— Abe, be!. Hüsme Sun yok bu akşam inin kızgin bo- ğası gibi başmı aldı gitti be!. Bu sözler — üzerine Tösun üzerinde — konuşmağa başladılar: — Abe gitsin be!.. Ondan peh- livan olmaz be! — Hafızın dedi lede sırık - hamallı; Bel — Tehey! Hepten kalp be!. Bu, sözler Deli Hâfızı büsbü- tün delli divana etmişti. Her - geleci de olduğu yerde duramaz olmuştu. Nihayet, Deli Hafız söze ka- gibi o, iske- yapabilir rıştı. Çünkü ağalar bahsi uzat- mışlardır. Deli Hafız: — Olan oldu. Bırakın şimdi Tosunun lâfını ağalar be! Ağalardan biri — Ne o, Tosun mu yoksa geni üzdü? — Ne oldu ise, oldu.. Başka lâfa — geçelim. . Deyince, ağa, İbrahime döne- rek: — İbram,-yoksa sen de mi Tosuna üzülmüş — bulunuyor- sun? | Demesi üzerine İbram, patladı ve: — Elbet de üzüldüm.. O, çok iyi bir delikanla idi. Tosun, bu-| hanmaz bir adamdı. O, pehlivan- lığı vekâlâ öğrenecekti. Dedi. Ve, sözlerine şunları da - ilâ- ve etti: — Ben fazlasını bilmiyorum . Her halde o, kovuldu ki gitti. dedi. Bunun üzerine Deli Hafız, meseleyi açtı. Hata ettiğini iti-| raf etti. Hergeleci, tamamiyle vaziyeti anlamıştı. Bunun üze- rine, ustasına hitaben: Usta, yapmıyacaktın' elin Zaribine böyle muamele - yapılır | mı? | — Oğlum, gi çok ! mütcessirim.. Oldu. bir kere iş-| tel | — Usta, mağlüp olduysa ne| olacaktı?. y — Oğlum, hamal gibi güreşti. Hiç hasmının vaziyetini kontrol etmiyor, habire dövünüp duru-| yer . — Usta, senelerce Kara ku- cak yapmış bir pehlivan! Bili-| orsun ki, yağ güreşi büsbütün | ka bir iş, kolay kolay. Eli yatmaz bu işe onun... Fakat, bir 'de yatarsa onu meydandan kim se çıkaramazdı. — Dedim ya, oldu bir kere oğlum!. — Sonra, Tosunun - bize hiç ziyanı yoktu. On parasız köle| gibi çalışan bir adamdı. Bütün evin işlerini o, görüyordu. — İstanbula döndüğümüz za- man onu buluruz.. Ben gönlümü yaparım.. Bu, söz her ikisi için bir te- gelli ve bir ümid oldu. İki gün sonra İstanbula döndükleri Za- man Tosun, hemşehrinin yanın | da arayacaklar, bulacaklar, a- hp götüreceklerdi. -Yemekten sonra ciddi müba- haseler oldu. Kadirgali Hafız üzerinde duruldu. Hafızın duru mu mühimdi. Hergelecinin ya- pacağı güreş çetindi. Deli Hafız, Hafızın güreşini adım adım takip etmişti. Onun ne biçim güreş tâbiyesi tuttu - ğu nuve teknik durumunu epey ce kavramıştı. Hergeleciye, bu bapta uzun uzun dersler verdi. Hergeleci, ustasının verdiği dersleri dikkatle dinledi. Hattâ ustası ameli olarak elbise xleî bazı oyunlar gösterdi. Kadirgali Hafızın girişlerini | Hergeleciye tatbik etti. Bu gös- terişler Hergeleci için faydalı oldu. Hafızın çapraza ustalıklı idi. Çapraz olan hasmına gövdesile vuru yor, hasmını sersemletip da tıyor ve bir anda bu dağılmadan | istifade ederek tek çapraz bu -| dayarak kolaycacık hasmını | altına alıyordu Deli Hafız, Hafızın bu, tek çapraz giririne imrenmişti. Çok ustalıklı idi. Olduğu gibi girişi çok| girerken | | ma çapraz girmiyordu. Göğsile| vurup dağılyor ondan sonra bir çırpıda oyununu tatbik edi- yordu. Deli Hafız Hergeleciye bu, girişleri göslerdi. Zın bazı hünerleri daha vardı. Altta iken hasmını birdenbire Boşaltıyor.. - Hasım boşaldım zannederek alttan kalkarken bozuk n kaikığından istifa- de ederek derhal mühim btr o- yunla yord Hergeleci, us'sanın — tarifle- rinden ve oyun'arı tatbikinden mühim şeyler öğromdi. Yarınki güreş için epeyce fikir sahibi oldu. ... Güreş kurulmuştu. Davul zür nalar vuruyordu. Herkes büyük ERGELECİ İBRAHİM '« Yazan: M. Sami Karayel menmmmuraus ©3 ğ Afal| kemali dikka onra Hafı-| Gi O rau, Güreşin tâbiyesi aşi- kârdı. Her iki pehlivan da hü- cum ediyorlardı. reşi yoktu.' | orta güreşini bekliyordu. Ha - fızla İbrahimin güreşi heyecan- h olacaktı. Seyirciler hemen he men iki taraf olmuştu. Bir ta- raf İbrahim galip geleceğine emindi. Diğer taraf da Kadirga- h Hafızın büyük ortayı kurtara cağına kanidi. Deste güreşleri bitti. Küçük ortada tamamlandı. Sıra büyük ortaya geldi. Cazgır davul ve zurnaları susdurdu. — | Vo bağırdı: - — Büyük ortaya bir çift gü- Teşimiz var.. Ezerceli İbramla, Kadirgalı Hafız.. Bu sözlerden sonra da: — İbram, Hafız meydana!. İki pehlivan zaten hazırlan - miş - bekliyorlardı. Hergeleci, ustasının elini alelâcele öptü. Biraz daha heyecanlı idi, Oldu- ğu yerde duramıyordu. Bir ân evvel meydana koşmak istiyor- du. Kadirgalı Hafızın da heyecan h olduğu görülüyordu. Her iki- si de hızlı ve heyecanlı pehlivan olduğu için tavırlarından vazi- yetleri malüm oluyordu. Her iki pehlivan, yağlanmağa başladılar.. Bütün gözler onlar- da idi. Her ikisi de gayet itinalı yağlanıyorlardı. Cazgır, güreşçileri şöyle tak- dim etti — Ezerceli İbram!. Büyük ortanın Kırkpınar başıdır. — Kadirgalı Hafız, büyük| ortaya meydan okuyan bir peh- livandır. — Güreş kıran - kıranadır. Hâriçten kimse güreşe müdaha- le etmesin.. Suya gitmek, göz silmek, yağ tazelemek yoktur. Dedi. Davul zurnalar acı vurmağa| başladı. Çingene davulcular ve zurnacılar pehlivanına göre ha- va çalarlardı. Onlar, pehlivan- ları bir pehlivandan daha ziya- de tanırlardı. Ortaya iki mü- him pehlivan çıktığını biliyor - lardı. Her ne kadar bunlar baş pehlivan değiller idiyse de baş pehlivan namzedi pehlivan lardı. Sonra her ikisi de hızlı, atak, oyunbaz delikanlılardı. Çingenelerin — davulları zur- naları ortalığı çınlatıyordu. Bü- tün seyirciler davul ve zurnala rın ahengi karşısında oldukları yerde hıza ve heyecana gelmiş- lerdi. Her iki pehlivan, gayet gü- zel huzur peşrevi yaptılar. Fev- kalâde çevik çırpındılar.. Her ikisi de kendini göstermek isti- yordu. Hergeleci, âyak parmakları- nın üzerine dikilmiş bir ceylân çevikliğile havalanıp sıçraya- rak dönüyor.. Ellerini bir yuka- rı bir aşağı hareketlendirerek oyluklarına seri ve keskin vu- rarak ses çıkarıyordu. Kadrigalı Hafız da İstanbul- lu olduğu için huzur peşrevinin daniskasını - biliyordu. Arada sırada dizlenerek ve elini kal - binin üzerine götürüp masajlı- yarak huzur selâmları veriyor- du. Hergeleci, İstanbul ve huzur peşrevini ustasından bütün in celiklerine varıncaya kadar rendiği cihetle © da, açmazlar da Hafızdan aşağı kalmıyordu Peşrev, epeyce uzun sürdü. İki pehlivanın helâllaşmaları da | baş pehlivanlar gibi cakalı oldu. Güreş bir anda bütün hızile başladı. Her iki pehlivan da| birbirlerine durmadan hücuma başladılar.. Hücumlar, çok sıkı ve sert oluyordu. Birbirlerini kaptır- mamak için €n ince manevreler oluyordu. Her iki taraf bir oyundan di- ğer oyuna geçiyor, bir an bile nefes almamadan birbirlerine ıyorlardı. Tam, on beş dak ka ayakta iki pehlivan şiddetle | ve sor hızla birbirlerine hücum ettiler.. Çaprazlar, kaz kanat -| ları, Dalmalar birbirini velye- | diyordu. İki tarafda birbirlerinin oyun larını meharetle defediyor, di- ğer oyuna geçerek hücum edi- | yordu. Deli fız, bağ Müdafaa gü- Arkası var İkinci süvari tümeni, 22 inci | yari tüğayı 45 inci süvari alayın- dan almış olduğum terhis tezker mi zayi ettim, Yonisini alacağımdan eskisinin hükmü yoktur. Petürge Askerlik şubı kayıdlı 327 doğumlu Mi inde i ağlü Mehmet Çakar RADYO 780 Program | 18.30 Serbest 733 Müzik 10 dakika 745 Haberler | 18.40 Müzik 8.00 Müzik 19.00 Konuşma 8.30 Evin saati| 19.13 Müzik * 19.80 Haberler 12.80 Program | 1948 Şarkılar 12.33 Türkçe 2018 Radyo plâklar gazetesi I2A8 Haberler | 2045 Müzik 1800 Türkçe — | 2100 Zirant Plâklar takvimi 1818 Müzik 22.10 Baz eserle * 21.30 Konuşma 2145 Fasil 18.00 Program | 22.30 Haberler 18.03 Müzik 22443 Cazbant 255 — Kapanış Uzak şark hava hareketleri (Bap tarafı 2 Incl sayfada) zaman zaman faaliyetile müş - kül olur. Şu halde harp uzun sü recek bir yıpratma harbine müncer olur. Japonyanın en büyük ihtiyacı petroldür. Eğer kâfi stokları yoksa bu yüzden müşkülâta uğ- rar ve harbi göze alacak kadar ileri gitmez. Orijinal harp: Bunun nasıl olacağını tesviye etmek için ha rekât plânlarının bilinmesine ihtiyaç vardır. Bu harp u- sullerinde Giridde olduğu gibi hava kuvveterinin büyük rolü o lur. Esasen hava kuvvetlerinin bugünkü kudret ve kabiliyeti karşısında artık donanmanın serbest hareket etmesi karaya asker çıkarıp onu himaye etme- si pek müşkülleşmiştir. Netice- ye varmak için zayiata ehem - miyet vermiyerek her iki taraf açık döğüşürlerse o vakit pek meraklı harp hareketlerine şa- hit olmak kabildir. O vakit do- nanma tayyare gemileri refa - katinde bir deniz ve hava harbi şeklinde döğüşecekleri gibi, ka- ra orduları da tayyerelerin mü- zaheretlerine karışık — olarak çarpışacaklardır. Fakat acemi boksörler gibi açık döğüş ekse- riya yapılmadığından uzak şark ta muhtemel bir harp bazı fark larla garp cephesi ve Atlantik de devam eden hava taarruzları denizaltı ve korsan harbine ben zemesi çok muhtemeldir. Netice: Japon havacılığı A- merikan İngiliz ve Rus havacı- hlıklar ile boy ölçüşemiyeceği şüphesiz ise de Ruslarin ve İn- gilizin meşgul oldukları şu sı - ralarda Amerikan üslerinin u- zak bulunması Japonlara cesa- ret vermekte olsa gerektİr. Çün kü çok uzaklardan gelecek bom bardıman tayyarelerile hasarat ika edilebilir. Fakat harp bit- mez. Garp cephesinde daha ya- kından yapılan bombardıman- | lar da bunu göstermiştir. İşte uzak şarkın hususiyeti budur. Fatih Birinci Sulh Hukuk mah- kemesi Satış memurluğundan: Saim ile Yusufun yarı yarıya uh- delerinde bulu Mevlevihâne ka- pısında Melek hatun — mahallestnde Camii şerif sokağında 16 No. hh bir Mustafa ağanın hanesi bir Şakir baba tarafı verese rafı Hatice TİNİN Aarsası ve tariki âm ile mahdud - (500) muhammen kiymetli vakıf iki od: bir helâ ve 20 kadar meyva ağacı | bulunan b hçeli ve bahçedeybir ku- yuyu havi olan ahşap ev izalel şüyu zımnında açık arttırma suretile ati- deki şartlar dairesinde ve tapu ka, dına göre mahkeme baş kâtibinin o0- dasında 16/9/941 tarihine müsadif salı günü satılacaktır. Satış saat 14 den 18 ya kadar o günü muhammen kıymetin 96 de 75 şini bulursa ihale edilecek, aksi takdirde en son art- tıranın taahhüdü baki kalmak üzere 26/9/941 tarihine müsadif Cuma günü ayni saatte ve ayni mahalde atışı m edilerek en çok arttı- rana ihale edilecektir 1 — İşbu gayri menkulde müsec- cel ve gayri müseccel hak sahipleri- nin tarihi ilândan — itibaren 15 gün zarfında vesaiki ile birlikte memuri- yetimize müracaatları lâzımdır. Aksi takdirde gayri müseccel hak sahiple | ri paylaşmadan hariç kalır 2 — Satış peşin para iledir. Me- mur kanuni mehil verebilir 3 — Bedeli ihaleyi müşteri mia- a veremezse ihale feshedilerek Ti menkul yeniden — arttırn ılir ve aradaki fark - ve zar bilâ hüküm müşteriden alınır. 4 — İhale tarihine kadar vergiler hissedarlara ©6 de iki buçuk tellâli ye ile 20 senelik vakıf taviz bedeli müşteriye aittir. Arttırmaya iştirak edecekler 7 buçuk nisbetinde pey vere- ceklerdir 6 — Şartname bugünden itibaren herkesin görebileceği — surette tır. Fazla malümat - İstiyenler - satış 185 numara ile müracaat etmelidir- ler, SABAH Bando muallimi ve elemanı alınta Demir çelik gençlik kulü âı-mî; tETİ YUSUF 5 Ağustos 1041 Ş B İLE GÜZELLER GÜZELİ ZÜLEYHA başkanlığından | mise vi mizğlelk, DK üaü 7 ira velmiri M ambdk yadlı Haa M Baee ee a NDK ele hnacaktır. Taliplerin askeri bandolarda hizmet etmiş olmaları Ve-| Yazan : Muharrem Zeki KORGUNAL — 47 — yyaşlarının 40 dan fazla olmaması şarttır z Ka TTTT İ e Bu evsafı haiz olanların İki kıta fotoğraf ve ellerindeki vesaik ile — — Size, rüyanızın tabirinde| dalmıştı. Yanında a Kh Büğkanlığka mütacan! eimeliri Aciz kaldığımızı biklirmekle mü| başka İivise yoktu. Şaraptan, Ayrıca 65 lira aylık ücretle bir de bando muallimi alınacağından Bu işe talip olanların da 2 adet fotoğraf ve vesaiki ile klüp başkanlığına müra- cantları ilân olunur. Klârnet Kornet AHto Tronbön Baksifon Davul (6632) vErar D MA CA tecasifim!. Dedi, ve ellerini uğuşturmağa 1 Saşladı. ' — Biravun, kulaklarına nanamı- yordu. Bir rüyanın tabir edile- Miyeceğine nasıl ihtimal verebi - Hrdi? Yoksa hayırsız bir ne- tico almışlardı da söylemekten mi çekiniyorlardı? Bu çekin- muhteviyatı malzeme, her ve kapalı zarf usulü ile rada Umum satın alınacüktır, Bu işe girmek İstiyenlerin muvakkat teminatları ile birlikto aları ve tekliflerini ayni gün saat 14 6 kadar tayin ettiği wesi reisliğine vermeleri lâzımdır. Şartnameler parasız olarak Haydarpaşada Tesellüm ve Sevk şefliğinde Devlet Demiryolları İlânları Muhammen bedel, muvakkat teminat ve cinsi aşağıda yazılı Beş liste te müuhteviyatı ayrı ayrı ihale edilmek - Üzere | Ağustos 1941 çarşamba günü saat 15 de Anka- | Müdürlük binasında toplanan merkez 9 uncu komisyonunca | kanunun komisyon ve Ankarada malzeme dairesinden temin olunur. (6591) Muhammen Muvakkat L Bedeli Teminatı No Malzemenin lemi Lira Lira 1 — Alâtı cerrahiye 5.615.00 42118 8 — Ameliyathane masaları ve te- 20.000.00 1.500.00 ferrütatı. 8 — Müayene ve pansüuman masa- 3.650.00 21315 ları ve teferrüatı 4 — Küçük #sterilizasyon cihazları 6.350.00 478.25 ve teferrüatı 5. Fizik tedavi banyoları ve te- 4.905.00 367.88 ferrüatı. İnhisarlar _l_J_ Müdürlüğünden: Cinsl Mikdarı Sakız 2500 Kg. Litapon 2000 > Ekelitme şekli Pazarlık > genliğe ne lüzum vardı? Fira - Vun onlardan mutlaka hayırıl | bir netice beklemiyordu. — Ha- yırlı da olsa, hayırsız da olsa rüyasının tabir edilmesini isti- yordu. Reyyan ibni Velid, artık sar- hoş değildi. Mümeasilin müsbet veya menfi hiçbir. şey ifade e meyen sözleri üzerine ayılmıştı. Normal bir adam gibi kalktı, gi- yindi. İhtiyara yer gösterip o-| turmasını işaret etti. Kendisi de yanına oturdu — Ürkekliği bırak, dedi. Şu anda kendini bir Firavun hu- zurunda addetme. Alelâde bir Mısırlı ile nasıl konuşuyorsan benimle de öyle konuş. Rüya- mıin tâbirini açıkça söyle! Söz veriyorum ki delâlet ettiği mâ- na uğursuz ise size hiç bir za- rarim dokunmiyacaktır. İhtiyar mümessil, düzme bir tâbir ile Firavunu aldatıp ya - kağını kurtarabilirdi. Fakat, o karakter sahibi bir insandı. Ya- lan söyleyemezdi. Esasen arka- daşları da kendisine hakikatin haricine çıkmak salâhiyetini ver- memişlerdi. İlk cevabında ısrar etti: — Hakikat budur. — Bütün gayretimize - rağmen — rüyanızı tabir edemedin. Aciz kaldık. Ac- Zimizi itiraf ediyoru — İnanmam! Her 'rüyanın 1 — 29/71/944 tarihinde yapılan eksiltmesinde talip zuhur 'yükarıda cins ve miktarı yazılı iki kalem malzeme şartname ve nümümesi veçhile pazarlıkla satın alınacaktır. 2 — Tazarlık 9/8/1941 Cuma günü saat 10.30 da Kabataşta Levazım | gübemiz alım kornisyonunda yapılacak! 3 — Şartname sözü geçen şubeden bedelsiz alınabilir ve nümüne Nynl: yerde görülebilir. (6623) tır. etmediğinden, iyi veya kötü bir tabiri vardır, Siz de.benim rüyamı tabir etti- niz, amma müteessir olacağımı veya hiddete kapılarak size bir fenalıkta bulunacağımı zanne- diyorsunuz, söylemek istemiyor- sunuz. Tekrar ediyorum ki ben sadece meraktan kurtulmak az- Beden Terbiyesi İstanbul Bölgesi Başkanlığından — | Dolmabahçede yapılacak tnönlü - stadı için 'Beden Ditlektörlüğünce 1295 tarihli kararname hükümlerine menfğatler namina istimlâkine karar alınan kiymet müamelesi için dalmi encümenin 25/6/941 tarihli içtimamda teş- kiline karar verilen komisyonumuz 4/7/1941 ve 1/7/941 tarihlerinde ma Terbiyesi tevfikan gayri hallen yaptığı tetkiklerle madam Tedeşi ile evlâtkırfna ait bulunan Arazinin topoğrafik Vaziyetine nazaran heyeti parça üzerinden ayrı ayrı kıymetlendirildiği vergi rının tetkikinden anlaşılmış bulunmasına ve istimlâki mukarrer olup ev- raka wbağlı harita sarı boya ile işaret edilen 2400 metre murabbaı saha- cephesile kısmı mevzuu bahsolduğuna göre bugünkü alım satın İcaplarına göre be- nm «Askaraga> caddesi üzerindeki her metre murabbama beş lira kiymet takdirine karar verilmiştir. Alâkadarların V ANA ÖĞ Küçük tasarruf hesapları 1941 İKRAMİYE PLÂNI | KEŞİDELER: 4 Şubat, 2 Mayıs, 1 Ağustos, 8 İkinciteşrin tarihlerinde yapılır. Sahibi: A, Camaleddin Saraçoğlu adet 2000 Liralık 1000 > » 150 » > 500 » 0 » BZ UNUCA 50 » öR ser » Neşriyat Müdürü: Basıldığı yer: (H. Bekir Gürsoylar ve A, Cemaleddin Saraçoğlu Matba: umumiyesinin Genel umumt | menkulün — takdiri | işbu mütcaddit defterindeki — kayıtla- mindeyim. — Hakkınız var devletlim! Ne yazık ki rüyanız hiç bir rüyaya benzemiyor. — Rüyamın diğer rüyalara benzemiyen neresi var? Bundan daha açık rüya tasavvur edile- bilir mi? — Edilemez.. Fakat rüyanız tâbire gelmiyor. Nehirden ye- di semiz sığır çıkıyor. Bu, bel- ki bir şeye delâlet eder. Sonra da yedi zayıf sığır çıkıyor. Bu- na da bir mâna . vermek kabil- dir. Lâkin siğırın sığırı yutma- gazhaneye - bitişik büyük ü y & pek acayip! Gayet mânasız! 16629 | Sığırlar birbirlerini boynuzla - Ülünt eelle sedüer yarak öldürselerdi. Hiç de aca- dikkatine ar zolunur. ?//// TU NAN| 7 ÜY Kİ P7 1941 İKRAMİYELERİ Macit Çetin yip olmazdı. Başaklar da öyle .. Hülâsa, rüyanın ipe sapa gelir tarafı yok. Biz; aslı, hakikati olmiyan mânasız, batıl rü; rı tâbir edenler de bulunur. On- inanmak caiz ise sizi her alde meraktan kurtarırlar İhtiyar mümessil, son sözünü ylemişti. Bu rüyanın batıl ol- duğunu iddia ediyordu. Halbuki Firavun — öyle düşünmiyordu Rüyasının batıl olmadığına ina- niyor, çok mühim bir şeye de- lâlet ettiğini muhakkak sayıyor- du: — Pe dedi. Artık gide - bilirsiniz. Yalnız şunu söyle - mek isterim ki sen de, arkadı ların da rüyadan anlamıyor nuz. Cehlinizi bilseniz de halka karşı birer allâmei cihan gö - rünmek sevdasından vaz niz çok iyi edersiniz. İhtiya il, Firavundan ayrılıp a rının — yanına döndü. sarayı terket - mek mecburiyetinde olduklarını bildirdi. Sebebini sordukları za: man da onlara Firavunun son özlerini tekrarladı. Bunu du- r da artık dururlar mı? Umdukları bol bahşişe veda o-; derek süklüm püklüm çekilip| gittiler iravun, ümidini kesmemişti. | Ümidini kesmediği içindir. ki| n güçten soğumuştu. Hep anın delâlet ettiği münayı | a çalışıyordu. Zihni bun- bulm dan başka hir şeyle meşgul d i. Yemektan, içm ““ten bil lmişti. Gündüzle hat & demiyor; geceleri dovu, dü rüst uyku uyuyamıyordu. | Bir gün gene tefekktir âlemine e bulunan n tlerinden Galata rıhtımı Üzerin. gelerinde vapurların ha editmesi mümlnündür, mümkün olduğu ilân olunur, Devlet Denizyolları İlânları | efendisinin bu haline çok üzü « lüyordu. Bir çare bulup onu meraktan kurtarmağa can atm 'ordu. Düşünüp dururken bir« lenbire Hazreti Yusufu hatım İadi. Gözlerini sevinçle parlatan — Buldum, buldum!, Diye bağırdı. Firavun, Aâtle başını geri gevirdi. sini daldığı tefekkür âlemindemi ayırdığı için şaraptarı - payla di: — Kes sesini, küstah! Sonra merak ederek — Buldum, buldum, diyorsun. Ne kaybettin ki, ne bulasın? Şaraptar, ayni heyecanla vap verdi: Rüyanızı tâbir edecek - bi- risini buldum. Firavun, şaraptarın yakasına tarıldı — Ger bedbaht! Eğer yalan söylediğin tahakkuk ederse seni cellâda V rim ! c& araptar korkmıyordu. Haz- reti Yusufun tâbir ve tevil âle- mindeki derin vukufuna inanı- yordu. Fakat şimdiye kadar o- nu niçin hatırlamamıştı? Bahu- sus ki o, kendisinden tavassut talebinde bulunmuştu. — “Beni Firavuna hatırlat,, diye rica et- mişti. Heyecandan titriyen bir sesle: — Ey benim devletli efendim, diye söze başladı. Zındanda ye- di senedenberi bir delikalenli yatıyor. Bu, İbranidir. Aslen hür olduğu halde kardeşleri ta- rafından köle diye satılmıştır. Yedi sene Potifarın hizmetin- de bulunmuştur. Nihayet Zü- leyhanın gadrine uğrayarak &- « fendisi tarafından zındana atıl- mıştır. Zındanta ayni günde girmiştik. Mahkümların rüya - larını tabir ederdi. Ben ve arka- daşım çaşnigir, bir gün onu im- tihan etmek hevesine kapılmış, birer düzme rüya söylemişi Düzme rüyalarımızı hakil yya gibi dinleyip tâbir etti. Be- nim üç gün sonra affınıza maz- har olarak tahliye edileceğimi, eski vazifeme döneceğimi, arka- daşımın da asılacağını bildirdi. Dedikleri ayven çıktı. Eminim ki Bizin rüyanız: da tâbir eder. E- Mir buyurursanız gidip kendi- sine nakledeyim. Firavun, bir türlü inanmak istemiyordu. Bunca meşhur mu- abbirin, kâhinin, sihirbazın, mü- neccim ve âlimin tabir edemedi- ği bir rüyaya alelâde bir zın- dan mahkümu nasıl mâna ve- rebilirdi. Bununla beraber, şa- raptarı- göndermekle bir şey kaybetmiş olmuyacaktı. Ona is- tediği müsaadeyi verdi ve dedi 9 tâbir etme- ğe muvaffak olursa yanıma boş dönme, o delikanlıyı da getir. Bir defa kendisini göreyim ki sözüne inanmak caiz olup ola- mıyacağına kândat getireyim. Şaraptar, el ve etek öperek huzurdan ayrıldı. Zındana git mek üzere sarayı terketti. * eti Yusufun içinde bir ndür bir ferahlık vardı. gır bir yük atmış isini hafif hissediyordu. hliğın hayre alâmet 0- acağını düşünerek sevinip du- ruyordu. Muhakkak ki nek ya- kında Ulu Tanrının yüksek hu- di zuruna mail olacaktı. Sonr kadaşları da kendisivle pek nidar konuşmağa başlamışlar - dı. nki ağız birliği etmişler gibi — Eğer zındandan çıkarsan bizi unutur musun? Diye soruyorlardı? Halbuki yedi sene zarfında böyle talde — bulunmamışlardı lah, mahkümlara böyle ko - nuşmayı ilham etmekle sevgili Yusufa yakında hürriyete ka vuşacağını sezdiriyordu. çok iyi anlayan Hazreti Yusuf, arkadaş! n Buallerine cevap vererek — Allah, bana sizi masın! Diyor li olma kreti unuttür - e onlara daima rını, Cenabı H nelerini, (Arkast va: merkez ve şube tabklarımız gi- bir hafta evveline kadar bilet tedarik Mevsim hasebile yolcü nakliyatmın ziyadeleşmesinden dolayı vapürla- rımızın hareket gün ve zaatlerinde izdihoma mahal kalmamak Üzere sayın yolcularımızın bir kaç gün evvelinden bu gişelerden biletlerini almalarının KB814)