24 Ağustos 1932 Harici ticaret Bu seneki ihracat ne kadar tutacak? Bir senelik yekün 100 milyon tahmin ediliyor Bu sene kaç milyon liralık ib- racat yapacağız? Alâkadar dai- reler, yapdıkları hesaba göre bunu tahmin etmektedirler. Şimdiye kadar, yapılan istatis- tiklerde 932 senesinin (o yedi ayında, hariç memleketlere, 47 milyon 725 bin küsur liralık ihracat olmuştur. Geriye kalan 5 ay daha ziyade ihracat mevsimidir. bu cihet nazarı itibara alınırsa bu seneki ihracat 100 milyon lira tutacağına ihtimal verilmektedir. Iktisadi buhranının bu derece şiddetli olmadığı yakm senelerde, meselâ 926 senesinde yalnız tütün ihracatı 76 milyon küsur liraydı. Arpa ihracı Ihracat maddelerimiz arasında, hariç memleketlere arpa sevkıyatı gittikçe artmaktadır. 930 senesinin yedi ayında, 49 bin 778 liralık arpa ihracatı yapılmıştır. Bu mikdar 931 senesinin yedi ayındada 770 bin liraya çıkmıştır. 932 senesinin yedi ayında ise, 2 milyon 601 bin Sİ1 liralık arpa ihraç edilmiştir. Alakadar ticarethaneler, bu sene Avrupaya 5 milyon liraya yakın arpa satacağımızı ümit ediyorlar. Hitler çalışıyor | Merkez fırkası ile anlaşabilecek mi? Berlin, 23 (A. A.) — Prusya kabinesinin teşkili için Nazilerle merkez fırkası arasında yapılmakta olan omüzakerelere büyük bir esrar içinde devam edilmektedir. Maamafih bazan alâim, müsbet bir netice büsulü imkânmın mev- cut olduğuna delâlet eylemektedir. Meselâ Merkez fırkası kâtibi umumisi mebuslardan M. Vockel, Cenubi Almanyada kısa bir seya- hat icra ettikten ve bu seyahat esnasında M. Brüninge vaziyet hakkında malümat verildiktn. son- ra Berline avdet etmiştir. Diğer taraftan Prusya diyetinin Nazirlerden olan reisi, Boelkischer Besbachterin pazartesi günki nüs- basında itilâfcuyane bir makale neşretmiştir. Mumaileyh, Hitlerin kanuni yol- larla iktidar mevkiine vasıl olmak imkânlarından hiçbirini ihmal et- miyeceğini yazmaktadır. Hindistanda Mühim hadiseler vukuundan korkuluyor Bombay, 23 — Hindistanda yeni bir takım hadiseler vuku- bulmuştur. oHaydarabatta bazı karışıklıklar olmuş, bunlar epice büyümüştür. Diğer taraftan Pen- çap müslümanlarının Hindistandan ayrılmasi ve Efganistan ile bir- leşmesi mevzuu bahsolayor. Pençaptaki müslümanlerla, me- cusiler arasında şiddetli ihtilâf vardır. Bir hadise çıkarsa Efgan- hların yardıma koşması muhte- meldir. Bu hal İngilterenin işe müdahalesine ve şiddetli ihtilâf- lara sebep olacaktır. Bordeaux serbes limanında tekrar işe başladı Bordeaux, 23 (A.A.) — Borde- awx serbes İimamının bütün kısım- larında bu sabah yeniden işe 7 ENE, GÜNÜN HABERLERİ Borçlanma Mübadilleri alâkadar eden bir tamim Maliye Vekâletinden vilâyetlere bir tamim gelmiştir. Müteveffiz mübadilleri alâkadar eden bu müs him tamimi aşağıya yazıyoruz: “Mübadele ve teffiz işlerinin kat'i tasfiyesi ve intacı hakkım- daki 19 Mart 932 tarih ve 1761 numaralı kanuna müzeyyel 21 tem- muz 931 tarih ve 1866 numaralı kanunun tatbiki hususunda bazi mahallerce yanlış muamele yapıl- makta olduğu anlaşılmıştır. Keyfi- yet berveçhizir tavzih olunur: 1866 numarah kanun istihkak- larmdan fazla kiymette tefevvüz etmiş oldukları meskenleiin faz- lasını borçlanmış veya borçlanmak vaziyetinde bulunmuş olan müba- dillerin borçlarından iskânı âdi derecesini affetmiştir. Meselâ bir mübadilin tefevvüz ettiği sekiz odalı bir hanenin kiymeti -900 lira olduğuna göre iskânı adi derecesi olan 6 odaya 675 lira isabet etmekte ve iki oda bedeli de 225 lira tutmak- tadır. Şayet o mübadil 650 lira istih- kaka malik ise bu istihkakı 900 liradan tenzil edildiği takdirde istihkakından 250 lira fazla kıy- mette mal tefevvüz etmiş oluyor ki 1771 numaralı kat'i tasfiye kanununun (4 üncü maddesinin sondan ikinci fıkrası mucibince iskânı âdi derecesinden fazlası- nın (oborçlanılacağına (mazaran bu mübadilin ancak 225 lira borçlanması lâzimgelir. Bu hadise 1866 mumaralı kanuna tatbik edi- lince iskân âdi derecesine isabet eden 675 liranın borcundan tenzil ve mahsubu icap ederdi. Mümasil ahvalde de bu şekilde muamele yapılması bildirilmiştir. İsraf etmemeli Uzun müddetten beri devam eden kuraklıktan su azalmıştır. Bunun için suyu idare ile kullar mak lâzmgelirken bazı çoçuklar, hâttâ büyükler, çeşmeleri açık bırakarak gitmekte, suyun ziyan olmasına sebebiyet vermektedir- ler. Resmimizde boş yere akan bir çeşme görülüyor. Bu kayıdsız- ğa nihayet vermek lazımdır. Irlanda cumhuriyet ordusunun beyannamesi Dablın, 23 (A. A.) — Cumhu- riyet ordusu kumandanı neşrettiği bir beyannamede Donamon şato- sunun cebren işgal edilmediğini, fakat, gayrı müsallah gönüllülerin alelâde kamp kurmak için geçen hafta mahalli mezkürde içtima ettiklerini bildirmektedir. Beyan- name, cumhuriyet ordusunun gizli bir teşkilât olmadığın da ilâve etmektedir. a Yeni hadiseler İspanyada yeni karışıklıklar Bir çok şehirlerde bomba ve cephane bulundu Madrit, 23 (A.A.) — Polis, Lu- cenada bir tüfek ve rovelver de- posu meydana çıkarmıştır. Puente - Gemilde bir paket dinamit bulunmuştur. Bunun hak- kında resmi mehafilde büyük bir ketumiyet gösterilmektedir. Hükümet, tatil edilmiş olan Le Döfenseur de Cordoue gazetesi, mühür altına alınmış olan atelye- lerindeki mühürleri fekkettirmiştir. Komite, büyük meclisin önü- müzdeki içtimamda vesaya kabi- linden büyük meclise arzedilmek üzere meclise bir takım telkinat ve teklifatta bulunacak ve ayni zamanda esareti ilga etmeği kabul etmiş olan ve muavenet talebinde bulunan memleketlere milletler cemiyetinin muavenet etmesine müteallik tedbirler de bildirecektir. Bundan başka komite, icap eylediği takdirde, bu sahada mik letler cemiyeti makanizmesinde tadilât yapılması teklifinde de bulunacaktır. Ceneral San durjo için ölüm cezası Madrit, 23 (A. A.) — Cumhu- riyet müddei umumisi M. Martinez Aragon, son dakikada yalnız jJeneral San Jurjoi için ölüm cezasi talep ve yüzbaşı San Jurjo ile jeneral Garcia de la Nerranzo ve kaymakam Estofan İnfautes için (de müebbet hapis cezası teklif etmeğe karar vermiştir. Maznunların mahkemesinin rüyet edileceği ali divan geçen 1931 senesinde aralarında şimdiki reisi- cumhur M. Alcala Zamura da bulunan ihtilâl komitesi azasını muhakeme ve beraat ettiren ayni divandır. O zaman M. Zamoranın müda- faasını deruhte eden M. Berga- mın bu defa da cenral San Jur- joyu müdafaa edecektir. Bir tehlike Tiftik keçileri mütemadiyen kesiliyor Istanbul Ticaret borsası, Afyon, arpa, buğday, çavdar, fındık, ke- ten tohumu (kuşyemi, pamuk, susam, tiftik, yulaf, hakkında bir kitap çıkarmıştır, bu kitapta, yu- karıya yazdığımız ihracat madde- lerinin 931 senesine nazaran olan umumi vaziyetleri hakkında izahat verilmektedir. Bunlardan tiftik hakkında şa- yanı dikkat bir tetkik yapılmıştir. Bu tetkikte 930 senesi tiftik ih- racatımn 928 senesine nazaran yarı yarıya azaldığı ve buna sebep olarak İngiltere ve Amerikanın tiftik almadığı kaydedilmektedir. Bu günkü şerait altında, tiftik fiyatları o derece düşmüştür ki, tiftik keçisi köylü için etinden başka istifade edilemiyen bir hayvan halme girmiştir. Dünya buhranı bu şekilde de- vam edecek olursa tiftik neslinin ortadan kalkmak tehlikesi de hatıra gelmektedir. Anadoludan gelen haberlere göre, köylerde tiftik keçisi kesi- minin adedi gittikçe artmaktadır. Istanbul omezbahasının eşya nisbetlerine göre 930 senesinde 21 bin tiftik keçisi kesilmiştir. Tefrika No.7 Sahife 5 24 Ağustos 1932 & Elarp zenpininin Gelini Büyük milli roman Cevdet efen- dinin anası, babası çoktan ölmüşler; bira- deri hemşiresi, dayısı, teyzesi, hülâsa hısım akrabadan kimsesi (Ode yok. Kendisi eba- ancet erbabı kâr ve kisip- * ten.. Babasının Mısır çarşısın- da, küçük bir dükkânı varmış; Alâküllühal geçinirlermiş. Hiç hatırda yokken (bir gün ölüp vefat edivirmesin mi? Yetim kalan Cevdet 'efendi dokuz, on yaşlarında. Bu yaştaki sübyanm neye aklı erer? Mahalle mektebine gitsin, gelsin. Annesi taze duk zaten ehlinden yirmi, yirmi beş yaşta küçük- müş. Saçlı sakallı, babası yerin- dekine ( varmışmış. Kadıncağız zaten bir defa gün görmemiş; saniyen çabucak dul kalmış. Eli böğründe, kırk yıl kocasız oturarak değila. Şöyle münasip, kendine uygun biri olursa varacak. Ne ise uzatmıyalım, çok geç- meden kısmeti çıkmış: Uzun çarşı esnafından bir kimse. Bu kimsenin, civarlık dolayısile Cevdet efendinin babasile biraz aşinalığı var. Mısırçarşısında, üç aydır mühürlü duran dükkân, ne de olsa o parmak kadar yeti- min iyi kötü, beş on paralık sermayesi de içinde hazır. Taze dula gelince, hem: daha yirmi beşinin içinde, hemde, kulaktan kulağa rivayete göre, adam akıllı yüzüne bakılacaklardan. Uzunçarşılı efendi, üç ay on gün, iddet müddetini doldurmadan ha- tuna çengeli takmış. Haber haber üstüne. Duvak düşkününün halini, vazi- yetini anlattık. O da zaten evlen- meğe, gün görmeğe dünden fit. Imamı çağırıp allâhin emrile başgöz olmuşlar. Evin erkeği, güvey girdiğinin haftası olmadan fesi kaşın üstüne yıkamış: oğlan mektebe gidiyorum diye Haymana beygiri gibi ötede beride dolaşacak mı? Çalışsın, nafakasını çıkarsın. Burada elin hergelesine, boşu boşuna ekmek yedirecek lort yok!... Herif, martaval yutar takımın- dan değil Oldukça genç; epice de yakışıklı; ense kelle yerinde; burma bıyıklar makamında. Beyni dönerse gözü dünyayı görmiyecek, anasına da, oğluna da şamarı yapıştıracak, Cevdet efendiyi Yemiş iskele- sindeki kabzımallardan birinin yanma dayamış. Kendisi de bir kolayını bulup (Mısırçarşısındaki dükkânı bir âlâ temizlemiş. işte Cevdet efendi, o yaştam- beri alış veriş, ticaret hayatı içinde, bocalana bocalana büyü- müş. Ümmi ise de yabana atılmıyacak bir zekâya malik alnının terile ekmek parasını çıkarıyor, karınca kararınca, eve de yardımı oluyor. Cünkü üvey babası efendi, gün geçtikçe işi azıtmış, Gece gündüz içer, hiç çalışmaz, durmadan da Muharriri: Sermet Muhtar Cevdet etendinin yeni hali karısının beşi bir aradası, armu diye altınını, elmas iğnesini çeker, gecelerce eve uğramaz mış. Gel zaman, git zaman, bir kurban bayramı günü, arkadaşla- rile Samatyadan kayığa binmişler; adaya gezmeye gidiyoruz diye revan olmuşlar. Gidiş o gidiş... Ne gelen var, ne giden? Ara tara, hepsi sırru- kadem." Denizde bir kazaya (uğrayıp cümbur (Ocamaat öbür dünyayı boyladıkları takakkuk etmiş. Biçare kadın ise hamile. Kısa keselim, hatun ölü doğur- duktan sonra yedi döşeğinden kalkamadan ahretine kavuşmuş. Zavallı Cevdet efendi daha on beş, on altısında. Fakat dedi- gimiz gibi, çalışkan, gözü açık çocuk. Çıraklık, kalfalık derken yirmisine gelmeden haline göre dükkân, tezgâh sahibi olmuş. Asmaaltında bir bakkaliye dük- kâmı. Kutu gibi amma derli toplu. Içinde ne varsa hepsinin en âlâ çeşidi. Yavaş yavaş bıyıkları ele alma- ğa başlamış. Dükkânı var, ken disine yetişecek kadar kesesinde parası var. Üstelik genç; âlânn âlâsı, yerden bitmiş gibi. Dünya yüzünde, Allahtan gayrı kimsesi yok. Böyle vermez? Bu kadar varlıklar yetişmiyor- muş gibi öyle bir tabiati de varki yanına dünyanın tasviri olan kızı bırak, işine git; dönüp te yüzünü bir defa çevirse bari. Bu derece başı önünde. Kocamustapaşa civarında otu- ruyor; her sabah saat gibi, önüne bakabaka (Odükkânna (gidiyor, gene (gözleri (oaşağıda oeve dönüyor. Yatıp kalktığı yeri sorsanız çocukluk arkadaşlarından birinin evi. Evin içinde bir arkadaşı, bir onun ihtiyar annesi, bir de akşam- dan akşama kendisi. Mahalledeki ve etraftaki kom- şularda gayret başlamış. Bin bir sözün beli bükülüyor: — Allah için gül gibi koca, eşe dosta düşecek damat. — Kaç senedir (kapımızın önünden geçer de başını bir kerre bile yana çevirmez. — Bir defa eli boş döndüğünü gördümse arap olayım. Yukarıdan beri, büyük hanım deyip durduğumuz Huriye hanım da o mahallede oturanlardan. Huriye hanımın ne kıratta bir kadın olduğu, şimdiye kadar ve- rilen tafsilâttan (anlaşılmış olsa k, e (Arkası var) paya delikanlıya kim kızmı