n w. e 4 hilippe Soupanlt'un gazete miz imzaladığı Tesmi - Bir Fransız şairine göre Türk şiiri Fransız Şairi M. Philippe Soupaultile ütün dünya edebiyatının kanlı hayaletlerin bağ - daştığı bir duygu âlemi ne doğru kaydığı bugünlerde, «realite - öte> sinde bir takım ha kikatler arıyan sürrealizmin mü- messili Fransız şairi Philippe Sou- pault Uneskonun bir delegesi sıfa file Türkiyeye gelmiş bulunuyol Şair Soupault'nun resmi vazife- si; Güzel Sanatları seferber ede- rek, insan oğlunun, bulanık bir havada dağılan şamatacı ruhunu| suküna kavuşturmak ve böylece| milletlerin hasretini çektikleri barışı, mancvi bir plânda sağla- maktır. Unesko'nun, bütün millet leri kültür yelile birbirlerine yak laştırmak hususundaki teşebbü- sü gerçekten takdire lâyıktır. Fa kat acaba bu teşekkülün, kendi| gayesini gerçekleştirmek uğrun- da geçtiği delegelerin hepsi, kıy- metli Fransız şairi Philippe Sou- pault gibi, mücerret san'at âle- Mindeki kelime canbazlıklarından tiksinen ve baş dönmesinden kork tukları için tefsire muhtaç şekil- Biz bir realiteye yapışarak çamur Ju yollarda yürümeği tercih eden kimseler midir? Öyle de olsa, ne zarar; mademki <Abes> insanın selâmeti, yine onu temsil edenler tarafından gelecektir! Fakat siz, daha başlangıçta raladığım bu sözlere bakarak, sa) kın sürrealizm'in tenkidini yap- mak niyetinde olduğumu sanma- yınız. Size büyük Fransız şairi Philippe Soupault ile yaptığım bir konuşmadan bahsedeceğim. Güzel Sanatların, dünya barışını kurmak bahsindeki rolünü elbet- te ki teslim edersiniz. İşte ben, bu maksatla şair Soupault'yi mi- safir kaldığı Perapalas otelinde ziyarete gittim. Şair, beni büyük bir nezaketle karşıladı. Birlikte, kabul salonuna geçtik. Bana kar, Bısında bir yer gösterdi; - otur- dum, şair hüzünle bükülen du - daklarından eksik etmediği bir tebessümle etrafına bakıyordu. Onu fazla rahatsız etmemek için derhal sordum — Temsil ettiğiniz san'at ve edebiyatın gayesi nedir? Soupault, sigarısını yakıp bir müddet düşündükten sonra ce- vap verdi: — Temsil ettiğim san'at ve e- debiyatın gayesi, kısaca, insan Oğlunu tutunduğu mücerret dün- yyasından koparıp yere indirmek- tir. Öyle zannediyorum ki bilhas) Ba gür, faideli olandan kaçı makla beraber, bizi, >bütünlü müze kavuşturan bir nevi kuvvet tir. Ben sürrealist bir edebiya- tın mümeasiliyim. Bana göre sür Te'alizmin en büyük hizmeti, şa- ire, gerçek bir âlem olan «reali- te - ötesine» kendisini - çırılçıp- lak atmasına imkân vermiş olma bir mülâkat Yazan: Nâzım Kemal sıdır. Bu sebepten dolayı sürre- alist şair, şuuraltının - bütün ve- rilerini, hiç bir kayda tâbi kıl- madan, olduğu gibi tesbit eden bir hakikat düşkünüdür. Vaktile Andr& Bretonla birlikte müştere ken yazdığımız «Les champs mag netigues> manietik sahalar adlı bir eserde sürrealizm'in dâvası- nı isbata çalışmıştık, Gerçi bu- gün bir çok şair arkadaşlarımız, bizi terkedip siyaset sahasına a- tılmışlardır. Fakat ben şuna kanüim ki şiir, her türlü «mes'ele» nin yâni siya- setin dışında kalmalıdır. O, sos- yal bakımdan, her şeyden hattâ «Ekmek> ten bile önce gelmeli- dir. Zira aç kalan bir kimsenin, pekalâ, mücadele etmek suretile sefaletten kurtulması mümkün- dür. Amma «Şiir duygusunu» yâ ni idealini kaybeden bir insan- dan, sorarım, ne beklenebilir? O- nun hayvan mertebesine düşmüş zelil bir varlıktan farkı var mı? Şair Philippe Soupault, sürre- alist şüri müdafaa ederken coş- muştu. Fransız gürinin, yapılan bütün etecrübe> lere rağmen, $a- ir Valery'nin östetik dünyasını asla geride bırakmadığı yolunda ettiğim itiraza cevap vermek is- temiyordu. Yalnız onun bakışla- rında, köhne bir estetiğe karşı gösterdiğim — bu ilgi için acıma hissine benzer bir gölge dolaşıyor. du. Şair Sopuaplt'nun, kendi tâ- birile, Valery'nin «<Ölmüş şiir dün yasını> bir tarafa bırakarak ikin- ci bir sualime geçtim: — Umumiyetle edebiyat ve san'atin sulhe hizmet edeceğine kani misiniz? Şair Philippe Soupault sanki bu sual üzerine, Perapalas'ın nis- beten sâkin havasından kanlı ha yaletlerin, şer meleklerinin, azılı katillerin serbestçe at koşturduk ları bir âleme göç etmişti. Kaş- larını çatarak hüzünlü bir sesle söze başladı: — Hiç şüphe yok ki insan oğ- lunun harbde aradığı şey «Kah- ramaneg> yaşama imkânıdır. Bu duyguyu onun ruhundan asla sö küp koparamazsınız. O, dünya kurulalıberi, hep bu «Kahraman- lhık> hayalile avunup durmuştur. İşte bunun için size emniyetle şu nu söyliyebilirim ki tiyatro ve sinema da dahil olduğu halde, istisnasız bütün güzel san'atler komşularımızı öldürmemize hacet bırakmadan, bizi bir «Kahraman» mertebesine yükselten asıl vası- talardır. Ben guna kuvvetle ka- nüm ki, güzel san'atler hele bil- hassa gür, milletlerin karşılıklı anlaşmalarına fazlasile yardım edecektir. Muhtelif — milletlere mensup insanları birbirlerile kay naştıran hakiki bir kültürün, her, (Devamı: Sa 4 Sü 5 de) | yarlıyacaklarını 5 ehkir” HABERLERİ 23 NiSAN BAYRAMI Yarın bütün yurtla kutlanacak 23 Nisan Milli Eğemenlik ve Çocuk bayramı, yarın yuürdün her köşesinde olduğu gibi, rimizde de kutlanacaktır. 29 yıl evvel 23 Nisan 1920 Je Büyük Millet Meclisi hükümetini kurmak, saltanata nihayet ve mek - süretile Türkiye Cum- huriyetinin temellerini atan bü- yük Atatürk, bu mutlu günü Hü- kimiyeti Milliye ve Çocuk bayra- mı olarak ilân etmişti. Bu münasebetle yarın, mizin Taksim, Beşiktaş, Kadıköy Beyazıt ve Fatih ilçelerinde tö renler yapılacaktır. Pazartesi sabahına kadar mak üzere bugün öğleden tekmil okullar ve reamt daireler tâtil edilecektir. İlkokullar, Çocuk Haftası mü- nasebetile süslenmiş ve Milli E- ğemenlik hakkında hararetli ko- nuşmalar yapılmağa başlanmış- tır. Süt meselesinin halline doğru Şehrimizin süt meselesine, alâ kalılar bu yıl içinde halledilecek nazarile bakmaktadırlar. Öğren: diğimize göre yakında şehrimize gelecek olan bir Fransız süt fir- masına mensup heyet tetkikleri- ne ve Belediye ile temaslarına başlıyacaktır. Kurulacak girketin sermayesi bu Fransız firmasile hususi — şa- hıslar ve Belediyece finanse edi- lecektir. Fransız şirketi Belediye ile an mazsa, yeni bir şirketin Be gehri- onra lediye “ile müştereken bu işi organize edeceği anlaşılmakta- dir. Moda ve elbise geçidi Üsküdar Mithatpaşa Kız Ens- titüsü öğrencilerinin bir sene zar fında hazırladıkları elbise ve mo dalardan müteşekkil geçidin ilki bugün okul binasında öğrencile- | re, 23 Nisan cumartesi saat 15.20 ta dâvetlilere ve 24 nisan- da da velilere gösterilecektir. Türk kızlarının büyük bir itina ile hazırladıkları bu elişlerinin muhitte büyük bir tesir bıraka- cağı umulmaktadır. Sütlüce faciası mes'ul.eri Bir müddet önce Sütlücede vu - kua gelen İnfilâk hâdisesi mes' - ülleri hakkında gereten — sorüş - turmalara dün de devam olunmuş tur. Bu cümleden olarak emek - l general H. Hüsnü Erkilet — ile, mezkür fabrikanın kapsülhane şe- fi Seyyit Ali Oralın, dün yeniden sorguları yapılmış ve tutuk halle- rinin devamına karar verilmiştir. Bır kadın katili yirmi yıl hapse mahküm oldu Bundan bir müddet önce, Tarla başında Yalın Apartımanının 2 nu Maralı dairesinde —oturan — artist Emine Adaletin hizmetçisi Merye.' mi bıçaklıyarak öldürmekten sa. nık kapıcı Hüseyin Kunt'un 2 ncl Ağır Cezadaki yargılanması — dün sona ermiştir. görerek yirmi yıl hapsine vermiştir, Borsa harıci aitın hatıar Fransada çıkan <Le Monde> ga zetesinin son müshasında — Mars- hall plânına dahil milletlerin para larını — yeniden — ayarlıyacaklar ve altın fiatlarının da yeniden ve altın fiatlar Din da yaz masi Üzerine dünkü al 'tın piyasası yeniden hararetlen - miştir. Fiatlar yu gekilde kapanmıştır: Reşad: — 42.36 Gulden 37,75 İn- giliz; 52.50 Cumhuriyet: 40.00 Kül çe: 5,99 karar Ya; Anadolunun ıssız bir köşesinde nişanlınızın bana vereceği üc- retle yaşamıya mecbur olmiya- cak kadar, param vardı. Eransa da tahsilimi bitirdikten sonra, biraz devlet hizmetinde, biraz da hususi işlerde çalışıp, birik- tirdiğim bir kaç kuruşla, müte- vazı bir hayat geçirebilecek du- Tumda idim. Sırf Gedize söyledi ğim gibi, hiç bir an günahını ta #ımadığım, en küçük bir vicdan azabı ile dahi, mes'uliyetini his setmediğim büyük bir ıztırab hatıralarından, eserlerinden u- zaklaşı maksadile geldim. Artık geldiğim yerlere dönme- Mmek, şehir hayatından uzaklaş- /mak, ıssız memleket köşelerin- de, ismi olmiyan bir adam ha- dinde, unutulup gitmek istiyor- n: Esat Mahmut KARAKURT dum! Ekrem başını, kendini, gözle- rini kırpmadan dinliyen, Gülse- rene doğru çeviriyor. — Bana bir sigar verir misi- niz lütfen Gülseren hanım di- yor! Kız, bir defa başlandıktan sonra, bir daha - bırakılamıyan büyük ve meraklı bir romanın ilk sayfalarını okuyormuşcası- na, derin bir merak v heye - canla onu dinliyor. İstemiyerek yerinden kalkıp, bir sigara — ve- Tiyor ona!... Ekrem sigarayı yakıyor. Ve derin derin içine çe kip dumanlarını larına doğru odanın tavan- iyor. — Trende diyor, kompartma- 'na o gün sabah güneşi ile bera- ber, bir başka güneğ gibi, pen- * Tefrika No. 62 be bir sise bürünmüş girdiğiniz zaman, madem ki öyle dı lüm, niçin duygularımı inkâr edeyim gimdi, şaşırmış bir hale düştüm birdenbire!... İtiraf ederim ki, kadını, hig bir zaman bir eğlen- ce mevzuunun ilerisine götürme miş, hayatına ortak etmeyi dü- günmemiş bir erkeğin; ilk defa © sabah, bir kadın karşısında korktuğunu ve titrediğini hisset ti. Gözlerimi kaldırıp da göz rinize baktığım zaman, gayriih- tiyari Ürperdiğimi duydum. Ya- kın veyahut uzak, bilmiyorum, her halde bütün guurumu kor- ku ile istilâ etmiş meçhul bir hâtıranın, yerini ve mahiyetini tüyin edemediğim — müthiş bir iztırabin, acısı ve dehşetile dol- du kalbimi,,« Kendi kendime, İ aKN npi mzaat ÇA YENİ SABAH GSsİKR rev bilindiği gibi amele- nin patronlarına dilekli rini kabul ettirmek için G toplu olarak, işi bırakmaları key- fiyetine Gdeniyor. Filhakika hiç bir ilim hiç bir geyi etraflıca ve 1- yice tarif etmiye muvaffak olama mıştır. Bütün tarifler, duruma gö re, muvakkat ve ârızidir. İn; rın bilgisi arttıkça, ilim ilerledik- çe tarifler de değişir veya dara- hır... Eski bir tâbir ile (Efradını cami ve ağyarını mani) fozmül bulmak kolay müyesser olmaz. Çünkü grevin yukarıda kaydetti- ğim tarifi - behemehal rin işi bırakmaları kaydını ihtiva e- işçil diyor amma işl terketmeden, ça mayı gevşeterek de bir nevi grev yapılabilir. Buna Fransızlar (Gröve perle&) diyorlar. Bazen işçiler patronlarla hiç ilgili olm- n arzularının ” tahakkuku için de grev yapabilirler: Siyasi mak satlarla yapılan grevler bu ara- dadır. Umumiyetle grevler daha ziyade, işçilere mahsus bir hare- ket gibi sayılırdı. Yâni devlet me murlarının grev yapmaları pek akla gelmezdi. Halbuki İkinci Dünya Harbinin sona ermesinden evvelce umulmıyan zümre de grev yapmıya başlamışlardır. Fransada bir aralık bütün hoca- lar, başlarında Üniversite profe- sörleri olduğu halde, grev ilân et mişler hattâ sokaklarda gösleri- lerde bulunmuşlardı. Bu hafta da Yunanisi Yeni yıl mahsulleri iyi durumda da me- Şehrimizde ilgililere muhtelif istihsal mıntakalarından — gelen malümata göre yeni yıl mahsull iyi bir durum arzetmektedir. Yer yer yağan yağmurlar ve don teh- likesinin ortadan kalkmış olma sı müstahsili sevindirdiği kadar herkesi de memnun bırakmıştır. Piyasanın bir müddettenberi de- vanı eder. durgunluğu yeni mah. sul satışlarile tekrar canlanabi- cektir. Bu sene kışın erken başlama- sı bill ucsa hububat müstahsilin! memnun jyrakmamıştı. O zaman yapılan Lir hesaba göre kış yü- zünden zeriyat, yüzde otuz, otuz beş nisbetinden daha azdı. Fakat zamanında, İdon tehlikesinin' at: Tatılmış olması zararı telâfi et- miştir. Havaların istihsal mınta- kalarızda müsait gidişi, noksa- n yaz zeriyatile telâfisini sa lamış balanmaktadır. Verimli zeriyat diğer her çeşit mahsulde de memnuniyet verici- dir. Son ahınan telgraflar bir ki- rcek maddelerinin fiatla- rında bir miktar düşüklük - bile meydana getirmiştir. Yeni mah- su! Urfa yağlarının piyasada *ol laşması ve yerinde de mhahsulün bol bulunuşu toptan - satışlarda 30-40 kuruş düşüklük göstermiş- tir. Diyarbakır, Kars ve her çe- t yağlarda da aynı düşüklük vardır. Bununla beraber geçen 5ı ne aynı aylardaki satış fiatları bunlardan da aşağı idi. Yaz sebzeleri ve yaz meyvala kında İstanbul piyasası çokça görülmeğe başlanacaktır. Turfanda sebze yetiştiren yerler | den gelen malümat, bu sene seb. enin bollaşabileceği merkezinde- dir. Trakya ve civar vilâyetler- deki bahçelerin vaziyetleri, mev- min yağışlı geçişi yüzünden i- yidi İstanbul Hâlindeki kabzımal- lara gelen malümattan anlaşıldı- ğına göre meyva ağaçları don ol mayışı yüzünden tehlikeyi atlat- miş - bulunmaktadırlar. Esasen her sene yeni yeni meyva fidan- ları dikilmekte ve meyva ağaçlı rının çoğalması sağlanmaktadır. «Yarabbi diyordum, ben bu ka- dını nerede gördüm, nerede ko- nuştum ve nerede onunla bera- ber müşterek bir ıztırabın ele- mini, yahut unutulmaz bir zev kin tadını aldım!» bir türlü ti yin edemiyor, hatırlıyamıyor- dum, Fakat bu; göz kapakları- nin ağırlığına tahammül edemi yormuş gibi, daima yarı kapa- h duran mavi mine renkli göz- lerin ilâhi bakışı, bu, yağmur- larla yıkanmış bir gecenin ay dınlığı ile pırıldayan siyah, uzun saçlar, bu kalın boyasız, penbe dudaklar, bu uçları kıvrık ve mi nimini müteharrik burun kapak ları ve nihayet mütevazı ve mü- tevekkil, zaman zaman, bir gü- neş ziyası iniğile, omuzların Ü- zerine düşen bu mehtap renkli baş benim rüyalarımı dolduran, hatıralarımı ruhlandıran bildi « Zim, tanıdığım, çok yakından hissettiğim geylerdi!. Kız o zaman, birdenbire ada- min sözünü keserek, heyecanla soruyor: — Demek birisine benzettiği- niz için, bu kadar alâkadar ol- tisadi murlar grev ilân ettiler. Ma ra zam ve hayat pahalılığına a- yak uydurma maksadile yapılan bu hareket, hükümetin bütün gay ret gmen epeyce uzadı ve nihayet grevcilerle hükümet, or- talama bir hal çaresi üzerinde u- yuştular. Maaşlara - temmuzdan itibaren zam yapılacak fakat bu- günden avans olarak zamlar tes- viye edilecek ve İleride ceste, cer te aylıklardan kesilecek..« Umumiyetle ortodoks tanılan iktikatölAr gravin SAA tndavyağlik llli tahllene vi SRİKEEMİ durmayı âdet edinmişlerdir. Fil- hakika grev yüzünden istihsal du rur. Bizzat işçiler çok büyük sı- kıntılara ve mahrumiyetlere kat lanmıya mecbur olurlar, fazla 0- larak da çalışılmıyan — günlerin retlerini kaybederler ki —hele 'ev uzunca bir müddet devam ederse— bu zarar milyonları bu: lur. Amma bu madalyonun bir yü züdür. İnsaflı olmak ve objektif muh etmek için dâvanın öbür safhasına da göz atılmalı- dır. Grev başarı ile neticelenir de amele umduklarına kavuşurlar, yânl Ücretlere zam yaptırabilir - lerse —ki işçi talepleri ekseriya bu üÜcret mihveri etrafında 0- lur— çalışmâktaki — devrelerde- kl kayıplarını pekalâ telâfi ede- bilirler. Çünkü ne kadar uzun sürse grev istisnaf bir haldir. Bir kaç gün, hafta veya ay devam e- decektir. İşçinin gündelik kaybı işto bu —müddet münhasırdır. Galebe takdirinde ücretlere yapı- lacak zam, çok uzun — müddet, yıllar ve yıllar işliyecektir. Bina- enaleyh kaybedilenler kazanılan- lara göre çok cüz'i olabilir. Yeter ki grev halinde işçiler çok peri- şan ve sefil düşmesinler. Yalnız grev yapılır ve — başarı sağlanmaz da eski şartlarla işe tekrar başlamak lâzımgelirse o zaman İşçilerin zararı kat'i ve ni- haidir. Binaenaleyh grevi ilân e- cekler zamanını iyi. seçmek — ve galebe ihtimali çok galip olma- dıkça böyle bir sergüzeşte atıl- mamak mevkiindedirler. “ Şu &het gözden' kaçırılinama- hdır: Galebe halinde işçilerin kemi gündeliklerine zamlar yapılır ve | bu kazanç çok mümkündür ki sır£ grevi yapan amele kitlesine de münhasır kalmaz. Çünkü bir istihsal dalında ücretlerin yüksel mesi sirayet yolile diğer dallara da geçer ve hiç grev yapmamış olanlar da grevcilerin sağladıkla- yükselmeden faydalanabilirler. Bu takdirde elde edilen menafi yapılan fedakârlıkla kıyaslanamı yacak kadar geniş olabilir. Nite- kim — muvaffakiyetsizliğin, — hiç greve teşebbüs etmiyenlere de, Kuruçeşme kömür parkı inşaatı Kuruçeşme kömür parkı inşa- atı devam ediyor. Sahanın tasfi ye ve rıhtım inşaatile binalar bitmek üzeredir. Sahaya bitişik yolun belediyece yapılması ka- rarlaştırılmıştır. Park makinele- ri peyderpey geliyor. Bu arada transportörlerin rayları gelmiş ve yerlerine yerleştirilmesine başlanmıştır. Sahanın ağustosta faaliyete geçmesi umulmaktadır. Tahliye edilen gazeteciler Relsicumhura yazı ile hakaret . ten sanık olarak 1 inci Ağır ceza mahkemesinde — yargılanan Atom gazetesi sahibi Talat Sümer ile ya Z sahibi İhsan — Yurdoğlu, intişar etmiş bulunan mezkür yazıda mah kemece suç unsuru görülmediğin - den tahliye edilmişlerdir. dunuz benimle öyle mi? — Hayır, sizi birisine benzet medim Gülseren hanım!... Siz, ayni güneşle aydınlatılan bir bulutun, rengini yakından bildi- ğim, ikinci bir parçası gibi idi- niz!.., Sizi o kadar iyi tanıyor, hattâ yüzünüzün çizgilerini bile © kadar iyi hissediyordum ki, başka türlü olamazdı bu!... Ya rüyalarımda tanımıştım sizi, ve- yahut da, daha yüzünüzü gör- meden sizi biliyor, hissediyor - dum. Bu derece yakın bir aşina- lık, böyle hudutsuz bir benzeyiş, başka türlü izah edilemezdi. Kız, ışığı hafifliyen gaz lâm- basının aydınlığı içinde, sedef bir kabuğun Üstü gibi, bulanık pırıltılarla yanan göz kapakla- rını kaldırıp, odanın tavan kirlş lerinde yuva kurmuş — kuşların bulunduğu köşeden, hâlâ başını ayırmıyan Ekremin yüzüne ba- kıyor — Gözlerinizden, sevmeği bil miyen bir İnsan olduğunuzu, za- ten sizi İlk gördüğüm gün anla- mıştım Ekrem bey diyor!.., Pa- kat, sevdikleri için — peşinizdeb thi Yazan: San e e © I Ord. Pro.. Şükrü BABAN | kötü tesirleri olabilir. İngiliz kö-| mür amelesinin bundan yirmi kü- Bur yıl evvelki büyük grevl İngi- çin hasıl olan zararları inceden inceye eleyenler her memleketteki işsizlik üzerine eğildikleri - vakit ok daha elim bir durum kargı sında bulunduklarını görürler. E- sefle kaydedilecek noktadır ki bu işsizlik her memlekette ve da- imf bir surette mevcuttur. Fara- |za bugün Amerika ekonomi bakı | mından en iyi bir durumdadır. Telgraflar bize bu memleketteki en ufak bir grev haberini getir- dikleri halde geniş bir işsiz kitle- sinin âvâreliğinden pek bahis bi- le etmezler, Halbuki müreffeh A- merikada en az üç buçuk milyon işsiz vardır. Bu üç buçuk milyon adamın - çalışmamasından hasıl olan sosyal ziyan, gündeliklerin kaybolan miktarı bir rakama vu- rulacak olsa en müthiş ve uzun grevlerden daha elim neticelere varılmak kabildir. Birinci Dünya Harbinden son- ra da işsizlik almış, yürümüş - di. İngilterede yedi milyon şahıs işsiz kalmıştı. Almanyada ayni yüksek şahikalara — yükselmişti. Hattâ nazizmin Almanyada tutu nabilmesinde bu geniş işsiz ordu- larının büyük tesiri olduğunu kim inkâr edebilir? Birleşik Devlet- lerde birinci harbden sonra işssiz ler ordusu İngilteredeki yekünu çok aşmıştı amma şu nokta he men - hatırlatılmalıdır ki — nefsi İngiltere nüfusu kırk altı mil- yondan ibaret iken Amerikada bu adet yüz kırk milyondur. İşsizlik öyle vahim bir tehli- İ|kedir ki buna karşı sosyal sigor ta yapmak da çok zordur. İste- mediği için iş yapmayanı, çalı- şacak imkân bulamadığı için iş yapmıyandan nasıl tefrik etmek kabil olacaktır. Bu itibarla işsiz lik sigortası ne hastalık, ne ka- za, ne ölüm ve ne de ihtiyarlığa benzemektedir. İşsizlik sigorta- sından faydalanabilmesi işçinin Uzun bir müddet bu sigorta hesa- bına fasılasız, para yatırmış olma sı icabedecektir. Buna devlet vı ya patronlar da birer pay ekli- yeceklerdir. Orada bu nevi sigor- Erbabı mesalihe kolaylıklar düşünülüyor Devlet dairelerile Belediyeler de işleri olan vatandaşlara ko- laylık sağlamak maksadile İçiş- leri Bakanlığınca — çalışmalara başlandığı haber verilmektedir. Öğrendiğimize göre, her türlü işler hakkında rehber vazifesini görecek broşürler hazırlanacak ve bunlar iş sahibi vatandaşlara muayyen yerlerden tevzi - edile- cektir. Bu takdirde hem vatandaşlar işlerini kolaylıkla görebilecekler hem de memurlar boş yere meş gul edilmiyeceklerdir. Diğer taraftan Belediye Fen İşleri Müdürlüğü, inşaat ruhsatı- nın nasıl alınabileceğ'ni izah e- den bir broşür hazırlamağa baş- lamıştır. ———LX— — — gelen kadınları, yatağında bu - lundurulmayınca rahat uyunu- lamıyan bir gece elbisesinden a- yırt etmiyecek kadar, nasıl söy liyeyim, hissiz, yahut merha - metsiz bir adam olabileceğinize ihtimal vermiyorum sizin! «Evde seni bekliyen bir kadının yoksa, mağazada gömlek satan kıza sert davranma!» diyen, kö- tü sokak çapkınlarının felsefesi, düşünüşü ile, ömrünün en güzel senelerini heba etmiş, sizin gibi değerli olması lâzımgelen bir er keğin hayatına, acımak mı, yok aa hiddet etmek mi lâzım gele- ceğini, gimdi tâyin edemiyo- rum! Kız, çok muztarip bir halde, başını omuzlarının Üstüne doğ- ru eğiyor: — Peki diyor, sizi böyle dağ- dan dağa, me etten memle- kete sürükliyen, sonunun müt- hiş bir facia ile bittiğini söyle- diğiniz, o büyük günah, o ıztıra- bi lle dolu hikâye nedir?. (Devamı var), sl Grev ve işsizlik liz işçi tabakası için büyük bir, felâket teşkil etmiş ve sendikı lar bu darbeden bellerini kolay, | kolay doğrultamamışlardı. İşçilerin istiyerek ve — çalışma gartlarını düzeltmek için yaptık- ları bu hareket yanında bir del » işsizlik denilen yara vardır. İş- sizlik amelenin işi terketmesi de- İ ğil iş yapmak istediği ve hizme İhazır olduğu halde çalışacak bir| İyer bulamamasıdır. İşsizlik, bir- | denbire sanıldığından çok daha | şumullü bir keyfiyettir. Üç, beş İbin işçinin grevinden sermayedar lar için, amele için ve cemiyet I- | sartlar içinde er AĞ BARİŞ tayı tatbik eden devlet, birdenbi. re hiç umulmaz, Almanya olmuş tur ne demokratik Fransa, ne de İngiltere bu yeniliği ilk tatbik et mek imkânına malik olmuşlardır. Esasen bütün sosyal sigorta di nilen içtimaf muavenet Almanyanın payı geniş olmuş - tur. Bismark, imparatorluğun bir liğini kurduktan sonra, bu vah- deti sağlam temellere dayatmak için, işçi sıfatını kazanmak İste- miş ve onları menfaat bağlarile ni rejime sık sıkı rapdetmişti. Almanyanın daha Bismark za- manında kabul ettiği ihtiyarlık ve malüliyet sigortasını Fransız umhuriyeti ancak 1912 yılında kanunlaştırabilmişti. O da Al manyadakinden çok daha nakıs O kadar ki tekalit yaşı çok geç olduğu için buna Fransızlar <Ö- lülere tekaüdiye kanunu» demii lerdi. Bir memlekette işsizlerin çok- uğu, yukarıda temas ettiğim gi- bi, sırf iktisadi bakımdan kayıp telâkki olunmakla iktifa oluna- maz. Bunu bir çok politik ve sos yal âkisleri olabilir. Bu problem üzerine ciddiyetle ve itina ile eğil mek ve her şeyden evvel buna dair sarih istatistiklere malik ol- mak icabeder. Bir hastalığın me- veüdiyeti bilinmemekle veya teş- his olunmamakla o hastalık yok olmaz ve tahribatını yapmaktan hali kalmaz. Toplantılar, dâvetler, San 'at hareketleri : Şiir inşad müsabakası Haber aldığımıza göre 23 Ni- san Çocuk bayramı münasebetile yarın saat 15.30 ta Üsküdar Hal kevinde Üsküdar ilkokul çocuk- arı arasında bir şiir inşad mü- sabakası hazırlanmıştır. Atatürk ve Türk kahramanlığı mevzula- rında söylenecek şiirlerde birin- ciliği kazanacak olana bir kum- bara hediye edilecek ve İş ban- kasında namına 20 liralık bir he- sap acılacaktır. İkinci ve üçüncü geleceklere de oyuncaklar hediye edilecektir. Bu müsabakanın jürl sini edebiyat hocaları teşkil edı cektir. v Derneğimiz 23 Nisan 949 cumartesi günü Marmara lokalin de saat 14 ten 20 ye kadar de- vam edecek olan «Maskeli Çocuk cayı> adı altında orijinal bir çay tertip etmiştir. Dâvetiye ve maa keler kapıdan temin edilebilir. Aynı gece saat 21 den sabaha kadar devam edecek bir «Hukuk lular aile yemeği> tertip edilmiş- tir. Bütün Hukuklular dâvetlidir. * Ordinaryüs profesör Ati Fuat Başgil, 24 Nisan pazar gü- nü sant 16.30 da Üsküdar Hal- kevinde «Demokrasi» mevzulu bir konferans verecektir. Herkes gelebilir. * Konservatuar Orkestrası — 26 an salı günü saat 18.30 da Şe- hir Komedi tiyatrosunda — zengin bir programla mevsimin son kon. serini verecek ve bu konserde kıy metli pianistlerimizden Verdâ —Ün Bsolist olarak iştirâk edecektir, Cemal Reşid Bey'in idaresinde olacağı evvelce ilân edilen bu kon- ser, Cemal Reşidin Ankaraya ha. reketi dolayısile Muhiddin - Sadak tarafından İdare edilecektir. | *D. Parti Karagümrük bucak | idare — kurulu, 23.4.949 - cumartesi | akşam, saat 20.30 da parti loka -| linde partililerin ve partili millet. vekillerinin iştirakiyle siyasi — bir toplantı yapacaktır. * İstanbul işçi sendikaları bir- liğinin tertiplediği konferanslar se risinin altıncısı dün saat 18 de içci sigortaları — kurumu İstanbul şubesi — müdürü — Nedim Güven tarafından cişçi sigortala. rı hakkında lüzumlü bilgiler> mev zuunda verilmişti Nedim Güven bu . konferansın “İ gu gazetelerde yazıldı. 22 NİSAN 1949 Çöplüğe atılan milyonlar V irmi seno evvel Antalyae da yüksek kayalardan de- nize çağıl çağıl akan gür sulara bakıyordum; ben onların — yalmız gilr ve güzellik tarafına hayrar dım, arkadaşım: — Bunlar, akan su değil, akan altındır; bu sularda milyonlare kilovat elektrik kuvveti var; bo- şa gidiyor. Dedi. Sonra her şeyi onun gibi görmeğo alıştım; Seyhan, Cey- han, Kızılırmak, Sakarya gibi ne- servetle. ni düşüne rimizin heba olup gittiz düm. Hamamların, boya fabrika- larının lâğımlara akan sabunlu sularından, ileri memleketlerde gliserin — yapıldığını — söylediler. Bir aralık sadece İstanbulun çöp- lerinin milyonlar değerinde ©! Otuz se- ne önceye kadar elimizde olan Mu sul ve Arabistan petrollerinden bile hiç faydalanmadığımızı di sünmek ne kadar acıdır. Ereğll ve Zonguldak kömür damarları- 'nın zenginliği yanında — onlardan sağlıyabildiğimiz. fayda devede kulak değil midir? Asırlarca ga- yet cömert tabii servet kaynakla- Tı üzerinde fakir yaşadık ve sim« di de kömür memleketinde kömür sıkıntısı çekiyoruz; bu «Kara el mas» ın getireceği milyonlarla dö- vizden mahrum bulunuyoruz. Yılın sekiz ayında sokaklara ve çöplüklere attığımız - tonlarla portakal kabuklarının da bir ser« vet kaynağı olabileceğini hiç dü- sünmemiştim. — İsrail devletinim Türkçe olarak bastırıp gönderdi- kuyunca hem hayret ettim, hem de yurdum için derin bir üzüntü duydum. «Reçel ve portakal hülâsası is« tihsal eden meşhur «Asis» fab« rikası bu mevsimde portakal ka- buğundan ispirto ve hayvan ye- mi imal etmek üzere iki branş da« ha vücuda getirmiş, çalışmaya başlamıştır. Bu branşların kurul« ması fabrikaya 140.000 İsrail li- rasına mal olmuştur. (Bir İsrall lirası 11-12 Türk İirasıdır) Fab- rika günde üç yüz ton portakal kabuğunu öğütüp kurutmakta ve bunlar hayvanlar için mükemmel gıda olmaktadır. Portakal mevsi- minde 2500 ton yem istihsal edi mektedir ve bunun piyasadaki be- deli 70.000 İsrail lirasıdır. Böyle- ce dışarıdan - getirilmekte — ol: hayvan yemi miktarı azalacak, mühim miktarda döviz tasarruf edilecektir. “Portakal kabukları- nın öğütülmesi sırasında yüzde 'on bir nisbetinde şekeri havl bir hülâsa meydana gelmekte, kay- naştırma makineleri — vasıtasi üretilen bir takım mikropların yardımiyle şeker bertaraf edile- rek bir senede altı milyon kilo is- pirto istihsal olunmaktadır. Şim- dilik yalnız yakmak için kullanı- lan bu İspirtolar hususi tasfiye makineleriyle, içkilerde kullam bilecek hale konacaktır.» Niçin biz bunları yapamıyoruz? İlgili olanlar beceremiyorlar, be- cermek kabiliyetinde olanlar da o makamlara gelemiyorlar ve ü- zülmekle kalıyorlar. Kadircan KAFLI Fwndıklı - Bay Hulüsi Ongül; Davetinize gelemediğim için zür dilerim, şikâyetinizi lütfen yazılı olarak göndermenizi ederim. rica Selimiye - Bayan Şa: gören; «Büyük Doğu» iftira ediyo cevap verdim. Teessürünüz hak- lıdır. Yazmaktan başka bir şey iye Güne elimizden gelmiyor. Saygılarım.. Ç R',K' —( Takvim » A N RUMİ NiSaN 1949| Hicri w 196 Nsar | 2 9. | cuma da İşçi sigortalarının lüzumunu | ve ehemmieytini belirterek mem- leketimizdeki ve diğer memleket.' lerdeki işçi sigortalarının mahiye tini mukayeseli olarak izah etn tir. * 23 Nisan Bgemenlik ve Ç cuk Bayramı dolayısile Halkev gedzde yapılacak top'an'ılara ai p> j ram aşağıcadır | 22 Nisan 1949 Cuma günü saat L0 a Çocuk Teti DĞ | 23 Nisan 1949 Cumartesi saat (24) de ÇÇocuk Tiyatrosu (Mavi Gözlük) »& İstanbul Üniversitesinin mi safiri olarak şehrimizde bulunan Poitiera, — Üniversitesi İktısat profesörü Monsieur Villey, İktı- sat ve İçtimaiyat Enstitüsü na- mına 8 konferans verecektir. Ens titi, mevzuları itibarile mühim ve faydalı olan bu konferansla- rın üçü 25, 27, 29 Nisan 1949 ta rihlerine rastlıyan Pazar'esi, Çar şamba ve Cuma saat 17.30 da Lâlelide yeni Üniversite konfe- rans salonunda verilecektir. * Türk Mikrobiyoloji 'Cemiyeti dün sant 18,90 da Etibba konferans salonunda bir yapmığlır. “ odası toplantı | Ü cüneş 10 10 15 Öğle 12 18 *ÖSİM İkindi 16 00 9 05 ( Akşam 18 56 12 00 Yatsı 20 36 —1 40 Imsâk .a * B | (Ç Nöbetçi eözasecer 3 22 -4 ya: Aksaray —: Ziya : ari Alemdar —: — Arif Neş'et Bakırköy — * Bakırköy Beşiktaş —: Vidin Beyant —: Kumkapı » * Kinyonli Beyoğlu SDi Bminönü —: Bahçekapı Byüp : Eyüpsultan Garsa aai Tuna Kadıköy —: Rifat Muhtae Küçükpazar : “Unkapanı : Maçka - ği Feriköy Taksim — : Kemal Rebul Üsküdar —: Selimiyo