamışlardır. Ikisi de son derece tasarrufa riayet ederek bir sene içinde kabil olduğu kadar çok para biriktir meği ve bir sene sonra evlenmeği > kararlaştırmışlardır. — geçen çok garip bir vaka Her şey iyi fakat... Iki gencin saadetini gölgeleyen hiç bir hadise yoktu. Yalnız bir nokta genç kızın canını sıkıyordu: Mariusun üzerindeki ecza kokusu.. Bütün gün ecza deposunda çalışan ve geceleri de depoda yatan deli- kanlının her tarafı ecza kokuyordu. Marius sokaklık ayrı bir elbise satın aldığı halde gene bu kokuyu izale edemiyordu. Delikanlı, çok masraf etmemek için ancak haftada bir defa ban- yoya gidiyordu. Bir kaç defa sevgilisini memnun etmek için her gün banyoya gitmeği aklından geçirmiştir. Fakat her defasında müstakbel saadetlerini düşünerek bundan vaz geçmiştir. Son zamanlarda sıcâkların art- ması üzerine ecza kokusu daha müessir . bir hal almıştır. Marius * üzerine sinen naftalin, asitfinink kokularından kendisi bile (müte- essir olmağa başlamıştır. Dahiyane bir fikir!... Bu sırada delikanlının aklına dahiyane bir fikir gelmiştir: Beş para masraf etmeden her gün ilik suda güzelce bir banyo yapmak... Bu fikri kendisine, komşularındaki apartımanda otu- ran Filipi ailesinin sayfiyeye git- mesi ilham etmiştir. Filipi ailesi apartımanın birinci katında oturur. Bukatın apartıma- nın damına bir pencere vardır. Marius, Filipi ailesinin giderken bu pencereyi açık bıraktıklarını görerek derhal kararını vermiştir: Küçük bir merdiven satın alarak bununla damdan komşu” apartı- mana geçmek ve orada yıkanmak.. Bunun için bir parça erken kalkmanın ve gürültü etmemenin kâfi geleceğini düşünmüş ve her sabah saatdört buçukta kalkarak merdiveni dayayıp (pencereden içeri girmeğe, havagazı ocağını yakıp su ısındıktan sonra banyo yapmağa başlamıştır. Marius, işini bitirince inerek merdiveni yere yatırır ve bir müddet yatağı üzerinde istirahat ederdi. Her günkü banyolar ecza kokusunu izale ettiğine hem kendisi, hem genç kız pek mem- nundu. Marius sevgilisine yaz münasebetile mağazanın arkasında» ecza hazırlanan yerde her gün yıkandığını, bu suretle hiç masraf etmediğini söylemiş, genç kız da buna inanmıştı. Vakitsiz avdet | Her şey yolunda giderken geçen hafta hiç beklenilmiyen bir hadise olmuş, Filipi ailesi birdenbire sayfiyeden avdet etmiştir. Filipinin küçük kızı hastalandığından gece trene binerek yola çıkmışlar ve sabaha karşı Dijona vasıl olmuş- lar, bir arabaya atlayıp eve gelmişlerdir. Fakat tamam içeriye girecekleri sırada banyo dairesinde ışık görmüşler. Kulak verinçe içeride ayak sesi de işitmişler... Bunun üzerine tabii telâş başlamış, Filipi polise koşmuş, kadın, diğer daire- lerde oturanlara seslenmiş, derhal apartıman muhasara edilmiş. Bu sırada Marius banyoyu ha- zırlamış ve soyunup içine girmek üzere imiş. Zavallı genç gürültüyü ve komşu kadının; sesini işitince hemen meseleyi anlamış ve 80- yunmaktan vazgeçerek alelâcele sevgilisi Huguette merdivenden dama inmiş, mer- diveni (yere (yatırmış, depoya inerek yatağına uzanmıştır. Bir müddet sonra polisler ge- lerek gürültü (artınca Marius da henüz oyanmış gibi fırlamış, dük- kânın kapısını açarak ne oldu- gunu sormuştur, Komşu evde bir hırsız bulunduğunu anlayınca o da hırsızın takibine iştirak etmişti. Fakat bütün araştırmalar neti- cesiz kalmış, ev kâmilen sarıldığı halde hırsızı bulmak kabil olma- mıştır. Filipi ailesi evlerinden hiç bir şey çalınmadığını görünce çok memnun olarak işi ört bas etmek istemiştir. Fakat polis tahkikata devam etmiştir. Nihayet açık pencere ve pen- cerenin dibinde duran merdiven, Mariusun asabi hali nazarı dik- kati celbetmiş, delikanlı isticvap edilmiştir. Marius bir parça sıkıştırılınca hakikatı itiraf etmeğe mecbur olmuş, yirmi gündenberi her sabah burada mükemmel bir banyo yaptığını anlatmıştır. Bunun üzerine polis delikanlıyı tevkif etmiştir. Marius kabahatlı mı? Işte dedi kodulara sebep olan ve halkı ikiye ayıran macera bu- dur. Şehrin ekser halkı delikanlı- yı mazur görmektedir. Bir kısım halk ise delikanlıyıya hırsız na- zarile bakarak şiddetli bir ceza verilmesini istiyor. Bu kısım ara- sında evlendirilecek kızı olanlar ekseriyeti teşkil etmektedir... Filipi ailesi her şeylerinin, yerli yerinde (o durduğunu, Mariusun banya dairesinden başka tarafa geçmediğini görünce davadan vaz- geçmiştir. Bu sebeple delikanlının, cezayo mahküm edilse bile ceza- sının tecil edileceği muhakkaktır. Bu hadise bazı rakik kalpli ihtiyar kadınları çok müteessir etmiştir. Bunlardan biri Mariusun ber gün gelip evinde banyo yap- masına müsaade etmiştir. Bir digeri ise kızın çeyizine yardım etmeği vadeylemiştir. Bir çok kimseler de bunlara düğün hediyesi vereceklerdir. Bu vaziyet karşısında delikan- lının, muhakemesi bittikten sonra, gelecek seneyi beklemeden evle- neceği tahmin ediliyor. Esasen kimsesiz bir ihtiyar kadın, yeni evlilere şimdiden evinde bir oda, bir banyo dairesi tahsis etmiştir 1. Tefrika numarası: 82 Yazan: Ceneral A. F. Oglander 6.7 ağustosta türklerin herekâtı Evvelce beyan edildiği veçhile Lone Pine - Tek çam - üzerine ingilizlerin icra ettikleri hücumla- rın neticesi olarak Esat paşanın elinde mevcut bütün ibtiyatlar, daha şimal ilezi karakollarına hü- cum yapılmazdan evvel 400 ra- kımlı yaylâya alelâcele toplan- mıştı, Esat paşa miralay Kannen- giesser beyin kumandası altındaki dokuzuncu fırkanın iki alayını da Kaba tepenin cenubundaki sahil müdafaası mürettebatından ayıra- rak Lone Pine - tek cam - üze- rine göndermişti. Öğleden sonra saat dokuzda Esat paşaya gelen haberlerde kuvvetli İngiliz kollarının Anzak- tan sahil boyunu takip ederek şimale dogru bareket etmekte oldukları bildirilmişti. Bir az sonra Esat paşa kendisinin şimaldeki ileri karakollarının hücuma uğra- dıklarını haber almıştır. Daha sonra İngilizlerin Suvla'ya külli- yetli kuvvet ihraç etmekte olduk- ları haberi gelmiştir. Bu ahval karşısında Esat paşa ne bu mahallerdeki zayıf müfre- zelerine muavenet etmeğe ne de Battleship - zırhlı - tepesinin şi- malindeki esas sırtı kuvvei müda- faa ile teçhiz etmeğe muktedir bulunmıyordu. Türklerin tarafında her türlü vaziyet ve ahval, Ceneral Bir- dwoodın hesap ve tahmin ettiği tarzda müsait bir şekil almakta idi. Liman von Sanders paşa İngi- lizlerin Helleste ve Lone Pine - Tek çamda - hücuma geçtiklerini haber alır almaz buhran saatinin artık hulül ettiğine hükmetmiştir. Mumaileyhin her şeyden evvel düşündüğü Bolayır (o berzahının emniyet ve selâmeti olmuştur. Liman paşa Bolayırdaki kuv- vetlerin kumandanı bulunan Feyzi beye derhal bir telgraf çekerek ziyadesile müteyakkız bulunmasını tavsiye ve tenbih etmiştir. Maahaza Liman paşa ceneral Birdwoodun maksadı bir taraftan Esat paşanın sol cenabını işgal ederken diğer taraftan paşanın sağ ocenahını çevirerek o esas sırta hücum etmek olabilece- ğini de hesaba katmıştır. Bunun için Liman paşa sabahlev:: swt altıda erkânıharbiyesi reisi Kazın beyi Esat paşa ile görüşmeğe göndermiş aynı zamanda Esat paşaya müraçaat etmeksizin Suv- ladaki zayıf müfrezenin kumandanı binbaşı Willmere tek ihtiyat ta- burunu Anzakın şimalindeki alçak ” tepelerdeki Okuvvei muhafazanın takviyesine göndermesini emret- miştir. (1) Bir kaç saat sonra Liman paşa cereral Birdwood'un Esat paşanın sağ cenahına yaptığı hücumlar ve Suvlada yapılan ihraç hareketi haberi karşısında kendisini 25 nisanda uğradığı vaziyete benzer bir mesele önünde görmüştür. Ingilizlerin Obu harekâtı tali ehemmiyeti haiz şeyler midir yoksa ceneral Hamiltonun esas hüçu- munu mu teşkil ediyor ve acaba şimdi Bolayır kuvvei omuhafa- zasını zayıflatmak ihtiyata mu- vafık olur mu? Bu hayati ehem- ÇANAKKALE muharebeleri İngilizler büyük hücum hazırlık yapıyorlar Sahife 7... 24 Ağustos 1932 Tercüme eden: Muharrem Feyzi için miyeti haiz suale henüz cevap verilemezdi. Lâkin 7 ağustosta gece yarısın- dan sonra saat bir buçukta haberlerin ciddiyet ve vahameti artmakta olduğundan Feyzi beye üç taburu (mümkün mertebe süratle Bolayırdan Turşun köyüne göndermesi için emir verilmiştir.|2) Cenup mıntakası kumandanı Vehip paşaya da şiddetli protos* tolarına rağmen ihtiyat fırkasını Esat paşanın imdadına göndermesi için Feyzi beye olduğu gibi emir verilmiştir. (3) Maahaza bu hareketlerden biç biri Esat paşa için âcil bir yar- dım teşkil etmiyordu. 6-7 ağustos gecesi akşamdan sabaha kadar Bottleship - Zırhlı - tepesinden itibaren şimale doğru cari bayır sırtı türkler tarafından müdafaasız bırakılmıştı. Gazi fırkasının son ihtiyatını esas sırta gönderdi Ceneral Godleyin kolu fecir vaktinde Sarı bayırı işgale mu- vaffak olduktan sonra türkler mukabil hücumu düşünmek için kâfi derecede kıtaat toplayıncıya kadar bir çok saatlerin geçmesi icap etmiştir.” İngilizlerin Monash Gully dedikleri derenin başında fecir vaktinde İngilizlerin yapmış olduğu şeciane ve semeresiz hü- cumlar hakikatte Türkler için faideli olmuştur. Muhacim kıtaatın uğradığı ağır zayiat Türk asker- lerini teşci etmiş ve Türk fırka kumandanını çephe hattının bu kısmının emniyet ve selâmetini düşünmesinden kurtarmıştır. lik ihraçta İngilizlerin ümidini berhava eden müstakbel reisicum- hur Mustafa Kemal Ingiliz kıtaa- tından bir kolun Rbododendron - Zakkum dağ çıkıntısında yerleş- miş olduğunu sabahlayın saat beş buçukta işittiği zaman fırkasının yegâne ihtiyatını esas sırtta kara- kollar tesisine göndermşiti. (Devamı var) (1) 32 inci alayın birinci taburu olan bu kıta 6 ağustos gecesi bu havaliye gönderilen yegâne takviye kuvveti idi. Turşun köyü civarında açıkta konaklı iken hareket emrini alan bu taburun 7 ağustos sabahı erkenden Asma deredeki Türk ko- nak mahallerine yetiştiği anlaşı- liyor. Ihtimal bu taburun piştar kıtası Damağcelik dağ çıkıntısı üzerinde dördüncü Avusturalya liva- sına karşı harekete geçmiştir. (2) Feyzi beyin kumandası al- tinda bulunan on altınci Türk kol ordusu (6 taburu) altıncı fırka ve (her biri 9 taburlu) yedinci ve on ikinci fırkalar ile üç jandarma taburundan ve diğer bir kâç mü- teferrik kıtaattan mürekkepti. Bu kıtaların çoğu ahiren Hellesde harbe giderek ağır zayiat verdik- lerinden taburların vasati mevcudu beş yüzer kişi idi. (3) Bu ihtiyat fırkası Kilidi bi- hir yaylasındaki Sarrafim çiftli- ginde bulunan dördüncü fırka idi. Liman paşa bu fırkanin Vehip paşanın kendi arzu ve teşebbüsü ile şimale gönderildiğini beyan etmiş isede diğer menabiden alı- nan malümat Vehip paşanın emir aldıktan sonra fırkasından /istemi- yerek ayrtldığını gös!

Bu sayıdan diğer sayfalar: