Sahife 6 Eski def defterdekiler Akşam Cuma tatil, pazar zar hak getire, çarşamba günleri meclisi has günüdür gidilmez.. Kadında sihhat ve endam tenasübü ararım. Ukalalığı, cali kei hiç sevmem Musiki kemani gidiyordum. Yoğurtçu çayırının önünden değil, Cevizlik tarafın- daki arka yoldan bahçenin yan kapısına geldim. Meğerse burası kışın Mazurya bataklıkları gibi bir hal alıyormuş. Yapışkan, vıcık vıcık, insanı kızak gibi kaydıran üstatlarımızdan çamur deryasından kurtulup da bahçeye kapağı atıncıya kadar heyheyler geçirdim. Nuri beyin odasında bermutat ahenk berdevam.. Tiz, pürüzsüz, falsosuz hanım sesleri; bunları idare eden üsta- dın pişkin kemanı.. Rasttan fasıl geçiyorlar : Gene bir gülnihal aldı bu gönlümü, Simü ten, konca fem, bibedel, pek güzel... Çarü naçar, saz ve ses mayna oldu. Nuri beyi bir tarafa çektim ve çıtır çıtır söylettim: “1 — Hariciye nezaretinde me- murdum. Sabahliyin yüzümü yr kadım mı, akşamcıların limonlu içmek itiyatları kabilinden biraz Jimnastik. Şöyle gülle ile vücudu yerine getirdim mi saz başına. “ lik sazım kanundur; sonra, ut, keman. Bir musiki faslı, neticede daire. Nezarete öğleden sonra giderdik. Erken giderseniz kimse bulunmaz. Cuma tatil; pazarı hak getire; çarşambaları da meclisi hâs günüdür; gidilmez. Alaturka 10 vapurile döner dönmez doğru Kuşdili çayırı. Ya sandalda kürek çekmek yahut Kurbağalıderede ve Fikir tepe- sinde hava almak, dolaşmak. Serde gençlik var; arkadaşlar çok. Spor, gezme, falan amma musiki iptilâsı da aşkın. Hocam, Tellâlzadenin güzide çıraklarından Kadıköylü Ali beydi. Meşk için uğramazsam, (sende mi yan çiziyorsun?) diye başlar. Kaçamak yapmadığım zamanlar karşısına geçerim. O zatı şerif, bir defa okumağa başladı mı gözlerim dolar, dünyayı unutur- dum. Çayıra gelirdim ki incin top oynıyor, Kurbağalıdere, çinarın altındaki kahvede, barfiks, paralel, tra- pez halkaları vardı, Arkadaşlar elirlerdi. Ekseri Cuma günleri ona'nın, cimnastik muallimi Fa- ik bey, Yıldız kumandanının oğlu Mazhar bey (çamlıcada kazaen vurulan Mazhar paşa) gelirler, cimnastik yaparlardı. Bazı akşamları da, şimdiki Fe- nerbahçe klubunun karşısındaki köşkün bahçesinde toplanırdık. Oraya Rıza Tevfik, Selim Sırrı bey, Sıhhat müzesi müdiri mer- hum doktor Hikmet bey gelir- erdi. Bazan da Kuşdilinde, havuzlu kahvede, sabık Istanbul muarif müdiri Saffet ve biraderi Kemal bey, mütercim Feyzullah Obey toplanırlar, cimnastik yaparlardı; Içimizde en iyi gülle kaldıran Kemal bey, en güzel trapez ya- pan da acizdi. Birde, derede, Yoğurtçudan Modadan, Fenerbakçeye | sandel gezintileri ve yarışları yapardık. Cimnastik, keman çalmama mani oluyordu (Nihayet en ehveni ve muvafıkı olarak işi futbola döktük, Bazı günlerde, sine- » Nuri beyle görüşmeğe | Sinekemani Nuri bey akşamlara kadar beygir cimnas- tiği yapardık. z Futbole başladıktan sonra, ilk zamanlar, Rum, Ermeni, İngiliz- lerle ekzersiz kabilinden, Moda çayırında oynardık. Sonra bir türk klübü yapmağa kalktık. Elbiselerimiz şıktı. Göğsünün önü, yakası, kol kapakları “beyaz. gökdesi kırmızı yünlü komaştan gömlekli, beyaz pantalonlu bir kostüm intihap et- tik; başladık oynamağa, ozaman bu gibi şeyler tabii memnu. Bile bile işe giriştik. Hafızamda yanıl- mıyorsam ilk oyuncular şunlardı: Mehmet Ali bey, biraderi Neşet bey, Reşat Danyal bey, hafız Mustafa efendi, Arap zade Emcet bey, topçu zabiti merhum Cevdet bey, Bahriyeli Fuat bey, Konstan- tin efendi, Daniş bey, Şevki bey, birde aciz, Baba Tahirin Fransızca (Servet) gazetesi takdir amiz bir makale yazmış, fırsattan bilistifade Köçeoğlu Andun isminde birisi bizi curnal ediyor. Reşat bey içimizde olduğu için, Kadıköyünde Veliaht Reşat efendi himayesinde bir klüp teşkil etmiştir. Diye yokariya çıktık. Kuşdili karakolu komiseri Azmi efendi bir sabah bize geldi. Top oynıyanların isimlerini zabtedecek-. miş. Daha bir çok azada var. Oyunculardan 11 kişinin ismini yazdı. Arkasından, Reşat Danyal, Mehmet Ali, Emcet beyleri Zap- tiye nazırı Şefik paşa çağırdı. Nefi hakkında irade bile çıkmış. Ozaman Şefik paşanın iyiliğini inkâr edemeyiz. Mesele oyundan Ibarettir, şayanı ehemmiyet bir şey yoktur diye işi halletti, Musiki hocam, hanende Ali bey vefat edince Tophaneli Sabri beyden meşke başladık. Bundan da başımıza bir badire çıktı. Sabri bey şehzade Kemaleddin efendinin müezzin başısı | imiş. Kemaleddin efendinin müezzini içtimalar yapıyor, başına adamlar topluyor (o diye jurnal oedilmi- şiz. Birleştiğimiz yeri bu hafta şurada, öteki hafta burada, de- giştirerek tehlikeyi savdık. Bilen- lerin hatırındadırya, Oo zaman üçten fazla (olundu mu kapıyı çalar, dağıtırlardı. Kışın ekseriya ava giderdim. Sair zamanlarda da Kadıköyünde, Kadifeli (o birahanenin üstünde, yahut Mühürdar gazinosunda bi- lârdo oynardım. Şimdi başlıça zevkim ve meş- galem Şark musiki cemiyetimize gitmek, evime gelen arkadaşlarla ve talebelerimle vakit geçirmek, diğer zamanlarda da bahçemin ağaçlarile ve çiçeklerile uğraş- maktır. Öteden beri, (Say bağı) ile müçtemian keman çalmanın ala- frangaya mahsus olduğunu; ala- turkada mümkün olamıyacağını iddia edip dururlar. Ben bu kanaatin yanlış olduğunu isbat etmek için çok çalıştım. Talebe- lerimle verdiğimiz (konserlerde görüldüğü üzere bunada muvaf- fak oldum. 2 — En sevdiğim semt Kadıköy ve hâlâ sevdiğim Yoğurtcudur. Bu evde hatta şimdi oturduğumuz bu odada doğmuşum. Ben evimden şaşmam. Apartıman ziyade olsun. 3 — Neye merakım olduğunu maaziyadeten . anlattım (galiba. Spor Cimnastik, sonra musiki, Biz eski sporculardan olduğumuz için kadında da sıhhat ve tenasübü endam taraftarıyım. Allah her güzeli başka yaratmıştır. Beyazın- da kumralın da, esmerinde güzeli olur. Niçin seçmeli. Güzel güzeldir. ukalâlığı hiç sevmem. Kadının en birinci şartı göründüğü gibi bu- lunmak ve .çali olmamaktır. Vekarını muhafaza eden sporcu hanımlarmızı çok takdir ediyorum. Züppelerden fersah fersah kaçı- yorum. banada hak veriniz; hata- mı ediyorum? 5 — Eskilerde aradığım birşey varsa gençlik. Akşam oluyor. günden güne gidiyoruz. Geçen günler hayâl oldu. Birde en başlıca istediğim, mu- sikimizin taalisi, kıymettar musiki eserlerini, herkesin seve seve tak- dir ettiklerini ne zaman göreceğim? benim başlıca arzum, eski klasik musikimizi umuma telkin etmektir. Bu sebeple bedava konserler veriyoruz. Bugün, ekseriyetin baş tacı olan hanende Münir Nureddin bey, klasik musikiyi kimse anlamıyor diye harcı alem şeyler okuyor. Okuyuşunun sanatkârane olduğun- da şüphe yok. Fakat okuyuşlarında içten terennüm ettiği eski tesir yok. Bunun sebebi de, ihtimal, herkes zevkine varmıyor diye klasik eserleri okumadığından ve harcı âlem eserlere rağbet olduğundan.. Maamafih, bu hususta halk ta mazurdur. Zira klâsik parçaları anlamak için çok dinlemek, istinas etmek, sonra lezzet almak lâzımdır. Münir beyde pek haksız değildir. 6 — Bugün 25 yaşında olsam eski yaptıklarımı yapardım; fakat biraz daha düşünerek. Sermet Muhtar Kaçak sigara kâğıdı ve iskambil Muzaffer isminde birisi Kapalı- çarşıda kaçak o sigara kâğıdı satarken yakalanmıştır. Rıza isminde biri de Tophanede dolaşırken ahvali şüpheli görü- lerek yakalanmış, üzerinde des- telerle kaçak iskambil kâğıtları bulunmuştur. 20 Mart 1932 Samsun mektupları Vezirköprüde pazartesiye niçin deri günü derler? Vezirköprünün mühim bir derdi vardır: Büst Gazeteler çok geç geliyor Vezirköprünün umumi manzarası Samsun, 9 (Hususi) — Size bu mektubumda (biraz (Samsunun kazalarından bahsedeceğim. Sam- sun vilâyetinin büyük kazaların- dan biri olan Vezirköprü, vilâyet merkezine 121 kilometro mesa- fededir.. 37 bin nüfusu vardır. Vezirköprünün ismi Gedigara imiş. Köprülü Mehmet paşa bu- rada doğduğu için sonra ismine Vezirköprü demişler... Kaza istasyonuna (omuntazam bir şose ile bağlı olan bu güzel kazanın başlıca istihsalâtı buğ- day, arpa, mısır, fasulye, ceviz, yumurta, kendir ve bir miktar meyvadan ibarettir. Civarındaki oObüyük ormanlar yüzünden av derisi üzerine epi- ce muamele olmaktadır.. Yağı kaymağı bilhassa bostan fasulyesi meşhurdur. Ahalisi garip dostu ve mükrimdir. Vezirköprüde vaktile dericilik, debağat, sanatı pek müterakki imiş. Karadenizin bütün iskelele- lerine ve dahillen Ankaraya, Elâzize kadar buradan deri sevk ve ihraç edilirmiş, Haftada bir gün büyük bir deri pazarı kuru- lur, mühim miktarda alım, satım yapılırmış.. Haftanın bu gününe deri günü denildiği için böylece kalmıştır. Şimdi Vezir köprülüler pazartesi gününe deri günü derler. Vezirköprü, bir kaç sene evve- line kadar Amasya vilâyetine merbutken son teşkilâtı mülkiyede Havza ve Lâdik kazalarile birlikte Samsun vilâyetine ilhak edilmiştir. Vezirköprüde kaçakçılığa karşı şiddetli bir mücadele başlamıştır. Geçenlerde Zileli Miktat namın- da bir kaçakçının Köprü köylerine sokmağa muvaffak olduğu 2 yük sigara kâğıdı ile (kaçakçıların hayvanları, silâhları yakalanmış ve müsadere olunmuştur. Kaçakçı Miktat kaçmağa muvaffak olmuş- sada iki arkadası ve bunlara yataklık edenler nezaret altına alınmışlardır. Bu vakadan birkaç gün sonra da (Adatepe) köyünde bir kaçakçı şebekesi yakalanmış, altı yük tütünle bir çok kaçak eşya tutulmuştur. Resmi o kuvvetlerimizin (o canla başla mücadele ettiği ve bütün münevverlezimizin bu mücadeleye yardımcı olduğu şu zamanda inhisar idarelerinin fazla. hassasi- yet göstermesi lâzımdır. Halk tütün ve sigara fiatlerinin yük- seldiğinden müştekidir. Bir ölçek arpasını 25 kuruşa satan ve yahut günde 20 kuruş kazanan bir köylü için yedi bu- çuk kuruşluk sigara tabii pahalı dır. İnhisar idaresi köylüye muta- vassıt halka ve memurlara mah- sus ucuz sigara ve tütün yaptır- malıdır. Yedi buçuk kuruşa satı: lan köylü sigarasının kilosu 375, Yenicenin kilosu 1000 kuru; tutmaktadır: e Halbuki Bafranır Samsunun en nefis ve altın renkli tütünlerinin kilosu 150 kuruştur, Köprüde üç neviden başk: sigara yoktur. Böyle kalabalık bir muhitte her sınıf halkın ihtiyacını tatmir eden her çeşit bulundurulmalıdır. Vezir köprünün mühim bi! derdi vardır: Posta... Buraya haftada üç defa posta gelmekte: dir. Bu postalar da ya beygirle yahutta araba ile naklolunmakta- dır. Halbuki Köprünün muntazan. bir şösesi ve lüzumu kâdâr kam yon ve otomobili varken” Saısur. gibi münevver bir vilâyetimizir böyle büyük bir kazasında bu nevi posta nakliyatı . şaşılacak bir iştir. Samsuna gelen bir gazete sekiz gün sonra Vezirköprüye gitmektedir. Sonbaharın kuraklık ve kışır şiddetli ve karlı gitmesi yüzün- den rençberler bugüne kada fazla miktarda tohum saçmamış- lardır. Köprünün her sene 400 ülçek tohum eken bir çifçisi ile görüştüm. Bana şimdiye kadar ancak 20 ölçek tohum attığını söyledi. Köprü'de mesut bir baba ila tanıştım. Keşşaf zade hacı Şükrü B, Köprünün asil ve eski bir âile- sine mensup olan bu münevver zatın altısı oğlan olmak üzere on çocuğu vardır. Zübeyroğlu Fuat Emlâk sahipleri! Üzüntü ve zah met çekmeden Çok irat almak isterseniz Emlâkinizin idaresini UMUM EMLÂK ACENTESİNE tevdi ediniz ! Bahçekapı, Taş han No. 20-21-22 Telefon * 20307 — Posta kutusu : 658 İstanbul