| Yazan : Eski Dahiliye Nazırı Reşit Rey ——— ——— ” Ermeni patrikhanesiyle rühbanı Os- manlı saltanatına rak nankörlük ğ Şu fark ile ki bu isyanlar şimdi artık Ermeni iğtişaşatı maksa- d umumiyesiyle müterafikti. Ayastafanosa kadar gelmiş olan Rus orduları başkumanda-| a Grandük Nikolaya fesat rüc-| sasından sabık patrik Harman- yanla rüfekası tarafından veri-| len istidanamede Türkler ve hül-! kümetleri aleyhinde bir çok mükteriyat serdedildikten sonra “Brmenilerin - sakin oldukları| Şark vilâyetlerinin Ermenistan | namile istiklâlinin ilânı; gayet | bu suret mümkün olamazsa bu wilâyetlerin Rus ontrolü altına| alınması, istirham edilmiş ve o aralık Ermeni patriği olan Ner-| sis Varjebetyan da Grandük'e| arzı ubudiyetle Türklerden şi- kâyete ve takdim olunan istida- nameyi tevsik ve tekide şitaban olmuştur. -Ermeni fesedesi Rusyadan da| yüz bulamayınca Berlin kongre- Bine müracaat ederek muahede- ye G1 inci maddenin ithaline zaferyâb oldular; lâkin ondan #onra Rus ve İngiliz siyasetleri | arasında bâziçe haline girdiler. | Avrupa hükümetlerinin hima | yetkâr — müdahalelerini — celbe muvaffak olamıyan Ermeni ser- gerdeleri nihayet hıristiyan mil- letlerin taassubkâr hissiyatını tahrik ederek Avrupa hükümet lerini efkârı umumiye zorile Türklere karşı harekete icbar için yede ihtilâller çıkarıp | Müslümanlar hıristiyan Ermeni | leri katlediyorlar yaygarasile Avrupa ve Amerikanın kulakla-| fını doldurmayı maksada vüsul | için umde ittihaz ettiler; ve| 1880 senesinden itibaren ihtilâl | cemiyetleri teşkilâtına başlıya- fak Türkiyeyi Hinçan, sonra Troşak, daha Sonra Taşnaksa - gan namile meydana cıkan fesat ve ihtilâl komitalarının tesvilât ve tahrikâtile, Ermeni kiliseleri- ni ve Ermenilere ait bir çok me- bani ve mesakini de esliha, mü- himmat ve dinamit bombalarile doldurdular. (1) İşte bu suretle 1894 senesinde | Ermenilerin Sasonda ahalii İs- lâmiye aleyhinde reva gördük- leri hunrizane tecavüzlerden do-| layı Kürtlerle Ermeniler arasın da feci bir kıtal hâdis oldu ki Sason vâklası namile Avrupa ve Amerika erbabı hükümetini ve matbuatını uzun müddet iş- gal etmiş ve tebeyyünü hakikat için Türk hükümetince sarfedi-| len bütün mesai -evvelden ez-| berlenmiş - fikirlerle -tıkanmış olan- ezhanı ağyar önünde te- sirsiz kalmıştır. Maamafih Sa- son kıtalinin de badii evveli Er- meni erbabı fesadı olduğu şim- dinasıl anlaşılıyorsa o zaman da barizdi. Bunlardan bir sene sonra 1895 senesi eylülünde İstanbulda Er-| meni patrikhanesi kilisesinde| toplanan Ermeniler Sultanah- met meydanile Divanyolu ve Çemberlitaş cihetlerine yayıla- rak Babiâliyi istilâ etmek iste- diler. Jandarma vasıtasile ha- reketlerine muslihane mümane-| at olunduğu esnada teşhiri silâh ile bir jandarmayı katlettiler. Bunlara karşı kuvvei askeriye istimali düşünüldü ise de “Er- meniler mahvediliyor,, şamate- tine apı açılmamak için cesa- ret edilemedi. (2) Hükümet Ermenileri nasihat, yve ricaya kuru tehditlere de karıştırmak suretile teskin ve | iknaa çalışırken vakit geçtikçe| halkta hükümetin kudretine i mat azalmış, Türkiyenin diğer | cihetlerindeki Ermeni tecavüza-| tını epeyce zamandanberi - işite işite iyice bellemiş olan zihin- ler bu faciaların yukuundan bihakkın — endişeye düşmüştü. Her nevi esliha ile mücehhez olan Ermeniler tara- 'fandan başka taraflarda mesbuk (1) “Ermeni komitalarının âmal ve harekâtı — ihtilâliyesi,, künvanile hükümet - tarafından neşredilen bir kitapta mükem- el tafsilât vardır. (2) Bu cür'etsizlik, fikrimce, |padişah ve hükümet tarafından| stanbulda da| ihtiyar edilmiş fona bir hata idi. sadakattan ayrıla- yoluna saptılar olduğu üzere ahalii Müslimenin | mal ve can - ve irzına tasallut| vukuunu men için avamdan nef- ginde kudret görenler bulabil - dikleri soba, demir çubuk, odun parçası gibi eşyayı âdiye ile mü dafaaya ve mukabeleye koyul - dular. Ermeniler hükümetin'müsli -| hane nasihatlarını isfa etmiye -| rek, plânları mucibince ya hü-: kümet, yahud halk tarafından -velev sirf tedafüi olsun bir mukabele görür görmez “Türk- ler bizi mahvediyorlar” ferya - diyle Amerika ve Avruyanın ta- assubuna sığınmak — vesilesini| kazanmak için hareketlerine de-| vam ediyorlardı. Padişah ve hü-| kümeti Ermenilerin oyununu oy- namış olmamak fikrıyie eşi | yı asker küvvetiyle tenkilden | içtinap etmekte iken şimdi müs -| lüman ahalinin mukabelesi zu - hur edince vaziyet daha müşkül oldu. Şu sebeple ki kuvvei cebri ye ile tedabiri mania ittih hunsa -İznik ve Samsun vak'a -| larında olduğu gibi- İslâm hal- kın zayiatı hiç nazarı itibara a- lınmıyarak yalnız Ermeni zayi -| atı beş on misli mübalega ile taya konulacak ve bu maktullere İslâmlarla birlikte Ermer savlet eden, hükümetin kı silâhını münhasıran tevcih etse hem şeni bir cinayet | işlemiş olacak, hem de bizatihi bigünah olan kendi tebaasını feda etmiş olduğu halde bile me- | deniyete bir leke olan hıristiyan | taassubunun hoşnudisini kazan- mak şöyle dursun yine tenkid ve takipten vareste kalamıya - caktı. İşte bu zuruf ve ahval için de hükümet istifa ederek kurtul du; yeni hükümet lebni teda - bir ile belâyı defedebildi. Fakat payitahtı karıştıran bu badire -ahşap evlerle dolu bir mahalleye saldıran yangın gibi- | Anadoluya baştan başa sirayet | etti. Halbuki gerek Anadolu| 'Türklerinde, gerek Kürtlerde| Ermenilere karşı kömite, comi- yet vesaire gibi teşkilât yok - ff 'tu. Eğer olaydı icra edilen mün-' ferid ve muhtelit tahkikatı mü- kerrere de elbette meydana çı - kar, islâm ahali aleyhinde bir bürhanı kati olarak kimbilir kaç defa ibraz edilirdi. | Anadolu şehir ve köyleri ara- sında istihbar vesaiti pek nok- san olduğuna göre vekayiin bey- | nelahali şüyuu zamana muhtaç olacağı gibi oralarda bilfarz he- men haber alıp katliam tertiba - tına başlamak mümkün olsa bi- le tertibatın teşkilât noksanı sai- kasiyle bu kadar sür'at ve inti- zamla ihzar ve ikmali yine müm kün olamazdı. Vesaiti ihbariyenin ve tertiba- tın evvelden hazırlanmasına muhtaç olan sür'atı sirayet te ispat eder ki Anadoluda hâdis olan bü müselsel kıtâlin de ba- di ve muharreki yine Ermeni ko miteleridir. | 1896 senesinde yani Anadolu faciasından bir sene sonra İstan- bulda Galatada Osmanlı banka - sına, Türkiye Ermenilerine ön- ayak olan yabancı müfsitler ta- rafından, dinamit bombalariyle icra edilen baskının ve bunu ta- kip edip, bu defa artık asker kuvvetiyle tenkil edilen feci şevrişin Ermeni fesedesi eliyle tertip ve icad edilmiş olduğu ise bariz ve bedihidir. | Binaenaleyh bu müellim ve - kayide Sultan Hamidin bâdi ve mürettip olabilmesi için Ermeni komiteleriyle teşriki mesai et - miş olması öyle zaruri bir man- tık icabıdır ki zannımca fartı ta- assupla malül nazarlar bile o fa- raziyeyi mâkul ve makbul gö - remez. | Burada istitraden ufak birt mütalca serdedeceğim: Ermeni - ler Rum ortodoks kilisesi için -! de kaybolmuş kimsesiz bir şer-| zime iken 1461 tarihinde Fatih sultan Mehmed tarafından Er - meni mezhebine mahsus bir pat- riklik tesis buyurulması saye - sinde dini ve İeçtimaf teşkilâtı milliyelerine suret vermişler ve bu teşkilâtı müstemirren muha-| faza etmişlerdir. (Arkası var) .| tün nazikleşen Balkanlar va Her Sabah Balkanlar vaziyeti karşısında emin bir Türkiye Bir Balkan komşümuz daha istiklâlini ve hürriyetini Mihver satvetine pe: ve bu- gün Bulgaristan da tıpkı Ru- manya gibi artık , Alman istilâ- sı altında bulunmaktadır. Üstün müstevli kuvvetler. İrar- şisında Bulgaristan ne yapabi- lirdi? Bu suale cevap vermek bi- ze düşmez. Yalnız istitrat kıbi- linden Korney'in meşhur - (Ho- ras) ında, oğlunun üç düşman askeri karşısında kaçtığını ha- ber alınca ihtiyar (Horas) n çekti firariyi müdafaaya yeltenön ge- linine korkunç bir feveranla: — Üç düşmana karşı ne mi yapmalı idi? Sual mi bu... Ölme- li idi.. Yolunda — verdiği — cevabı zikredebiliriz. Maamafih yuka- rıda da söylemiş olduğumuz gi- bi, münhasıran Bulgar şeref ve izzeti nefsini alâkadar eden bu mutavaat ancak Bulgar komşu- larımızın bilecekleri bir şeydir. Biz burada sadece — komşumu: Bulgaristanın yabancı is maruz kaldıktan sonra büsbü- sında Türkiye Cüm- ümetinin müte yeti karşı huriyet hü kız ve ka dalini muhafazada — dev ceğini tekrarla iktifa edeceğiz. Komşumuz Bulgaristanın bir yabancı istilâsına uUğramasına Sırf iyi komşuluk hisleri bakı -! mından Üzülür, teessüf ede) lâkin bundan dolayı fazla telâ- şa da asla lüzum görmeyiz. Ne- den telâş edelim ki milli menfa- atlerimizi tamamiyle müdrik, taahhütlerimize sadık, hakkı mızdan ve kuvvetimizden kat yetle emin bir halde vekayiin mn- kişafını soğukkanllıkla ve zü künla bekliyoruz. R A. C. SARAÇOĞLU Üniversite açıldı 11 Şubattanberi sömesir ta- tili devresinde bulunan İstan - bul üniversitesi bu sabahtan iti- baren ikinci sömestr tedrisatına erbiye ae S YZ | Bahisi DTaL DKMN ri Talebenin ihtiyacı Kahvehaneleri dolaşan tale- benin kumar oynarkön yakalan- dıklarının birinci defasında mu- vakkat ikincisinde tam tard ce- | zasına uğralılacaklarını — muh- | terem “Yeni Sabah,, ın gün evvelki bir nüshasında oku- iki üç düm, Talebeden | yüzde seksenitin kahvehaneler- hemen hemen de mütemadiyen kumar oyna - diklarını görmekte — olduğum için bu fenalığın cidden ve mu: vaffakıyetle önüne geçilmesini | | temenni ve Maarif Vekâletimizi minnetle tebrik ederim, Kibette talebenin de her genç gibi kumara müptelâ ve gitgide | cemiyetin başında belâ olma- sımdır. Fakat bilmiyo- | rum; mektepten tardolunan ta- ması | lebe bu cezanın tesiriyle müte- essir ve mütenebbih olacâk mı- ku- | dır? Ve gene bilmiyorum: marbaz talebe — tardolunursa mekteplerde talebe kalacak mı- dir?! Zannederim.. şakanın en gü- zeli; en kısası olduğu gibi bu yolun da en kestirmesi, yani gençleri" saptıklarınabuk sabuk | yollardağı çevirmenin en kestir- | me yolu, onları övlerden veya mekteplerden sokaklara - firlat- makta değil, ona seve seve, ül- başlamıştır. | fet ve ünsiyet edebileceği saha- 6 Eylülde M. Venizelos, Ati- nadaki sefirimize Türkiyeye ka- radan münferid bir hücumu tehlikesiz bulduğunu ve Yunan erkânı harbiyesinin böyle bir hareketin muvaffakiyetinden & min olduğunu söylüyordu. Yu- « Yazan: ğ S M,ıîj mfaz yı mektebin içinde, ve dışında temin edebilmektedir. Şehrin bir çok yerlerinde spor meydanlarına, tenis klüplerine, muntazam ve müeddep kıraat- hanelere ve bunların içinde şat- ranç ve briç ve blardo salonla- rına, bir sürü umumi ve serbest konferanslara ve bir hayli sen- fonik konserlere, içkisiz saz o- dalarına.. ve ilh... şiddetle ve ir'atle muhtacız. Ve mektepten çıkar çıkmaz ne yapacağını bilmemekle ne yaptığını bilmiyen gençliği kur- tarmak için ona bu gibi faydalı birer meşgale, birer eğlence (distraetion) hazırlamak ve bu hazırlıkta dikkatli- ve basiretli bulunmak ıztırarındayız. Talebeyi, hüsnü harekete teş- vik eden âmillerden biri de (üni- forma) dır. Liseyi bitirinceye kadar talebeye üniforma giy - dirmek, hem Maarif Vekâletinin bu baptaki üzüntüsünü azalttı rır, hem .de halk nazarında ta- lebeyi kem-nazardan korur. “Meselâ: Sümerbanka — bağlı fabrikaların bir ufak himmeti gene zannolunur ki ucuz talebe DÜNYA HAR | Talebeyi sadece kahvehaneye girmekten men etmek kâfi bir tetbir değildir. Ona istirahat vakitlerini geçirecek sıhhi ve terbiyevi yerleri'de temin etmeliyiz elbisesi yapmağa kifayet ede - cektir.,, Gençlere ve halka açılacak mahâllere gelince bunların der- hal elde edilmeleri mümkündür. Elverir ki bu lüzuma kail olmak | mümkün olsun, | Gençliği kovmaktan ve kor - kutmaktan çok evvel onu ma- kuvvetlendirmek ve bu neş'elendirmek icap & der kanaatindeyim. Semih Mümtaz 8. POLİSTE Merdivenden düşüp bacağı çıkmış Beyoğlunda kasap çıraklığı eden 15 yaşındaki Yako dükkâ- nın merdivenlerinden döşerek ba cağı çıkmış ve Beyoğlu hasta- hanesine kaldırılmıştır. Hasan özlü unundan zehirlenen çocuk Eyüpte oturan Osman oğlu Mehmet altı- aylk — çocuğuna Hasan Özlüunu yedirmiş ve ço- cuk zehirlenme alâimi göster - diğinden Cerrahpaşa hastaha- nesine kaldırılmıştı. Zehirlenen bir kız Alemdarda oturan İsmailin 18 yaşındaki kızı zehirlenme alâmetleri' göstermiş ve hasta- haneye kaldırlarak - tedavi altı- Şimdilk Z Bu kadar! Avrupa harbi bir buçuk Avrupa layan harb, mart ayına miz bugünlerde bir buçuk yaşı- na basmış bulunuyor. Almanlar önümüzdeki iki ay zarfında ken- dilerine harbi kazandıracak baş- lıca hareketlerin vukua gelece- ğine kani bulunuyorlar. - Hitler bir müddet evvel söylediği nu -« tukta Almanların kışı boş ge- çirmediklerini ve hazırlandıkla- rını söyledi. Alman hazırlıklarını görmedik; bilmiyoruz. F gilizlerin de bu müddeti israf et- medikleri muhakkaküur. Onlar» da adalramnı tahkim ve muhtelif yerlerde ordularını — talim ile meşgul oldular ve oluyorlar. Bu çalışmaların - birinci neticesini Afrikada gördük ve görüyoruz. İtalya iki ay zarfında Afrika- daki müstemlekelerinin büyük bir kısmını kaybetti. Yüz binle- ri aşan esirler verdi. Binden faz- la İtalyan tayyaresi düşürüldü ve İtalyan filosunun ehemmiyet- li bir kısmı tahrip edildi. İtalyanın Afrihada yediği dar- beler o kadar büyük olmuştur ki Almanlar bir kısım kuvvetlerini Afrikaya geçirmeğe, bütün İtal- ta bir eri işgal altı- Akdeniz havzasına ni tahsis etme- ardır. Bu su- na almağa, bir çok tayyare ğe mecbur kal: retle İngilterenin vurduğu dar- beler, İtalyan kuvvetlerini aşağı yukarı yok ettikten sonra, şim- di bir kısım Alman kuvvetlerini de bu tarafa cezbetmek Ssure- tiyle asıl ana vatan üzerine mü- teveccih kuvvetleri azaltmışlar - dır. Ve İngilizlerin bu yoldaki faaliyeti arttıkça, Almalar bu mintakaya daha büyük kuvvet- ler ayırmak mecburiyetinde ka- lacaklardır. Almanlar geçen yaz Fransa inhilâl ettikten sonra İngiltere- ye karşı çök müsait bir et- te bulunuyorlardı. Hava ü lükleri çoek farklı idi. Ordunun MURAD SERTOĞL J alınmıştır. (Sonu sayfa 5 su. T de) lerin bizimle çârpışmak tema - yülleri katiyetle tezahür etme- dikçe bizim onlarla çatışmaya niyetimiz yoktur. İndomitable Giridin açtkla- rında bir kafileye terkederek sizin filonuza iltihak emrini nan hükümeti Sofvadan bita - raf kalacağına dair kat'i temi- (YENİ SABAH)IN BÜYÜK SİYASİ TEFRİKASI lacaktır. Fransız filosu başku- mandanına da size Patrie sınl- nat almıştı. Fakat buna inH du Bununla beraber garlar, Türklerin Yunanistna hücum için Bulgar topra dan geçmelerini protesto ede - cek olurlarsa bu hal Yunanlı - ları pek memnun edecekti. Fa- kat eğer Bulgarlar Türklerle birleşecek olurlarsa, Sırplar da Avusturyalılarla mesgul olduk ları için vaziyet tehlikeli ola - caktı. Bu ihtimaller karşısında ha- ricive nezareti müsteşarı vası - tasiyle, bir Rus kolordusunun Geliboluya hücum için Arkan - jel, Vlâdivostok, vahud Janon- 'yanın rizasivle Port Arthur vo- İu ile kolayca nakli mümkün ol- duğunu şöyle iblâğ ettim: şelibolunun zaptı bize çok pahalıya mal olacaktır. Fakat D bir kere de Gelibolu zaptedilin- ce artık Türkiye ile harp kal - mıyacaktır. 50 bin kişilik mü- kemmel bir ordu ile denizler hâkimiyeti, Türk tehdidinin sonu demektir. Fakat bu orduyu aramak 9 bulmaktan daha kolaydır. Sir Edvard Grey, benim bu müra - caatıma Petrograddan aldığı cevabi telgrafı gönderdi. Rus - Grey bana. gönderdiği telgrafa gunları ilâve etmişti revrogradın vu telgrafın - dan anlarsınız ki Rusya Tü kiyeye karşı bize hiç bir yar - dımda bulunamaz. Bence Fran- sadaki harekâtta büyük bir de- ğişiklik olmadan Akdenizde hiç bir harektte bulunulmamalıdır.” Uzun ve derin tetkiklerden sonra meseienin ne büyük müş- küllerle muhat olduğu görülü - yordu. Belki de benim Türkiye ile bir harbin vehametini tak - dir ettiğim anlaşılmıştır. B ar. Bu - nunla beraber, ben Türkiyenin ergeç bize hücum edeceğini tah- min ediyor ve Alman istilâsı - nın Fransada tevkif edileceğine iman ediyordum. Bu tahmin! rim doğru çıktı. Burada fikir - lerimin doğru olduğunu ilân et- mek niyetinde değilim. Fakat bunların tarihin takdirine bı - 5 - rakıyorum. lar Almanların garp cephesin- E S tae pf şark cephîsıîe güyupk kuy, İnguiz bahri heyeli geri vetler naklettiklerini ve ken - çağırılıyor dilerinin de Asyada, Kaflkcasya” da ne kadar askerleri varsa hepsini cephede topladıklarını, ellerinde ancak bir kolordu kal- dığını bildiriyordu. Binaenaleyh, Petrogradın bu telgrafına göre Yunanlılar, an- cak Bulgarlara arazi terket - mek suretiyle onları teskin ede- rek harbin bütün sıkletini yük- lenmiye mecburdu. Sir Edvard O zaman Yunanistanın Ka - valayı Bulgaristana bırakması mukabilinde bizim de Kıbrısı Yunanistana terketmemiz fik- ri ileri sürüldü. Yunanistan Sır- bistana karşı da Manastırı Bul- garistana — bırakması için şid- detli bir tazyik yapabilirdi. Bu tedbirler, bu tasavvurlar o sı- ralarda muvaffak olur muydu? BN AT PT Türkiye - ingiltere ve Balkanlar Cax.fii Beyle ı_nuhaberolerim. - Türk harp gemilerini müsaderemizi tesirleri. - Göben ve Breslav'ın Türkiyeye terki. - Türk - Alman giz muahedesi. Türkiye ile harp . - Çanakkalenin bombardımanı Yazan: V. ÇÖ?ÇPI Bu mesele hakkında hiç bir şey söylemiyeceğim. 9 eylülde Türklerin Goben ve Breslava karşı ta ru hareket o kadar açık bir su- rette tahrikâmiz idi ki, artık Türkiyedeki bahri heyetimizi derhal geri çağırmamız — icap etmişti. Zaten bu heyet hem Almanların hem de Türkiye - deki harp taraftarı partinin her gün istihfafına maruz kalıyor- du. Benim arzum, bu heyetin reisi kontramiral Limpusu Ça- nakkaleyi nözaret altında bu - lunduran filonun başına getir- mekti. Bu maksatla kat'i emir- ler de verilmişti. Fakat bu ta- savvur tatbik olunamadı. Şu mülâhaza ile tatbik olunamadı. Türk filosuna muallimlik eden bir adamın oradan ayrılarak ona karşı hareket edecek bir fi- loya getirilmesi yersiz bir tah- rik addedilebilir. Vakıa bu ağır basan bir mü - talea idi. Fakat bu mütaleaya istinad ederek o amiralı filoya getirmemekle hem Türkleri, hem Çanakkaleyi en iyi bilen Çanakkale önünde alı- andıkları tav- d V) YURUT BURAATA PARARRGÜRRERRERREREIDPRI fından iki saffı harp gemisi göndermesi rica olunmuştur.,, Marndaki muzafferiyet, 0- nu takip den maküs diğer ha- reketlere rağmen Yakınşarkta- ki bütün tasavvurların önüne geçti. Ba.kanlarda İ giliz lehine bir itlifak Türkiye bir müddet için ye- rinden kımıldanmadı ve Yuna- nistana karşı tavrı daha az teh- ditkâr olmıya başladı. Fakat ö K bir adamın bütün imkânların - dan mahrum oluyorduk. 21 eylükle Malta tersanesinin başında bulunan visamiral Gor- dene şu telerafı çektim: ğutur gibi oldu. Eylül, ortasından itibaten bütün Bal- kumandasını deruhte e- Kanlarda vaziyet inkişaf etmiş; Sizin yegâne vazifeniz, buhran vâkıa muallâkta kal- riride ne bayrağı bulunur- mış, fakat her şey alt üst ol- sa bulunsun, Goben ile Brasla- muştu. vı Çanakkaleden çıkarlarsa ba- , Ben Türkiyenin — vaziyetini tırmaktır. Biz şimdi Türkiye kale atmaksızın Balkan devletle- ile hali harpte değiliz. Fakat Çi arasında bir ittifak vücuda amiral Suchon Türk filosunu — >tirmek siyasetinde devam e - başkumandanıdır. — Almanlar dilmesini istiyordum. şimdi bu filoyu kontrolleri al - — »3 Eylülde hariciye naz n 'a iye nazırına tına aldılar. Türklere Goben ve çunları yazmıştım: Breslav refakatinde çıkacak her * Ct ğ hangi bir Türk gemisinin de Go- , , “Size Türkiye haklında . bir ben ve Breslav gibi hücuma ma- E†kelime yazmam lâzım, Bi Paz Kalacağı ihbar olunmuştur. Türkiye ile mubasame halinde bulunmaktan çok eza duyuyo- Siz de hiç bir ihbara, bir mu- tavassıt vasıtasiyle müzakere - Tuüz. Akdenizdeki filomuz Ça- yelüzum görmeden bu yolda Nakkaleye bağlanmış kalmış- tır. Her gün Türkiyeye bir ta- harekete mezunsunuz. Daha e az ehemmiyette olan ve Ça - kım vâdlarda bulunarak, ona bir şeyler terkederek, onun bi nakkaleden yalnız başına çıkan almıya çalı; diğer Türk gemilerine karşı da istediğiniz şekilde hareket ede- yoruz. Bu sırada Türkiye üz. rindeki Alman hâkimiyeti git bilirsiniz. İster onlara tekrar tikçe büyüyor ve onların bütün içeri girmek emri verir, ister sizin için daha münasip görü - Harp — hazırlıkları durm genişliyor. lecek şekilde hareket etmesini bildirirsiniz. Yalnız şunu hatı - rınızdan çıkarmayınız ki Türk- “Çanakkale açıklarındaki fi- lonun ÇArkası var)