Bayfa : 6 Bayram nasıl geçti? (Baş taratı 4 üncüde) da arabanın bütün yolcuları bir ağızdan şarkılarına devam edi - yorlar yine: “Türküz, cümhuriyetin göğsü- Hani işin doğrusunu söylemek lâzımgelirse bu bayram araba- larile şehir tramvaylarının hiç de farkları yok. Hattâ tramvay- lar “dolmuşa bir adam,, olmak- tan ve “itişip kakışmaktan,, ya- na onlara taş bile çıkarıyorlar, Hele şu göçen dört bayram gi nünde o kadar ileri gitti ki bu iş. Değme keyfine, Evvelki gece, yine oturan genç bir bayan feryad ediyor, yanın- da dimdik duran izbandud gibi bir erkeğe çıkışıyordu. — Siz şöyle biraz çekilseni - ze... Ezile ezile bir hal oldum. Ve adam fütursuz karşılayor- du bu şikâyeti: — Nereye- gideyim, Ben de ayni vaziyetteyim amma şikâyet etmiyorum. O kadar canının kıy metini bilen taksiye biner efen- Sıkışan kızın galiba nişanlısı, yahud ağabeyisi olan diğer biri hiraz ileriden cevab verdi: — Taksiye bigemiyen kadın yolcular tramvayda ezilmiye mahküm demek öyle mi? İzbandud adam dönüp hain hain baktı: 4 — Pek iyi ne yapalım efen - dim.. ne emir buyurursunuz bakalım, Delikanlı da onun bu hiddetli istihzama ayni fütursuzlukla, hattâ biraz da tokatlayıcı bir sesle boş yerleri göstererek ce- vab verdi: — Meselâ şuraya benim ya- nıwna... Tramvayın orta boşluğu- na gelebilirsiniz. O zaman ne si- ze, ne de başkasına taksi ihti- yacı hasıl olmaz. Tabii tramvayda bir gülüşme havası oldu. Biraz sonra da o koskoca dev tramvaydan inip gitti. Bayram günlerinin bu gü- rib tezahürleri tramvaylar için her günlük vakalardandır. am- ma.. işte bu-da bir bayram gü- nüne tesadüf etti ne dersiniz?. Bayram gecelerinde Beyoğlun dan İstanbula gece dönüşü ya - pan tramvayların bazan öyle ko mik, bazan da öyle çirkin halle- ri oluyordu ki... İnsan onları başhbaşına birer yazı mevzuu yapmak ihtiyacını — duyuyor. Hem bir röportaja hepsi sığar mı bunların.. iyisi mi geçelim. Beyoğlunun eğlence yerlerin- de bayramın az çok tesiri gö - rüldü. Fakat zannetmeyin ki iş- leri ,güçleri arttı. Fazla kazanç yaptılar... Hayır.. bilâkis, o bi- çarelerin nedense bayram gece- leri şansları yoktu. Yılbaşı ge- cesinde iğne atsanız yere düşmi- — Nerelisin oğlum? Dedi. — Almanyalıyım madam. — Avusturyada ne işiniz var? — Pek uzun sürer. Başınızı ağrıtmıyayım. — Hayır, hayır. Bu sırada ev sahibesi madam Mari oda kapısından içeri girdi. Kapının dışarısından muhavere- mizi işitmiş olmalı ki misafir ka- ihna: | — Biırakınız azizim! Sebebi seyahatini sormağa kalkışırsa - vız çocuğu ağlatırsınız. Dedi. Diğeri: — Vah! Vah! Demekten kendini alamadı. — Ya insanın başına neler ge- tiyor! Hele çocuk daha on sekiz yaşında bile yok; kısmet, talih nereden nereye? İkinci kadın da lâkırdıya ka- cıştı: — Kimsesi yok mu imiş? Dedi. Ev sahibesi beni merak- landırmamak maksadı ile bu gi- bi suallere bir nihayet verilmesi lüzumunu diğerlerine ihtar ettik- ten sonra: — Şimdi nasılsın oğlum? Dedi. — Çok şükür, madam. Size pek çok teşekkür ederim. Bugün yola çıkmak 'niyetinde idim, fa- kat ricamı kabul etmiyorsunuz. — A... O olamaz. Evvelce de söyledim. Zevcim giderken misa- firimi bir tarafa bırakma dedi. Zaten rahatsızaınız. Hemen bu- ü olmaz. Refika> yecek kadar kalabalık olan en alelâde gazino ve — birahaneden tutunuz da en lüks sazlı ve ya cazlı olan içkili gazino ve bar- lara kadar hepsi tek tük müşte- riyi güç bulabildiler. Hele bay - ramin birinci gecesi Maksim ile İzzet bahçesi ve Hamiyetin oku- duğu o caanım yer.. sinek av- layorlardı. Fakat bereket ver - sin ki dün bayram bitti ve ge- cesi de cümartesi akşamı idi de adamcağızların biraz yüzleri güldü. Yoksa halleri harabtı bi- garelerin. Bunlardan bir tanesi ile dün sabah biraz konuştum ve: — Ehhnh.. dedim. Bayram size yaradı. Hemen suratı allak bullak de- ğişti. Yüzünde bir anafor karı-| şıklığı oldu. — Bırakın Allahınızı severse- niz, dedi. Bu kadar senedir ga- zinocuyum. Her sene şu kur - ban bayramı gelirken ağzımı bi- çaklar açmaz. —- Neden?.. Hiç iş yapamayız da on - dan. Hayretle sordum: — Sebebi ne?.. Bayram değil | mi yahu?. Herkes izinli ve isti- rahatte iken eğlenmeye gelmez- | ler mi?.. İki kolunu yanlarına açıp a - Maliye Vekâletinden Dantelsiz bir kuruşlukların tedavülden kaldırılması hakkında ilân Dantelsiz bir kuruşlukların yerine dantelli bir kuruşluklar - darp — ve piyasaya kâfi miktarda çıkarılmış olduğundan dantelsiz - bir kuruşlukların 31/Mart/941 tarihinden sonra tedavülden kaldırılması — kararlaşlırılmıştır Dantelsiz .bir kuruşluklar 1/Nisav/641 tarihinden- itibaren arlık tedavül et- miyecek ve bu tarihten itibaren ancak bir sene müddetle yalmız mal san- dıklarile Cümhüriyet Merkez Bankası şubelerince ve Cümhuriyet Merke Bankası şubesi bulunmayan yerlerde Ziraat Bankası şubelerince kahul edi- Jebilecektir Elinde. dantelsiz bir kuruşluk bulunanların — bunları — malsandıkla Cümhuriyet Merkez ve Ziraat Ban olunur «9035> « aları şubelerine tebdil ettirmeleri İÇKİSİZ SAi Borsa_rlr(ıraıthanesi | Nezih bir alle salonü olan kıraathanemizde her paz: t 2 den 6 ya kadar memleketimizin tanınmış bay ve — bayan — san'atkârkırından — mi #ekkil mükemmel saz heyetini dinlemek fırsatını kaçırmayınız. Ayrıc halk türküleri tanınmış san'atkâr Malatyalı Tanburi FAHRİ'yi — sinliyeceksiniz. reğli Havzası kömürleri satış birliğinden 3780 numaralı kanuna müsteniden neşredilen 2/12899 nümaralı kararnamenin 3 sayılı kararına göre teşekkül eden Ereğli havzası kömürleri satış birliği, ahiren mevkil meriyete könulan 3867 numaralı kanun ve 2/14547 sayılı kararname hükümlerinin tatbiki neticesi olarak 1 kânunusani 941 tari- hinden itibaren tasfiye haline konmuştur. Satış birliğile şimdiye kadar aktedilmiş olan mukavele rin kömür . teslimine müteallik vecibeleri ve işbu vecibel, den doğacak hakları Ereğli kömürleri işletmesi tarafından kabul olunarak kömür teslimatı işbu mukaveleler hükümlerine göre yapılacağından bu husus için alâkadarların - Ereğli kö- Mürlöri işletmesine ve tasfiye tarihinden evvelki muameleler için dahi merkezi Zonguldakta bulunan, hali tasfiyede Ereğli havzası kömürleri satış birliğine — müracaat etmeleri ilân vuçlarını havaya çevirerek : — Bunda bir sır, bir keramet yar galiba.. fakat biz anlayama- dik bir türlü. Kurban bayramı | biz gazinoculara nedense hep| kesad getirir. Tam dört gün zar zor iş yaparız. Garib bir iç ezilişi, mânevi bir inanışla ayrıldım oradan., ve ne- ye yalan söyliyeyim? Hanım ni- nelerin, büyük annelerin esrar- h fısıltıları kulaklarımda dolaş- mağa başladı yine: — Hey mübarek bayram!, Na sıl da gözünün yaşı, şu rahmet- li gelişi ile belli olur, Bu bir füsun gibi kulağımdan gönlüme işliyen sesler ve fısıltı- lar arasında işte şu satırları ya- zıyorum şimdi. Fakat.. neme lâ- zam... O mübarek bayramın asıl mübarekliğini ben, daha doğ - rusu biz gazeteciler daha iyi biliriz. Şunu bünu bilmem am- ma... Senenin en rahat, en me - sud günleri bizim için bu mü- barek kurbanın ilk üç günüdür. Ve bir de şeker bayramının ilk iki günü. — Neden?.. mi diyeceksiniz?.. Bakın anlatayım size.. Hem bu- nu bilmiyecek ne var ki.. Kos- koca senede.. yani üç yüz altmış beş günde ancak beş gün için gazeteler tatil yapar.. Bunun i- kisi şeker, üçü de kurban bay - ramlarına tesadüf eder. Tabii biz gazeticeler de koskoca se - nede ancak Bu beş günlük tatil- den istifade ederek istirahat e - »der veya gezer, tozarız... Kendi —caktır. aa EREĞLİ KÖMÜRLERİ smmmzmn işletmesinden : 3780 numaralı kanuna müsteniden neşredilen 2/12899 numaralı kararnamenin 3 sayılı kararına göre teşekkül eden Ereğli havzası kömürleri satış birliği, 3867 numaralı kanun ve 2/14547 sayılı kararnamenin tatbiki neticesi olarak 1. Kânu- nusani 1941 tarihinden itibaren tasfiye haline konmuş ol- masına binaen sözü geçen birlikle tasfiye tarihine kadar ak- tedilmiş olan , mukavelelerin kömür teslimi vecibeleri ve işbu vecibelerden doğacak haklar, işletmemiz tarafından devren ve naklen kabul edilmiştir. Binaenaleyh 1 Kânunusani 1941 tarihinden itibaren kömür teslimine müteallik talebler için Zonguldakta mahdud mesuliyetli Ereğli kömürleri işletmesi müessesesine müracaat edilmeşi ilân olunur. Devlet Demiryolları İlânları Muhâmmen “bedeli 1940 HYA olan 20 aded” dldkömetif kazanlarını “yı- | kamak için bezli ve dışı helezoni telli lâstik hortum — 12X10X35X53> açık | eksiltme usulile satın alınacaktır. Münakasa 20/1/941 pazartesi günü saat | 11 de Sirkecide 9. işletme binasında A, E. komisyonu tarafından * yapıla- KELTANIRU Bo ANKARA - BiRADERLER ZMİiR keyfimize yaşıyabilir — Napoli ne tarafta ?Dediler. — Bilmiyorum madam. Sev-| gili arkadaşım Aiferd Müller bu şehrin İtalya kıt'ası dahilinde bulunduğunu söylemişti. — Ha-tamam tamam! Napoli | İtalyadadır. Hattâ - geçenlerde | kocam Napoli-balıkçıları çok pa-| Ta kazanıyorlarmış. Biz de o ta- rafa gitsek. Deyib duruyordu. Beni evine kabul eden insan yetli balıkçının maaile Napoliye gitmek fikrinde bulunması zih- nimi açtı. Sevgili Alferdimin ni- | şanlısı madmazel Mikaellâya şu | adamı tavsiye etmeği düşündüm. Hem pek münasib - olacaktı. | Alfred Müller nehire düştükten sora nehrin sahilinde beni bıy- huş bir halde bularak evlerine | götürüb güzelce tedavi eden köylülere para vermek istediğim halde asla kabul etmiyeceklerini söylemişlerdi. Vakıa cebimde bir kaç lira var. Fakat bu in- saniyetli adamların da para ka- bul etmiyecekleri meydanda. Bunun için bunlara başka suret- le bir iyilik yapmak lâzımdı. Ma- dem ki Napoliye gitmek iştiyor- — Elbet elbet! Bu Radar ace- | le işiniz mi var? — Tabii madam. — Ne gibi? | — Napoliye gideceğim. Üç kadın Napolinin hangi kıt'a ve memleket dahilinde bu- lar, ben de bunlara refakat e- İsteklilerin ayni gün Ve saatte kanuni vesaik ve 1455 lira Şartnameler parasız olarak — komisyon: komisyona müracaatları lâzımdır, dan verilmektedir (44) Bunların en fazla — gününü | kurban bayramı teşkil eder de | onu daha ziyade severiz. | Her mesleğin, her memurun, | hattâ her sınıf sanatkârın bir senelik izni, haftalık — reposu.. mevsim tatili.. falan vardır da biz zavallı gazetecilerin böyle bir şeyleri yoktur. Ancak istifade etmek.. iki veya üç gün gezebil- mek için küçük çocuklar gibi bu bayramları iple çekeriz... Yak laştıkça el çırpar sevinç duya - rız... Gelip geçince de içimize hazin ve sansuz bir acı çöker... derim. Napoliye gelir gelmez madma- zel Mikaellâyı yahud - hizmetçi Bertayı bulurum. Yine aklıma ne geldi! Bundan sonra Bertayı alıb da ne yapacaktım? — Acaba Mikaellâ benim ni- şanlım boğulduktan sonra ben sana -bizmetçimi - verir. miyim ? demez mi? Zaten ben de Bertayı almak- tan vazgeçmiştim. Sevgili arkadaşım feci bir su- rette telef olub gitti. Artık gö- züme evlenme girer mi? Napo- liye bile gitmek istemiyorum, fakat Alfred Müllerim âkıbeti vahimini Mikaellâya birer birer anlatmak lâzım, Hiç olmazsa lanın ne için, ne yüzden boğuldu- ğünu anlasın. Dün akşam rüyamda yine Al- fredi gördüm. Sağ imiş gibi be- nim ile lâtife ediyor, gülüb oy- nuyordu. Bir aralıl — Fredrih haydi sabah oldu. Gideceğimiz yer uzak, Dedi. Gözlerimi açtım. Bilmem ken- dimi nerede zannettim. Olanca sesimle; — Canım beni de hiç uyut - rsun, görmüyor — musun? ha sabah olmadı. Ortahk ka- ranlık. Diye bağırdım. teminatla Bu hususta belki biz çocuklar - dan daha haklıyız... Çünkü onla- rın daha birçok bayramları, eğ- lence ve tatil günleri de vardır. , Fakat bizim? İşte dediğim gibi. Yalnız şeker bayramile bir de kurban bayramı. Bunun için ben onlara şu ismi veriyorum: (Ga- zetecilerin bayramları). Fakat bir de patronlara sor - malı... Bilmem ki onlar da bu bayrama iştirak ederler mi.. et- | mezler mi?. Tabii orasına rüfai- ler karışır. 12 Büncikânun 1941 Bursa ziraat mektebi müdürlüğünden: | Her sene olduğu gibi bu sene de 1/1/941 tarihinden cinsleri yazılı fidanların muhtelif nevileri mektebimiz çıkarılmıştır. fidanlığında — satı itibaren aşağıda | | Beçiktaş As. şubesinden: 1 — Beşiktaş kazası nüfne larında yerli kayıtlı 337 doğum- , le mükelleflerin ilk yoklamalar| ri ile 312 ilâ 335 doğumlu ruh satlı ve ihtiyat eratın her sençi olduğu gibi senelik ihtiyat yoke, lamaları yapılacaktır. 2— Yoklama 13/1/1941 pa- zarte ünden itibaren şube merke apılacaktır. 312 ilâ 335 di 1? ruhsatlı ve ihtiyat eratın pazartesi, çarşamba — Ve cuma eri ve henüz askerlik Çağına girmiş 337 doğumluların se salı ve pergembe günleri sax bahleyin saat 9 dan 12 ye kadam devam edecektir. 3 — Yoklamaya gelenler nü«< fus ctüzdanı, iki aded vesika fo- toğrafı, musaddak ikamet vesis kagı ve san'atkâr olarların natlarını gösterir maltye ve ti« saret odasından aldıkları resmi vesalk ile ijhtiyat erat da aS« kerlik vesikalarını da beraber getireceklerdir. 4 — İstanbul haricinde (Taşa Yada) bulunan mezkür yokla « malara tâbi eratm bulunduk« ları mahallin askerlik şubelerine müracaat ederek ilk ve ihtiyat yoklamalarını yaptırmaları ve-< ya bir mektupla şubeye bildir« meleri lâzımdır. 5 — Yoklamaya zamanmda gelmiyenler ve bunları gönder« Taiyerek istihdam edenler hak- kında askerlik mükellefiyet ka: nununun (18, 83, ve 94 Üncü)! maddeleri tatbik edileceği ilân olunur. 12/1/1941 PAZAR 9.00 - Program -00 Program 903 Haberler — |18.038 Müzik” 918 Müzik 7850 Müzik 945 Ev kadını |19.30 Haberler * 20.15Müzik 12.30 Program — |20.30 Konuşma 1233 Müzik 2045 Müzik |12.50 Haberler — |21.15 Konuşma 13.05 - Müzik 2130 Temsil 1325 Müzik 22,30 Haberler * 22.50 Müzik Kapanış “Yeni Sabah,, ın ilân fiyatları ÇUKUROVA KIR KOŞUSU Pazar günü şehrimiz gençlik | kulüpleri arasında, beden terbi- Fidan almak istiyenlerin Bursadâ mektep müdürlüğüne baş yurmala- mı Tita olumur, Mektebimizde satılmakta olan cinsler şur 49> Şeftali Muşmula Kayısı 'Top ve adi akasya Erik Maklora »Kiraz Gladiçya Visne - —— Gülibrişim Elma Mazı Armut Muhtelif aşılı ve aşısız Amerikan bağ çubukları, Fen fakültesi dekanlığından : Sınai kimya enstitüsü için bir- asistari “alınacaktır. - İsteklilerin de- | kanlığa müracaatları ilân -Olunur. (174) Dâniş Remzi KOROK Bir çalgıcının seyahatı 129 Aklım başıma geldi. Etrafıma | baktım, ne Alferd var, ne kimse. “Rüya gördüğümü anladım. | Düşüncelerim çok sürecekti. Ev sahibi — Ne düşünüyorsun oğlum? | Dedi cevab olarak: Hiç ma- dam demeğe-mecbur oldum. — O kadar düşünmek iyi de- ayır madam hatırıma bır] şey geldi de. | — Ne gibi? İ —, Sizinle birlikte Napoliye | gitmek, zevcenizin böyle bir ar-| zuda bulunduğunu söylemişti - niz. Kadın biraz gülümsedi: ! — Doğru oğlum amma o lâti- fe tarikiyle söylemişti. Napoli nerede? burası nerede? — Vah vah! Cidden esef e- derim — Birlikte gidemediğimizden dolayı mı? — Orası da var amma asıl mesele başka idi. Arkadusım AL fred Müllerin Napolid : bulunduğunu soylomwtim — Evet. — Bunlar gayet zengin, ev gahibi imişler. Eğer siz de /liye gelmiş olsaydınız size ik Yapması için madma- ikacllâya söylüiyecektim. k l zel Lüleburgaz 1941 Köy bütçeleri Lüleburgaz — 1941 yılı için tanzim edilen köy bütçelerine köylerin bir çok mühim ihtiyac- | ları için tahsisat Bilhassa bu yıla kadar ba.;lanıp — Teşekkür ederim oğlum! İnşallah siz sağ selâmet Napoli- bize mektub yazarsınız. O za- man biz de geliriz. Kadının bu arzusuna çok se- vindim: — Peki madam Mari, ben mektub yazamam ki. — Adem sen de! Elbet birine yazdırırsın. lâkin İki komşu kadın ile ev sahibe- | si lâkırdıya koyuldular. Komşu kadın ile benim iyi kalbli ve gayet saf bir çocuk ol- duğumdan bahsediyorlardı. Akşama kadar böylece vakit geçirdik. Akşam üzeri komşu kadınlar evlerine çekildiler. Ev sahibesi de: — Ben de yemeğini hazırlı- yayım oğlum Diyerek aşağı indi. Ev sahib- lerinden pek çok hazzetmiştim Bunlar Viyanadaki ve Münih- deki adamlar gibi gülmüyorlar. Hele ev sahibesi madam Mari daima oğlum, yavrum diye hitab ediyordu. Komşu kadınlar bile | benim ile büyük bir adam gibi konuşuyorlardı. Alfred ile bu- Tuşmaktan evvel bunlara tesadüf | etmiş olaydım hiç buradan ayrıl- maz, ev sahibi ve oğulları ile bir- Bikte balıkçılık eder geçinirdim. konmuştur. | ta yarıda kalmış mekteb binala- rının tamamlanmasına ehemmi- yet verileceği gibi daha bir kaç | yeni mekteb binası da inşa edi- | lecektir. — Fakat şimdi bir dakika burada durmak sevgili arkadaşımı kaybettiğim gündenberi içimde — bir sıkıntı hissediyordum. Biran evvel Na- | poliye gitmek fikrinde idim. O- | raya gidib Mikaellâyı bulursayn | teessürlerim kısmen zail olacak- , tı. Mikaellâya arkadaşımın başı na gelen bütün felâketleri anlı tacaktım. Burada da madam Mariye an- latmış idim. Halbuki madmazel Mikaellâ daha ziyade müteessir olacak. Öyle ya nişanlısı boğu- lur da'hiç kederetmez mi? Kim- bilir kaç aydanberi Alfredi bekli yordu. Biçare çocuk ormandan ğeçerken beygirden düşmemiş olsaydı, nişanlısını kaybetmiye- cek, şimdi başına bu hal gelmi- yecekti. Düştüğü yerden hemen kalkıp arabasını arkasından kos | sında yapılmış, Birin; | yesi genel direktörlüğü atletizm federasyonunun tertip etmiş ol- duğu altı bin metrelik “Çuku- rova,, kır koşusu yapıldı. Kırk atletin iştirak ettiği bu koşu stadyum ile Ovaköy ara- gençlik | kulübünden Hikmet Tarcan bi- bile | istemiyorum, | muş olsaydı, elbet yetişirdi. Hal- | buki bunu akıl edememiş. Ola- cak... — Ben olsaydım ( hiç nişanlımı kaçırır mı idim? Ah ah bBunları Mikaellâya liyeceğim. İhtimal beni Alferdin yerine şatoya kabul eder. Fakat nişanlı sıfatiyle değil, © cihetten Alfredin yerini tuta - mam, Benim mertebem Berta i- le müsavi, binaenaleyh madma- zel Mikaellâya pek çok hizmet edebilirim, zaten o da beni yal- nız başıma birakmaz. Napoli de- dikleri şehirde hiç tanıdığım yok. Almanyada da kimsem yok. rinci, Behrul Tezcan ikinci, öğ- retmen okulundan Servet Sür- meli de üçüncü olmuşlardır. lerse başımı alır, bir tarafa çe- kilirim. Açlıktan ölmiyeceğime eminim, kolum vücudüm çok kuvvetli, çalışır, çabalar bir lok- ma ekmek yerim. Alfred olsaydı şimdi bu kadar uzun düşünmiye- cek idim. Çünkü onun ile doğru- ca Napoliye gidecek, ben de Mi- kaellânın adamlarından imişim gibi kapıdan içeri bilâihtiraz gi- recektim. Arkadaşım - bunların gayet zengin adamlar oldukları- nı ve evlerinin şato tâbir edilen gayet büyük bir han olduğunu söylemişti. Kimbilir ben kapıyı çaldığım gün uşaklar açacaklar, beni bir dilenci zannederek eli- me ya bir mark tutuşturacak « lar. Yayud: — Bozuk para yok, öteki kax piya?.. Diyecekler. O zaman ben de söyliyeceğimi bilirim. — Pardon mösyöler, Kılık kix yafetime bakıb da beni bir di- | İenci zannettiniz. Ben madmazel Onun için; Mikaellğnin evi bun: | dan sönra bana afa baba kapısı olmalıdır. Amma kabul etmez- Mikaellânın nişanlısı mösyö Al- | fred Müllerin sevgili arkadaşı- yım. Biz onunla aylarca birlikte bulunduk. En nihayet çocuk madmazel için nehirde boğuldu, gitti. Benim paraya ihtiyacım yok, Madmazel muvafakat et - Mezse şatonuzda da oturacak değilim. Yalnız bunu haber ver- meğe geldim. — (Arkası var) — Sahibir A. Cemaleddin Saraçoğlu Neşriyat Müdürü: Macid Çetin Basıldığı yer: (H. Bekir Gürsoylar ve Cemaleddin Saraçoğlu matbaası)