ÜNİVERSİTE Rektör Ömer Celâl Sarç konuşuyor Kim haklı? deydi. Kayıtların son bulduğu ilan e- dilen güne kadar istenen 300'lük öğ- renci Sayısı büyük bir rahatlıkla 600 sayısını buldu ve iki ideal arkadaşı ile bilini taciri ortakların önünde yeni u- fuklar açtı. Okul öğretime başlamadan çok ön- ce öğretini üyeleri ile ilişki kurulmuş ve konuşmalar ilerletilmişti. Üniver- site, sinesinde topladığı öğretim üye- lerine devlet memurluğu (obareminin en yüksek öcretini de ödese bu, aylık ücret olarak 1200 lirayı ogeçmiyordu, üniversitede öğretim üyesi bir kişi için toplumdaki yerini devam ettirebilmesi konusunda bu para hiç bir zaman ye- terli değildi. Ortada olan gerçek, bir üniversite profesörünün yayan gidip gelemiyeceği, yamalı pantalon giyme- yeceği ve belirli bir yaşama düzeyinin altına adını ve kendini düşürmeyeceği- dir. Bu yüzden üniversite öğretim üyele- ri, çokluk, üniversite dışında kendile- rine ek görev aramışlar ve bulmuşlar- dır da Bunlar müşavirlikler, yönetim kurulu üyelikleri, avukatlık ve tıpla ilgili olanların muayene açmaları ve dışardan hasta kabul etmeleri gibi ikinci gelir kaynaklandır. Halbuki Ü- niversiteler (Kanununun âl. maddesi gereğince "Üniversite öğretim üyeleri belli çalışma saatlerinden haftada 10 saati aşmamak ve üniversitedeki gö- revlerine dokunmamak şartiyle o mes- leklerine uygun bilim ve uzmanlıkları- na giren serbest işleri yapabilmekte- dir"ler. Parayı veren düdüğü çalar Üniversite öğrencileri ile öğretim ü- yeleri arasında patlak veren fırtı- nanın başlıca dönüm noktalarından biri de buradan gelmektedir. Öğrenci kuruluşları ünlü saldın bildirisinde işin bu tarafına dokundular ve acı acı şikâyet ettiler. Üniversite öğretim ü- yeleri, oMete ve Yumer ortaklığının hemen arkasından yerden mantar gibi bitiveren öbür özel yüksek okulların hemen hepsinde görev almışlar ve Ka- nunun kısıtladığı 10 saati çoktan aş- mışlardır. Bu arada öğretim üyeleri, bu özel okullardan devletin üniversite- sinden aldıklarının kat kat üstünde bir getir sağlamakta ve ders saatlerini en azından bir 60 liraya getirmektedirler ki ,bu da iştah açıcı ve işin bir başka yönünü âdeta teşvik edici bir mahi- yet arzetrnektedir. Mete - Yumer ortaklığının özel oku- lunu başka ortaklıkların özel okulla- rı takip etti ve İstanbulda birdenbire özel yüksek okulların o sayısı dokuzu buldu. Ticari açıdan bakıldığından hayli cazibeli ve iştah açıcı bir manzara ar- zeden özel yüksek okul işletmeciliği Mete ve Yumerde öylesine değişmelere yol açtı meselâ her iki ortak da ön- ce, ayaklarını yerden kesecek ve bir yüksek okul sahibine yakışacak şekil- de birer araba satın aldılar. Biri bir Cadillac'a, diğer ortak da son model bir Chevrolet Impala'ya kuruldular, ve yine, şan olsun diye, birer de ünifor- malı şoför tuttular- ve değişmeler öy- lesine bir hızlılık içinde gelişti ki, is- ter istemez gözler bu yeni ticaret ala- nına, yüksek özel okul işletmeciliğine çevrildi. Mevzuat son derece uygundu, öğretim üyelerini oObulmakta hiç bir güçlükle karşılaşılmamaktaydı. Niha- yet bu, bir büyük para işi de değildi. Sorumlu bir eğitimci bulundu mu, se- kaz - on odalı bir apartman katı, bir iş ham veya bir köşk yavrusu bina yerine geçiyor, okul şipşak ortaya çıkıyor ve askerlik işlerini mümkün olduğu ka- dar sallamak isteyenler parayı yatır- dıkları gibi okula tıpış tıpış geliyor- lardı. Bu özel okullarda her bir öğrenci için öğretim ücreti olarak kesilen fiyat binlerle ölçülmektedir. Bir öğretim sü- resi içinde bu öğrenci velisi çocuğu- nu okutmak için bu kadar parayı bu- lup verebilir ve ödemeyi yapabilir miy di? Okul işletmecileri için bu, problem değildi. Bunu kendileri değil, öğren- ci velileri düşünmeliydiler. Asilzadeler için Taşradan o kalkıp üniversite öğrenimi yapmak için İstanbullara gelmiş öğrenciler de bu özel okulları destek- leyen unsurların başında gelmektedir. İstanbula taşradan gelen öğrenci, ne pahasına olursa olsun, geriye dönme- mek kararındadır ve üniversitenin giriş imtihanlarında başarı sağlayamadığı takdirde, İstanbulda kalmak için en uygun okul olarak bu özel yüksek o- kulları tercih etmektedir. . Taşradaki öğrenci velisi ise, çocuklarının, bir yük sek okul bitirmesi konusunda her tür- lü fedakârlığı yapmaya hazırdırlar. Herşeyden önce bu özel yüksek o- kullar, yoksul alt tabaka insanlarının çocuklarına göre bir okul değildir. Se- bebi ise gayet açıktır: Okul için öden- mesi gereken taksit tutarına öğrenim