“ tırmakla 17 ŞUBAT 190t Alman Casusluğunun Esrarı ao YAZAN : bekçilik etmeyi kabul etti. Hattâ 1 evden çıkar- mak için yi e bir istical bile gösterdi. Bunlar Çekoslo- vakya için feci günlerdi. Maa- mafi, şüpheden uzaklaştığım xe4 huduttaki ormanın içinde emni yet altında bulunduğum zaman, | Yere oturdum ve kahkahalarla güldüm. O anda şüphesiz ki AÂnnanın Gestapoya mensup fşi- kı yazıhanemdeki evrakı karış- meşgüldü. Bulacağı şeylerden pek memnun - kalaca- ğında şüphem yoktu! — Ona bir şey bırakmışsınız| dir zannederim. — Tabi.... (burada pek yaza-| miyacağım bir tabir kullandı).| Bıraktığım kâğıtlar arasında| bir vesika vardı ki Çeklere ve| Çekoslovakyaya değil Almanla-| ra çok müz'iç dakikalar geçirte-| cekti. Bir takım ithami nnıı-; ya atılacak, şiddetli inkârlar| Vukua gelecek ve benden - sonra | Pragda haftalarca sinirlendirici | süpheler hüküm sürecekti. Bu küçük casusluk göze çarpan vasfını Miştim. Eğer Alman casusluğu- | na bu bir nümune teşkil ediyor-j sa, doğrusu Hitlere acırim. Kül-| landıkları usul pek ıptıduı—hr Binlerce senedenberi herkes ta- rafından istimal edilmiştir. Bu-| hün farkına varmıyacağımı zar! etmek ne kadar hata idi. Azacik | akıl ve muhakemesi olan bir insan yakışıklı bir delikanlının | Anna gibi bir kıza kur ya görür de şüphelenmez mi? manların zayıf noktalarından biri daima muarızlarının Anna evde memnuniyetle beni bir evi vetlerini istihfaf etmek Bunun mağlübiyet ve felâkete götüren en muhakkak yol oldu-| Zunu teslim edersiniz zannede - rim. | T | Çekoslovakyadaki Alman ca-| susluk şubesi memleketi seri| bir istilâ için hazırlamaktan iba ret olan ilk vazifenin çok daha| ötesine geçti. Dünyadaki bütün| müterakki memleketlerde - Çe-| koslovakyaya karşı serbest rette izhar e i taşraya birer ajan sıfatile gön-| dermeğe kalktı. Bu adamların| bazılarıtikirdi! tekellümsederler- | #i ve kendilerini Çek gibi gö terebilitlerdi. (Hitlerin drk na-| zariyesine rağmen, Almanlar et| srüflarındaki rklarla “bol bol| Ahfilât setmişlerdir. lesrle Çekler arasında izdivac pek ta> taaramüm eylemiştir.) Hudut ha | valisinde iki dil ile konuşan un- sur pek kuvvetlidir. 1918 den evvel bunun hiç bir zaman far-| kına varılmamıştı. Çünkü Avus-| turyada nüfus sayımı daima Hisan temeli üzerine yapılıyordu. | Bir adam Almanca konuşursa| onu, hiç tereddütsüz, Alman sı- nıfına ithal ediyordu | Eğer casusluk ajanı Çek İlisa-| nına kâfi derecede vâkıf değil- se, kendisini memlet mış zulümdideyi 80 rat gibi gösterebili retle demokratik memleketlerde umum teşkilâtları afından | sempati ile karşılan: min olabilirdi. Bu zulümden,| mültecilere mihmannüvazlık gös| termiş kimselerin kendi kendile- | rini Muahaze etmelerine hiç mahal yoktur. Çünkü Çekoslo-| vakyadan kaçmış olan kimsele-| rin yüzde doksan dokuzu haki- ki Çeklerdi. Çek milliyetini ve Çe tunu hâmil olan nlar & kat nadir — istihdam Bunlar bilhassa idüler yorl. anda ile koslo- neşredebilmek için ga) it bir mevkide bulunuyorlardı yal demokrat bir Çeki (ken- le diyordu. Sonra bu| dam tevkif olunmuştur) U'ırW ıyorum ki r: 4 hirlerin- | den birinde, sempati besliyen bir dinleyici kütlesi huzurunda bir| konferansı vermişti. Son derece zeki bir adamdı. Nutku demi vv,W ratik vatanperverlikler taşan bir ateşti. Maamafih, her lâkır-| dusında bir hezimet telkini )..yıhî koslovakyanın yı yh Fransa | uğurunda harbı ikmanın İlizum: ol- duğunu açıktan açığa söylemek- ten ise, dolayısile anlatıyordu. | Alman kudretini gayet muaz -| zam bir surette tasvir ediyordu. Barnard Newman nHl.lsayin Cahid VALÇIN Her hırsızın bildiği bi, iyi kalpli adamlar çarçabuk | aldatılr. Diğer | gelerle mevkut risaleler neş! | yordu. Bir müddet sonra, firma | mişti. Bu iş mahrem olmamak! | beraber İngilterenin | en| bir liyakat ile dövüşmüştü. Bi- | doğru — derinleşmeğe .| malümatı yüzden | * Dinleyicilerin hepsi onun kadar zeki değildiler. İtiraf ederim ki| o tarihte ben de tamamen aldan | mıştım. Bedbinliğini maruz kal- dığı müthiş vekayiin tabil bir| neticesi gibi telâkki ediyordum. Sonra bu adamin hakiki mahi-| yeti meydana çıkınca, hayretler | içinde kaldım. Diger taraftan, | İngilterede efkârı umumiye ü-| zerinde tesir yapmak için buna | benzer bir teşebbüste bulun bir adam - olmuştur. Fakat. lünç- olacak derecede müvesvis davrandı ve İngiltereden çarça-| buk uzaklağacak kadar zekâ e- seri gösterdi. f IV yal demokrat,, ın macerasına bir | bakınız. Bu bir gazeteci idi ki Hitlerin zulmünden kurtulmak için Südet havalisinden İngilte-| e kaçmıştı. Kırk - beş, elhi yaşlarında bir adamdı. Mukte-| dir bir muharrirdi, hal ve tav-| rı da iyi idi. Bir Almanın sosyal| cazibe ve fazla bir cazibesi vardı. Öyle| nazik bir tevazua malikti ki İn- gilterede bu yüzden kendisini| bir çok kişiye sevdirdi. Fakat, | dediği gibi, bunlar kâfi d dü, geçinmek icap ederdi. Bazı tavsiyeler sayesinde, bü-| yük bir firma yanında bir iş| buldu. Bu şirket her hafta düz di bazı teknik mak için bir broşürler — bas- mukaveleye gi n Jlâh kuvvetlerine taallük ediyordu. Vazifesi icabı, bu sosyal demok- rat Alman bir çok defalar har- biye nezaretine gidip geldi. Ora- da çok mühim bir erkânı har- biye zabiti ile tanıştı. Bu zat gimdiki harpte İngilterenin en esaslı mevkilerinden birini işgal etraelitedir. Alman, dünya harbi esnasın- da Avusturya ordusunda bü naenaleyh, bu iki adamın ha- yatlarımda en büyük vükıayı teşkil etmiş olan harpten bahs etmelerinden daha tabil bir şey ne olabilir? Muarefe, dostluğa başladı. İptida vazife ve meslek icabı başlamış olan ziyaretler sosyal bir Mecburiyet halini aldı. İngi- Ha askeri eski Alman askeri kendi kulübüne yemeğe davet etti. Girişmiş oldukları Tmuha- rebeye burada çatal ve bıçak- lar, bardaklar kibritlerle tekrar devam ettiler, Alman, muharebeye bir ak- gam yemeğinde devamı kabul e- dip etmiyeceğini nezaketle İn-| giliz erkânı harp zabitinden| Bordu. O daveti kabul etti. Bir hafta sonra İngiliz zabiti Al- man dostundan köyde kendisi- nin bulunduğu mevkide bir haf- ta kalmasını rica etti. Almanın İngiliz za den ne malümat ettiğini yahut ne gibi bilmiyorum. Y: y haberler öndegrdiğine vâkıfım. Bu vak'ayı ilk defa işittiğim man o kadar yüksek rütbede bir İngiliz zabitinin bu derece dikkatsiz davranabilmesine hay ret etmiştim. Harp patladıktan iki gün son- Alman gazetecinin çalıştığı ketin civarında bulunduğum sırada, kendisini aramak r mek istedim ahsan alâ- kadar olmamakla beraber, harp hakındaki fikirlerine merak diyordum. - F yoktu. Pazı bahı saat on ikide, İn- giltere nazi taarruzuna bir n ayet verm arlaştırdığı ( aman, husust şuk mensup ki zabit onun — apartımanına gitmişler ve kendisini müşlerdi. Hangi tahşit bulunduğunu bilmiy kat zihnimden o İn; harp zabitine t verdim. | Hatırlatmağa mecburum ki mu kabil casusluk hareketlerinin €n eskilerinden ve en muvaff kiyelilerinden biri karşısındaki adama bazı esrar elde etmekte olduğu kanaatini vermektir. Al- m susluk mektebi bu usulü de öğretmek iktiza eder Hitler Çek tecavüz ve mez. liminden pek hararetli (Arkası var) ll | Zümrüdü Anka kuşu gibi ismi! sevimliliğinden daha | h Her: —— Sabah Kahveye meyvaya dair Merhum Üstad Ahmet Rasim sağ olmalıydı; kahve buhranını meyva ikramı suretile telâfiden ibaret teklif ona kimbilir ne işitilmemiş fıkralar ilham eder, ne nükteler savurturdu. İstiklâl Harbinin başlangıcın-| da Anadoluda içki yasağı bütün şiddetile hüküm sürerken: Humlar şikeste, câm tehi, yok vücudü meu Bttin esiri kahve bizi, hey, samane hey!.. den ibâret dedeler yadigârı te- | kerlemeyi dillerinden düşürmi- yenler, Şeriatin veya kanunua değil <de- zamane — icabatının yar cismi yok bir hase getirdiği| kahvenin piyasadan elini eteğini çekip yerini fındık, elma, kuru üzüm hattâ portakal, mandari- na ve belki de ceviz içi, badem, tuzlu' veya tuzsuz leblebi, niçin olmasın cevizli sucuk ve emsali kış meyva ve yemişlerine bıra kıvermesi karşısında acaba ne , €:yeceklerdir? Maamafih iyi düşünülecek 0- şimdilik bizden uzaklarda cereyan eden kanlı bir boğuş manin doğurduğu mecburiyetle i yakalarını kupkura nesneden muvaffak olurlar- sa memleketin iktisadiyatı ba- kımından mahsüs faideler elde| edileceği de şüphesizdir. Çânkü her yıl kahve bedeli olarak ec- nebi illere mühim yekünlar git- mekte idi. Kahvenin yerine kuru veya| yaş meyvalar kaim olunca milli| O zamanın vasıtalarile tasarruf bakımında elde edece- ğimiz tasarrufa mukabil biras da milli an'anelerimiz sırasına geçmiş itiyadlarımızdan — feda- kârlık lâzım gelecek. Kahveha- ne müdavimlerinin çenelerini bı Ççak açmayacaği gibi, — Örta şekerli bir... Kahvesi bol, şekeri az... Kabilinden mutat kehveci çı- rağı nâralarına: — Yüz dirhem fındık, kabuk- suz olacak... veya; — Dört kişilik kuru incir gön der, yumuşak - olsun... yolunda yeni mükeyyefat siparişlerine sahit olacağız. * - Kahve yerine kuru veya yaş meyvaların ikamesi “keyfiyeti- nin kahve tiryakilerinin sabah keyfini başlarına — aiçratmakla kalmayıp zaten ateş pahasına olan meyva fiyatlarını büsbütün çileden çıkarmak gibi hiç bekle- Tehlikeli bir faikiyet ıuı;ıhı sularındaki faikiyeti- miz, harbden evvel hiç bir de- virde o zamanki kadar azalma» mıştı. Ağustos 1914 de şimalde harb mevkiünde tahşid edil- miş olan büyük donanma dret- not veya daha üstün sınıftan 24 gemiden mürekpti. Bundan maada İnvincible saffıharb kru vazörü Atlantik denizine neza- ret etmek üzre Guecnstoumda bulunuyordu. Çifte Lord Nel- sonlar Manştaki filoya mensup- tular. Akdenizde de üç saffı harb kruvazörü bulunuyordu. Almanlar, o devirde bunlara mümasil altı gemiyi filen ge- ferber etmişlerdi. Pek de ihtimal dahilinde ol- & mamakla beraber, büyük kuv- vette 2 hatta 3 gemiyi hazır bulundurmadıklarından — emin değildik. Şayam memnuniyet lan bu cihet te bütün Britan- ya gemilerinin mükemmelen Mücehhez ve hazır olması idi. Bunların hiç biri tamirde de - ğildi. Açık denizde vukua gele- cek her hangi bir âni hareket- te, knvvetlerimiz 16 ya, belki de 19 za mukabil 24 tü. Muka- yese cedvelleri, ne Britanya fi- losunun hakiki kuvvetini ne de, dretnotlardan maada Al- man gemile bariz - şekilde ) faik bulunan İngiliz harb cep- hesinin topçu kuvvetini bihak- kin ifade edemezdi. akat bu husu: la bir şey söylenemez. Haki - katta, elimizde bulunan mik - tar beş ilâ gekiz diretnottan daha faz- ibarett sir filonun her zaman için maruz kalabi - geniş mikyast leceği mi ve talih: bir ihtiy: birli hareket etmezsek felâk telâfi etmek arından mahrumdu Douvre veya İ’r"lınrl sahillerinden, £ aklarda minyatür halinde görlinen 6 - T harb ge- misinden ibaret filoya sathi bir zarla — bakan bir adam için, itanya âlemintn temelleri a- n Bri D gı iki arkadaş Afyon - Dumlu- pınar istikametinde keşif vazi- fesi almıştık. B. 140 tipindeki tayyaremiz çalışmağa — başladı. Ekzoslarından çıkan gazlar sa- vimtırak renktâ ziyalar çıkarı- yor. Motör sesi. ovalara dağılı- 'yordu. Mutanı Fazıldan son - talimatı leket için hayati, vazife de bu | vaziyete dahildi, bu tesir altın- be ederek fakozları Meydana girerek gaz verdim. |Tayyare gemisinde bir toz bulu- tu bırakarak yükselirken arka- Adaşım meydandakilere el sallıya Tak son vedal yolluyor ve yerden | yorduk. Bir müddet sonra dağ- kaybolmuştu. | dikkat yolu takip ve motöl man ne kadar uzun sürer, nere- ma şeridi gibi, saatler ce sanki —n_ihnedik bir netice vermesi de YENIİ SABAN 3 Türk Havacılığının Sanlı Menkiıbeleri Kurtuluş savaşında büyük ta- arruzun ikinci günü sabaha kar bahın' alaca karanlığında ma- Hazırtanmış - bölük ko-) almıştık. Vaziyet millet ve mem da heyecanlı idik. Motörü tecrü aldırdım. mukabele görerek tesyi edili - İar üzerinde idik meydan artık En mühim anlarda bile hatıra tuhaf şeyler geldiği gibi pü dinlerken hatırıma şu geldi: Şimdi meydandakiler için za- lerde ne yapıyorlar ne olacak bunda haklıdırlar. Havada arazi sine- bizimle yarış eder gibi bir müd- det sonra ne olacak ise olur di- yordum. Artık düşman üzerinde ve içerilerdeyiz. Güneş doğmuş al- mümkündür. Tramvaylara, vapurlara ası- lan ve halkı meyvahorluğa teş- vik eden renkli resimli-levhala- Tın yanına kabzımalları, ma- navları insafa davet eden lev- halar asılması da şayanı tavsi- Vatapdaş meyvaya! Tavsiyesine: Hemşehri, aza kanaat et! Nasihatini de ilâve etmelidir ki kahveyi kolayca unutabile- lim. A. C. SARAÇOĞLU DÜNYA HARE istiklâl Harbi esnasında göklerde ce- reyan eden bir kahramanlık destanı sine fırsat vermiyoruz, kendi - miz nişan vaziyeti almağa çalığı ANLATAN: Emekli Hv. Bab, Bedri Celâsin we ile ahret sınırları tın yiıldızli ziyasiyle melül ve fa kat kurtüluşun ümid gülümse- melerini sezdiren güzel yurdu- muzu aydınlatıyordu. Dereler henüz gölgeli idi. Arkadaşa ba- karak vazifenin ve asıl gayenin muvaffakiyetini müjdeliyen bu ulvi manzarayı işaret ettim ve tekrâr öne dönerek rotayı ta- kip ve etrafı gözetlemeye koyul dum. Havada bizden başka tay- yare görülmüyordu. Bu sırada motör sesinde bir değişiklik... Acaba, yutkundum da kulakla- Tım açıldı ses onun için mi de- ğişti diyerek dikkatimi topla - dım. Hayır bu bir arızza, devir ve hararet saatleri de bunu gös- teriyordu. Gözcü tamamile göz kesilmiş| aşağılara bakıyor, gördüklerini haritasına işaret ediyordu. Çok geçmedi. Ârızayı o da hısoettı sorması üzerine tekrar bakıştık.. döndüm. Bu defaki bakışma evvelkinden tamamile başka manalarla dolu| idi. Bu yükseklikten meydanı değil dost araziyi bile tutmak mümkün değildi. Vazife ya - pılamıyacak, bizi boşuna bekli- yecekler. O zaman pek kıymetli olan -tayyaremiz zayi olacak, kendimiz.. Bu, çok sonra ge- Hiyor. Tam bu esnada bir düşman avcı tayyaresi bize musallat ol- masın mı? Artık talihsizlik yüz de yüz. Bu bize kararımızı ça - buk verdirdi. Batan gemilerini — terk etmeyip vazifesini sonuna ka- dar yapan kaptanlar gibi hare- ket etmek. Hem motörümüzde- ki Arızayı sezerse bizi muhak - kak düşürür veya inmeğe mec- bur eder. Belki onun da dönüş yoruz ve ârızasız yapılamıya ğil şimdi saniyeler uzuyor. di. böyle dikilme uçuslarına ta- istikameti pek bize doğru de; gibi geldi. Yıldırım gibi yanı mızdan geçti. Keskin yacağım işareti, şanlı bayra dirdi. yüzünde sahahki ulvi manzara- bu dere derken bizi kadar göl meydan Bizim pilot kimdir, çarpışm; yede bir iki tayyaremiz yaresi etmiş. i yere inmeğe mecbu! lük komutanı bi: tebrik etti. Sevinçli göz yaşlar le öpüştük. lar). Noksan vasitalarla böyle men: kıbeler yaratan Türk havacılı zin ateş etmiyeceği zavi - | ğı harikalar ğ yeye girmek istiyor. Biz kendi-| dirdir. PİRPRIE A geç peşfihizi bırakmadı. Makinemi- (YENİ SABAH)IN BÜYÜK SİYASİ TEFRİKASI I cıklı bir manzara arzederdi. Eğer İngiliz bahriyelilerinin z kâ ve cesareti bizce malün: bu- lunduğu gibi, olmasaydı; eğer bu gemileri inşa eden işçiler na- muslu ve dikkatli olmasaydı, eğer topçularımızın - kabiliyeti onlarınkine faik olmasaydı, ve yahud her hangi meşum bir kaza veya yanlışlık vukua gel- miş bulunsayd:, muharebe gart- ları müsavi olabilirdi.. Almanlar - için Britanya şeflerinin ruhunu tazyik eden gerginliği tahmin değildi. Eğer Al - harb edecekse, tam fırsat şimdi, işin başlangıcında idi. Muhakkak ki, Alman ami- rallığı ne kadar gemimiz oldu- gunu, tahşidatımızı biliyordu Bir fevkalâdelik neticesi ola - rak Almanlar, diretnavtlarımı- zan tamamen hazır - olduğunu ve hiç birinde en ufak bir bo - zukluk bile bulunmadığını bil- mış olsalar dahi, azami 27 ye karşı 16 ile harb edebilirler - fırsat di. Onlar için bu ağır bir teh- like idi. Filonun heyeti umu miyesi göz önünde tutulunca bu tehlike daha artacaktı. Fa- kat her halde, 6 ay, 12 ay ve daha sonra — karşılaşacakları tehlikeye nisbeten çok daha ha- fifti. ÂAl ıların bir gatleti ve denizlerda geri Şimdi de iki düşman filonun bileceği takviye kuvvetlerini tetkik edelim: İnşaatı tamam- Janmak üzere olan - gemileri - mizden maada, tezgâhlarımız- birer kovalamak mecburiyetin- de kalacaktık. Ve nihayet or - dunun nakli işinde husule ge - lecek inkıta ve leebhhür de kara daki kuvvetlerin kat'i çarpış- mMası nde bilfiil tesir icra etmiyecek miydi? Alman er - kânı harbiyesi harbin kısa sü- aatiyle düşman ku vetlerinin yapacağı kat'i hücu- —— Yazan: — V. Çcrçı 29 da yabancı devletler hesabına yapılmakta olan harb gemile- rini de müsadere edebileceği - Di e © ma karşı bütün menbalarını mizi Almanların düşünmesi lâ- f3aliyete geçiriyordu. Alman zımdı. Bu suretle, 7 birinci S- filosu pek güzel mücadeleye nıf gemi, Üç ay zarfında büyük Girisebilir ve kat'i netice üze- donanmaya iltihak etmiş ola - Finde rolünü oyniyabilirdi. Al- cak; 6 ay sonra 12 gemi daha bunlara ilâve edilecekti. Buna mukabil, Almanlar üç ay zar- fında 3 ve müteakıb altı ayda da beş gemi elde edebilecekler- di. Demek oluyor ki, bir müddet içinde müv: tuz dörde karşı on dol cak, altı ay sonra ise, bu, y mire karşı otuz dokuz nisbe - man bahriyesi için bundan da- ha kıymetli bir vazife tasavvur olunabilir miydi? Neden Alman Filosu rladır ki a tine —yükselecekti. Akdeniz - de hsrebe ihtimalini dü- de bulunan 3 kruvazörümüz ile günü; 1 bekliyor ve a- Pasifikteki — Avustrali kruva- yıyorduk filonun Okya - zörü bu rakama dahil değildi. nusta kat'? muharebe için bi- Bunları da her an geri çağıra i yaklaştıkları haberi bilirdik. Binaenaleyh Almanya İngili sında — tam bir mirallıkta da acaktı. 4 filomüzu mayin tarlala- için en müsaid zaman bu za - mandı. Bir daha bu fırsatı el- Si düşünemezler- bakımdan da rına ve tahtelbahirlerle dolu en müsaid zaman değil miydi? 1 Heligoland körfezi civa - Britanya ordusunu Pransaya ezdik, Fakat taşımanın amirallık için ciddi bizi ciddi bir meşguliyet teşkil edece urette feni düşü: ni Almanyanın düşünmesi edilse di zım gelmez miydi? - Yapıl: hal kabul e hareket, bir muzafferiyet d amirallığın min etmese ve kısmi olsa bile derin itimadı da iki filonun sefer ancak bu sıralarda re verebilirdi. 42 Alman ticaret kruvazörü bir an içinde de kaçıp denizlerde te lebilirdi ki, biz bunları eme- - m: Beri kuvvetlerinin biyesi tara - abul edilmiş- birer fından cak keskin ve sert hareketler| yapıyoruz. Bir hayli irtifa kay- bettik. Dost ile düşman dünya arasındayız. Havada çabuk geçen saatler de Tam bu tesirler altında iken | bir av tayyaresi daha peyda o-. luyor ve üzerimize doğru dikkil-| O sıralarda tayyarelerin| hammülü yoktu. Bu ikincisi pek cesur ve atılgan fakat taarruz bir dö- nüşle önümüzü kesti. Ona da bir atış vaziyeti alacaktım. Bir de reyim gözlerime inanamı- Zımızı taşıyor. Kendini gösterdi vetekrar düşman üzerine sal: Arkadaşıma baktığım zaman Üa Dile b Se Li oldum ve dost araziye doğru Vatan ve milletin maktis tali-| hinin değiştiği o günlerde bizim motör de çatpat, çatpat şu dağ!| Şimdi bir meçhuhhrıuz vardı. neticesi ne oldu? Çünkü devri- vardı. | Bir müddet sonra evvelâ anla- sıldı. Dönen av tayyaremiz bir de müjde getirdi. Düşman tay- Bizi sabırsızlıka bekliyen bö- (Bu arkadaşlardan keşif pi- lotu Mükorrem vefat etmişfir. Gözcü ve av pilotu hayattadır- SAIE Ş v l TP AURUKERURURRA D B AĞAK a Şimdilik —— Bukadar! Niçin ? lngutefeıhr Böyle olduğu hal de niçin onu bırakarak şar || | ka dönmek lüzumunm hisset | miş olabilir? Şark yolile — İngiklemeye darbe vurabileceğini zannedi yorsa bu pek çocukça bir hul yadır. Türkiye üzerimden ge çerek Suriye, Filistim we Mıs taarruz — edebilmesinin, — hali farzımuhal buralarımı zaptede bilmesinin bile İngiltereye ka &ı harbi kazanmak — busasund kendisine hiç bir yardımı ola mıyacağına göre miçim bunu yapmak ister gibi görünüyor? Üstelik buna teşebblls etti; takdirde - ki ilk adımt Bulga ristan üzerinden sarkarak Se lâniği ele geçirmek ve Yuna nistanı arkadan vurmak ola caktır. - Bu hareketi Amerikar -| efkârı umumiyesini arami şe kilde aleyhine çeviresek ve b müthiş devletin kemdisine h ilân etmesine bile vesile ola caktır. Yani Almamya garktı yeni bir harekete geçtiği tak | dirde kendisine h_—nıp evvel harbe sokıuhl' Bütün bu hakikaderi bir ve uzak görüşlü Akman er kânı harbiyesinin de gö olması tabiidir. Bu harekete sebbüs Almanya için iatihar dan başka bir şey " ömülbü Al meanyanın intihara teşebbüs et mesi için de İngiltere dan ergeç mağlüp & inanması ve yavaş yaraış, ııu rap çekerek ölmektense sür la göçüp gitmeyi tercih Tâzımdır. Acaba böyle mi MURAD SERTOĞLU İ HALKE VLERİ TEMSİL Temsil şubesi & 17-2941 pazartesi günü 20,30 da Süreyya e | a d! r ti. Nitekim Alman büyük ami- ralı Von Linfritz taarrumu baş- lamasını şu şekilde yazıyardu. “Derhal harbe - girişmenin mahzuru şurada idi. Tekamil İn- giliz filesu, manevralar meti - cesi olarak harbin başından - beri muharebeye hazır bulun- duğu halde, bizim — filemmsun 'e yalnız faal kısmı hazırdı. Alınan resmi harb tazili de şunları yazıyor: 'Seferberlik tecrübeleri ve bunların tevlid edeceği güçlü- gü düşünmeden, sonradan alı- nan tedbirler yüzünden Büyük Britanyanın elde etmiş olduğu istifadeyi Almanların telâfi ve ya elde edebileceğini düşün - mek imkânsız olacaktır.” Alman erkânı harbiyesi, en iyi şerait altında yapılacak ka- ti bir hücumda talihleri a ve tecrübe etmeğe — değmiyecek kadar tehlikeli olacağını anla - mıştı. Bu itibarla Almam ifilo - su mecnunane hareketin yapı- lacağı güne kadar limanda ka- palı kaldı. Şurası muhakkaktır ki, bu vaziyet İngiltereyi do - anma Almanyaya ise pek mühim a da bazı istifadeler te - Yain etti. Bunun harbin heye - ti umumiyesi üzerinde — fazla bir tesiri görülmedi Denizler hizim slimizde Biz bekledik; fakat hiç bir olmadı. Ne bir hâdise, ne muharebe oklu!.. Büyük de kaldı, Alman filo- gu limanının dışina — çıkamadı. Hiç bir kruvazör faaliyeti gö - rülmedi. Bir Almah mayis ge- misi Hamich açıklarında bir mayin tarlası vücude getirir - ken Amplbin'in emrinde bulu- nan bir destroyer tarafumdan batırıldı. Amphin de — dömüşte bir Alman mayin tarlasından geçel avaya uçtu. Düğer taraftan açık demzlerde we bo- içinde hiç bir top sesinin hlâl etmediği bir sükün wardı. (Arkası var)