(B y he .. , Gecenlerde heykeltraş Ha- Giye vast geldim. Bu genç ve kuvvetli san'atkârın eserlerini çok takdir ederim. Bilhassa A danada rekzedilen “Büyük Aat-| türk,, ün heykeli san'atkârın en çok sevdiğim bir (şaheser) idir. Hadinin eserlerinde mev - zu ile alâkadar bir ağır başlılık yardır; o temellük ettiği mev- züun evvelâ (karakter) — ini kavrayor ve san'atkâr ruhun - daki intibar bu karakterle mez cederek esere bir (lâyemüt) luk veriyor. Atatürkün Hadinin elile yapılan heykellerinde bu Beciye kuvveti pek barizdir ve eserin bütün hüviyetinden saçı- lan enerji havası (brone) un ke- safetini unutturacak — kadar | kuvvetlidir. Ü Son “ünlerde — rekzedilmesi düşünülen (Barbaros) un hey- kelinden bahsettik. | Zannedersem — Hadinin bu mevzuda da söyliyecek sözü ol sa gerek. Barbarosun — heykeli nrensip itibarile kabul edilmiş- tir. Akdenizde Türk bayrağını zaferden zafere koşturan bü - yük gemiciye âbide olarak yal- nız türbesinin kubbesi kâfi de- ğüdir. Onu temessül etmiş bir gekilde daima karşımızda gör- zek isteriz. Türk cümhuriyeti müstakbel nesillere bu kadi ginaslık dersini veriyor; mes le heykelin dikileceği yerin ta-| yinine kalmış. Teferrüsttan sayılan bu u- fak nokta bir hayli dedikodu - ya sebebiyet verdi. Heykeli türbenin yakınında — dikmek meselesi düşünüldü ve buna iti-| raz edildi. Nihayet oraların sa- hile kadar bir meydan haline konulması proje sahiplerini haklı çıkardı. “Barbarosun — heykeli Zzan- nolunduğu — gibi binalar ara-| sında sıkışıp kalmıyacak, de- nize kadar uzanan bir meydan- da bulunacak; bu suretle ora- dan geçen gemiler bile heyke- li göreceklerdir.,, | Barbaros ölmeden evvel: — Beni deniz kıyısına gö - münüz. Ruhum dalgaların gü- rültüsünü dinlesin demiş. Büyük denizcinin bu son ar- zusunu biz daha güzel bir şe- yerine getirebilirdik: zda Küurüçeşmenin kar- erkis,, bey isminde şısında birine ait ufacık bır ada vardı. Etrafı duvarla çevrilen bu a- daciık Boğazın ortasında bir inci kader güzel olabilir. “ola- bilir,, diyorum, —Çünkü — bu- günkü hali içler acısıdır. Çün- kü (Şirketi Hayriye) adayı al- mış ve kömür deposu haline koymuştur. Adanın cennet gi- bi Boğazın ortasında cehen - nem malzemesine depoluk et- mesi kadar acı bir şey tasav - vur edilemez; ne zaman vapur- la yanından geçsem mavi su- ların ortasındaki bu yağlı kö- mür lekesine merhametle bak- maktan kendimi alamadım. Dün yanın hiç bir. yerinde (zevki selim) e karşı bu kadar ağır bir tokat vuruknamıştır. Ar- navütköyüne kadar yün kömür denoları bütün - sal © kısmını simsiyah bir matem rengine — büründürdüğü — kâfi N | ni Sabah ABONE BEDELİ Türkiye — Ecnebi SENELİK — 1400 Krş. 2700 Krş, GAYLIK — 750 » 1460 » BAYLIK — 400 » 800 » YAYLIK — 160 » 300 » TAKVİM HIZIR 12 G 1360 | 15 Recob 21 1357 1941 CUMA Öğle — İkinti 5.09 8.59 Er 12418 1648 Vai Vatsı — lmsak 142 806 — Vaani 20,52 8.16 — Vaszatl Güneş H va $10 Akşam 12.00 19.8 Tarihten bir yaprak arbaros)un heykeli nerede dikilmeli? giBarbaros) un heykeli - Heykeli mülkür - Barbarosa yalnız türbesi kâfi değildir - Onun ruhu deniri istiyor - Boğazda bir adacık - lâzım - Heykele adadan münasip yer yoktur - Mezarı da ora- nakledilebilir - Büyük denizciye aid bir zafer - Preveze mu- abesi - Barbaros müttefik donanmayı masıl mahvetti? Yazan : R. C. V. | | mi baltalayarak alaşağı AĞUSTOS lğııîsum: | z —— yapacak — sa- Bu ünciyi kurtarmak gelmiyormuş — gibi sermayesi Boğazın güzelliğini arttırmak- la sağlamlaşması icap eden bir vapur şirketi bu tabiatsizliği| denizin ortasına kadar teşmil ediyor. Oraya simsi bir zevkaizlik mührü ba YKŞ Barbarosun heykeline yer mi arıyoruz? İşte koca Türke heykelini — rekzetmek için en| güzel yer! Tabiat bu bir avuç| faprağı Akdeniz fatihine bir| cemile gibi uzatmış. Faaliyetini | dev adımiyle yürüten belediye | bu adacığı istimlâk etmeli, rafındaki duvarları — yıkmalı, orasını bir ufak bahçe haline koymalı ve tam ortasında Bar- baros — Hayreddinin heykeli, tunçlaşmış bir dalga çıkıntısı| gibi yükselmeli. İşte bu bir eserdir ve bunu mevdana vetiren şahsiyet yalnız | Barbarosa defil kendine de| bir hevkel dikmiş demektir. Ve zannederim ki Akdeniz fatihinin en mukaddes arzu - sunu, temennisini yerine geti- recek bundan daha güzel bir tasavvur olur mu? Ben bu fikrimde biraz daha ileriye gidiyorum. Barbarosun mezarının da oraya naklolun- masını ilerive sürüyorum. Bu suretle — denizcilerimizin — şanlı babasına: — İşte! diyeceğiz. Büyük ruhunun dalgaların nimnilerile istirahati için vasiyetini yerine getiriyoruz. Ruhun şadolsun! Barbarosun en büyük zaferi “Preveze,, muharebesidir. —Bu harp cür'etin ,cesaretin çok- luğa, “meharetin kuvvete kar- şı galebesi demektir . Garb bir çok defa 'Türkü dünya haritasından çizmek için mukaddes ittifaklar, haç birlik- leri, koalisyonlar yaptı. Büt bu hücumlara dayandık, hattâ yalnız dayanmakla kalmadık, düşmanlarımızı çok defa çil yavrusu gibi dağıttık, perişan ettik. Preveze muharebesi de bahri bir Koalisyondu: İspanya, Papalık, Venedik ile diğer devletler — donanmalarını birleştirerek “Pereveze,, ye hü- cum ettiler. Türk, bu müthiş kuvvetin karşısına - (Barbaros) şeklinde çıktı. Düşman donanmasının başın- da meşhur — İtalyalı Andriya Dorya bulunuyordu. Emri al- tında bulunan filoda Cinavra hükümetinin elli iki kadırgasi-| le bir kalyonu, Venediğin miş kadırgasiyle on kalyonu; Papalık hükümetinin otuz ka- dırgası, İspanya- ve Portekizin seksen kalyonu ve diğer dev - letlerin de kırk dokuz kalyon- ları vardı. Bu yüz altmış iki kadirga ile yüz kırk kaly karşı Türklerin büyük küçi bütün gemileri yüz yirmi iki| parçadan ibaretti. Fakat Türk donanmasına Barbaros — ku - manda ediyordu. | Türk filosunun yüz altmış iki parçaya karşı yüz yirmi iki parçadan ibaret olması har- be başlamadan evvel bazı üme ranın tenkidini mucip olmuş -| tur. Aded tevaffuku pek ehem- miyetli idi. —Yalnız Barbaros maiyetindeki Salih ve Torgud reisler gibi deniz kurdlarına | güveniyordu. Türkler Prevezeve yaklaştı- lar. | Merkeze Barbaros, eha Salih Reis, sol Seyid Ali Reis, ihti; na da Torgud kumanda ediyor du. Türkler, her gibi vücutlarına sardılar; harpte olduğu kefenlerini gemilerinin direkleri- ettiler. Bütün mürettebat — dişlerinin arasına palalarını aldılar, elle- rinde baltalarla beklediler. Düşmana (rampa) etmek ve onu dövüşe dövüşe tepelemek lâzım geliyordu. Müttefik filonun başkuman- danı Andriya Dorya karaya anker çıkartmak üzere limana sokuldu. Barbaros, — derhal — Murad, Torgut, Güzelce Mahmut, Sa- dik reislere, Andriya Doryanın bu manevrasına mâni olmaları- yet-| * 7 U Murakabe Komis- yonu toplantısı Fiyat mürakabe komisyonu, dün öğleden saonra Vali ve Be- lediye Reisi Doktor Lütfi Kır- darın reisliğinde toplanmıştır. Bu toplantıya, Validen başka, İstanbul faşe Müdür muavini Hurşid, Karol, Mıntaka Ticaret Müdür vekili Necmi, mürakabe bürosu şef Muhsin ve komisyon azası da hazır bulunmuştur. Bi- raz sonra Vali, riyaset maka - mını, muavini Ahmed Kınıka terketmiştir. Dünkü toplantıda Ticaret Ve- kâletinden gelen bir tezkere okunmuştur. Bu tezkerede şimdiye k: komisyon t n kabul € len azami öür hadleri ile fiy listelerinin alâkadar her ma; zaya verilmesi bildirilmekte idi Böylelikle ihtikâr ile mücadele mevzuunda mağazalarda me ru fiyatları göz önünde tutarak ona göre satış yapacaktır. Muhabere vasıta- ları fiatları Fiyat mürakabe komisyonu, pazartesi günkü içtimaında hü- kümet tarafından el konulan muhabere malzemelerinin fiyat larını tesbit edecektir. Ayrıca pazartesi günkü içti- mamda nohut fiyatları tesbit edilecektir. Terim Koordinasyon Terim koordinasyon — heyeti dün de üniversite Rektörü Ce- mil Bilselin riyaseti altında mutad toplantısını yapmış - ve muhtelif fakültelerin raporla - rındaki birbirlerinin ayni olan esasları birleştirmek ve ihtilâf- ları tesbit etmek için bir komi- te teşkiline karar vermiştir. YENI BABAH ŞEHİR HABERLERİ Almanya ile yapılacak ticari müzakerat Ticaret müsteşarı dün bu, hususta Şehrimizde bulunan Ticaret Vekâleti Müsteşarı Halid Naz- mi, dün öğleden sonra birlikler umumi kâtipliğinde yapılan top | lantıya riyaset. etmiştir. Müsteşar, burada - birliklerin Ticaret Vekâletine karşı olan vaziyetleri ve faaliyetleri etra -| fında "4 alâkadarlardan izahat | almıştır. Toplantı, saat 17 ye kadar devam etmiştir. Bundan başka dün öğleden evvel de Mıntaka Ticaret Mü- dürlüğünde bir toplantı yapıl- mıştır. Bu toplantıya da müs - teşar riyaset etmiş ve iç tica- ret umum müdürü, dış ticaret umum müdürü, dış ticaret da- iresi reisi, Ticaret Vekâleti tef- tiş heyetleri reisi, Mmtaka Ti- caret müdürü hazır bulunmuş- lardır. Bu toplantıda da Ticaret Ve- kâletini alâkadar eden işler ü- zerinde görüşülmüştür. Müsteşarın izahatı Ticaret Müsteşarı, dün, ga- zetecilere verdiği izahatta İstan bula gelişinin hususi mahiyette olduğunu söylemiş ve demiştir ki: “— İstanbula tamamen husu- si mahiyette geldim. Fakat bu arada Ticaret Vekâletini alâka- Berlinden gelen haberler, Yağmurlar yüzünden bataklık haline gelen arazide ve kötü! yollarda Rus ordusunun çekilir- ken büyük güçlüklerle karşılaş- tığını bildiriyor. Filhakika, ara- zi ve mevsimin harekât üzerin- deki tesiri her iki tarafça da mahsüs olmak gerektir. Büyük harpte Polonyanın ba kımdan mahrum — yollarında, takipler sırasında bilhassa Al- man ağır bataryalarının sıkıntı- lar çektiğini, bununla beraber Almanların hafif obüs batarya- larının piyade adımile yürümek imkânları bulduğunu biliyiruz. Tebiatin zorlukları, ne de ya- pılsa, yıldırım hareketlerine en-. gel teşkil ederler. Filistinin dağ) lik arazisinde, bizim gibi İngiliz. ler de tevakkufa, esaslı tedbir- ler almaya mecburdurlar. Rumanyada, kış içinde, bir mevzi harbi hayatı yaşanmıştı. rk cephemizde, mevsimin şid- detine rağmen, girişilen teşeb- büsler felâketler doğurmuştu. Kışın dehşetli fırtınaları, Rus ordusuna Finlandiya sınırların- da büyük müşkülât çıkarmış ve ağır zayiat vermesini intaç et- mişti Rus topraklarında şimdiden çetin vaziyetlerden bahsedilme- si, yarının beşer takatini - tüke ten harikulâdelikler karşısında kalınabileceğine işarettir Rusya arazisi, bataklık, or- manlık ve nehirlerile harekâta dü malar vermek istidadın- HARP VAZİYETİ Arazi ve Iklimin harekâta tesiri dadır. İklim yerlerinden kımıldayamıyacak hale gelmişlerdi. Bu vaziyet karşısında Türkler gemilerini yalnız kürekle işleterek birer birer kalyonlara (rampa) edi- yorlar ve — içindekileri kılıçtan geçiriyorlardı Anderiya Dorya kalyonları kurtarmak için ileri atıldığı za- man arkada ihtıyat filosiyle bekleyen Torgud hücum edi- ni emretti. Türkler limandan çıkarak müttefik donanmayı| yor ve iki ataz arasında kalan; (Sonu sahife 4 sütun 1 de) ise, yenilmez bir| düşmandır Bütün o muvaffakiyetler, ru-| hunu motörden almışlardır. Mo-| törse, bataklıklarda, sık orman larda, dağlarda, kesif kar taba- kalrile örtülü arazide ve gayri kaçırttılar. — Limanın önünde ufak tefek müsademelerle bir iki gün geçti, Üçüncü gün sabahlöyin ami- ral Gondolmiyeronun kuman - dasında — Venedik kalyonları | müthiş bir top ateşiyle Türk donanmasına hücum etti. Türk ler o kadatr Sseri ve ani surette hareket ederek — mukabeleye geçtiler ki kalyonların ne dü- Mmeni, ne de arması kaldı. Kalyon! rüzgârsızlıktan müsaid mevsimlerde - işlemez. Kışın, başlıyan harekâtı gün içinde hitama erdirmekteki im- kânsızlık, ancak ufak teşebbüs- lere girişilmesini meeburi kılar. Vâkıâ, bugünün orduları, hazar manevralarında da en kö- tü iklim ve arazide muharebe- ler yapılmasını derpiş eder. Fa- kat, nazariyatla ameliyat ara- sındaki farklar barizdir. Harp için çok iyi yetiştirilmiş olan Alman ordusunun da rolünü güzel mevsimlerde ifa etmesine sevk ve idare ötedenberi ehem- miyet vermiştir. Alman - Rus harbinin de kışa kadar kat'i neticeye erdirilmesi - hesaplan- mıştı. Rus müdafaa sistemi, tahki- mata ve sulara istinad etti. Mü- dafaa cephesi ilerisindeki sular kuvvet ve emniyet bahşetmesi- ne mukabil, geride kalan sular, ric'at vaziyetlerinde - tehlikeler doğurabilirler. Cenup mıntaka- sında Rus müdafaa mıntakası arkalarındaki köprülerin tahri- bine uğraşılırken, büyük kuv - vetlerle cepheden taarruzlar tevcih edileceğine — hükmedili - yordu.Almanlar Buğ nehrini üst kısmından geçerek sol kıyısını takip etmeyi tercih ettiler. Ode-| sa, ve Nikolüyefe teveccüh eden ordulardan cenubu şarki istikar metlerini almışlardır. Ancak, bu| harekâtın inkişafı, mukavemet vaziyetine bağlıdır. Günlerden | beridir, resmi tebliğler, bu ha- rekâtın inkişaf tarzı hakkında | bir bilgi vermemişlerdir. Son Berlin ajansları, Odesanın tecrid edildiğinden bahsetmek- tedirler. Ruslara gelince, tebli; lerinde cenuptaki kritik vaziye- | ti sükünetle geçiştirmektedir- ler, Tecrid, büyük bir ordunun gene sahrada ihatası, muhasara sı, çevrilmesi, bir kelime ile im- hası manasını tazammun - edi-| yorsa, yakında mühim hâdise-| lerin vukuuna ve fevkalâde teb- liğlere intizar edilebilir. molensk mıntakasında alda- tıcı bir sükün ve süküt hüküm sürmektedir. Bununla berabe Almanlar bu cepheyi besledik -| leri gibi Rusların da Moskovayı | tehdid eden bu istikamete mü- him kuvvetler ve harp malze- mesi kaydırmakta devam ettik- leri anlaşılmaktadır. Voroşilof ordular grupu min- takasında Moskova - Leningrad demir yoluna doğru ilerileme hareketleri henüz yeni muvaf- fakiyetler kaydedememiştir. Bugünkü teenninin, yeni ve belki çok daha kanlı çarpışma- | lar için hazarlıklar ifasına de-| lâlet ettiği meydandadır. Ve bu boğuşmaların mihrak noktası birden fazla mıntakada beline- cektir. iİzahat verdiı dar eden işleri üzerinde de te-| maslarda bulunmaktayım. | Bazı gazetelerde yeni Türk - Alman ticaret anlaşmasının İs- tanbulda cereyan edeceğine da- ir haberler çıkmıştır. Bu haber ler, doğru değildir. Müzakere- lerin eylül ortalarına doğru An karada başlaması muhterneldir,, Diğer taraftan bir müddet ev- vel Almanyadan gelen 7 kişilik ticaret grupu da piyasada te - maslara devam etmektedir. — | istimlâk işleri Bir_pîgr_aı—nla yeniden tanzim olunacak İstanbul - belediyesi istimlâk işlerini yeni bir programla tan- zim etmektedir. Şimdiye kadar dağınık bir şekilde yapılmakta olan istimlâkler muayyen nok - talarda teksif olunacaktır. Bu sene istimlâklerin bilhas- | sa teksif olunacağı noktalar E-| minönü Unkapanı istimlâk saha sile Gazi bulvarı istimlâk saha- sıdır. | Diğer taraftan Harbiyeden | Maçkaya kadar uzanan sahada | emlâki milliyeye aid bostanla -| rın istimlâki için de harekete| geçilmiştir. Emlâki milliye bu-| rasını belediyeye gayet ucuz fi- yatla satmağa muvafakat et - Miştir. Asker ailelerine yardım kanunu Büyük Millet Meclisi tara -| fından kabul olunan muavene - te muhtaç asker ailelerine yar- dım lâyihası esaşları belediye ve vilâyete tebliğ olunmuştur. 'Yakında kanunun tatbikatma | Haberler | * Sandoviş. fiyatları — İstanbul belediyesi ekmek unundan imal olu- 'nacak sandoviçlere azami fiyat koya- caktır. »4 Gihariğir çocuk bahçesi — Bele- diye Cihangir Çocuk bahçesi inşaatı- na yakında başlıyacaktır. * Ücküdar tramvayları — Üskü- “dar halk tramvayları - tarifelerinden bezı şikâyetler yapılmıştır. Belediye vaziyeti tetkik edecektir. | 'OKUYUCU——AI DİYOR Kİ Bir mahalle susuzluktan gikâyet ediyor Ve kura çeşmelerden birine Torkos suyu akıtılmasını istiyor Mubterem bay muharrir, Şehzadebaşında - Karakol arka- sındaki çeşme - ie att terafta Se- limpaşa yokuşü çöp ahırları ya- nındaki çeşmeye şimdiye kadar Kirkçeşme suları teâle edilmekte mmenin evvelce Ve karakol arka- ikon Solimpapa yokuşundaki çeş- || | sındaki çeşmenin bu defa — suları katettirilmiş ve © mahallin kala balık olan sekenesi bahusus simde pek harap ve bitab bir hal de kaldıklarından bu çeşmelerden susuzluktan bu sıcak ve kurak mev birisine olsun terkos suyu İeğlesi ne İstanbul belediyesinin dikkat ve — şefkatini ve bu ederiz rloa babdaki Tötfunuza efendim. Mahatle sekinlerinden N. 27 hanede Rami intizar Istanbul B Sergisi Bu sene açılması için faaliyete geçildi Vali ve Belediye reisi doktor Lâütfi Kırdar İstanbulda bir (İstanbul sergisi) açılması için harekete geçmiştir. Bu sene ilk defa açılacak olan bu sergilere İstanbulda imal olunan sanayi ve ticari emtia ile zirai mahsu- lât teşhir olunacak. Sergide bir de belediye pavyonu vücude ge- tirilecektir. Bu pavyonda İstan buül belediyesinin şehrin imarı için sarfettiği faaliyetler gra - fikler, büyük foto montajlarla teşhir olunacaktır. Vali ve Belediye Reisi Dok - tor Lütfi Kırdar bu serginin tedricen ve alınacak neticelere göre inkişafını temin edecektir Sergi tedricen bir (milli fu- ar) haline getirilecektir. Teşrinievvel ayı içinde açıla- cak olan ilk serginin yeri ve a- çılma tarihi için tetkikler ya -| pılmaktadır. Hazin bir kayib Memleketimizin tanınmış lerinden Fehmi Sadıkoğlu kerimesi, Hüsniye Sadıkoğlu mütptetâ olduğu hastalıktan kurtula- armatör- mıyarak daha çok genç yaşında iken 4 stos perşembe günü hayata gözlerini kapamıştır. Şirketi Hayriye- nin 51 numaralı vapuru bi at onda cenazeyi almak üzere den Bostancıya hareket ederek da 11.30 da cenazeyi alır camiinde öğle namazı kılınarak Me cidiyeköyü dilecektir sri merarlığına defne- — Sa fhoşluk bü yak — Bir polisle bir bekçiyi döverek tah- kir eden dört erkek, bir genç kız ve çocuk tevkif edildi Çarşıda kundürsoikk — ve salre gİbi İşlerde çalışan Mihal Çikadis, Tabriye, Yani Vatanidim, Reşad Tür keli, He Sofya adında gömlekçi bir genç.kız ve Natan adında da bir ço- cuk, evvetki akçam dükkânda hep beraber rakı İçmeğe başlamışlar dir, Grup bir hayil rakı İçip sarhoş olunca İçlerinde birisi; — Yahu, demiş, doymadık. Gidip ustadan para a- layim da biraz daha içelim! demiç ve odasına gitmek Üzene sokağa çılemıştır. Ancak, bu fazla sarhoş olduğun- dan yüksek sesle şarkılar söyle meğe, bağırıp çağırmağa başlamış, garesiz bekçi AH de kendisini ya- kalıyarak karakola götürmek aha — rakıya tomiştir. Fakat sarhoşların ancak — yözde onu uysal olduğundan ve bu da yüzde dokaanına dahil bulundu. « #undan bekçinin davetini serkeş lkle karşılamış ve ver kuvvetile: — Arkadaşlar, yetişin, bu bekşi beni karakola götürmek İstiyori Diye bağırmağa başlamıştır. Di ğerleri bu feryad üzerine toplan mışlar ve bekçinin atal Mışlardır. Bekçi dayak yiyeceğiei anlayınca düdüğü e imdad işareti vermiş ve Abmed adında bir po- üzerine lls koşarak yetişmiştir. Sarhoşlar bekçiyi bir hayli hır palamışlar ve — gelen polise karşı da: — Sen kimsin ki bizi karakola götüreceksin! gibi sözlerle otrafı ni çevirmişlerdir Natan adındaki küçlük çocuk polis Ahmedin arkasına çömelmiş bir tanesi de kendisini göğsünden iterek yere düşürmüştür Sofya adındaki genç kız da güya polisi arkadaşlarının elinden kur tarmak İstiyormuş gibi — aralarına girmiş ve polisi yine göya kazara yümrüktemıştı Bu şekilde polis ve bekçi ile hay 1l eğlenen ve kendilerini döven sar hoşlar biraz sonra yetişen imdad kuvvetlerinin müdahalesile yaka lanmışlar ve hep beraber evvelü karakola oradan da düm geç vekit Cürmü meşhud Üçüncü sulh ceza mahkemesine vertimişlerdir Dört erkek, bir genç kız ve bir çocuktan ibaret olan suçluların hepsi de mahkemeda açılmış oldük larından suçlarını rakıya atretmek İstemişlerse de, sarkaşluk kanunen bir. mazeret değlii, esbabı cayıldığı İşin Hepal de tevkif olunmuşlardır. bilâikle müşeddededen Bu merakli duruşma şahidlamin celbi İçin başka bir güne bısakıl- inıştir. 15 Ağustoa 1941 Serseri kedilere dair ULUNAY Yazan Abdülhak Hâmid merhums “Ben, memattan değil, hayatı tan korkarım,, dermiş. Üstadım bu derin sözünü ben - hayret etmeyiniz - İstanbul sokaklarını dolduran bedbaht kedilere söy« leteceğim. Köpekler, öldürülmek bah- tiyarlığına nail oldukları — içim hiç şüphesiz çok mes'utturlar. Kediler nedense bu saadete hak kazanmıyorlar. Araba geçme- yen sana sokaklar, boş arsalar, bir çok uyuz, topal, yaralı kedi- lerle dolu. Bunlar hayret edi- lecek bir (veludiyyet) le üre - vorlar, doğan yavruları bir ha- yır sahibi daha kendilerine gel- meden, ıztırap mefhumunu lamadan bir çukura an- gömüver- se zannederim günahtan ziya- de sevap etmiş olur. Fakat biz de buna hiç kimse cesaret ede- mez. O halde ne oluyor? Arsalar- da, viranelerde kendiliklerinden üreyen bu kaplan (minyatür)- lerinin adedi evlerden atılanlar- la fazlalaşıyor. Bu suretle se- nenin her mevsiminde açık bir (sefil kediler) meşheri vücude geliyor. Cins cins, boy boy, renk renk her çeşitten var. Ba- zasının açlıktan derileri kemik- lerine yapışmış, bazısı serçe ve güvercin avcılığı ile vahşet ha- line rücu etmiş... Fakat yavru- ların hali feci. Çoğu muntazam bir feryad şeklinde nefes ala - rak -çapakla tekrar kapanmış gözleriyle gelen geçenden me- mul edilmiyen bir inayet, talih- lerinin geklini değiştirecek bir lütuf bekliyorlar. Bütün hay - vanlar icinde temizliğe itinala- riyle tanınan bu zavallılara se- t keçenin dört ucunu ya bıraktırmış; açlıktan ,biça- relikten hiçbirisi artık törpülü dilini kirli tüvlerinin üzerinde gezdirmiyor. Bazıları bir tak- si tekerleğinin bu müthiş fe- lâkete nihayet — vermesini ar- zu eder gibi yolun ortasında kirli bir yumak hareketsizliği- le dertop olup bekliyorlar. Fakat talihsizlize bakınız ki goförlerde çok defa bir kediyi nemekten kaçınıyorlar. Bir (volan) darbesi zavallı hay- vanı gene çilekı mahküm ediyor. Ben hayvanın ıztırabına ta- hammül edemem. Yolumun tünde bulunan ve kedilere sefa- let meşheri olan böyle bir arsa- dan geçerken bir yavru kedinin benden merhamet dilenen mu- nis bakışlarına dayanamadım; c getirdim. Bir kaç gün sonra bir ikincisini bir a- raba altında ezilmekten kur- tardım, onu da aile efradına ilâ- ve ettim. İnanır mısınız? Bu iki hayr hiç bir zaman çamaşır tinde do; kana kana bi saadetten —korkan garip bir hal vardı. Önlerindeki süt ça- nağına, yemek kırıntısına — te- re e sokuluyorlard. —E büyük neş'eleri ol halde duğu lerindi Ge n gün ) bir su araba rdüm diği kadife ayağına musallat olan mor kanatlı leş sineklerini bile artık kovamıyordu. Matbaanın — karşısında — bit sokak vardır. Burada nınin tonoz dü - yavrulamış. Sokak ayrıca böy- le serseri kedilerin (randevu) yeridir. Loha ru - larını d lan ilerle D ke güzel geçini- yor. Karnı çökük bir kedi rusunun, yuva: tılan ekmek pi kine hiç ses çıkartmıyo! yada beraber ağ kalbleri birbirine rapteden bir şey yoktur,, sözü ne kadar doğ- ru imiş. Hayvanları için dikkate di bizim gihi bir çok reklilerin evlerini kedici hanımın meskenine döndürebi- lir. Bu itiharla ben ezilmiş bis kedi gördüğüm - ne derseniz deyiniz - acımıyorum. İsabet olmuş, kurtulmuş! diyorum. BLUNAY Kıztlay Batosu Kızılayın her sene verilmesi mutad olan yazlık bolosu bu sene de 28 Ağustos 941 cumar- tesi akşamı Anagolu kulübü Büyükada şubesinan verilecek- tir.