“Dokuzlar,, kumpanyasından Petro' yu gizlice kandırıp götürmek istemiş- lerdi.. Bu haberi alınca beynimden vurulmuşa döndi Petro ümidimizin fevkinde bir faaliyet göstererek, sekiz on gün zarfında, bususi bir yerde tesis ettiğimiz imalâthanenin bütün ne- vakısını ikmale muvaffak olmuştu. Sahte banknotlar için ısmarla- dığımız parşömen kâğıtları gelmi mürekkep bamurları yapılmış ve Dokuzların buzurile icra edilen İlk tabı tecrübeleri çok müsbet 've güzel neticeler vermişti. Artık hepimiz — imalâthaneye devam edijor ve banknotların tabını müteakip, kurutma, tasnif ve sair işlerle meşgul oluyorduk. Bu esnada içimize, Moiz ismin- de bir musevi almağa mecbur olmuştuk. Yaptığımız teşkilâta göre, ban- kaotların — ticaret — piyasasında sürümünü Moiz temin edecekti. Bizim perakende sürümlerimizin büyük bir kâr getirmiyecegini anlamış ve işi topdancılığa dök- müştük . Moiz gayet korkak bir adamdı. Onunla / vaktile bir çok gizli işler yaptığımız için, kuyruğu daima elimdeydi. Moiz son zamanlarda Yüksek kaldırımda saraflık ediyordu. Pa- Tamızın sürümü için vaziyeti çok müsait olan Moiz bize büyük fGmitler veriyor, çok kısa bir za- man zarfında maruf zenginler Sırasına geçeceğimizi söyliyordu. Bu vazifenin kendisine ait oldu- ğunu söylediğim zaman, eski kur- dun gözleri fal taşı gibi sevinçle: — Kadri bey, de billab zengin olduk- gittil vallah Mizaç ve ahlâkı birbirine zd bir çok kimseleri, bir gaye ve maksat uğrunda çalışmak üzere bir araya toplamak, onlara ayrı ayn meram anlatmak kolay bir iş degildi. Hepsini ben idare ediyordum. İmalâthanedeki işler, tıkırında gidiyordu. — Arkadaşlar - şehirde ber gün bir mikdar para sürmeğe muvaffak oluyorlardı. Taklit olarak piyasaya çıkar- dığımız — bankanotların aslından farkı yoktu. Çıkardığımız para mukabilinde, €n ziyade mucevher ve kıymetli halı mübayaa ederek Avrupaya ihraç ediyorduk. Pariste ve Amerikada büyük ticarethanelerle hesabı. câri aç mağa ve Ömer Abit banında ay- mca bir yazihane küşat ederek, büyük muameleler yapmağa baş- lamıştık. Vaziyetimizden hiç kimse şüp- belenmediği gibi, imal ve ihraç ettiğimiz sahte paralar hakkında da biç bir taraftan en ufak bir şüp- be ve tereddüt bile işitmiyorduk. İmalâthaneyi daba asri ve fenni vasaitle teçhiz ve tesis ederek, piyasaya para ihracı hususunu da daha salim ve emin yollardan temine karar vermiştik. Bu suretle devam eden ittifak 've mesaimiz günden güne esas- laşıyor ve müsbet neticeler ve- riyordu. Mütareke senelerinde ELE GEÇMİYEN HIRSIZ ÇETESİ Y : İskender Fahreddin ! Dokuzlar memnun.. Mesut ve müreffeh yaşiyorlardı. Her gün, hepsinin! nihayetsiz şükran ve memnuniyetleri karşısında, ben de, hbayatta ne muvaffakiyetli ve bece- rikli bir adam olduğumu anlıyarak, biraz daha böbürleniyor.. Her gün bindi gibi biraz daha kabarıyor- düml Bir akşam imalâthaneden çıkı- yorduk. - Petro, Romen / şivesile bana, gizli şeyler söylemek is- tediğini anlatmak ister gibi gö- rünerek: — Kadri beyl Tenha bir yere gidelim, olmaz m? Dedi. Ben, esen rüzgârdan nem kapan ve insanların en saf ve temiz yüreklisine bile itimat et- miyen bir adam olduğumdan, onun bu sözünden şüpbelenerek, derhal: — Peki.. Gidelim! Dedim. Galatada Aynalı gazinonun loş ve tenha bir köşesinde otur- yorduk. Petro, ber zamanki manalı ba- ile yüzüme dikkatle baktı: — Kadri bey, dedi, ben bu yahudiden şüpheleniyorum.. kış — Moizden mi? — Evet... — Moiz © derece korkak bir adamdır. ki, — gölgesinden — bile korkar! Petro kaşlarını çattı: — Paranın yüzü sıcaktır! — Petrocuğum! - dedi - ben de bilirim ki, paranın yüzü sıcaktır Ve insanların ihtirasını artırır! Moiz bizim — sayemizde olmuştur. Sonra, onun canı elimdedir. Bunu kimse bilmez. O bir mücrimdir.. Benim €n ufak bir işaret ve ihbarımla mahvolur! Moiz akıllı bir adamdı: Bize yapacağı fenalık, emin ol bizden ziyade kendisine ail münhasır kalır! Mamafih, bu gi işlerde mantık ve muhakemenin kiymeti yoktur. Bana - şüpheni açıkça söyle bakayım! Romanyalı mühendis, çok samimi bir eda ile, bana şu cevabı ver: — Bakınız, dün Moiz bana ne dedi: “Petrol Sen burada eşek gibi - çalışıyorsun! İstersen sana ayrı bir imalâthane açayım da, orada, Kadri beyden gizli çalış! Daha çabuk zengin olursun!, Petro'nun ağzından bu sözü işidince — beynimden — vurulmuşa döndüm. Petro, bu sözü söyle ğine pişman olmuştu. Benzi saj oldu. Ben bayretle: — Acayip! -Dedim- Moiz bunu sana söylemeğe cesaret etti mi? labadi. var) Beşiktaş icra dairesinden: Dey- ninden dolayı mahcuz ve satılması mukarrer bulunan bir adet sarı alacalı inek 26/3/930 çarşamba günü saat 11 de Fatihte Atpaza- rında satılacağından talip olanla- rin mahallinde hazır bulunarak | susuna müracaat ey- | memuru m; lemeleri TZRMU kainı (8) - Serbest (8) 2 — Nota (2) - Zaman (2 3 — Gökten yağar (9)- Şarkkâri (8) yol (8) * — Sulkle, sim (9) - Bir 6 — Amerikalı (6). & — Emreden (4). 10 — Cennetten koğulan (6) 11 — (Akşam) da gördüğünüz imza- Jardan biri (4) - Vaktı bildiren alet (4)- Mamur etmek (4). 12 — Göz renklerinden (3) - Ecdat (9). 18 — Nota (2) - Raks (4) - Okuyucu (0 - Fül, amel 14 — Solrada iştah açan ekşi ye () - Kira (5) 15 — Bedat (8) - İntiyar (9). Yukardan aşağı: T — On iki aydan biri (11). 2 — Yapmak, vücüde getirmek (4) - Pek iyi () 3 — FPislik (3) - Valde (3) - Uzağı beyan eder (2). 4 — Yaz yemişlerinden biri (8) & — Bir rütbe (8) - Siyah H) 6 — Nota (2) - Bu iki kelimenin arasına (u) korsanız içmek olur (2), 7 — İstiğna (3) - Tavır (3) - Musiki tabirlerinden 'biri 2 - içtiğimiz bir şey 2. 8 — Tastik edatı 2) 9 — Uzaklık ifüde eder I2i 10 — Arka (8)- Kışın yağar (3) Ehll bir hayran (2) - İki cümleyi bir- birine baplar 2, 1i — Sonuna () konürsa/ bir cit hastalığı olur (2) - Nihayetine (1) kor- Sanız acı olür 2. 12 — Makine idare eden (6) - Siyah adam 4: 18 — Böyük 3. 4 — Aler, yalın (3) — İşaret (3) - Erkek 2. 15 — Kadınlar, dişler (4) - İstik Bal (3). 16 © Gözel sanatlardan - birini yar pan Gi hanedan (2) - Bir mev- yek Şehvet ve cinsiyet muharriri öldü Maruf İnagiliz roman muharriri M. P: Lauvrence Nisde veremden vefat etmiştir. Mumaileyh mu- barrir, şair, ressam, mütefekkir dir. Fakat edebi ve san'at hayatı mütemadiyen — fırtınalar için de Çünki bu muharrir "safiyet, ve “mülevveslik,, husu- sunda felsefesi kimseye benze- mediğinden bütün eserleri / şid- detli tenkitlere maruz kalmıştır. Mr. Laurence göre cihanda en canlı ve en yaratıcı kuvvet bi şehvet ve cinsiyettir. Bunur bütün eserlerinde bu ciheti daima tebaruz ettirmiştir. Bunun için eserleri men'edilmiş ve tablaları sergilerden çıkarılmış- tır. Bir çok defa eserlerinden do- layı mahkemelere düşmüştür. Vefatından bir hafta evel yü- zünün mödeli meşhur heykeltraş Davidson — (tarafından — alınmıştır. Vefatından evel demiştir ki: oli hissediyorum Lavrens Natingamda sekenesi kömür amelesi olan bir köyde doğmuştur. İlk mesleği iptidai muallimliği dir. Kendimde fenalık değil melan-| Farazanaa... ezkazanaz zallah... Maazallal Söylemeğe dilim Bunu düşmanım. için bile mem... Maazallah, maazallah... İçinize bir kurt düştü faraza.. şüpheleniyorsunuz hem de.. Şöj heden, durduğunuz yerde darı: hâle gelmişsiniz.. Uyku ayor, — iştahanız kaçıyor buzurunuz kaçıyor.. Düşünüyorsunuz: * Benim verdiğim — paralarla, sonra, ayda on liradan fazla irat mümkün — olmyan dükkânım bedelile, karım Melâbat, ! oluyor da öyle şık giyine- yor?..O mantolar, o çifter çifter ayakkapları, o en pahacı terzi- lerin her bafta diktiği elbiseler, © hergün otomobille eva dönüşler, nasıl temin ediliyor? Nasıl? Nasıl? Nasıllli? Nasıllll???? , Aklınız, handeyse zıvanadan çı- kacak... ağınız, kafa — tasınızı babire tepip duruyor. Karınızın, bu paraları nasıl bul- Sol i deliyor. *“Gidesiniz mi, gitmiyesiniz mi '" Hmmmmm? “Gidesiniz mi, gitmiye: kendinize, avare yüre- bak, evlât... Hınmız, vazgeçtim... ” Şöyle zevkimi — okşüyor ... iyım... Elir yanağında *t beni olsun. (Raphael'ciğim, fazla tafsilât ve- rerek, müşkilpesent davranarak kadın istiyorum amma, ne ya- palım zev meselesil İllet!..) Sol yanağı et benli kadınlara bayı- hrım, ölür biterir Raphael, pişkin pişkin ellerini oğuşturuyor: — Bulurum... Bulurum.... Kara memeli bir kari.. Amma ne kari.. Sağ yanaği yuldukçe çuku. duğuna dair bizzat verdiği izabata | yor... Bir girin şey ki. paşamı, itimat edemiyorsunuz: Bi gd yi bi Yok bilmem, idareli kadınmış | — İstifham — işaretleri, burgular, yok bilmem iktisat ediyormuş | tirbuşonlar, bu sefer, daha hızlı yok bilmem aldıklarını elden | ÖzeneR, aşlıyor. Günkl, farıra, irüyormuş da, yok bilmem iyi pazarlık ediyormuş da... Yalan .. Ahhh ... Yalannnn ... Hem de kuyruklu cinsten yalan! Bunu farketmiyor —musunuz - si nki birçok kadın- lüp sanki bilmiyor musunuz şunuz Ahmet Remzi Beyin karısı, yanağında bir olüveriyor... Raphael'e diyorsunuz ki: — Eh, pek âlâ.. Al sana beş papel... Getir o hanımı bana... (***) erkaza, — maazallah, — maazallah, maazallah, — olur a — sizin de 'zevceniz Hanımefendinin her gü- etrafa güller saçtıkça sağ ir çukurcağız hasıl müdür Ferit Beyin karısı, karısı, | apartımanma... — Bittabi, — benim karısı, / karısı, — karısı, — karlları, | taşralı bir tücear olduğumu söye kanları, karıları, — evet, - birçok | Jersin.. h-uulîn_l """"_',; a ri, | Uzatmıyalım: T na Daa Satyorar - | — Çeee) apartımanının bir odar bilmiyor musunuz siz sanki? Hattâ, bilmiyor - musunuz ki , — bittecrübe, hah! hahl tecrü- bei zatiyenizle bilmiyor musu- sında faraza, ezkaza, maazallah, maarallah, refikai muhteremeniz iffetlü H£. ile karşılaşıyorsunuz... Bu vaziyette ne yaparsınız, nuz ki, — bunlardan birçokla- | muhterem karim Beyfendi? Na rını, Beyoğlu'nun meşbur muhab- | yaparsınız.? bet tellâh Raphael — vasıtasile | —1 — Elinizde tabanca, zevces getirtmek —mümkündür... — Bunu pek âlâ biliyorsunuz... Raphael'e mikdarı münasip bir ücret sun- dunuz mu ve bu. süreta izzetü- nizi vurur musunuz? 2 — Müstehzi bir tebessümle gülümsiyerek bir zabıt varakası refikanızdan ikbal — sahibi — Hammefendilere | filân tutturur ve karşı / cömertçe — davrandınız mı | ayrılır misınız? mesele yoktur... 3 — Yoksa, Hanımefendiyi ko- “Yoksa... Yoksa... - diye ken- | lunuza takıp devlethaneye mi dikendinizi kemirmekte devam | götürürsünüz? buyuruyorsunuz. - Yoksa, bizim refikai iffetvesime Hazretlerinin de menabii varidatı aynı menba- dan m?, Gene istifham / işaretleri, gene | burgular, gene tirbuşonlar tepe- | nizden tabi kadar, saçınız- | (Vâ - Nü) — Iki gün içinde bu güzel evi nereden buldunuz kardeş?.. — (Akşam) gazetesinin küçük ilânlarındı Yüzünüzün abusluğunu, kalbinizin heyecanını sun'i surette gidertmeğe çalışarak, i ferah bir zampara hali vererek Raphael'e gidiyorsunuz faraza... Ve ona, hülâsatan şöyle diyor- sunuz: — Bur Bana bir karı bul... Amma, artık Piliççilikten namuslu geçinen evli Hamm- efendiler Bak sana tarifini yaj altında öylesi varsa bana getiri- veri Boyu uzün olsun, saçları oxygöne'li suyla sarartılmış olsun.. Birinci şıkkı ihtiyar buyurursanız eski kafalılar fasilesine dabilsiniz. İkinci şıkkı seçerseniz “modern,, Üçüncü şıkkı..?.. — Ültramodern.