4 Eylül 1965 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 26

4 Eylül 1965 tarihli Akis Dergisi Sayfa 26
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SİNEMA kapanık, bütün gücünü değişikliklere karşı koymaya yönelten Osmanlı pa- şasının hayatı, en ince ayrıntılarıyla ortaya konmaktadır. Uşakları, cariye- leri, kâhyaları, (aşçıları, obahçıvanı. Seyisleri ve herşeyden önce haremiyle bu hayat bir kümes hayatıdır ve Sa- dık Paşanın asıl dramı, bu efendisi gibi görünmesine ğ bunun ancak görünüşte kalmadi Sâdık Paşanın dörde çıkarmağa ça- lıştığı üç kişilik haremi, paşanın bu dramını veren en iyi örnektir: Hare- me katılmak üzere bulunan en yenil zevce, paşanın Jön Türk yeğenine ka- çar. En küçük zevce, paşanın bir tür- lü olmayan çocuğunu meydana getir- mek için ona şuruplar hazırlamakla meşgul olur, bundan da sonuç alama- yınca, "dışarı"dan bir çocuk edinme çarelerini araştırır. Ortanca zevce, paşayı zaten yeğenlerinden biriyle al- datmıştır. En büyük zevce ise paşaya en büyük sürprizi hazırlar: "Ununu elemiş, eleğini asmış" durumda orta- lıkta dolaşan, küçük zevceleri çekip çevirmeğe çalışan bu büyük zevce, on- ları aynı zamanda "kendi hesabına" baştan çıkarmağa çalışan bir "sevici" dir. Böylece, yabancıların Osmanlı ül- kesindeki "tilkilik"lerine, Sadık Pa- şanın hizmetinde bulunduğu o ülkede yaptığı tilkiliklere, kendi yakınlarının paşanın kümesinde (yaptığı tilkilikler katılmaktadır. Düzgün anlatım "Haremde Dört Kadın", bütün bun- lar fazla derine inilmeksizin, hat- tâ paşanın dramı bile gereği kadar iş- tenmeksizin verilmektedir. — Birbiriyle AKİS sıkısıkıya bağlı (o kalabalık bir kişiler topluluğu, birbirini izleyen olaylar ve bütün bunların çok kısa bir zaman içine sıkıştırılması zaten daha fazla- sına imkân yememektedir. Denebilir ki, "Haremde Dört Kadın'ın yapıcı- ları, bir Osmanlı paşasının yaşayışı- nın en hareketli ânından bir kesit al- mışlar ve sadece bu kesitin dış yüzü- nü aktarmakla yetinmişlerdir.. Bu sı- nırla ele alındığı vakit "Haremde Dört ..Kadın" kendinden beklenebile- ceği vermektedir: Bir paşa yalısının dekorlarım aşmamasına rağmen, kişi- ler, olaylar o birbirini (o başdöndürücü bir hızla izlemekte, her sahnede seyirci değişik bir durumla, bir sürprizle kar- şılaşmaktadır. "Haremde Dört Ka- dın", yönetmeni Halit Refiğ bakımın- dan, öbür filmlerinde pek az rastla- nan bir anlatım olgunluğuna eriş- miştir. Kemal Tabirin hayırlı etkisi- nin de yardımıyla, Refliğ bu filmde, "hikayeci" bir yönetmen olarak dik- kati çekmektedir. Genç yönetmenin, öbür filmlerinde sık sık rastlanan hissi davranışlarından kendim sıyıra- bilmesi, okonusuna (soğukkanlılıkla, çok zaman da ölçülü bir mizah açısın- dan bakabilmesi bir başka hayırlı so- nuçtur. Cevap bekleyen sorular "Haremde Dört Kadın" ilerisi için cevap bekleyen iki soruyu akla ge- tirmektedir: Birisi, filmin, yarım mil- yona yaklaşan masrafını çıkarıp çıkar- mıyacağıdır. Bu sorunun cevabı, -"Ha- remde Dört Kadın'ın dış pazarda de kendine yer bulmasına bağlıdır. Film, konusu ve görünüşüyle böyle bir yerin sağlanabileceği oumudunu o uyandır- maktadır. Ancak burada sansürün na- sıl bir tutum takınacağı başka bir so- ru olarak karşımıza çıkmaktadır. Bi- lindiği gibi, türk sansürü, şimdiye ka- dar, "bizi dışarıda hâlâ haremli ta- nıyorlar" gerekçesiyle eski yaşayışı yan- sıtan filmlerin yurt dışına çıkmasına karşı durmaktadır. Ancak böyle bir gerekçenin "Haremde Dört Kadın" gi- bi ortanın üstüne çıkabilen, tutumu balonundan da seyirciyi (o sömürmek- ten uzak bir filme de uygulanması hak- sız bir davranış olur İkinci bir soru, "Haremde Dört Kadın" ın yeniden "tarihi filmler", "çağ filmleri" çığı- rının canlanmasına yol açıp açmıya- cağıdır. Film, yerli ve yabancı pazar- da ilgi gördüğü takdirde buna olumlu lecek filmlerin "Haremde Dört Kadın" kadar olumlu bir tutumla ortaya çıka- cağını e söyleyemez. 4 Eylül 1965

Bu sayıdan diğer sayfalar: