=—=M isbat etmişlerdi. Bütün pehli - wanlarca malüm olan . bir keyfi- van İstanbuldan çıkardı. nun -birçok sebepleri vııdı Bir kere, saray etrafında top lanan meşhur başpehlivanlar İstanbulda bulununlardı. İstan- bulda yaşarlardı. Sonra pehlivanların en- seçil- miş olanları saraya gelip baş-| ;pehlivan olurlardı. Bu pehlivan- dar mahduttu. Bunların çle - Tinden sıyrılıp seçilenler de.sa- rayca başpehlivan adadına dahil oldukları cihetle ortada "mah - j dut ve muhit içinde ustalık kör- | leşirdi. İ İşte bütün bu sebeplerdir ki, İstanbüldan iyi pehlivan yçıkma- ssına sebep olmuştu. Hele, İstan- “bulda »yetişen 'büyük rorta 'baş- altı pehlivanları “gibi pellivan- | Wlar öyle kolay:kolay-mağlüp edi- demezdi. Aydoslu da bunlardan *biri idi. DeliHafızın “Aydosludan çe- *kindiği »kadar vardı. *Hergeleci vye en büyük rakip-sayılabilirdi. Aydoslu, "nihayet ! hasmını *bir *biçimine getirdi,altına aldı, ters *kepçe ile'ustacasına "mağlüp et- ti.*Mebmet 'te vortadan çıkmış- | tı. Ortada'kalan ve daha hâlâ-gü- Teşen hasımlar habireiböğuşu - 'Bende de açmazlar vardır. yorlardı. Bunlar, biraz dâha bo- ğuştuktan sonra hakem heye- »senden dinlemek.. tince berabere sayırmağa | karar verildi. Bunlar da berabere ay- Yazııı Sami Eamye' öyee Blmer | Mikasbul pehlivanları her de- inde usta olduklarını her.yerde yet idi ki, usta ve mahir.pehli-| “yırdedeceklerdi. Sabaha yapılacak -güreşler, | “bütün katagoride de başa kal-| amışlar arasında icra olunacak - . Ay.ıılmıyın bazı güreşler de leıuhııeJıımnlııH»uık -ımgkııınlduguışn mılanW nni Ayddııyu Hütani yoöktu. “Zavallı bir yelken gamııı:ıt—! “ıyarak “Selâniğe gelmişti. Onu tutan hiç kimse olmadığı gibi zandiğı cihetle bazı |£ galar onu meenilerü | “Bilhassa ; 'Hergeleciye #muarız 'Olan ağalar ve beyler, Aydoslu- oyu daha o geceden himayeye “kalkmışlardı. 'Maksat çok aşikârdı. Çünkü, *büyük ortaya güreşen pehlivan- lar içinde bu beylerin kendi. peh- livanları da vardı. Bu pehlivan- lardan birçoğunu Hergeleci,yen- miş bulunuyordu. İşte bu sebeple, “Hergelecinin 'de kendine mahsus “düşmanları vardı. Düşmanlar Hergelecinin yyenildiğini istiyorlardı. “Aydosluya tesâhüp eden ağa- ilar've'beyler onu çadırlarına da- vvetvettiler, yedirdiler, içirdiler.. #esona-birçok öğütler verdiler. Aydosluya-şu masihatleri veri yyorlardı — İbrahim, iyi bir pehlivan- dır.Onun karşısında daima oyu- mu-ondan bekliyerek —ona -göre kendini idare et — Sen, “usta 'bir pehlivansın, | ihoş ibunları :bilirsin.. fakat, İb- | rahimin “üzerine »gitmek iyi ol-| ı sana bir keredaha söy | lemek dâzım... Deyince; Aydoslu dayanama- dı, mukabeleye başladı: yim, biz İstanbul çocu - | — iğuyuz. Bir pehlivanın neresin -| | den tutacağımızı biliriz. — Ben, İbrahimin güreşlerini gördün mü? — şte, burada gördük ya?. — Bu kadarı kâfimi?. — Bir pehlivan için kâfi! — Nasıl 'buldun İbrahimi?. — Fena pehlivan değil.. Oy- mak ve usta bir pehlivan.. — Güreşi bizim dediğimiz gi- bi değil mi?, — Öyle amma, ona oyun ver- mek daha tehlikeli olur.. Oyu- nu, oyun kovalar... Bir pehlivan Oyun almazsa hasmının oyunu- na takılır durur. Dedi. Aydoslu, çenebazdı. Her İs- tanbullu gibi söz söylemesini bi- lirdi. Söz altında kalmazdı. Böy- le olmakla beraber beyler, Ay-| gdosluya kızmamışlardı. Biz, senin gâlip gelmeni Aydoılu da cevap vermişti: — Benim galip gelmemi ister- seniz beni kendi halime bırakı « | niz.. Ben, neresinden “tutacağı: mitbilirim. Dedi. Aydoslu, kendineşgüveniyor - du. Hergeleciyi meydan yerin - de görmüştü. Güreşini seyret - Mişti. Aydoslu, mükemmel surette | *Bunlar da bitt yedi içti, yattı. Sabaha -dipdiri çük orta güreşlerine geldi. gelince, o, usta - sile ve köylülerile handa kalmış- lardı. 'Tosun da beraberdi. Deli Hafız, Hergeleci, Dedi. 'Tosun, kâbul-ediyordu. Fakat bir kere olmuştu. Sâbah oldu, güreşler kurul - du. Davullar, “zurnalar ortalığı çınlatmağa — başladı. Cazgırın çatlak wesi duyuluyordu.. / Desteye kalan başlar mey- F dana Deste güreşleri — başlamıştı. Derken a Kkü- ler meydana!.. Küçük -arta güreşleri de -baş- 'Tosun — lamıştı. Hergeleci, kispetini: giy- konuşuyorlardı. Tosun, Herge- miş sırtında gömleği bekliyor - lecinin bir çoök.tesellilerile biraz kendine gelebilmişti. Az çok ko- nuşabiliyordu. du. Hergeleoi, olduğu yerde du - ramıyordu. Yarışa çıkacak at- Deli Hafız, Hergeleci ile âlay Jar gibi tepiniyordu. Deli Hafız | alay ediyordu: ediyordu: — Ulan “yarın seni “Aydoslu —meydan 'yerinde oynatacak.. — Ben onu aynatacağım 'us- ta!.. 'O:beni aynatamaz.. — Öyle zannedersin” — Vallah oynatamaz.. Sen de göreceksini?. — Tosunu oynattı ya!.. — 'Bakma, -oldu !bir şey.. O, Tosunu da “yenemezdi.. — Balgibi yendide :öteye sgeçti:bile... — Eh! -Beni:de ,yensin göre- lim — Sıkı tut, kendini sora İs- tanbullu derler.. onlar da çok | açmazlar vardır... — Bana da Ezerçeli - derler.. — Bilmem.. Bentden söylemek — “Teşâkkür -ederim -usta!, Ben, onu evel:Allâh senin önün- | deryeneceğim... — Mnşallah Dedi. 'Tosun, söze karıştı: — Usta, bir kazadır öldu, ne syapayım. — iBvet, pehlivanlıktır -olur.. fakat, dikkat-etmeli.. — Çok dikkatsettim samma, ' dişteoldu. — -Sonunda acele cetmiyecek- | “tin, günkü nasıl olsa »berabere kâlacaktın?. — Berabere kalmak stemi - 7oıdum da ondan.. İnsan karşısındaki pehli - , vanı 'tartmalı.. o, senin için be- —n'ben kaâlımnacak bir pehlivandı. Heıgeım de sör — Üstanın değ loğru. la oynak ve usta herif.."Güreşi beraberergötürecektin.. “Üstüne gitmiyecektin.. |.gi, hırsından bembeyazdı. Du -| i “yağlanmağa 'başladı. — Ne oluyor İbram?. — Hiç usta! — Ulan olduğun ,yerde dura- miyorsun ?. | — Nasıl durayım usta?, — | — İçin titriyor değil mi?, — Usta, biran evvel çıksak meydana!, — Sabırlı ol.. — Duramıyorum usta!.. — Aferin İbram.. Pehlivan dediğin böyle harslı ölur. — Bak.. Çenelerim hınbmne wuruyor.. — Şimdi meydana çıktığın za- aman durur.. — Ah, bir çıksak meydana.. 'Dedi. 'Tosun da #öyleniyordu: — İbrami!. Seni göreyim. Hın cımı al!, | — Korkma Tosun.. Çıkara yoağım senin kazığını.. | — Bâk, güreş nasıl olur,gör? — 'Ah, şu “Aydaslu bir dâha benim elime geçmiyecek mi?, — Ne, yapacaksın?. Sıro, “büyük olta güreğlerine ;geldi. Cazgır, davuülları sustur-! —muş bağırıyordu: — Büyük nmy&gumşecekler meydana .Bergeleci, gömleği sırhı.ıdın' isıyırmış, titriyerek kazan dibi - ne:koşmuştu. Hergelecinin nen- dakları titriyordu. "Aydoslu oralarda değildi. He- | yecansızdı. Sâllana sallana (ka- zan dibine geldi ve durmadan CArkası var) Sinema seyrederken düşüp yarâalanmış? Kadıköyünde Yeldeğirmenin- de Nemlizade sokağında soturan “Hasan oğlu Fikret Süreyya si-| nemasında film -seyretmekte | iken düşmüş ve:dudağından ya- | Talanmıştır. “Yaralı Çocuk Nü- mune' hastahanesine kaldırılmış tir. ZAYİ İstanbül İthalât gümrüğünün 32099 numaralı ve 25040 tarihli “beyannamesine /ait gümrük makbuzu -zayiredil- di, Yenisi çıkarılacağından eski- sinin hükmü-yoktur, , İttihat Değirmenleri 'Türk VEFAT | ur. | sAnkarada jandarma Önyüz - başısı Mithat, gazete makine |»gefi -Zihni, Adıyamanda Kuyu-| xak mahiye ('müdürü:Nusret we | Ekremin pederleri Çeşme'eşra- | ifından #binbaşı mütekaidi Mus- tafa Sıtkı Ildız diln 94 yışm-ı 'da olduğu hâlde eceli mev'udile | Hakkın rahmetine (ulaşmıştır. | GCenazesi, Nuruosmaniye cad- desinde 56 numaradâki evinden | kaldırılarak “namazı “Eyüp ca- | miinde eda edildikten sonra şe- “Allah “rahmet eylesin. Anonim Şirketi İbsan Hilmi Bey'bir kaç sene- den'beri çapkınlığı ile tanınmış birinci —sınıf — tüccarlardandı. Kırk 'beş senelik hayatında se- fahate ancak şimdi yer vermiş- ti.'Bir genç kız veya “kadına Üğgem kur yapmak onun nazarında effedilmez günahlardandı. Da- ha doğrusu alçaklıktı. Fakat şimdi bu mazariye alt üst ol- cazibesine kapıldığı yeni yatın ufuklarında koşmağa başlamıştı. Bir tabirle, kırkın- dan sonra azmıştı. Gengliğinde melek vasfını ka zanan İhsan Hilmi bey hâlen bir Azrail, bir şeytandan fark- sızdı. Sabık karısı ile evlenirken o zamanki âdet icabı birbirleri- ni görmemişlerdi. Bugüne ka - dar devam edegelen saadetle - rini hayallerinin sukutuna'med- yundular. Çünkü 'her ikisi de tasavvur ettikleri tip ve karak- terin aksi ile karşı İstinatsız, temelsiz vücut bulan bir saadet ne kadar zaman de- vam edebilir? İhsan 'Hilmi bey de aile geçimsizliği ve biraz da iğfal —yüzünden — yuvasından, karısından ayrılmıştı. Dört se- neden beri, yalnız yaşıyor, çü- rük iradesinin emrettiği şeyleri zevkle tatbik ediyordu. Xalnız, şunu söylemişlerdi: hitliğe defnedilecektir. , g—— HİKÂYE D — — Fecibir — elecı Ibrahım cinayet İzmit, (Hususi) Karasu | kazasıflım Limandere köyünde | 18 yaşında bir delikanlı mısır tarlasında-meçhul bir. şahıs ta- rafından katledilmiştir. Tahki- kata el koyan jandarma kara» kol komutan! Bahkesirli Musta- fa Erdoğan bu esrarlı cinayetin failini derhâl meydana — çıkar- mıştır. Katil, ayni köyden — 30 yaşında Osman Çelek adında | biridir. Cinayete #sebep de maktul Süleymanın katil Os- manın amca karısına göz koy- ması ve onu sevmesi imiş. Gözü.-dönen âşık İzamit, (Hususi) — Karasuda tanınmış bir şahıs ölan Canavar Şükrünün “kızı 18 yaşında Mü- Tüvveti, çobanları 'Mustafa zor- la kaçırmıştır. 'Kızın feryadı üzerine âşık çoban kızı-mühte- lif yerlerinden - bıçaklanmış ve ada yetişen Mustafayı da i-şekilde yaralayarâk — kaç- Bu'kanlı âşik şiddetle mıştır. aranmaktadır. W Kazaen öldü İzmit, (Hususi) — Karasunun Yassigeçit köyünde Cevat oğ- hı 7 yaşında Hüseyin ile 6 ya- şında Cemal isimli iki kardeş babalarının tabancası ile oynar- larken tabanca âteş âlmış — ve Cemal vurularak ölmüğtür. Adliye tahkikat yapmâkta » dir. W 'Karasu plâjları İzmit, (Hususi) —.Karasuda Karadeniz kenarında gürzel bir plâj yyapılmıştır. Bu plâjdan | bütün Karasu.halkı istifade et. mektedir. Plâja bir : gazino ilâ- vesi de istenmektedir. ı Yol sinşaatı İzmit, (Hususi) — “Adapaza- rı ile Karasu arasındâki yölun inşaatına bağlanmıştır. Bu yo- lun kışa kadar yapilacağından bütün “Kanasülülar memnün - Yeni neşriyat | İslâm Ansiklopedisi 'cüz IV Maartf Vekilliğince neşredil- mekte olan:İslâm Ansiklopedisi- nin dördüncü fasikülü, dolgün mündericatla çıkmıştır Bu fasi- külde de, tashih ve tadil olun- muş bir,çok maddelerden başka, ilim ve fikir âlemimizin en sa- lâhiyettar .simaları tarafından yazılmış makaleler de bir hayli yekün “tutmaktadır. “Ekserisi | “Türk âlemine ait olan bu.mev- zular, büyük-bir dikkat ve itina ile işlenmiş ve bundan sonraki telifata esas ve-mehaz teşkil e- “decek bir'kemal -derecesinde ol- “mâk üzere, 'kateme alınmıştır. fasikülün —ihtiva et- tiği telif maddeleri tertip sırası iile asağıya kaydediyoruz: Akif Paşa (Ahmed Hamdi 'Tan pinar), Akkerman, Akşehir, A- | lacadağ, Aladağ, Alâiye, Alaşe- hir (Besim Darkot), Akkoyun -| lular, Alâiye (tarih), Alaşehir (tarih) (Mükrimin Halil Yi- nanç), “Akmescit, *Aksungur “Ahmedili, “Alamut (Zeki Velidi “Togan), Alâeddin Halci, Alın - cak (M.'Fwat “Köprülü), “Alâed- din Paşa, Alay (İsmail Hakkı Uzunçargşılı) . Dördüncü fasikülünifiyatı L| liradır. 12 TEMMUZ 1541 ıSUNvA HARBİ (YENİ SABAH)IN BÜYÜK SİYASİ Timâuı Çanakkale önünde çeliğe karşı imanın zaferi — Orasını sorma. Sana an- tika merakına ait ufak bir ders vereyim: Bir malın fiatı kat- iyyen sorulmaz, ona verilen kıy- met sorulur. “Kaça aldımsa al- dım; sana ne?,, derim. Amma “Bu kavvukluk ne eder? dersen ©o zaman konuşuruz. | Fazıl gülerek tekrar etti — Ben müşteri olmadığım için sormuştum. O halde kıyme- — Bin lira, on bin Jira, yüz bin lira... — Amma yaptın ha... — Antikacılıkta bir maâla böyle fiat istemek, onun satılık Olmadığını söylemek demektir. Nazmi bunu söylerken &lile kavukluğu ökşuyordu. Tekrar odaya girdiler. — Şimdi sana Üçüncü Mus- tafanın o meşhur - besmelesini göstereceğim. Nazmi cebinden vfak bir a- nâhtar çıkardı. Üzeri Üsküdar çatması denilen kumaşla ön sedirin altından bir çekmece çek ti. — Çekmece de “Türk işidir. Onun da-inceliğini birazdan an- Jatırım! | Dedikten-sonra kapağı açtı; ceylân derisi bir altlığın arasın- ilan: bir yazı seçti, Bazıla-uaata, — İşte! “dedi. *“Yunanistan bize iltihak ede- bilir. Bulgaristan Türk toprak- Yazan: — V. Çorçıl nan en mühteşem mvmhu;ırın - dan birini zaptetmek, bütün is- tifadelerine “zamimeten bir de müttefikler arasında derin tesir- ler huhsüle getirecek ve işbirli- Bini perçinliyecektir. 'Rusya bu suretle muühtaç olduğu cesareti bularak 0 kadar uzun zamandan beri beklediği yardıma nail o- lacaktır. Rusyanm “menbaları gçoğalacak ve ordularının yeni » den teşkili için onun önüne yol açılacaktır. Diğer taraftan Bal- kanlardaki vaziyet tamamile ta- dil edilmiş Olacak ve İtalya doğ- rudan doğruya bu zaferin tesiri altında kalacaktır. Bizzat As- (yanın bile bu zaferde hissesi 0- lacaktır. İşte bu sene elimize ge- çecek olan mükâfat.. Bu mükâ- fatı pek fazla birşey kaybet - meksizin, kısa bir zamanda el- de edebiliriz. Fakat “derhal ha- Teket &tmök lâzım. O kadar ki, acle'bir —muvaffakiyet “temin edilebilir.,, Rusları gevirmek — üzere “taarruz larından mütalebatta 'bülunma- Bütün Rus ordusunu im- Ba mütemayildir. Vakit kaybet- miyeceğiz,,, | Eğer Çanakkaledeki kuman -| danın istediği andan itibaren kı- | taatın nakli başlasaydı bu nakil işinde hiçbir müşkülât görülmi- yecekti. Fakat bir taraftan hü- kümetin değişmesi, diğer tarâf- 'tan kararsızlık gecikmenin baş- hca âmilleri olmuştur. Acele :muvaffakiyet! Bununla:beraber yeni bahriye mazırı M. Balfour büyük bir ceht eve gayretle yeni askerlerin sev- ikine (uğraşıyordu. — Akitanya, Moretanya ve Otimpik isimlerin deki büyük 'gemiler “bu işe 'has- redildi. Halbuki amiratlık birçok *haftalar'bu gemiler:n'asker nak linde kullanılmasını reddetmiş - ti. Çünkü'her *birine 7:8 bin kişi yerleşecekti. 'Bu kadar sinsanın birden "bir torpille batması gibi dehşetli bir âkıbetten çekiniyor- du. 'Yeni harbiye nazırı böyle feci bir tesadüften ziyade sürâte e- hemmiyet verdiğini göstervdi ve nihayet iki fırkanın daha hare- keti için emir verildiği için ta- arruzun Ağustosta yapılabilece- ğiranlaşilıyordu. Halbuki diğer taraftan 'Türkler de boş durmu- yotlardı. 18 Haziranda kabineye verdi- | ğim mühtıra şu satırlarla bit -| mektedir : *“Yazın sonundan evvel İstan- | bulu-ele-geçirmek iktidarına, va- sıtalarına şünhe yok ki malikiz. Bize karşı harp eden'üç-impara- torluktan birini “(yani “Bürkiye- vi ortadan kaldırmak, dünya - | KIRKINDAN SONRA Yazan: Süheylâ Uytun Bu yazı İstanbulun en lüks İhsan Hilmi beyin muhatapları ve modern, en güzel sayfiye ye- üzerinde hasıl ettiği his bundan ri olan Büyükadada geçirmek hevesine kapıldı. Bir kaç arka- daşı ile beraber klübe koştu. Konuşmaya veya yürümeğe ye- mış acemi bir çocuk gi- biydi. Hareketlerinin gayri ta - bit oluşu etrafta antipatik bir hava hasıl ediyordu. Çünkü mu- hitin, hayatın yabancısı idi. Gü- nün hemen — bütün saatleri oyun başında geçiyordu. Sabah- leyin banyo aldıktan sonra ace- le ile kahvaltısını yapar, ve yi- ne oraya koşardı. Çünkü arka- daşının genç bir kızı ile tanış- Klübe oyun için değil, o yül ettiği macera iğaçtan meyva bek lemek, cansız bir mahlükta ha- yat emareleri görmek hevesine benzer. Vahşi bir hayvan me - deniyet ortasında nasıl kükrer ve dehşet uyandırırsa bakımsız karakter de muhitte böyle nâ- hoş bir hava peyda eder. İşte ibaretti. Herkes, bilh genç kadın tarafından be, he: diğini zannederken heyhat k bunun aksi ile karşılaşıyordu Bu da çürük iradesinin teşhir ettiği tabii bir netice idi Genç kız harikulâde güzel ve zengindi. Ayni lıydı da, Şüpt gin flârtünü kabul etmezdi. at kırkından Ssonra az “ihtiyar genç,, e bir tuz. mak, bir sürpriz yapmak doğrusu bir ders vermek ist du. Bir kaç defa tenise davet et- ti. Bilârdo masası başın - da saatlerce terletti. Deniz - de tehlikeli oyunlar yapmağa mecbur etti. banttan yükse- len yeni bir dansın oynak hava- larına adımlarını uydurtmak is- tedi. Hepsinde de tahmin ettiği neticelerle karşılaştı. Kırkından sonra öğrenilen -şeyler ancak bu kadar başatılabilir. ve file ) geçerdi. İhsan Hilmi bey y yavaş bugünkü hayatından s0- ya başladı. Fakat uştu. Geri dönmek, e imkânsızdı. Bu gen: ramaz kızın elinde bir zdı. Sürüklediği itsüz gitm lan Ol- av- ayuncak- her mec - tan fark yere te buriyetinde olduğunu görüyor - du. Güneşli ve berrak bir haziran sabahı idi, İhsan Hilmi bey ya tağından kalkmış yeni karşılaşaca; güçlükleri düşünüyordu. Yavaş ça kapı vuruldu. İçeriy kız girdi. Sırtında deniz elinde valizi - ve de güneş gözlüğü vardı. Gülerek ki saadetlerin en büyüğüdür Bugün kotra ile gezmeğe iz Hilmi bey dedi pencerenin yanına yakla vap beklemeğe başladı. İhsan Hilmi bey boynunu bük müş -ellerini birbirine - 5 başlamıştı. Dudaklarından dö - külen kelimeler ancak duyula - e — beraber gen ü- inde mü, ha-plânı. - Geniş mik- yasta ricat 1915 senesi Mayıs ve Haziran aylarında Çanâkkale bu halde iken şafk cephesinde büyük Rus ricati *bağladı. Zaten Mar- tan sonuna kadar Alman gene - Tülleri Hindenburg ile Lüden- dorf'un sevkülceyş “plâtları"Rus ordularının tamamımı ihâtayı is- tihdaf ediyondu. «Bu cinsten bir lârın Hk 'darbesini onlar 1914 inciteşrininde Varşovaya tev- cih setmişlerdi. Pakat o zaman sAlman ve Avusturya kuvvetleri böyle bir plânı “tatbik sedecek mikyasta değildi ve bu ihtiraslı plân -Rus ;başkumandanı —-Gran dük “tarafından bozulmuştu. Almanlar bir de İkincikânun- da -»bu defa>şimal istikametinde- şariri Prusvadaki “Rus 07 u ei na karşı “taarnuza “geçtiler ve Mazuri “bataklığındaki “müthis muharebede 100 “bin esir “alma- ya muvaffak oldular. Fakat Rüs orduları kuvayı külliyesi çev - rilmeden evvel çekilmeye mu -| vâffak olmuştu ve bu hâdisede pek sevkülceysi bir netice te- min etmedi. 'Fon 'François ismin | de maruf 'bir Alman sâlâhiyet- tar generâli bu harp hakkında şöyle diyor “Bu sefer plân mükemmeldi, kuvvetler de kâfi idi. “Amma mevsim fena intihap edilmişti Bir kış harbinin müşkülleri 'he- saba katılmamıştı.,, 1915 Martının “haşında bütün şatk cephesi bir siper 2 harbine Martta inkılâp — etmişti biliyordu. Madem ki Netmin hanım Kotra istiyorsunuz | Büyükada açıkların- dan Sedef adasına - dağru yol alıvken İhsan Hilmi hâlâ | düşünüyordu. — Nermin çizdiği plânın tatbikinden Müftehirdi. Dü eriyle tavşanla adasını ta — Hilmi bey dedi sessiz adada 'ne güzel vak. v adetlerin en Adayı tur y nmi: büyüğüdür. ba bir ta Hil apmak Üüzer yürümeğ ardı ki karşıda İhsan amak üzere on, ve yak stik mett lanm başlar cıp, eni k ken haykırdı Good-by Good-by!. Ertesi günü » derdiği ile klübe avdet eden İhsan Hilmi bey eski 'ka rısına dönmek üzere valizini € line almış ve İstanbulun yolunu futmuştu. Hilmi, mister | Przemysl cenubundaki Rus ori duları tarafından işgal edilince mühim 'Rus kuvvetlerinin Maca- Tristanı istilâsı ümkânı hâsıl öl- du. Böylece Hindenburg ve Lu- dendorf ikinci “teşebbüslerinde de muvaffak olamamış ve sev. « kulceyşi ehemmiyeti ' haiz, kat'i bir netice elde edememişlerdi. Avusturya rekânıharbiye reisi- nin bir tahminivyardı Muayyen bir nöktadan 'Rus cephesi 'yarılacak olursa *bütün Rus sordusu siperlerini terket -« meğe mecbur olacaktır. Galiçya v>.Lehistanın işgali Hindenburg ile Ludendotf Tanenberg'teki çevirme hare - ketini tekrar etmek niyetinde oldukları için Avusturyalı gene- Tâlin bu plânına muhalefet et - tiler. Dâha evvelki muvaffaki - yetsizliklerine rağmen şimalden yeni bir çevirme hareketine gi- Tişmek istiyoflardı. Böyle bir hareketin “diğerlerinden dâha mühim olacağına kanidiler. Ba- kat bu çevisime harekeli için icap eden insan ve mühimmatı | bülamadıklarından — Moltke'nin yerine 4 Nisarida Alman umumi İverkânıharbiye — kumandanlığma geçen Faikenhayn Avusturya “generâlinin “fikrini “kabul -etti. Avusturya generali — Gorliç “ve Tarnov arasından bir yarma ha Teketi teklif ediyordu. 'Tarnev- Gaiteyada we Krakovi'nin “ya- kınındadır. “Gorliç Karpatların şimalinde 'Tarnonun otuz beş ki- lometre “cenubundadır.Bu nök- tada Rus hattı üslerinden ke - simekstekicii altında di ziğger taarruz muvaffak olursa. Hücum *2 “Mayısta General von Makensen'in kumandası âl- tında başladı. Büyük bir “topçu hazırlığı ve>zehitli gaz kullaml- ması sayesinde hücum detrhal muvaffak oldu. Birinci ve ikinci 'Rus hatları yakıldı. Avusturya- lı generâlin plânı tamamile mu - vaffak oluyordu. Çünkü Ruslar, iki cenahta, mütearrızın sağ ve solundaki sordularını mühafaza €decek yerde cephenin bu 'kıs - mında bütün hâttı geriye aldı - lar. Almarmlar müteakıp ilerde bu taarruzu tekrar ettiler ve her defasında Rus ordusunun Ticati mühim bir mahiyet aldı. Neticede bütün Galiçya 've bü- tün Polonya “Almanların &line geçti. Rus cephesinin istinat et- tiği bütün şehirler biribiri arka- sı sıra sukut etti. sen Almanların duraca- ğından emin idim Biz bu karanlık-hâdiseleri ha- ritalar -üzerinde takip ederken Haziran ve Temmuz aylarında Lord Kiçnerin endişesi gittikçe artıyordu. O Rusyanın başt:uı başa — yıkılma: yük. Alman kuvvetl>rinin T”s cephelerinden serbest kalarak garp taraflarına nakledilmı den korkuyordu. Bana gelince ben bu cihetten endişede değil- dim. Ben Rusların mukavemet lerini bekliyor ve gayri muayyen bir zaman Alman or- dularına karşı koyacağını umu- yordum. Bütün bu endişelere karşı tek e A i Çanâkkalede bir zafer teminini ileri sürüyordum. ya kal aarruz ayı an sonra 1 yapılan bu ge- Rusların elinden bütün Lehistanı durmuştur. £ yazına kadar Rusyada niş bir olmadı. Fa- t 1916 yazında şark cephesin- tim hâdiseler hazırlan - lan, ezilen, toprakla- ğrıyan ve artık ken >miyecek sanılan Rus - günden güne, ten saate artmıştı. nez tükenmez insan kaynakları vardı. Buna bir de e buzlu deniz- temin edilen mühim - ediyordu. Halbuki ardan lerden - mat inzimam sene evve »mbaharda onun hazp hatları parçalanmış «safla- ri'bozulmuştu. Kış'bu boşalan ve parçalanan safları himayeye yaradı. Bütün bir kas va durmadan çalıştı. Cephesini ye- niden tesis etti ve bu cephenin arkasında bütün Rusya kuv - vetleri yeniden — silühlardı. n ya ve teşkilâtlandırmgya çâlışm tı. 1 vaki