11 Nisan 1941 Tarihli Yeni Sabah Gazetesi Sayfa 3

11 Nisan 1941 tarihli Yeni Sabah Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

(1 NIS “18” Ay AN 1941 Gülünç bir satış list katır. - — 30 — İşte size bir liste, bir satış fi- at listesi ki bunu dünyanın iç bir tarafında, hiç bir yerin- de bulamazsınız. Bahusus böy- le bir hal dünyanın hiç bir or- dusunda yoktur. Ve görülmez. Çünkü kendi milletinin kendi or | dusunun mal ve mülkünü sata- cak kadar hırsızlıkla melüf bir | asker bu müstevli ordudan baş- ka hiç bir orduda bulunmadığı muhakkaktır. Antalyada bu askerlerin sat- tığı silâhlarla sair — eşya ve hayvanat için hemen kendili- ğinden kesilivermiş olan fiyat Histesi işte şudur: 250 adet fişeği ile bir müced- det mavzer TÜ kuruş; — henüz fabirkadan çıkarılınış gibi g- Gr gıcır bulunan bir Maksim a- ğır makineli — tüfeği bir sandık gerit cepharesi ile ” banknota, Subay getirleri 50 kuruşa, su- * bay tabancaları 50 fişeği ile be- raber 60 kuruşa, ve bütün bun- larm üzerinde insanın aklını bile durdurtan bir satış ve satış | fiyatı ki — İtalya ordusundan başka hiç bir yerde görülemez. Bir katır, koskoca bir katır, bir liraya; bir kâğıt, bir bankaot liraya.. Varın artık üst yanını da si: kıyas ediniz. İşte Antalyadak işgal efradının bu korkunç her- sızlık ve satışları iledir. ki halk çok kısa bir zamanda tepeden tırnağa kadar silâhlandıktan maada Çirkin Mehmet ve Pater | Ahmet gibi açık göz delikanlılar sayesinde Anadoluya da cen-| haneleriyle beraber olmak üze- re bir çok mavzer Ve açır Müni- neli tüfekler sevkedilmiş bu - henuyordu. Marki Farantinin o günkü te- villeri ve kendi işine gelir tarz-| daki tefsirleri ve nihayet - İtal- | yan işgal kuvvetlerinin pek aley- hine olarak - böyle geniş mik - vasta bir silâh kaçakçılığına va- ran bu ilk silâh arabasının yerli 'Türkler tarafından cebren bo şaltılarak ağma edildiği şeklin- deki beyanatı; kumandan Cano- Aleksandroyu pek haklı olarak | Hmin Bey aleyhine kışkırtmıştı. | Hele hem bu hareketin; heni de iğfal edilen bazı İtalyan neferle- Tinin müsamahalarile depolar - dan kaçırılmıva başlanan - silâh ve cepbanenin de tamamile Emin | Bevin eseri tertibi olduğunu du- | yunca künlere binmişti. Fakat buna rağmen gene — mes'uliyeti | siyasi müşavire yükledikten son ra tevkif hakkındaki emri yaza- Bunun için daha sabah olur- ken, tanyeri henüz alaca karan- lıklarından sıyrılırken Emin Be- yin evini kuvvetli bir müfreze | Barmış bukunuyordu. abii Marki | Faranti de sevinç içinde idi. Emin Beye ve ailesi efradına gelince: Onların esasen böyle bir hare- kete karşı her an müheyya bu- lunuyorlardı. Emin Bey mutasar mf vekili ile konuştuktan ve o veceyi uzun münakaşalarla ge- girdikten sonra, er geç yakalana cağını bilivordu. Fakat biraz ol- midi vardı. Kendi düşün- | düğü gidi, istediği gibi hareket | edilmesine mutasarrıf vekilinin delâlelte bulunacağını, İtalyanla | rın da böyle bir konuşma vesi- | lesi ile kendini ele geçirmek is- tiyeceklerini ümit etmişti. Emin Bey, mutasarrıf vekili- ne bu konuşma teklifini yapar- ken hiçhir zaman kurtulacağını | aklından geçirmiş bulunmuyor- du. Muhakkak İtalyanların ken- | dini bir yere teb'it edeceklerine yüzde yüz kanidi. Ancak böyle bir alâyivâlâ ile tevkif edilmek, | bir askeri müfreze arasında mev kufen yürüyüp İtalyanların ka- rargâhına kadar gjtmek istemi- yor, bunu kendisinden ziyade devlet ve idare bakımından bir zül telâkki ediyordu. Böyle olduğu takdirde sureti katiyede mukabele etmeye ve hiç olmazsa çıkacak arbede sı- zasında bir düşman kurşunile ölmiye, şehit olmıya karar ver- NĞ; bu kat'i karar dolayısile- ir ki sabaha kargı evinin sarıl- makta olduğunu hisseder etmez derhal yı ndan kalkmış ve i- işgali altında ıAntalya ve havalisinden notlar :1 Yazan: Dâniş Remzi Korok Yetmiş kuruşa bir mavzer.- Dört liraya bir ağır makineti tüf enk.- Kumandanın tevkif kararı. eei e NaK S OYer $ İtalyan H esi.- Bir liraya bir Muta- sarrıj vekilinin hiddeti cap öden tentip ve tedbiri almış, afle efradını da hiç telâşa ver - meden kendi arzu ve emceline uy durmuştu. Verdikleri karar bu idi. Çoluk çocuk evin en mah - fuz bulunan bodrumuna indiri-| lecekler.. eli silâh tutanlar da| kendileri ölmedikçe Emin Beyi teslim etmiyeceklerdi. Zaten E- min Bey de “ölürüm teslim ol- mam!,, diye son sözünü söyle - miş bulunuyordu. Ev halkı böyle bir heyecan i- çinde iken; diğer bir heyecan ve | Mmünakaşa da o sırada evinden | kaldırılarak mutasarrıflığa çağı- | rılmış olan vekil Talâtla Marki| Farantinin arasında cereyan e- diyordu. Marki, hiç bir mukaddemeyo lüzum görmeden: — Şimdi Emin ve Zeki Beyle- ri tevkif edeceğiz. İşgal kuman- danlığından emir aldık. Emin Be yin evi de muhasara edildi. Onu teslim olmağa mecbur edeceğiz. Mutasarrıf son derecede şaşır miş ve gene son derecede hiddet etmişti. Çünkü bütün bu işleri karıştıranın konsolos olduğunu biliyordu. Birdenbire bağırdı: — Ne hakla; ne cesaretle? Ben size demedim mi?.. Yüksek makamlardan emir abıncaya ka- dar sabrediniz de bir hâdiseve meydan venmiyelim. Marki de kendi kendine verdi- ği bir hak ve salâhiyetle böbür- lenmeğe başlamıştı. — Ne demek?. Siz kim oluyor sunuz ki bize emir veriyorsu - nuz?.. İstanbuldan cevap gele - cek diye elimiz, kolumuz bağlı bekliyelim de bu adamlar aleyhi- mizde binbir türlü dolap çevir - mekte devam mı etsinler?. — Onların birşey yaptıkları yok Marki! Bütün bunlar sizin kendi icadınız, kendi düşmanlık- larınız. Fakat muhakkak cezası- ni göreceksiniz? Marki alay etmiye başlamıştı: — Kimden göreceğim, — beni cezalandıracak kim?.. Mutasar - | Tf vekili bey işgal kuvvetlerinin siyasi müşavirini tehdide mi kal | kıyorlar bu seferde?.. Ben e.um; de resmi bir emir olmadıkça bir şey yapmadım şimdiye kadar.. | bundan sonra da yapmam, An- hyor musunuz?.. İtalyan devleti fahimesinin mukaderatı ve men faati mevzuubahs olan yerde be nim şahsımın ne değeri olabilir ki kendi başıma iş göreyim?.. Kumandanın emri işte. Mutasarrıf kâğıda göz gezdir- di ve elile iterek: — Anlıyorum, görüyorum, ku mandanın emridir. Fakat bunu elde etmek için kimbilir bu iki biçare aleyhinde ne kadar ifti- ralar, ne kadar yalanlar uydur- dunuz. Değil mi?.. Marki kıpkırmızı olmuştu: | — Beni tahkir - ediyorsunuz Talât Bey! Sözlerinize dikkat &-| diniz. — Ben kimseyi tahkir etme-| yorum. Hakikati olduğu gibi söy lüyorum.Halbuki dün gece biz Emin Beyle müzakerede bulun- | duk. Doğrudan doğruya kendi- | gi gelecek, sizinle ve kurnandan- la konuşacak ve sizi iknaa çalı- şacaktı. Eğer muvaffak olamaz- | Sa ve siz gene onun teb'idinde ısrar edecek olursanız memle -| ketin selâmeti namına bunu ka-| bul etmek gibi bir feragatte bu- lunacatı. Bütün bunları bana vâdetmişti... Bu sabah size ha- ber gönderecek vaziyeti tamami le bildirecektim. | Markiyi bir düşüncedir almış- | tı gimdi. Eğer böyle bir konu- güp anlaşma oldu ise cidden çok iyi birşeydi. Demek ki kendisi beyhude yere işi büyütüp, telâş- la acele ile olmadık şeylere yol Ğ açmış bulunuyordu. Fakat Bir- denbire aşağıdan almış görün- | memek için: — Her neyse; olan oldu. bir 4 kere, dedi. Hem mademki böyle bir vaitte bulunmuştur, elbette korktuğumuz gibi mukavemete falan kalkmadan kolaycacık tes lim olur. Mutasarıf vekili bağırdı gene: — Yağma yok.. Bu hal karşı- sında teslim olacağını hiç aklı- nizdan bile geçirmeyin Marki ÇArkası var) bah şa mahal gyok Vi senedenberi devam eden| harp düşmanın top, tüfek, | tank, tayyare gibi harp| âletlerinden başka yeni bir mmıı' daha kullandığını ortaya Mmuştur. Bu silâh sivil halkı t | lâşa düşürecek şayialar yarat | Her aa ea İ Telâ n YA | mak ve sivil halk arasında pa-| nik tevlit etmektir. | Bugünkü harp münekkitleri Fransanın sukutunun en büyük | | âmili olarak bu propagandayı gösteriyorlar. Fransayı Alman tankları değil Fransanın müna- | kale yollarını tıkayan Fransız halkı mağlüp etmiştir, diyorlar. Ayni şek janlar daha bir| |ugok memleketlerde muvaffaki- yetli işler gönmüşler' bu memle- ketleri dahilen yıpratmışlar, bu tede de askeri ve moral kıy- rini sıfıra indirmişlerdir Bugünkü dünyanın felâketli halinde memleketimizin zar görmeden yaşaması çok yüksek | bir askeri disiplin kadar sivil di- | sipline de muhtaçtır. Muhtelif maksatlar uğrunda uçurulan ba lonlara ehemmiyet vermemek'| fısıldanan endişe verici cümle - lere kulak asmamak — lâzımdir. | Bulunduğu mevki ieabı bizim | gözümüzden daha iyi görecek, bizim işittiğimizden daha doğ-| rusunu işitebilecek bir mevkide | bulunan hükümetimizin büyük | bir uyanıklıkla ve hasasiyetle| dünya ahvalini takip etmekte| olduğunda şüphe yoktur. Bu i-| tiburla hattı hareketlerimizi ne-| idiği belirsiz. hangi maksatlara | hizmet ettiği şüpheli fertlerin Bözlerine göre değll, hükümetin temkinli ve dürbin tavsiyelerine | uydurmalıyız.. A. C. SARAÇOĞLU İ TÜ Mimar Sinan günü Edirne, 10 (a.a.) — Mimar Si | nanın ölümünün 350 inci yıldö- nümü münasebetiledin Selimiye | cami avlasunda muazzam bir. Hhtifal yapılmıştır. İhtifale, halk ve mektep talebelerinin iştiraki- le söylenen istiklâl marşile baş- | lanmış ve göz alan muhtelif ha- tipler Koca Sinanın hayat ve - serlerini, memlekette yarattığı san'at âbidelerinin kıymetini te- barüz ettirmişlerdir. Merasime cümhuriyet marşile nihayet ve- rilmiştir. Düşmanın piştar sefine leri takarrlpte devam et- tiklerinden S. 9.15 te (Ma- çağrıldı ve bütün sefainin düş- Tana ateş etmekte serbest ola- labilmeleri için bordalarındaki kömür gemileri fora edilip uza- a gönderildi. Bu hâdisat ce- Teyan ederken işaret istasyonu üçüncü bir duman kümesi da- ha görüldüğünü bildirdi. Bu dumanlar - ihtimal amiral fon (Spse) nin filosuna merbut 0- Jup (Port - stanlı) nın yirmi mil lodos ciketindeki (Bilezent Rod) a gitmeleri emrolunan kö- mür gemilerinden basıl oluyor- dü. Ayni zamanda İlk pistar se- finesi anlaşıldığına göre (Ho- ker Povint) yakınmdaki telsiz kedonya) sefinesi iman dahiline MEKT p Tasviri ET ârda -İmzasız- | lerin| limesile imzalanmış makal mubharririne: İmzasiz ve isimsiz bay | 3 Nisan tarihli makalenizde hiç düşünmeden yazdığınıza i- nanmak istemediğimiz şu hak- mz olduğu kadar hayıetâver cümleyi ortaya atıyorsunuz. “Yugoslavlar ne Cek ne de Polonyalıdırlar. Onlar döğüş - msini bilirler.,, İnanmak istetiz ki Yugoslav- | lar kendilerine cesâret verecek başkaları olmadan da müstev -| lilere kafa tutacaklardır. Fakat | bütün mükayeseler bir tarafa| Yugoslavların Polonyalılar ka -| dar kahramanlik göstermesini canı gönülden temenni ederiz. Fakat bayım müstevliye kar- şı ilk defa silâh tevcih etmek şerefi Polonyaya - düzmektedir. | Polonya Ahnan askeri kudreti -| ne karşı hürriyet bakkını ve| topraklarının tamamiyetini - te-| reddüt etmeden müdafaaya ka -| rar verdi. Mücehhez, lâkin kâfi dere- cede motörize olmayan 30 Leh fırkası, hattâ — seferberlklerini ikmale vakit bulamadan, 11 i| motörize olmak şartile 70 Alman fırkasına ve 2000 düşman tay- yaresine kargı çarpışmak mec- büriyetinde kaldı. Buma rağmen Lehistan bir ay müddetle yal - niz başına ve, müttefiklerinden biç bir yardım görmeksizin har- bi idamme edebildi. Umarım ki havadan bombar- dumamı harbin birinci günü baş- hyan ve muhasarası 15 eylü den 29 eyltile kadar devam & den Varşovanım bunun yanında Werterplatte ve Modlinin kah- raman müdafaasını kimse unut- Tasımıştır. Varşova garnizonu ve şehrin bütün halkı malzeme ve yiye- cek fikdanına rağmen harbe de- vami etti. Su boruları kırılmıştı. 'Ne gaz ve elektrik vardı. 20.000 A LULRERGATE REVGÜGPOEİ $ |Polonyalılar hakkında bir gazetenin ileri sürdüğü noktai nazara cevap . | binadan 2000 i harap edilmişti. | 8000 i gayri kabili iskân bir halo| gelmiş ve Varşovada halkın 96 | 5 gini teşkil eden 50.000 kişi öl- | müştü. Biz, ki Şövalöresk ve cengüver Türk milletine — mensupsunuz | Bunu döğüşmesini bilmemekle| tesmiye ediyorsunuz? Bu harbin en büyük muharebe Si Kutüoda “ verdi. Bir çok Alman “neşriyatı Polonyahları istemeden kahramanlığını tes- lim ederek buna tasdik ediyor- lar. Polonya mitleti bugün de harp ediyor ve her zaman edecektir. Fransa harpleri esnasında Po - lonyanın orada mumtazam iki topçu fırkası vardı ve 50.000 ki-| gilik motörlü bir krtası Fran -| sanın zaptına kadar hattâ on-| dan sonra meveudunün - yüzde| kırk beşini kaybederek döğüş - tü. Bir Polonya kıtası Norveçte| Narvikin zaptma iştirak etti. Bir diğeri yakın şarkta mücade-| leye devama hazır olarak bulü- nuyor. Fransanm zaptından son[ ra yorulmaz askerlertmiz müt - tefikimiz İngilizle buluşmak içim bütün müniaları geçtiler. Hava| kuvvetlerimiz mensupları (1000 tayvareri) İngilterenin sdıirlen'ı müdafaa kuvvetlerinde yer aldı.| ve küçük fakat cesur ordumuz hiç fasılâsız İskoçya sahillerini gözlemekle meşgul. - Vapurları- mız ve bahriyemiz Büyük Bri - tanya donanması ile gıkı iş bir- Hği yaptı. Üç Polonya harp ge- misi İngiltere harbinde kaybe- dildi. Bütün bunları siz döğüşmesini bilmemek diye tavsif edemez -| siniz bayım ? Nihayet Mariter Polonya ken- di toprakları üzerinde bir sene- den fazla bir- zamandan beri| ıztırap çekiyor, fakat hıunıyor& ve bir mukavemet cephesi teş-| kil ederek düşmanı Polonyada | müÜteaddit kıtalar bulundurma- ğa mecbur ediyor. Polonya kahramanlığı bir el tarafından takdim olunan ekmeği hakaretle reddetmeği Amir olduğundan Polonya ken - dine de şamil olan lngını ablu - kasını kabul etmiştir. İşte bir kaç kelime lle Polon- yanın bugünkü harpteki - rolü. Buna rağmen Polonya - milleti yalnız kendi istiklâli için müca- dele etmiyor. O Büyük Britan - yanm yanında bütün asrımızm ayıbı ile kaplıyan ve iptidal bir| barbartıktan başka bir şey ol - mayan tekâmüil ettirilmiş ve asri bir hale getirilmiş haşin kuvvete karşı insanlığın ve me- deniyetin mükaddes hürriyet hakkını müdafaa için vuruştu ve vuruşuyor. Fakat biz döğüşmesini bilmi- yorsak ta bayım yibe bu kuv- vet yenilinceye kadar — döğilş - mekte devam edeci Bir Polonyalı Kâzım Karabeki- rin Meclise bir teklifi Ankara, 10 (Husust) — Teş- Karabekirin suç isnad- olunan | meb'usların takibata tübi tutuk Masınin devre sonunda bir da-| ha meb'us seçilseler dahi naza- rı dikkate alınması hakkındaki teklifini muvafık görmemiştir. Zelzele yerleri inşaatında kulla- nılan keresteler Ankara, 10 (Hususi) — Zel- zele yerleri inşaatında istimal e- dilecek kerestelerin muamele vergisinden istisnası ve bu ışlel Kızılayın meşgul olması hakkın- daki lâyiha yarın Mecliste ko- nuşulacaktır. UNYA HARBİ | (YENİ SABAH)IN BÜYÜK SİYASİ TEFRİKASI ] Atlântik Meydan Muharebesi bandıralarını kaldırdılar ve dümenlerini alabanda sancak ederek keşişlemeye doğru a- gıldılar. (Canopus) bir tecrübe da- ha yaptı; bu defa gayei irtifa ile bir salvo ateşi icra etmiş- ti. Mermiler düşmana gene SI 'akat' an- telgraf istasyonunu kastederek — VES!! olamadılar. — Fal sür'atle yaklaşmakta idiler, Cak 100 yardaya kadar açık Şimdi (Canopua) zırhlısı ev. Gdüşmüşlerdi. Müteaddit — te velce yapmış olduğu tertibatın gemeratını iktitafa — teşebbüs edebilirdi. (Canopus) süva - risi kaptan (Grant) evvelce a- şirma ateş için sabit platfor- mundan istihzaratta — bulun - Tmuş olduğundan saat dokuz- da ateşe başlamak icin mü- sazde talep etti. maşagerler humbaraların ba- za enkazının, yahut sektirme bir merminin kıç bacası ka - idesine vurduğunu idiler. gördük- Tekrar ve birkaç leri zannında ateç etmek fay dakika sonra saat 9.31 de düş- man 8 kerte geriye saldırdı ve şimdi (Port Vilyem) met- Bir çeyrek saat sonra düş- halinden epeyce harice çıkmış man — piştarlarının poyraza olan (Kent) ile muharebeye rota tebdil ettikleri görüldü tutuşacakmış gibi yol kesti. ve (Pembrok) burnuna altı Bu vaziyet o kadar tehditkâ mil kala, (Volf) kayaları a- rane idi ki; İngiliz amiralı hi çığında topları telsiz telgraf mayesiz bir halde — bul istasyonuna drise edilmiş ol- kruvazöre kumandan sefine, duğu halde yol kestiler. Bu »e yaklaşmak için işaret ver- esmada, amiral (Stoddard), di; fakat kruvazör emre ita- (Karnarvon) — sefinesini. ha> ate vakit bulamadan - tehlike zırlamış ve düşman (Pem- Kiz R N ti. Çünkü beş dakika son- brok burnunu — dönerlerken 5** N i. onlarla muharebeye girişmek T9 Stat 46 (Gaayaenay) li emirni almıştı. anı görecek bir mevkiie ge- Hnce, tİngiliz gemilerinin fay- Fakat ilk Sözü (Canopus) e a göylemek lâzım geliyordu. rap'arından hasıl olup yük- (Kanopuz) un topçu zabi- Selen duman bülutları liman- ti sahilde bir tarassut mev- a Almanların ihtimal verdik- klinc yerleşmişti. lerinden çok fazla bir şeyler Düşmanın 11000 yardaya Olduğunu anlattığı gibi hep- geldiğini görünce gemisine Sinden fenası bu limanda mu - işaret verdi. ve baş taretinde- Darebe kruvazörlerine mah- ki iki top birden patladı. Mer- miler düşmana vasıl olama - dan sathı bahire düştüler . anda — Almanlar sus üç bacaklı direklere ben- ziyen şeyler de görünüyordu. Dövüşmeğe —susamış, — cür- etkâr bir kaptan bu kadar şid- j— Yazan:—, V. Çörçil ’ detli bir inkisarı — emele pok nadir uğramıştır. Filhakika (İnvincible) se- finesinin Muhiti — Atlasiye çıktığı Amerika gazetelerinde görülmüş ise de, amiral fon (Spee)ye başına — geleceklere dair tek haber bile vasıl olmamıştı. Almanlar bu gemi den son defa Bahri Sefitte iken haber almışlardı. — Ve (Gnayzenav) n — süvarisi (Falkland) akmını amiraline kabule çalışırken (İnvincible) in orada bulunacağını hiç bir veçhile hatırına getirmemiş- ti. Şimdi — Alman filosunun başına nasıl bir iş açmış ol- duğünü tamamiyle derk &- derek vakit kaybetmeksizin geriye döndü ve son sür'atle limandan filosuna doğru u- zaklaşmağa başladı. Şimdi saat ona çeyrek kal- mış, yani düşmanın ilk görül- mesinden iki saat geçerek (Bristol) dan maada bütün İngiliz gemileri stim tutmuş- tu. Demirini almış olan (Glas- cow) sefinesinin (Kent) e il- tihakı emrolundu. Ve amiral (Stoddart) dahi limandar. çı- karak karakol gemilerinin ku- mandasını deruhte — etmeğe memur oldu. 10 da filonun mütebaki ge- mileri demirlerini alarak İnfilksibil (İnvincible) ve (Kor VPURAARIT ID IRAARTUN KA RRREREBRİRELSİ novel) sefineleri sırasile torpil (mayn) hattından çıktılar. Bu gemiler limandan aşağı inerler iken (Glascow) düşmanın bütün süratiyle keşişlemeye doğru seyretmekte — olduğunu ihbar ettiğinden (Kent) — sefinesi düşmanla teması muhalaza etmek üzere son sür'atle ha- reket eyledi. O kadar ısrar ile devam et- miş olan fena havalar artık geçmiş idi. Gök mavi, deniz sakit olup karaysiden soğuk bir rüzgâr esiyordu. Havada — kabiliyeci vüyet azami derecedeydi ve İngiliz filosu (Membrok) burnu a- çığına çıktığı zaman düşman gemileri ufkun altında olarak vazihan — görülebiliyordu. (Kent) in önüne geçmiş ve hayli ileride bulunmuş — olan (Glascow) — sefinesi onların harekâtını amirale — işaretle bildirmekte idi. Amiral fon (Spee) hasım filosunu vazihan görüp mu- harebe kruvazörlerinin sehpa direklerini de farkeylediğinden en uzaktaki fırkasına doğru tezyidi sür'at etti. Bu esnada İngilizlere en yakın düşman teknesinin liman — ağzından on beş mil kadar acıkta ol- duğu tahmin ediliyordu. Bu tahmin biraz fazla ol- mak gerektir, fakat her halde düşman fazla bir mesafe ka- dilik Bu kadar! Şimdilil Beşinci kol eçen sene tam bu vakitles orada yakalayıp tahrip etmiş ve Alman baş kumandanlığına tese Tn olması için 6 saat müddetli bir ültimatom vermis. Fakat bu hâdise teeyyüld ea medi ve bilâhare bu haberin, bizzat Alman membaları tarafım dan işaa edildiği anlaşıldı. Malm Bad, haberin doğru olduğunu öğrenerek sevinecek olan halkı, ertesi günü hâdisenin asıl ve 6« sası olmadığını görünce dahg büyük bir bedbiniye düşürmek, yahut da yine ayni memleket halkını kendi orduları tarafına dan büyük bir muvaffakiyet kar zanıldığı zaman bunun doğru o« hup olmadığı hakkında şüphe ve #imatsızlığa sevketmektir. İngiltere ile bir hayat - me« mat mücadelesine girişmiş olam Almanyanın bu propaganda har binde de istediği şekilde hare - ket etmeğe şüphesiz hakkı var- dır. Hele geçen sene Norveç, Bel çika ve Fransa harplerinde bu- nun faidelerini gördükten sonra elbette ki bu revi nropazanda faaliyetini bir kâk daha şiddetlen dirmiş, muhtelif memleketlerde çalışan adamlarının hareketleri- ni büsbütün teşvik etmiştir. Ancak, bu nevi propaganda- lar da düşman arazisinde yapı- mak icap ediyor. Alman tayya- releri nasıl bugün harp dışında bulunan Türkiye toprakları üze- rinde uçmuyorlarsa, — Alman harp propagandasının da sınır- larımızı aşmaması lâzımdır. Zi- ra birincisi nasıl maddi bir teca- vüz hâdisesi sayılırsa, ikincisi de o şekilde manevi bir tecavüz hâdisesidir. Bunu yazmaktan maksadım, dün İztanbalda işaa edilen Se- lâniğin Yunazlılar tarafından ge ri alındığı ve otuz bin Alman askerinin esir düştüğü hakkın- daki rivayettir. Matbaaya bunun doğru olup olmadığını öğren - mek için belki yüz kişi telefon etti. Yolda rastladıklarım, gaze- teci olduğumu bildikleri için ilk olarak bu sualin sıhhatini sordu- | lar. Demek oluyor ki “beşinci kol,. tesmiye edilen insanlar, dün bu (Sonu seyfa 5 sütun 7 de) MURAD SERTOĞLU dise, ayni heyecanengiz işare- © 'tin ita olunduğu bir çok meş- hür vakıslara ait hatıraları u- yandırır. Bu işaret İngiltere tarihin- deki en kat'i muzafleriyetler- den bir takımına mukaddeme teşkil etmişti; fakat o zaman- lara göre şimdiki şerait çok değişmiş olduğundan hali ha- zarda bu işarete eskisi gibi ta- mamiyle tevfiki hareket olu- namıyacağı anlaşıldı. Bu takip dolayısiyle muha- rebe kruvazörlerinin hemen son sür'atlerini iktisap etme- leri icap ediyordu. Fakat şimdi © kadar kesif duman kütleleri saçmağa baş- lamışlar idi ki; yarım saat g- çer geçmez amiral bu mahzuru bertaraf etmek için bir sey ya- pılmak lüzumunu hissetti. Düs- Ğ man — görülemiyordu. Fakat saat — 10.48 de — (Glascow) sefinesi onun 12 mil ile- ride olduğunu işaret etti. İngilz gemilerinin mesafe ka - zandıkları aşikârdı ve saat 10.50 de amiral, (İnfilksibil) e dumanı tenkis için sitr'atini 24 mile indirmekte olduğunu bildi- rip (Glascow) sefinesine 3 mil ileride bulunması emrini verdi. Biraz sonra da (İnfilksibil e a- miralin sancak kıç omuzluğuna ğ gelerek dumandan kurtulması Si bildirilmişti. İşte bu kuyut ile bahriye ta- rihinde tanıdığımız “umumi takip!,, hareketinin ihtiva etti- serbestii harekât şimdiden hasrü kasre uğrayordu. Fakat bunlardan beşka kuyud ve şu- rut da zuhur edecekti. Diğer sefainin tenkisi sür'at ctmiş olmalarına rağmen (Karnar- ile (Kornvol) çok geri kal idiler ve S. 11.7 de ami- ral tarafından yapılan bir isti- zaha cevaben sür'at gayesini (Karnarvon) 20 mil. (Kornvol) de 22 mil olarak bildirmişler- zanmış olup, bu (Horn) buru- di, Amiral (Kornvol) sefine- nu arzlarırda iyi havanm de- gine (Karnarvon) un sancak vam edebileceğini kimse te- kıç omuzluğunda mevki alma- keffül edemezdi. Binaenaleyh, amiral (Stardı) vakit kaybetmeksizin “umumt takip!,, işaretini verdi. Bu hâ- sını ve (İnfilksibil) sefinesine de 19 mile tenkisi sür'at eyle- mesini emretti. (Arkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: