fi bir heyecan edivorduk. Halile bahçenin ar- ka kapısından çıktı. Umumi yolun arka - tarafına Güşen kıra çıkmıştık. Halile ayni şekilde bir hayli yürüdü. Erenköyünün bağları nl.ııı köşklerini geçti. Bu köşklerine arka tarafları- na doöru vürümeye başladı. Halile Erenköyünün metrük, küçük mezarlığına doğru çevri- lince kalbim şiddetle atmaya başlamıştı. Hayret ve merak i- çinde dilsiz kızı takip etmekte olan Hacı Beyin yüzüne korku ve dehşetle baktım. Acaba Calibe mezarlığa mı gö- türülmüştü?. Yüzümdeki müthiş endişe ve telâşı okuyan Hacı Bey bana başile sabır işareti yaptı. Kızı daha büyük bir heyecan- la takibe koyulduk. /— Halile mezarlığı da dönünce | içim birdenbire ferahladı. Kız| bu ıdrı civardaki bir bostana | doğruldu. Bostana girdik. Burası ekilmemiş, fakat ya- banf otlar ve çalılarla girilmiye- <cek bir hale selmiş eski bir bos- tandı. Biz burada güçlükle yürüdü - Zümüz halde Halile gayet kolay. lıkla, âdeta asfaltta yürüyormuş. gihi süratle yürüyordu. Birdenbire bostan kuyusuna doğru ilerlemeye başladı. Tek-. rar halecana düştüm . Burada bir bostan kuyusu ol- duğunu ilk defa görüyordum. | Calibenin bostan kuyusuna atıl- | mış olması ihtimeli aklıma gel-| diği için tüylerim diken- diken olmuştu. Fakat Hacı Beyin birdenbire bir hayret nidası fırlattığımı işittim: — Allah!.. İşte Calibe!. Filhakika tam bu bostan kü- yusunun kenarındaki taşlıkla - Zın aralarında Calibenin yuııuud vun yatmakta olduğunu sörün- ce ben de müthiş bir helecanla: | — Calibe!. Diye haykırmaktan kendimi alamadım. Fakat onun âdeta uzaktan gö- rülmiyecek bir halde, serilmiş yatışı beni ürnertmişti. — Ölmüş! Diye haykırarak fırladım. Hemen üzerine kapandım. Onu arkası üstü çevirerek kollarımın arasına aldım. Yüzü ölü yüzü gibi sapsarı idi. Taşların arasında düşerken yüzü berelenmiş, ötesi berisi ka-| namıştı. Hemen kalbini diriledim. Kalbi gayet hafif atıyordu.| Sevinçle bağırdım: — Hacı Bey!. Yaşıyor gali - ba!, Koş!. Hacı Bey taşlar üzerinde yü- varlana yuvarlana koştu. | Doktorluğunun bütün kudre- tini toparlıyan Hacı Bey hemen diz çöktü. Gözlerinde birdenbire bir se- vinç tutuştuğunu gördüm. — Yaşıyor!. . Diye murıldandı. O anda, heyecanımızdan u- 2 Yeni Sabah | ABONE BEDELİ Türkiye — Ecnebi SENELİK — 1400 SAYLIK — 750 » 1450 B AYLIK — 400 » 800 » TAYLIK — 150 » 300 » 16 Haziran 1941 PAZAR 19 Cemaziyelevvel 1360 2 Haziran 1357 Gün 166, Ay 6, Yıl: 941 Hızır 41 Güneş — Öğle — İkindi 846 — 432 — 833 — Ezanl 428 — 1214 — 1615 — Vasati Akşam — Yatsı — İmsak 1200 — 2038 — 625 — Ezani 1942 — 2143 — 2.08 BF DİKKAT —a «Yeni Sabah> a gönderilen yazılar ve evrak neşredilsin edilmesin iade olunmaz ve bunların kaybolmasın-| yaklaştığını gördük. nin kolarımda titrediğini hisset- tim, reyanların ye başlamıştı. kalktı: de vürüme!.. Dedi. köşke!.. döndük. horul horul bir uykuya daldı. bir ârıza da miyordu. Bostana kadar nasıl ve niçin gittiğini bilmiyordu. nasında yörümüştü. ıklııd.ıdeıı evvel zavallı merasiminde bulunduk. Calibe cok ağladı. İlk defa Keraminin uzun u:uı ağladığını gördüm. Kerami © gece ve ertesi günl! ' görükmedi. Fakat bir gün sonra veldi. teessür vardı. Biz Hacı Beyle Calibeyi oyala- mağa uğraştığımız sırada içeri- ve girdi. Ben- kendisinin- selâmını-iade | etmedim. Kerami mahzun ve kederli bir tavırla bana doğru yürüdü: — Sizi o gün bana yaptığınız hakaretlerden dolayı ömrüm ol- dukça affetmivecektim!.. dedi. Fakat bunu hangi tesasür ve fi- kirlerin sevkile yaptığınını bu- gün anlıyorum!. . Benim bu tarz hitap edilmeye hayret ettiğimi görünce ilâve etti: — Size oldukça sürpriz ola- cak bir haberim var! dedi. Ma- dam Kagliyari hastahaneden | çıktı!. O vakit hayretle sormaktan kendimi alamadım: — Hastahaneden çıktı mı?. Letarjik uykusundan uyanmış mı?.. — Evet!. Fazla olarak dün de Amerikaya müteveccihen hareket etmiş bulunuvor — Amerikaya mı?. — Evet!, Bir de İtalyanca bir mektup — bırakmış ki, sizin için her halde hayli enteresandır!. italvanca biliyorsunuz. zannede- rim!.. Buyurunuz okuyunuz!.. Müthiş bir hayret ve merak- la, âdeta gayrühtivari, mektu- bu aldım ve okumaya başla- dam. İşte bu mektubu okuyunca dır ki, cereyan eden esrarengiz hâdiselerin hemen bütün esra- rını tamamile anlamış oldum. Madam Kagliyari bu mektu- bu bana değil, Keramiye yazıp bırakmıştı. İşte Kagliyarinin bu imektubu! aynen şudur: “Sevgili Kerami!.. Seni gör- meden gidiyorum ve ebediyen. Cünkü gelişim gibi, hattâ se buluşum gibi, sidişim de kendi irademle değildir!. Kerami!. Yalnız duvduğum — sevgi ve ebediyen kendimin kalacak- tır. Sana, yine elimde olmaksızın | büyük bir fenalık yapmava va- sıta olacaktım. Bundan kurtul - duğum için mes'udum.. Beni affetmen için sana be- sana karşı olduğumu haber vereceğim, yyan cerevanlarından istifade e- der. dan dolayı hiç bir mesuliyet kabul edilmez. bir antika mahfazanın içinde lâ- tince yazılmış bir vasiyetname Kız, yüzü ölü yüzü gibi _m,u- rı ve hareketsiz duran Calibeye yaklaşır yaklaşmaz, sanki o es- Tarengiz mıknatıs cereyamı bi- ribirlerile çarpışmış gibi Calibe- Filhakika, bü esranengiz c de çarpışmasından Ca-| libeye hayat gelmiş gibi inleme- | Hacı Bey heyecanla ayağa — Ayılıyor!.. Bu letarji değil! sanırım, siddetli bir uyku halin- — Aman Hacı Bey, hemen Hacı Bey Halileyi elinden tuttu, ben Calibeyi kucağıma alarak âdeta koşa koşa köşke Filhakika köşkte Calibe ayıl- dı. Halilevi yatırdık, kızcağız Calibe ayıklı, sıhhatinde hiç 5 Fakat © geceye ait hiçbir şey hatırla- Şiphesiz, o garip aykusu es- Fahh.ı hanımın hazin — cenaze Yüzünde büyük bir hayret ve kendimindir nim neden tehlikeli bir kadın Asıl medyum olan benim ko-| cam, Kagliyaridir. Bu adam, | gayet uzak mesafelerden ipno- | tize etmiye muktedir olacak de- recede kuvvetli bir medyum-| dur. Bunun için radyo istasyon- larının dünyayı biribirine bağlı- (Napoli) de eline geçirdiği YENIİ SABANn ibrahim WBeleı'lıyedeıı para jistedi fakat üstün- para bulundu Sürmeneli İbrahim — isminde Belediye Muavini Bay Lütfi Ak- | soya müracaat ederek hiç para- | sı olmadığıni söylemiş ve Sür- meneye kadar belediye tarafın- Adamın vaziyetinden şüphelenen leymana, İbrahimin üzerini ara- masını emretmiş ve yapılan ara- mada İbrahimin pantalonuna di- kilmiş olarak 116 küğet lira bu- | hmmuştur. Bu paranın — bulun- ması izerine belediye İbrahime parasile bilet almasını tavsiye etmiştir. Hava Kurumuna yardım edenler İstanbul — Hava — Kurumüun- dan: Fevzi Şamlı 1500, ismini bil- dirmek istemiyen bir zat tara- fından 1000, Mukavva Kâğıt Ltd. Şti 550, Çeturi biraderler 500, İbrahim Basmacı 500, Trak ya Ticaret Ltd. Şti. 500, Sava Elefteriyadis 500, Lokman Ku- riş 500, Salamön Eskenazi 350, M şel Boroştayın 350, NE sim Amram ve Gülüzari 300, Şitçılık ve Matbaacık T. A.| Ş. 300, Jak Kohen 300, Alp Kar| radavut 300, Vasil Küurtoğlu| 300, A. M. Fahri 250, Jak Sa- | ban 250, Koço Vasilyadis 250,! Yorgiyani Dimitriyadis — 200, 200, Kemal - Alemdar :200, M. Sadık Âfitab 150, Mehmet Ka- sım 150, Mihail Dimo 135, Ali Asgar Hatemi 100, Mustafa mıi İpek 100, Hasân Basri Tadir. MÜTEFERRİK 'Bir Rumen. vapuru 1 lildi Limanımızda bulunan Razita isimli Rumen vapuruna haciz konmuştur. Haczin sebebi henüz. anlaşılamamıştır. bulmuş. Bu vasivetnamede bun- dan 300 sene evvel firtına yü- zünden Lombardiya sahillerine | üstü başı perişan bir adam dün | dan meceani naklini: istemiştir. | belediye reis muavini polis Sü-| Münir Şahin 200, Jak Dekalo — Yekün teberrüat (10.035) li- * Halkın Tahatı mra ”e_f- nuttuğumz — Halilenin u.ıh—’“ Surmenell Belediye riyaseti yeni- den bazı mühim tedbir-î ler alarak harekete geçti İstanbul belediyesi şehirde sonlarının halktan, belediye ta- halkın rahat ve huzur içinde eğ- rafından tasdik olunmuş bulu- lenmesini temin etmek maksa- | nan tarifeden daha fazla para dile yeni tedbirler almıştır. Bu. aldıkları görülmektedir. Kay hususta Belediye Reis Muavini | makamlar bu vaziyetle esaslı Lütfi Aksoyun riyaseti altında şekilde meşgul olacaklardır. Ga- | ve emniyet 6 ıncı şube müdürü- / zino, lokanta ve eğlence yerleri- | nün iştirâkile diğer alâkadarla- nin kontrolu işile belediye ta- rin da hazır bulunduğu bir top- bipleri sıkı surette meşgul ola- lantı yapılmıştır. | caklar ve bu kontrol ve teftiş Toplantı neticesinde tesbit e- heyetlerine iştirâk edeceklerdir. | dilen esaslar kaymakamlıklara — Ekmeklerin daha iyi bir şe - ve diğer alâkadarlara tebliğ 0-| kilde pişirilmesini temin etmek lunmuştur. | maksadile de fırınlarda tedbirler Bu esaslar başlıca dört nokta alınacak, plâjlar sıkı bir suret- etrafında toplanmaktadır. te kontrola tâbi tutulacak, tak- 1 — Tarifeler, 2 — Temi.. si şoförleri belediye zabıtası hü- plâj, 3 — İyi vesaiti nakliye,| kümlerine riayete mecbur edi- 4 — Ekmek meselesi . leceklerdir. | Tarifelerin iyi şekilde tatbikı| — Her kaymakam kazası dahilin için belediye riyaseti esaslı ted- de bütün bu hususları belediye birler almıştır. Birçok gazino ve | riyasetine Pazartesi günleri bi- eğlence yerleri sahip veya gar-' rer rapor vereceklerdir. MAARİFTE İKTİSAT İkmal imtihanları | Mürakabe bürosu erken kursları rağbet yapılmayacak I görüyor Üniversite Fen ve Tıb fakül- | — İstanbulda açılan ilk fiat mü- rakabe kursu 22 Haziranda bit-| mektedir. İkinci ve üçüncü kurs | ların Ankarada açılması düşü - nülmekte idi. İkinci kurs için daha şimdiden © kadar çok mü- racat vâki olmuştur ki, 15 Tem- muzda Ankarada açılması düşü- nülen ikinci kursun İstanbulda ihdası daha muvafık görülmeğe başlanmıştır. Bu takdirde İstanbuldan ikin- Ci kursa iştirâk etmek istiyen teleri son sınıf talebelerinin az bir kısmi yalnız kendi sinıfları için bü seneki ikmal imtihanla- tâki dilek Maarif Vekilliğine bil dirilmiş ve verilen cevapla deği- şen hiçbir şey olmadığı ve ikmal imtihanlarının bu sene de.her , seneki tarihte yapılacağı anla- gaılmıştır. | Mürakabe bürosu memur nam- ——— | zetlerine de bazı tasarruflar te- BEĞEDİ YA (i ee 9 eee İetep af Ankara ekmekleri neden iyi çıkıyormuş Ankarada çıkarılan yeni tüp ekmeklerden nümunelerin bele- diye tarafından tetkik olundu-' ğunu yazmıştık. Yeni ekmekle Vali ve Belediye reisi Döktor Lütfi Kırdar meşgul olmuştur.' Ankarada imal olunan ekmeğin şehrimizde yapılan imalâta na-' zaran daha beyaz olduğu tesbit olunmuştur. Fakat bunun sebebi imalât değişikliği değil Ankara- da istimal olunan buğdayın cins | farkı dolayısile olduğu tesbit o- lunmuştur. İnönü gezgisi inşaatı ihale olundu Kahve tevziatı İstanbul vilâyeti emrine tah- sis olunan kahvelerin tevzi işi hakkında Ticaret Vekületinden emir geldiğini yazmıştık. Pazar- | tesi gnıu toplanacak bir komis- | yon bu kahvelerin satış fiatını tesbit edilecektir. — Komisyon ayni zamanda hazırlıyacağı & saslar dahilinde kahve tgvmh bir müteahhide verecektir. 'Tevziat esas itibarile şu şe- kilde yapılacaktır. Askeri bir - liklerin kahve ihtiyaçları as- keri makamata, gazeteler için basın birliğine, memurlar için kuru kahvecilere verilecektir. herkese kahve 100 gramlık pa- | vurmuş bir türk gemisinde esir alınan bir Türkün Paros adala- rından gizli bir (âbıhayat) ge- tirdiği, bu (âbıhayat) sayesinde 300 sene sonra dirileceği, sonra da onun kanından her vürudüne kan alan insanın 300 sene ya- şaşmak kudretine sahip olacağı delilerle bildirilmekte idi. Kagliyari işte o tariltten tam 300 sene geçmiş olduğu için bu! dirilmiş adamı aramakta, onun kanını elde etmeye bütün kud - | retlerile uğraşmaktadır. Bu su- retle 300 sene vaşamaya ve be- ni de yaşatmaya çalışıyor. Bu| | adamı kanı vasıtasile ve man- yatizma ile bulmak için her şeyi | vapmaktadır. Bu yüzden birçok insanların ölümüne sebep oluyor. | İşte sana da bunun için yanaş mıştım ve bütün senin kanın - | dan olanlara da belki feci felâ- ketler getirecektim. Fakat son letarjik uvku, beni inanyatize edilmiş halden kur -| tardı. | Esasen Kagliyari de bu insa- nın Türkiyede olmadığını anla- | dığını bildirdi. Onun için ebedi.| | ven senden ve memleketinizden ayrılıyorum... Mes'ut vaşayımz ve iradesi çıkarılmış bedbaht bir insan #ibi yaşıyan beni unutma- yınız!.,, İşte hâdiseleri aynen, gördü- ğüm ve yaşadığım gibi yazdım. Vakıâ, bedbaht madam Kag- Dbyari artık İstanbulda böyle bir. mesele etrafında hiçbir tehlike kalmadığını şüpbesiz kat'? bir samimiyetle bildiriyor. Fakat, bence, İstanbul halkı yine her şeye rağmen müteyak- kız bulunmalıdır. Ayni folükeb- Tenci için. —BON— ketler içinde tevzi olunacaktır. Dünkü ihracat Dünkü ihracatın yekünu 25 Belediye daimi encümeni dün Kasımpaşa - Halıcıoğlu — yolu, | Ayasofya meydanı tretuvarları, Taksim - Eminönü gezgisi ve| bin liradır. İsviçreye fındık, b Florya binalarının tamiri işleri la, keten elyafı, susam; Slovak- ni ihale etmiştir. | yaya kuru üzüm satılmıştır. | konfera: — Seni temizleriz — Kodese girsek te ne çıkar? Ar- kamızdan ağlayanımız yok a!. Birinci asliye cezada garip - çık Esnaf aralarında 10 bir cürmü meşhud davasına kuruş toplasalar bizi beyler bakıldı. Ve eski bir cürmü gibi beslerler. O da olmasa biz olsa on kuru- dediler o delikte de nasıl şun yolunu bu Polis diye bi meşhud davasınfa — şehadette bulunan İbruhi adındaki kadı- ni yalan şehadete teşvik için uruz, Gelen öldürmek tehdidinde bulun- Hakkı Efendiye ikisini de ya- dukları idda olunan Manuk — kalattım. ve Zâhid adında iki gencin — Suçlular bu iddiayı reddet. duruşması yapıldı tiler, Şahidler de bu lâkırdı- Davacı İbruhi Çarşıkapıda ları duyduklarını ve fakat han | öylediğini bilmedikle- açıkça mey- Makascılarda bir sayacı dük- kânı işleten orta yaşlı bir dul bayandır. Onun dükkânı önün de belediye —memurlarından Hakkıyı döğen Hüseyin adın- da bir suçlu aleyhinde şeha- dete getirilen İbruhi adliye koridorunda maruz kaldığı te- cavilz ve tehdidi şöyle anlata- rak davacı oluyordu — Koridorda bekliyordum. Bunlar geldi. “Sen Hüseyin E- fendinin aleyhinde şehadette bulunursan seni temizleriz. Ar vininin talebini yerinde bul- Kamudan ağlıyacak kimsemiz du ve suçluların beraetine ka- yolk a.. Kodese girnek te ne Tar verdi. J gisinin rini ifadelerind dana vurdular İddia makamı leyhinde bir ifade B ve tevkiflerini etti- recek bir dı ği için iki bıçkının da beraetlerini is tedi. Hem Manuk, hem de Zâhid bu talebe iştirâk ettiler. Bera- etlerini istediler. Mahkeme riyaseti müddeiumumi — mua- uçlular a- bulunmadı- e icap .ufü(l]bü DİYORKİ: _ı_ı_a Düzcede kahve ve çivi ihtiyacı Düzcenin Gündoğdu nahi- yesinden Mehmet Tütüncü yazıyor: Hükümetin vilâyet namı- na vilâyetlere göndermiş ol- duğu kahve ve çivi kazalara kat'iyen gönderilmiyor. Ge- çen defa Bolu vilâyetine ge- len kahve ve çividen 90 bin nüfusa malik olan Düzce kazasına 100 gram çivi ve ne de kahve gönderilmemiştir. Tütiln yetiştirip ihraç etmek. le meşgul olan çalışkan köy- lümüz işini gücünü bırakıp yarım çarıkla yürüye yürüye 49 kilametre uzakta hulun.m Boluya çivi almak için lü türlü müşkülâtlara katla- narak gidiyorlar. Çokları ih- tiyaçlarını manasız güçlük- lerden göremiyerek geri dö- nüyor. Alâkadar vekâletin Bolu vilâyetine gönderdiği çivi ve kahvenin kazalara ve n_ıııntu;ım şekilde tevzi et- tirmesini bütün Düzce halkı sabırsızlıkla- beklemektedir.,, Zincirleme ihtikâr Bazı kimseler bu suçla adliyeye sevkolundular 15 Haziran 1941 n Ymn İsta*ı!mlun imarı (Mani - in - Nuküs vazifesi ULUNAY Geçen gün yine bu mevzua dair yazdığım bir yazıdan dolar yı okuyucularımdan cesaret ve- rici mektuplar aldım. Bir çoğu bana hak veriyorlar; şehrin imarı meselesinin bir çok n rumiyetlere gibi- dev adınile — ilerlediği herkes görüyor. İstanbul büyük ve yayvan bir şehirdir; ve bu gehir fetih tarihi olan 1458 den yani dört yüz seksen sekiz sene denberi bugünkü gibi böyle plân dahilinde bir imar yüzü gör- memiştir. Bir çok millt âbide- ler, biçimsiz dar sokakların arar larına sıkıştırılmış, Türk mi- marlığının mühalled eserleri baraka mahallelerin aralarında gömülmüş kalmıştır. Buna rağ- men eslâf -usulsüz olsa da- şeh- rin güzelleştirilmesi hakkında hu asra lâyık düşüncelerle ha- reket etmişler. Bakınız nasıl? Garp memleketlerinde şehir- leri süslemek için tercihan en gösterişli ve en güzel binalari köşe başlarına yaparlar. Bizde eskiler bu tarm daha evvel tat- bik etmişler ve büyüklü küçük- lü barakalardan ibaret olduk- ları için şehrin tezyinatını hu- susf meskenlerle - temine yine imkân bulamadıklarından köşe başlarına ekseriya sebil, cami, medrese gibi mimari kıymeti olan binalar yapmışlar. Salkımsöğütle Beyamıt sındaki mesafeyi ele alalım Salkımsöğütte köşe başında Zeynep Sultan camü vardir. A- lemdar caddesinden çıkıldığı Yazan: ara- Fiat Mürakabe Bürosu, zin- cirleme bir tel ihtikârı meydana çıkarmıştır. Bu ihtikârr yapan- alr, şebeke halinde Anadolunun bazı yerlerine giderken bulduk- | ları telleri ehven fiatlarla satın almışlar, bir kısmını Anadoluda saklıyarak mütebakisini buraya getirmişlerdir. İstanbula gizle- nen teller de o kadar Çok-öl'de- Biştirmiştir. ki, bütün faillerini yakalamağa imkân elvermemiş tir. | Büro, şebekenin elebaşılarım yarın adliyeye verecektir. İki muhtekir adli- yeye verildi Fiat Mürakabe Bürosu, Gran berg adında birisini pil ihtikârın dan dolayı — adliyeye vermiştir. | Ayrıca büro memurları —dün, | Pepo adındaki bavul satıcısının dükânında da bir cürmümeşhut tertip etmişlerdir. | HALKEVLERİ daire müdürlerine ve halk için Rebia Tevfik Başkurt'un konferansı Eminönü Halkevinden: | 16/6/941 Pazartesi günü sa- at (17.30) da evimiz salonunda Yardimsevenler Cemiyeti namı na Bayan Rebia Tevfik Baş - kurt tarafından (Vatan yarı- şında kalb birliği) mevzulu bir verilecektir. bütün yurd - Bu konferansa daşların gelmeleri rica olunur. HEREPYU GUN Yolcu salonu caddesi yapılacak | Galata Yolcu Salonundan Top haneye kadar olan yel, mozayik olarak veniden yapılacaktır. Fa- aliyete bugünlerde — başlanacak 4 ayda bitecektir .Bundan dola- yı bu yol, & ay müddetle bütün nakil vasıtalarına kapalr olacak- tır Köstence limanına va- purlar kılavuzsuz giremeyecekler hükümeti girecek zle askeri kılavuz ve kılavuz almadan eklerini alâka- darlara etmiştir Ne nişancı şeymiş ? W Sirkecide Bolu otelinde otu-| ran Ahmet Kızılırmak Yenika- Rumanya badema Kü bütün va- purları istern limana £ nele otu- pida —Abdullahın nişan atma yerinde atış yaparken attığı saçma dükkân müstahdemlerin den Yusufun başına isabet ede rek yaralamış ve suçlu yaka - lanmıştır. Yaralının müdavatı yapılmıştır. zaman -Ayasofya ve Sultanah- met camilerini hesaha katma- mak Şartile- yine köşe başında karşımıza en zarif ve en mü- tenasip bir bina olan Piruzağa camii gelir. Biraz daha ileriye gidilmnce İstanbulun ye güâne Ampir binası olan Sultan Mahmut tür- besini görürüz ki iki sokak ba- sını süslef. Karşısındaki köşede Köprülü kütüphanesi - ve bıraz ileride yine sokak başında Köp- rülü camii ve medresesi vardır. Daha Herlersek yine köşe ba- şında olmak şartile. Merzifoni Mustafapaşa medresesini bulu- ruz; onun yanında köşede Atik Alipaşa sebili vardır. Ve bu böyle Beyazıda kadar devam e- der. Fakat bütün köşe haşlarını süsleyen bu güzel binalarda gö- ze çarpan şey, hepsinin bakım- sız bir halde bulunmalarıdır. Şimdi yine büyük bebalarımı- zın -garplıları kıskandıracak bir düşünce ile- aldıkları bir ted biri kaydedelim: Eski vakfiyeleri — okursak “Mâni -in-nuküş, adlı. me murtara tesadüf ediyoruz. Bun- lar camilerin baş kayyumların- dan daha fazla tahsisat alırlar. esas vazifeleri duvarlara yazı- lan çizilen Şşeyleri temizlemek yani münasebetsiz nakışları sil- Mmek olduğundan kendilerine (nakışları menedici) denilmek- le beraber ayni zamanda bina - ları temiz tutmağa da mentur - durlar. Duvarların yazılarını si- lerler, saçaklarda — biten otlar koparırlar, temizlerler, temiz letirler.. Şehrin — güzelleştirilmesi büyük gayretler sarfedildiği şu da vakıflar idaresine de bu binaların temiz tutulmasının im kânını temin gibi mühim bir için vazife teveccüh ediyor. Bütçe darlığı bunun yapılmamasina bir sebep teşkil etmez. Çünkü şehrin lelerini tamir için ev- afın daima bütçesinde tahsi - ardır. Tamir edilecek âbi ise o kadar çoktur ki bun- lan bir taneciğinin tehiri büyük bir zarar teşkil edemez. O tehir edilen âbidenin tamır m: le böyle yol uğrağında göz önünde bulunan eserlerin ufak mikyasta tamiri pek güzel temin edilebilir. Meselâ Zeynep Sultan camiinin ö- nündeki sebilin yanındaki boş- luk düzettilir uzağa camii köşesinde “ mü- cevher oldu- ğu için bu nam besinin etrafi temizlenir. K daha ziyade güzelleştirilir Sultan Mahmut türbesinin maklıklarındaki noksam nat tamamlanır. Belediye ri: setinin büyük himmetile düzel tilen Köprülü kütünhenesinin bahçesini medreseyi geçince da- mında çıkan otların temizlenme imkânı da hâsıl olur; Merzifonlu sebilinin kurşunları tamir edilir, (Sonu sayfa 4 sütun * de) Mühtedi verilmiştir) de 'e par-