- e a mİ mlm alk çi KEMA LYS 2 07 ge GK İZ A YİNEMİ ZN ni el 24 Mart 1932 Akşam Sahife 5 GÜNÜN HABERLERİ Çift işleri Soğuklar zeriyatı geciktirdi Trakyada bu sene koyunlar geç yavruladı Bir kaç gündenberi havaların bozuk gitmesi ziraat işlerine fena tesir yapmıştır. Gelen haberlere göre Trakyanın muhtelif yerlerinde gene zeriyat durmuştur. Kıştan en ziyade badem çiçek- leri müteessir olmuştur. Çatalca 22 (Hususi) —Bu sene kışın uzun sürmesi yüzünden ko- yunlar geç yavrulamış, koyun sütüde henüz bollanamamıştır, Ancak son günlerde fazla süt alınabilmektedir. Bunun üzerine yoğurt imalâthaneleri açılmıştır. Bunların arasında Kalikıratyadaki büyük yoğurthanede vardır. Son günler zarfında buradan Istanbula yoğurt gönderilmesine başlanmıştır. Yakında sevkiyat arttırılacaktır. izmirin bir haftalık ihracatı Izmir 23 — Son hafta içinde Izmirden muhtelif yerlere kilo besabile şu kadar ihracat yapıl- mıştır: 299180 palamut, 325800 üzüm, 59860 halı, 23000 pamuk, 101890 yumurta, 165 deri, 55120 valeks, 2003 adet koyun, 220000 kilo akdarı, 80000 pamuk çekirdeği, 10000 kum darı, 235000 küsbe, 22012 tütün 291 lokum, 25500 susam 2000 zeytinyağı 1014 meyan kökü. Okuma zevki Bursalılar okumağa rağbet ediyorlar Bursa, 23 — Son zamanlarda burada okumağa karşı heves epice artmıştır. Milli kitaphane hergün oldukça kalabalık olmaktadır Milli kütüphanede son bir sene zarfında 2380 kitap okunmuştur. Okuyucuların 139 u muallim (1917) si talebe, (161)i memur (30) u zabit, (113) ü tüccardır. Kitaplardan (225) roman (481) edebiyat, (163) tabiat, (o (175) riyaziyat, (8İ) içtimai eser, (132) lügatı cerait, (47) tıbbi eser (62) hukuki eser, (135) askeri eser, 14) mubtelif kitap, (217) kavait, 262) coğrafya (316) tarih, (10) ulümu tabiiye kitabı bu istatistiğe nazaran milli kütüphaneden en çok istifade eden talebedir. En çok okunan kitaplar da edebiyat zümresine dahildir. Portakal bolluğu Limon fiati ise bilâkis yükseliyor Son günler zarfında şehrimiz piya- sasında portakal bolluğu vardır. Her teraf portakal ile dolmuştur. Bunun sebebi Sovyetlerin satın alacakları bir kısım portakalları almamaları ve bu malların şehri- mizde kalmasıdır. Portakal bolluğu fiyatlere de tesir etmiştir. Altmış paraya kadar portakal satılıyor. Iyi cins portakalların tanesi 3-4 kuruştur. Piyasada portakal pek ucuz ol- duğu halde limon pahalıdır. Pera- keride olarak bir limon 3 kuruşa çıkmıştır. Ticaret müdüriyeti limon fiati- nin yükselmesi sebeplerini tetkik ediyor. Çatalcada müsamere hazırlığı Çatalca 22 (Hususi) — Önü- müzdeki 23 Nisan çocuk bayra- mında yapılacak şenlikler ve mü- samereler için kazamız erkek ve kız mekteplerinde şimdiden hazır- lığa başlanmıştır. EE lm Edirne itfaiyesi Itfaiye çok iptidai halde- dir, ıslaha muhtaçtır Edirne 22 (Hususi) — Edirne belediyesinin en fazla ibtiyaç his- settiği şey tam ve mükemmel bir itfaiye teşkilâtıdır. Bugünkü Edirne itfaiyesi çok eksiktir. Geçen cuma gecesi on bir dükkânın pek az bir zaman içinde kül olmasının başlıca sebeplerinden biri de budur. Bundan evvelki yangınların da itfaiye teşkilâtının noksan ol- ması bir çok zararlara sebep olmuştur. Edirne içinde su tevziatı da pek iptidai bir şekildedir. Koca şehir- de ancak bir kaç tane akar çeş- me vardır. İtfaiyenin bir tek arazözü Tuncadan su taşıyıncaya kadar epi vakit geçmektedir. Bundan başka itfaiye teşkilâtına mensup İl neferden dördü aro- zoza binerek yangına gitmekte- dir. Diğerleri de atlı arabalarla yangın mahalline geliyorlar. Itfa- iye teşkilâtının kendisine lâzım olduğu kadar hortumu yoktur. Fakat bütün bu yoksuzluğa rağmen bir yangın olunca Itfaiye ve belediye canla başla çalışmak- tadır. Meselâ geçen seferki yan- gında bir itfaiye neferi dükkân- lardan birinin üstüne çıkmıştı. Zavallı adamcağız bir türlü alev- lere dökecek su bulamıyordu. Merdiven olmadığı için itfaiye neferine bir kova su vermek bile mümkün olmadı. Edirne etfaiyesinin islâhı, hiç olmazsa bir arozoz daha alınması, bir merdiven velüzumu kadar da hortum lâzımdır. Pirinç zeriyatı Akhisarda bu sene fazla pirinç zerediliyor Akhisar 22 (Hususi) — Burada çiftçi pirinçciliğe fazla ehemmiyet ? vermektedir. Söylendiğine nazaran bu sene on bin dönüm kadar pirinç zeriyatı yapılacaktır. Ruhsatiye almak üzere ziraat vekâletine müracaat edilmıştir. Bir hikâye Ölen kibrit kralı nasıl yaşardı? Paris, 21 (Hususi) — Kibrit kralı M. Kreugerin intiharı mes- elesi hâlâ burada günün mevzuu halindedir. Bütün gazeteler bu mil- yarder İsveçlinin hayatından bahs- etmektedirler. Kreuger ayda milyonlar kazan- dığı zamanda bile çok basit, çok sade yaşamıştır. Kendisi tatil vakitlerinde eski köyüne çekilip istirahat etmeyi severdi. Bu köyde daima eski, bir elbise giyermiş.. Geçen sefer gene böyle köyüne giden Kreuger hakkında şu vakayı anlatıyorlar: Kreuger köyünde perişan kıya- fetile dolaşırken pek eskiden tanıdığı ihtiyar bir kadına rast gelir. Kam milyardere sorar: — Ehhh Kreuger ne iş yapr- yorsun bakalım? Bu sual karşısında boynunu bükmüş: — Kibrit satıyorum.. Geçiniyor gidiyoruz işte.. Ibtiyar kadın bunun üzerine: — Vah vah... Fena vaziyettesin demek.. Oğluma söyliyeyim de kibriti senden alsın bari.. demiştir. Işte milyarder hususi hayatında bu kadar alâyışsız yaşayan bir adamdı. Kreuger RR İŞ Dünya buhranı Amerika Avrupaya yardım edecek mi? Amerikanın Berlin sefiri ne diyor? Paris, 23 — Berlinden Parise gelmiş olan Amerikanın Berlin sefiri M. Sackett yarın Berline avdet edecektir. Sefir, Paristeki Amerika sefiri, fransız baş vekili ve maliye nazırı ile görüşmüştür. M. Sackett kendisile görüşen ga- zetecilerin “ Amerika, Avrupa devletlerinin Amerikanın muave- neti olmadan kendi işlerini düzelt- meleri lâzım geldiği fikrinde midir ?,, Sualine şu cevabı ver- miştir : Amerikanın noktai nazarı budur. Bu cihet, Paris sefirimiz M. Edge tarafından Vashingtonun 200 üncü yıl dönümü münasebetile verilen ziyafette söylenilmiş olan nutukta tasrih edilmiştir. M. Edge, bu nut- kunda Fransa ile İngilterenin evvela kendi aralarında mutabık kalmaları ve sonra diğer devlet- lerle uyuşmaları lâzım geldiğini söylemiştir. Bu itilâfın icrasını ne derecede teshil (o edebileceğimizi ( bilâhare düşünürüz. Esasen bizim yapaca- gımız şey, cihan iktisadiyatının kalkması lehinde (o müdahalede bulunmaktan ibaret olacaktır. Şu veya bu milletin menfaatine kre- diler açmamıza imkân yoktur. Amerika efkârı umumiyesi, bu hususta sarih ve katidir. Altın mıktarı Bir kaç senedenberi istihsalât artıyor Londrada maruf bir mali mü- essese dünya altın istihsalâtı hak- kında bir rapor hazırlamıştır. Bu rapor şu suretle hulâsa edilebi- lir. Bir kaç senedenberi altın istihsalâtı (Oyüzde 2 nisbetinde artmıştır. 929 senesinde bütün dünyada 82 milyon küsurlngiliz lirası kıy- metinde altın istihsal edilmişti. Bu mıktar 930 senesinde 85 mil yon İngiliz lirası olmuştur. 931 senesinde 89 milyon Ingi- liz lirası kıymetinde altın istihsal edilmiştir. Dünyada en çok altın çıkan yerler Kanada ile Trans- valdir. Ingiltere - Irlanda Irlandalılar İngiltereye sadakat yemini etmiyorlar Londra 23 (A.A ) — Sadakat yemini hakkında Serbes Irlanda devletinin nasıl bir siyaset takip edeceğini sual eden Sir Tomasa cevaben, Serbes Irlanda devletinin Londradaki âli (okomiseri M. Dulanty, Serbes Irlanda devle- tinin sadakat (yeminini omec- buri otelâkki (oetmediğini Ove Irlanda milletinin arzu etliği veç- hile kanunu esasiyi tadil için sarih ve mutlak bir hakka malik bu- lunduğunu beyan etmiş ve cenubi Irlanda meselesinin, serbes Irlanda devletinin hakkı kakimiyetine mü- teallik tamamen dahili bir aile işinden ibaret olduğunu söyle- miştir. M. Dulanty, Irlanda milletinin sadakat yeminini gayri kabili tahammül bir siklet gibi addeyle- diğini, fakat serbes Irlanda hükü- metinin Büyük Britanya hüküme- tile samimi ve dostane münase- betler idame etmek arzusunda olduğunu ilâve eylemiştir. Şe m AKŞAM'ın tefrikası: iv 62 24 Mart 1932 ZINDAN HATIRALARI Abdülhamit devrine A hakiki maceralar Muharriri : * Ondan bir müddet sonra Tara- bulusugarpta, kumandan Recep paşanın, bilhassa yaveri Şevket beyin, prens Sabahaddin beye ve Ismail Kemal beye istinat ederek hazırladığı büyük hareketin de uğradığı akıbet meydanda idi. En nihayet Erzurum kıyamı. Hüseyin Tosun bey tebdili kıya- fetle oAvrupadan kalkmış, bir yolunu bularak Anadoluya geç- mişti. Anadoluda iki sene hüviye- tini gizliyerek, hiç yorulmak bil- meden, bir karış sakalla dolaş- mış, etrafına bir kuvvet topla- mıştı, Bu kuvvet ile bir kıyam yapa- cak, Istanbul üzerine yürüyecek, saraydan hürriyet ve meşrutiyet istiyecekti. Hüseyin Tosunda bu enerji, bu azim ve kudret vardı. Var olduğu içindir ki iki sene hiç belli etmeden her şeyi hazır- lamağa muvaffak oldu. Fakat tam harekâta geçekleri bir sırada hükümet haber aldı. Kim bilir hangi hain casus ve hafiye bugün bu ümit ve emekleri bir hamlede tarumar etmek hiya- netini göstermişti. Saray derhal Ahmet paşayı bu hareketi bastır- mağa gönderdi. Ve başlamak üzere olan hareket çok faik kuv- vet karşısında hazin bir akıbete uğradı. Hüseyin Tusunu tuttular, bir çok işkence ettikten sonra Istanbula getirdiler kanunu esasi- nin ilânma kadar Hüseyin Tosun hapishanede inledi durdu. Işte bu belli başlı üç hareket, hepsi de akamete uğramıştı. Vakıa başka da çare yoktu; bu iş bu muazzam iş başka türlü halledilemezdi; bir kıyam, bir ısyan lâzımdı. Yukarda kaydettiğimiz gibi, bu lüzumu anlayıp kararı verecek olan birbirine bağlı iki gruptu. Bunlar dahil ve hariç diye ayrıla- bilirlerdi. (İşte Obiz bunlardan evvelâ harici tetkik edeceğiz. Hariçte bütün kuvveti elinde tutan teşkilât ilk nazarda (lttihat ve tarakki) dir. Vakıa bundan başka müteaddit gruplar vardır. Bu grupların da kendilerine mahsus gazeteleri, proğramları, teşkilâtı vardır. Fakat netice, yol aynı yoldur. Gaye aynı gayedir ve hedef, bilhassa hedef, hep Abdülhamit ve istibdaddır. Avru- payı etraflıca tetkik ederken, evvelâ İttihat ve tarakkiden baş- lamak zaruridir. Ittihat ve tarakki deyince de onun neşriyatı ön saftadır. Ittihat ve tarakki nasıl doğdu, evvelâ kısaca bunu hikâye edelim ve Avrupaya gelelim. ittihat ve terakki nasıl doğdu ? Beceriksizliği yüzünden , koca memleketi, harap ettikten sonra son nefesini veren İttihat ve te- rakki nasıl doğdu? Evvelâ şunu söylemek lâzımdır ki, (İttihat ve terakki) ismi meşrutiyetten sonra alâmeti fa- rika senedi elden ele gezen bir mal gibi, kimin, neyin nesi olduğu anlaşılmaz bir halde, fakat yalnız sevilen, çok sevilmiş bir isim ha- linde yaşamıştır. Çünkü onu evvelden, ilk gün- lerden tanıyıp bilenler Istanbula gelince, daha haftası olmadan tanıyamaz oldular ve ondan sonra artık devir devir büsbütün bam başka hallere ve şekillere girmiş gördüler. Çok iyi hatırlarım, İl temmuz günü Mısırda bulunan ilk Itti hatçılardan bir kaçı (ağustos. iptidalarında Istanbula geldikleri vakit şaşırmışlar : — Yahu, meğer ne kadar çoleğj muşuzda haberimiz yokmuş... Demişlerdi. Filhakika meşrutiyet ilân edi lince herkes yakasına bir allı beyazlı bir rozet, diline bir (ya- şasın hürriyet, adalet, müsavat, uhuvvet) teranesi taktı ve bir yolunu bulup ittihat ve toralki âza kaydolundu. İttihat ve terakkinin kötü yola sapışı, meşrutiyetin ilk günlerim | deki bu anarşi ile başlar. si “O, başka bahis,, diyeceksiniz. Doğru... Biz de zaten meşrutiyet tarihini münakaşa edecek değiliz. Burada (ittihat ve terakki) nin nasıl doğduğunu gözden geçire- ceğiz. “. j 1293 te tahta çikan Abdülha- mit, yukarılarda kaydettiğimiz vechile bir müddet, vaziyete lâyr- kile hâkim oluncıya kadar şaşkın bir devre geçirdi. 23 Bu, birden bire şedit görünerek halkı, bilhassa abrarı ürkütmemek | içindi. > Meclisi açtı kapadı, Mith paşa ile uğraştı, onu ortadan kaldırdı, biraz geniş nefes aldı. . Fakat gördü ki Mithat paşay yok etmekle onunla aynı fikirde olan insanları, bir alay münev genci istediklerinden vaz geçirmek mümkün olamıyor. Bunların iste- dikleri de tıpkı Mithat paşanın istediği!.. Abdülhamide aleybtar olanlar hep mekâtibi âliye talebesi idi, hep dersek, yüzde seksen i böyle idi. Bu talebe arasında, bilhas tıbbiyeliler ilk safta idiler. Tıbbi: yeliler, aralarında grup grup dertleşirler, memleketin yuvarlan- makta olduğu uçurumun dehşeti ve felâketin azemeti karşısınd üzerlerine düşen gençlik vazifesi- nin ne olabileceğini hesap ederlerdi. 1304 de bu gruplar arasından beş talebe ayrı bir grup halinde, yürüyecekleri yolu daha emniyetle tayin etmek lüzumunu hissetmiş bir vaziyette sık sık ve yalnız toplararak hedefe yürümek için. bir cemiyet teşkil etmek lüzumunu hissetmiş bulunuyorlardı. Ve nihayet bu beş efendi 1305 senesi mayısının 2İ inci günü gruptan biraz sonra mektebi tıbi- yenin hamamı önündeki odun yığınları üzerinde içtima ederek, ılık bir bahar havası ve lâtif bir Şi mehtap ışığı altında, bir kaç sene sonra (lIttihadı terakki) ismini ala- cak olan (lttihadı Osmani) cemi- | yetinin ilk temelini atmış idiler. | O gece, belki de attıkları adı- mın, verdikleri kararın umdukla- rınan çok daha büyük neticeler doğuracağını; düşünememişlerdir. Bu beş genç Osmanlı meşru- tiyet tarihinin temeline o gün en iri taşı atmış bulunuyorlardı. 4 Konyalı Hikmet Emin, Diyar- bekirli Ishak Süküti, Erzurumlu Ibrahim Ethem, Arabkirli Abdul- lah Cevdet, Kafkasyalı Reşit... İşte o beş genç bunlardı. Bu cemiyet, (Ittihadı Osmani) sıkı, gizli ve beş kişi arasında | idi, Fakat bir iki gün sonra (Ce- | miyet)in kök, dal budak salması lâzım geldiği anlaşıldı. ( Arkası var ), Mm DE ve kkz Mehmet |