AKİS Cilt: XXXIX Sayı : 691 o 16 Eylül 1967 HAFTALIK AKTÜALİTE MECMUASI YURTTA OLUP BİTENLER Yağcı gazetelerde Keşan Randevusu ile ilgili haberler Sap derken saman diyenler Millet Aynalar yalan söylemez! Bu hafta, İktidar gazetelerini veya yağcı kalemlerin yazılarını oku- yanlar her faalde "Aynalar gibi ikti- dar basını da yalan söylemese!" di- ye düşünmekten kendilerini alama- mışlardır. Kamuoyunu aydınlatmak ve İktidara doğru yolu göstermek gazetenin ve gazetecinin göreviy- ken, son misal bir daha ispat etmiş- tir ki Türkiyede, görevim kamuoyu- nu aldatmak ve iktidarı şaşırtmak sanan bir basın takımı vardır. Bu basın, Keşan Görüşmelerinden son- ra şu başlığı çekmekten hiç sıkıl- mamıştır: "Görüşmelerin dünyada- ki yankıları: Türk Hükümeti görüş- melerde büyük başarı kazanmış- tır!" Bir başka başlık ist şudur: "Dış basın ne diyor: Türk görüşü ağır bastı Halbuki dış basın da, Türkiye- deki ciddi iç basın gibi görüşmele- 4 rin fiyaskoyla bitişini üzülerek be- lirtmiş, Kıbrısa bir çarenin bulun- masının şimdi daha da zorlaştığını yazmıştır. Bizde ise bir yağcı baş- yazar, "Ümit kapıları aralanırken" diye makaleler döktürebilmektedir. Keşan toplantısının neticesi itiba- riyle değil, hazırlanışı (o dolayısıyla da bir skandal olduğu Türkiyede herkes tarafından daha iyi görülür- ken acaba palavralar kimi aldata- bilecektir? iki Başbakan biraraya gelirse, bu ancak işler kıvama gel- diğinde olur. Bir Büyük Elçi diye- cek ki: "Ben, yunanlıların bir tâviz verecek ni sezinliyorum' Bir daire genel müdürü diyecek ki; "Gi- dersek yunanlılardan bir şeyler ko- parabileceğimizi sanıyorum". Böyle lâflarla Başbakanlar köprüler üstü- ne götürülemez. Olsa olsa daha u- fak kademede heyetler görüşmeler yaparlar, verilebilecek olan ile alı- nabilecek olan kâğıt üstüne dökü- lür. Onu Dışişleri Bakanları rötuş edip parafe ederler. Ancak ondan soma, bu anlaşmanın daha spekta- küler olması için Başbakanlar bu- luşturulur. Yoksa, Başbakanlar başbaşa bir meseleye hal çaresi aramazlar. Ararlarsa, fena halde bozum o- lurlar ve bir yağcı basının bütün gayreti de gerçekleri halkın gözün- den saklayamaz. Kıbrıs Keşandan hüzünlerle (Kapaktaki randevu) Amindeki yazdı metne rağmen, za- man zaman tehlikeli şekilde tek- leyen İktidarın başı Demirel, konuş- masının sonuna doğru sözü, evirip çevirip, Keşan - Dedeağaç görüşme- lerine getirdi ve, "— Biz, müzakere etmiş olmak için müzakere kabul etmeyi ne ka- dar fuzüli görüyorsak, müzakere- lerden kaçmayı da o kadar icapsız sayarız. Aksi halde müzakere kapı- 16 Eylül 1967