Çolak Afollanım: idman hızır- liğı bitmişti. Bami güreşi de gel miş di ü Güreş günü Rami köyüne her tarafttan a.lun başlamştı. Uzaktan gelenler daha biv iki gün evvet Ramiye geüp yer tut muşlardı. Sazay bemdogünt he- men Rami köyüne gelmişlerdi. Siltan: Aziz devrinden: kalma merakirlar'0 kadar çoktu. ki, bun lazı ekserisi saray- bendegün! oldukları: balde Sultan Hamidin güre wmemesiye: ve- menfur görmesine vağimen Du merakla- nt bir türlü zaptedemiyonlar- di | Rami güreşinde sarayın en ileri gelem haucmağaları, mabe- yikcileni: vesnir kapıkulu eöradı Mevcuttu. Rami güreşinde' eski pehliranlardan da. — birçokları vardı. Bunlarm içinde ve en baş ta Aliço bulunuyordu. Aligo, o vakitler ancak altmış yaşlanında: idi.. Güzeşi, birakmış ve meydandan, çekilmiş olduğ halde daha diri: bulu! Fakat Aliçonun ahir örn; Kkıntılı. idi. Geçinmekten âcizdi. Sultan. Azizin başpehlivanları i- ginde en ziyade. fulara düşem| Âligo' olmuştu. Çiünkü Sultan Aziz, Aliçoyu! hiş sevmemişti. Onu sarayandan'| iki dela sürgün etmişti. Aliço, dobra bir: adamdı. Her şeyi a-| Çıl söyder ve açık: yapazdı. Bu sebeple- Aliço, bir türlü | Sultan Azizin teveccühünü ka- zanamamışlı. Bir defasında hu- zurda padişalın, baş- pehlivan -| lazından şazıdancıbağı: meşhur Kara İbo ile güzeşirken Aliço, dehşetli bir gaf yapmıştır. | Güneş, Pomak güreşi- tarzın- | reşte göz silmek, suya gidip vü cudüne s vurmak vesaire yol ı.W 149 —— Güreş, hiç ayrılmadan. ve ne| olursa olsun — meyi yeri terketmeden yapılacaktı. 5 tan Aziz, Alişoya hasımdı. Sultan Azizin Aliçoya hasım olması şalsi bir gara istinat etmiyordu. Sultan Aziz, Osman- h imparatorluğunun başpehli - vanı idi. Herhangi bir pehlivan Kırkpı narda bütün baş mağlüp edip Türkiye güre piyonluğuzu ahrsa, onun Türk ye baş pehlivanlığı — sureta o- na peblivan — Sultan ultan: Aziz ki, ken> di ıın.nv.rırık beslediği baş peh livanlarla, Kırkpınarda baş al- maış olan pehliyanları, huzurur da güreştirerek mağlüp ettirme ği şırdi. padişahın. başı Kıvkpnarda. baş, alıp. yeni olan pehlivanları mu lazı,, t kendisi hususi olarak gür reşirdi. Sultan Aziz, efendiliği zama undanberi güreşe meraklı oldu- dan, maiyetindeki. pehlivan- larla idman yapar ve güreşirdi. Kavas oğlu Koca İbrahimle, Ar- navut oğlu ile, Makarnacı ile id- man: yapıp güreştiği padişihaım mabeyincisi ve en yakın. bende> gânından Mehmet Bey tarafın- dan menkuldür. pehlivanlıriş Aliçe tarıp tür ip Kurkpımarı kur e-baş palilivanlığını Bultan Aziz, harekete Tü mişli. Çünkü, kendisi bütün baş pehlivanları yenmiş bir v Meselâ, evvelce — Kırkpınarı kuratrmış olan Kavas oğlu Ko cw İbrahimi padişah maglüp et- mişti. Makarnacı 'anı d da ma, pl yenmişti. Arnavut oğ- lüp etmişti. Aliçonun Barkpi- gelmesi kâfi gel - ndan sonra, padişi nlarını yenme : Opdan sonma da- ptidil üp Tetmesi ican ediyorc lıı Aliço; Kurkpınar güzi XYENI 'SABAH HARP'VAZİYET : GECE * Bembardır “nr!a. 'a | . (Baş tarafı 1 İnci sayfada) Zayıf hava filoları, hele .m— man Hinterlandındaki — hedelle- rekarşı akınlar icva ederken, gece başkınlarma — müracaata Taecburdurlar ia e rr - Röportaj a&%ramn Sonu V',ICISH. Hastahanedekı sorgu. Teıhüı etti. Ya a kabul etmiyeceğizi biliyondum. Pekü.. Siz de madamın & vinde kaldınız değil mi?.. amilerin arasındam iki çığlık tu: Bunlar madam Anniğin arı idi. Fakat çabuktopar- landılar ve doktor cevaba vakit bulmadan ihtiyar kadın yinerbir uzunca — Hâaşaaası. bastardı. a T Kalmadı. kalmaz da” Ba- b Bu harbin ilk devrelerinde Al- | aei sTan İzı d A miğ herbin ilk devrelerinde At edilen kız. - Madam Anik. ne:diyor? - Dostumı, li idiler, hera de değerli hedefle- | 2 rirseçmek için gündüzün uçmak | ka d imi N S red ızltırarında kalıyorlardı. | sar 'e'ğ“ A uzan nere e îı güzel "“hllkhwl ba ;V ü Fakat 06 sırada beni başhe- Yazan: 'ati ehbemmiyeti, hbiz. hedefler| kim çağırtlırmış. Gittim, k azan : —ee—ir eyhindeki tesirlerinden — çok! da, tanımadığım bir . 0 Düniş Remzi l geyler- beklenemezdi. - Diğer ta-| — Bak:bay Cavit. Bi zat si: raftan; muharebe hedeflerini a- LA GÜ KOROH yırd. etmek deinsani ve kamuıni | ) T * Üazaumas bir ödevdi. | R h ' ' Londraya karşı yapılan küt- | K atganaş _”j“"“-- Benibu le taarruzlarına iştirak eden ha- ) namusumla y (-| va filoları kanlı zayiata uğra-| dak GR a eeRi ğ e j H lrı I lesidir. diye: mgjsafir - olaral zi Jğlı“î nî'*"ı““/'“" ':”“L da “Süzan Pamukçu'!, aldım. Bana.kız kardeşimdir, de- | len baskınlardan geçilmiş bir genç kaz v ST y Esasen hedef bir Bürdarl da a aumlanı kiraam dar a aaeda SAĞ SN umaa; bir üs ve tayyare mey-| Kendisini derhal bana teslim aa Tlanme l tardıklım. sanra, onu sazaya getirdiler. Ihlamur küs- küne pehlivanlar ocağına yerl: tirdiler. Huzurda güreş yapa - caktı | Aliço, ilk güreşini Sultan: A- zin huzurunda makarnacı Hü- eyin ile yüz kı pehlivandı. Aliço; Makarnacıyı — huzurda mağlüp etti. Bunun üzerine Sul yaptı.. Makarmacı tarm okkalık. dev cüsse- bir | tan Asiz, Aliçonun kanşısına Ar Mabeyinci: Mebhmet Bey, Sul- tan Azizin güreştiğini Kavalalı İsmail Hakkı Beye söylemiştir. | Ben de İsmail Hakkı Beyden dinlemişimdir. Sultan: Azizin en ziyade sev> diği Makarmacı idi: Ona şöyle hitap: edermiş: — Hüseyin Paşa! Gureba hastaha- nesini bir ziyaret ve intizam takdire lâyıktır Bir hastayı görmek üzere bir gaç gündenberidir. “Goreba,, hastanesine gidiyorum. Tram - vayın metaibinden — bahi değilim. O: Her dem müt'ib bir nesnei mahsusa ve mümtazedir. Söa ve dert dinlemez. Benim bu barada — bahsetmek — istediğim | “nesne,, hastahanedir. Ümidin çok fevkinde buldu - ğum bu mükemmel yeri yani i medhetmekten vaz emiyece Tedbedeceğ Kapısından ne zaman ve han- her gi saatte girseniz her y ftarafın, her köşe bucağın sabun yıkandığını demelerden lu ve ilâçlı birçoğu bu işle m: manda da sevimli ve terbiyeli a- damlar. Ne sorarsanız derhal tatlı bir sada ilecevap veriyor- lar. | Kapıcıları ve telefoncuları da böyle. Lemhai basarda görülü- yor ki, vazifelerinin terbiyevi faraflarını da — kavramışlardır. Kapıdan girdiniz mi, sizi sevimli ve mülâyim bir çehre ile kabul ediyorlar. Bu ufakt görünen şe: ler o kadar büyüktür de hilme kolayiıkla tarif edilebilir mi? Flcle hasta odalarında gördü- Züm intizam, nezafet, sülün ve ahenk gözle görülmeden inaml- miyacak kadar müretteb: ve| Mmümtezic, Yataliler bembeyaz, masalar ve örtüler salır gibi, | her şey yerli yerinde, herkes sakin, hastalar mutmair, bakı- cılar emniyetbahş. Hangi has- taya sorsanız bir-edayı mütebes simle müsterih olduklarını, bakıldıklarını söylüyor. Hemsi- veler hem güzel hem de / ciddi 18 Maryıs 1941 Pazar | göürü akşarm saat 21 de Şehir Tıyatr(ısuıl Komedi kısmında (Asım Baba) jübilesi Münür MNureddin konse, Halk Opereti Naşid ve Halide Pişkin Gişe hergün açıktır | (Paristeki dostuza profesör Ab- rami, güzel hastlarla güzel hem girelerin bahtı daha yaver olur derdi ve ne demek isterdi bunu muliterem karilerim bulsunlar) Hastaların kahvaltıları ve ye - mekleri tevziatı usul ve âdabıma muvafık. Meselâ şekerli bir has taya hoşaf, kalbinden mustarip adama et vermiyorlar: Hastaların yemek odaları da odalarımıza, yani, odanın” orta- sındaki masa değme restoran - larda, hattâ tanılmış- birçok lo- Hastahanede görülen temizlik talardakinden daha tab'ı se-| lime muvafik olarak yerleştiril- | miş. Hizmetçilerin de cileri ve Ti tertemiz. Benim gör- düğüm birinci koğuşun- hemşi- resi Bayan Melâhatle müstah- demi Bayan Mükerrem ve ha- deme Ali Abdullah bir aile şef- tile hastalarla meşgul oluyor (Bimu bana hastalardan Ziya (beyefendi) de söyledi.) Bunların hepsi müdürün, ser- tabibin, hekimlerin, heraşirelerin müstahdemlerin: fezail ve feva- zılını işaret ve ispat eder ki; if- tiharla söylüyorum, şayanı teb- riktir. / Diğer hastahanelerimizden bir de bir iki vesileile gör - müştüm. Dün bunlardan - birini bir daha gördüm. İtiraf ederim ki bununla Gureba hastahane- arasında bir. fark bulma- a veya mugalâta etmiş olacağım. tabane de güzeldir. Kusurs dür. Fakat elbi (Guraba) kadar güzel ve mürettep de; dir. Güzel değildir. Zira daha az tertiplidir. Kusur: deği 'an mektebi ka- dar gürültülü. (Halbuki bir te- davihanede sessizlik birinci vadır.) Hasta koğuşları ha fazla gürültü niyet ” laatlandir” mazbut ve müecssir ıılıl hamı itimat o derece ve itminan bahşol: (Kaplıcalarımız da d lde) hastahane reba hastahanesi derecen il elduğu zin Gü - ıde & 'çi gördüğüm bu ikimei has-| navut: oğlunu. çıkardı. Aliçonun Arnavut oğlu: ile üç güreşi olduğunu söylerler.. İki güneş berabere kalmışlarmış, üçünvü güreşte Aliço, Arnavut oğlunu hatalamış... Sitltim Aziz, en sonra-şamdan cı başısı Kara İboyu ortaya koy muştu:; Fakat, Sultan Aziz, Ali- çoya fena halde içerliyordu. En namdar baş pehlivanlarını mağ- lüp etmişti Sultan: Azizin bütün ümidi Kara: İboda idi. Kara İBo; şanlı göhretli. genç ve dinç bir pehli- vandı. Aliço: ayarında: vetipinde idi. , Bir hazimetin tarihçesi ü ae ei düşmanm ayni zamanda; yaptı ğ siddetli tank ve tayyare hü- cuml:n "ma maruz kaldıktan-son- ra Alman tankları birmei Fas fırkası müdafaa tertibatımı' zor- ladılar. Bereket versin İti bir sü- vari kolunun vaktinde müdaha- lesiyle vaziyet düzeltildi. Dokuzuncu ordu cephesinde düşman çok kudretli- vesaitle- hücumlarda. bulunmakta, kor- - kunç terakkiler kaydetmekte idi. (Anhöe) önünde 13 Mayıs akşamır Fransızlarım — yapmış oldukları mukabil taarruz ünııt edilen neticeleri vermemişti. Vl— kiâ Fransız tankları (Meus) sa- hilinde uzanan ormanlıklara ka-| dar ilerlemeğe- muvaffak olmuş-. larsa da piyade-bunları takip e- dememi: Almanlar ilerliyorlar ve cep büyüyer Almanların vücuda getirdik- leri cep bu suretle kapatılama- dığı gibi 14 mayısta bu cep bil- ükis büyüdü. Şimalde- düşman (Warnant) 1 ve (Annevoie) yı ele geçirmiş, (Dinant) la- (Gi- vet) arasındaki mıntakaya nü- fuz ederek (Goclmde) ye kadar ilerilemeğe muvaffak. olmustu. Ayni: zamanda- Almanlar do- kuzuncu ordunun sağ. kanadına da tanklarla yüklenmişler ve (Bar) ırmağiyle (Meuse) neh- rini geçmeğe muvaffak olmuş- lardı. Bu ileri hareket neticesin- de Vande müphem ve karmakarışık takım mevziü çarpışmalar vukua gelmiş ve bu çarpışmalar ne- fÜcesinde (83) ünecü Fransız Pi- omasasanamu: L yade fırkasiyle (3) üncü: sipahi İvası- düşman - tarafından he - men hemen tamamiyle imha 0- hinmuştu. 14 Mayıs- günü akşamı do- kuzuncu — Fransız ordusu müş- kül bir- duruma düşmüştü. Bu ordunun - solunda — Almanlar (Meuse) ü (Wapion) ve (Dave) köprülerinden geçm di. Bu ordunun bir fırk kötü mevzilerini muha etmekle beraber- dört fırkası cidkli surette zedelenmişti. Or- dunun sağ kanadı arkasında ih- tiyat kuvvet —namımna hiç bir şey kalma amıştı. Sol kanadı ge- risinde ise ihtiyat kuvveti olarak nak Afrika 4 üncü fırkası bu- | koşanlar ve u. Bir müüdet, selâ bir şehirdeki istasyonu tef- | rik etmek üzere, tenvir bomba- | lavından istifade edildi ve yan- gınlar başlayınca, baskıncı bu alevlere, rehberlik rolünü de vermiş oluyordu. Avrupa şehir- | leri milyonarca masurmu barın- dırabilir, fakat- “Maksati,, deyi “insalin o yerde na ma var-mı?,, deyenler, yalnız ve ancak gombalarını bırakıp döns | miye ehemmiyet veriyorlardı. —| Bir zamandanberi, belki her gece, bir çok gruplar, san'at ve medeniyetin esmuzeci: sayılan| gehirlerde, hem de tarihi âbide-| lere saldırmaktan zevk almaktar | diklar. Meğer, medeniyet de'bir | ömür ile multayyetmiş! Meğer, | aklı selimin de bir kemab zirve- | sinde başlıyan bir dönüm'nokta- | sı varmış! , | Harp, talrip ve imhadir, de- | Vniliyor. Eski- çağlar da: böyle facialar yaşamıştır. Pakat, me- deniyet asrı, havp felâketlerine | rağmen, bu güzellikleri koru- | muş ve okşamıştar. | Hücum hamlelerininçok muh- ı telif mevkilere tevcih edildiğini | hanuyordu. Ordu - birinci zırhlı fırkaya istinat ederek saat 19.30 da bir mukabil taarr İ meeburiyetinde idi. 11 mayıs nü Almanlar (Donehery) den delincourt) a kadar uzanan öprü başı temin etmişlerdi. PFrans yutanlığının er rişmelerini temenni etmeliyiz. | manı (Meuse) ün ölte yakasına | Semil Mümtaz $. | atınaktı, bunun için de iki mu- görüyoruz. Alman darbeleri, u- Taumi: surette, Londraya mütc- xeccihtir. İngilizler; hemen her| güntaarruz- çıkış, üslerini sar: TMakta ısran ediyorlar. Her'iki hasım 'da. Berlin ve Londranın, her biri san'at ve zarafetin. bir timsali olan; âbidelerine kıy -| makta tereddüt etmediler, ya- zik! | Britanyada. hedefler, nisbetlo topludur. Taarruz: bölgeleri zen gince meskündurlar. Def ve tard sistemi asri ve mükemmel ol- makla beraber, karanlıklara bü- Tünen uçaklar, gösteriş hareket- lerile de şaşırarak ve bir çok noktalarda aktif tertipler almı- 'ya mecbur ederek, hayati kıy- Metteki hedefleri sarsmıya mu- vaffak olmaktadırlar: Ne — rm- Kkaddes sebep, ne de zavallı ibzd, istisna edilmiyor, her ziruh da tesir deiresi — dışında. değildi Almanyada” hedefler sey tir, İngilizler, çok defa, adayı tecavüzden korumak kaygusi- le; üsleri, tayyare meydanlarını, san'at evlerini ve tezgühları tihdaf ettiklerinden, hinterland- daki bir çok-değerli hedefler a- teşlerden masun kuliyo | Yakın vakitlere kadar gece a- kınları- şiddetli mukavemetlerle| karşılanamıyordu. — Uzun mandanberi devam eden mamlı antrenmanlar, gece def ve tard cihazında da muvaffakı- yetler temin etmeye başladı. Ni- içindeki zayiat 90 ta, iken son 11 günde 131 tay düşürülmüştür. — Kedi gözli (Katzenauge), karanlıklar için- de de şikârını azamakta ve isa- betler almaktadır. ziyet öyle getirdi ki, araf ta yalnız ve hedi her saldırmakta Kabil taarruz hazırlanmışt Fakat sabahm de Almanlar (Hülson) a hücum ederek bu mevkii zaptettiler ve biraz ileride de (Bar) ırma- iyorlardı. — Bu vaziyet da (35) inci Fransız fır a-da;çok zedelenmiş. bir le (Beaumont) a ricat etti Bu suretle: (Meuse) la, (Chien) arasında bulunaa, Frai ları sanki muallâkta k di. Franmsızlar ihtiyatları — | ileriye sürüyorlar Bütün gün zar i mıntakası baş lığı kuvvetlerini rittemadiyen Taü inci hal ada H ku: tı temin-için-iki fırka-daha ile y ldü. F almamış ya mensup (Guise - Avesnes) hattına sı | dim ve vasisi olan Bu | damla biriken terle diniz. Vesayetime ait vesikaları da istersemiz gösterip ispat ede- yim; Tabii derhal vaziyeti kavra- dım. Kendisine olduğgu gibi bü- tün hakikati anlattım. Huzuru- nuzda da aynen tekrar ettiğim bü sözlerden sonra doğru ma- dam Aniğe gidip kızcağızı al - Hakkıya teslim ettim. İşte hâdise bundan. ibarettir. Sirf insani ve içtimal bir yar- dıra. Başka hiçbir ihtiras ve te- mayül yoktur. Genç döktor, almında. damla i beyaz men argın dili ile silerek sustu. Reis: — Oturunuz! yorgun, Deyince bitkim bir halde :u'k:ı a Bt sındaki sandalyeye — yıkılıwerdi. Sorgu sırası; İesap: vermek madam Aniğe düşüyordu sim- di. Bumun için reis işaret-etti — Sem kalkt: bakalımı, Adın ne.. nerede oturuyorsun ?.. — Anik. Parmalkapıda Ga- lata apartmanında 17 sayıda o- turuyorum. Ne-iş yaparsın?. İhtiyar- kadın şaşkm şaşkın durdu. Ne iş yaptığım bilmiyor« du. Büu sırada arka sırada sa- miler arasında oturan iki genç güzelce madmazel biribiri- ne bakışın: fısıldadilar: | — Ne iş yapacak'ki z00?.. O- turur işte... Bu tazeler belli ki madam A- kızları idi. de geng, ikisi de boylu poslu, güzel ve ter- temiz giyimli idiler. Ve her göz- leri iliştikçe doktora diş bile - dikleri sert sert, mânalı mânali baş sallamalarından belli olu -| yordu. | O anda-reisin: sesi yine du- ene- hatun!.. Ne iş yaparsın 7.. Madam Annik yutkundu: — Birşey yapmam- efendim... Otururum; İş yapanlarım var - dir. Reis başım salladı: — Kiminle, kimlerle oturuy sun.evindi — Maaile otururuz. Kızlarım- la, çocuklarımla. beraber. — Böyle başka kızları da e- vine alır mısın — Haşaaa.... — Ama hak bw Süzan ismin- deki kızı evine alıp randevucu- lak yapmışsın diyorlar. İhtiyar kadının çenesi ve çeh- resinin her tarafi tir tir titre - meğe başlamıştı. ni almaktadır. Bu, nasıl venice birdevam edecek! Her halde, dar kalacak göyleordu. Ben de| kendini tanırım: çoktan. Ehh i- nandım, aldım. Reis dolttora: sord! -— Öyle mi dedini na Doktor başı eğik olarak cevap verdi Üa #im dedim de onun için kabul z bür kad - | | t efendim. Kiz »kanda- dece kızı mist&ttretiim.. Doktor da onu taadik etti: — Hayır efendim ben kal - İlki: Reisi müddeli döndü. Ne mütaleada: bulunda- ğunu sordu: saçlu birden: oturdular. umumi — muavinine y iumumal' muavini ewve- lâ Hakkımın ve sonra da mağ (Sönu zayfa: 5 eötun 7 de) sPpPexrR Dünyanın bu:bulranlı günle- rinde herkesin: yagamak için zorluklara katlandığı ve ihtiyaç larımı temin husı larda vatandaşların. mutazarrır olmanraları için yeni yeni bazı teşekküller meydana getirerek ihtikâra mâni olmağa çalışıyor. Her gün gazetelerde okuyo -| raz: Palan tüccar ihtik dtğindenm falan yere sürgün edil- miş şu kadar tazminata'mah - küm olmuş. Daha bumun gibt birçok Havar vatandaşların değil em: lüzumlu ihtiyaçları- hattâ em kiymetsiz küra: yelten-| leri ve'lüks olanları için:bile cid- | den:çok titiz davranıyorlar. Yalnız hiç kimsenin stat: gelir- lerini ve antrelerini. kontrol-et- mek hatırına. gelmiyor mu? Bu işle meşgul olan bir büro yok mu? Hatırımızda kaldığına.: göre genel direktörlüğün: sahalar - ve tesisler adlı.bir. şubesi Bu şube ne işle iştigal ediyet Her hangi bir dükkâna. g bir mal istiyorsunuz. Değeri pek | pahalı. Soruyorsunuz. Cevap. basmıa- kahp: Ffendim- Avrupadan ge- 'du, harp vaziyeti dı hdi hariçten hit miyor. Bunun. için fiatlar biraz , yüksek,, diyorlar. Aymni suali. stat sahkiplerine sorsanız size buna: benzer birşey söyliyebilecekler mi?. Hayır Oyuneuları dışardan temine- diyoruz. Yoksa futbol forması Saha fiyatlarını dirmek lâazımdır mmn hapiçten geliyor- diyecekler. Zannetmiyoruz. O halde statlarım bu kadar pahalı olmasına sebep nedir? Biliyoruz, milli küme maçla - rında takımlar çifter deplâsman y dar günlerde 75 yahut 40 kuruş vererek maç Seyretmek pek kolay bir iş de ğil, fakat bizim bu düşüncemizi cerhedecekler de vardır. — Geşen sene saha ücretleri 50 kuruş ve bir lira idi. Bu. se- ne ucuzlattık diyeceklerdir. Lâ- kin.bu:makul bir sebep. olamar. Şu muhakkak ki ister cskise- nelerde ister bu: sene-olsum: yu karıda. işaret ettiğimiz fiatlar çoktur. Bu işin daha'az kârl bir hale-konması: lâzam hattâ elzemdir. Çünkü bu bir memle- ket sporu işidir. Halkarmızın #po ra rağbet ve sevgisini arttır mak ancalı ona-gösterilecek:ko laylıkla kabildir. Az Emimönü- Yerli- As. Şabesin- den: Yd Hiv. Tegm. Yusuf.Ziya oğ: lu Ahmet Cevdet- 308.(13683) P: Tgm: Mustafa oğ. Sami 322 (3742409. » Ahmet Tevfilk oğ- 313 (36407). 8- Ml: Me Mustafa oğ- il Hakkı 301 (34885) cüzdanları ile acele acaatları ilân - olu beşer takatinin bir haddi ve bu bâdirenin bir senwvandır. Harp, bu ö lazca rerse bütün: 6 klere varlıklara el edildi: Vakıâ ihtiyat kuvveti o- reral — (Toöuckün) u daki Fransız. ordusu vardı. İk dokuzuncu. ordular ar çılmış. olan için elde gediği kavvetler bu. iralay kapal mevcut keri nn düncü askeri — mıntaka kuma (Marne) nehir aei mı alamından tikleri kısımlarda — müdi tevessül etmeleri emri- mevki e) ve tibatı ni aldıl: Nihayet ilk su ertesi 1 dan) üzer Fransız ordu - rünü (Se- | bil taars yayı muk bir ruz huzarlarlığını lıılıı di. d yeTmanız gö Bugün %gx ğ—gâ_ğm Sinemasında e FİLM BİRDEN | 1-Brodway Melaedie 1940 T YUNG - ivud'un meşhur ILİVUT GTEL İ >OWEL PTi DİCK: POWEL - ROZ “TÜRKÇE .» LANE # 5 Cesaratin. yaratlığı: kahran eşi görülmeyen, nedes $ manlığın 5i ulmıyan bir ht yarattı. î S AAA AAT ç $ ç TTA AMT RRAN S “Böyaz Orkideş salonunda cazını dinlemek isteyenler: itibaren vacu Z ANOR - POWELL - FRED-ASTER ÇAM SAKIZI ANN SOTKERN: | Bemny — Gudman'ın —— Yarın — matinelenden ye koşsun | 2 - SON: AKİN: