DIŞ GEZİLER Rusya Perşembe Balkon kapısının basma perdelerini açtığım zaman güneşli bir gün odaya doldu. Aşağıda yeşil, sübtropikal ağaç- larla süslü, itinalı bir park uzanıyordu. Biraz ilerdeki asfalt yol sakindi. Soçi- de hayat henüz başlamamıştı. Başu- cumdaki saate baktım. Altıya gelme- mişti. Yazın ortasında, Karadenizin rus sahilinde sabah daha da erken o. luyor. Vakit geçirmek için, masanın üzerine bırakılmış renkli, ingilizce, fransızca veya almanca broşürlerden birini aldım. Soçiyi anlatan, itinalı basılmış bir katlama. Biraz karıştır- dım. Turistlere tavsiyeler kısmına gel- diğimde gülmekten kendimi alamadım. "Erkekler için sokaklarda şort, şaya- nı tavsiye bir kılık değildir" deniliyor- du. Kadınlar için "sayanı tavsiye kı- lık" ise şehir kıyafetiydi. Halbuki So- çi bir sayfiye, bir dinlenme, bir plaj şehri. Sovyetler Birliğinde idare lâuba- lilikten fazla hoşlanmıyor. Soçide, hey. keller bile hep örtülü. Ya bir don, ya bir mayo giydirmişler. Tabii Leonid böyle bir özel kapalılığı reddetti "Çıplak bir tane heykel göster baka- yım, bana" dedim. Soçide çok aradı ama, bulamadı. Leonid böyle bir hey- keli ancak Leningradda gösterebilecek, fakat bu, çarlık devrinden kalma bir âbide parçası olduğundan iddiasını ka- zanamayacaktı. Ruslar için -daha doğru tâbirle Sovyetler için - her şey söylemek müm- kün, şık olduklarını ileri sürmek imkân- sız. Halbuki bilhassa kadınlar şıklığa son derece meraklı. Sovyetler Birliğinin moda merkezi, Doğu Almanya. Batılı- ya Paris neyse, rusa Doğu Almanya o. Bazen radyo ve televizyonda Doğu Al- manyadan elbise geldi diye ilân olun- du mu kadınlar, sabahın beşinde, bun- ları satan dükkânın önünde k oluyorlar. Kadınlarla şık olmaması şık- lık ölçülerinin değişikliğinden ziyade bunların fazla mesafeyle takip edil- 3" mesinden. Yoksa, meselâ "şık hanım. lafın başları pek itinalı. Fakat moda, bundan yirmi sene evvelki moda: per- manatlı, kıvır kıvır saçlar. Kıyafet- ler de öyle. Büyük şıklık, şeffaf nay- lon blüzlar, elbiseler. Güzel yüzlü bir kadın veya yakışıklı bir erkek görüyor- sunuz. Bir gülüyor: Bir sıra altın diş! Tabii bunlar, bakımlı kimseler. Ek- seriyet, bir eski tâbirle, mühmel kılık- lı. Soçide erkeklerin umumi kıyafeti buruşuk bir pantalon, çoraplı bir aya- ğa geçirilmiş sandal ayakkabılar, ya- 4 Eylül 1965 Tokerler Sovyetler Birliğinde "Rusyadan sevgilerle” kası açık frenk gömleği ve başta fötr şapka. Şapka bazen hasır oluyor. Rus, nedense, traş olmaktan da fazla hoş- lanmıyor. Kadınlara gelince onlar, yol- larda taş kırmak dahil bir çok ağır iş yaptıklarından e ne ellerine bakı- yorlar, ne yüzlerin: Uzun uçak yele ikiklarında laf lâ- zım ya.. Bunu, karımla, Soçi-Leningrad arasında, rahat İlyuşinle uçarken ko- nuştuk. Bizde de kadının, taş kırma- da değil ama tarlada çalışan kadının, yani kadınlarımızın büyük ekseriyeti- nin kendine bakacak hali mi vardır?, Fakat şehirde kadın, rus şehrindeki ka- dına nazaran çok daha bakımlıdır. Bi- zim bir şehrimizde kadının manzarası, Sovyetler Birliğindeki bir şehirde ka- dının manzarasından farklı. (Mesele, u. Moskovada, Gazeteciler Birliğinde, ev sahiplerime neler görmek istediğimi anlatırken bâr sovkozu gezmek arzusu- nu söylemiştim. Soçi civarında bir çay sovkozunu seçtiler.- Biraz sonra o- raya gideceğiz. Giyindik ve kahvaltıya indik. Kararımız dokuzda yola çıkmak, onikide dönmek, üçe kadar denize gir- mek, biraz istirahat ve şehrin dünden kalan kısımlarını dolaşmak. Akşam, bir başka otelin lokantasında yemek yi- yeceğiz. Sovyetler Birliğinde böyle bir hesap, Sovyetler Birliğini ve onun lokantala- rım hiç bilmemek demek. Leonid bir akşam evvelden, bütün teferruatıyla kahvaltımızı ısmarlamıştı. Fakat bun- ların, zamanında masamıza gelmesi ne mümkün? Bekle babam, bekle.. Saat dokuz oldu, sat dokuzu geçti, saat do- kuzbuçuk oldu, saat dokuzbuçuğu geç- ti. Bir kaç şey geldi ama, çay gelmedi. Bizi çay sovkozuna götürecek Zim, ye- ni şoförüyle kapıda çoktan bekliyor- du. Baktım ki olacak gibi değil, işi şa- kaya boğdum: "— Haydi, kalkalım. Bu Rusyada is- tihbarat teşkilâtı mükemmel. Bizim çay sovkozuna gideceğimizi biliyorlar, çay in Çayı, çay sovkozun. da içelim Gülerek kalktık, Gittiğimiz sovkozun adı, Dagomis- ki. Çerkesce, "yağmurlu yer' demek. Toprak sahibi olmanın yasak bulun- duğu Sovyetler Birliğinde tarım ala- nının iki ünitesi mevcut: Sovkozlar ve kolhazlar. Kaba bir tarifle, Sovkoz dev- 23