MM nc«c«c«d«c«c«c«c«cec00 eN sel Sahife 10 Eski bir sanat Sırmacılığın ihyası için teşebbüsler Feriköyünde bir fabrika tesis edildi, burada bir çok amele çalışıyor " Fabrikada tezgâhlar ve ameleden bir kısmı Sırmacılık deyip geçmeyelim. Eskiden sırma, kılaptan, pul, kaytan ile yapılan şark işlemeleri,” Avrupada bile çok aranan dahili mamulâtımızdandı. Istanbula gelen bütün seyyahlar, herşeyden evel, sırma ve kılaptanla işlenmiş masa örtüleri, yastık ve seccade müba- yaasına çalışırlar ve bunları, memleketlerine avdetlerinde en kıymetli hediye olarak götürürler. Eski devirlerde bu öişlerin ne kadar çok revaç bulduğuna bu- günkü Sırmakeş hanının mevcu- diyeti büyük bir delildir. Bu handa Istanbul piyasasına hâkim' zengin Sırmakeşler, fabrikalarından çr- kardıkları malları Avrupaya ihraç ederlerdi. Bu yüzden binlerce kadın, erkek işçiler para kazanırdı. Son zamanlarda tamamile sönen bu ticaretin tekrar ihyasını düşü- nen bir sırma taciri, Feriköyünde Volga bu sene donmadı Rusyada kış nisbeten hafif geçti bir fabrika tesis ederek, milli sanayiimizden madut olan sırma- cılığın ihyasına çalışmış ve fabri- kayı asri teçhizatla tevsi eyle- miştir. Memleketimizde ilk defa tesis edilen bu fabrikayı gezen bir muharririmiz, fabrikada sırma tel, pul ve kılapdanların çok munta- zam bir şekilde imal ve istihsal edildiğini ve sandıklarla Avrupaya ihraç edildiğini görmüştür. Fabrikanın teessüsünden sonra Istanbul (o civarındaki (o köylüler sırma ve kılapdan işlerine ehem- miyet vermeğe ve bu işler üzerin de çalışmağa başlamışlardır. — - Fabrikada yüzlerce kadın amele çalışmaktadır. Paris, Bari ve Budapeşte de büyük bir rağbet gören sırma ve | kılapdanlarımızın tedricen başka memleketlerde de revaç bulacağın- | dan eminiz. Bu sene garbi Avrupada ve Balkanlarda kış çok şiddetli geçtiği halde Rusyada nispeten hafif geçmiştir. Her sene kâmilen donan birçok nehirler bu sene ancak bazı yerlerinden donmuşlardır. Bu suretle vapurların işlemesi kabil olmuştur. Resmimiz, bazı buz parçalarına ragmen serbest bir halde olan Volga nehrinin bir Mm: ız'rasını <öster'ver, Akşam Yeni bir ırk Amerikada garip tecrü- beler yapılıyor! Amerikanın en maruf mubarrir- lerinden mis Margery Latimer Jean Toomer isminde bir zenci münevveri ile evlenmiş ve bal ayını geçirmek üzere Kaliforniyaya gitmiştir. Mis Latimer Columbia darül- fünundan yüksek derece ile çıkmış ve edebiyat ile meşgul olmağa başlamıştır. Genç kadın Ameri- ka'nın en maruf gazetelerinde ve mecmualarında bir çok romanlar yazmıştır. Bunların (arasında “Itimat edilmiş bizler, romanı vardır. Mis Latimer Amerikanın me- şahir sicilline girmiştir ki burada pek az kadın vardır. Yaşı otuz üçtür. Muharrir kadının zenci genci ile evlenmiş olması bir aşk macerası eseri değil belki yeni bir ırk vücuda getirmek gibi bir maksat takip etmektedir. Bunun için evvelâ bir tecrübe yapılmıştır. Münevver sınıfa men- sup dört Amerikalı kadın ve dört zenci genci bir kaç ay birlikte müçtemien ve dostane birsurette yaşamışlardır. Bu tecrübede beyaz ve zenci karı kocaların arasında içtimai hayatın kabil olduğu tahakkuk etmiştir. Neticede bu çiftlerden mis Lati- mer ile zenci Jeon Toomer evlen- mişlerdir. Bu suretle Amerikada ırk far- kının ve hududunun kaldırılması için ilk adım atılmıştır. Eski mebus Şimdi Ingiltere aleyhinde propaganda yapıyor Eski mebus Trebiç Bir zamanlar siyaset aleminde büyük rol oynamış olan sabık Ingiliz mebusu Trebiç Linçolu'nun ismi yeniden mevzuubahs olmak- tadır. Deyli Ekspres'in Aksayi şark muhabiri Çinin dahilinden Şanghaya gelirken Trebiç'a va- purda rastlamış ve bunun bir Amerikan bahriyelisile görüştüğü sırada fotoğrafını alınıştır. Trebiç şimdi Buddha mezhebini kabuletmiş, sakal salıvermiş ve sırtına cübbe giymiştir. Trebiç anasıl Macardır. Sonra- dan İngiliz tabiiyetinde girmiş ve 1910 senesinde Liberal fırkası tarafından Dorlnigton'da namzet- liği konulduğundan mebus ol- muştu. Harbi umuminin bidaye- tinde posta ve telgraf nazaretinde Macarca baş sansör olmuştur. Sonra Alman casusu olduğu anlaşıldığından Amerikaya kaç- mıştı. Aynı zamanda sahtekârlık ile itham edildiğinden Amerika- dan iade olunmuştu. Trabiç serbes kaldıktan sonra dünyanın her tarafını dolaşarak logilterenin o aleyhine intrikalar tertip. etmiştir. Z4 Mart 1732” — — Falcılık, büyücülük ! Fransada falcılara karşı mücadele açılıyor Mağaralarda yaşayıp çömlek kaynatan kadınlar varmış ! Fransa Avru- panm en mü- terakki ve mü- tekâmil mem- leketlerinden biri olduğu halde, büyücü- ler şayanı hay- ret bir surette çoğalmaktadır. Hiç bir Fransız gazetesi ve mecmuası yok- tur ki, istikbali keşfettiklerini iddia ettikleri bir kaç falcı- dan bahsetme- sin. Fransada büyücülerin, fal- cıların vesaire- nin kehanetine en çok inanan- lar ve bunlara avuç dolusu para verenler, bilhassa köy- lülerdir. Fran- sanın cenubun- da kâin Pirene dağları, Tuluz mıntakası bü- yücülerin en çok iş gördükleri yerleri teşkil eder. Bu havali dağlarında mevcut büyük ve korkunç mağaralar, büyücülerin sanatlarını görmeleri için pek müsaittir. Büyücüler, bilhassa güya gayri kabil tedavi addedilen bazı hasta- lıkları, onları tevlit eden ervahı habiseyi (hastanın o vücudünden güya uzaklaştırmak suretile iş görürler... Bazı falcılar, büyücüler, esrarı engiz cinayetlerin faillerini, meçhul sarikleri bulduklarını iddia ederler. Bu hususta gayet tuhaf bir vaka anlatalım. Geçen yaz Agen ormanlarında, esrarlengiz bir hayvan türemişti. Bu hayvan bilhassa köylülerin sürülerine mu- sallat oluyor, birçok hayvanlar orta- dan sır olup gidiyordu. Bidayette, bunun © cıvardan geçen bir cambazhaneden kaçmış olan bir sırtlan olduğu zannedildi, hayva- nın itlâfı için heyetler tertip edildi, gece ve gündüz bütün cıvar ormanlarda taharriyat ya- pıldı fakat bu esrarengiz hayvanın hiçbir yerde izi bulunamadı. Nihayet köylüler o cıvarda, bir mağarada yaşıyan ihtiyar bir falcı kadına müracaat ederek bu esrarengiz (O bayvanın, (o künhünü sordular. Falcı şeytana danıştıktan sonra bir cevap vereceğini söyledi ve aradan birkaç gün geçince sürülere musallat olan meçhul hayvanın sırtlan Odeğil, fakat efsanelerde zikredilen kurt insan olduğu cevabını verdil.. Bu havali köylüleri, falcının bu kehanetinden sonra, bazı insanların zaman zaman hayvan olduklarına kani- dirler. Yine o havalide, köylünün birisini komşusu taciz ve tazip ediyormuş. Bir akşam köylü evine giderken, yolunun üstünde bir ateş gözükmüş, köylü ilerledikçe ateş de geri çekiliyor muş, bunun üzerine köylü dayanamıyarak: Mağarada çömlek kaynatan bir kadın — Yine senmisin? Haydi defol beni korkutma demiş ve bunun üzerine birdenbire ateş sönmüş ve önüne kocaman bir öküz çık- mış, ve köylüyü adım adım takibe başlamış. Köylü çiftesini kaldırarak öküze nişan almış öküz de başını yavaş yavaş sallıyarak köylü ile eğlenir gibi olmuş. Köylü bu vaziyet karşısında, çiftesini öküzün alana dayıyarak ateş etmiş, öküze hiçbir şey ol- mamış, yalnız tüfeğin namlusun- dan çıkan alevi yalamakla iktifa etmiş!.. Köylü, bu vaziyet karşr- sında müthiş bir korkuya kapıla- rak tabanları kaldırmış ve korku- sundan bitkin bir halde evine kapağı atmışl.. Fransız köylerinde bu kabil efsaneler ve hrafeler çoktur. Avrupada büyücülük sayesinde epice şübret kazanan bir takım kıptiler de vardı. Doktor Zeillis namınna bir kıpti kendisine mü- racaat eden hastaları ilaçla değil, fakat elindeki sihirbaz değneği basta uzuvlarına dokundurmakla tedavi ediyorlarmış!... Fransız mecmualarından biri, fransız köy- lüleri bu büyücülük rağbetinden bahsederken bu yirminci asır mede- niyetinde barbarlık devrine mahsus bu şrlatanlara, halkın inanmasın- dan dolayı, acı acı serzenişlerde bulunuyor ve büyücülüğe karşı şiddetli bir mücadele açılmasını talep ediyor. aaa a İlân tarifemiz 1 Teşrinievel 1931 tarihin- den itibaren gazetemizin ilân tarifesi şu suretle (tesbit edilmiştir: Santimi Sahife kuruş a. 400 2 250 3 200 4 100 60 30 İç sahifelerde Son iki sahifede