Tetrika numerosı ABIl[ILHAMİT Fehim paşanın her ikbalin eteğinden çekerek: -kız, dur! -dedi- ne acele ediyorsun.. bekliyen b Nuri Melâhatle dostluğunu ileri Padişaha yakın bir el temin etmiş olacaktı. Yıldızın esrarengiz zındanlarında tel kamçı İle dövülen bu Nuri İkbalin odasında kardeşini bekliyordu. İkbal odadan çikark&n: — Nuri! sen, ben gelinceye kadar — karyolanın — arkasındaki köşede otur, hiç bir yere kımıl- damal gece seni burada g Aradan önbeş dakika geçi halde odaya hiç kimse gelmemişlî. Nuri sabırsızlanıyordu. Melâhat gibi, Padışahın en sevimli gözdesi olan bir kızla dostluğu ileriletmek Nuri için her zaman ele geçer bir fırsat değil- di. Karyolanın arkasındaki loş köşeye kirpi gibi sinmiş oturu yordu. * İkbal Başmusahibin odasınâ git- | tiği zaman Cafer ağa odanın için de aşağı yukarı dolaşıyordu. İl- bali görünce: — Kız bu vakit buralarda ne dolaşıyorsun? Diye seslenmişti. İkbal Cafer agaya görünmek istemiyordu. Fakat, artık bir defa birbirlerini görmüşlerdi. Kaçmak olamazdı. — Ağa hazretlerini görecektim. Dedi. Cafer ağa Melâhatin yanından yeni gelmişti. Vücudü tir tir tit- riyordu. — İkbal buraya gel! Diye bagırdı. — İkbal içeriye girerken arkadan bir ayak sesinin kendisine doğru yaklaştığını — hissederek — başını çevirdi. Orta buylu şişmanca ve esmer birinin ayni odadan içeriye girmek üzere olduğunu gördü. . Cafer ağa derhal kapıya koşa- rak — Vay Paşam.. - Buyurunuz ! Dedi ve geç vakit başmüsahibin dairesine gelen bu meçhul misafiri hürmetle karşıladı. İkbal, odanın bir kenarına çe- kilmişti, yavaşça sıvışıp odasına gitmeğe hazırlanmıştı. Cafer ağanın hürmetle karşıla- dığı bu zat Fehim Paşadan başka bir kimse değildi. Melâhat, omuzundaki ameliyatın yapılmasından mukaddem İkbal ve hardeşi Nuri hakkında Padi- gak "ir hayli malümat vermişti. H e Nürinin, kız kar- & Dek Üzere saraya - gel “den bile bahsetmişti. VE AFRODİT Yazan: İskender Fahreddin şeyden haberi vardı. » yoksa odanda seni iri mi var? iletecek ve sarayda bu suretle, Faki adam kimdi? Melâhatin — verdiği “bu izahat padişahı çok düşündürmüş, fakat bu cüretkâr genci yakalatmak istediğinden dolayı Melâhete fazla bir şey söylemiyerek sadece ken- disini ihtilâttan menetmekle iktifa etnişt Melâhate ameliyat — yapılırken Fehim paşa da yıldız. sarayına | davet edilmişt İkbal odadan gideceği sırada Fehim paşa kızın yanına sokula- rak eteğini çekti. — Dur bakalım, ne acele ediyorsun? İkbal yürümek istedi: — Müsade buyurunuz, gideyim, Paşa hazretleri ! — Vay, sen benim kim oldu- #umu biliyor musun ? — Hayır efendim.. Cafer ağa * Paşam , dedi de.. Cafer aga söze karıştı: | — Fehim Paşa hazretleri hanettin efendinin dairelerine git medikleri için, bittabi kendilerini orada hiç görmemişsindir. layır efendim.. Paşa haz - retlerile ilk defa müşerref oluyorum. Fehim Paşa kendine has olan maruf — sırnaşıklığını — muhafaza | ediyordu. İkbalin pamuk gibi be- yaz ellerini tutarak iki avucunun içinde sıkıştırmağa başladı. — Kız sen az güzel bir haspa degilsin! İkbal boynunu büktü ve korkak bir sesle tekrar rica etti: — Müsade buyurunuz. paşam, gideyim! Fehim paşanın haleti ruhiyesi birden değişti — Ne için bu kadar telâş ve istical gösteriyorsun.. Yoksa odan- da seni bekliyen biri mi var? İkbalin benizi sapsarı olmuştu. — Geç oldu efendimiz de.. onun için. Diyebildi.. Kalbi fena halde çarpmağa başlamıştı. | Fehim Paşa genç kızın ellerini birakmadı. — Haydi seni götüreyim! odana kadar ( Mabadı var ) Beraet kararı Vazifesini sui istimal curmile Ağır ceza mahkemesine — tevdi olunan şehremaneti tanzifat mü- dürü Mehmet Ali beyin dün mahkemesi yapılmış ve beratine karar vecilmiştir "| ha Aliğam Reklâm ücreti Bir senede 3 milyar Tiraya büllü Vaşingtonnan Alman lerine bildiriliyor Tetkikatı iktisadiye dairesi ta- rafından tanzim — olunan bi tistiğe nazaran 1927 senesi zar fında Amerikada bir buçuk mil- yar dolar sarfolunmuştur. Bu ilân bedelâtından 690,000,000| gazetelere 510,000, dolar resimli mecmualara, 400, milyon sokak ilânlarına, 20,000,000 dolar tram- ve ominbus — arabalarına | Tiyatro ilânlarında ve koum | programlarındaki — ilânlar 20000 ve radyo ( 7,000, gazete- xç!ndt | Fatma Seda hanımın, Bekir | Sıdkı Bey Mahtumları Ali Haydar | Bey ve Mustafa Yaşar beylerden | borç aldığı 17500 Hiraya mukabil ikinci derecede ipotek irae eyle- diği teşvikiyede hamamcı Emin efendi sokağında Atik mükerrer 3numerolu elyevm Teşvikiye apar- Umanının zemin — ve beytiyesi borcun — verilmemesinde dolayı ihalci evveliyesinin icrası için 30 gün müddetle müzayedeye - ko- nulmuştar. Hududu: Sağ tarafı Rus mües- sesesine ait arsa sol tarafı med- yunun uhdesinde - bulunan arsa arkası Ali Haydar beyin üç harita numerolu arsa cephesi ha- mamcı Emin — efendi. sokağıle mahdut ber mucibi senet 568 arşin terbünde araziden 403 arşın bina ve 16 arşın iki tarafta ay- dınlık mahalli Evsaf ve müştemilâtı: Bodurm katında 2 oda 5 kömürlük 1 ha- lâ 1 koridor 1 aralık sabit bakır kazanlı zemini çimento çamaşı lık binanın önü çimento olup ze- min katında mermer bir ince mermer merdiven çimento saman- hk ve birinci kata kadar merdi- ven mermerdir. atdan itibaren saman- cereler yağlı boyalı vasatda bir aydınlık mahli daha vatdır. Bodu- Yum ve zemin kat pencereleri demir parmaklıdır. Birinci katdan itibaren sokak tarafında çikma ve her katda sokak tarafında her apartumanın birer balkonu vardır. Bodrum dahil olduğu halde 5 katdan ibaret ve Aayrıca terasi havi tam kâgir binanın her apar- tuman katında 1 koridor üzerinde S oda ve zemini kırmızı çini döşeli —maltız. ve havagazı ocaklı musluklu, mutbak zemini beyaz çini banyo ve yıkanma mahalli mevcut olup, — zeminle beraber 4 katda 8 numaraya kadar 8 apartıman vardır. Bir numarada Yümnü Bey, iki numarada Şevket Hanım, Üç numarada Ali yaver bey, dört numara boştur. beş numarada Sueda hanım, Altı numarada Ekret bey, yedi numarada Münür bey sekiz numrada Vasıf bey cıdır. Binanın üstünde ve bir kısmm- da zemini kırmızı çini, döşeli te- rası ve umum “apartmanınde ay- dınlık mahli muhtevi terkos ter- tibatı ile mücehher yirmi dört bin, altı yüz doksan dört lira kiymeti muhammenesi apartmanın iştira- sına birinci ipotek bedeli olan sekiz bin iki yüz elli lira tecavüz etmek üzere talip oranlar ve da- yade malümat almak yenler kiymeti muhammenesinin yüzde onu nisbetinde pey akça- sını ve 929-2949 müracaat etmeleri ve 13 temmuz 929 tarihine saat ondörtden on altıya kadar ihaleyi eveliyesi yapılacağı ilân olunur. | Çocuğumu doğuracağım ve ölece- Kazanın hükümet tabibi ve mustantiği bir fethi meyete - gidi- yorlardı. — Hava — mükemmele bir güneşli göğe, — Tabiatta çok csrarlı şeyler var, doktorum. Fakat insanların hayatı da daha az esrarengiz değil ha... Meselâ ben öyle garip ölüm hadiseleri biliyorum ki bını- ları ancak - ispritizme ile meşgul - olanlar izah — edebili Gıy:l münevver bir kadın tanır- dım. Öyle akıllı, parlak ve temiz gözleri / vardı. ki... Ne - dersin, azizim, bu kadıncağız — öleceği günü ve saatı önceden haber verdi. Ve hakikaten de, o © saate öldü. Doktor başını kaşıdı, kırpıştırdı ve sordu : — Peki amma bu güzel kadın nasıl öldü? Hastalandı mı? * — Nasıl mı ? Dinle de anlatayım: Günlerden bir gün bu kadının kocası bağlarını satmak istediğini söylemiş ve karısından akıl danışmış. Kadın kocasını şöyle bir dinledikten sonra demiş ki gözlerini “—Bana artık hiç bir şey sorma; nasıl istersen öyle hareket et. Zira, yaz gelince ben toprak olacağım. “Tabii, kocası omuzlarını silke- rek gülmüş. Fakat kadın ciddiyetle: " — Şaka etmiyorum; sana, yakında — öleceğimi — söyliyorum! Anlamıyor musun? - demiş * — Yani, nasıl yakında? * — Hemen doğurduktan sonra. ği Fakat, tabii, kocası bu sözlere biç aldırmıyor; aldırmıyor. amma | yakında ölmek tehlikesi, kadının | kafasında bir fikri sabit halini almış-| tır. Dolaştığı yerde hep bundan bahsetmektedir. Hattâ dahası var: Kabristanda kendisine —yer bile almıştır. — Asıl / garibi, bu işler esnasında, kadının sihha- tinden zerrece kaybetmeme: Filhakika doğurmak tehlikeli bir şeydir. Lâkin bizim hanımefendi- nin vücudu, ana olmağa müsait vücuttur. Buna rağmen gün geç- tikçe kadın kendini koyveriye kitap okumuyor, ev işlerile uğraş- miyor, - üstüne başına bakmıyor. Tabii, en nihayet kocasının canına tak ediyor ve adamcağız, karısına: »—Bu deliliğe nihayet ver!- “Kadın, gözleri yaşla doldu: Delilik filâan değil bu! Ha- kikaten öleceğim! Göreceksin ! - demekten başka bir cevap ver- miyor. “Vazı hamil günü, kocası, şeh- rin en hazik doktorunu getirmiş. Doğum en iyi şerait altında ge- çiyor. Her iş mükemmelen bitti ten, ve, kadın, yavrusuna baktık- tan sonra: Artık ölebilirim. - diyor. “Etrafındakilerle vedalaşıyor ve teslimi ruh ediyor. Son dakikaya kadar şuurunu kaybetmemişt Kendisine su yerine süt verdik- leri zaman : Neden bana su yerine süt veriyorsunuz? -diye sorabilmiştir.., Mustantik devam etti: —İşte görüyorsun ya, doktorum, ne acip bir hikâye. Kadıncağız, önceden haber verdiği günde ölüverdi.. Şimdi gel de bu ölümü izah et bakalım. Doktor göğe bakarak: —Kadının fethi meytini yapmak lâzımdı. -dedi. — Fethi meytini mi? Neden? —Neden olacak? Ölümün sebe-| bini anlamak içinl.. Bana öyle ge- liyor zehirlenerek öl- Mmüştür Mustantik — hayretle yüzüne baktı ve sordu: — Zehirlendiğini nerden tah- min ediyorsunuz? — Nerden mi? Kocasila iydi? Araları o kadar iyi Kadıncağız kocasını bir kadın, doktorun iyi kadınla / yakalamıştı . Mamafih, sonra affettiydi ya.. — Hangi hadise daha evel olmuştu ? Kocası Yoksa ölüm fikrinin doğuşu mu? — Hangisi a evel ? Du- run biraz düşüneyim.. Hangisi daha evel? Hangisi ? Hatırladım: İhanet vak'ası daha evel olmuştu.. — Öyleyse mesele anlaşıldı .. Kadın daha o zaman, kocasının ihaneti üzerine kendisini zehirle- meyi kurmuştur. Fakat gebe olduğu 9 çocuğunu da kendisile bera- ber öldürmek istemedi. Ve inti- harı doğumdan sonraya biraktı. —Bu,,, bu. kabil değil azizim. Kadın, kocasını derhal affetmişti. — Derhal mi affetti ... Hiç de iyi bir alâmet değil ki... Genç zevceler çabuk affetmezler. Mustantik, gülmeğe çalışıyordu: — Bu kabil değil, doktor. Ben bunu hiç düşünmemiştim.. Höm, koca, o kadarda kabahatli değildi.. Bir gece eve biraz keyfli geliyor.. Okşayıp okşanmaya ih - tiyacı vardır; halbuki karısı bedir. Karşısına, evlerine misafir gelmiş bir hatun çıkıyor.. Akılsız, bir kadın. Buna aldatmak bile denemez! — Öyle amma. — Amması - filân yok, dok- torl.. O, kocasını affetmişti.. Hem, öyle, hiç bir acı vermeden bir çeyrek içinde yavaş yavaş öldüren zehirler varmıdır? — Vardır ya... Meselâ morfin. — Morfin ha? Ne diyorsun doktor? Onun dolabında böyle bir şey gördüğümü hatırlıyorum. Daktor!... O kadın, benim ka- rımdi! Anlıyor. musun? Benim karıml... Fakat, fakat nasıl olur?? Affetmek ölmekten daha mı zor? Nâkili: (Vâ - Nü) Halk sütunu * Zayi Rümeli Boğariçi öelik şubesinden almış olduğum askori terhis - vesikasım kaybettim, — Yenisini * çıkartarağımdan eekisinin hükmü yoktur. Sarıyorde Yenimahalle caddesinde 10 Hümerolü hanede 316 tevelintle Tatfi oğlu Kadri iş arıyorum dir, Fransızca okur yazar ve yeni Türk harflerini de #eri akur yazarım. Büyük bir aile nozdinde kâtip dik vekilarçlik gibi/ vazıfeye talibim aai edenler zirdeki adresime moklup le malümat vermelerini rica ederim Adres : Üsküdar : Körbakkal Duvardibi akesi No 00 -62 evde sabık Osmanlı Bankası veznedarlarından Ali Rira Bir teşekkür Sinnin v tarafından, Eminönünde füzülen işgal edilen arsamı bu lüzümsuz işgalden - kurlaran - vazileporver zabitai beldiye momuru Cevdet beye alenen teşekkür ederim. bolu karakol kumandam Atıf Dans muallimi aranıyor Bizki arkadaşız stat dokuzdan sonra müktedir. bir professöfen dans- öğren mek. istiyoruz. Taliplerin on beş gün zarfında şeraitlerini ( İstanbul yeni pos- tahano, post restant A, 8. ME) rüm zile bildirmeleri rica olunur.