aldı. Bu soğuk kara demiri lâkayt bir. tavırla muayene etti. - Açtı, kapadı erfrika No. 18 * 'Anni l | — Yanef'le görüşmek istiyo- rüm. Deyince papas heyecan- la — Demek Anna sizsiniz? diye| sordu. Genç kızın tasvip işareti | üzerine. | — Cenabı Hak sizi takdis et-| sin! dedi. Büyük vazifenizde mu vaffak olmanız için gece gün - düz dua ediyorum. V Sa-va Annanın yanına kil İnellir Böşiğeri ç üyar hade- TPsilz. BeŞEİKEKİ zasabanın kenar mahallelerinden birinde iki & l ahşap bir eve götürdü. kapısını yanındaki anahtarla aç tıktan sonra yavaş bir sesle: * | Siz burada bekliyeceksiniz. | Gospodin Yanef akşam üstü ge- lecek, Başka hiç kimseyi i almamanızı size tekrarlamamı lediler, dedi Genç kız basit bir surette dö- şenmiş olan evde yalnız kaldı. Yanef eve gece çok geç geldi Anna evvelâ kapıyı çalan fesli adamı tanımadı. Her halde bi- Fisi yanlış kapr çalıyordu. Çekt- lip gitmlesini bekledi. Fakat ta- | pıdaki adam kapıyı israrli çal- | makta devam edince kim oldu- ğünu ve ne istediğini - sormağa | karar verdi. Aşagıya indi. Ka-| pının arkasından — türkçe ala- rak — Kimi istiyorsunuz? sordu. Fakal dışarıdan bulgarca ola- rak: — Kapıyı aç Anna, benim! sesi dayuldu. Bu Yanefin sesi idi. Anna o zaman Yanefin kı-| yafetini değiştirmiş olduğunu anlıyarak kapıyı açtı. Filhakika | yabancı adam. Yanefin tâ ken- disi idi. Yanef yanında kocaman - bir| paket taşıyor ve ağzı garap kn—l kuyordu. Beraberce yukarı çık- tılar, Perdeleri iyice indirilmia odaya girince Yanef baketi ma- sanın üzerine bıraktı. — Bunun içinde her nevi yi« yecek, içecek ve yerli Müslüman kadınlarının giydikleri - cinsten bir ferace var. Anna paketi açarken de arka | ' | bain enüzl Anna kendisine doğru uzanan | eli itti | — Teşekkür ederim. Artık gi- debilirsiniz. | — Gitmek mi? Neden? Canı- ni mi sıkıyorum. —-Hayır.. neden canımı sıka- caksınız. Fekat çok yorgunum istirahate ihtiyacım var. — Sen rahat rahat uyuyabi- lirsin güzelim. İçerideki odada her şey var. Ben de seni bekle- rim. — Hayır, olmaz. — 4 — Neden canım? Benden ni-| çin çekiniyorsun ? Yanef Annanın tâ yanına yak laşmış ve elini tutmuştu. Anna elini kurlarmak için çekmek is- tedi. Fakat muvaffak olamadı. Yanef elini sıkı sıkı tutmuştu.! Birdenbire genç kızı yanına çek: ti. Anna, dehşet içinde kalmış tı. Yanef kendişinden ne istiyor- du? Maksadı ne idi? Biraz hızlı bir sesle — Bırak beni! diye bağırdı. — Hayır, bırakmıyacağım! Şimdi komitacının kalın ko - lünu Belinde ve ispirtolu nefesi ni yüzünde hissediyordu. Genç kız bir anda ne kadar| büyük bir tehlike ile karşı kar- | şıya bulunduğunu anladı. O za-| mana kadar şefi diye itaat em—ı Zi ve saydığı bu adamda gördü- ü tahavvül, onu iliklerine ka-| dar dondurdu: — Birak diyorum! — Bırakmıyacağım! - Bağır-| ma Anna! Seni ne kadar sevdiği | mi anlamıyor musun? Sevmek mi? Eğer sevmek bu ise Anna bundan bütün kalbile nefret ediyordu. Fakat şimdi bu azgın adamın elinden nasıl kur- tulacaktı ? Vaziyetin gittikçe va- hamet kesbettiğini anlıyordu. Sarhoş Yanef onu yatak odası- na doğru sürüklemeğe çalışıyor: | — Sevgili Anna! Beyhude ye-| re çırpınma! İstersen de, iste- | mesen de benim olacaksın! Seni o-kadar çok seviyorum ki, diye mırıldanıyordu. (Arkası var) Sabah Yaşayan görür talyan matbuatı ve radyo merkezleri, İtalyan efkârı Hmumiyesini hazırlamak için ol- sa gerek, birleşik Amerika dev- letlerinin kuvvetinden âdeta is- tihfafla bahsediyorlar. İtalyan kaynaklarının iddia- larına göre, Roosevelt Bü- yük Britanyaya zaten elinden gelen yardımı yapmaktadır. Bi- naenaleyh Amerikanın İ girmesi cidalin umumi gid büyük bir rol oynamıyacaktır. Yine İtalyan radyo spikerleri-| nin söylediklerine bakılırsa A- merika harbo hazır değildir ve Amerikan deniz kuvvetleri an- cak kendi sularının emniyetini koruyabilecek bir. kifayettedir. Hükisa Romanın ağzına bakıla- cak olursa 123 milyon nüfusluk Birleşik — Amerika (Monako) prensliğinden askeri kıymet ve ehemmiyeti biraz büyükçe, | mahdut bir ülkedir. Böyle mü-| tevazi bir varlık harbe girmiş veya girmemiş!. Bunun onlarca | hiç bir ehemmiyeti yoktur. * Biz bu pestenkerani propagan daları bir tarafa bırakıp ta a- lelâde bir coğrafya kitabına göz atacak olursak birleşik Amerika devletlerinin topraklarını teşkil eden 7.839.000 kilometre mu- rabbat genişliğindeki sahada ta- mam (123.000.000) nüfusun ya- şamakta olduğunu görürüz ve bu rakamda Amerikan himaye, ve tâbiiyetinde yaşıyan 1 (mil- yon 500.000) can dahil değildir. * 1914 Cihan Harbinin sonları- na doğru birleşik Amerika hü- kümetinin sesi yükseldiği za- man da yine böyle Amerikanın ordusu olmadığından, Amerika halkının askerlikle ülfeti bulun- madığından bahsedilmişti. Lâ- kin nihayet Amerikan milleti si- lâha sarılıp Avrupaya bir sel halinde akmaya başladıktan son radır ki işin ehemmiyeti anla- şıldı ve zeten çok geçmeden bu müdahale o zamanki boğuşmayı nihayete erdirmişti. Tarih bir tekerrürden ibaret- tir derler. Birleşik Amerikanın bugünkü harbe müdahalesinden sonradır ki İtalyan radyo spiker lerinin iddialarının ne dereceye kadar doğru olduğunu yalnız biz bitaraflar değil, bizzat kendile- ri de anlıyacaklardır. Ak kuyruk, kara kuyruk res- mi geçit yerinde belli olur der- ler, İtalyan gazetecilerine ve rad- | | | SAREE AUAD Y EETE MN D y İngiliz bahriyesinin ağır top- ları, (35000) tonluk İtalyan zırh lısı (Vittorio Veneto) yu ağır surette hasara uğratmak - bel- ki de batırmak - ve asgari en bü- yük üç İtalyan kruvazörünü ve iki destroyeri de denizlerin dibi- ne göndermek suretile Şarki Akdeniz ufuklarını bir kere ha şiddetle gümbürdetti ve o ha- aliyi gürültülü bir volkan ha- line getirdi. İngiliz harp gemileri, martın 28 inci gecesi Mussolinin sürat- li deniz fırkalarını - gafil avla - mak suretile, (Taranto) hücu - mundan kurtulan vahidi harple- ri ağır bir zayiata uğrattı ve İ- talyanların (bizim deniz) de - dikleri Akdenizde kati surette hâkim olduğunu itiraz kabul et- mez bir şekilde tesbit etmiş ol- du. İngili: bahriyesinin, bu harpte bütün dünya denizcilik âlemini hayrete düşüren üstatlığı, ken- disi küçük bir zarar görmeden, İngiliz harp bayrağını taşıyan gemiler ufak bir hasara ııugar| olmadan düşmana bu kadar a- far ve ezici darbe vurabilmiş ol- ! Mmasıdır. Hangi İtalyan gemileri battı? İtalyan donanmasının amiral gemisi (Vittorio Veneto) üssü ne doğru tam yolla seyrederken | İngiliz hava kuvvetleri tarafın - dan atılan üç torpilin isabetile ağır surette yaralandı ve ağle-| bi ihtimale göre battı. Beheri 10.000 tonlük 3 ağır kru vazör, yani (Fiume), (Zara) ve | (Polo) battılar. Ağlebi ihtimale göre bu sınıftan dördüncü ağır | bir kruvazör de batmıştır. — | (Alfieri) ve (Maestrale) dest royerleri de battılar. | (900) den fazla İtalyan deniz | subayı ve eri esir edildiler. Bun- | lar gemileri battıktan sonra kur-| tarılabilen İtalyan denizcileri ı dir. (Junkers 883) tipi iki tayyare de düşürüldüler. | Bütün bu zayiattan başka (3000) den fazla İtalyan deniz | subayı ve eri ya İngiliz obüsle- rinin karkunç infilâkları yüzün- den vurulup öldüler, yahut ta İngiliz donanması civarında Al- | man harp tayyarelerinin hi'ıcumi halinde bulunmaları dolayısile denizden kurtarılamayıp ııoğuı-ı dular. samemeerrrmaaa yonaae aa “yocularına biraz sabretmelerini tavsiye edeceğiz. A. Cemaleddin Saraçoğlu EEENEET Matapan Burnu Deniz Harbi nasıl oldu ? rı— Yazan : -—N Asosyated Pres,, in tagilte renin Akdehiz filosu İ Diğer taraftan İngiliz harp ge-| mileri, hava kuvvetleri ve deniz ! tayyareleri sara uğramış olan İtalyan harp gemilerini de hesaba katacak | olursak İtalyanların (Matapan | Burnu) deniz harbinde yedik-| leri darbenin ağırlığı ve azame- ti anlaşılmış olur. | (Jutland) dan sonra en büyük gece deniz harbi , Saffıharp zırhlıları arasında vukubulan — ve (Jutland) deniz | harbinden sonra en büyük gece | deniz harbi sayılan bu harp, ağ- lebi ihtimale göre, Mussoloninin İtalyan suları haricinde hâkimi- | yet tesisi yolundaki hulyalarına | ebediyen bir set çekmiştir. —— | İngiliz bahriyesi Duçenin li-| man sever deniz -kuvvetlerini, e- le geçirip ezmekten ibaret olan ümidine nihayet masıl kavuştu- | ğunu anlatayım: Düşmanı evvelâ kim gördü? ; Düşmanın, İtalyan çizmesinin topuğunu teşkil eden Passoro burnunun açığında seyir halin-| de bulunduğunu marlın 27 inci | günü ilkönce gören İngiliz keşif | tayyareleri olmuştur. Görünüşe göre İtalyan harp gemileri şar- ka doğru, yani Girit istikame - tinde seyrediyorlardı ve bir İn-| giliz tüccar gemi kafilesini ya-| kalamak gayesile denize açıl - mışlardı. İşte martın 28 inde İngiliz | kruvazörleri bu düşman kuv - vetile teması temine muvaffak olunca İngiliz Akdeniz filosu - nun deniz tarihine yeni bir şe- refli sahife ilâvesi mukadder| bulunuyordu. Bir taraftan İngiliz kruvazör leri düşmanla teması temine ça- | hşirken bir taraftan da (For -| KDAT ASA AAA ENİZCİLİK BARİSLERİ— midable) tayyare ana gemisin- den yükaelerek(Vittorio Veneto) zırhlıaına üç hücum yaptılar. Düşman saffıiharp zırhlısınm misli görülmemiş şiddetli hava dafti baraj ateginin kesafetine rağmen İngiliz pilotları pikeler- le sudan birkaç metre irtifaa kadar iniyorlar ve düşman zırh hsıma torpitolarını birbiri pesi- no atıyorlardı. Bu cesurane © kınlar neticesinde atılan torpi- tolardan üçü İtalyan zırhlısına isabet etti ve gemi süratini bederek geri kalmaya başiadı. Evvelce saatte (32) mil sürat- le seyreden (Vittorio Veneto) nun sürati artık (8) mile düş- müş bulunuyordu. Gün battıktan sonra, tayyare a na gemisine dönen pilotlar düş- ğunu rapor ettiler. (Formidab- le) in süvarisi bana “düşman zırhlisinin (400) mil mesafe u- zakta bulunan (Messina) ya ve ya (Taranto) ya varmadan kay hayıp gitmesinin yüzde yüz mu hakkak olduğunu,, söyledi. Sira kruvazörlere geliyor Martın 28 inci gece saat on- dan biraz gonra Yunan denizin- | de (Matapan) burnu açıklarıı da bu harbin en büyük top dü- ellolarından' biri başlamış bulu- nuyordu. İngiliz zırhlıları (Za- ra), (Fiume) ve (Pola) İtalyan kruvazörlerine sokulmuşlar ve (38 santimetrelik toplarile ateş açmışlardı. - kay- | Şimdi! k — ee ee < —— Bu-kadar! ı Bulgaristan ve biz B ulgaristandan arada rada yükselen dostlı ifade eden sesleri dimlemek zevkı | H bir şey oluyor. Nitekim dür de eski Bulgar başvekilleri: | Toşefin Zora gazetesinde bi “makalesi çıktı. Gospodin Toşefi | Türk ve Bulgar milletleriniş dost olmalarının tarihi bir zaru | ret olduğunu söyleyerek Buk | gar milletinin bu hususta besi | lediği arzıya terceman oluyor. | , Gospoödin Toşefi eskidenbe! bir. Türk dostu olarak bili Memleketimize yaptığı seyahal sempati dolu hatıralar bıraki mıştır. Bu değerli Bulgar dip- lomatının siyasi hayatında biza aleyhtar hiç bir faaliyeti yok- | tur. Bu itibarla sayın diploma- tın makalesini evvelemirde sa- tarafından isabet- Man #emisinin (henggn hemen is4| mimiyet ve hüsnüniyetle telâkki ler teminile ağır veya hafif ha- tâPer etmiş) bir hajlo bulundu-| etmem dir . | Bulgaristanın siyaseti A ncak komşu Bulgarista- nin son iki ay zarfımda- | ki siyasi faaliyetmi dikkatle mü talea edecek olursak, böyle bir mmilletin kendisine dünyada ha- kiki bir dost ve müttefik tedi rik edebilmesinin bir hayli güç olduğu zaruri neticesine var- mak icap eder. Zira Bulgaris - tan iki sene evvel Yugos - lavya ile bir ebedi dostluk mua- hedesi imzalamış, Yunanistana karşı revizionist taleplerinden | vazgeçmiş görünmüs, fakat Al- manya Balkanlara — indiği gün emleketini Alman askerlerine İngilizlerin Akdeniz — filolari-| bir üs olarak açmış ve - Alman! 'nın sancak gemisi (Warspite) le / kifalarının arkasından bir 'kı- | arkadaşları (Valliant) ve (Bar-| sım Yugoslav ve Yıman toprak- ham) zırllılarının kudretli ana bataryalarının korkunç salvo - ları birbirini - takip ediyor, santimetrelik - müthiş obüsler dört dakika, altı saniye içinde (Zara) kruvazörünü büyük bir meşale haline getiriyordu. Biraz sonra (Pola) ya tayyare ler tarafından atılan bir torpi- to isabet etti ve gecenin koyu karanlığı içinde binlerce havai fişeği atılıyormuş - gibi parlak kıvılcımlar ve ateş hüzmeleri zülmeti aydınlattı. Çok geşme- den (Fiume) de tutusmuştu. Düşman kruvazörlerine ada- znakilli - sokulmuş olan İngiliz destroyerleri torpitolarile bu üç ağır zırhlı kruvazörün işini tirirken İngiliz zırlılılarının va sat çaptaki bataryaları da (Al fieri) ve (Maestrale) ismindeki iki son sistem İtalyan destro - Sonu sayfa 6 sütun 1 de) cebinden kocaman- bir tabanca çıkararak masanin üzerine koy- di — Bu da seni: Anna bu soğuk kara demiri| ünpermeden eline aldı. Muayena etti. Açtı, kapadı. Evet bu, Pa. volo köyünde yaptığı- silâh ta. limlerinde kullandığı tabanca - nın ayni idi. Lâkayd bir tavırla| tabancayı aldı. Masanın gözüne koydu. Yanef: | — Haydi, seninle bir iki atış: tıralım. Ayni zamanda da sans bazı malümat vereyim, dedi. — Ben bir şey içmem. Sen is- tediğin kadar iç! | Yanef ısrar etmedi ve getir- liği şişelerden birini açarak bardağa doldurduğu içkiyi — iç- meğe başladı. — Bilmem gündüzün iyi dik- kat ettin mi? Bu evin hemen ar- ka tarafında büyükçe, beyaz bir ev var. | — Evet! — İşte bu ev mülâzim Cevde- | evidir, | — Yüt | — Bu da işini her bakımdan | çok kolaylaştıracaktır. Mülâzim Cevdet Kalkandelene geldikçe bu evde kalır. Koca evde bir e. mirberi ile yalnız oturur. Bu ev- den zabitin ne yaptığını görmek her, zaman kabildir. Bu da se W nin işini çok kolaylaştırır. Hat. tâ bir gece kolaylıkla bahçeden m evine girebilir ve kendisi- ni uykusunda vurabilirsin. Bu takdirde senin de kâçabilmene imkân hasıl olur, Şunu da söy- iyteyim ki eve girmek için karşılaşacağın yegâne müşkü - tât-bahçedeki -köpeğidir. Fakat bu köpeği belli etmeden zamanla kendine alıştırabilirsin. Çünkü köpek gündüzleri bahcede kalı 'or. Sen de eyde yalnızsın. Bu büyük bir fırsattı Yanef ayağa kalktı. Annaya doğru sallana sallana yaklaştı sörüyor musun Anna! S ni ne kadar düşünüyorum. Ha- yatınla ne kadar alâkadar olu yorum, Bu evi buluncuya ve içindeki kiracıları şüphe uyan: dırmadan ikna edip çıkarıncaya kadar akla karayı seçtim. Fa: kat hamdolsun muvaffak oldum Bunları hep senin, yalnız şenin Fakat “Alman büyük erk: harbiyesinin — kolislerinde iyle tabiler yoktur. Harekâtı idâre-eden, kararları veren ve bunları madunlarına not etti- ren büyük erkânıharbiyedir. Ludendorf işte — böyle bir hâkimdi. — Dördüncü orduya ait hatıralardan anlaşıldığına göre Ludendorf bu ordu er- kânı harp reisi” ile muhtelif mülâkatlarında kararlarını tak viye ve teyit için bir kere bile Hindenburgun ismini zikret- meye lüzüum — görmemiştir. Fakat Hindenburg kralına ve memleketine hizmet için iti- barının cömertçe silinmesine razı idi. Rumanyanın geç kalışı nı Rumanyanın — uzün zaman- danberi beklediği fırsat yal- nız Zulrür etmemiş fakat a) ni zamanda kaybolmuştu. Ru: larm muvaffakıyetinin ehem- Miyeti” açıkça yüt edince Rumanyanın -Bratiano — kabi- nesi kat'i surette harbe girme- ye karar verdi. Artık uzun te reddüd ve pazarlık devri bit mişti. — Rumanya için bütün kuvvetlerini ortaya atmak, milli emellerini tahakkuk ettir mek, Rumen irkinin birliğini temin etmek zamanı görünü yordu. Bir kere bu karar v Filince bir dakika bekleme tatbike geçilmek lüzımdı. 'Twn Brosilof (Rus) orduları a ilerlerken, — Avus i Çek kıtaları takım rmi binlerce ve ke- nla Ruslara ka- am Ruslar - büyük esir silâh ve harp cenuba aliçyak turyada talam, y mali hey çarken, mıktarda Almanlar asker getirememiş iken Rumen asker getirmemiş iken Ruman yalılar için hüctrma geçmenin tam zamanı değil mi di? gimalden Rumenler 10 Haziranda se- ferberliğe başlamışlardı. Bü- yük askeri birlikler o ayın ni hayetinden evvel harbe girebi: lirlerdi ve o sırada — merkezl devletlerin cenubu şarkideki orduları karmakarışıktı. Böy- le bir müdahale son derece mü DÜNYA HARBİ (YENİ SABAH)IN BÜYÜK SİYASİ TEFRİ? ASI l hira neticeler verebilir ve mu- harebetin neticesini tayine ya rardı. Fakat pazarlık huyu, hâdi- seleri takip cmeli, tesadüfler- den istifade arzusu, Eratyano- nun politikaaında derin bir su- rette kökleşmiş olan macera hevesi iki aylık müzakerelerle kaybedilmesine — sebep oldu Harbe girmeden evvel Rumen hükümeti hiç bir şeyin halledil- memiş bir halde kalmamasını istiyordu. En büyük taviz ve minlerin kendisine temin © dilmesini istiyordu. Fakat iste diği teminat ameliyatta imkâ sız. şeylerdi. Biz m Almanlı rlanıyordu pek müşkül mesele ler telgraflarla münakaşa edi. liyor, müttefikterin — muhtelif kabineleri bunları görüşüyor; ını adar or. enelelerin Rus ordul olunuy Jâh teslimleri, isi, mali ve ara- amları müzaket Bir de bunlara meselelerin siy zi kısımları inzimam ediyordu. Fransız ve İngiliz hükümet leri, Somme'den (yani garp cep hesinde) derhal bir zafere faz- la bel bağladıkları için Ruman- yanm muvafakatini temin hu- susunda fedakârlık yapmaya razı idiler. Bizimle birlikte olan Rusya ise birçok sebeplerle Rumanyayı ikna hususunda pek haheş rmiyordu. Ha ziran böyle geçti. Temmuz da bu meselelerin müzakeresile ni hayete erdi. kaşe ederken e| FzYazan: L V. Çörçil | A CAT A O sırada ise Alman generali Falkenhayn boş durmamıştı. Alman kıt'aları cephtenin geri kısımlarında — Rusların hücumlarına dayanmış ve bütün cephelerden Alman- ların Brosilof'un karşısına ta viye kıt'alarını acele gönder dikleri görülmi Hazir nn sonunda Rus ilerlemesi a ğırlaştı ve temmuzun - orta doğru Avusturya - Al: cephi te üs etti ve aş: yukarı kendini belli etti. yana, Berlin ve Sofyada Rumanyanın vaziyeti hakkın- da ciddi endişeler başgöster mişli. Haziran ve temmuz a larında Rumen hududu üzerine Bulgar ve Avusturya kıt'aları tahşidine bas Ancak 27 ağustosta Ruman- ya — Avustur. Macaristana harp ilân edebildi ve orduları- nı Transilvanyaya — sürebildi. Rumanya — müttefiklerden şu askeri maddeleri koparmıştı Evvelâ: Rusoların - bilhassa Bukovinada Almanlara siddet- le hücumu başlıyacak Saniyen; İki fırka ve bir fır- a süvari askerini Ruslar Dob rucuya gönderecekler Salisen; Selânikteki müt fikler ordusu, Rumanya harbe r girmez Bulgar, Alman ve Balkan ve Çanakkale' hezimetleri Avusturyalılara kargı tanrruza geçecek. İşte bu şartların münakaşa- sı, bize pek kıymetli olan on haftalık bir zarmanı kaybettir - mişti ve bunlar kaybedilen bu zamana asla değmezdi. Basiret ve ihtiyatkârlığın fazlası bir basiretsizlik ve ihtiyatsızlıktır. Alman kuvvetleri, bu yeni düşmanın — taarruzuna — karşı gelmeden eyvel Rus kumanda- ni Brassilol'un taarruzlarile uğraması mümkün olan inhi- dam tehlikesinden kurtulmuş- J n n 0 K tu. Bu yeni düşman da artık beklenmiyen birşey değildi. O- —O na karşı tedbirlerini almıştı. &! Elinde bulunan — bütün vasıta ve imkânları bir araya topla - mışti, Bununlaber: o u kası, yi teşekküllü 1, nisim! Selânikte müttefiklerin bir larını işgal ederek sözüne ve im- zasına rağmen buralara yerleş- ( miştir. Bundan Çıkan netice şüdur: Bulgaristan sırf menf: ati uğrunda icabında her türlü muahedeler, ebedi dostluk — mi- | sakları imzalamaktan çekinme- mekte, fakat bü şekilde muahe- | delerle bağlandığı milletler - bir | felâketle karşılaştıkarı takdir-; de derhal üzerine çullanmakta tereddüt etmemektedir. 4 B elki Bulgaristanin bu ha- reket tarzı “realist Bir siyaset,, tir. — Fakat bu derece aşırı bir “realizm,, her halde pek hoş bir şey değildir. Burada Bulgar dostlarımızın bir sözleri olabilir. Umumi Harp- ten dem vurarak Yugo£lavya ve | Yunanistandan aldıkları — top | rakların kendi öz malları oldu. ğunu söyleyebilirler. Bu iddiala- '" rinda hakli da olabilirler. Fakat' bu takdirde toprak talep ve id- dia ettikleri komşulariyfe “ebe- ordusunun — mevcudiyeti Ru - manyanın - kararında — başlıca âmillerden biridir. Burada 400 bin kişilik bir ordu vardı. Bu ordu Fransız, İngiliz, Sırp, bir fırka İtalyan ve Ruslardan mü rekkepti. Dağınık bir halde Bul gar dağlarının teşkil ettiği du- vara kadar uzanıyordu. Ru- manya bu ordunun Bulgarlara kar$ı umumi bir tarruza - hem de kendisi ilânı harp etmeden on beş gün evvel, yahut hiç ol- $ | mazsa ayni zamanda - girişme- sini istiyor ve bu teklifi mü tefikler kabul etmiş bulunu - di doştlük,, pâktları imzalama- hakları yoktu. Fğer Bulga- tan Uraumi Harpten sonra reviziyonist taleplerinde daima bilâhare — top - ağı kolşulari- paktları imza- amasaydı, belki bugünkü hare- keti mazur görülebilirdi. Fa - kat bu şekilde asla! Türkçemizde - güzel bir dar- bimesel vardır: “Sel gider, kum kalır,, derler. Günün birinde Al- miş ve taarruza 10 başlanmasmı istemişti. Bu & mirde şöyle yazık idi: yordu, Bundan dolayı General ofr Balkanlardaki kumanda- 1 Sarrail'e müttefik orduları - in ileri hareketi için emir ver- stosta “Müsait bir da şark rdusu, bütün kuvvetlerile Yu- nan hududu üzerindeki düş - man kıt'alarına hücum edecek e muvaffak olduğu takdirde nları Sofya istikametinde ta- ip edecektir.,, Yine müttefikler arasında ihtilâf Pek yüks bu emir, zamanın imkânlarına hiç de ygun değildi. Britanya başku ih tutuyor, Rumanyanın pet— Mündanı, general Milne, Bul- Tolünden ye buğdayından Al- Çürlara karsı yapılacak bir ta a KD z izun netice vermiy manya mMalrüm dalıyordu. Bu takdir etmişti. Bulgar hal, düşmanlarında olduğu gi- bi dostlarında da Almanya için son derece müthiş bir darbe te lâkki olunuyordu. Selânikteki ordunun ri n şlam bir ordunun sonu- ar muhafaza edebilece- tahmin ediyordu. Başku - ni ı kal c vetlerin noksanında, muht kıymeti üç millete ait ordular arasın - ü ap. daki bağların — müşkülâtında, umanya semalarında BOMUNDYA N ır topçunun eksikliğinde ve man ve Bulgar fırtına bulutları sol cenahı tutan Sırp birlikle- nin toplandığı - bu. sıralarda - rinin kıymeti hususundaki şüp Rümenlerin acele bir yardım hede ısrar etti. Sir Robertson için pek güvendikleri Selânik da ayni ısrar ktai naza- cephesine bir nazar — atfetmek rını göyle izah etti: zaruridir (Arkası var) 4) | “için yölümm eürel Vana cin yan IRRRERAAÇERIL ÇD ITPRIIDR UDU PPRRRERONRIRPE OD ETEDPRGLE DGT ERERERE E) manlar tabiatiyle Balkanlardan ayrılıp memleketlerine dönecek- ler ve Balkanlarda gene sadece Bakanlılar kalacaktır Bunun mânası, Balkanlı a Bulgaris- tanın Dobricadan dolayı. düş- man bir Rumanya, Makedonya- dan dolayı düşman bir. Yugos- lavya ve bi Trakyadan do- layı düşman bir- Yunanistan ile çevrilmiş bir halde kalacağıdır, * Bulgaristanın nüfusundan altı yedi defa daha kalabalık nüfu- 5 bu üç millete kar- sa malik ol: gı Bulgari için Almnayanın bu memleket te daimi bir ordu bulunduracağı- na inanmak pek güçtür. Bu va- ziyet karşısında - harbi Alman- ya bile kazansa Bulgaristanın Y | istikbalini endişe ile mütalea et- mek zaruridir. Bize gelince. | T ürkiyenin siyaseti ise ma- | lümdur. Bu harpte göl rimiz, bizi her hususta ' son derece ihtiyatla hareket et- meğe sevketmektedir. Binaen - aleylb sabık Bulgar başvekilinin | fikir ve mütalealarına bilhassa Balkanlardaki fasliyetini — bi- tirmiş olması icap eden Alman ordusu hâlâ Bulgaristanda bu- lunduğu müddetçe - fazlar kıy -| met vermek, bu fikir ve mütale- mündemiç bulunan dost- amimiyet hislerine kar- mak ve bun- | derecede olmak de-| alard luk ve gı fazla sempati di lara inanmak aşırı hüsnüniyet sahibi mektir , MURAD SERTOĞLU ğ