Yazan: MURA Tabanca sesleri duyulur duyulmaz Cevdet Annayı yere yatırdı kendi de uzanıverdi Tefrika #0eydet o gün öğleden sonra Hairesine gitmedi. İcap eden ev- Yakı neferile eve getirtti. Ve İbunları evde tetkik etmeğe ko- iyuldu. Bu evrak arasında bir de inamına gelmiş bir mektup var- &. Mektubu açtığı zaman Ya- nefin el yazısını hemen tanıdı. Mektup bermutat Türkçe idi. WFakat Bulgar harflesile jaı.ıl—1 kmıştı. | “Şimdiye kadar seninle er- “kekçe vuruştuk. Fakat sen buna İâyık olmadığını gösterdin. Ko mitamızın zavallı bir uzvu olan Annayı hile ile ele geçirdin. Bun 'dan dolayı ikiniz de ölüme mah- küm edildiniz. Artık sizi arka: nızdan da vurmakta tereddüc etmiyeceğiz. Beni arıyorsun Fakat bu zahmetin beyhudedir Beni ancak — kalbine kurşunu| ;yemiş yerde yatarken görecek- #in. Annaya da-söyle, eğer hâlâ Allaha inanıyorsa şimdiden iş- lediği büyük günahlarını affet- “mesi için kendisine dua etsin.., Mektubun sonunda — “Yanef, irazası okunuyordu. Cevdet bu mektubu evvelâ Annadan — giz- emek istedi. Kendisini beyhude yere telâşa düşürmek — istemi- “yordu. Fakat buna muvaffak | Olamadan Anna mektubu gördü | ve yazıyı derhal tanıdı: | — Yanefin yazısı, Ne diyor? — Hiç! Ne diyecek saçmalı- | .yor. Mahud tehditler. — Okumamda bir mahzur var a? İ — Hayır, al oku! | Anna mektubu bir hamlede okudu. Cevdet yüzünde gördüğü | endişe bulutlarını - hafifletmek için güldü: — Böyle şeylere ben kat'iyen ehemmiyet vermem. Sen de ku- Jak asma! Bu gibi tehdit mek - tuplarından şimdiye kadar en| az yüz tane aldım, İş gi mulstedir olan adam, böyle mel tuplara lüzum görmez. O yapa- cağını söylemeden yapar. Böy- Je tehdit mektupları gönderen - ler hiç bir iş yapmağa kabiliye- ti olmayanlardır. Onun için ben tehdit mektupları aldıkça bilâ- | ge kis memnun olurum. Hayatımm di daha ziyade emniyette olduğu - nu anlarım. — Fakat Yanef çok hiddetli | idi. Onun gözlerini hiç beğen - Tmemiştim. O böyle olduğu va-| kitler bir kaplan kesilir. Gözü- nü hiç bir şeyden sakınmaz. — Merak etme Anna. Yanef| korkağın biridir. Hem artık bunlardan ne diye bahsediyo- ruz. Birakalım kurüm. Bu ak- şam için kendimize mükemmel | bir ziyafet çekelim. Haydi sen| yemek hazırla. Ben de biraz| işlerle meşgul olayım. Yemek- ten sonra sana bol bol kpmanî çalacağım. Anna bugün cereyan eden hâ | diseleri unutmak için kendisini | gelmeğe D SERTOĞLU No. 52 rine atıldığın) isbat — ediyordu. Daha ilk tabanca sesile Cevdet derhal Annayı kavramış ve ye- re atmıştı. Kendisi de yere Üzâ- nirken ayağile lânbayı devir- - miş ve odayı zifiri bir karanlı- ğa bürümüştü. Kurşunların baş İarının üzerinden vıtlıyarak dü- varlara saplandıklarını duyu - yorlardı. Sesin biraz boğuk gel- Mesi, ateş eden kimsenin epey- ce uzakta olduğunu gösteriyor- du. Bu tabanca seslerini sokakta | bir takım koşuşmalar - takip etti. Her halde evi bekiyı devriyeler silâh sesinin geldi; yere koşuyorlardı. Cevdet ilk iş olarak yanında yatmakta olan Annaya sordu: Seni yere düşürürken bir yerini acıtmadım ya? Anna titrek bir sesle cevap verdi: — Hayır. Kurşun kulağımın dibinden geçti. — Sana bir zarar vermedi de- ğil mi? — Hayır, hayır! Bu mühak kâk Yaneftir. - O, çok “isabetli ateş eder. Perde kapalı alduğu için bulunduğumuz veri tahmin ederek ateş etmiş olacak. — Şimdi arka odaya geçelim. Sen evde kal. Benim dışarıda işim var. Anna genç zabitin eline ya pişti: — Beni burada yalnız bırak- ma Cevdet; Tehlike geçmiş olduğu için ayağa kalktılar. Yalmız İâmbayı yakmadiılar. Bu mrada aşağıda — yat - makta olam emirber de gürültü üzerine uyanmış merdivenler: den çıkmağa başlamıştı. Cevdet evvelâ onu teskin etti. Bir zarar olmadığını söyledi. Ayni zaman da uzaktan uzağu tüfek sesleri başladı. Demek zapti: yeler komitacıların İzlerini bul- muılır ve müsademe başlamış - " Cordot dahi İsKli Urüülll. dı. Hemen süratle ceketini giy- di. Tabancasını eline aldı. An- na mütemadiyen: (Arkası var) Bir müşahede İngiliz filosu, İstihkâmların ateşine, bunlar teslim olunca- ya kadar hiç bir zayiata uğra- madan uzun müddet k: dıı- tabilir mi? Bu husysta, o harekât esnasında, son de rece mesuliyetli bir mevki İş- gal etmiş olan bir zâbitin İş- te yazdıkları: “Boğazda, uzun ve kısa me- safelerden bombardıman — edi- lirken, bir çok saatler hazır bulundum. Harp gemilerine her cinsten obüslerin isabeti- ni gördüm ve şu kanaate var- dım: Yalnız topçu ateşi, ne ka- dar eşed olursa olsün, bir Amerikanın ıııütla*h işe verdi. Bir çok yemekler ha- g) zırllının boğazları zorlaması- zarlamağa koyuldu. Bir komita- | cı olarak yetiştirildiği halde bu işe de eli pek yatıyordu. Cevdet de akşama kadar çalısarak bir çok işleri çıkardı. Ve bunları emirberi vesitasile gönderdi. Ayni zamanda tecrt- beli çavuşa da bir tezkere yaz- dairesine | na mâni olamamaktadır. Harp Ç gemilerile İstihkâmların top- ları ayni menzile sahip değil- dirler. Bundan dolayı zırhlı - lar istihkâmlarm obüslerine karşı kendilerini kolayca mü- dafaa edebiliyorlar. Bunların mış, Yanef ve avenesinin bu - lunması için yeni direktifler vermiş ve her ihtimale karşı e- vinin etrafında gece etrafa| gezdirilmeden devriye bulundu -| rulmasını emretmişti. Akşam yemeğini büyük bir neşe içinde yediler. Cevdet An- na ve hüznünü da- nın endişe ğıtmak için bir çok fıkralar an- şe kırmızı Balkan şarabı neş'e- lerini büsbütün artıran bir saik olmuştu. Yemekten manını aldı. O çalıyordu ki gaşyolduğunu bisse Cevdet güzel par sonra ke kada: çalar âhenklerle ordu. Kendisini üzen diseleri unutmuş, bütün mev kendisini yalnız mu: rmişti h cudiyetile siki: Belki gec rısına böyle başba Idılar yorulup usanmadan fi kadar Ce havalar çaldı. 'Tam gece y bi dan beş tabanca Be ldu. Oda « duyu larının p galanması ndi kurşunların ke Anna bu bütün | Mmenziline giren harp gemileri- nin ise ateşine karşı istihkâm- lar dayanamıyorlar. İstihkâm lardan ve obüs toplarından &- tılan mermilerin gemilerde mütemadiyen patladığını, fa- kat esaslı tahribat yapamadı- ğını gördüm. Vâkia — bunların üst köprülerde derin çukurlar açtığı ve bu bombardımandan sonra bizim o köprülerden ge çemediğimiz doğrudur. Fakat bütünefrad o sıralarda harp gıfında bulundukları için te- leflerle mecruhların sayıst pek az olmuştur. Pek eski bazı milerde Kazematların üst kı: ftı. Fakat bunların incirler kc nları mermilerin bu zincirlerde, laması temin ediliyordu. Torpil atmak için Boğazın iki sahilinde de met 9 zul miktarda torpil atacak $A tüpler mevcut olduğu zannı & Tunuyordu, Bırda bir deniz bi # cumunu alıko ebepler Y8 den olmamaklı aber, şimdi YENİ SABAH Askerlik Bahisler halesi karşısında ı bir Japon akhsül- ameli mi? B irleşik Amerika dnlcdu— ri her gün adım adım | harbe yaklaşıp dururlarken, Ja- | ponların da bu müdahaleye Be- yirci kalmıyacakları artık anla- palyor. Tavşana ları — Amne, biz mi fazla koşarız, | yoksa tazı mı? ... Tavşan anne — düşünceli - bir| eda ile cevap vermiş: 1 — Biz fazla koşarız çocuklar | amma, Allah tazmın yüzünü göstermesin!.. | Bugün için Japonyanın vazi- yeti de tavşan annenin vaziye | tinden farksızdır. Çünkü asker lik ve denizellik işlerinde Ja- ponun vatanperverliği, fedakâr- hğı, hayatı. - hiçe sayması ma- lümdür amma Malzeme - bakı: | mıtdan Amerikalının ezici üs- tünlüğü, menablinin hudutsuz genişliği de meydandadır. Binaenaleyh bilhassa Ameri- | kan bandıralı (Robin - Moor ge- Mmisinin bir Alman denizaltısı | tarafından. — torpillenmesinden #onra Amerikanın sesi her gü bir perde daha yükseldiği şu *on günlerde, yüz parçadan faz- la bir Japon deniz kuvvetinin cenubi pasifik sularında toplan- masında bir takım manalar giz hi olsa gerektir. Kim bilir, belki de bu Japon | tahşidatı Amerikalıları btsbü- tün çileden çıkarır ve bu hare-| ket bir meydan oküma suretin: | de telâkki olunarak hiç bekle| nilmiyen bir anda — Amerikalı- larla Japonlar arasında bir çar- | pışma vukua - gelebilir. Çünkü| 1904 yılı Japonların, çarlık Rus îuınnı (Port Artur) deki deniz vvetlerine ani bir baskın yap- faklarını Amerikan- deniz ma- hafili elbet hatırlarlar. Binaen- aleyh dervişin kavuğu hikâye- sinde olduğu gibi: — Sen beni göndereceğine ben seni göndereyim! diyerek Amerikalıların taarruza uğra- madan taarruza geçmeleri ihti- mali de vardır. Hülâsa Avrupayı kasıp kavu- Harp Cehennemi Harbin sonunu yalnız sılâh kuvveti getire- cekse hiç şüphe yok ki Ateşe devam eden, - gerek si- Kâhlarımı çatmış bekleyen ordu- ların, sulh duaları yapan mil- Jetlerin, mağlüpların ve ortada henüz mevcut olmıyan galiple- rin işitmek istedikleri ve bâtı- nan sabırsızlıkla bekledikleri bu iki kelimeyi “Harbin Sonu,, nu ilk ilân edecek radyo spikerine (Nobel) sulh mükâfatı bilâ te- reddüt verilmelidir. “Nobel,, , kendisi en tahrib- kâr bir madde olan (dinamit)- in mucidi olmakla beraber ö-| lürken hiç şüphesiz bu ihtiraile dökülmesine bâis olduğu bunca kanların kefaret zünubu olarak | sulh, iltm ve umuru hayriye yol- | larında çalışanların en müstaha kına verilmek üzere senelik nak-| di bir müküfat tahsis etmiştir. Dünyanın gşuursuz - teslihatı askeriyesi, mütekabil emniyet- sizliğin doğurduğu — muazzam masraflardır. İngilizler, harp bidayetinde Almanların kendilerini 20 sene tereyağından mahrum ederek ve Tiks Rayattapı kammen — fotak Batle elde ettikleri ekonomileri - ni teslihata #arfettiklerini ma- kamı istihzada söylemişlerdi. Lâ | kin Almanların tereyağ yerine toplarına bol (vazelin), ve tay- yareler için mebzul (benzin) istokları yaptıkları tahakkuk etmiştir. Burada (emmiyet) kelimesinin gümul vö ehemmiyeti üzerinde | tevakkuf edelim. Bir memleke- | tin her köşesinde emniyet teş- kilâtının umumiyetle huzur ve refaha hâdim bulunduğunu her- kes teslim eder ve alkışlar. Bir tün bu harp felâket ve facia- larının emniyetsizlik ve itimad- sızlıktan ileri geldiğine kani o- gmh“mıedılılmımıth ran kanlı bâdirenin sükün bul- müsı şöyle dursun, şimdiye ka- dar felâketin sirayetinden ma- sun kalmış ülkelerde de ihtili emareleri görünmeğe başladı. Allah encamını hayreylesin. A. C. SARAÇOĞLU | Emekli Hava Bnb. Yazan : Bedri CELÂSİN Birine emniyet edip ödünç Ppara verirsiniz. O da iade et mezse bir daha emniyet edilir Mi? Fazla paranız varsa ya Ema- niyet sandığına veya bir banka- ya yatırırsanız bu hal, serveti- nizin emniyeti için değil midir? Sigortların maksadı teşekkil- yayraları sormuş- dünyaya kara sefalet te beraber gelecektir kesi hakkiyle korunmak ted- birlerine sevkeyler. " İşte milletlerin siyasi, askeri ve iktısadi hayatlarında dolar gan emniyetsizliktir ki onları her mlidafaa çarelerine ve her nevi hazırlıklara bağ vurmağa mecbur. kılmaktadır. Ahiren ordularını, silâhlarını goğaltmak ve müdafaasımı tak- viye etmek ihtiyacını hisseden Gemahiri Müttefikat Amerika- nın dünyanın haris gözleri ö- nüne serdiği harp bütçesinin rakamlarını gördünüz mü? Teslihatın emrine tahsis edi- len bu milyarlar, her ferdin re- lü ve gördüğü rağbet hep can ve mal emniyeti esasına müls- tenid- değil midir? Ordularda, evlerde, köşk, bağ ve bahçeler- | de; fabrikalanda, ağıllarda ve köylerde — beslenilen köpekler dahi hep muhafaza kaydiyle ve ğguııyle emniyet tedbirleri Uzak yolculuğa, kır ve arman gezmelerine çıkarken — yanımıza aldığınız silâhınız şahsmızı mü- dafaa etmek ve nefsinizi emni- yete almak için değilmidir' Ayni suretle milli korunma da umumi emniyet işidir. İşto, samimi ve dürüst dost- lara ve insanlara verilen büyük kiymet, münhasıran emniyet ve itimada şayan şahsiyet ol- malarından ileri gelir . Bu itiraz götürmiyen haki - katleri bir an evvel teslim ve ka- fahından; kaldırılan meklerden ve yemişlerden her yavrunun sütünden kesilen ve toplanan paralardır. Ve sırf -emniyetsizlik bakımından buna lüzum — gören de (Emrfiyet nınmış bügünktü Reisicümhur - darı muhterem (Roozevelt) ve muhteşem partisidir. Bu- Amerikan mefküresi han sulh daf etmekle calibi dikkat ve e- hemmiyettir. Lâkin beklenilen bu (emniyet zinciri) gerilmedikçe çil) in yeni beyanatı veçhile maalesef na kadar ve bir tarafın kat'i intizar eylemek zihniyeti baki kalacaktır. her aile sofrasından bir iki kap fazla ye- ve Amerikâanın Sembolü) olarak ta- €- ve müsalemetini istih- (B. Çor- “gulha veda,, ve sonü: harbe devam etmek inhizamına , Şimdilk Z ——Bukadarl İmar işlerini geciktiren engel Bım şehrin imar hazımı zaman zaman gecikti- ren bir engel var: İmar sahala- rına tesadüf eden eski eserler. ' Yeni bir yol açılır, yahut ye- ni bir bina yapılırken çok defar lar ya bir eski çeşmenin, ya bdır hamamın, yahud da bir sebilin yıkılması icap eder. Ve mesele gazetelere intikal — eder etmez bir vaveylâdır kopar. Birbirine zıt iddialar vrtaya biribirine öyle xlâk iddialar atılır ki bu vas ziyet karşısında doğru bulmak hakikaten çok kzry:.u imkânsız hale girer. Bir kısınt gazeteler bu eski eserin büyük tarihi kıymetinden bahsederler. Bu çeşme yahut sebilin yıkılma- sının bir nevi cinayet olduğunu iddla ederler. Diğer bir kısım gazeteler ise tamamile maküs mütalealar yürütürler. -Bu çeş me yahut sebilin hiç bir tarihi İ ve mimari kiymeti olmadığını | ileri sürerler. Netice ayni Fakıt bu yekdiğerine 24 iddialar daima ayni ne- ticeyi verirler; bu yüzden inşa- at yahut imar hareketi gekteye uğrar. Dolayısile de şehrin imar hızı gecikir. Acı bir misal ine a yni hastalığın ae bir misaline eski hapis- hane binasının yıkılması sara- sında tesadüf ettik. Bilâhare hiç bir tarihi ve mimari deği olmadığı anlaşılıp yıkılan eski bina hakkında kopan gü rültüler, bunun yıktırılmasını u xun müddet geciktirmiş, netice de harp te koptuğundan bu yere yapılması — kararlaştırılan — ve tahsisatı hazır bulunan modern bul ve emniyeti tesis eylemek, (Harbin Sonu) nu derhal idrâk etmek demektir. Bir de infirattan umumt ha- yata geçelim, Devletlerin başka bir şey değildir. Bir dağda gizlenmiş, bir bal- teslihat yarışı, hissettikleri herhangi bir -ın-' yetsizliği bertaraf ve müdafar ' aya tevessül etmek gayestinden Bakınız, (Atlântik muharebe- si) Okyanus emniyetidiri. A- merika, trafik hatlarında ve ka- ra sularında beliren emniyet- sizlikten müştekidir ve bihuzur- dur. Taşan serveti ve bekçisi bulunduğu dünya altınları ken- di —ülkesindedir. Müazzam sanayli — hanıl harıl işlemektedir. Aksayışarka ka- dar uzanan —menfaat yollarına arız olan sekte ve emniyetsizli- ğe tahammüll de kalmamıştır. kanda pusu kurmuş bir çetenin etrafa ika ettiği şakavet derhal © havalinin huzur ve rahatını ve emniyetini selbeder. Ve her- Bu günlerde vukua — gelen (Robin Moor) vapur (Sonu sayfa'5 sütun 7 de) hâdisesi adliye sarayının inşasına mâni olmuştur. Bundan da neticede şehir zarar görmüştür. Ne yapmalı ? Bu hazin misallerin te kerürüne müâni olmak için bence tek bir çare vardır: L DÜ ; Ti daha evvelden mütehassıs bir heyete tetkik ettirmek ve bun- ların hangilerinin cidden veya mimari kıymetleri olduğu nu ve hangilerinin bu türlü kıy- metleri bulunmadığını tesbit et tirmektir. Ve yeni imar plâm - DÜNYA HARBİ î' (YENİ SABAH)IN BÜYÜK SİYASİ TEFRİKASI l Çanakkalede : Kararsızlık yüzünden hezimetler tini pek iyi öğrendik. 1915 ikin- ci kânunundan itibaren 18 pusluk üç torpil tüpü Kilidil- bahire yerleştirilmiş ve bunlar- dan her birine ancak ikişer tor- pil verilmişti Bu tüplerden biri Çanakka- le Boğazının öteki ucuna kadar endaht edebiilrdi. Fakat diğer ikisi yarı yola kadar bile endaht edemezdi. Bu tüpleri yeniden doldurmak için yirmi dakika lâzımdı. Demek ki filo geçinciye ka- dar ancak birer defa ateş ede- bilecekler, torpil atabilecekler- di. r taraftan zaten Bo- ğaz giren bir gemi bunla- rın menzilinden tulmuş 0- lan saha nadan - evvel mevzilerini müşahede edehilir- di. O kadar açık bir yere kon muşlardı ve o kadar kısa me- safeden bir endahtle derha! tahrip edilebilecek halde idiler Hülâsa bu torpil atacak tüp- ler hem pek mahdud, hem pek ileriye konmuş, hem de açık meyzie yerleştirilmiş oldukları için - filonun ilerlemesine Mü: him bir engel teşkil edemiye- lerdi, Zaten 18 martta bir 1 obüsü Kilidilbahirdeki bet etmiş ve bunu on bir. * Yazan: V. Çörçil 145 mayn gemisi 18 martta 36 tane daha dökecekti. Fakat e- ğer bizim mayn tarayıcı gemi- lerimiz bir ameliyeye muvaffak olsalardı, Türklerin yeni mayn dökmek için ihtiyatları yoktu Türkiyede yn imal edecek fabrika yoktu ve Almanya he- nüz Bulgaristan harbe girme- miş olduğu için Türkiyeye mayn gönderecek vasıta ve imkâna malik değildi. - (Bulga- ristan 1915 sonunda Almanya ile birlikte harbe girmişti.) Başka bir tehlike Diğer ciddi bir endişe, seyyar abih maynlardı. Bunlar eğer rastgele Boğaza dökülmüş ise F a girecek olan filoya cide darbeler indirebilirdi. Bu korku o kadar büyüktü ki 18 Martta kaybettiğimi: bih gemilerin bu s: Mmayınların zun müddet id Hal Bgünlerde 19 tane mayn V di Ü. ül- mayn tarayıcı gemilerimizin adetleri ve kudretleri itibariyle vazifelefini asla tam olarak ya- Ppamamış olduklarını kabul et- mek İlâzımdır. Su cereyanları- na karşı mayn toplamakta a- damakılh İşe — yarayabilecek Bür'ati haiz olmıyan yirmi bir tane küçük gemi bu işe tahsis olunmuştu, Bunlarm içinde in- zibatlı ve talimli bahriyeliler değil, bayağı balıkçılar iş gö- rüyorlardı. Martın - ortalarına doğru kâfi miktarda ve sür- ati her türlü su cerayanlarına mukavemet edecek derecede bunların yürürken nit kabloları da kesi Bunların bazısı cereyan- larla açık denizlere sürüklen- diği veya küçük gemilerimiz tarafından imha olunduğu için ettiğini, in miciler t ruri oldu; taarruzundan soni anu ından idareleri za- anladık. 18 Mart larını vücude - getirirken — elde bulunacak bu bir nevi âsarı a- tika haritasını göz önünde bu- lundurmaktır. O zaman şehrin güzelleşme- sini ve modernleşmesini müte- madiyen geciktiren bu engel or tadan kalkmış olur. MURAD SERTOĞLU “Bakır,, Amerikaya gitmeğe hazırlanıyor (Baş tarafı ? inci sayfada) bu vapurdan istifade etmek isti- yen tacirlerin isimlerini ve gön derecekleri eşya miktar ve cins- lerini bildirmelerini istemiştir. İhracat tacirlerimiz, dünden iti- baren müracaata başlamışlar - dır. Müracaat müddeti 10 gün dür Amerikayı gidecek hiç biri, hiç bir has r ika ede- memiştir. Bolayır ismindeki küçük Türk vapuru bordasın- da 20 tane sâbih mayn olduğu halde bütün 18 Mart taarruzu esnasında Nâra burnunda bek- lemiş ve harp esnasında — hiç birini atamamıştır İşte bu yirmi mayınla, bun- lardan biraz daha farklı diğer yirmi mayındır, ki Nisanla A- Bustos arasınada eğer yeni bir hücum yapılsaydı filgnun ma- ruz kalabileceği tehlikeyi t kil ediyordu. Ve işte Çanakkaledeki Türk müdafansının — bütün memba aları bunlardan — iba Bu vasıtalar bi k haf ti bir çok a h dan turyadan) iç bir Türki, imal için arttı azdı ve — filen ilamamı: erkezi imparatorluklar- (yani Almanya ile Türkiyeye m: y hi hazır yapılmamıştı. batan ge- milerin kurtarılnış efradı a- rasından hir çok gönülüler top landı ve N sonuna doğru daotuz. müa'ahap gemi, (ki sür'atleri ondört milden aşağı değildi) İngiltereden yo- la çıkar'dı. Diğer taraftan yirmi « torpido muhribi de mayn tara: ma hizmetinde kullanılmak ü zere ayrılmıştı. Böylece ni sonunda mayn t na amı yesi tam mânasiyle ve metodlu bir surette teşkilâtandırılmıştı. Bu suretl en gemi, ki rISI € ört mil sür'atinde cereyanlarına — mukavemet e- debilecekti. Tarama ameliyatı- edilmiş bulunuyordu. at bu kuvvet — Kefez mayn tarlalarına karşı hiç bir zaman kulları mıştı. Yalnı asında bir tek r mevküne sü F T mbardıman sa hasır ihkâmlara 8000 met güpi Maya K İzmi Ç 5 arası D y B riz, a s | düştükçe 1 aşk ile sı ile bahsetmeğe hangi Tü k yabilir ki?.. ULUNAY Güreü | ye cezası verenler 2 vapur hangisi olur ir ve n, Mersine de uğrayacak, burada- ki ihracat eşyamızı da aldık - tan sonra Portsaid ve Süveyşi takiben rota tutacaktır. Takvimden bir yaprak Toska'dan sonra Madam Baterflay (Baş tarafı 2 inci sayfada) bir mukayese zakl arasında bile ı görüyo- taallük eden n uzun uzadı Zaten sırası Tüm Yalnız inkılâh safhalarda bunü ya bahsedebiliriz. bundan aşk ile şevk Türk do ükçe Belediye talimatına rtayet et rülen 15 ar 53 ve ayrıca 14 1 biletçi ve zabıtları ke- aydan — atlıyan birer liralık ası verilmiştir. leri ncı esnafa şoför, 4 oto sahibi.