Bayfa AA Pazar Sohbeti maamım SEK Ü S D La pi L L Kantolar ve Kantocular Kantoculuk nasıl başlamış? — ( 'Tulüat kumpanyaları — Ağır, hazin, oynak (Baloz) lar — tolar — allı Balo) lar ve Füzuli'nin gazeli — Kantocular ve lâkabları — Batmanlık artist- ler — Pruz'la Şamram — y—!hdnnılelîüçuk&mrln (Bayzar)ın Çifte kanburlar — Kabahat kim- tekerlemesi — Düettolâr *, de — Pavlinada... 6 . IYaıan:R,C.U.' 09 o X Wantoculuk “tulüat” kum- Panyalarının (repertuvar)ların- da chemmiyetli bir numaradır. Fakat bu numara, “hüdayı na- bit” sahnelere ne zaman ve ne| süretle sokulmuştur. - Bilmivo- rum. Tahminime göre kantolar (Baloz) larm mahsulüdür. Es- kiler Baloz'un ne demek oldu- ğunu bilirler; fakat yeni nesle bu acaip eğlenti yerlenini anlat- mak lâzımdır. Zira (Balo) ile (Baloz) arasında yazılış itibari- le bir zivadeden ibaret olan fark hakikatte dağlar kadar büyük- | | | | dur. Büvücek bir kahve gibi her tarafa masalar konmuştu! bir kenarda vüksekçe bir ma -| halde, vatlak defli bir hanende, çatlak sazlı bir udi, daima fal-| 80 çalan bir kemani, çalış tarzı teneke mahallesine yağmur * ğiyor hissini veren — kanuncu- dan ibaret bir saz heyeti var- dır. Halk tabiatile oraya bunla- rı dinlemek için gitmez. Bu ge- nis salonu dolduran gemicileri, | kayıkçıları, mavnacıları — oraya celbeden âmil masaların ara- sında dolaşan allıklı, rastlıklı eski usul “antrenözler” yâni müşterilerini içmeğe teşvik e - den, kuşbaz tâbirince petelya- lardır. Bunlar davet edilen ma- salara otururlar, şişe şişe bira- lar içilir, bu allıklı rastlıklı ka- “yılar her gece litrelerle bira devirirler; sarhoş olmazlar, mi- deleri genişlemez. Hepsi içtik- leri içkinin şeklini derhal tiren birer idrar hunisi gibidir- ler; bu karılara baygınlar var- dıir. Gündüzleri akşama kadar sallayıp akşam — olunca | bütün kazançlarını - bir yaren-| lik uğruna - mermer masanın üstüne bırakıp gidenler çoktur. Bazen rakipler arasında bıçak tabanca muhabbeti olur, yan- lş havale edilmiş bir saldırma darbesi namlusunun istikameti kaymış bir tabancadan çıkan. mermi bu içki tulumlarından birine tesadüf eder;o zaman her kes bu vücuttan bira yerine kan çıktığına şaşar, karı içmeden, | Müşteri ısmarlamadan — kurtu -| lur ve ertesi gün gazetelere bir zabıta vukuatı fazla vazar- lar. Vak'anm ehemmiyeti de bundan ibarettir. Tulüat kumpanyaları, evvelâ Galatada başladıklarına göre, | Baloz'ların en civcivli yeri olan bu semtin usulünü başka yerler- dede tatbik etmiş olmaları muh- temeldir. Biz kendimizi bildik bileli “Abdi” de “K. Hasan” da| “Şevki” de kantocular gördük. Tülüat kumvanyalarınn pro- | gramları vek yükli Salaş tiyatrolarda hiç bir yere tesa-| düf “edilemiven bir lâübalilik vardır. Localara gecelik enta-| risi şam hurkasile gidenler bu-| lunur. Herkes siğara değil nar- sile bile içer, sucu, simitçi, eğ- lencelik fındık, fıstık, tuzlu ba- dem, kabak çekindeği, portakal mandalina ahalinin içinde satı- br. Gündüzden yerlerini peyli - venlerin, kendileri tiyatrova git- tmeden uşaklarile locaya bir san- dik ınandalina gönderdikleri vakidir. Bütün seyircilerin çe- nesi ya lâkırdı ile yahut taze veya kuru yemiş ile mütemadi- yen oynar. Perde araları pek uzun oldu- ğu için ltlvA.m perveran) efen- dileri eğlendirmek üzere bülbü- BC — N Yeni Sabah ABONE BEDELİ Türkiye — Ecnebi SENELİK — “7400 Krş. 2700 K GAYLIK — 760 a 1450 B AYLIK — 400 » 800 » KAYLIK — 160 » 300 » TAKVİM BIZIR 104 GÜN 229 AY 8 1360 | 17 (1357 Recab | AöusTos |Abusuto.|| 13 | 1oş1 4 Pazar Güneş Öğle İkindi 10.06 5.12 9.01 Ezani 5.12 1218 16.07 Vasati Akşam — Yatsı — İmsak 12.00 LAT 812 Ezani 1906 20.48 — 3.18 Vasati lü Salih efendinin ince saz takı-| mt ön safta, fakat halkın ara- sında “terennümsaz” olur, Ni-, hayet — perdenin içinden zil sadası işitilir bu sefer mös- yö Toni Grok'un örkes- tra takımı bir — parç gçalar, verde açılır. Evvelâ bir perdelik (komedi) oynanır. Bu piyesler ekseriya: “çıngıra “kadının fendi, erkeği yenc gibi şeylerdir. Komedi bittikten sonra ito başlar. Kantocular maharet ve kıdem itibarile sah- neye çıkarlar. Hepsi üç kanto söylemekle mükelleftirler. Bi- rinci kanto şu yoldadır: | suya dim. i Köslen-deri ge-zi-dim. Yarim gibi bu-lasmâ-dım — | Yarim de pek şık-da-şik — | İkinci kanto ekseriya hazin- dir.. Ozaman kantovu söyliyen artıst sahneye şuh bir atılışla çıkmaz. Ağır ağır yürür, sol tarafta durur ve başlar: Kalbi virânım yanıyor Yokmu bana rahmedecek? Ah! AK! Ağınyarak ol güzeli Ah. Yad edecek! Bu hazin fervadiın ara nağ- mesini orkestranın — (bombort) | borusu kaba bir nota ile tekrar eder. Kantocu kâfi derecede se- yircileri hüzün ve melâle gark ettiğine kanaat getirdikten son ra çekilir. | Üçüncü kanto yine neş'eli - dir. Fakat bunda artıst dansöz- | lük maharetini de gösterir. Ger-| dan kırar, göz süzer, ve orkes-| trava Aadım uydurarak kulise doğru - çekilirken bir dana bu-| dunu hatırlatan o kocaman Kal-| çalı bacağının havada resmetti. ği daireye başilede bir veda se-| Tâmı ilâve eder; bu ayni za- manda perdeciye de işin tam Tüzğârlı zamanında perdeyi in- dirmesine işarettir. Perde dü. şer düşmez ıslıklar çalınır. Bu| artiste karşı bezledilen bir nevi | hararetli. alkıştır. Bu kantoları pürüz mustesna* olmak şartile besteliyen kimler- Muhtekir kadın üüi Kadın çoraplarını pahalı sattığı için yakalandı Asliye ikinci ceza mahkemesi dün bir kadm muhtekir hakkın- da tevkif kararı vermiştir. Bu teşvikiyede tuhafiyecilik yapan Nezihedir. Nezihe kadın çorap- ları üzerinde ihtikâr yapmıştır. Ayni mahkeme bundan baş- ka, birayı fahiş fiatla satan Sir- kecide Köprülü handa meyha- neci Serkisi de tevkif etmiş ve sandal çivileri 120 kuruş yerine | 300 kuruşa satan Küçükpazar- da bakkal Cevdetide 25 lira para cezasına ve bir haftada dükkâ-| nının kapatilmasına mahküm etmiştir G ihlikâr hadisesi ihtar edildi Fiyat murakabe bürosuna halk tarafından yapılan ihtikâr ihbarları devam etmektedir.| Dünde, yarım mesai vünü olma- sına rağmen 6 ihtikâr ihbarı yapılmıştır. Bu — ihbarlardan, Bevoğlunda bir kasabın dana etinin verakende kilosunu 110, Ayasnaşada bir pastahanenin bir nevi şekerlemenin yarım kilosunu 175 kuruşa sattığı, an- laşılmıştır. İhbarların sihhatı tetkik edilmektedir. Suç tahak- kuk ederse failleri adliyeye ve- | rilecektir. (Baş tarafı 1 inci sahifede) | datılabileceklerine ihtimal ver- | emem. Çünkü iaşeye ait mad-| delerin istihsal mıntıkalarında- ki azami fiyatlarını Ticaret ve- | kâletimiz ilân ediyor. Ticaret vekâletinin tayin ettiği fiyatla- ” ra nazaren fiyat murakabe ko- misyonu normal kâr ve masraf- ları hesaplıyarak satış fiyatla- rımı tesbit ediyor. O fiyatlara göre gıda maddelerinin üzerin- de etiket bulundurulması - ise| pazarlıksız satış -kanununun i- cablarındandır. Bu vaziyete gö- re müşterinin satıcıyı - kontrol etmesi çok kolaylaşmıştır. Ayrı- ca bu kolaylığı daha arttırmak üzere Ticaret vekâletimizin e- mirlerile azami fiyat ve kâr had leri tesbit edilmiş maddelerin (hazırlatmakta, olduğumuz) lis- teleri bu gibi mllan satan ma- | |Karar pek yakında vekâ- YENİ SABAH ŞEHİR HABERLERİ ) Üsker ailelerine yardım kanunu dün vilâyete tebliğ edildi » Beledıye derhal tahkikata geçıyor Her cins pirince fiyat tonuyor let tarafından ilân edilecek Fiyat murakabe bürosu, - pi-| rinç fivatlarında görülen gayri . tabil vükseliş'n sebeblerini ara- | ağa normal fiyatları - tesbite basikmiğlr; Bu arada, Ticaret vekâletinin dört cins nirince narh koyduğu nu dünkü gazetelerde ajans ha- beri olarak okunmuştur. Ancak piyasada, bu dört cins pi ten a kilosu 55 kuruşa ka- dar satılan diğer nevi pirinçler- de bulunduğu, tetkiklerden an- laşılmıştır. Ticaret vekâleti, bu cinslerede narh koyacak veya, bu cinsleride diğer narh kon- muş dört cins arasına ithal e- decektir. Bu husustaki karar da vakında vekâlet tarafından (l edilecektir. Bövlece hernevi vi-| rinç ihtikârının önüne geçilmiş | olacaktır. ğazalara yakında astırılacaktır. Ana ihtiyac maddeleri çerçive- sine giremiyecek malların alış verişinde ihtikârı önlemek için pratik çarelerden biri fatura is- temektir. Yüz kuruştan yukarı alış verişlerde müşterinin talebi üzerine satıcının fatura vermesi kararname iktizasındandır. Hal- kımız camekânda gördüğü bir malın fiyatım fahiş bulursa te- lefon numaralarını ilân ettiği- miz bürolara haber vermelidir. İhtikârla mücadele halkın şuur- Tu müzaharetile böyle umumi bir hal alınca tesiri kat't olur.” dir? Bunu kimse bilmez. — Fa- kat tulüat Ssahnelerinin kanto programları her zaman böyle ye niliklerle doludur. Meselâ (Füzu- liğnin en güzel gazellerinden biri nin ikinci beyti olan: Canı cânan dilemiş vermemek | olmaz ey dil| Ne niza' eyleyelim ol ne senin- | dir, ne benim Mısraları birgün şu şekilde bir kanto oluverir: Camı canan dilemiş Böyle hâ-ber göndermiş Vermemek olmâz, olmâz, * Ok! olmaz! Vermemek olmaz! AhlAh! kendim açdım, Yü-ü-ü-re-yi, Kantocular, eski sadrazamlar gibi (lâkab) taşırlar. (Büyük Amelya), — (Küçük Amely (Büyük — Verjini), ( Kücük Verjini ) olduğu gibi daha ziyade ufalmak istiyen diğer bir Verjini de (minyon) lâka-| bini almıştı. Böyle büyük, küçük, minyon lâkablarını işidince bunları mi- ni mini, cici bici, ince dalan ka- dınlar zannetmeyiniz. Her biri- | si gerdan gerdan altında, boy- yusyuvarlak bi-| rer et ve yağ tulumu gibidirler, | Hattâ birgün hoppmadak sahne- | ye atlıvan küçük Eleniyi komik lik olsun diye kulisten atılmış bir bohça sanmıştık; bu. yu: yuvarlak nesne seyrini muzıka ya uydurarak sahnede dolaşma ğa başladığı zaman ancak kü- çük Eleni olduğunu anlıyabil- 1 dik. Kantocularım en — namlıları (Pöruz) ile (Şamram) dı; iki-| side kantoculuğun batman iti-| barile en yüksek kalibrasına da- hildiler; sonraları şamramın bir gayret daha ederek birkaç ok- ka fazlasile (Peruz)u geçmiş olmasına rağmen buçeneli s: kâr kantoculukta rakibes tişememiştir. Peruz, T nin en yüksek kantocusudur Fransızlarda Tvet Gilber ne ise bizdede —Peruz odur — diye- | biliim. Söylediği kan- toların — çoğunu kendisi bes - telerdi ; son Zamanlarda san- atının dans kısmını tamamen hizfetmiş ve hünerini yalnız serlerini okumağa hasretmi: Kantolar, İranlı kantosu, av- cı kantosu, çoban kantosu gibi (Sonu Sahife 4 sütün 3 de) HARP VAZiYETİ Ukraynayı istihdaf eden harekât (Baş tarafı 1 inci sayfada) müvazi olarak, şark ve şimali şarki istikemetlerinde teşebbü- se koyulacağı tahmin edilmiş- ti Bu mıntakada, büyük. ehem - miyeti haiz hareketler göze çarpmadı. Esasen Rusların bu- radaki mukavemetleri örtme ve| oyalama mahiyetinden öteye| geçmemişti. Rumanya liderinin kumandasına verilen bu grup, dikkati bu cepheye çekebilecek bir saldırıştan çekinir gibi idi.| Leningrad ve Moskovaya te- veccüh eden büyük — kuvvetler| çok kanlı muharebelere meebur| kaldıkları vaziyetlerde de - bu| grup, reftarını değiştirmiş - de-| gildi. Kiyef yakınlarına sokul- duğu iddia edilen ordunun bu hri düşürmek içn ancak — bir aç saate ihtiyacı olduğu - bile| lenmişti. | nalde ve merkezde, paha- lıya malolsa da, muvaffakiyet- r kaydedilmiş, fakat cenupta Budyeni ordusu, hasad mevsi - mini atlatmak için, zaman ka- zanmış — bulunuyordu. — Hattâ, merkezin kritik durumunu kar- şılamak üzere, bir kısım kuv - vetlerini şimale kaydırmış oldu ğu da duyulmuştu. Harekâtın sekizinci hafta - sının, faaliyet siklet merkezi| Bug vadilerine düşürdüğünü gö rüyoruz. Geçen zaman zarfında Macar ve İtalyan ordularının | da bu darülharekâta ulaştıkları anlaşılıyor. Mühim hareketlere başlayabilmek için, İspanyada, Habeşistanda, — Arnavutlukta kıymetli denemeler yapmtış olan | İtalyan kuvvetlerinin yetişmesi, | artık bütün engellerin gideril - mesine kâfi idi. Bug sahnesinde cereyan — e- den az devamlı bir savaşma, müttefik ordulara, hasma - 200 bini ölü olmak şartile, 300 bin işilik bir zayiat verdiren, bü- yük bir muvafafkiyet temin et- tiği tebliğ edilince, giddetli ta> kiplerin devam edeceğine şüphe| kalmıyordu. Son gelen haberler, Dnieper üzerine çekilmekte olan Bud> yeni ordusunun müttefik zırh- hh kuvvetleri tarafından kova - landığını ve Bug vadisi boyun- ca cenuba inen Rumenlerin O- desayı, Alman tümenlerinin de Nikolâyefi tecrid ve muhasara ettiklerini bildirmektedirler. Hareketin başlangıcında - çı- kan yazılarımda yığınanı bitir- mek için aylara muhtaç olan Rus ordusunun cenupta Dniepe- re kadar çekilmesi de beklene- ceğine işaret edilmişti. Ruslar, arazi kaybetmek mu- kabilinde de olsa, büyük kuv - vetlerile bu mıntakada muhare- beye tutuşmamak maksadı güd- mektedirler. Yarın Odesanın, | Nikolüyef ve Kerçin de sukutu | muhtemeldir. Eğer Budiyeni, bugünkü buhranlı vaziyette, Bug - Dnieper arasında - kat'i muharebelere mecbur. olmaksı- zan, 800 metre genişliğindeki Dnieperin 801 kıyısına sıvışabi- | lirse, bu kuvvetli mâni gerisin - de, uzun müddet müdafaaya imkân bulabilir. Çekilen ordu-| nun taze kuvvetlerle ardcılar a-| yırmak sayesinde baskınlardan | kurtulmaya. çalıştığını Berlin - den alınan ajanslar yayılmakta- | durlar. | Rus hava filolarının - ric'ati | himaye etmek üzere gündüzün de hasım hava kuvvetlerile çar- e Alman pışmaları göze alması hinterlandına, Rumanyay kınlar yapması, henüz kara kuv vetlerile iş birliği yapmak kud-| retinde ve kemmiyetinde olduk- | larını isbat ediyor. Diğer taraf-| tan, Rus hava orduları faaliye-| tinin geceleri de devamı, antren manlarının mükemmeliyetine olduğu gibi yeni elemanlar da takviye edildiklerine delâlet e- diyor. Cenuptaki harekâtın, Dniepe- ri istihdaf ettiğini görüyoruz. | Bununla beraber, Alman ordusu siklet merkezlerinin, çok daha mühim hedefler aramak bakı- mından, merkezde ve şimalde | bulunduğunda bir lâhza tered-| düde mahal olmadığına kanaat | ediyoruz. Yakın hüdiseler va -| ziyeti aydınlatabilecektir, biraz | bekliyelim! | /Asker ailelerine yardım Ka- nunu dün vilâyete tebliğ olun- muştur. Önümüzdeki hafta içinde be- ledive kanunun tatbikatına ba: lhyacaktır. Belediye hesap işleri müdürlüğü bu husustaki hazır- ma başlamıştır. Kanunun asker ailelerinin as- * hadleri tesbit olun- ması için belediye daimi encü meninden karar alınacaktır. Diğer taraftan kanun beledi- velerin mahalli ihtiyaçlarına gö- | re birçok tahakkuk ve tahsi gekilleri ihtiva etmektedir. İs- tanbul - belediyesi — bunlardan hansilerinin tatbik edileceğini tetkik etmektedir. Zannolundu- ğuna göre asker ailelerine yar- dım için elektrik fiyatlarına 1 kuruş havagazı fiyatlarına 20 para, sigara, tiyatro vesaire eğ- | lence yerleri tarifelerine de yüz- | d& on zam olunacaktır. | Avrıca şehirdeki bütün nakil vasıtalarının birinci " mevkileri- nede birer kuruş zam yapılacak-| tır. OKUYUCU——A| DİYOR Kİ: Bir hasta vatan- daşın şikâyeti arasından çıkardılar, tekrar ha- w yata kavuştuk. İki senedir. İstan- ö Okuduğum Zeyrek orta okulun- Öi Kat arbam ö me n seri || Si Köşesldir a eai yaz | | | | günlerini ayni yerde derslerime çalışmakla. geçiriyorum. — Bugün birdenbire hastalandım. — Beyazıt nahiye doktoruna haber gönder- dik. Vazifede — olduğunu — söyle- mişler, gelmedi. Kendim kalktım büyük bir gayret sarfile muaye- nehanesine kadar gittim. Dokto- ru buldum, Fakat acele bir işi ol- İ| duğundan bahisle beni muayene etmedi. Yalvardım, — rica ettimse de falde vermedi. Siz benim hali- me tercülman olun.» Şehzadebaşı, Tramvay dürağı 66 No. lu dükkân köşesinde Cemaleddin Erzincanlı Ticaret vekili İzmire gidiyor Şehrimizde bulunan Ticaret | vekili Mümtaz Ökmen'in, yarın | Bandırma. yolile İzmire gitmesi | ve İzmir füarının 20 ağustosta yapılacak küşat merâsimini ic- a nklır | maslar yapmaktadır, Azami satış fiatı listesi Vekâletin gönderdiği listeleri bütün dükkânlar | asacaklar Ticaret vekâletinin, fiyat mu- rakabe komisyonuna gönderdi- Zi emirde komisyon tarafından şimdiye kadar kabul edilen yüz- de kâr hadleri ile azami satış fiyatlarımın birer liste halinde alâkadar mağazalara verilmesi- ni bildirdiği malümdur. Komis- yon, listeleri hazırlamağa baş: İamıştır. gününden i- tibaren bütün m: vitrinle- rinde meşru satış fiyatlarını gösterir listelerin konulmasına başlanacaktır. Fiyat murakabe teşkilâtı takviye ediliyor İhtikâr ile mücadelenin hız- landırıldığı bü günlerde İstan- bul fiyat murakabe teşkilâtının iyesi lüzumu Ticaret vekâ- Haber veril- diğine göre Vilâyet de ayni lü- zumu teyit etmiştir. Bundan dolayı, önümüzdeki hafta içinde İstanbul fiyat murakabe teşki- lâtının takviyesine başlanması kuvvetle muhtemeldir. Üniversiteye yeni profesörler geliyor Üniversite rektörlüğü tedris kadrosunu takviye için tetkikat yapmakta ve muhtelif ecnebi | profesörlerle muhabere etmek - tedir. Halen üniversitede devs ve- ren ecnebi profesörlerin hemen hepsi biten mukavelelerin: ye- nilemişlerdir. Kürsüler için rektörlük te- şimdiden üç İngiliz profesörü ile anlaş- ma hâsıl olmuş ve bu profesör- lerin önümüzdeki ders senesi bidayetinde kürsülerini — işgal etmeleri temin edilmiştir. Profesörlüğe terfi edecek dö- | çentler hakkında mensup olduk- | ları fakülteler tarafından yamı- | lan tetkikat hitama ermek üze- redir. Birinci teşrin avı başında namzed düçentlerin imtihanları yapılacaktır. Üsküdarda bir ev yandı Üsküdarda bir yangın olmuş ve Hatice adında bir kadına t 70 numaralı ev tutuşarak tamamen denecek derecede yan- mıştı lektrik — kontak esinde çıktığı an- ikata başlanmıştır. angının — el yapması netii İaşılmış, tah — Suç üstüne suç — Hırsızlık yapan rüşvet teklif eden, çaldığı malı atarak kaçmak isteyen bir meczup mahkkemede Bakırköy bez fabrikasında çalı- şan Şükrü adında bir amele, muh- telif zamanlarda fabrikadan ku- maş parçaları aşırmış civardaki bir çuvala doldurmağa tır. ve bunları diği başlamış- boş bir arsaya g Nihayet çuval dolmuş olduğun- dan Şükrü, 'dün bunu sırtlamış ve satmak Üzere yola çıkmıştır. - An- cak yolda devriye gezen Jandar» malar, Şükrüyü: böyle:koca bir çu- — valla görünce şüphelenmişler — ve kendisini yakalamışlardır. Çuval açılıp bakılmış, renk, renk kumaşlar gözükünce, Şükrünün dili tutularak kekel ları çaldığını anlayan Jandarma- lar kendisini; — Haydi bakalım karakola: Diye çuvalı tekrar sırtına vere. rek götürmek İstemişlerdir Şükrü, elini ce- İki İlra çıkarmış Jandarmalara vererek: — Ağalar, gunu alin da beni bi- rakıverin birer - kahve içersinizi Bunun Üzerine bine atarak ve Fakat Jandarmalar kabul etme- miş ve Şükrü hakkında rüşvet tek lifinden de bir z bit tanzim ct lerdir. Böylece artık kurti madığını öğre n Şükrü b ların bir anlık tinden ietifade ife çuvalı yeri var kuvveti> ye kaçmağa başlamıştır. He vaziyeti kavrayan jan darmalar, arkasından — tüfeklerini alm dürle emrine de Sükrü- ikinel ve 80 Fakat mükemmel bir aldırmamış metre kadar u- zaklamıştır hedef olduğundan la dığından durmuş ve teslim olmuş: ve Jandarma- ğlne şüphesi olmi n ateş edek tur. Öğleden sonra cürmü —m ud liye altıncı ceza mahkemesi- Şükrü, —muhakemesi hayli saçma sapan konuştuğundan mahkeme akli va 'ne verilmiş, esasında - bir ziyetinden şüphelenmiş — ve ken- disinin adliye doktoruna muayene ettirilmesine karar vererek durüş- mayı başka bir güne bırakmıştır. | 17 Ağustos- 1941 Moda Yazan ULUNAY Kadıköyünde denize uzanam o güzel semtten bahsetmiyo- rum., Şu insanlara belâ olan ve bütün o masraflı değişiklikleri- ni yalnız ismine sığınmak sure« tile mazur gösteren mahud gö renekden bahsediyorum. — Biz görenek üzerimizde öyle kuv- vetle hâkim oluyor ki üstünden bir sene geçmiş bir giyinme tarzı bizde merhametle karışık bir nefret hissi uyandırıyor. Dünyada moda kadar an'ane ile, muhafazakârlıkla alâkası olma; hiç birşey yoktur. Her geçen gün onun için nisyan çukuruna gömülür, gider. Bu- nunla- beraber unutmamalı ki | kadınlar, bugün gülünç - telâ edilen o kıyafetlerin hepsini se- ve seve kabul etmişlerdi. Bir ne malik olmak için vücudlerin ortalarından demir korsalarla sıkıldığı günler unu- kadar uzak değildir. üllerle süs- lenen, kocaman kabarık - saçla- rın üzerine kondurulan — seyyar meyva ve çiçek bahçelerini an- dıran şapkaları daha unutma- dik. Hele o şapkaların üzerinde: ki mızrak gibi iğnelerin tram: vaylarda, omnibüslerde sebebi: yet verdikleri kazalar hatırdan çıkar mı? Belden sıkan demirli korsa- ların tazyiki vücuddeki et ve yağ kümelerini ikiye taksim e- derek bir kısmını yukarıya di ğer kısmını aşağıya gönderdiği için her kadının göğsünde ci sesine göre birer cumba pey- dahlandırdı. Sun'i bir endam sahibi ola « bilmek için arkaya bağlanan ufak yasdıklardan bahsetmiyo- rum; ben o devre yetişmedim. Fakat tanıdıklarım içinde onu da bilenler nadir değildir. Bu suretle modanın ilcaatına kapılarak acayip şekillere giren zavallı kadınların sokaklarda üst üste giydikleri rengârenk eteklikleri toplamak, boyunla- rından sarkan uzun saat köstek- lerinin öteye beriye takılmasına dikkat etmek, başlarındaki şap- ka iğnelerinin bir kazaya sebe- ale- biyet vermemesini temin etmelüz de | l calleri kalmazdı. Bundan dolayı arabaya binerken, bir yere gi- rerken mutlaka bir erkeğin mu- avenetine ihtiyaç gösterirlerdi. Giyinme tarzı, gittikçe sade- | liğe doğru yürüdü. Uzun saçlı dantel şemsiyelerin yerine, man to ceplerine sığacak kadar ufak cüce şemsiyeler kaim oldu. Çan taların kulpları kısaldı, korsa- lar hafifledi. Elbise altına giyi- len- eteklikler hemen hemen büsbütün kalktı. Elbiselerin e- tekleri kısaldı, çok kısaldı, lüzu- mundan fazla kısaldı. O kat lüzumundan fazla kısaldı ki Kapaklarını örtmek şöyle dur- sun bacağın kıvrım yerini bile tamamen meydanda bırakıyor. Geçen gün rüzgârlı h b tramvay durak yerinde kuvvet- li bir sağnak genç bir kadının iç çamaşırının rengini olduğu gibi herkese gösterdi. Mo: etekleri hiç bir zaman diz paklarından yukarıya çıkarma- mıştır. Bunun aksini giyinme - sini bilmiyenler yapıyorlar. kak gyinişi, plâj giyinişi, nede artist giyinişi büsbütün ayrı şeylerdir. Bunları çok fa birbirlerile karıştırıyoruz zan nediyorum. Uzun eteklerin kül- fetli olduklarını ben de kabul ederim. Fakat kısa etekler estetiği ihlâl edecek ifrata kadının zarafetini de- dilmesi zuyor. Hususile şi ma. koltu! li bir salon varan h ruldu, ndiki yerden yı kanapelerle e kısa etekte ifrata arın karşısında man insan konuş! lar kadıı ken başını kaldırmağa cesaret edemiyor. Fakat ne denir? Moda böyle istiyormuş. Bir sene daha dişi- mizi sıkalım. Bugün bu tarzı beğenenler gelecek sene moda azetelerinde eteklerin bu ğını gördükleri zaman kendi- lerinin de böyle giyindik e inanmak için yüz tane tiyeceklerdir! ULUNAY Yurttaş ir sahibi Türkün her ay beş liralık bir tasarruf bonosu almak ol- malıdır. Ufak gelirli bir mil- yon vatandaş, ayda bir ruf bonosu alsa, bir se: 60 milyon lira tasarruf e Gördünmü küçük beş lir: ların bir araya gelince yarat- tığı büyük kuvvet? Ulusal Ekonomi ve Arttırma Kısrumu e eg et-