“— Ne yapalıni “dödi- ler. Bankalar teessüs atmemiş olan bir-yer- de faizci Iktısadi bir fayda temin ıdiyor..._ Fakat hudüd halkı,, şiyasi aki deleri ne kadar ayrı ve zıd olur- Ba olsun, yine zihniyet, tavır, görünüş itibariyle birbirlerine, çok benziyor. Burada gördüğüm birlik manzarasını Hindistanın hiç bir yerinde görmedim, Aşağı Hindistan bir insan “mozayık,, 1 gibi idi, bunlar bir millet manza- rası veriyor, Pişaverde dikkat ettiğim baş- ka bir şey daha oldu. Bunun yal- nız benim bulunduğum muhite jinhisar edib etmediğini bilemem. Fakat her halde Pişaverliler ken di fikirlerine muhalif olan, va- tandaşlarını çirkin ve şahsi bir şekilde çekiştirmiyor. İnsan anları kanaat yüzünden biribirleriyle boğuşurken,, hattâ biribirlerini öldürürken tasav - vur edebilir, fakat birbirlerinin haysiyetine, insanlığına - çamur atmak, namusunu kirletmek için iftiraya tenezzül edeceklerini tahayyül edemiyor. Bu mahalli tesanüt, halkın yüzde sekizini teşkil eden Hindulara da teşmil ediliyor. Belki aralarında onla- ra yukardan, bakıyor, belki hır- pahyorlar. Fakat yabancı nında onlar da hemşerileridir. Buradaki Hinduların hepsi faiz- cidir. Hindistanda faizcilere her- kes söver, Pişaverda onlardan müsamaha ile bahsettiler. — Ne yapalım? dediler. Ban- Kalar teessüs etmemiş olan bir yerde faizcilik iktısadi bir fayda temin ediyor. Onlar olmasa sermayeye ihti- yacı olan adam ne yapar? Pişa- verliler acaba bir düzüye ödünç para mi alırlar, yoksa faisei Hin du, hudud evlâdı olduğu için, bir yabancıya karşi onu — tüdafaa nin hudud halkına karşı«meden çok zâfı olduğunu anladımı; Fa- kat 1935 te İngiliz idaresi onu hududa bırakmıyordu. Buhdan başka, İngilizlerin buradaki'ken- di vaziyetleri ve tavırları da dik kate şayandır. Askeri merkez - leti, tayyare kuvvetleri;” harb yasıtaları en çok bu civsrda. Buradaki ihtilâli yahud aleyh- tarlığı çok amansız bir şekilde bastırıyorlar. Aşağı Hindistan- da fikirleri için birkaç sene hap- &e giren bir ihtilâlci, ayni fikir- ler için burada daha çok şiddet- le ceza görür, belki de mezara gider. Burada âsi köyler tay- yare ateşi altına alınır. Hudud- daki şiddeti yalnız yerli değil, İngiliz muharrirleri de tenkid e- diyor. Fakat alelâde zamande İngi- liz hududlu yerliye müsavi ada muamelesi yapıyor, hürmet edi- yor. Hududlu için “izzet,, ,keli- Mesinin ifade ettiği şeyin mu- kaddes olduğunu biliyor. “İzzet,, onlara göre namus, izzeti nefis, insanlık, hulâsa herkesin mutlak kanımı, canını feda etmiye mec- bur olduğu bir mefhum. İngiliz ,edebiyatında, hudud Hindistanı 'hakkında yazılan eserlerde "İz- Türkiye — Ecnebi SENELİK 6 AYLIK 8 AYLIK 800 » 1 AYLIK 800 » 10 İkincikânun 1941 PAZAR 14 Zilhicce 1859 30 Birinciklinun 1356 “Gün 12 Ay 1 Yıl: 941 — Kasım 66 1400 Krg. 2700 Krş. 760 » 400 » 160 » 1450 » Güneş — Öğle — İkindi 226 T DAT Ezan! 825 ysze SAT Madati Akşalm Yataı İmscak 1200 137 1240 — Ezant 18.00 19.36 689 Masati DİKKAT “Yeni Sabaha önderilen yazılar| Ve evrak neşredlltin edilmesin Tade olanmaz ve bunların kaybolmaların- — YAZAN : HALİDE EDİB | No. 43—'| zet,, kelimesi ve mefhumu çok kuvvetli bir mevzudur. Şurasını da ilâve edeyim ki, Pişaverde en az istiklâl kelimesinin kullanıl- diğını işittim. Halbuki hududğ halkı, İngilizler, Hindistana gir- di gireli, eline silâhını almış, hâ- Iâ bırakmamıştır. Ne yanan köy leri, ne top, ne ateş, onu bu da- vasından vazgeçirebilmiştir. Onun için burada halkını, insan eli, aya- ği zincirli bile görse, yine müs- takil ve hür olduklarına, bu - saretin geçici olduğuna hükme- der. Pashawar Selâmlık odası uzun, büyük. Döşemesi bizim evler gibi, yani sandalye kanape, masa... Dört ay evvel öldüğünü haber aldığım Abdülkayyum, 1985 te her gün orada idi. Yetmiş yaşında oldu- ğunu söylüyorlardı. Fakat vü- cudü bir delikanlı gibi dik, yü- rüyüşü çevik, yüzünde hemen hiç buruşuk yoktu. Ve bu zahiri gençlik hiç te rahat bir hayatın neticesi değildi. Köşesinde ha- reketsiz otururken bile, etrafını dinliyen,. “acaba ne zaman atıl- sam,, diyen bir kartal hali var- dı. Her halde ömrü cidal içinde geçmiş olduğunu anlamak çok kolaydı. İki hudud (1) arasında, No- man's land (2) denilen arazide yaşıyan kabilelerden bahsedi - yorduk. Abdülkayyum onların bir kısmının reisi. Lâf arazi tem, lerine intikal etti. Bu kabi- lelerin pek hususi ve garib bir usülleri var. - Her beş senede bir, arazilerini yeni baştan halk arasında tevzi ediyorlar, Sebe- bi, ölüm, evlenme gibi hüdise - lerle bazı adamların arazisi ço- ğalıyor, bazılarınınki — azalıyor. Maksat, mümkün olduğu kadar arazi ve mal tevziinde müsavat muhafaza etmek. Bunun - için her beş senede bir kabile ihti- yarları bir araya geliyor, yeni baştan toprak tevzi ediyorlar, Tabii İngilizlerin eline geçen yerlerde bu âdet kalkmıştır. Abdülkayyum dedi ki: “— Bu kabilelerin idare sis- temleri, yani inzibat şekilleri da- ha dikkate değer, polis ve jan- darmasız, sırf verilen mütekabil Söz üzerine müesses bir emniyet Anlaşılan kabileler arasında yapılan her mukavele yalnız söz- dür, kâğıd üstünde bir şey yok- tur. Yani İngilizlerin “gentle - man's agreement,, - centilmen anlaşması - dedikleri - şekildir. Biribirine dost olmuya söz ver- miğ iki kabile efradı birbirinin arazisinde emindir, selâmettedir. Harb yalnız sözünü tutmıyanla yapılır. Bana medeni dünya - nın; bu kabilelerden öğrenecek- leri bir kaç esas olduğu kanaati geldi. Bunlar düşmanlarına hiç | aman vermiyorlar, kendileri de | hiç bir düşmandan merhamet | beklemiyorlar. Her halde basit olmakla beraber, her ferdin komşusundan ne - bekliyeceğini Bilmesi, sarih bir vaziyet hâsıl ediyor. Peşaver koleji müdürü Dr. Holds - Worth sordu: “— Han sahib, eğer ben bu | kabilelerin birinin -toprağından geçsem ne olur?,, Abdülkayyum tebessüm etti: “— Ne sıfatla geçtiğinize ve © kabilenin İngiltere ile müna -| sebetine göre muamele değişir. Kırım muharebesinde — her İn-| giliz bir aralık bu yerlerden em- fiyetle geçerdi. Çünkü o zaman İngilterenin müslüman dünya - siyle dost olduğuna kanaati var- dı. Şimdi vaziyet biraz başka- dır. Fakat siz Peşaver koleji re- isi olarak geçerseniz gene emni- yet içinde olursunuz. Her halde talebeden biriyle beraber — git- mek hayırlı olur.,, (Arkası var) (1) Hindistanla Afganistan. 2) Kimsenin olmayan yer, Ye- ni Hindistenmn, ne Afganistanın. dün dolayı hiç bir Mesuliyot kabal edilmez. Badece onada yaşıyan kabile - |Pasif |yeni malzeme alınıyor korünma Pasif korunma - teşkilâtı için yeniden 6 aded elektrikle müte- harrik canavar düdüğü alınına- mahalle ekipleri için de yüz tu- lumba sipariş edilmiştir. İslâh edilecek limanlar Limanlarımızın —ıslâhi — için Münakalât Vekâletinin hazır - ladığı proje son şeklini almış ve Mütaleası alınmak üzere Nafia Vekâletine havale edilmiştir. Projenin meclisin ilk ıçtimaında müzakere edilmek lüzere ikmal edilmesine çalışılmaktadır. Asri vesaitle teçhiz edilecek limanlar meyanında Samsun, Ereğli, Zon- guldak, İskenderun, Amasra ve İnebolu limanları vardır. Yeni ziraat maki- neleri getirtiliyor Ziraat Vekâleti emrine tahsis edilen 3 milyon lira ile hariçten getirtilecek ziraat makinesi - ve ziraat Malzemesinin nevi ve cinslerini tesbit etmek üzere Ziraat Vekâletinde bir komisyon teşkil edilmiştir. Komisyon ev- velce Avrupadan gelen maki- nelerden alınan neticeleri tetkik edecek ve yeni ihtiyaçları da tesbit edecek ve makineler en kısa bir zamanda sipariş edile- cektir Getirilecek makineler içinde tırpan, biçme, sürme, ot maki- nelerile traktörler ve muhtelif zirat malzeme bulunmaktadır. Bu makinelerden önümüzdeki mevsim zarfında -istifade temin edilmesi için bütün tedbirler 2- lınmaktadır. Bu itibarla sipariş- lerin en kısa bir zamanda yeri- ne getirilmesi için çalışılmakta- dır. Bu partilerden sonra yeni makineler sipariş edilecek - ve ziraatimiz sistemli bir surette makineleştirilecektir. »0 Almanlar mal almak istiyor 'Türkiyeden mal almak için Berlin Türk ticaret odasına bir çok Alman firmaları müracaat- larda bulunmuşlardır. Bu fir - malar zeytinyağı, keten yağı, her nevi ziraat mahsullerinin dokuma ham maddeleri, bar - sak, kıl tıbbi nebatlar. yün, pa- muk, ham deri istemektedirler. Firmaların adresleri şehrimize bildirilmiştir. Kurşun mühürler Maliye Vekâleti alâkadarlara yaptığı bir tamimde harb hali dolayısile buğday koruma ver- gisine mahsus kurşun mühür fiyatlarının yükseldiğini bunun için mükelleflerden beher kur - şun başına 30 para alınmasını bildirmiştir. Bir hırsızlık vak'ası Macid Çetinin Fatih Tezgâh- çılardaki evine evvelki gece sa- at sekiz ile on raddelerinde hır- sız girmiştir. Hırsız Macid Çe- tine aid dört takım erkek kos- tümü bir palto, şapka, şemsiye ile bir bastonu ve refikasına aid kıymetli bir manto ile bir ipekli robünü, kiracısınm da kırk elli liralık kıymetindeki eş- yalarını çalmıştır. Zabıtaca tah- kikat ve takibata başlanmıştır. Asker ailelerine yardım 3 - 4 aydanberi askere gitmişle- rin ailelerinin beher nüfusuna yapılmakta olan 10 kuruşun bu olmadığını gören kaymakamlık 10 kuruşun arttırılması, için be- lediyeye bir teklifte bulunduğu; belediye daimi encümeni de; yanrdımın fazlalaştırılmasına im- kân olmadığına ancak gelecek yıl bütçesinde nazarı itibara a - hnacağına karar vermiş ve bu kararını kaymakamlığa bildir - miştir. Kışlık hediye Çağış — Kahraman askerle- rimize kıştık hediye olmak üzere toplanan 1010 çorap, 69 eldiven ve iki pamuklu, dün Bahkesir Kızılay merkezine - teslim edil - miştir. sı - kararlaştırılmıştır. Ayrıca | Lüleburgaz — Belediyemizce || ailelerin iaşe ve ibaretlerine kâfi | için | larına başlanıyor Belediye reisliği tekmil şube- lere gönderdiği bir emirle her kazada kontrat yoklamalarının ihmal edilmesini ve tekmil ev, apartman, dükkâün gibi yerler- de 1941 yılı için kontrat yokla -| malarına başlanmasını bildir - miştir. Bu yoklamalar neticesinde kontratsız kiracı oturttuğu gö - rülen gayri menkul sahiplerine ve kontratsız oturanlara ceza ve rilocektir. Diğer taraftan ahşap binaların oda oda kiraya veri- lerek pansiyon halinde istimal edilmemesi de kontrol edilecek- tir. —eit Rumanyadan mühim miktarda petrol geliyor Rumanya - ile Bükreşde son imzalanan mukavele ahkâmına göre bugünlerde Rumanyadan mühim miktarda petrol gele- cektir. Bu petrolün bir kısmı Anadoludaki vilüyetlerimize tev zi edilecektir. Diğer tarafdan gaz. benzin, motorinin mül- hakattaki fiyatlarının müraka- be komisyonları tarafından tes- bit edilmesi Ticaret Vekâletin- ce kararlaştırılmıştır. Vekâlet bu hususda vilâyetlere bir ta- mim yaparak fiyatların sık sık kontrol edilmesini bildirmiştir. HALKEVLERİ Konferans Eminönü Halkevinden: 13.1.1941 Pazartesi günü saat (18) de Üniversite Edebiyat Fa- kültesi Doçentlerinden Sabri E- sat Sıyavuşgil Evimizin Cağaloğ lundaki salonunda (Edebiyatı - mızda tabiat) mevzuunda bir konferans verecektir. Davetiye yoktur. — Karısını kıskanmış | —» Rakibini öld açılacak Doğum için müracaat eden - lerin sayısı günden güne artmak ta olduğu için Sıhhat ve İcti mai Muavenet Vekâleti memle ketin muhtelif mıntakalarııda | yeni doğum evleri kurmağa ka- Tar vermiştir. Bu itibarla 1941 senesi içinde İstanbulda iki do- ğum evi açılması için alâkadar- lara vekületçe tebligatta bulu - nulmuştur. Bu evlerden biri Bo- ğaziçinde diğeri de Kadıköyün- de veya civarında açılacaktır. Bu evler şimdilik 6 yataklı ola- rak faaliyete geçecekler bilâ - hare yatak adedi arttırılacak - tır. Diğer taraftan yeni mali yılı içinde Haseki hastahane - sindeki doğum teşkilâtının ge - nişletilmesi için de kâfi miktar- da tahsisat ayrılacaktır. Tramvay rayları mem- leketimizde yapılacak Karabük demir ve çelik fab- rikaları istihsalâtının ihracı ve dahilde satışın münhasıran Sü- merbank tarafından yapılması kararlaştırılmıştır. Diğer taraftan fabrikada, tramvay ve tren raylarının ya- pılıp yapılamıyacağı hakkında bazı tetkikler yapılacaktır. Bu tetkikler müsbet neticeler ver - diği takdirde kısa bir zaman içinde tecrübeler yapılacaktır, Tütün kaçakçılığı Tavşanlı köyünde — tütün kaçakçılığı — ile — iştigal e- den ve son günlerde takip me- murlarile jandarmanın sıkı bir mürakabesinden kurtulamıyan kaçakçılar nihayet dün yakayı ele vermişlerdir. Köyde evleri aratılarak “250,, kiloyu müteca- viz tütün ile birlikte merkez ka- zaya getirilmişlerdir. Bu beş şahıs halen mevkuftur. ve tah- kikat bütün ciddiyetile devam etmektedii ürmek isterken ken- disi dört yerinden yaralanmış. Bayramın birinci günü Doğ- ruyolda feci bir cinayet işlendi ve suçlusu derhal yakalanarak adliyeye getirildi. Nöbetçi mah kemesi olan Sultanahmed sulh ikinci ceza mahkemesi tara- fından ertesi günü sorgusu ya- pilarak hakkında tevkif kararı verildi. Ve tevkif olundu. Bayram gününde bir arkada- şını dört yerinden ağır suret- te yaralıyarak tevkifhaneye gönderilen bu genç macerasını söyle anlatıyordu: — Ben Nuriyi kardeşim gi- bi severdim. Onun ile - içtiği- miz su bile ayrı gitmezdi. Zan ederim ki o da beni çok sever- di. Zaten daha mektep çocuğu iken tanışmış ve sevişmiştik. Bu kadar yıl beraberce büyü- dük, yedik, içtik.. çapkınlık ettik. Son zamanlarda Nuri evlen. di. Tabii artık o zaman ayrıl- mak icab ediyordu. Fakat 0- nun kazancı da, benim kazan- cim da azdı. Bana. — Mustafa dedi. Gel ayrıl- mıyalım. Beraber bir ev tuta- hm. Bizimle ye, iç-. sen de bi- raz masraf görürsün. O suret- le ne sen, ne ben mutazarrır olmayız. İdaremiz bozulmaz. Nurinin bu sözleri fena bir teklif değildi. Değildi amma.. Gel gelelim o artık evli idi. Ka- rısı da güzel, ak pâk bir taze idi. Bunu düşünerek Olmaz Nuri!. dedim. Sen ev tutarsan daha iyi olur. Çünkü ben bekârım, sen evli- sin bir gün olur karını benden kıskanırsın. Dostken düşman oluruz. Böyle şeylere meydan vermiyelim. Nuri bu sözlere kızdı: — Nasıl'.. Bunları sen mi üyorsun?.. Biz iki karde- şiz ben senden karımı nasıl olur da kıskanırım.. Böyle şey mi olur?.. — İnsan hali bu ya!.. Zaman zamana, saat saate uymaz. Bel- ki ben de bir kötülük ederim. Yahud o kadın istemiyerek bir fenalık çıkarır. Haritada her şey var. Nuri benim sözlerimi dinle- miyor, muttasıl ısrar ediyor - du. — Haydi zevzek sende. Böyle şey mi olur hiç!. Diyerek beni zorluyordu. Bu- nun üzerinden çok geçmedi. Bir gün yeni ve genç karısı ile de birlikte beni buldular ve tekrar ısrar ettiler.. ben de nihayet razı oldum, beraberce oturmağa başladık. Fakat ara- dan çok geçmeden korktuğuma uğradım. Bütün fena- düşün - düklerim başıma geldi. Nuri beni açık açık kıskanıyor, ka- rısına benim yüzümden fena muamele ediyor, hattâ onu ba- zan düvüyordu bile. Tabii faz- la tahammül edemiyerek evle- rinden ayrıldım. Ayrı bir oda tuttum, Arkamdan onun bir söylemediği kalmamış. Hattâ Bair arkadaşlara bile: — Mustafayı öldürmeden yaşıyamam. Onu sağ gördükçe, yaşar bildikçe tahammül ede- Miyorum. Diye atıp tutuyormuş. Fa- kat bütün bunlara sebeb ola- cak ortada hiçbir şey yok val- lâhi!. Ben onun karısına öz bir yengem gibi muamele ederdim. Her ne ise olan oldu bir ke- re. Evvelki gün işte. Oturdu- ğum evden çıktım. Yürüyor- dum. Tam köşeyi sapıp cad - deye çıkınca Nuri ile karşılaş- tık. Bana sövüp sayarak yak- laştı ve çıkardığı bıçağı ile ü- zerime saldırıverdi. — Baktım niyeti fena,. Bıraksam beni hakikaten öldürecek. İşin hiç şakası yoktu. Tabii derhal ben de davrandım ve sustalımı çek- tim. İşte ondan ötesini bilmi - yorum. Kendimi karakolda bul- dum. Ve orada öğrendim ki ben Nuriyi tam dört yerinden ağır surette yaralamışım. Mevkuf bu sözleri söylerken gözleri yaşarıyor ve ağlıyordu. Herhalde yaptığına çok dı ve çok yanıyordu. Hakkı da vardı ya. O yanmayıp da kim yansındı?.. Mübarek — bayran: gününde canı gibi sevdi kifhaneye girdiğine mi den gücünden olduğuna mı, Taahkemeden ne karar alacağı: na mı.. hangi birine?.. Z AAA Y AUK üi EEİCED Y GÖRMEZ ZL ADPÜMDET T C ZOGT Küi EREDE PZT | «4 'Kontrat yoklama-|Yeni doğum evleri! j | di | etmiştir | İstanbuldan Ankaraya ilâve tren seferleri Bayram sonu münasebetile İs- tanbuldan Ankaraya giden yol- |j cuların miktarı mühim mikyas- da artmıştır. Yolcu tehacümü karşısında trenlerde izdiham ol- maması için Devlet Demiryolları bazı tedbirler almış ve bazı ilâve seferler ihdas etmiştir. İlâve seferlerden biri dün An- itmiştir. Bugün de sa- de Ankaraya bir tren et edecek ve sabah saat de Ankaraya muvasalât e- decektir. Müsadere olunan eksik ekmekler Son iki ay içinde yapılan kon- troller neticesinde Şşehrimizin muhtelif semtlerindeki fırınlar- dan — 3520 — kilo eksik ve noksan ekmek müsadere edilmiş tir. Bu ekmekler Darülâceze ve diğer hayır teşekküllerine gön- derilmiş, fırın sahiplerine de ce- za verilmiştir. İstanbula gelen Vekillerimiz (Baş tarafı 1 inci sayfar ) rim İncedayi bayram günlerinde Devlet Denizyolları ve Limanlra Umum Müdürlüğü ile Mıntaka Liman reisliği teşkilâtına bağlı müesseselerde tetkiklerde bulun- muş ve bu arada Haliçteki ha- vuzlarla atölyeleri ve liman iş- letmesinin antrepolarını teftiş Vekil bugün de tetkiklerine devam edetcek ve akşama An kazaya dbnecektir. İktısad Vekili Iktısad Vekili Hüsnü akır bir kaç gün şehrimizde kalacak ve Sümerbank — müesseselerinde meşgul olacaktır. Bu cümleden olmak üzere devlet fabrikaları mamulâtının tek elden satışını temin için kurulacak teşkilât et- rafında tetkiklerde - bulunacak- tir. Ticaret ve Maarif Vekilleri Ticaret Vekili Mümtaz Ök - men ile Maarif Vekili Hasan mize gelmelöri Beklenmekte - Âli Yücel de bugünlerde şehri- dir. ——or Pasif korunma faaliyetleri Lüleburgaz — Pasif korunma | için lâzım bütün tedbirler alın- mış; bu işle vazifelendirilmiş - lan bütün vatandaşların pasif ko | runma tecrübelerine muntaza -| man iştirak etmekte oldukları | haber alınmıştır. Ekmek fiyatları yine yükseldi Lüleburgaz — Şehrimizde bir kaç gündenberi ekmek fiyatı yi- ne yükselmiştir. Şimdiye kadar 12 kuruş;: lim Köşesi Yazan Pm Sallh Hunn Uzdilek Keşıfler / ihtiralar İlâçlar ve nebat kimyası airi b Beşer tarihinde ilâçların nu« fuzu pek büyüktür. Bu nüfu- zun başlıcası ilâçların şifa ve- rici olmalarından ziyade ümid verici olmalarıdır. Hayata çok bağlı olan insanlar ölüme karşı mücadele etmek üzere bir çok yollara başvurur. İnsan ölümü bir hayal gibi telâkki edib ebedi hayatın başlangıcı olduğunu u- nutur. İşte bundan dolayı tâ eski zamanlardaübeti ilâçlar ü- zerinde uğraşmıştır. Romalılar ve Grekler (Kırım Tatar) ın ba- zı hassalarını bildikleri gibi kâ- firunun hassaları tâ eski zaman- larda Asyalılarca malüm idi. 1546 senesinde Susinik Agricola asidi keşfettiği gibi benzoyik asid, timol ve diğer bazı madde- ler sonradan istihsal edildi. 1666 senesinde Paris akademisi nebat kimyası üzerinde büyük araştır: malara karar verdi. 1400 neba- tın taktiriyle elde edilen malü- mat ehemmiyetsiz idi. Çüni bu usulle muhtelif nebatlardan ayni maddeler — çıkarılıyordu. Fakat maruf - kimyagerlerden Scheele'nin yüksek tekniği tat- bik etmesiyle işin rengi değişti. Onun tatbik — ettiği yüksek usüller — Paris — akademisinin kaba ve masraflı usullerinden daha iyi neticeler verdi. Bu key- fiyet ıslah veya tadil edilmiş tekniğe bağlı olan ihtitaların e- hemmiyetini gösteriyor. Bir ha- kikatin elde edilmesi için siste- matik bir yol bulmak babadan kalma eski yollara körü körü- ne bağlanmaktan çok daha iyi- dir. Scheele iyi #r3Şarmülürmn- da (Kırım târtar) 'i dekompoze etmek suretiyle (tatarik asid) i keşfetti. Bundan sonra limon u- saresine karakteristik çeşniyi ve yen (sitrik asid) i bulmağa mu- vaffak oldu. Bundan gonra oksa- lik asidi keşfederek ravend gi- bi bazı nebatlarda butunan mu- ayyen kristallerin kalsiyum ok- salat olduklarını buldu. Seheele- nin nebat kimyasındaki zafer- leri Lavoisier'nin hayvan tenef- füsü kimyasına benzer. Her il si de sistem ve ölçüye bağlı ol- ması — itibariyle — mühimdir. Seheele nebatlardaki faal pren- siplerin saf halde istihsal edile- bileceğini meydana koydu ve canlı organizmlerin insan ana- liz usullerinin haricinde bulun- duğunu iddia edenlerin hata et- tiklerini isbat etmiş — oldu. Scheele'nin eseri olan dokuzun- cu asrın başlarında ilâç kimya- sının inkişafına yol açmış oldu. UÜç gün zar ında cereyan eden mühim siyasi hâdiseler (Baş tarafı 1 inci sayfada) malümata göre Filof Alman ha- <riciye nazırı Ribbentrob ile de mülâkatın menfi bir netice ver-| bildirmektedir. *& Vişi hükümetinin v: de de bir fevkalâdelik gö da 1942 senesi programını izali etmektedir. Teklif edilen bütçe 17 milyar 500 milyon dolara ba- liğ olmaktadır. Ruzvelt mes: da taarruza maruz kalan küçük devletlere de yardım edileceğini | beyan etmektedir. * Londradaki Amerikalılar miştir. Yalnız Amerika Cümhur | reisi Ruzveltin şahsi dostu olan | yeni Amerika büyük elçisinin | Vişiye muvasalatı ve mareşal Petene itimadnamesini vermesi birçok tefsir ve tahminlere yol açmaktadır. Bu müddet zarfın- da Fransız kabinesinden bir na- | zır daha çekilmiş, mesai ve ima-| lât nazırı mareşal Petene isti-| fasını vermiştir. Diğer taraftan Ruzveltin m»w lebi üzerine İngiltere Fransanın işgal edilmemiş mnmnımu[ gıda maddeleri gönderilmesine muvafakat etmiştir. | * Birleşik Amerika Cümhur- reisi Ruzvelt bütçe münasebe- | tiyle kongreye mühim bir mesaj| göndermiştir. Ruzvelt maîa)uı—] cemiyeti tarafından İngiltenenin yeni Vaşington büyük elçisi Lord Halifaks şerefine verilen ziyafette Çörçil irad ettiği bir hitabede dünyanın istikbali İn- giliz - Amerikan dostluğuna bağ li bulunduğunu tebarüz ettirmiş- tir. * Muhtelif cephelerde vazi « yetlerde belli başlhı mühim de- gişiklikler olmamıştır. Libyada İngiliz ordusunun taarruzu mu- vaffakıyetle devam etmektedir. Tobruk ta muhasara edilmiş va- ziyettedir. Habeşistanda isyan harekâtı genişlemektedir. — Ha- beş vatanperverleri bilhassa İn- giliz hava kuvvetlerinin yardım- lariyle bazı muvaffakıyetler el- de etmektedirler,