20 Şubat 1932 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5

20 Şubat 1932 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Halledilemedi Şeker buhranı devam ediyor Şekerciler cemiyeti reisi ne diyor? . Piyasada toz şeker bubranı devam ediyor. Buhrandan evvel, helva imalâthaneleri, toptan hel- vanın okkasını 40 kuruşa satıyor- lardı. Son bir iki hafta içinde toptan helva fiati 55 kuruşa ka- dar çıkmıştır. Ellerinde stok mal bulunduran, çikolata fabrikaları, fiatlere zam yapmamışlardır. Küçük cikolata neleri fiatleri arttırmışlar- ir. Şeker fabrikatorlerile , Alpullu arasında yeni bir anlaşma olmazsa, fiatler daha ziyade artacaktır. Bu fiat artışı, nisanda tatbik edilecek olan, yeni kontenjan listesine kadar devam edecektir. Şekerciler nisandan sonra buh- rana mani olmak için, bazı ted- birler almışlardır. Şrkerciler cem- iyeti reisi Kâzım bey, bu müna- sebetle bir muharririmize şu sözleri söylemiştir : — Bundan sonru, fabrikalarm ibtiyacı olan şekeri, şekerciler cemiyeti getirtecektir. Istanbulda çikolata, şekerleme, pisküvi, helva imali için günde iki vagon toz şekere ibtiyaç vardır. Fabrikalar aylık ihtiyaçlarını cemiyete bil- direcekler, cemiyet te buna göre şeker ithal edecektir. Biz, bugünkü vaziyete düşeceği- mizi bilseydik, vaktile böyle yapar- ! dık. Fakat Alpullu fabrikasının bizi bu müşkül mevkide bıraka- cağını tahmin etmezdik. Akıllandılar Kaçakçılar artık bu işten vazgeçiyorlar Kırkağaç, 18 (Hususi) — Son zamanlarda burada kaçakçılık pek ziyade tevessü etmişti. Hele içki kaçakçılığı âdeta aleni bir şekle girmişti. Yeni kanun üzerine yapılan takibat sayesinde (kaçakçılığın hemen bemen önü alınmıştır. Es- kidenberi içki kaçakçılığile uğra- şan Talip isminde biri artık ka- çakçılıktan vazgeçmiş, gendisine bir iş tutmuştur. Müskirat idaresinin varidatı hissedilecek derecede artmıştır. Ermeni mezarlığı Istanbulda Bizans zamanında kâğıt fabrikası varmış.. Belediye ile ermeni patrikhanesi arasında, oPangaltıdaki ermeni mezarlığı hakkındaki davanın tet- kikatı tamamile bitmiş gibidir. Ancak patrikhanenin vekilleri, mezarlığa ait vakıfnamenin doğru olup olmadığını ileri sürmüşler- dir. Bunun üzerine müverrih Ahmet Refik B. vakıfnamenin üstündeki tuğranın padişaha ait olduğunu ispat etmiştir. Bu sırada bir şey daha nazarı dikkati celbetmiştir. Vakıfnamenin yazıldığı kâğıt, Köğıthanedeki İâğıt imalâtbanesi mamulâtından- dır. Bu suretle Kâğıhanenin ta Bizanslılar zamanında da mevcut olduğu anlaşılmıştır. Ermeni patrikhanesini vekilleri Ermeni mezarlığı cıvarında Beya- zadıveliye ait bir vakıf olduğunu kabul etmektedirler. Ancak me- zarlığın bu vakıf arazisi hududu haricinde olduğunu ileri sürmek- tedirler, Mezarlığın vakıf arazi hududu dahilinde olup olmadığı bir daha mahallinde tetkik edile- cektir. Tetkik gününü mahkeme tayin edecektir. Bu nasıl Türkçe? Evrak anlaşılmaz bir lisanla yazılmıyacak Bazı resmi dairelerde hâlâ eski kitabeti resmiye lisan ile tom- traklı cümlelerle anlaşılmıyacak bir tarzda evrak yazıldığı nazarı dikkati celbetmiştir. Meselâ: “ Meclisi Umaminin 72/11/931 turihli in'ikadında encümene tevdi olunup vaktin ademikifayetine mebni devre arasında ikmal ve intacı tasvibe iktiran eden İdarei husueile Belediyenin 930 - 931 senesine ait hesabı kat'ileri biri mülga Meclisi Umumüi vilâyetçe bittanzim yüksek makam tara- fından tasdik olunan İdarei hususiye bütçe ile mülga Cemi- yeti Umumiyei Belediye canibin- den kabul olunan Belediye Bütçesinde muharrer fusul ve mevadda tevfikan 5 Mart 931 tarihine kadar tutulmuş olan hesabat ve diğeri tarihi mezkürda tevdiini bilfiil husulü hasebile 931 senesi Mayıs nihayetine kadar Heyeti Umumiyecetanzim edilip yüksek makamın todilen tasdi- kına mukarin olan müşterek hütçedeki fasul vemevadda tebean ve tevhiden.. , gibi atlaşılması imkânı olmayan cümleler yazıl- maktadır. Alâkadar makamlar devairde bu kabil yazılarla evrak yazılmamasını emretmişlerdir. Yeni bir mürit! Mis Nila Cook Gandinin müridi olan İngiliz amirallarından birinin kızı M. Slad tevkif edilmişti. Şimdi bunu yerine bir Amerikalı kız kaim olmuştur. Amerika zenginlerinden Mister Cookun kızı Nila, bütün servetini bırakarak (Hindistana gitmiş, Brehmen felsefesini kabul etmiştir. Genç kız şimdi beyaz bir ihra- ma sarılmış olarak geziyor. Yunana avans Dört senede 10-12 milyon sterlin verilecek Atina, 17 (Hususi) — M. Venizelos dün siyasi fırkalar rüesasile akdettiği içtima esna- sında, abiren Roma, Paris ve Londraya vuku bulan seyahatı esnasında, bu devletlerin Yuna- nistana dört sene zarfında ce'nan 10-12 milyon sterlin lira mikta- rında avanslar veyahut bir istikraz vermelerini temin eylemiş oldu- gunu beyar eylemiştir. Yunanistanın 1932 senesinde, 1400 milyon drahmi yani 40 milyon türk lirası raddesinde bir açığı bulunacak ise de bu açığın düyunu umumiye (taksitlerinin tecili ve muhtelif nezaretler büt- çesinde tasarruf icrası suretile kapatılacağını ilâve eylemiştir. rakizız, Bulirasi Painleve muvaffak olacak mı? Bütün münakaşa dahiliye vekâleti etrafındadır Paris, 19 — M. Painleve yeni kabineyi teşkil etmek için müza- kerelere devam ediyor. Radikaller kabineye girmeği kabul etmişlerdir. Bütün mesele dahiliye nezaretine getirilecek zat etrafındadır. Radi- kal sosyalistler uzun müddet bu nezareti kendileri idare ettikleri için dahiliye nezaretine radikal fırkasına mensup bir mebusun getirilmesini istiyorlar. Mutedil cumburiyetperverler ise buna muarızdır. Radikaller başvekilin aynı za- manda dahiliye o nazırlığım da deruhte etmesini kabul ediyorlar. Fakat mutedillerin buna muvafa- kat edip etmiyecekleri malüm değildir. Sabık başvekil M. Levalin da- hiliyeye getirilmesi en kuvvetli ibtimal olarak ileri sürülüyor. Buna iki tarafın da itiraz etme- mesi muhtemeldir. Maamafih M. Painleve bu hasusta denüz kat'i bir karar vermemiştir. Harbiye nezaretinde M. Tar- diyonun ipkası düşünülüyor. Fakat bu zat, radikaller Marin grupu namı verilen cumhuriyetçi ittibadı aleyhindeki vaziyetlerini muhafaza ederlerse kabineye girmeği kabul etmiyecektir. O zaman vaziyet çok karışık bir şekil alacak, buhran uzun sürecektir. Bir kısım talebe Laval kabine- sini düşüren âyan âzasından M. Peyronnetin evi önünde nümayiş yapmıştır. Polis bunlardan 35 kişiyi tevkif etmiştir. Rusyada kış Kafkasyada çok kar yağdı, nehirler taşıyor Moskova 17 (A.A.) — Rusyanın bir çok taraflarına bilhassa Kaf- kasya havalisine mebzul mıktarda kar düşmekte, nehirler taşmaktadır. Sohomun garp kısmı taşan Ançaş ırmağının suları altında kalmıştır. Tuğyana karşı tedbirler alınmıştır. Isviçrede kar Zürih 17 — Son günler zar fında İsviçrenin ber tarafına çok miktarda kar yağmıştır. Soğuk fazladır. Ekser şehirlerde grip hüküm sürüyor. Irlandada Cumhuriyetçiler ekseriyet kazanıyor Londra, 19 — Müstakil Irlanda hükümeti mebusan melisi için intihabat başlamıştır. Intihabat çok hararetle devam ediyor. Ilk neticelere göre hükümet fırkası 17, cumhuriyetçiler 17, müsta- killere mebus çıkarmışlardır. Son haberlere nazaran hükümet fırkası 25, cumhuriyetçiler 33, müstakiller 6, amele fırkası 4 mebus çıkarmışlardır. İntihap devam ediyor. Cumhuriyetçiler | İngiltereden ayrılarak bir Cumhuriyet teşkiline taraftar olduklarından bunların ekseriyet kazanması bir çok hâ- diselere sebep olacaktır. Bir Ispanyol tekzibi Madrit, 19 (A.A.) —M. Azana, ticaret nazırının atiyen İspanyol sanayiinin ve bilhassa mensucat kısmının Sovyet şüralar arazisi dahilinde Italyan ve Alman sana- yiine rekabet edebilmesini temin edecek tedbirler ittihaz eylemiş olduğuna dair olarak Ispanya matbuatında intişar eden haberleri tekzip eylemiştir. AKŞAM'ın tefrikası: No: 29 Sahife 5 20 Şubat 1932 EAA ALAZ ANLAR LARA) ZINDAN HATIRALARI Abdülhamit devrine ait hakiki maceralar Muharriri : * — (Başını sallıyarak ) Eder, eder, en iyisi bu siparişi parça- lamalı.. Naçar, (peki) dedik. — Bu hafta bir kısmını, gelecek hafta üst tarafını getirtelim öy- leyse... Fakat ertesi hafta listenin üst tarafını ısmarlamağa kalktığımız zaman gene itiraz başladı: — Yahu, bu kadar kitabı ne edeceksiniz... Istanbul kütüphane- lerini boşaltıyorsunuz... — Efendim topu topu 22 kitapl Ve biz yetmiş küsur kişiyiz! Istibdadın aklı kitaba ermiyor vesselâm. — Bari evinizden getirtseniz... — Evlerimizde kitap filân bırak- tınız mı, hangimizin evi yağmaya uğramadı... Bu cevap üzerine sessizce yanı- mızdan uzaklaşıp gidiyorlar. . .. Istanbuldan yeni bir kafile menfi gelmiş.. Tarabulusgarp artık ta- mamile bir (menfiler şebri) oldu.. Istanbuldan aldığımız haberler iyi Oradaki teşkilât yorulmak bilmez bir gayretle, her tehlikeye rağmen, her müşküle göğüs gere rek çalışıyor. Avrupadakiler ise, onlar zaten serapa faaliyet ve gayrette... Biz de onlardan gelen bu ümit- bahş, cesaretbahş haberler üze- rine yerimizde durâmaz olduk, bir şeyler yapmak istiyoruz: — Ah diyoruz, bir müstensih becerebilsek de burada bir ga- zete çıkarsak... Bu arzumuz da bir gün yerine geldi. Dışardan parça parça, azar azar tutkal aldırmağa başladık. Onları topladık, diğer lâzım olan şeyleri de böylece tedarik ettik- ten sonra işz başladık. Böylece hazırladığımız müsten- sihte aşağı mahpeste (Hatıra) gazetesi basılıyor. Yukarıda da el yazması (Merhale) gazetesi... Fakat bu, elle yazıldığı için ancak iki nüsha.. Ona da razıyız, oda hırsımızı, iştihamızı şimdilik teskine kâfi. Her kalp böylece yeni bir hayat, yeni bir şevk, yeni bir kuvvet buluyor. (Hatıra) nın serlâvhası altında: Dönmez evlâdı vatan azmü civan- merdaneden Nef ile, tağrip ile, tazibi günagün ile beyiti var. ( Merhale ) ise bambaşka bir meşrepte. Ondada, şu yazı görülür! Hali âlem böyledir şah üzre gör kim meyvenin Hamı âlâda kemale ermiş esfeldedir. Müstensihin (o hwfzedildiği (o köşe (Hatıra) nın matbaasıdır. Onunla iştigal eden arkadaş da matbaa müdürüdür. Ve bu müdür (mavi ve siyah) tan imrenerk ismini (Ahmet Şevki) ile tebdil etmiştir. Bu, Babiâli caddesinden köprü başına Okadar tanınmış, öyle meşhur bir şemsiyeye malikiyetten ve ihtiyaçtan maada, bütün evsa- file tam'bir (Ahmet Şevki) efen- didir. Ve bu isimle çağını dığı zaman, iftiharından göbeği hareket, karm daha inbisat ede- rek başına mağrur bir hindi vaziyeti gelir. (Hatıra)matbaası yakında birde kütüphanei neşriyat tesis edecek, orada fransızcadan tercüme edil- miş eserler hazırlanacak. Ahmet Şevki efendi arkadaşlara şöyle * diyor: — işiniz oOdüşerse (efendim, asker hapishanesi, zemin katı No 3 dür. Mümkün olan teshilât diriğ edilmez... Mahpeste buda bir meşgale oldu. Oyalanıyoruz. Istanbula 1s- marladığımız kitaplar gecikiyor, bir türlü gelmiyor ve biz her posta sabırsızlıkla bekliyoruz. Bu arada mecmualar da getirtiyoruz. Hele Serveti fünun, (Edebiyatı cedide) nin o en hararetli devrinde, bizim en kıymetli bir dostumuzdu. Cenap Şahabeddin'in (Elhanı şita) sı geldiği gün, âdeta bir bayram yapmıştık. Bütün koğuş günlerle: Eşini kaybeyliyen bir kuş gibi kar diye çınlıyor, çmlıyor... Daha öteden bir başka grup: Karlar Ki huşane dembedem ağlar... Bazıları, şiirden hoşlanmıyanlar da alay ederlerdi. Münakaşalar olur, bazan saatlerle hep ve yal- nız (edebiyat) konuşulurdu. Şiirde kadından, aşktan, bahar- dan ziyade (vatan) isteyenler kö- pürürler, kızar ve bağırırlardı. O vakit, biri Hasanın gazasını tuttu- rur, ve bir an olurdu ki sesler bir birine karışır, gürültü çoğalır, kos koca mabbes bir edebiyat pazari halini alırdı. Bu gürültü patırdı arasında bir kenara çekilmiş kör bir gaz ışığı altında derse çalışan, fran- sızca veya İngilizce bir lüğat karıştıran, yahut evine dalgın dalgın mektup yazanlar da vardı. Bir tiryaki ta ozaktaki bir loş köşede köpüklü kahvesini hazırlar, kimisi de herşeye lâkayt, kendini unutturduğundan memnun uyku çekerdi. sv» Hastahane hiç sevilir ve öz- lenir mi? Biz sever ve özlerdik. Çünkü ancak o vesile: ile mah- besten birkaç gün için kurtulabilir, biraz bahçe, yeşillik çiçek, akar su görebilirdik. Içimizden ilk olarak zannederim, Hamit bey (Doktor Hamit bey, elyevm Istanbulda Erenköyündedir) hastahaneye gitti, Öğleden sonra hem bize bir çok taze havadisler, heberler getirdi, hem de şehir ve hastahane iştiyakı. Mahbeste ra- hatsız olan arkadaşları muayene eden bir belediye doktoru vardı ki, zavallı doktordan başka herşey- di. Halbuki bizim içimizde iyi okumuş, iyi yetişmiş genç dok- torlar vardı. Bu zavallı belediye tabibi onların karşısında aczini anlardı. Fakat muhafızlarımız, bizi yal- nız belediye doktoruna muayene ettirirler, aramızdaki doktor arka- daşlara emniyet ve itimat etmez- lerdi. Fakat bu doktor insaflı, pişkin bir adamcağızdı, hasta arkadaşları koğuşta, evvelâ bizim doktorlara muayene ettirir, ken- dine şöyle bir bakar, ve: ( Arkası var ) ALM YAY 11 A AAA YASA AAA KANSIZLIK venizsizlik icin yegine deva kani ihya eden Za muntahip etibba tarafından tertip edilmistir. Nörasteni, zallyet ve Chlorose SIROP DESCHIENS, PARIS

Bu sayıdan diğer sayfalar: