m İİİ İm 18 Teşrinisani 1931 Akşam Sahife 3 AKŞAMDAN AKŞAMA Selâmlaşma meselesi Bir kere daha yazmıştım: Bizim milli bir selâmlşma sözümüz yok. Selâmi karşımızdakinin şahsiye- wne göre ayar ediyoruz! Karşı- mızdaki muhafazakârlardansa “Se- lâmün aleyküm hacı efendil, di- yoruz; esnaftansa “Eyvallah Meh- met ağal,; Rumsa “Kalimera Barba Yanil,,; münevverse, “Bon- jur, bonsuvar hanımefendi, bey- efendi!,, Almanyadan gelmiş bir arkadaşsa “Servusl,, , Italyanların orada çılışıyorsa “Bona seral, , Mülga Türk Ocaklarından bir tanıdıksa “Gün aydın! Tün aydın!,, mafevk yahut âmirse “Allah ömür- ler versin beyefendimiz!, ilh, ilh.. Hasılı karşımızdakinin şahsiyetle- rine göre ayar olunmuş selâmlar.. Halbuki her milletin bir tek muayyen, mukannen selâmlaşma kelimesi vardır ki, bunu çiftçi de başvekile hitaben O sarfedebilir, başvekil de çiftçiye hitaben... Bizde “merhabal, sözü azıcık himmetle, bu yeri tutabilir. Eskiden “ merhaba!,, sözünde, enikonu bir lâubalilik kokusu vardı . Sen o senelerde, bu kelime, - ordunun ve Ankara'nın tesirile, - lâubaliliğini geregi gibi kaybetmiştir. | “ Merhaba paşa hazretleri , de dense mahzur yoktur ; “Merhaba hanımefendi !,, de; “ Merhaba kardeşim!,, de... Onun için, haydi, muhterem hemşehrilerim, haydi, oh gözü- nüzü seveyim ; şu “Bonjur!,, dan, “Bonsuvar , dan vazgeçin; zira bunları kendi aramızda kullan- mak, hem züppeliktir, hem dili- miz namına da hacalettir. Haydi, gelin, beni dinleyin : “Merhaba!,, selâmına dilinizi alıştırın. Bir de.. Bir de şapkayla selâm.. Akbaba sahibi şair Yusuf Ziya, vaktile, bir fıkrasında: “ Şapkayla selâm verirken, şapkanızı, yerlere kadar öyle iğiyor ve ona öyle mukavves inhinalar yaptırıyoruz ki, insan uzaktan bakınca kandilli temenna çaktığımızı zanneder!,, demişti. Yusuf Ziya, bu yazıyı, şapka mecburiyeti kanunu çıktıktan biraz sonra yazmıştı, Diyelimki, o zaman köhne itiyatlarımızdan do- layı bunu böyle yapıyorduk.. Ya şimdi?.. Şimdiye kadar, şapkayla selâmlaşmayı öğrenmemiz lâzımdı. Halbuki, çoğumuz, gene şapka elde, keenne yerden yedi temen- na çakıyoruz. “ Merhaba , demeğe dilimizi alıştırırken, elimizi de daha vaku- rane selâm vermeğe alıştırmalıyız. Şapkayı ötedenberi giyen millet- lerin mensupları, kat'iyen bizim kadar şapka selâmı vermemekte- dirler. Onlar, şapkalarını, ancak, kadınlara çıkarırlar; birde, mevkii kendilerininkinden pek pek yük- sek insanlara çıkarırılar. Yoksa, yolda giderken her rastlanana şapka, çıkarmak gerekmez. Elini Beyoğlu lağımları Belediyenin ve şehir meclisinin fikirleri Beyoğlu cihetinde açıkta akan lağımların şehrin sıhhati için ne kadar büyük bir tehlike olduğunu bilmeyen kalmamıştır. Şehir mec- lisi son içtimamda bu mesele ile meşgul olmuş, fakat bir karar verilmesi şubat içtimaına bırakıl mıştır. Dün yaptığımız tetkikata göre bu hususta belediye ile meclisin düşünceleri başka başkadır. Mec- lis kanalizasyon mukavalesinin çok ağır olduğunu ileri sürerek Beyoğlu lağımlarının yapılmasının bu şirkete verilmesi aleyhinde bulunuyor. o Meçlis (o mahafilinde deniliyor ki: “ Şirket aldığı her eşya için masrafların tutar bedeli üzerinden yüzde yirmi kâr alıyor. Saniyen şirket eşyayı pahalı satın alıyor. Meselâ çuvalı şehrin en uzak yerlerinde 150 kuruşa satılan çimentoyu 200 kuruşa mübayaa ediyor. eo Bunun için Beyoğlu lağımlarının inşası bu şirkete ve- rilemez.,, Belediye mahafili ise diyor ki: “ Mevcut mukavele (mucibince şirket Eyip ile Cibali arasında yeni bazı tesisat yapacaktır. Pek lüzumlu olmıyan bu tesisatı yapa- cak yerde Beyoğlu lağımlarını inşa etsin. ,, İşte çarpışan iki fikir budur. Şubat içtimamda bu hususta bir karar verilecektir. şapka kenarına kadar götürmek kâfidir. Bütün Avrupalı'lar bunu böyle yapıyorlar. Biz de böyle yapmalıyız. Hattâ, bana kalırsa, tasarruf cemiyetinin rehberliğile, bir “ Şapkayla selâm vermiyen- ler klübü , tesis olunmalı; azası yakalarına rozet takmalı; bu rozeti taşıyanlar, karşılarındakilerin kan- dilli şapka selâmlarına el selâ- mile mukabele edince terbiyesizlik yapmış sayılmamalıdır... “ Sap- kayla selâm vermiyenler klübü , nün Tasarruf cemiyeti tarafından tesis edilmesini teklif etmeme sebep, cari şekildeki şapka selâ- mının şapkayı tabii ömründen iki üç defa çabuk eskitmesidir. Hulâsa : 1 — Selâmlaşırken, “Bonjur!,, demeyin; “Merhabal,, diyiniz. 2 — Şapkanızı her köşe ba- şında zırt zırt başınızdan çıkar- mıyın; eşe dosta rasgeldikçe elinizi şapkanızın kenarına götürmekle iktifa edin. (Vâ - Nü) Yardım sandıkları Her esnaf cemiyetinin: bir sandığı olacak Esnaf “cemiyetleri için birer yardım sandığı yapılacağından bahsetmiştik. Ticaret müdüriyeti esnaf murakabe heyeti, bu san- dıkların nizamnamesini hazırla- maktadır. Aldığımız malümata göre, her esnaf cemiyetinin bir yardım san- dığı bulunacaktır. Bu sandıklar oesnafa temin edecektir. Kredi henüz tesnif edilmemiştir. Bundan başka çalışamaz bir hale gelen esnafa yardım edile- cektir. Heyet yardım şekillerini düşünmektedir. Yardım sandığı malül olan bir esnafa para verecek, esnaf bu parayla geçinmek için bir dükkân kredi şartları hamallar, tahmil tahliye işçileri için bazı yardım şekilleri düşü- nülmektedir. Bunun için iş kanu- nunun neşri bekleniyor. Bu sene afyon az Ihracat ofisinin yaptıtığı tahki- kata göre bu sene afyon az ola- caktır. Afyonkarahisarında ya- gan yağmurlardan afyonlar bozul- muştur. Bazı yerlerde de köylü eskisine rağmen az afyon zeriyatı yap- yapmıştır. Amca Bey'in karikatür müsabakasına ait 12 re- simsiz fikra ile 12 fıkrasız resmin neşri bitti. Bunları kesip topla- mış olan karilerimiz şimdi karika- türlerle fıkraları karşılaştırarak hangi fıkranın hangi resme ait olduğunu bulacak ve birbirine raptedeceklerdir. Fıkralara mefbut 12 karikatür, isim ve adresle beraber bir zarf içinde şu adrese gönderilecektir : Akşam gazetesinde Amca Bey Hal varakaları 30 Teşrinisani Pazartesi günü akşamına kadar kabul edilecektir. AKŞAM ABONE ücretleri 7700 kuruş 40 > 80 » way Abono ücretleri doğrudan doğruya AKŞAM idaresi namına gönderilmelidir. Adres tebdili için yirmi beş ku ruşluk pul göndermek lâzımdır. 6ArLIE 750 3SAYLIK 400 Recep 7 — Kasım: 11 S. İmsâk Güneş Öğle İkindi Akşam Yatsı E, 1218 21 710 945 12 135 Va. 5,7 650 11,59 14,94 16,49 18,25 açacaktır. Iş başında malül olan 7 Et meselesi Komisyona veril- mek için istatistik hazırlanıyor Et meselesini tetkik etmek ve bugünkü pahalı satışın Oönünü almak üzere şehir meclisi tara- fındar teşkil edilen komisyon yakında toplanacaktır. Komisyona verilmek üzere icap eden istatis- tikler hazırlanmağa başlanmıştır. Bu istatistikler Muhiddin beyin şehir meclisinde söylediği sözleri teyit için hazırlanmaktadır. İstatistikler, mezbahada alınan resimlerle son senelerde ne miktar hayvan kesildiğini gösterecektir. Yağcı dükkânlarında buz deposu bulunacak Bazı yağcıların acımış ve bo- zulmağa yüz tutmuş yağları müşteriye sürmek için vejetalin vesaire karıştırdıkları anlaşılmıştır. Hem bu kabil hilelere halkın aldanmamasını temin etmek, hem de yağların bozulmaması için her dükkânında ibtiyaç nisbetinde buz dolapları (o bulundurmalrı Otemin edilecektir. Bir ceset bulundu Zabıta 3 kişiyi şüphe üzerine tevkif etti Bundan 4 gün evvel Rıdvan, Enver, Osman ve Ismail isimle- rinde dört genç kuş tutmak üzere Ahırkapıya doğru o giderlerken orada mağaraların birinde bir ceset görerek zabıtaya haber ver- mişler ve ceset morga nakledil- mişti. Cesedin hüviyeti henüz tesbit edilmemiştir. Morğta ceset üzerin- de otopsi yapılmış ve netice hakkında morg raporu verilmiştir. Şimdiye kadar yapılan tahkikat neticesinde üç kişinin 'nezaret altına alınmasına karar verilmiştir. Bunlardan (birisi kadındır. (Polis 2 inci şube müdiriyeti birinci kısmı ve müddei umumilik bu hususta ehemmiyetle tahkikata devam ediyor. Unkapanında iki hırsız yakalandı Unkapanı zabıtası Nuri ve İbrahim ( isimlerinde iki kişiyi tevkif etmiştir. Bunlar uzun za- mandan beri o civarda muhtelif hırsızlıklar oyapmakla (o maznun- durlar. Zabıta bunlar hakkındaki tah- kikatını ikmal ederek ikisini de evraklarile birlikte adliyeye ver- miştir. e Müstantiklik (tahkikata başlamıştır. Mükerrer sigorta komiseri geldi Mükerrer sigorta komiseri Saim Nuri B. Almanyadan avdet etmiştir. Bizde çocuk terbiyesi İzmirde çocuk terbiyesine pek ziyade ehemmiyet veriliyormuş.. Vali Kâzım paşa çocuk terbiyesi etrafında adeta bir mücadele açmış.. En lüzumlu mücadele, en yerinde mücadele.. Kısa bir deniz seyahatinden dönüyordum. Vapurun salonunda yemek yiyoruz.. Karşımda bir aile var.. Karı, koca, iki üç yaşlarında bir de çocukları.. Peder yemek arasında çakıştırmak üzere elli dirhem bir şişecik getirmiş.. Ço- cuk bir al > gös — Bua |. dedi.. Anlaşılıyordu ki susamış.. Peder bey bu vaziyet kaşısında su vereceği yerde gü- lerek kadehini kaldırdı : — Babasına çekmiş.. diye ço- cuğun ağzına yaklaştırdı. Küçük bir yudum içti, yüzünü buruştur- du.. Valde hanım gülmekten ka- tılıyordu. Peder salondaki halka karşı sanki bir marifet yapıyor- muş gibi hemen zorla kadehi çocuğun ağzına boşalttı. Çocuğun yüzü fırtınaya tutul muş deniz gibi allak bullak oldu.. Bir aralık çocuk bir kere daha susadı. o Zavallının ağzına bir kadeh daha dayadılar.. Valde hanım - yemeğe henüz başlandığı için - sigara içiyordu.. Bir aralık çocuk kendisine baktı. Vay efendim sen misin bakan?. — Ah cigerparem.. Seninde mi canın çekti?. teranesile sigaranın ucunu çocuğun ağzına daldırdı. küçükte bir öksürme bir öksür- me, gözlerinden yaşlar.. Çocuk öksurdükçe valde ile pedar gıdık- lanıyorlarmış gibi (ogülüyorlardı. Baba o kadar keyiflendi ki, keyfin- den oğluna bir tek daha ikram etti... Bu sefer keyiflenme sırası çocuğa düştü. Afacan yüzükoyun- du.. Başladı tabakları yumrukla- mağa... Tuzluğu kaldırdı, muhte- rem pederinin kafasına aşkeyledi.. Valde gülerken çocuk elini önün- deki yoğurt kâsesinin içine soktu. Haydi annesinin yüzüne.. Afacan bir yandan kahkahayı atıyor, bir yandan çatal, bıçak, ka- şık gibi eline geçen şeyleri etrafa fırlatıyordu... Bir an dehşetli coştu. Babasının kadehini yakalayarak yere attı. 40 yıllık sarhoşlar gibi kadeh kırdı.. Bütün salon bu hale bakıyordu. Biraz sonra çocuk kanapelerden birinde sızdı. Babası ona bakıp iftihar edi- yordu: — Olursa insanın çocuğu böyle olmalı. Kâzım paşanın kulakları çınla- sın... OBizde çocuk terbiyesi faciadır. Hikmet Feridun Gençlik ve heyecan Selim Sırrı bey yarın akşam saat sekiz buçukda radyoda mu- tat konferanslarının 44 üncüsünü verecektir. Mevzu: “ Gençlik ve heyecan ,, dır. .. Haydi oğlum git, evlenebilirsin! A.B. — Aman doktorcuğum, asıl bakılacak yerime bakmadınız | Dr. — Neresine Amca Bey, A. B. — Para cüzdanına! ha