*T YENİ SABAH ELTE AKĞAET DA TU nolar 1Jl — Devrim üzerine düşün IR KH ABERLERİ— Kz .# B Yurtta Türkç'?üük - Yazan: Halil Nimetullâh ÖZTÜRK OKUYUCU “I Türk dünyasında zaman za-| mukaddematına altı yedi gene Man türeyip, her tarafı bürü -| vakfı vücut etmelidir ki imlâ ve yen, bütün rulları kaplıyan me-| manâsı yerinde bir mektup ya- fafizik hava içinde yine kendi| zabilsin.. İşte edebiyatımızın ma rTuhunu duyan, öz varlığını bu-| arifi umümiyece tesiri bu ma -| lan, ve kendi dilinin bütün öbür-| zarratı uzmadır. —) || lerini geçen yüceliğini, gürelliği| — Ziya paşa ise ne kadar daha zü anlıyan Ekber Şah gibi, Su-| Hleri gidiyor, ve ne kdar acıklı tan Çakmak gibi, Ebu Reyhan'- söylüyor: (Bizim şuarai eslüf | | Biruni gibi, Ali Şir Nevai gibi edayı nazmü ifadede ve haya - eski Türkçülerin (1) ba duygu-| lâtü maanide Arap ve Aceme larınan nasıl doğduğunu, hengi| mümkün mertebe taklide süy etmeyi maariften addetmişler! ç OKUYUCU. | #artlar altında geliştiğini inceli- | mdmamdmkwmıw yurdummuzda en ya- kın tarihlerde bu Tanrısal duy - guyu edinmiş dünkü Türkçüler ürzerinde göyle kısaca biraz du- Ve acaba bizim mensup olduğu- muz milletin bir lsam ve şiiri var mıdir, ve bunu islâh kabil midir? Asla burasım mülâhaza etmemişlerdir.. İnşa yolunda hal tamamiyle böyle olmuştur: İmparatorluğun son demle -| Münşeatı mutebere ele alınsa iç Finde Avrupalılaşmadan başka| lerinde üçte bir türkçe kelima fürlü yaşamanın imkânsız oldu-| bulunmaz.. Evvelki münaşcat de ğunu, ve artık doğuyu atıp, h—; recesinde muakkad değilse de, fı medeniyetine uymadan baş -| bunlar da ol babanın veledizina- | hhnyıtçırmkımnd.ıgmlgb sı olduklarından yine seci ve Ta- s ralım, rüp “Tanzimat” gibi kımıldama- | bıt ve mânası mevhum ve mes- darla başlıyan bocalamalar git- kük ibarat ile memlüdur.. Tunc- Bide daha şuurluca bir hareket — cübe şayan değil midir ki bizde hal'ui alarak bir uyanıklık devri yazı bilmek başka, kâtip olmak 4 Yine başkadır. Goğurmaya başlamış, ve bu uyar | Halbuki sair Hsanlarda y: naş ilk önce dilde kendini gös - termiştir. z ve imlü bilen kâtip olur... | İmparatorluğun yıkılmasın -! Vah bize, yazık bize! Bu hale 'dan önce ruhlarında bu kutsal göre bizim millette tahü hal üze- | duyguyu duyan Türkçülerden ıe ne şiir ve ne de inşa var de- meselâ Ahmet Vefik paşa, Sü- ur.. Hayır bizim tabil o-|| leyıman paşa gibi milliyetçiler ıın ve inşamız taşra halkı bu hareketi benimsiyenlerin ba- - ile î:': bul ahalisinin avamı || gında gelirler denebilir. Ahmet' beyninde hâlâ durmaktadır. Bi- | Vefik paşa “Şecereci Türkiye” yi zim şiirimiz hani şairlerin na - doğu Türkçesinden — İstanbul mevzun diye beğenmedikleri a- Türkçesine çevirdiği gibi, “Leh-/| wam şarkıları ve taşralarda ve cei Osmani” yıdeyııırak'!'ürk Cöğür şairler arasında “ieyıs' dülinin sanıldığı gibi çorak ol -| ve “üçleme”, ve “kayabaşı” ta - mayıp zengin olduğunu göster- bir olunan nazımlardır. 'Ve'bizim miştir. Bunun gibi Süleyman pa- — tabil inşamız mütercimi kamu- #a da: (Edebiyatımıza Osman - dir. Vükia bu nazım ve kitabet h edebiyatı demek doğru de- dır. Vakıa bu nazım ve kitabet mıır Nasıl ki lisanımıza Os- matlüp olan derecede beliğ ve manlı lisanı, milletimize Osman- | tumtıraklı görünmez ise de üm- milleti demek yanlıştır. Çün-| meti Osmaniye ilerlediği sırada tabiri yalnız devle- “bunlara rağbet edilmediğinden adıdır. Milletimizin adı Türk oldukları halde kalmışlar büyü- -. Lisanımız da Türk lisanı -| memişlerdir. Hele bir kere rağ- bet o cihete dönsün, az vakit içinde ne şairler, ne kâtipler ye- E' 995 dır.) demiştir. 'Namık Kemalin dilimiz ve e- Mebiyatımız hakkındaki sözleri | tişir ki akıllara hayret verir...) denekadar yerindedir: (Hâlâ e — “Yarım asır önce içten gelerek Gebiyat bile lâyıkiyle tedvin olun söylenmiş olan bu sözler bugün madığı için Arap, Acem ve bir bile bizi derin derin düşündü de ehlikalem İisanlarını öğren - recek manâlar taşımıyor mu? zamanı - tabsilin Ve buiç duyuşları gözlerimizi lügat ve edebiyatta lisanlarının ' yek Ahmet Mitat, Necib Asım mehazi olan eksinci atikaya in-| gibi halk Türkçülerinden sonra | tisap etmek — mecburiyetinden daha gelişerek Ağaoğlu Ahmet, yareste değildir. Fakat onlarda Yusuf Akçora, Ziya Gökalp, Ö- bu mecburiyet fennin ikmalini | mer Seyfettin gibi bu izi güden- arzu edenlere mahsustur.. Biz Jer tarafından bu doğru yolda de ise bir adam Arabi ve ıı*mısiW çalışma her yöne dal budak sal- mıştır. Yazılan yazılar, dergiler, __Ş; ;î:î:r“’ iairi aa | kitaplar artık yurdun her bu - i diğnı yarıtan cağıta yayılmıya, ve'rüklar soeyal kurümler ve olaylar / üserin | Yüi izler birakmıya / Koyül - de «Düşünme> ye başlıyarak Mk Mmuştur. #öz varlik> mı duyup bir ekendire Pi Fakat bütün bunlar “fikir gelmesi> ni anlattığına göre, bu dür| ,L A D L G S icin- #üncenin yalnız dilde değil, bütün Gbür kurumlara kapsamını göstermiş glması, ve dil için yalmızca <Türk- geciliks denmesi — gerekir. beraber, hayatımızda en bizlm - olan sey, en bizden ayrılmaz olan yey, ve her ön hayatımıza dokunan, kurcalayan her türlü yaşama tarzla- yımmı enünla yaşadığımız bize en fikir halinde belirerek hayata yavaş yavaş, âdeta damla dam- | İa girmiş, ve asıl devrimi hazır- | layıcı olmuştur. Edinilmiş asır - | hk alışkanlıkların, kökleşmiş | inançların değişmesi kolay olma sau! Gığından Türkçülük fikir ha- | linde yürürken bir gok eksik- liklerden kurtulamamış, ve an - yakın olan şey dilimiz - olduğundan B nn el Slma| cak m:= yolunu tutmuştur. dilcilik> i anlıyoruz ve eTörkçeci-| v o rox olgun bir hale sol vetine Efirkçilüke #iip #wi | ko işe “Büyük Türk Gdevrimi,, weriyoruz, Şu kadar ki bütün seeyal kurumları — imeeliyecek — olan _11 Eskiyi kökünden yıkıp yeniyi n <Türkçülül> etüdüne — başlaymcaya bir bal n kadar böyle demede bir vey kaybel-| 'ğ:pd“d'ğ Z ;,îî ortaya ğ“ miş te olmuyoruz. Çünkü bu aa bir Ügrlrmare e W olmuş oluyor. düşünücü Atatürkün bize gös - terdiği aydınlık yoldan yürü - mek iledir ki “fikir” artık hayat olmuştur. Hayat ise “bugün,, ü | yaşıyan “yeni nesil,, dir. e bağik ge vi çeli! Osmanlılıktan bir şey almamış ve almıyacak olan bu duru döle kendisi gibi, dilini de duru ola-| | rak verme yoluna gider, ve on-| lara kendi Osmanlılığımızı, Os - manlıcamızı aşılamaktan geri durarak, bizim gibi ömürlerini boşuna kaybettirmeksizin onla- n kendi öz varlıklarına kavuştu- | rursak bütün bu eski Türkçü -| lerin ülkülerini reelleştirmiş, yü- | ce dileklerini yerine getirmiş o- ABONE BEDELİ 'Türkiye — Eenebi 1400 Krş. 2700 Crg. 400 » — B00 » 1T AYLIK 160 » —— 800 » * AYLIK 750 » 1480 » 7 Mart 1941 CUMA & Befer 1360 22 Şubat 1366 Gün EZ, Ay 8, Yıl: 041 - Kacım 120 Hindi 932 — Ezanl 1530 — Vasati İmaak 1040 — Ezani 447 — Vasati BENELİK 3 AYLIK Güneş — Öğle 618 1226 Yatsı 130 635 1219 .m Akşam 1200 (2) Asırlarca önce başlayıp ta ya- şadığımız bugünlere gelinceye kadar baştan başa kahramanlıklar, yüce- aa likler, insanlıklarla dolu olan büyük , | “Türk varlığının, eşsiz Türk tarihinin , DİKKAT bin bir güzelliklerine karğı vurdum €Yeni Gabahz a gönderiler yazılar | duymaz kalıp ta hâlâ bilmem baugi e evrak meşredilsin edilmesin inde | İskolâstiğin karanlıklarında ışık arı- slunmaz ve bunların kaybolmaların.| yan, yabancı mitolojiden medet u- (dan dolayı hiç bir mesuliyet kabal | Tman bugünkü şairlerimize edipleri- sdilmen. mine ne kadar acınsa uadari. DİYOR Kİ: - İspir - Erzurum ilze Rizenin İkizdere nahiyesin- den Hacışeyli köyünden Mus- l tafa Kurd yazıyor. Senelerdenberi hasret kal - dığımız Rize - İspir - Erzurum İ| yolunun nafiamız tarafından || yapılmasını sabırsızlıkla bek- liyoruz. Bu yolun açılmasına Rize nafiası ve muhasebei hu- yesi her ne kadar halk ile birükte son gayretlerini sar- fediyorlarsa da kâfi gelme - mektedir. Çünkü halk fakir ve vilâyetin veridatı azdır. Bir kaç eenedenberi nafia - mız ve mühasebei hususiye- mizin gayreti ile halkın yol parasma, fahri çalışmasına ve vilâyet büdeesinden ayrılan tahsisata dayanarak çalış - maktayız. Yolun yaptırılmam arzetti- #imiz kısmı İspir - Rize ara- sıdır ki bu da 120 kilometre- dir. Bunun 25 kilometresini İspirliler yanmaktadır. Yo- || lun Rizeden 60 kilometresinin toprak hafriyatı tamamen ilemal edilmiş ve bir çok men- fez ve köprü yapılmıştır. Ge- ri kalan 60 kilometresinin de toprak hafriyatı kısmen yapıl- mıştır. Bu yoldan temin edebilece - ğimiz faideler: Rirze - İzpir arasında on bin-| lerce nüfus yaşamaktadır. Yo- len güzergâhında Karadere, ve İkizdere nahiyeleri 80 kö- yü ihtiva etmektedir. Bu ara- da yaşıyan insanların en faz - la ihtiyacı doktordur. Meselâ İkizdere veya Karadere na - hiyelerinden bir hastayı te - davi edecek doktoru getir - mek hem çok masraflı ve hem de fazla zamana ihtiyaç gös- İ 'teren bir iştir. Karadere ve İkizdere nahiyelerinde ne bir doktor ve ne de bir ebe bu - dunmadığından hastayı Ri - zeye götürmek mecburiyeti vardır. Bu da sedyelerle yapı- labilip on iki kişinin iki buçuk gün bin bir müşkülât ve mah- Tümiyet içinde yol yürümesi ile kabildir. Çok defa hasta merkeze inmeden ölmektedir. Merkeze kadar - getirilebilen hastalarımız da çok defa has- tane tarafından kabul edil « memektedir. Çünkü Rize has- tanesinin, besi ücretli olan yalnız 25 yatağı vardır. Bu yolm yapılması tle yak- || nız doktor. ihtiyacımız telâfi |: edilmiş olmryacak, ayni za - manda istihsal ettiğimiz mah- suller kolaylıkla ovaya nakle- dilebilecek ve iktısadi vaziye- timiz de mükemmeleşecektir. Yüksek nafia ve sihhiye ve- || kületlerinin bu Gdertlerimize ortak olarak mümkün olan İ| yardımı — yapacaklarını — iti- matla bekliyoruz. ’ bunu bu mutlu günlere eren biz lerden istemeğe hakları yok mudur? Ve bu bizim için bir hayat borcu olmaz mı?.. Halil Nimetullah Öztürk Çok değerli profesürümüz Ziyaet- tin Fuhri Fındikoğluna: Dilimiz üzerinde düşünülen ve ya- zılan fikirler beni çok ilgilendirdiği için yazılarmızı da seve seve kavanç- la okudum. Böyle ilmi görüşlerle her bakımdan intelenen — dilimiz nihayet —kendi — varlığına — kavuş- muş olacaktır. Yalnız küçücük — bir noktaya ilişmeme izin vermenizi di- liyorum: Dillerin biribirinden kelme ettiklerinik yani yabancı lisanlardan kelime almakta oldukla- rını söylüyorsunuz. 1 — İlk önce ke- lime bakımından bilmem artık <istik raz> kelimesini kullanmaya — ihtiyaç var mi? «Ödünç alma>, «borçlanmaz, «ödünç vermes, südeme» gibi türkçe- leri durürken urtik cistikraz a yer kalmaz değil mi? Bu türkçe kelime- ler hayat dilinden ilim diline de geçmiştir sanırım. «Ödeme kanunu> Bibi tabirler var. 2 — Mana bakı- mından da «istikruz> sizin söylemek istediğinizi tam ifade — etmiyor dşî iil mi? Diller biribirinden kcl“;ııelı!ı alırlar, fakat ekarzen, ödünç> ola- rak değil, sanradan geri vermek Bebek - İstinye istimlâki üzere değil, belki - sizin de pek iyi| anlattığınız gibi - morfoloji, onetik | gibi bakımlardan © kelimeyi kendisine mal ederek ulır, ve nrux* kendisinin mah olur, Diller bu yolda | alış verişte bulunurlar. 3 — Türkçe kelimelerin apaçık manaları yanında, | Osmanlıca kelimelerin kapanık olan manaları bazı kere insanı böyle dil| yanıltmalarına — götürüyor — sanırım. Bilmem yandıyor muyum?.. HL N Üzülek AA NL DOE LA LA G LK a ll nir meselesı | gibi bazı | kaşar peynirlerinin ekstra eksg-| Pey miktarları ve olduğu tesbit olunuyor Fiyat mürakabe komisyonu | Günkü içtimsinda peynir işile meşgul olmuştur. Tesbit edildiğine öre halen buzhanelerde 2941 teneke beyaz peynir 505, çuval kaşar pe, ri. 790 Ççuval sıra peyniri, sandık gravyer vardır. Komisyon, bu malların - buz- | hanelerden kimlere - satıldığını kontrale karar vermiştir. | Bundan başka — komisyon, (lüks peynir) e de meşru satış fiyatları koymuştur. - Bilindiği firmalar, ellerindeki 26 tra cinsinde olduğunu, binaen- aleyh bunların (Tüks) telükki Hava gazi şirketlerinin itirazı Her ay rapor vere- miyecekl.rini bildirdil-r İstanbul belediyesinin — son günlerde fazlalaşan hava gazi ile zehirlenme hâdiselerine mani olmak üzere şirketleri, her ay | belediyeye gaz şebekesinin va- | ziyeti haklanda mülümat ver - meğe mecbur ettiğini yazmış- | tik. Şirketler belediyeye müraca- at ederek bunun kendileri için imkânsız olduğunu bildirmiş - tir. Şirketlerin iddiasına —göre, İstanbulda 135 kilometre “uzun- luğunda şebeke mevcuttur. Hal- hıkı bımu îâp'l edecek olan 'günde andak e knomecnuk sondaj yapabil - mektedir. Belediye bu noktai na zarı kabul etmiyerek girketleri fazla ekip kullanmağa mecbuür edecektir. Diğer taraftan Betlere yeni bir tebli; diye şir- at yapa- Sarıyerde kömürcülük ve ka- yıkçılık eden Kâzım Deniz Bul gar kömürünü 6.5 kuruştan $ suçlu olarak — dün ( cezada Kömürc î muş ve 50 lira ağır para ceza: | müddetle seddine karar | miştir. Eski bir infilak davası veri Bundan iki sene kadar evv Beylerbeyinde havai fişek Tab-| | rikasında olan bir infilâk 7 kisi- | | nin ölümü ve 27.kişinin de yara- | | lanması ile neticelenmiş idi. Buna wit davaya dün birinci ağır cezada devam edilmiş ve | müddeiumumi muavini fabrika | | sahibi Hakkı Fişeğin beraetini istemiştir. Yaralılardan birine vekâlette bulunan Ethem Ruhi bu talebe itirazla T kişinin ölü- müne ve 27 kişinin de sakat kalmasına sebebiyet verilen bir fabrikada mağdurlara zarar ve | ziyan verilmesi tezini müdafaa etmiştir. Muhakeme — karara kalmıştır. Bebek - İstinye yola üzerin- | deki istimlâk işlerine hararetle | devam olunmaktadır. Belediye | bazı binaların istimlâkini — ta-| mamladığı halde ev sahipleri | binalardan çıkmamakta — Israr | etmektedirler. — Bunların cebri bir gekilde çıkarılması için ka- muni muameleye tevessill oluna- | caktır. yolu doktor ihtiyacı| Buzhanedeki peynı'rlerı'n kimlere ait edilmesi lâzım geldiğini iddia | etmişlerdi. Tetkikler neticesin- de komisyon, bu dükkünlardaki kaşar peynirlerini de (lü nıfina ithal etmiş ve perakendo gatışlarda kilo başına 110, top- tan satışlarda ise 90 kuruş narh koymuştur. Diğer taraftan koamisyon ye- niden bazı ihtikâr vak'ası fail- lerini adliyeye vermiştir ki bun lar, şunlardır. Balık pazarında Maksudiye hanında Yasef oğlu (ni tikârından), Ermenak 9 liraya kumaş sattığından), Aksarayda bakkal Dimo (60 ku- ruşa beyaz peynir sattığından) Dahiliye veki- | Hnin dünkü tetkikleri Vekil Emniyet mü- dürlüğünde meşgul | oldu Bir kaç gündenberi şehrimiz- de bulunan Dahiliye Vekilimiz Faik Öztrak, dün de şehrimiz- deki tetkiklerine devam etmiş- tir, Vekil, dün öğleden sonra Emniyet Müdürlüğüne gide - rek bir müddet müdüriyette | meşgül olmuştur. Saat 17 den sonra, vali ve be- lediye reisi doktor Lütfi Kırdar da Emniyet. Müdürlüğüne gide- | rek, Dahiliye Vekiline mülâki | olmuştur. Vekil, Vali ve Belediye Reisi 've Emniyet Müdüriyle şehrimi: Zin mühtelif " meseetelerine - dit mevzular — etrafında lar yapmıştır. , | Çamlıcanın imar plönı İstanbul beledi r mü- dürlüğü Çamhcamn imar plâ- nını hazırlamıştır. Plân imar o- lunacak saha “Satın almülktan sonra ifşa edilecektir. Rumanyadan gelon mellar Dün Köstence yoliyle şehmi- mize cam, Sutkostik, kâğıt; Mersin yöliyle de çay gelmiştir. BI g a&;—â SI | lere tevzi edilmiştir. | Odadam; Bi kzan görüle GA FEGA AD TT TSEENA Piyasaya çıkarılan kahueıer Halk knrafmdan kapışıldı Elen gümrüklerde 2270 çe-| val kahve vardır: Bu kahveler, gehrimize yeniden — gelmiş de- | Bildir. Fakat tacirler, nedense, bu malları bir türlü gümrükten | çıkarmamaktadırlar. — Yalnız, üç gün evvel, gümrüklerden 200 çuval kahve çıkarilmış ve bu mallar, Kahve, Çay İthalât Bir- | liği tarafından alâkadarlara da- ğitilmiştir. 200 çuvaldan 100 Çuval taşraya, geriye kalan 100 çuvaldan da 20 şer çuval gehri- mizdeki iki büyük kuru kahve- ciye, 60 çuval da yarımşar Çü- val üzerinden muhtelif ı».aııvecı-_ Şehrimizdeki kuru kahveciler | aldıkları 20 şer çuval kahveyi | derhal satışa çıkarmışlardır. Ancak, o kadar tehacüm vaki olmuştur ki kahveler yarım gün de bitivermiştir. Tehacümü ön-| letnek üçin bazı yerlerde zabrta- | ca, tedbirler bile alınmıştır. Kahveler biftiği için âün satış yapılamamıştır. — Önümüzdeki | hafta içinde gümrüklerde bek - leyen 750 çuval Kenya kahve - çıkarılacağı i-| Dünkü ihracatın yeküm'163 bin liradır. Dün, Amerikaya “av derisi, Holandaya tütün, İtalya- ya balık, Almanyaya fındık sa- tılmıştır. Ayakkabıcıların top- fentsı Ayakkabıcılar, .. dün öğleden evvel; İstanbul Ticaret Odası mlarında .-. “toplanmışlardır. Bu toplantıya akabe Büro- sundan “mi etmişlerdir. 'Top' duracılar Cemiyetinin yapmağı | taahhüt ettiği halk tipi ayakkı bilar üzerinde muştur. Nümüuneler hentiğ ik- mal e &i için bu gürüğke- ler nazari mahiyette kalmıştır. Haik tipi a & satılamıyacağı ektedir. Tipler hazırlan- dıktan sonra tekrar toplanıla- caktı unerbanktan, | görüşmeler ol- | kabilerinm. 6 şar | 7 MART 1941 A AA — —e eee ae L MR TTTT A TRU L TRAR oi Şehir Tiyatrosunun faaliyeti Tiyatroda hayırlı inkişaflar görülüyor İstanbul - belediyesi müfettiş- leri, Şehir Tiyatrosunda uzum zamandanberi yaptıkları tahki» katın raporlarını vali ve beledi- 'ye reisi doktor Lütf Kırdara takdim etmişlerdir. Raporlarda Şehir Tiyatrosu « nun tarihi — tesisindenberi ge- girdiği safahat tetkik olunmaks tadır. Bilhassa tetkik olunan —nokk talar, tiyatronun ve oynanam her eserin getirdiği hasilattır. Bu hasılat bilhassa bu sene bt Yük bir tezayüt göstermekte ve | Şehir Tiyatrosunun hayatında bir rekor teşkil etmektedir. Şehir Tiyatrosu, bu tiyatre mevsiminde oynanmak üzere bir çok eserler hazırladığı h:ıl- de bunlardan ancok bir k irkistir. Sebebi eser « lerin çok tutulması ve tahmin edilen müddetten daha fazla oynatılmasına zaruret hasıl o masıdır. Rapor bu vaziyeti tespit et « tikten sonra tiyatromuzun da- ha fazla inkişafını temin et- mek maksadiyle bazı tavsiyeler- de bulunmaktadır. Ezcümle, Şehir Tiyatrosunun İstanbul Konservatuvarı ile de teşriki mesaisi talep olunmak- tadır . Rapor belediye heyeti teftişiyesi tarafından da tetkik olunacak ve tavsiyeler ehemmrai- | syekle nazârı Töbare tümcelim Deniz seyrliseler kazarnamesi tebliğ olumuyor Tatbila; içia. şehri- izde bir komisyon kuru'uyor Hükümtt, bir kâriraame ila hakiki ve hükmi Şahıslar elin de bulunan ve Türk bayrağım taşıyan 150 ton ve daha yüksek | tonajdaki teknelerin kara su - lardaki seferlerini tertip — ve tanzim etilek işini Münakalât Vekâletine , yermiştir. Bu husuştaki kararnama, yüksek -tamdikten -geçerek dün- kü resmi güzete ile ilân edilmiş- tir. Kararnamenin bir maddesi- göre Kkararname — hükümleri, neşri tarihinden 15 gün sonra muteberdir. Hükümet, bü kararnameyi hazırlarken Milli Korunma Ka- L munlnak sinde cezası 7 yıla indirildi irtikammı im. Bir gün yakalamış - dürmüş n yolda hep onu gemiyi bekliyordum. Nihayet bugün de geldi. O balı çocul, m Üçünü de uyurlarken bıraktım. Ve hep- sini ayrı ayrı öptüm, kokladım. Sonra tabancamı pelerinimin altına saklıyarak rihtim yolu- nu tuttum. Oralarda â am, Gemi çıktı. Mahmudiye zerinde bekledim. Kü riyorlardı 0 sırada, Bi tanımasın diye düm. O gelip dan üç el abeş ettim. İsabet et- ti birdenbire yağılı- verdi. Duydum ki ölmüş. Reis Gülizara sormuştu: — Fakat bunun cezasını bi- liyor musun nedir?.. Gülizar hiç ük - kanlılı- ğını bozmıyarak : SI Ahdim var- im eşimi öl- ü. Ben de orun başını atin kestiği parmak yamn, sonunda 5 mahpusiyet ( ti. Fakat Tem- | bunu çök gör- cezası vi yiz mahkem Müş ve kararı ni Temyizin nak ne yeniden bi dün ikin- eticelendiril - bağlanmıştır. Kletici sebep- zımiın Vakti- ini öldür - müş olm nmakta ve bu sebap anda ağır tah- rik n inde kabul edil- mektedir. Bu vihetler lavak bu defa kemesi suçlu ka rar kati- dirde Gülizar Tı vermiştir. yet kesbettiği ta bir buçuk, iki sene sonra cezasını bitirmiş ve tekrar hürriyetine kavuşmuş olacak - tır. n bu katil !: | nununun 36 10i maddesine gö- re hareket etmiştir. | — Hükümet, bu maddeye istina- den evvelâ navlunları tespit et- miş, müteakiben de Türk bay- yağı taşıyan gemilerin yaban- | cı sulara yapacağı — seferleri tahdidata tübi tutmuştur. Ayni maüddeye uyarak alman tedbir de, seferlerin tanzimi kararı olmuştur. Bu kararname ile — mevcut | navlunların da hiç bir suretle | yükseltilmemesi temin - edilmiş | bulunmaktadır.. Aksi yolda ha- | zeket edenler, Milli Korunma Kanununun kiralarm — yüksel - tilmesine ait cezaf hükümlerine çarptırılacaktır. Kömür taşıyan vapurlar, ay- m bir sıra ve karar takip ede - ceklerdir. Mevzuubahis — kararnamenin | bugün sehrimizdeki alâkadarla- | ra tebliğ edilmesi beklenmekte- tir. Tatbikata gelince, bunun için şehrimizde bir kamisyon teşkil edilecektir. Komisyon, liman ri- yasetinde çalışacaktır. Vapur kiralamak istiyenler, evvelâ ko- misyona müracaat edecek, ko- misyon, Milli Armatörler Birli- ğinden vapur istiyecektir. Ka- rarnamede, hülen Armatörler Birliğine yazılmamış vapurcu- ların birliğe yazılmasını - bildi- rir hükümler — bulunduğundan birliğin genişleyeceği ümit edil- mektedir. DA