XENİ BABAH HAZRETIİ YUSUF |— İL Yazan : Muharrem GÜZELLER GÜZELİ ZÜLEYHA E Zeki KORGUNAL Beni affet baba, di gırdı. Kardeşlerim sana haki kati söylediler. Onlara muhale-| fet etmiş olmak için yalan sö lemeyi kendime yaıuşaımnuyu.l rum. Yahudadan hakikati öğrenebi- leceğini uman — Hazreti Yakup, müthiş bir hayal sukutuna uğ- 4 radı. Birdenbire — hiddetlendi. | Hiddetinden zangır - zangır tit-| remeğe başladı. Daha sonra çıl- dırmış gibi bir vaziyet aldı. Ku-| ru parmaklarını açtı. Ansızın ü-| zerine atılıp Lâvinin gırtlağını yakaladı: — Söyle! Söyle!. Diye haykırarak bütün kuv- | veti ile sıkmağa başladı. Lâvinin ağzından dili çıktı; göz bebekle- ri dışarı fırladı. Diğer kardeşler, şaşkınlıklarından taş gibi kas- katı kesilmişlerdi. Yakup, hem sıkıyor; hem de ayni korkunç sesle mütemadiyen bağırıyordu : — Söyle!.. Söyle!.. Zebelün, üzerindeki şaşkınlığı çabuk atarak ansızın ileri fırla- dı. Babasının kuru bileklerine yapıştı; kuvvetle iki tarafa itti. Lâviyi muhakkak bir ölümden kurtarmağa muvaffak oldu. Bi- raz daha geç kalsaydı, vaziyet çok feci olacaktı. Lâvi, Yusufun acısı ile ne. yaptığını bilmiyen Yakubun kuru, fakat bir anda çelik gibi sertleşen parmakları arasında can verecekti. Yakun. yavaş yavaş kendine geldi. Aklını başına topladı. Ze- belün'un geniş omuzlarını ok- şamağa başladı: — Eksik olma evlâdım. Be- "ni-büyük bir felâketten kurtar - dın. Bu yaştan sonra müthiş bir cinayet işliyecektim. Fakat 1z- tırabıma hak ver Zebelün?” Ha- kikati öğrenmedikçe rahat ede- . Beni” kur- tar! Yusufum ne oldu? Ne yap ünız yavrumu? Zehelün, hakikati söylemeğe mecbur olmuş gibi”bir vaziyet aldı. Hâlâ yalvarmakta olan ba- basına: — Peki babacığım, dedi. Ha kikati söyliyeceğim. Fakat sen ic S0 ver. iakikati öğrendik- 'ten sonra artık ağlamıyacaksın, kardeşimiz Yusufu unutmağa çalışacaksın, değil mi? Yakup, hiç düşünmeden söz verdi: Doğru söylediğine kanaat veti. rsem sana, heninize söz ve- riyorum ki bütün sevgimi size hasrederek talihsiz Yusufumu unutmağa çalışacağım. Elverir ki, anunm hakikaten ölmüş oldu- Zuna inanayım. Zebelün, bu teminattan cesa- vet alarak birinci yalandan daha ünç olan ikinci yalanı söyle- di: — Bu kurt masumdur baba! Biz, korkumuzdan yalan söyle - miş, “Yusufu kurt parçaladı,, demiştik. O zaman sözümüze i- nansaydın mesele kalmıyacaktı. İnanmadığın - içindir ki, bugün gidip bu zavallı kurdu yakala - dik; sana cetirdik. O kadar ça-' lstığımız halde seni yine inan- dıramadık. Halbuki kardeşimizi bir hırsız öldürmüştür, daha doğrusu bir haydut. | Mt M 'Yeni Sabah ABONE BEDELİ Türkiye — Ecnebi | SENELİK — 1400 Krş. 2700 Ka || BAYLIK — 750 > 1460 » || BAYLIK — 400 > 809 » TAYLIK — 180 » 300 TAKVİM R 62 GÜN I87 AY7 HI Güneş — Öğle — İkindi B 435 — 6:35 Ezani 435 12,18 — 1619 Vasati Akçam — Vates — İmsak 1200 2.01 6.38 —Ezanl YO M4 2145 2 17 Vasat BEr DİKKAT — «Yeni Gabaln.a.gönderilen yazılar ve exrak neşredilsin edilmaesla lade olunmaz ve bunların kayhelmasın- dan delayı hiç bir. mesuliyet aai edilmez. | tıraları ile | hasreti ile ah ede ede sesim kı- | cınızdan girecek delik | mül ediyorsunuz? | Yakup, Zebelün'u netretle ge- ri itti: — Benden uzak dur, hain!! Hepiniz uzak durun hainler! S dünyanın en şerir insanlarısı nız! Zebelün kekel, — Niçin baba? — Çünkü hem canisiniz, hem de yalancı... — Fakat bu sözüm yalan de- ğildir baba! — Yalan söylüyorsun Zebe- lün! O ne biçim haydutmuş ki, Yusufumu gömleğini zedeleme - den parçalıyor. O ne biçim hırsızmış ki Yusufumun gömle- ğine tamah etmiyor da canına kasdediyor. Yusufumu kurt ye- diyse kemikleri nerede? Evlâ - dımı hırsız öldürdü ise kanlı ce- sedi ne oldu? Eğer bana “kar - deşimiz Yusufu kaybettik, ara- dik, taradık bulamadık,, desey- diniz inanırdım. Evlâdımın yo - lunu şaşırarak başka tarafa git- tiğine hükmederdim. Fakat siz şeytan sözüne uydunuz; beni Yusufumdan ayırdınız. Sonra da Allah sizi şaşırttı; inanılamıya- cak bir yalan icat ettiniz. Gidin çabuk gidin buradan... Beni, Bünyaminle ve Yusufumun ha- yali ile yalnız bırakın. Hiç biri- nizi “örmek istemiyorum. Bu aç kurdu doyurup salıverin. Bun - dan böyle yalnız insanlara karşı değil, hayvanlara karşı da şef- katli ve merhametli davranın. Belki o zaman, Allah, günahla - rınızı affeder. Sizden ne dün -| yada ve ne de ahrette davacı | değilim. Çünkü eminim ki bu fenalığı hilerek, düşünerek yap- | madınız. Şevtana uydunuz. O mel'un insanların en büyük düş manıdır. Düşmanla ittifak etti-| niz. Bana da, Yusufa da, kendi- nize de yazık ettiniz. Haydi, ; çekilin karşımdan! Delikanlılar, tepelerinde şahin | dolaşan birer tavşan gibi sin - mişlerdi. Başları önlerine ıgık* olduğu halde babalarını dinli. yorlar, cevap vermek şöyle dur | Bun, ses çıkarmağa, hattâ ök- sürmeğe bile cesaret edemiyor - lardı. Artık işin su götürür ta- rafı kalmamıştı. Babalarını kan dırmağa muvaffak olamamış. -| lar, davayı kaybetmişlerdi. Be| reket versin ki, Yakup, bu müt-| hiş fenalığı nasil yaptıklarına dair onlardan izahat istemiyor | du. Çünkü yine yalan söylüye - ceklerine, hakikati inkârda iarar | edeceklerine emindi. Bu yüzden, | onları sıkıştırmağa lüzum gör - müyordu. Hem de Yakup, Yu-| sufun öldürülmediğine, sadece Kenan diyarından uzaklaştırı! - dığına inanıyordu. Bu inancı, hain oğullarına da söylemekten kendisini alamadı. Kâh kısılan, kâh yükselen yanık sesi ile söz- lerine devam etti: | — Allah büyüktür. Yusufa parlak bir istikbal vadeden Tan Tım, onun hayatına kasdetmek için size fırsat vermemiştir. Ye- | min ederim ki Yusufum hayat - tadır. Fakat şu anda kimbilir | hangi gurbet ilde bulunmakta - dır? Beni ondan ayırdınız, fakat | onun sevgisini kalbimden söküp atamadınız. Son nefesime kadar Yusufumu seveceğim, onun har avunacağım. Belki sılacak; ağlıya ağlıya gözlerim kör olacaktır. Buna razıyım elve rir ki Yusufum rüyada kendisine müjdelenen, vâdedilen makama yükselsin. O zaman hepimiz ö- nünde eğileceğiz. Siz, pişman o- lacaksınız, utanacaksınız, utan- | rıyacak- sınız. Yalan söylemiyorum, de- ğil mi evlâtlarım? Fakat niçin duruyorsunuz, niçin gitmiyorsı nuz? Hakikatin aynası olan lerimi dinlemeğe pasıl taham- Yakup, hem söylüyor, hem| ağlıyor, hem de yalvarıyordu: — Allah aşkına gidin, Kar-| şımda böyle zelil vaziyette fazla durmamaza razı di b bu derece lnlçdhııüş | gören bir baba, muhakkak ki, babaların en bedbahtıdır. Delikanlılar, âdeta taş kesll - mişlerdi. Oraya çivilenir gibi ol- muşlardı. Defolup gitmeğe yel- teniyorlar, fakat yerlerinde ay- mılamıyorlardı. Babalarının acı ve-scıklı sözleri, hepsini birer gapsız cisim heline getirmişti. (Arkası var) | olunacak meblâğ ve ŞEHİR HABERLERİ — j Şehrimize verilen francalalık 11 c mikları tezyit olun Muuiıam i’i'icaret Vekaâeî: ısî”nbu la verilen unların otuz tihanları | çuvala iblâğını bildirdi -e acakların 1 ol e L Bu sene şehrimiz- | de yapılacak im- | tibanlar 15 eylül- Ge başlıyacak Orta tedrisat öğretmenleri kanununun 7 inci maddesi mu- cibince'imtihanla öğretmen ol- mak istiyenler hakkında hazır- lanan yeni talimatnamenin me- riyete kon! Tcra Vekilleri heyetince kabul olunmuştur. Bu talimatnameye göre Maa: rif Veklili ” kor yıl lüzum gör-| düğü ders zümrelerinden mual- | lim almak üzere imtihan açabi- lecektir. Koyfiyet imtihanlardan: — iki ay evvel gazetelerle ilân oluna- caktır. Bu seneki imtihanlar — Eylül| 15 de şu derslerden- yapılacak-| tir: Türkçe, tarili - coğrafya, yırrt bilgisi, matematik, tabiiye (fi- zik kimya dahil), musiki, resim Almanca, Fransızca, İngilizce. | Mişonu | soyanların davası Müddeiumumt suçluların | icezalandırılmasını istedi 'Tahtakalede Menaşe hanında hırdavatçı Mişonun odasına gi-. rerek içerideki kasayı kazma ile kırdiktan. sonra içinde bulunan 2500 lirayı çalan han kapıcısı | Yusuf ve beraber yaşadığı Ali-| ye ile kahveci Aziz ve karısı Fatmanın 3 üncü asliye ceza mahkemesinde yapılan mahke- meleri nihayetlenmiş, milddei - umumi muavini- Ekrem Onur| mütaleasını bildirerek tahkikat | neticesinde maznıyaların suçla- rının sabit olduğu bildirilmiş ve| cezalandırılmalarını istemiştir. Mahkeme karar vermek üzere duruşmayı diğer bir güne talik | etmiştir. MAARİFTE Üniversite neşriyatını almak istiyen okul idarelerine iskonto — | |Gazi yapılacak Üniversite neşriyatından al- mak istiyen okul idarelerine ala- cakları bu kitaplar için Maarif Vekilliği neşriyatı satış işleri hakkındaki talimatnamenin 5 inci maddesi hükümlerine uyu- larak yüzde yirmi iskonto ya - pılması kararlaştırılmıştır. Bu iskontodan istifade etmek isti- yen okul idareleri yayınevleri - ne müracaat edenek almak iste- dikleri kitapların adlarını bildi- recekler ve bu kitapların para- larını peşin olarak verecekler - dir. | Tamir olunacak 1lk okul binaları W İstanbul belediyesi şehir dahi- linde tamir olacak İlkokullara ait bir listeyi Maarif müdürlü - | Zünden istemiştir. Maariff mü- dürlüğü bu listeyi dün belediye- ye göndermiştir. Tamirata sarf kıııfnm»w ler belediye fen hytl müdürlü - ğü tarafından — hazırlanacaktır. | 'Tamir olunacak okullar şunlar - dır: İstanbul 35, 52, 62, 68, ve 13-üncü fkokullarıdır. Bordür inşaati Tstanbul belediyesi Toriropa> ren - Tepebağı yolunum Bördür iaşsatını iktale otroliştir. İstanbul belediyesi İktisat mü- dürlüğü, şehrimizde - bulunan küçük çocukların francala ihti- yacını karşılamak üzere, İstan- bula verilen yirmi çuval franca- la ununa daha yirmi çuval ilâ-| vesini Toprak Mahsulleri Ofisin- den istemişti. Ofis, belediyenin bu talebini Ticanet Vekâletine arzetmiş ve | dün Ticaret Vekâletinin cevabı Toprak Mahsulleri Ofisi İstanbul şubesi müdürlüğü ile belediyeye tehliğ edilmiştir. Ticaret Vekâ- leti cevabında, küçük çocukla- rın francala - ihtiyaçlarımı esas| itibarile kabul etmekle beraber | yirmi çuvalın çok olduğu kanaa- fini ileri sürmekte ve bu işe an- | cak günde on çuval francala ununun tahsiz edilebileceğini bil- | dirmektedir. Ofis bugünden iti- baren on çuval unun ilâveten | Bir muhtekir 25 lira para ceza- sına mahküm oldu ı Yaksimde Cümhuriyet mey -| danında 1 numaralı ticarethane sahibi Mihran Kezeyanm takımı azami 200 kuruşa -satılması lâ-. zam bobin platini 500 kuruştan sattığı haber alınmış, cürmü - meşhut neticesinde, asliye 8 inci ceza mahkemesine verilen maz- verilmesi hususunda Toprak Mahsulleri Ofisine talimat ve - rildiğini de ilâve etmektedir. Bu itibarla bugünden itibaren şeh- Trimize verilen francala un mik- tarı yirmi çuvaldan otuz çuvala | iblâğ edilecektir. Belediye ofis tarafından ço- cukların ihtiyacını karşılamak için tahsis edilen 10 çuval fran- cala ununun münhasıran çocuk- | lara verilmesini temin edecek tedbirler alacaktır. ÜKUYUGJ 'DİYORKİ: ? Kahve tevziatın- | dan bir şikâyet | aha Bir haftada kahve töğzikemnin ça ll Cdyak Te yarın ilk tev ti İnL.ALım & receği azetenizde her gün okum: hxım Bu- güne kadar otur a oldu- ğumuz Ayaspaşa semtine hiç bir suretle kahve tevziatma ait muamele yapılmadığı g bi. gerek bekçilerden ve rekse polis memurlarından bu husus hakkında sorulan suallere ademi malümat be- yan edilmektedir. Bu husus- ta sayın gazeteniz vasıtasile hakikatin anlaşılmasına de lâletinizi rica eder ve saygı- larımı sunarım İ İ | Ayaspaşa okuyucularınızdan Şevki, Esmer Telefon l Şebekeleri Yeniden takviye olunacak Telefon Müdürlüğü, Münakta- le Vekâleti tarafından verilen tahsisat ile Beyoğlu tarafı tele- fon şebekesinin genişletilmesi işine de başlamıştır. Bunun için | Taksimden - itibaren — Beyoğlu | santraline kablo fıqıyınnı başlanmıştır. Beyoğlu telefon şebekesinin| gmuıemesı için Beyoğlu: otona | tik santraline yeni muhabere masası ilâve olunacaktır. Bu| santralin iki bin abonesi Şişli santraline ilâve olunmakta, bu suretle de Beyoğlu santraline yeniden iki bin abone ilâvesine imkân hasıl olmaktadır. nun yapılan duruşması netice- pp sinde Milli Korunma kanununun | nwsnunuımddeımuv) KE | î BELEDİYEDE bulvarında istihlâk faaliyeti Belediye istimlâk müdürlüğü Gazi bulvarı üzerindeki istimlâk- İlere devam etmektedir. Dün bu | saha üzerinde 7 binanın istimlâk muamelesi tamamlanmış ve bi- nalar yıkılmak üzere müteahhit- lere ihale olunmuştur. | İKTİSAT | Gümrüklerde bi- riken sahipsiz eşya satılacak İstanbul Gümrük Başmüdür- lüğü İstanbul gümrüklerinde birilemiş- ve sahibi zuhur etme- miş, külliyetli miktarda eşyanın bu ay içinde satılmasına karar vermiştir. Bu eşya meyanında ipekli, yünlü, pamuklu, karışık| kadife, bir çok kumaşlar, tıbbi müstahzarat, radyo makineleri, deriler; tuvalet eşyası ve zücca ciye gibi maddeler vardır. Satışlara 17 Temmuzdan. son ra başlanacaktır. <— Acaba deli mi? — Sustalı da adam mı öldü- rürmüş be? Bana saldırma- dan bahset saldırmadan ! Ağırcezanm önünde duruyor, enteresan bir mahkeme bekli- yorum. İşte o sırcda biri ke- ridorun sağından, öteki solun- i dan olarak iki mevkuf geliyor. Mahkeme kapısı yanmdaki | bank anyana oturuyorlar. Ben de uzaktan onları gözetli- yorum: “Acaba hangisinin da- Yası daha ziyade meraklı bir mevzu olu?,, diyorum. Onlar biribirimi yadırgay bir süzüşmeden sonra birisi — Sen neredesin yalm!. Ben hiç görmemişim seni tevkif - hanede!. Diyor. Ötehi: — Ben mevkuf değilim. Ha- pishanedeyim. Üsküdar hapis- hanesinde. Cevabını veriyor. — Fa.. tevekkeli değil amun için görüşmemişiz. Ya çimdiki mabhkemen nedir .. Mağrur bir çalımla cevap veren mabhiküm — Ufak bir iş diyor. İçeride bir arkadaşı gişledim de. — Yok cenmm!.. Bari öldü müt.. Ne ile vurdun?. n — Süstalı ile delik deşik ettim, amıma. ölmedi. Birden bir kalıkaha yüksel- di koridorda Mevkuf olan ve henüz hüküm giymeyen ilk suçlu; alaylı a laylı gülüyor, bu böbürlenen bıkamın raconuna âdeta katı. hyorcasına kahkahalar atiy du. Öteki içerledi. — Ne gülüyorsun be?. Diye söylendi. Mevkuf cevap verdi Bırak Alalhını seversen.. Ben de seni bir iş yapmışsın zannettim. I — Neden?. Öyle ya be! da adam öldürür mü imiş? na saldırmadan haber ver, dırmadan. Ben öyle ba n anlarım. Çolu! işi açmaz beni; Ve yine gülüyordu. Sabıkalı merak etti ve sor. du. — Peki sen ne yaptın?. Diğeri omuzların — silkti ve alelüde bir şeydem bahsediyor- sran gibi — Hiç diye cevap verdi. He- rifin birimi pırasa gibi doğra- dam. Bumlurı söylerken gözlerinde Adea bir delilik ifadesi, cin- not işıkları dolaşıyordu. Hiç tustalı Ba- sal- iğit Klâsik | Mazsiki San'- atkârlarımız | Beledıye her biri- nin jübilelerini yapacak İstanbul Konservatuvarının klâsik. Türk musikisini - topla- mak ve tesbit etmek faaliyeti- nin iik kısiını neticelenmiştir. | Bu fazliyet, bügünkü klâsik musiki -san'atkârlarımızdan ted ricen geriye giderek Kamuni Sultan Süleyman devrine kadar| temadı etmiştir. | Belediye konservatuvarın bu husustaki mesaisinin halka ve heveskârlara arzedilmesi - için bir tedbir düşünmüştür. Bu ted- bir, eserleri konservatuvar ta - rafından tesbit edilen klâsik Türk müsiki san'atkârlarının jübilelerini yapmaktır. Belediye buü hususda Kararını vermiş ve hazırlıklara başlamıştır. Jübile si ilk olarak yaptlacak olan klâ- sik musiki bestekârımız konser vatuyar tarafından 500 bestesi tesbit olunan Hamami İamaii Dededir. Jübilelerde elde edilecek ha- sılât İstanbul konservatuvarına tahsis edilecek ve bu suretle konservatuvarın daha zengin bir gekilde çalışması temim olma - caktır. Şişhane meydanır nın tanzimi İstanbul Belediyesi Şişhane | yokuşu ve meydâanının imar ve anzim plânını peyderpey tatbik etmektedir. Şişhane mevdanın- oğlu askerlik s besi binası belediye tarafından istimlâk edilmiş ve binanın kılmasına başlanmıştır. Bu tanzim plânında tesbit ee şekilde bir park haline ifrağ o- lunacaktır. Diğer turaftan Lü- na parkın leye bakan kısım âk oluna bu azının bir kısmı ist Luna par! evkafa attir. in de V ret şiyar müdürü mbul Min- pan $ Vek t tinde mühüm — bir va ye tayin edilmiştir hafta ortasında vazifesi başına ecektir. Savarona yatı Kanıcalı yatacak Savarona yatı için Kanlca koyunda tesisat yapılacaktır Yat, badema burada yatacaktır Salacık plâjına vapur saferleri Şirketi Hayriye, Salacık pli jma pazar tar H, sair gürlerde de tahrikine kurar verm karartır tatbikine bugürden baren başlamıcaktır. günü ife Bari: ştir B 10 vapur l 'Tek tük manavlardı Fakat görük kerkesta daha me başladı. yrtaya Çı- n diye nü ve da- laşmadan koparıldığı- nı ileri sürerler ve " beklerler. İyi kirazı çileğe tercih ettiğim gibi, iyi karpuzu da çok defa kavuna tercih ederim. T erken lar ilk ağı rin çabuk — » büküldüğ ,u,ıdn ol k adam İstanbulün — cavuş üzümlerini mahvettiği gibi ince kabuklu, Tenevişli karpuzlar da seneler- den beri piyasada görünmez ol- du. Ona mukabil Yalovanın “Karagülle,, tâbir ettikleri bir cins karpuzu. vardi ki kabuğu- nun biraz kalın olmasına Tağ- K lezzeti Tekirdağına yakın- Bumn dünyanın — cephaneye | ihtiyacı olduğu şu sırada “Kara gülle,, nin fikdanına da hayret 4 edilmez. Karpuru eskiden - ticaretin | ancak tane ile ahş veriş edilen kısmına sülük eden veşil sarık- h bir kucak sakalh aleviler sa- | tarlardı. Sırtlarında - tınazlama | doldurulmuş bir küfe, önlerinde içine iğrelti otu serilmiş işpor ta şeklinde diğer bir küle, so kakları: — Karpuz! Nârasile gümletir lerdi. Bu mütehakkim ses Haristat sahibi merhum A Tikmete | bir şaheser yazdırmıstır. Avrapanın şimal kısmı bi kar: puzun ne - olduğunu Ancak son zamanlarda ye”ı öğrendikleri pibi İtalyadan Bi yük masrafla get Til. Miktarda rorpuz Paris hâllerin de görülmeZe başladı. meralk saikasile satın alanların karpu za Bal kabağı kalkıştıklarını göz Karpuz Nasreddin Hoca hi kâyelerinde yer aldı 1 gibi orta oyununda kavulkaya cıkar mer bum Hamdiye de ev parlak te- kerlemelerinden birine mevzu teşkil etmiştir. Bazan karmuazmn Sip iç kısmını kaşıkla yerler. B tasrdın Pa na istt bir hektaşi “Bektaşi fukura--ima (H4 basındaki tarı gİ l(arv—u kendi kendine hem — Yarabti sun ya. Arlık şu.tacr hali kalmadı. Dilimle parca, kenarları yınran favafı delik desik Herkesin içinde ve mek şanına Hivık d bir taç ihsan: eyliyecek bep halk et, ben de s: dev: Bektaşinin geçtiği s: lerden birinin penceresi de herifin biri ortasmıdan DÖĞ e z7 Aktir. Yemi bir se- konulmus gibi la tac istiyen Be- ı kadar çabuk kabul olunduğunu görünc: Co Beni mahzun etme Hemen tacı gönderi'n. Pasına geçem nes. ın- ' auayene isin i) HBa> dan Cil T k kabnğür aldu , den firlafsyak Sen bunu al da C - aDin göydir! makamlar kiym görd ratdldelere de arli © müştekatında: ton olur. Tonlür clince de anbarlar Vlu at ekonami ve Artörena Kurunnr