e Iptidai madenleri- mizden istifade Memleketimize ecnebi malların girmesine mani olmak için gümrük tahdidatı kâfi değildir, diğer bazı tedbirler de almak lâzımdır. Bu- gün bir kısım eşya vardır ki bun- lara ziraatımız için muhtaç oldu- ğumuzdan ithalallerine müsaade ediyoruz. Halbuki bu eşyayı mem- leketimizde temin etmek kabildir. Meselâ bağcılıkta kullanılan kükürt hariçten geliyor, şimdilik bunun ithalini menetmeğe imkân yoktur. Halbuki memleketimizde zengin kükürt madenleri vardır. Bunlar işletilirse her sene harice verdiğimiz bir milyon liradan fazla para dahilde kalır, Kimyevi gübre de böyledir. Memleketimizde kimyevi gübre için lâzım gelen maddeler vardır. Sonra bunun yerine tabii gübreden daha Katran, naftalin, Tizol gibi mad- deleri hariçten alıyoruz. Bunları Zonguldak kömür havzasından tedarik etmek pek âlâ kabildir. Asfalt yollar için lâzım gelen iptidai maddeler de Eskişehir ve Orta Anadoluda mevcuttur. Şu halde yapılacak şey bunlardan istifade etmek, daha doğrusu bu iptidai maddeleri ittifade edile- bilecek şekle koymaktır. Ecnebi ithalâtınım önüne geçecek en sağlam yol budur. Ithalâtı kısmak, idari tedbirler (ittihaz etmek, Bu tedbirlerin yalniz bugün için Obüyük (o faideleri (o var- | dır. Hükümet ithalâtı tahdit ederken ibtidai maddeleri sınai- nn için bir sanayi politika ip etmelidir ve bu sanayi yerli sermayeyle kurulmalıdır. ii Gümrük tahdidatından sonra, sanayi boşluğunu ecnebi sermayesi dolduracaktır. Bazı haberlere göre bir Ingiliz sermayedar grupu İzmirde kuma; fabrikası açacaktır. i Bir Alman şirketi kâğıt fabri- kası, bir Fransız şirketi de kon- servâ balık fabrikası, bir ecnebi sermayedar grubu da cam fabri- kası açmağı düşünüyor. Daha bunun gibi bir çok haberler var. Bu işi hep ecnebilere bırakma- “malı, yerli sermayedarlarımız bil- hassa hükümet sanayi poletika- e esaslı surette meşgul olma- Almanya ile ticaret Türkiye ile iş yapmak istiyen müesseseler Almanyada bazı müesseseler Türkiyede iş yapmak için Berlin Türk ticaret odasına müracaat etmektedirler. | Berilin Türk ti- caret odası bu müesseseler hakkında ibracat (tacirlerimizin nazarı dikkatini celbediyor. Bu hususta oda şu malümatı veriyor: 1080 numara altında vaki olan bir müracaatta Türkiye den üzüm ithali arzu edilmektedir. Odaya müracaat numarası 1080. Bir amerikan müessesesi Ame- rikaya çini, oyma, ve oyuncak gibi el sanayii eserleri ithal etmek istemektedir. Müracaat numrosu 1081. Muhtelif Alman fabrikalarından müteşekkil bir gurup Istanbul ve Ankarada vekil aramaktadır. Nu- mero 1076. Bir alman boya imali mutahası sısı memleketimizde boya ima- lâtına mübaşeret için türk ser- mayedarları ile teşriki mesaı Cihan iktisadiyatı Altın yerine pırlanta mikyası - gümüşün para olarak tedavülü-Fransa ile Ingiltere arasındaki ticari münasebet gerginleşti Altın (o mikyasını o brakanların cümlesi kâğıt mıkyasını tatbik ediyorlar. Yani memleketin ma- nevi şeref ve itibarına müstenit itimat üzerine paralarına kıymet veriyorlar. Fakat kâğıt mikyasının ilelebet devam edemiyeceği ma- lüm olduğundan kâğıt paralara karşılık olarak “kıymetli başka bir şeyin sterilmesi zarureti hissolunuyor. Bu hususta iki türlü çare düşü- nülüyor. Bunlardan biri bundan elli sene evel olduğu gibi altın ile birlikte gümüşün de nakit olarak muteber olmasıdır. Şimdiye kadar bütün cihanın bankeri olan İngiltere altın mik- yasını terketmeğe mecbur olduk- tan sonra birçok hükümetler ve memleketler bu mikyası terket- tiler. Cenubi Amerika İttihadı müs- tesna olarak Ingiliz imperatorluğu dominyomları ve İskandinavya devletleri bu memleketlerin ara- sındadır. Diğer çaare de mücevherat içinde en kıymetlisi olan pırlan- tanın evrakı nakdiye karşılığı olarak gösterilmesidir. Hakikaten bütün dünyada evrakı nakdiye karşılığı göstermeğe kâfi pırlanta vardır. Pırlantanın şimdiki bub- randa sabit olmuş bir meziyeti wardır: Dünyada her türlü eşya- mın kıymeti düşmüş olduğu halde pırlantanın kıymeti değişmemiştir. Filvaki küçük kıtadaki pırlan- talarla çok büyük ' kıtadakilerin fiati bir derece düşmüş ise de 3-4 kırathk orta kıtadaki pırlantaların fiati hiç değişmemiştir. Altın yerine pırlanta kabul edildiği takdirde Ingiltere kâğıt isterlin karşılığı için kâfi derecede pırlanta bulabilecektir. o Çünkü cihan pırlanta istihsalâtının yüzde sekseni İngilizlerin elindedir. Amerika da doların karşılığı olarak kâfi pırlanta bulabilecektir. Amerikada pırlanta çıkmıyor ise de dünyada kırlantanın en çok sarfolunduğu memleket Müttehidei Amerikadır. Bugün Amerikada mevcut (o pırlantalârın (o miktarı 4,000,000,000,000 dolar tahmin olunuyor. Amerikada alie başına 150 ilâ 200 dalarlık pırlanta isabet ediyor. Pırlantanın en çok çıktığı yer cenubi Afrikadır. Buradaki istih- salâtın hepsi Amerikada sarfolu- nuyor. Pırlantanın kıymeti tezyinat eşyası olmasından ibaret değildir. Pırlanta sanayide ve bilhassa elektrikçilikte çok ilerlemiştir. Pırlanta istihsalâtının yüzde ellisi sanayide kullanılıyor. Bu cihetten pırlantanın ehemmiyet ve kıymeti altından fazladır. Fransa ve gümüş Cihan altınlarının en mühim kısmı Fransada toplanmış oldu- ğundan Fransa bu altın kuvve- tinden istifade ederek siyasi ve iktisadi mevkiini tahkim etmek istiyor. Bunun için Fransa altın mikyasının terkine ve altın ile birlikte diğer bir maddenin para olarak tedavül eylemesine muha- lefet ediyordu. Bilâkis Ingiltere gümüşün alın gibi muteber olmasına ötedenberi taraftardır. Ingilterenin başlıca (ticareti arzusundadır. Asya iledir. Burada ise başlıca | tedavül vasıtası gümüştür. Gümü- şün kıymetinin düşmesi İngiltere- nin ticareti ve iktisadiyatı için gayet ağır bir darbe olmuştur. Bunun için İngiltere gümüşün kıymeti tesbit edilerek altın ile birlikte para gibi tedavül eyle- mesini çok istiyor. Diğer taraftan OAmerika da gümüşün altınla birlikte beynel- milel tedavül vasıtası olarak isti- mal edilmesine taraftardır. Esasen Müttehidei Amerikada gümüş para tedavül etmektedir . Amerika ticaretinin mühim bir kısmı Asya ve bilhassa Aksayı Şark memleketleri iledir. Dünyanın en zengin gümüş madenleri Amerikada olduğundan tabiatile (Amerika (beynelmilel tediyatta iki madenig tedavül et- mesine taraftardır. ingilterede himaye usulü Ingiltere hükümeti dumpinge karşı vergi namı altında eşyanın kıymeti üzerinden yüzde elli nis- betinde koyduğu resme tabi eşyaya ait iki liste neşretti. Üçüncüsünün de neşretmek üzeredir. Bu resme tabi eşyanın çoğu Fransadan gelen lüks eşya ile Italya ve Lehistandan gelen ucuz pamuklu ve yünlü mensucattır. Bu memle- ketler ve bilhassa Fransa bu resimden çok müteessir olmuştur. Bunun için Fransa hükümeti Ingiltere ile ticari: münasebatını yeniden tanzim için; İngiltere hü- kümetine müzakereye başlanma- sını teklif etmiş isede Londra hükümeti bu teklifi reddetmiştir. Bunun iki sebebi vardır: Evvelâ Ingiltere hükümeti ileride takip edeceği ticari siyasetin esaslarını henüz kararlaştırmamıştır. İngiltere hükümeti İngiliz oİmperatorluğu içinde ayrı ve müstakil bir ikti- sadi âlem vücuda getirmek istiyor ve bunun için gelecek temmuzda Kanadanın merkezi Ottavada top- lanacak im; konferan- sında serbes olmak istiyor. Saniyen (o İngiltere (o hükümeti Fransanın İngiliz eşyasına karşı takip ettiği siyasetten ve bilhassa Ingiliz lirası düştükten sonra İngi- liz kömürlerine ve diğer Ingiliz eşyasına karşı k yüzde onbeş münzam resimden memnun değildir. Ingiltere hükümeti Fran- sanın bu hareketini (protesto etmiştir. Iki devletin ticari mü- nasebatı gayet gergin olduğundan aralarında bir gümrük barbinin çıkmasından ve bunun bütün Avrupaya sirayet eylemesinden korkuluyor. Garson buhranı Fransada verilen bir kararın neticesi Paris 24 — Riviera sahilindeki otel, gazino ve tiyatrolar ve sair eğlence mahallerinde çalışan ec- nebilerin nisbeti yüzde yirmiyi geçmiyeceğine dair hükümetçe varilen karardan dolayı 10,000 den fazla ecnebiye yol verilmiştir. Eğlence mahallerinde bu yüz- den büyük müşküller ve servis- lerde güclüklere tesadüf edilmek- tedir. Çünkü bu gibi yerleri iş- letenlerce de itiraf edildiği veç- hile fransız garsonları ecnebilerin yerini . tutabilecek bir seviyeye henüz gelmemişlerdir. v Leipzigte Leyipzig 3 (Hususi) — Avru- pada ve bilhassa Almanyada mu- siki çok kuvvetli bir ibtilâdır. Bir çocuk daha küçük yaştan musiki terbiyesi alır, büyüdükçe bu ter- biye kökleşir. Almanyada bütün halk musikiden anlar. Bunların arasında bir saz çalan, yahut teğanni edenler ekseriyeti teşkil ederler. Almauyada musikiye olan ipti- lâyi anlamak için bir konserde bulunmak kâfidir. Burada halk en küçük bir gürültüden çekinir, musikinin ahengini bozmamak için âdeta mefes almaktan korkar. ve parça dini bir huşu ile enir. Halkın musıki terbiyesinin ne- derece kuvvetli olduğunu anlamak için bir içtimada halkın bir ağız- dan söylediği bir şarkıyı veya dinlemek kâfidir. Arada en bütün ağızlar birden açılıp kapanır. Ne cazband, ne gramofon, nede sesli filim halkın musiki iptilâsını hafifletememiştir. Her barda salonlarda cazbandın nağ- melerile dans edenler bile kon- serlere büyük bir rağbet göster- mektedirler. Gramofon ve sesli filim adeta çerez kabilinden telekki edilir; halk daima büyük konserleri arıyor. Hele bazı konserler vardır ki bunlar Almanyanın her tarafında pek meşhurdur. Bu konserlerde bulunmuk için seyahate çıkanlar bile vardır. Leipzigde Geiwand- çekilirken görülüyor. Almanya mektupları 150 seneden beri her hafta konser veren müessese Cazbanda, gramofona rağmen almanlar konserlere çok rağbet ediyorlar DEREDE ERER mik m yi marşı küçük bir falsoya tesadüf edilmez, şef “Bruno Walter, Nantilüs 16 Kânunuevyel 1931 ———— e, Geiwandhaus müessesesi haus müessesesinin haftalık kon- strleri bu cümledendir. 25 Teşrinisanide bu müessese 150 inci yıl dönümünü tesit etti. 150 seneden beri her hatfa mun- tazaman konser vermek kolay bir iş değildir. Bilhassa Geiwandhaus konserleri gibi... Geiwandhaus konserleri yalnız Leipzigde değil bütün Almanyada, hattâ dünyanın her tarafında meş- hurdur. Orkestrayı en kıymetli şefler idare eder. Bir aralık Toskaninin yerine, Nev Yorktaki Filarmoni orkestrasını idare etmeğe davet edilen Vilhelm Furtwaengler bu konserler hakkında diyor ki: “ Yirminci asrın en müessir, en tam, en parlak musikisi Alman musikisidir. Bu musiki de Gıwandhaus konserlerinde tecelli eder.,, Dr. Wilkelun Furtuaenglerin bu sözleri belki bir parça mağrura- nedir. Lâkin Alman musikisinin duyup anladıktan sonra insan bu pz hak vermeye mecbur yor. Geiwandhaus konserleri 1781 senesi teşrinisanisinin25 inci günü başlamış ve şimdiye kadar her hafta birer konser verilmek üzere devam etmiştir. Perşembe akşamı verilen bu konserler hakiki bir zevk menbaıdır. Geçen gün, tam 150 inci senesi idaresinde, üç büyük Alman bestekârının eserleri çalınanarak tesit edilmiştir: Bu bestekârlar Mozart, Beethoven, Wagner'dir. batırıldı Amerika hükümeti, kutba deniz altmdan geçmek için seyyah Willsins'in emrine bir tahtelbahir vermişti. Wilkins yaptığı tecrübede muvaffak olamıyarak Norveçe döndü. Tahtelbahirin tekrar Amerikaya gitmesi çok masraflı olacağından Amerika hükümeti tahtelbahirin orada batırılmasın: emretmiştir. Bu emir tatbik edilmiş ve tahtelbahir açık denize çekilerek batırılmıştır. Resmimizde tahtelbahir açık denize