31 Mayıs 1932 İhracatımız Yumurta fiati gittikçe düşüyor Ihracat imkânları da azalmaktadır Istanbul piyasasında bir sandık yumurta 20 liraya kadar inmiştir. ( bir sandıkta 1440 yumurta var dır) buna rağmen, ihracat imkânı gittikçe azalmaktadır. Fransız hükümeti sonneşrettiği kontenjan listelerinde, Türkiyeden yumurta ithalâtını büsbütün menetmiştir. Yumurta fiatlerindeki düşkün- lük devam ediyor, evvelce yaz- dığımız gibi, Bulgaristanda bu düşkünlükten şikâyet etmktedir. Diğer taraftan gelen bir habere göre Paristeki Türk-Fransız tica- ticaret odası, fransız kontenjan usullerinin, türk ihracat ticaretine olan tesirini tetkik etmektedir. Alâkadar daireler (onezdinde teşebbüsatta bulunmaktadır. Bu teşebbüslerin müsbet bir netice verdiğine dair, Istanbul ticaret odasına bir haber gelmemiştir. Yumurta ihracatına karşı yeni tedbir o almak O lâzımdır. Bul garistan bu hususta bazı teşeb- büslere girişmiştir. Bulgaristanla, (o Isviçre © ara- sında yapılan ticaret muahede- sinde, Bulgarlar Isviçreye yumurta gönderecekler, buna mukabil Is- viçreden saat alacaklardır. Yumurta tacirleri hükümetimizin muhtelif hükümetlerle yaptığı eşya mübadelesi işinde yumurtalarımızı nazarı itibara almasını arzu etmektedirler. 16 sene esaret! Bir alman askeri güç hal ile yakayı kurtarabildi Berlin, 29 ( Hususi ) — Oskar Danchmann isminde bir alman, 16 sene esirlik hayatından sonra memleketi olan Freiburg şehrine avdet etmiştir. Oskar 1916 da Somme muha- rebeleri esnasında esir düşmüş ve ölü olarak kaydedilmişti. Hattâ doğduğu memlekette o şehir hal- kından harpte ölenler için dikilen abide üzerinde Oskarın da ismi vardır. Oskar esir iken kaçmak istemiş ve yakalanarak 20 sene kürek cezasına mahküm edilerek Afri- kaya gönderilmişti. Oskar bir kaç ay evvel buradaki mahpesinden kaçarak güç bal ile Italyan müs- temlekesine kaça bilmiştir. Oskar Freiburg istasyonuna vasıl olduğu zaman düşüp bayıl- mıştır. Hindistanda Bombayda yeniden ka- rışıklık (o başladı Bombay, 30. (A. A.) — Ka- rgaşalıklar tekrar baş göster- miştir. Halk bir itriyat mağaza- sını yakmağa uğraşmakta olduğu bir sırada (Omüdahele etmek mecburiyetinde kalmışsada halk fevkalade galeyan balinde bulun- duklarından boş şişe sağinağına maruz kalmıştır. Mamafih, kıtaat nümayişçileri dağıtmağa muvaffak olmuştur. 17 kişi tevkif edilmiştir. Bir telef ve bir çok yaralı vardır. Mağazalar kapanmıştır, askerler, zırhlı otomobiller cadde- lerde karakol gezmektedir. Küçük bir Alman hükümetinde mebus intihabı Oldenburg 19 — Oldenburğ diyet meclisi için yapılan intihapta faşistler kazanmışlardır. GÜNÜN HABERLERİ Iktisadi teşkilât tadil edilecek Iktsat vekâleti, (takas işleri için, vekâlette bazı teşkilât yapa- caktır. Ankaradan gelen haber- lere göre, vekâlet bu maksatla, Istanbul ticaret müdiriyeti teşki- lâtında da bazı tadilât yapacak- tır, Ticaret müdiriyetinde bulunan, iktisat vekâleti şirket komiser- lerinden bazıları, takas işleri için, teşkil edilecek olan daireye naklo- lunacaktır. Iktisat vekâleti bir kaç güne ka- dar, tayin edilecek komiserlerin listesini, o ticaret (o müdüriyetine bildirecektir. Harici ticaret müdürlüğü Mükerrer sigorta şirketi komiseri Saim Nuri beyin, iktisat vekâle- tinde münhal olan harici ticaret müdüriyetine tayin edileceğinden bahsedilmektedir . Elâzizde idman şenlikleri Foto Ertuğrul Baki Elâziz, 29 (Hususi) — Cuma günü şehrimizde idman şenlikleri yapıldı. Şenlikler çok muvaffakı- yetli oldu. Bu merasime ait bir kaç fotoğrafi gönderiyorum. Yu- karıda 12 No.lı vali Nizameddin, 1 No.lı maarif müdürü Zeki beyler, ortada erkek muallim ve orta mektep talebesi beden ha- reketleri (o yaparlarken, aşağıda erkek muallim mektebi dördüncü sınıf talebesinden Hehmet Yılmaz efendi yüksek atlama birinciliğini ihraz ederken görülüyor. Balık yerine.. Denize atılan ağlardan neler çıktı Gerze 29 ( Hususi ) — Iktisat vekâletinin Balık namindaki vapu- runun mayıs tarihinde berayı tetkikat Sinop açıklarında attığı ağlara bir boş desti ve bir kaç parça kütük isabet etmiş ve bunlar Gerzeye getirilmiştir. Iki gün sonra ağlar (tamir edilerek üçüncü günü (Gerze açıklarında denize atılmış, bu defa da bir mitralyöz çikarılmıştır. Karadenizde harbi umumi yadi- gârları zannedersem Balık vapu- runun avına peyderpeyi çarpacaktır. Aldığı emir üzerine vapur Zon- guldak ve İstanbul arasında tetkikat yapacaktır. i Ticaret müdiriyeti teşkilâtı Tokyoya uçmak niyetile dün sabah Dürya buhranı M. Makdonaldın mühim sözleri Lozan konferansı mahiyetini değiştiriyor Londra 30 (A.A.) — M. Mak- donald, Daily Mail gazetesinin siyasi muhabirine beyanatta bu- lunmuş ve tamirat konferansının yalnız tamirat borçları meselesini tetkike inhisar etmemesi lâzım geldiğini fakat en büyük muadele olan beynelmilel ticaretin inhitatı meselesine temas etmesi icap edeceğini söylemiştir. Daily Mail gazetesi, Makdonak- dın beynelmilel ticaret meselesini tetkik mevzuları meyanına ithal eyliyerek (konferansın istihdaf ettiği hudutları genişletmek niye- tile Lozana gideceğini tekrar eylemiş olduğunu ilâve etmekte ve bu fikre taraftar kazandığı takdirde Lozan konferansının mahiyetini tamamen değiştirece- ğini ve Cemahiri Müttahideyi bir müşahitten fazla alâkadar olmağa sevkedeceğini yazmaktadır. Waşhington 30 (A. A.) — Cema- hiri Müttehidenin Lozan konferan- sında beynelmilel ticaret münaka- şalarma iştirax edeceğini göste- recek hiç bir emare yoktur. Maa- mafih beynelmilel bir ticaret kon- feransının inikadı ticaretin inhita- tından beri muhtelif mahafil tara- fından iltizam edilmekte bulun- muştur. Büyük seferler Amerikadan Tokyoya gitmekk teşebbüsü akim kaldı Seattle 30 (Amerikada) (A.A. ) Amerikalı tayyareci Browne, dün Tokyoya müteveccihen buradan hareket etmiştir. Tayyare yerden kalktıktan sonra yükselemediğin- den Browne biraz benzin terket- meğe mecbur olmuştur. Tayyare Nuburn üstünde biraz yükseklerde görünmüşse de hamil olduğu benzinin Tokyoya kadar gitmesine kâfi gelip gelmiyeceği hususunda tereddüt etmektedir. Seattle 30 ( A.A. ) — Hiçbir merhale yapmaksızın bir hamlede Seattleden hareket eden tayya- reci Brown, tayyaresinin petrol hazinesinin borularından birinin kirılması üzerine saat 13 te tay- yare karargâhına avdet eylemiştir. Bağcılık Tekirdağ havalisinde bağcılığa reğbet çok Tekirdağ 29 ( Hususi ) — Tekir- dağ ve civarına mebzul yağmurlar yağdı. Bu sene mahsulât çok be- reketlidir, meyva da çok bol olacaktır. Şarap fabrikasının inşa- sından beri bağcılık günden güne inkişaf etmektedir, herkes bağcılığa büyük bir ehemmiyet veriyor. Yeni valimiz Fahreddin bey cidden çok çalışıyor, vali bey köylerde tasarruf sandıkları teşkil ettirdiği gibi hayvan cinsini ıslah ettirmek için her köye bir kısrak aldırdı. Az zaman içinde vilâyetimiz, bilhassa Tekirdağ büyük bir in- kişafa mazhar olacaktır. Trabzonda teftişat Trabzon 29 (Hususi) — Buraya beş mülkiye, iki inhisar müfettişi geldi, teftişat yapacaklardır. — — AKŞAM'ın tefrikası: No: 127 Sahife 5 31 Mayıs 1932 Li ZINDAN HATIRALARI ERLER” ERE ŞAL ERER ARİ Abdülhamit devrine ait hakiki maceralar Mubharriri : * Fakat Istanbuldaki merkez sarih, açık, kat'i bir cevap istiyor. Asıl ateş ortasında, ölümle karşı kar- şıya olanların verdikleri cesurane kararın Pariste bu kadar lâkaydi ile karşılanması güçlerine gidiyor, ve bu harekete bir mana vere- miyorlar. Sabırsızlıkla fakat bir müddet daha bekliyorlar. Kadri Raşit paşa diyor ki.. Nazım beyin rüya mektubun- dan bir müddet sonra Paristen Kadri Raşit beyden ( Dr. Kadri Raşit paşa ) Sabri beye gelen bir mektupta aynen şu satırlar vardı: “cw Pire (*) yazdığın maddeye gelince, komite efradından birine rüya suretinde yazıldığı gibi sana da benim mektubum güzel bir fikir verebilir. Muvaffakıyet bek- lenmektedir. Bu vaka birşey intaç etmese bile inkılâp kapısını açar. Pir diyor ki; külli muzırun yüktel!,, Bu, bir cevaptır belki... Fakat ne Hacı Ahmet bey, ne arkadaşları Oböyle mühim, bu kadar büyük bir iş için bu cevabı da kâfi görmüyorlar ve Ahmet Rıza beye kızıyorlar. Hiddet haksız değildi. Sarayı, Abdülhamidi saracak kuvvet hazırdır, bütün tertibat teferrüztile tespit edilmiştir. Veli- aht Reşat efendiye biat edilecek Babı seraskerideki odada hazır- lanmıştır. Her şey tamamdır. Yalnız Ahmet Rıza beyin cevabı gelmemiştir ve görülüyor ki gel- meyecektir. Bunun manası nedir? Niçin, neden fikrini açıkça yazmıyor. Biz ki burada en ziyade tehlikeye maruz bulunduğumuz halde cesaret gösteriyoruz da onlar orada her tehlikeden masun oldukları halde bir cevap olsun vermekten çekiniyorlar!.. diyorlar. Ahmet Rıza beyi ibraç! Hacı Ahmet bey riyasetindeki merkez içtima ediyor, vaziyeti müzakere ettikten sonra Paristeki Ahmet Rıza beyin bu hareketini affedemiyorlar ve kendisine yaz- dıkları bir mektup ile ( Osmanlı ittihat ve terakki cemiyeti) ve gazetesi ile artık bir alâkası kal- madığını bildiriyorlar. Ahmet Rıza bey o sırada (Meşveret ) i taş basması ile neşr ediyordu. Bu tehliğ üzerine, ça- resiz emri vakii kabul ediyor, fakat gazeteyi bırakmayor. — Ben, artık yeni bir cemiyet teşkil ettim, ismide (terakki ve ittihat cemiyeti ) dir, diyor. İşte bu suretle ittihat ve terak- kiden ayrılan Ahmet Rıza Bey Pariste yeni faaliyetine devam ediyor. Hariçteki şubelerle de münasebatını kesmiyor, şubeler gene onu merci biliyorlar, çünkü esasen İstanbul ile muhabere etmek müşkül, âdeta imkânsızdır. Ahmet Rıza Bey bu hadisden çok müteessir olmuştur. Niçin kat'i bir cevap verme- diğine gelince, onu ancak birçok sene sonra anlıyabilmek nasip olmuştur: (Doktor Sabri bey menfasından firarla ( Hacı Ahmet bey ve rüfekasının Nümünei te- rakki müdürü Nadir bey tarafın- dan İsmail paşa vasıtasile saraya ibbar edilerek yakalandıklarını ve nefyedildiklerini evvelçe yazmıştık) bütün Iranı dolaşarak Mısıra, oradan da Parise gittiği zaman sormuştur ; Merhum Hüseyin Tosun bey > — Niçin cevap vermemiştiniz? Aldığı cevap şudur: — Ya iş istediğimiz gibi neti- celenmez de mesele meydana çıkar ve bizi Fransa hükümeti hudut harici ederse, diye düşün- dük! Işte ( Ittihat ve terakki ) ile ( terakki ve ittihat ) cemiyetleri hikâyesi de budur. Gessur değiller mi idi? Meşrutiyete doğru giderken Av- rupadaki Jön türklerin son vazi- yetlerini tesbit etmek lâzımdır. Osmanlı memaliki haricindeki jön türkler kaç parti, nerelerde idiler, kimlerdi ? Çünkü bilhassa son zamanlarda o kadar dağılmış, aralarına o kas dar çeşit çeşit insan girmişti ki... Hariçteki her türk, Abdülhami- din belli başlı hafiyelerinden ve memurlarından başka her türk aşağı yukarı bir jön türk sayı- lıyordu. Melelâ Istanbulda aylarla maaş alamamış, aç kalmış muztarıp bir memur ecnebi vapurlarından birine atlayınca soluğu Mısırda veya Marsilyada alıyor, çünkü o, hariçte, Jön Türklerin mağdur ve mazlum- lara yardım ettiklerini işitmiştir. Öteden başka biri neden, niçin olduğunu hiç kimsenin ebediyen bilemeyeceği bir sebeple Istanbul- daki rahat ve huzurunu terk ile Jön Türklere koşuyur... Ve böy- lece gelenler bir, iki, üç değildir. Pariste Ahmet Rıza bey de jön türktür, Mısırdaki Ali Kemal bey de - bu, hakikatte elbette böyle değildir- fakat herkes öyle biliyor ve öyle inanıyor. Belki de bu yanlış görüş tesiriledir ki son zamanlarda şu tarzdaki tenkidat artmış bulunuyordu: “— Bu adamlar (jön türkler) neden memleketlerinde çalışmı- yorlar da buralara kaçıp, hariçte uğraşıyorlar. Cessur olsalar her tehlikeye göğüs gererek istibdat ile yerinde pençeleşirlerdi. Padişahı ve zulmü memlekette bırakarak çantalarını kapınca s0- luğu Leman gölü kıyılarında, Nil boylarında, Paris bulvarlarında almak bir marifet değildir. Asıl iş korkmadan tehlikeye atılıp halk arasında çalışmasını bilmek- tir, Halbuki bunlar evvelâ can- larını kurtarmağı düşünmüşlerdir. ( Arkası var )