12 Mayıs 1941 Tarihli Yeni Sabah Gazetesi Sayfa 4

12 Mayıs 1941 tarihli Yeni Sabah Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

— İyi dinleyip itaat ediyor « lardı. K — Ne söylüyorsun — Karayel hoca?., Sen de bilirsin, yetişti- niz bu devrin bir parçasına.. ne demek elli yaşına gelse babası - na, anasına mutlak itaat etmek mecburiyetinde, terbiyesinde idi len... Molla, otuz. yaşında bile babasının önünde uzun uzadıya konuşamaz, diz çökmeden otura mazdı. Usta, şimdi de böyle değil Deyince, —elile yanımızdaki masayı göstererek: — Bak on yedi yaşında bir gocuk,. karşısında bir cocuk da- ha, ellerinde sigara çekiştiriyor lar.... Sonra. da bak nasıl abuk sabuk konuşuyorlar.. Etrafların da büyükleri mi var ne var, e- hemmiyet verdikleri var mı? Dedi, İşte, suyolcu Mehmet pehli - vanın idmanlarda, sporculuk va- sıllarında, terbiye ve büyüklere hürmet bakımlarında görüşleri bunlardır. Molla, görülüyor -ki, yalnız idman güreşi yapmakla. kalmı - yordu. Her türlü vücut idman- larını da yapıyordu. 2 Rami güreşi Kırkpınar güreşi kadar ehemmiyet kesbetmişti. Mollanın babasının bu güreşten haberi yoktu . Eğer Mollanın, babasının bu Rami güreşinden haberi olmuş! olsaydı, muhakkak atına biner yola cıkardı. Oğlunu İstanbula gönder - dikten sonre çiftlik işleriyle uğ-| raşmağa başlamıştı. Sonra, ko — 147 ca Yusufun — İstanbulda oldu - ğunu da bilmiyordu. Rami, güreşine hir çok yer- lerden adamlar gelmişti. Dene- bilir ki, Rami güreşinde on - bin seyirci vardı. Bu güreşte meşhur Kel Ali- ço da vardı. Aliço tesadüfen tanbula gelmişti. Rami güreşi ni işidince Malkaraya — dönme-| mişti. O da Mollayı merak edi- | yordu. 4 Hattâ, Aliço, bir kaç kereler Bormuştu: — Abe, bu Molla- nasıl şey Kel Aliço, Adalı Ha- lil peilivann uatası idi. Eskiler böyle söylüyorlar. Adalı Hali- lin ustası Kel Aliço imiş. Mollanın önünde dayanama- yıp ikide birde yenilen Adalı Halilin güreşlerini haber Aliçonun her halde cani sıkılı- yordu. Aliço, Mollanın son güreşle -| rifi görmemişti. Hattâ, Molla: 'nin iyi zamanlarını da görme - mişti, Bu eski babayiğit peh- livan Mollayı görmek istiyor - du. güreşe —Adalı Halil gelmecm reşini görmek için kalmıştı. Bu, güreşe Adalı Halil gelmemişti. Adalıya haber yollamışlardı. Fakat, Adalı hernedense gelme- mişti. Bu gelmemeği Adalı Ha lilin korktuğuna hamledilmeme- Tidie, Çünkü, Adalı Halil, çok cesur ve cür'etkâr bir pehlivandı. Öy le güreşten değildi. kaçar takımından Halil, hakikaten — yıl: | r adamdı. Hasımlarını pe şinden kovardı. İnatçı ve takip gi idi. Adalı Halil, her hakle işi 9i- duğundan dolayı gelememiştir, lebilir. Pğer Adalı — Halil saydı, o vakit güreş pasaktı! Molla ile mi? Hayır Koca - Yusufla m? - Hayır. Çünkü, ortada kozlarını pay etmeyen iki pehlivan vardı. Biri Molla, diğeri Koca Yusuf, Koca Yusuf, Molladan çekini yordu.. Onun Adalıyı kolaylıkla ve üstüste mağlüp etmesi mide- sini bulandırmıştı. Çünkü, Koca Yusufun; Ad hile beşon güregi vardı. Bütün bu güreşler beş altı saat. devam ettiği halde hep kavgalh netice- lenmişti. Yusuf, biz kere dahi olsun A- dalıyr mağlüp edememişti. Hal- buki Molla, üstüste — Adalıyı yenmişti Bu vaziyet karşısında- Koca Yusuf düşünmez olur muydu? Sonra, her önüne gelen Koca Yusufa bir alay şeyler söylüyor- du. Nihayet, Hacı Hilseyin bağın- daki üç saatlik güreş, Koca Yu- sufa Mollanın ne demek olduğu- | nu göstermişti. | Yusuf, kendisi ciddi güreş tut- tuğu halde Mollayı yenememiş, | hattâ: açamamış, halbuki Molla | idman güreşi tuttuğu halde pek | mükemmel güreş yapmıştı. — | Carkası vap gelmiş ol kiminle y &-& ©- BOA AD AAD CA ErG AAA C AAA ? s-P OR-:! me—“-o“--oo---““-lg ktaş â“—ş'ıî'.abuı?:oıu Dün Beşiktaş Şeref stadında Teilli küme maçlarına Fener - bahçe ile P ve Gala- ,tasaryla da Beşiktaş takımları | araşında devam edildi. Hava- nn çok sıcak olmasına rağmen | | maçlar- kalabalık bir seyirci küt- lesi tarafından merakla takip edildi. Fener: 3- İstanbulspor: 2 Ük müsabaka Fenerbahçe ile İstanbulspor takımları arasında | kı yapıldı, Takımlar: Fenerbahçe: Cihat, Cemal, Lebip, Ali Rıza, Zeynel, Ömer, K, Fikret, Naci, Rebi, Aydın, Niyazi, Lt—mbu!xpoı-: Nevzat, Sefer, JHayri, Muzaffer, Enver, Celâl, | Tarık, Süleyman, Mükerrem, Kadir; Cihat. | Hakem; Bahaeddin Uluöz. Oyuna Fenerbahce - başladı .| İlk sarı lücivert akını İstanbul- şpor müdafaasında — kolaylıkla | la: İkesildi. Hemen mukabil taarru- za geçen Sarısiyahlılar rakibi kale önlerinde çok- müsait — bir | iki gol pozisyonunu topu çiğne- | melerinden ve - bir türlü şüt a- tamatmalarından beba ettiler. Zaman gectikçe Fenerbahçe- nin yavaş yavaş açıldığı ve üs- tünlüğü ele aldığı görülüyordu. | Sağda ninkişaf eden — sarılâci- | vert akınları birbirini takip edi- | yor, İstanbulspor kalesi sıksık | karışmasına rağmen - bir türlü petice almamıyordu. Nihayet K. Fikret Naciden aldığı pası | sıkı birşüte tabvil ederek wnmıî na ilk golü kazandındı. Bu uyı İstanbulsporlulara. — hım — verdi.| 'Derin paslarla- sarılâcivert ka- leyi zorlamıya başladılar. — Ci- hat kalesin: bulan topları soğuk kanlılıkla toplayarak tehlikeler | önlüyordu. Bir aralık İstanbul - epor kelesini- tekrar- yoklamak farsatın: bulan Fenerliler Naci- | nin, K. Fikretin ve Rebiinin ka-l Tardıkları mütcaddit fırsatlarla sayı adedini arttırmıya muvaf- fak olamadılar. Oyunun 29 uncu dakikasında Enverin sıkı bir vuruşiyle karı- şan sarılâcivert kulede karga- şalıktan istifade eden Kadir ta- | Kamanı beraberliğe ulaştırıverdi. | Hemen bir dakika sonra gene Kadirin Mükerremden — aldığı masla yaptığı ikinci sayı sarı Biyahlıları 2 - 1 galip vaziyete | irdi. i kısn! 1 K. Maçları Galatasarayı F Bahçew mağlup ettiler tünlüğü, İstanbulsporun enerjik | müdafaasiyle geçti. Ve devre. bu şekikle nihayetlendi. W İkinci devrenin başlamasiyle İstanbulspor kalesinde beliren | Fener forvetlerinin beraberliğe | ulaşmak için bütün gayretlerini garfederek oynadıkları görülü - yordu. Nitekim hemen döndün- |Dünkhü Rros hazır lık müsabakaları | Bursada yapılacak olan Tür- | kiye Kros birinciliğine hazırlık olmak üzere atletizm ajanlığı| tarafından tertip -edilen - Kros hazırlık müsabakası dün Top -| kapı ile Çekmece şosesi üzerin-| deki 31 kilometrelik mesafede. yapılmıştır. Neticede: Birnici" Kolejden Kostantin| nür di alayından Mti Karaduman 2,8,25 Üçüncü Orhan 2,9,47,3 gel- | mişlerdir. | Müsabakaya sekiz atlet işti- âk etmiş altısı bitirmiştir. — | Cü'dakikada Nacinin bir ara Pa>vanaaamnmma açaraacamaun smdı.n istifade eden Fikret x| bir şütle sarılâciverdin - be-| rabısrhk pasını yapmağa ruu - vaffak oldu. Bu gol her iki ta- rafı da hızlandırdı. Top kaleler arasında mekik dokurken karı- gan Fener kalesinde üç İstan-| bulspeor forveti Cihatla karşı karşıya — kalmalarına — rağmen mühim bir fırsatı heba ettiler. Zamanla üstün vaziyete geçme- başlavan Sarılâcivertlilerin ağır baştıkları görülüyondu. O- yunun 35 inci dakikasında Fe- ner kalesinin yan direklerini ya- layarak avudu boylayan — top sarı lâcivert forvetlerinin- hızla- rını büsbütün — arttırmalarına vesile oldu. Birbirini takip eden hamleler - sarısiyah kaleyi hir- palıyordu. Müteaddit fırsatlar Kkaçıran Naci nihayet Fikret -| 'ten aldığı pasla 42 inci dakikada ncü Fener golünü de atma- ga muvaffak oldu. Ve Fenerli - ler sahadan 2 -3 galip ayrıldı - lar, Beniktas: 3 - Galatasaray | İğinci- karşılasma Besiktasla | Galetasaray takımları arasında | idi, - Takımlar: . | Galatasaray: Adnan, Musa, alâhaddin, Bülend, Salim, E fak, Mehmet AJi, | Beşiktaş: Mehmet Ali, nü, Yavuz, Hüsevin, Halil, fat, Sabri, Hakkı, İbrahim, vef, Şükrü. Hakem: Samih Duransoy: —| Oyuna Galatasaray - başladı.| 'Top bir anda kendini Beşiktaş| kalesi yakınlarında — buluverdi. Hüsnünün çok getin müdahal gile siyah beyaz kalede ilk beli- ren tehlike önlendi. Hemen bir az sonra da Salim Enverin ilevi pasına yetişerek elde ettiği çok Müsait vaziyeti topu havadan avuta atmakla heba etti. Pek kı- | a süren Galatasaray üstünlü - | ğünden sonra siyah beyazlılârın hükimiyeti ele aldıkları görülü- | ağdan inkişaf eden Bo Saim, — Faruk, | Enver, Halil, | Fakat Hakkının şiktaş akınları Galatasaray. ka» lesini sık sık karıştırmaya büş- ladı. İbrahim ve Sabri birbirini ta- kıp eden iki fırsatı kaçırdılar. | Galatasaray | kalesine doğru yolladığı - topa| yetişen Şeref takımına ilk sayı- yı kazandırmakta gecikmedi. Bu gol Galatasaraylılara hiz veri k enerjik oynıyan üdafaası beliren tehi £ urmakta, güçlük Oyunda zaman zaman parlıyan: Beşiktaşlılar. üstünlük lerini devvenin sonüne - kadar edilerse de- kaçırdık etlarla gol adedini t | Za muvaffak- olamadiler.| Devre bu şekilde 1-0' Başiktaş- hların lehine bitti. İkinci devreye siyah beyazlı- lar başladılar. İlk anlarda İbra himin Galatasaray-kalesine yol. ladığı topu Saim zorlukla yaka: ladı, Hemen biraz: sonra Salâ: haddin takıminı beraberliğe u- laştırabilecek çok müsait bir fırsatı topu ayağından açmak- la kaçırdı. Beşiktaşlıların hız - landıkları görülüyordu. Sağdan Sabri vasıtasile inkişaf eden a kınlar Galatasaray - kalesinde sık sık tehlikeler- doğuruyordu. Bu arada Şeref 19:wncu dakika- da Hakkının pasile ikinci Beşik taş gölünü de yapıyordu. Bu sayı Galatasaraylıları hızlandır- di. Hücumlarını — sıklaştırdılar | Kacan birkaç f lardan son: fak: uzaktan. yol şulh takımına ilk sayıyı kazandırdı. Hev iki ta kım da bütün gayretlerini federek oynam başladılar Beşiktaşlılar nci di n brinin şütile beraber kaloye giren İbrahimin yaj üçün: Cü sayı ile galibiyeti garant diler. Hemen iki dakika sonra da Eşfak sahs gayretile Galat sarayın ikinci gelünü v uvaffak oldu. Maç bu & 3-2 siyah beyazlıların ile bitti, HARP VAZİYETİ | | Erermaman. Cephelere bir nazar llka tayalı, 1. Inçi: saytedali Bütün bunlar, neticeye gö- türemeyen; de - kazandı | an, tâli ehemmiyeti haiz, dağ nak har il ıhlnl ha u binin del şebbüslerinin ederek, kestirmek Misir sinırlarında iki taraf kuvvet akta hâkim c steme şılaşan iki ordu arasında kında kanlı çarpışmalar bekli bilir. Bunun işin mücbir sebep- ler vardır: a) Havalar gittikçe değ te ve takati tüketmektedir. b) İngilizler çok büyük kuv vetler getirmektedirler, zan onların lehine çalışmaktadır; c) Akdeniz donanması - yeni armadalarla. takviye edilmekte, denizaşırı yollamayı - güçleştir - mektedir; d) Tobruk, müttefik - kuvve lerin . gerisinde, drima- tehdidi- ni ika edebilecek durumiyle dikkati çekmektedir. Bu — kale deniz kuvvetleriyle desteklen - mekte ve kuvvetler de almak - tadır, e) Kızildeniz yolu ile ikmal emniyet-altındadır. 26 vapur- dan Daşka yeni bir ikmal kafile- sinin bu istikamele tevececüh et- anlaşılmaktadır. Diğer- te- raftan, Cebelüttarık üzerinden. de sevkiyat tehlikesi göze a- lnmaktadır, £) Ege adajarınm ve Yunan | topraklarının. işgalinden doğan ziyeti, kat'i teşebbüse - geçe- k karşılamak, Nil ordusu: için | bir- mecburiyettir; &8) Nihayet, Arabistan yarım adasının sükün ve emniyeti, Ma- vi Nil müdafaasiyle, hattâ Af- rika vaziyetinin düzeltilmesiyle ilgilidir. Mezopotamideki karışıklıkla. rın, arzuya uymasa da, kuvvet istimalıyle önüne geçilmesi z; ruridir. Basraya yeni kuvvetler çıkarılmakta, mühim — üslerin kurterılması için - âcil tedbirler almmaktadır. - Petrol tesisleri- nin tahripten korunmaları da e- hemmiyetle derpiş edilmekte dir. İngilizlerin; henüz salâh e- seritri görülmemekle beraber, tatlı)bir uzlaşmayı: tercih etme- ni A.nm imkânsızdır. ta| vaziyete ktodir Ve yaek- leri Hüşünilebilir; tdenizde bundan böyle” do- nanmanın çok daha fgal bir rol ifa elleceği süphesizdir. Malta -| Süveyş arasındaki nakliyat; va- ziyetin vehametini — ve alman tedbirlerin ciddiyetini ihtar e- diyor. | Atlântikteki- meydan- muha- rebeleri, kış çalışmalarının tan. zim ektiği imha programının te- | h ferrüatiyle tatbik mevkiine ko- nulduğunu ispat ediyor. Zayiat yekünu, cok kabarıktır. İngiliz- resmi tebliği yalnım uğram lan güçlüklerden bahistir. Def ve tard tertibatı ne gibi semcre- lervermiştir. Alman kayıpları nedir? Bunu gizlemenin m.ı ) nedir? Amerikanın fi nı davet mi? Amerikan ya mı, gözcülükten öteye geçmi- yecek mi? Burası bir muamma- dır. Belki-yakın bir-âtide, fili - yat, bu muammayı çözecektir. Son- kuvvetine de racaat eden büyük merkes devleti or- dularının nereye - teveccüh ede- cekleri meçhuldür. Deniz yrı teşehbüslerde, kova kuvvetleri- nin azimeti: hiç te tesiri haiz değildir. Cebelüttarık istikamet- lerinde yeni harekâtı tasarla - yanlar var, Fakat bu da mü- him bir kuvet meselesi n meaz, Britanya adağının bakikaten. vaz: geçilr İngiliz. sevk ve idare çıkış üşlerini tahribi, plânlarının: daima. - ba; lunduruyor. Büyük - hava: kuv- vetlerinin Mans mak de- nizi üslerinin sistematik bir su- rette — dövülmelerine — tah *“mukabeleibilmisil,, işini de geri hıraktığı halde, İngiliz hava or- duları bu. mecburiyetlerden hiç de- kurtulamamaktadırlar Yeni haberler; taarruz. hedef- lerinin uzaklığını da; nazara vaz ediyorlar. Bunlar; bip fantazi ya bir hakikat midir içinde bulunulan çapra yetten sıyrılmak, Alman ordusu tilâsından g. maidir taarruz harekât ada bu- ve Her halde için de, kat'i bir mechuriyettir Misir — sınırlarında caklar kum fırtınaları ve: hasmın: mi kabil darbelerinden teessir olan müttefik ordunun buralarda — kanlı denemelerini tekrarlaması kuvvetle muhte - meldir. Bu boğazlaşmaların- a kibeti ise, umumi harekât plâ- nından mülessir G Na diden bir fiki ya da düşmektir: Ge | &de düsünüşür tabil bir Adliye Röportajları : Bukimindipi - İş bulan işsiz - Kim kime iş. buluyar? - Dinloma nereye gitti?. oması! Gelan bir mektup - meydana çıkan marifetler - Kendisi Yine asliye cena, mahke mılı- ——— Yazan: ——— rini dolaşıyordum. Söy : merakla, ibtetli hiz ropo, 'mıı Dâniş Remzi İ dava arpıyordum, — Nibayet bir ç e aysln. M 5e$ — KOROK kin enteresan değil Aca- SARARULNN TU yip Ve meraklı bir mevzuu yok| — — Var ya.. geçen sene al « n ğ | Mektep diplomam var. Ju; İşBiz takımı! N meddin derhal - karşılık. medilin İaminde ortaca yaşlk hir| verm 'anında bir de avukat Ben senin: işini — yaparım halde ne vapıp yapmıs! Azmi; Devlet Demiryollarının onu, tutmuş olacak. Çünkli yap-| Yedikuledeki yesinde — bir uği n ifet az bi ey değil W y cılik var, a adam ala- Size de anlatayım da dinle -| caklar. M ı 45 İira, Yeymi- yin. Daha döğ okuyun usu yazay Nizameddin; bir karısı, bir de kudanktaki çocuğte ile deniz: şeilerinden » fanır evinde j müddettenberi k arı İi siz- kaldığı sor zamanlarda cok sıkıntıya düşmüştür. Birçok ve vurmuş ise de edecek bir vesillası: ol n bir türlü müsbot bi mamıştir İşte bu sıralarda ev - sabibi: Mustafanın genç bir — delikanIı| olan- oğlu Azmi ile konuşu: ken Azmi dae bir iş bulmak tediğinden — bahsed medoir — Senin için kolay, demiştir Elinde tahsil vesiks an Vasrel- bet ünce- Niza ı da tabailini na- -| da gidecekmiş; | si kesimsiz 125 | Haydi kos; ser nit diplomanı getir. yazalım. lur, Azmi sevinçle - koşup kâğıdım, diplomasını — getirip Nizameddine vermiş. Onun gös, terdiği lüzum üzerine pul para- | sı, istida parasr olarak da 150)| kuruş da para — bulmüştu meddin derhal işi yapmağa | lamış ve arada bir: | Bak- görüyor musun Az-| mi?., İşin ilerliyor. Pakat dip-| lomanın bir sureti Ankaraya Nöterden mu - saddak bir suret Glbi tiyerek bu miktarı 10 liraya kadar. çıkarmıştır. Pakat ara - kuruş gelir. dınla, Bir de istida, Bir-aya kalmaz işin o-| nüfus: (Baş tarafr şka bir Hlgandı bulummama » flülerin ve kelimelerin m! takil birer- “fikri,, ifade, bi mahs lüdür; bu i: birinci huşanlardı tefekkür daha geniş ve mügel humların daka gok ed. e olduğu defa hunda; yaratan ve t tiren bütün içtimai, tava koymak, edebiva uğraşanlara düşer. radır göstermek — istediğim, iki şair arasında yapılan mukaye- senin zliğidır. Adli Şip Nevai'nin migal ola- rak aldığım- fill ve Hareketi, diyelim ki, onun şahsi vasfıdır, Lâkin bunu B aramıya, hakkımız yi Zaman,,; “mekân,, itibariyle arasında hiçbir benzerlik, yol tur: Ali Şir Nevai “Herat,, da Fuzuliden çok evvel; yani 1Mi de dünyaya, gelmiştir; yaşadığı memleket başlta, azdığı lisan: lehcesi konuş de bi dir: Fuzülü ise bir bir zaman sonra Bağdad da şöh ret kazanıyor. Bu venile ilk zuli'nin — nereli bir — surette eder; — günkü. onun mezhepte — olduğ suretile, — onun şüpheye düşürmek istiyenler ol mustur. “Hemere,i, on tane Yu- nan: şehri- benimsemişti. Şimdi büyle iddiala li için d taya atılmaktadır. Ahmet Ci feroğlu, küçük bir brogürde: c nun Azerbaycanlı olduğunu- da yazmış.. Hakikat şudu ki, Fuzu> İir'Bayaj,, agiretindendir;Bu: -a siret, Trakta'"Kerkük ki Kiferi,, kaşabalarının arasındaki Çiftçi,, olarakı yaşıyor Bugün bile- Puaulinin. Siyvesile konusurlar. Fuzuli, “Hille, mü tüsünün oğludur iftüler ise Sünni mezhebinden; olurlar. Fu: aulinin mesarı yine-Trak er yelü,, kasabasında. olduğu, gibi, iden, bazı Fuzulinin bu, önün Ti Edebi Tetkikler Fuzuli ve Ali Şir Nevai üncü sayfada) | etmesi artiyle - birinci lisanın genişli- ; veilinci lsanın, darlığını erir; ve çünkü İisan, pen- Di ko- hasının - u| meydana. çıkarır ki, moderm i- limlerin kabul ettiği tetkik tarzı asını u kkuk e taribi ve şahsi şartları, ilmi usul ila t tarihile Benim bu- bi iki: şair k- 4 Bağdatta ve bütün mi, yayılmış telif dov lrakta, eski- olması ve muh lerde, hükümetler kur- yatış olması: o kadar malümdür ki, bü noktayı tekrara bile lü- zum yoktur. | Sonra Fuzuli'nin Fars divanı- aa okuyanlar bilirler ki, bu di- nan. mesinde kendisi nin Türk olduğunu açık bir su- rette nuştur. Fuzuli'nin Azezbaycanlı oldu- | idiasına gelince; bu yanlı: dın sebebi, dünkü ve bugünkü Trak Türklerinin konuşma- lisax nanin, İzanın şimalinde ve Azem baycanda- konuşulan lisan şive- | sine benzemesidir. Irak- Türklerinin mi, o meme leketlerden TIraka, — veyahut: o memleketler - halkının mi İrak- tan oldukları yere göç ettikleni gibi bir “Origine,, mense mese lesini burada kurcalamanın ye- ri yoktur. Şimdi. Fuzuli'nin en bariz karakterlerinden yine mi> sal olarak, bir tanesini alıyo - rüm: | uzulinin hemen bütüm şiirie rinde Böze çarpan.co büyük. | Ssu: “Dyrisme,, şiiri 3u lirizmin. o kadar Hlk bir deretede nüfuz ve kud> var ki, - aradan geçmesine rağını Canlılığını muhafaza ediyon. van edebiyatı şairlerinden hiçbi> risi yoktur ki, edebi zevkini ve bilhassa lirizmini, Fuguli dene. o cesinde yaşatmış olsun: Bugün bile Irak Tünk azuli divar nına malisus. bir “makam,, ile iblerini terennüm & Anadoludâ yaşıyan halk zibi. Puzuli'nin bazı şiim halk vaşatayor. lrakta doğ hiçbir- Türk- çocuğu voktur şiğinde, veya sokakta ays eken: Fuzuli'nin: şürlerini işit miş: olmasın. Bumun: sebebi; bu dkan öz lisaniyle söylene onun bazı derler şairle be miş-olması. ve halkın bedil. zeş kini okşamasıdır. Bütün bir ce. miyetin, — Buzuli'nin — şürlerine karşı, gösterdiği hu incizap, nun: içtömni kıwmetini: meye Şimdi bu. € rigrma dan — FPuzuli'yi, Nevai ile vese etmek. hat tâ hir kabı İ Birkaç. sijr “Optia gözle görülür bir: şekil — oldı için Symetrie azur kanununa tâbidir. Sonra: “auditif,, işitmi bakımından da- - “Rythme,, ves zin, “melodic kam, perde ve | nihayet “hazmonie,, ahengin im tizacı gibi üç h tâbidi Ve amsuların tenevvüli ile hureben, armoni hir aradı bul T bedil duygu, k derece- sin F diclı kar a. İ heyec day- ı bu. şartları da h demektir. Bu silrlarini o« | muhtâcı himmet bir dede, nerde kaldı gayriye himmet ede !, dan bir ay, iki ay geçtiği halde hiçbir. cevap gelmevişi Azmiyi kuşkulandırarak. sarup sorüş « turmağa başlamıştır. akat tam bu sırada Azminin ev adresine ve ismine: hir mek- tup gelmiştir. Bi yazısı. ile yazılmış ve altın da, yedi. sekiz tane de ayrı ayrı mürekkeplerle atılmış isim: ve imzalar bulunan bu mektupta: “Azminin işi olduğu ve bir ay sonra işe başlamak üzere davet edileceği Bildiriliyormuş. Moktubu. da Devlet: Demiryollarının en- baş âmiri gönderiyormuş(?). Azmi bu-mektuptan memnun olarak Nizameddine do göster- miş ve büyük: bir sevinçle — Bh Nizameddin amca. işim oldu sayılır. Sana da güzel bir hediye alacağım, Diye minnet ve şülrranını an- latmış ise de Nizameddin büyük bir sükün ile: — Ben bir şey istemem Az- mi! demiştir. Yalnız bu mem- nuniyet bana kâfi. Lâkin gelgelelim. Aradan bir ay değli; birkaç ay: geçtiği hal- de Devlet Demiryollarından, ne bir cevap gelmiş, ne de Azmi yeni tayin- edildiği vazifesine davet edilmi Genç çocuk bu aralık kendi- sine iş-bulmakta- olan babası Müustafanın. diplaması ile nüfus kâğıdımı istemesi üzerine fena halde şaşırmış, o zamana kadar babasına: bir sürpriz yapmak dile sakladığı hakikati olduğu . gibi anlatmıştır. Musta- fa da oğluna. — Demek Git Nü; irişin olmuyacak. meddin efendiye sö; yeni bir istida, ilemnü! nı ve diplamanı Dovlet Demir - yollarından iade edilmesini iste- sin. bihinde — Dulunmaş. bundan sarmıştır; Nizameddin bu i ne dört gün sonre di iade-etmiş ise-de- bi türlü diplomayı- verememis. Azmi do karakola müracat zaruretinde kalarak bir gün -polisle birlikte kapıya dayanmıştır. O zaman Nizamedil » verse beğenirsiniz — Polis efendi! Benim-bir-i- şim vardı. Devlet Demiryol na gardfiren yazılmak - üt müradaat etmiştim. Diplomam olmadığından almıyorlardı. Az miye bu hali söyledim: o: da bar na: — Üzülme Nizameddin amco ben sana- diplomamı - vereyim gönder. İşin olduktan sanda bi na iade edex Teto sonra, iş çabanoğluna “ (Sonu mayfa - S-sütun 7 d3) ondan bedii bir-zevkedu işte bu bakımdan divan şairleri arasında Fuzuli, eşsizdir. Bizim- konuştuğumuz lisanda irle-onu muka- işitilen be ıl i çoğu bizim: konuştu- unsurları gumuz lisanla. yazılmamış: - hizim için - yoktur. Bir şiirin tereümesine gelin- ce; - Bütünestetik unsurlardan teerid-edilmiş - kupkuru, “Tma- ga lardan başka bire ne- vere- bilir? Bu bakımdan ise- Nevai nin ve Fuzuli'nin şiirleri arasın- da ilmi: bir-mukayese yapmaya bile imkân- yoktur v halde >debiyatçılarımızın. — yaptıkları n körü mukayese, yalnız di hakımından — hatalı üürde değil, estetük ilmi bakımından da eksiktir. Hem. böyle hir mı kayese yapmıya ne İüzu Netice oluyor Türk. Milliyetçiliği ve - düşünüş tarzı bakımından büyük - hir Türktür. Şiirine gelince, ona mahsus vasıflar ve karakterler gi gibi, — Fuzulinin de, hem- de çı fları ve karakterleri ı Edebiyat tarihi ile uğ- ilece kendisine- mahsus; yü raşanlara düşen ski 'Teakerei Şuara,, yazanların ip- uz sözleriyle ve sathi selerla ( lmi hir-u- e, ve pisikolejiye dayanan estetik ilmi bakımından bu Şa- itlerin husuşivetlerini maydana koymaktır; “İlyada,, — gibi- bir iktısadi ve- teknik

Bu sayıdan diğer sayfalar: