12 Mart 1932 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5

12 Mart 1932 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

"m Filistin panayırı Türk - Filistin ticari münasebatı Panayırın Türkiye mümessili ne diyor? Filistinde Talaviv (o panayırına iştirak etmek için hazırlıklar bit- mek üzeredir. Perşembe günü, parayırın (o Türkiye (mümessili Abraham Baili efendi bu müna- sebetle ihraçat ofisine gitmiş, türk tacirlerile görüşmüştür. Panayır mümessili, türk tacir- lerinin Talaviv'e gösterdiği alâka- dan çok memnun olmuştur. Mü- messil, bu münasebetle bir muhar- ririmize şu izahatı vermiştir: — Filistin Türkiye için iyi bir mahreçtir. Türkiye daha ziyade Filistine karşı satıcı bir mevkidedir. Türkiye - Flistin ticari müna- sebası daha ziyade artacaktır. Son zamanlarda, Türk şekerle- meleri, Türk çikolataları Filistin piyasasında büyük rağbet gör- müştü. Buğday ve un tacirlerinin de panayıra iştiraki icabeder. Buğday tacirleri panayırda, Türk buğday- larını Oteşbir ederlerse, büyük faideler göreceklerdir. £ Esasen Kudüs Türk konsolosu da her fırsatta, Türk buğdayı tacirlerinin, Filistine ibracat yapmaları için, nazarı dikkati celbetmişti. Türk tacirleri ve sanayi erbabı panayırda, büyük teshilât göre- ceklerine emin olmalıdırlar. Gaze- telerinde Talaviv panayırına karşı alâkadar olmasından dolayı çok memnunum.,, Talaviv panayırında mal teşhir etmek istiyen tacirlerden bazıları oraya kadar gidemiyecektir. Pana- yırn mümessili buna karşı bir teshilât gösterecektir. Panayıra yalnız mal göndermek istiyenler cumartesi öğleye kadar ihracat ofisine müracaat edeceklerdir. Esrarlı iş! Hem öldürmüşler, hem cesedini nehre atmışlar! Adanada Seyhan nehri kenarında odun ve kereste ticareti yapan Ah- metçik namile maruf şahıs yirmi günden beri kaybolmuştur. Zabıtanın fevkalâde gayretine rağmen Ahmetçiğin bir kazaya mı uğradığı veyahut bir cinayete mi kurban gitmiş olduğu henüz tesbit edilmiş değildir. Yalnız Ahmet- çiğin metresi olan bir kadın bazı zanlarla zabıtaca takip edilmek- tedir. Bu kadının münasebette bulunduğu bir genç daha vardır. Maznunlar Ahmetciği öldürüp demir köprü civarından suya at- tıklarını söylemişlerdir. Ahmetciğin öldürüldükten sonra nehre atıldığı ifadesi üzerine demir köprüden itibaren aranmış ise de bulunamamıştır. Ayni zaman- da görülmüş olmak ihtimaline binaen karşı yakada yeni kazıl- dığı şüphe edilen yerler de aran- mış, bir netice elde edilememiştir. Maznunların ifadesi ise çok garip görülmektedir. Öldürdükle- rini itiraf eden maznunlar suya nereden atmışlarsa mahallini söy- lememekte ve yabut söyledikleri yerde bulunamamaktadır. Şimdilik hakikat olan bir şey varsa AAhmetciğin ortadan kay- bolması ve maznunların daha ilk isticvaplarında öldürmüş olduk- larını söylemeleridir. İspanyada grev Kurtube, 11 (A.A.) — Umumi grev başlamıştır. Askeri kıtaat ekmek imal etmektedir. Birçok tevkifat yapılmıştır. Ehemmiyetsiz bazı arbedeler olmuştur. Garip şey! Kıbrısta bir ağaca ceza verdiler|... Geçen teşrinisanide Kıbrısta bir isyan çıkmış ve oldukça kan dökülmüştü. İngilizler Kıbrıs isya- nını bastırdılar ve ön ayak olan rumlardan kimisini hapse, kimisini sürgüne gönderdiler. | Adadaki rumlara da toptan 30 bin Ingiliz altını ceza kestiler. Kıbrısta “ Sarayönü ,, denilen bir meydanlık var. Bu meydanlıkta asırlık kocaman birağaç dallarile oldukça geniş bir sahayı kaplar. Geçen isyanda asiler bu ağacın altında toplanmışlar ve hükümet konağını yakmak için burada karar vermişler. (Şimdi ingilizler bu ağacın kökünden sökülmesini em- retmişler ve zavallı asırdide ağaç cezayı sezasını bulmuştur. Cansız sarraflar bozdurmak İngilterede için otomatik sarraf dükkânları yapılmıştır. Bu dükkânlarda Ingi- liz parası olmak şartileinsan iste- para diği parayı istediği surette boz- durabilir. Zavallı anne! Kaybolan balıkçıların biri hâlâ bulunamadı Geçenlerde Urla civarında Ki- lizman önlerinde mühim bir deniz kazası olmuş, balığa çıkan selâ- nikli Osmanla arkadaşı gazete müvezzii İsmail bir daha avdet etmemişti. Kazazedelerin sandalı Kilizman civarında sahilde balık- çılar tarafından bulunmuş, Osma- nın cesedi de Gediz mansabında görülerek zabıta haberdar edil- miştir. Kazadan sonra on sekiz gün geçtiği balde gazete müvezzii Ismail hakkında hiç bir haber al- mak kabil olmamıştır. Ismailin Kokaryalıda Halimağada oturan annesi vilâyet jandarma kuman- danlığına müracaat ederek çocuğu hakkında malümat istemiştir. öpek bolluğu İzmire köylerden köpek sokulmayacak Izmir 10 — Son günlerde burada, şehir içinde köpekler pek fazlalaşmıştır. Belediye bu köpek- leri mütemadiyen itlâf etmektedir. Köy ve kasabalardan şehre gelen deveci, oduncu ve kömür- cülerin beraberlinde şehre daima köpeklerile geldiği Obelediyenin nazarı dikkatini celbetmiştir. Kö- peklerin çoğalmasının sebebi de budur. Şehre köpek getirilmesi menedilmiştir. NÜN HABERLERİ Aksayı şarkta Mançurideki Japon askerleri Yeni hükümet kuvvetlen- diği zaman bu askerler çekilecek Tokyo, 11 — Cemiyeti akvam meclisinin içtimalarından birinde Ingiltere hariciye nazırı, Japon askerinin ilânihaye (Mançuride kalabileceğini söylemişti. Japon hükümeti yeni Mançuri bükü- metinin oteşekkülünün (vaziyeti değiştirdiğini, binaenaleyh Japon askerinin bu hükümet kuvvetle- ninçeye kadar kalacağını beyan etmektedir. e Mançuri hükümeti kuvvetlenip idareye kabiliyetini gösterdiği zaman Japon askeri Mançuriyi tahliye edecektir. Aşk izdivacı Isveçli prens dün Londrada evlendi Londra, 11 (A. A.) — İsveç sabık prensi Lennart, bugün saat 11 de Mis Nisswand ile evlen- miştir, Londra, 11 (A.A.) Prens Len- nartın nişanlısi ile beraber otelden çıkıp belediye dairesine gittiği sırada bir çok meraklı halk her iki genç çifti alkışlamıştır. Perenses, yeşil bir kostüm tay- yör giymiş ve elinde bir demet çiçek tutmuştu. Prens kurşuni renkte bir elbise giymişti, yaka- sında kırmızı bir karanfil vardı. İzdivaç merasimi tam saat İl de yapılmıştır. Prens, uzun boylu merasim yapmamak hususundaki ilk kara- rınatabi olarak yalnız medeni iz- divaç resmi yaptığından, valdesi ve amcası bu resimde bulunma- mışlardır. Yeni gelinin, valdesi, pederi ve teyzesi ile prensin avukatı izdivaç merasiminde hazır bulunmuşlardır. Irlandada Yeni Irlanda kabinesi teşekkül etti Bublin, 10 (A. A.) — Valera fırkasına mensup M. Frank Fahy, mebusan meclisi riyasetine intihap edilmiştir. M. de Valera, yeni Irlanda kabinesinde başvekil ve hariciye nazırıdır. Mebusan meclisinde beyanatta bulunan M. John Dillon, M. Va- leranın tayinini takviye edeceğini söylemiş, fakat mumaileyh Irlanda da milletini dost milletlerden birile iktisadi veyahut dahili bir harbe sevkedecek olursa bilâ merhamet mücadele edeceğini beyan eylemiştir. M. Cosgaveda Irlanda meşru- tiyeti ahkâmına tabi olduğu müd- detçe Irlanda devletinin yeni ka- binesini takviye edeceğini ifade etmiştir. Kabinenin bütün azası da Va- lera fırkasına mensup cumburi- yetçi mebuslardır. M. de Valaranın intihabı gerek mecliste gerek mebusan meclisi sarayı civarında toplanan halk tarafından şiddetli alkışlarla kar- şılanmıştır. Fransada kadınların rey hakkı etrafında Paris 11 (A.A.) — Ayan mec- lisi, ilk defa olarak münakaşasını 15 mart gününe tesbit eylemiş olduğu kadınların rey bakkı meselesinin müzakeresini 21 hazi- ran tarihine talik etmiştir. AKŞAM'ın tefrikası: No: 50 12 Mart 1932 ZINDAN HATIRALARI Abdülhamit devrine ait hakiki maceralar Muharriri : * Bekledikleri bu telgrafları alın- ça mesele kalmaz.. O halde ne oldu. Artık düşünemiyorum, yalnız bir facianın huzurunda olmak, hem de o facianın katili bulunmak acısile çıldırıyorum. Vapur kayıyor, gelenler, giden- ler, gülenler, atlayanlar, bağıran- lar, çağıranlar, vinçlerin gürültüsü kayıkçıların patırtısı.. Herşey var, yalnız benimkiler yok. Bir an oldu, mavnalar, sandallar azaldı, teşyie gelenler gitti, kal- kıyoruz... Eyvah... Şimdi makine- nin gümbürtüsünden acı bir feryat çıkıyor, guruba inen güneş sanki ağlıyor... — Ah yarabbi oldu acaba? diyorum, ne .. (Cerbe) de iki cehennemi gün yaşadım. Tekrar Trabulusa (dönüyoruz. Eğer bu seferde kimse görün- mezse... Tarabulus önünde demir attık. — Efendi Tarabulusa çıkmaz mısınız? — Hayır çıkmıyacağım. — Tarabulusu evvelden bilir misiniz? — Hayır ilk defa geliyorum... — O halde çıkıp görmelisiniz, şehir haricinde, işte bakınız, şu tarafta güzel portakal bahçeleri vardır. Bir arabaya binince sizi götürürler. Biliyor musunuz, öğle- den sonra dörde kadar burada- yız, demek ki yedi sekiz saatiniz var... İslifade ediniz, Tarabulus görülecek bir yerdir. Yazık değil mi? — Hayır çıkmak istemiyorum, böyle uzaktan seyretmek daha hoş, daha şairane, belki hakikati bu kadar güzel değildir.. Hayalimi nakısedar eder.. Bu, Danonçiyoyu çok seven vapurun kaptanile ( Cerbe ) den beri dost olmuştuk. Şimdi benim Tarabulusa çıkmamaktaki ısrarıma karşı âdeta hayretle ve istihkar ile bakarak, dudağını büktü; — Belki... dedi ve kamarasına girdi. Bu hakareti görmemiş, anlamamış (bulunmak lâzımdı. Ibtiyat... Ya kaptan geveze bir adamsa, ya zayif iradeli bir adamsa... Ve ona: — Tarabulusa çıkmıyorum , çünkü... Diye anlatır da, oda ağzından başka birisine kaçırırsa... Her halde buradan ayrlıncaya kadar süküt lâzım.. . .. Beylik dört çifte bir filika, ha- dit ve muntazam kürek darbele- rile denize köpükler saçarak, ılık, ve mahmur Afrika sabahını ihti- zaza getirerek akiyor, uçuyor gibi vapura yaklaşıyordu: — Ohhh.. Işte geliyorlar, dedim. Göğsüm şişiyor, boğazım tıka- nıyor, gözlerim bulanıyordu. Artık tahammülüm kalmamıştı. ASRİ Ankara Hacı Bayram caddesi KANSIZLIK enizsizlik icin yegâne deva kanl ihya eden in muntahip etibba tarafından tertip edilmiştir. HER MESLEK ERBABINA Zabitan ve memurin BERLİTZ MEKTEPLERİNE Kayıt olarak sıze yaptığı hususi tarife ile sınıf ve hususi dersler veriyor. MECCANİ BIR TECRUBE DERSİ ALINIZ. Onların vapura yaklaştıklarını, birer birer merdivenleri çıkdıkla- rını görmek irademi altüst etmişti. Onlara doğru koşmak, bağırmak istiyordum. O ande kayın biraderimin me- tin, ibtiyatperver Obir nazarı ric'atim için kâfi geldi, döndüm kamaraya indim, birer ikişer on- lar da geldiler. Şimdi bu ufacık kamara sürur, heyecan, deraguş ve göz yaşı ile doldu. Sarılışıyor, öpüşüyor, öpüşüyor- duk ve muannit bazı hınçkırık- larla tıkandığım vakit artık daya- namıyor ağlıyordum. Kendimizi kaybetmiştik, tehli- keyi unutmuştuk. Gene kayın biraderim bağırdı: — Çocuklar biz ne yapıyoruz, haydi bakalım, hepimiz dışarı, sonra birer ikişer geliriz, haydi bakayım düşün önüme... Onlar bugün gidecek bir başka yolcuyu teşyi bahanesile (hem de resmi filika ile gelmişlerdi, binaenaleyh vaziyeti kurtarmak lâzımdı. Ben kamarada kapanmıştım, onlar ikişer üçer geliyorlar, çılgın gibi dertleşiyorduk. Senelerin ( biriktirdiği (hasret doyğuları, böyle bir kaç saat içinde avutulabilir mi? Bir az sonra refikam ve oğlum bir de kaynımın oğlu (Istanbula gitmek üzere) vapura geleceklerdi ve ondan sonra Maltadan Mısıra giden bir vapura aktarma ede- cektik. Yalnız, çocuklarin Maltaya ka- dar beni tanımamaları lâzımdı. Çünkü Ovapurdaki (yolculardan korkuyorduk, Maltadan Trabulus valisine verecekleri bir telgrafla Trabulustaki arkadaşları mahve- debilirlerdi. & *. Refikam, çocuklar da gelmişler- di. Çocuklar koşuyorlar, oynuyor- lardı. Vapur kalabalıktı, teşyie gelenler de çoktu. Nihayet son çanlar ve hareket. Hazin, göz yaş- larile dolu, bir veda. Ve Tarabu- lus uzakta, gittikçe gaip oluyor... » .. Yarın Malta'dayız, fakat Malta- ya kadar nasıl sabretmeli. Salonda kimse yoktu. Kamarot bir kenarda uyukluyor. Ben bir masanın başında sözde okuyorum. En kavi silâhım, dumanlı gözlü- güm gözümde. Bilmem ne oldu, başımı kaldır- dım, karşımdaki kamaranın kapısı açılmış, kapının önünde, ancak on iki yaşlarında bir çocuk - ta- mamen açık bırakmamak için - sağ elile kapıyı tutuyor, sol omu- zunu da methal direğine dayamış, güzel başını ileri uzatmış, hazin kim bilir nasıl bir elemle yanar görünen nemli gözlerini açmış, bana bakıyor,..Fvet bana bakıyor, ve asla hareket etmiyordu. ( Arkası var) UN LISANLAR ELZEMEDİR. İstanbul 373 İstiklâl caddesi Nörasteni, zailyet ve Chlorose SIROP DESCHIENS, PARIS

Bu sayıdan diğer sayfalar: