12 Kasım 1950 Tarihli Yeni İstanbul Gazetesi Sayfa 2

12 Kasım 1950 tarihli Yeni İstanbul Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

| sayfa 2 a. T ENİ İSBTANBÜUL — - anTetkiklere Denizlerimizin coğrafyası Prof. Hâmit Sadi SELEN İnsan bir kara mahlükudur, fakat denizlere açıldığı nlspette medeniyette ilerilemiştir. KUL kitaplarında — denizlerimize ayırdıfımız bahislerin Aazlıfı &- kiden beri dikkatimi çekerdi. Bu ek- sSikliğin hülâü devamı bu satırların ya- zılmasına çocuklarımıza — denizlerimizi — tanıt- mıyoruz ? Denirzcilik, uzun zaman — pek âz sayıda İnsanlara nasip oölan bir (İ4- ti, yalnız bazı kıyı halkını kendine çekebilmişti.. Bu — devir İnsanların vahsşet devridir. Yeryüzünü kaplayan kara ve denizşlerin temas anhası tarih boyunca her ikl taraf- tan genisledi. Gittikçe daha büylik kara parçaları, daha engin doönizlerle münasebete geçti. Bugün denizcilik, bir kıstim — sahbili İnsanlarının iİşl olmaktan çıkmıştır. Milletlerin refahı deniz Üzerindeki ilerleme ve perilemea iİle ölçülür — bir hal almıştır. İnsanların denizlere sokulması ön- ce balıkçılık, sonra da gemicilik ve ticaret şeklinde — olmuştur. Denizin açtığı vol onu dalma refaha ulasştır- mıştır. ÜUzak diyarların mahsullerini kolayca taşıma İmkünları yeryüzü- nün çeşitli bölgelerini birbirine yak- laştırdı. Beşer hayatı ve medeniyet tarihi denizcilikteki keşifler voö sıçra. yışlarla — safhalanır. Türkler dalma denizciliğfi sevmiş- ler, yaşadıkları topraklarda — daf- lara, ovalara, derelere olduğu kadar | dolaştıkları denizlerde burun, koy ve körfezlere türküte adlar vermislerdir. Anadoluyu tek bir iİdare altında toplayan Selçukiler gibli Osmanlıların da siyasi tarihi denizcilik etrafında | toplanır. Osmanlı hükümdarları ken- dilerine Hakan-lil - berreyn-vel - bah reyn yani ikl kıtanın, Anadolu ve Rumelinin, iki denizin,. Karadeniz ve Akdenizin hükânı adımnı verirlerdi. Denizleri de ülkesinden sayardı. Hiç şüphesiz Adalardan sonra de- hizcilikte en elverişli yerler yarım- | sebep oldu. Acaba neden nispetsiz bir şekilde | adalardır. nizle iİlgilendifi halde 1Ç kısımlar u- zün müddet ondan habersliz kalmış- tır. Anadolunun eskli tarihi buna bir örnektir. ÖO zamanki nakil vasıtalarına göre denizden uzak yerlerin genişliği, ay- | nı zamanda ayrı ayrı hükümetlerin elinde bulünması v denize baklılığı gevşetmisti. Fakat bugzlin. duruüum başkadır. ÜUmümiliyetle makll vasitalarındaki ilerlemeler sahli İle iç bülgeleri bir- | birine pek sıkı bir şekilde bağlamış- tır. Kıyı gehirleri birer kapı haline gelmistir. Hele hükümet merkezinin içerlde | bulunması bülün memleketin denizci | olmasını İcap ettirmektedir. Vaktiyle denizcilikte bliyük bir rol oynayan kıyı şekilleri, yani koy ve körfezlerin çokluğu buğlin ikineci plâ- na düşmüştür. Zamanımırzda sahil- lerin çokluğu ve uzunluğu küâfldir. A- | çılan her İlman Mmemlekete yeni bir Ülke kazandırmış kadar mühimdir. Cedlerimiz — denizlerimizi —ülkeden saydığı halde biz memleket coğraft- yasını kıyılarIıg sınırlıyoruz. Halbuki memleket ufkunu açacak hareketli saha bundan sonradır. Deniz, hudüt- suz İmkân yoludur. Bizim öğretim hayatımızda, edebl- | yatımızda denizin derin akisleri ol- mak gerekir. . Deniz coğrafyası, denizcilik tarihi bizi yakından İlgilendirmelidir. De- nizlerimizin sularına, tablat ve ha- yat şartlarına, balık servetine dalr esaslı bilgilere ihtlyacımız var. De-| niz yollarımızın, deniz ticaretimizin nası|l gelişeceği hakkındaki düşünce- lerimiz dalma ortaya konmalıdır. Hüâsılı, memleket kıyılarda bitmerz, bilhassa iİktisadi ve siyasi coğrafya- nın en canlı bahisleri bundan sonra başlar. Çocuklarımıza — denizlerimizi tanıtalımı ve denizcilifi sevdirelim. Bu bir milli eğitim borcudur. Türkiye Üçüncü İktisat Kongresi Ticari mehafil, bu koöngrenin 1950 sonunda veya 1951 başında yapılmasını muvafık buluyor Birincisinden yirmi beş yıl sonra, 1948 de yapılan ikinci Türkiye İkti- | sat Kongresini müteakip, Üçlüncü bir Kongrenin toplanması etrafında şeh- rimizin iİktisadi. ticar! mehafilinde kuvvetli bir arzu mevcut bulunmak- tadır. Bu mahfillere göre, liberas- yon gibi memleketin içine yeni gir- diği bir rejimden sonra ticaret erba- bının, iİş ve fikir adamlarının müta- lâasını toplıyacak ve kanalize edecek bir kongrenin toplanması söz götür- mez bir ihtiyaç olarak belirtilmekte- | dir. Türkiye Üçüncü İktisat Kongre- sinin 1950 yılının sonunda veya 19511| in ilk aylarında yapılması yine aynı | mehafile göre yerinde olacaktır. ; 1948 Türkiye İktısat Kongresini Tıp Fakültesi burslu talebeleri bellür etmelidir.,, hakkında yeni bir karar İstanbul Üniversitesi Tıp Faklültesi Yönetim Kurulu evvelce aldığı bir kararla, klinik Öğretmeninin asgari sömestri olan yedi sömestri ekim &a- yında tamamlayan burslu öğrencile- rin, bursunu kesmişti. Bu vaziyet sta. İJiyer öğrencileri çok mağdur bir du- rumda bıraktığından Milli Türk Ta- lebe Birliği Tıp Fakültesi Yönetim Kuruluna müracaatla, buralarının bir sömestr daha uzatılmasını istemiştir. Geçen hafta içinde toplanan İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Yönetim Kurulu, bu seneyi iİncelemiş, bu ara- da Milli Türk Talebe Birliği temesll- cilerinden de iİzahat aldıktan Bonra verdiği bir kararla 7 sömestr sonunda birbirini müteakıp olmak Üzere 3 im- tihan devresinde burslu olarak, Üğ- rencilerin İmtihana girebileceğini ka- bul etmiştir. Bu vaziyet karşısında 1950 de burslarının kesilmesi lâzım gelen öğrencilerin haziran 1951 go- nuna kadar burslukları devam edebi- lecektir. Mill! Türk Talebe Birliğinin mü- racaatının, Fakülte Yönetim Kurulun- ca kabul edilmesi talebeleri çok mem-. nun etmiş bulunmaktadır, tertip eden İstanbul Tüccar Derneği, | bu mevzuda bir teşebbüs yapmaya | hazırlanmaktadır. Bu konuda Dernek Umumi Kâtibi Hamdi Öziç, muhabi- rimize şgunları söylemiştir: “İktisat Kongresinin yakında top- lanmasını bir ihtiyaç olarak görlüyo- rum. Kongre, 1951 yılının ilk ayları içinde toplanmalıdır. İçinde bulun- | duğumuz ticari serbestisinin önlümll- ze çıkarması muhtemel meselelerini bu köngre konuşmalı ve ticaret hayatımızın yeni veçhesi böylece te- Fakat yarımadalarıin ke- | nar büöülgeleri İlk zamandan berl de- Şehir köşesi Kurtarici Alatilrk'ilm öldüğlü giüln, &eski fübiriyle “Bild tefriki cina ve mezhep,, her Türk, hattâ ya- bancılar, derin bir teesslilrle, külblerinde ona karşi duvduk- ları hayranlık hilesiyle kendlesl- ni andılar, Fakat, önün vefati yildönl- milne (&abet eden evvelki glln- de çıkan yoöbazliık mecmualari, kahpaca . yaşılarla onün azğiliz varlığına tecavüze — yelleniyor- lar, Ahah arasına fesat tohumla- n almak gayvesivle yapiılan bü İğrenç neşriyatin — vulcdansıszoü yapılmış iftllralarından biri de şuduür" Atatürk, milletl profes- fan yapmak ialemiş, amma muüu- vaffak olamamış. İnsanın bu beyinsle kafalar, kafasısz softaların hezeyanları | karşısında dinden, Imandan çt- | kası geliyor. Fakat biz gillüyoruz. Çünkü Atatürke iİnanıyoruz, Önün iİnsanlık, medenilyet yo- lunda yaptığı inkılâplardan biri de, milleti din ve iman saticila- | olmaktan kurtarmış bulünmüasi- dır, Bis onun için kendisine tes- Hm oldük. Miüslümanlıdın asıl mdânasi “teslim olmak,, değil midir? BİR İSTANBULLU | İlk kadın senatörümüz İstanbul Üniversitesi Senatosunda Prof Cahit Ars'tan boşalan Üyeliğe Astronomi — Profesörü Dr. v Nüzhet Gökdoğan — seçilmiştir. Yeni âAzanın mazbatası Senatoca tasdik edilmle | ve Prof. Nüzhet Gökdoğan içtimalara İştirake başlamıştır. Ahmet Rıza Bey toplantısı Türk Sosyoloji Cemiyeti ile İstan.- bul Muallimler Birliği, tanınmış po- litikacı Ahmet Rızanın — ölümünün yirminci yılı münasebetiyle bir tören hazırlamışlardır. Bu törende Sosyola. ji Cemiyeti Azaları Ahmet Rızanın | Türk Sosyolojisi içindeki mevklini belirtecekler, Muallimler Birliği mü. messilleri de Ahmet Rıza Beyin mu- allim cephesini, Bursa Maarif Mü- dürlüğündeki İcraatını ve İstanbulda ilk kız Jlisesi açmasını İzah ederek değerini belirteceklerdir. Bu toplan- tıda Halük Şehsüvaroğflu da Ahmet Rızanın hayatını anlatacaktır. Top- lantı önümüzdeki hafta İlân edilecek. tir. Halk içikn dersler Bir çok memleketlerde öğretmen organizasyonlarının tahsilleri — nok- san kalmış, yahut günlük konular hakkında aydınlamak isteyen vatan- daşlar için teslis ettikleri akşam dershaneleri fikrinden hareket eden | İstanbul Muallimler Birliği Terbiye Encümeni, Rüstempaşa ve Atikali- paşa medreselerindeki #alonları bu işe tahsis etmeğe karar vermiştir. Bu kararın İstanbul Belediyesinca — de teşvik edileceği beklenmektedir. — Dün sabah Vilâyette Vall ve Belediye Relsl Prof. Dr. Gökayın başkanlığın- | da İstanbuldakli hastahanelerin başhekimleri bir toplantı yapmışlardır. Bu toplantıda doktorların hastahanelere devamları İşiyle poliklinikler ve hastaha- nelere hasta kabul ve yatırılması usüllleri üzerinde müzakerelerde bulunul- muştur. Hastahanelerde gıdaâa maddeleri ve yemeklerin iyi pisirilmesi meselesi de bahse konu olmuş ve doktorlar hastahane işlerinde gördükleri güclükleri Valliye izah etmişlerdir. Hastahanelere sabahları 8 de gelinerek vazife alınması üzerinde görlüşülmüşse de İstanbulun genişliği nazarı İtibara alınarak bunun zorluku üzerinde durulmuştur. Toplantıda karar halinde tesbit edilen hususlar | Bakanlıka bildirilecektlir. Yukardakı resimde başhekimler d # ü toplantı sırasında görülmektedir. rıinin İstlemar vasılası, me'keli I | | Et kombinalarının kurulması kararlaştı Mr. Harry MeKee : “Biz, bütün çalışmalarımız esnasında Türk Hrasının lüzumsuz yere harcan- maması iİçin elimizden geleni yaptık” diyor Marshall Plâniı yardımı İle memle.- ketlmizde tesla olunacak et kömbina- ları için E.C.A ve Toprak Mahesulleri | OÖf€isi ile 9 aydanberi çalığan Amerl- kalı Mr. Harry MeKee buğgğün mem- leketlmizden ayrılacaktır. Malüm olduğu Üzere Türkiyede se.- nenin her mevsiminde Ucuz et Ceml. ni İçin Toprak Mahsulleri tarafından Erzurumda et koömbinaları lunacaktı. Bu hususta yapılmış olan 22 milyon İMlralık Menges tekliflerini Marshall Plânı idaresi mübalâğalı bulmuş ve daha küçük çapta — bir projfjenin tatbik edilmesinin tavsiyeye değer cldumunu bildirmişti. Öğrendiğimize göre Toprak Mah- | halledilmeyen — bu anlağmaya varıl. sulleri Öf€isi İle mesela hakkında mıştır. Bu hususta dün kendisi iİle. konu- ğgan bir arkadaşımıza Mr., Harry MecKeese demiştir kl: “— EBrzurumda kurulacak et kom- binalarının projeleri hazırlanmıştır. tesis ö- | Önümüzdeki haftadan itibaren tatbi- kına başlanması beklenir, Biz bütün çalışmalarımız esmasırn- da Türk lirasının lüzumsuz yere har- | canmaması İçin elimizden geleni yap. tık.” —- ai # — vd ye Sabık müzeler U. müdürünü anma toplantısı Milli müzelerin kuruluşuna hizmet eden ve bu müzelerin inkişafiyle mü- zecilik âlemine beynelmilel — büyük göhret kazanmalarına yardımı do- kunan sabık müzeler umum müldürü rahmetli Halil Ethem — Eldem: İçin müzeler allesince 14,11.1950 tarihine rastlayan salı günül saat 15 te ÂAr.-. keoloji Müzeleri Kütüphanesinde bir anma töreni tertip olnumustur, Samson François'nın veda resitali Amerika ve Avrupada hârika pl. yanist namiyle tanınan Frransız sa- natkârı önümüzdeki pazartesi ak- şamı genel istek Üzerine bir veda resitali verecek ve ertesi sabah da uçakla Parise hareket edecektir. | Beyrutta Üüstüva hattı hastalıklarından korunma usulleri konuşulacak Ortadoğfudan gelen —Üstüva hattı hastalıkları mütehassıslariyle Ce.| nevredeki Dünya Sağlık — Teşkilâtı merkezinden güönderilen faşe mesele. | leri ve zührevi hastaıklar mültehas.- sıslarının iştirakiyle 18 ve 19 kasım. da Beyrüutta, Ortadoğuda yapılacak iki günlük tetkiklerde Üstüva hattı hastalıklarından korunma ve bu has- talıkları tedavi usulleri görüşülecek. | tir. - Bu iki günlük çalışmalar, “Bey. rut'taki Amerikan Üniversitesi” ile “Birleşmiş Milletlerin Filistin Mül- tecileri İçin Yardım ve Çalışma Bü- rosu” tarafından tertip edilmiştir. Şehri kirletenlerle mücadele | ediliyor Temizlik Müdürlüğünde ihdas olu. man motörlü ekipler son hafta zar- fında gehrin her tarafında koöntroller yaparak yere tüküren, duvarları kir- leten, sBokaklara öteberi —döken, ve apartmanlardan Ürtü silken 59 kişi hakkında ceza zaptı tanzim etmiş- lerdir. Bunlara i50 Ilraya kadar pa- ra cezasmı verilecektir. — Kontrollere her gün devam ı:ılunma.ktadıâı". | Buşbakun Yardımcısı şehrimizde Başbakan — Yardımcısı ve Devlet Bakanı Samet Ağaoğlu, beraberinde D.P. İstanbul Bölge Mürettişi — ve Basın . Yayın Umum Müdürü Dr. Halim Alyot oldu#u halde dün sabah ekspresle Ankaradan şehrimize rel. mişlerdir. Husust işleri için İstanbula geldi- ğini söyleyen Başbakan Yardımcısı- nın bu akşam AÂnkaraya — dönmesi beklenmektedir. İstanbul, gelecek sene servise başlayacak olan tepkili yolcu uçaklarının uğrağı olacak a * w b L . - l ı t r 1- F _ı K n D & Kİ " ğ " k ı y r ae Fi # L l e M , gae A A a © Ü M. Boussard arkadaşımızla konuşurken İstanbulda toplanan Milletlerarası Sivil Havacılık Ortaşark İkinci Mın.- takavi Toplantısı münasebetiyle Or- | taşarkta bir tetkik seyahatine çıkan ve konferansı müteakıp — şehrimize gelen Milletlerarası Sivil Havacılık Teşkilâtının basın kısmı şefi M. Leon Boussard dün uçakla Tahrana git- miştir. Hareketinden evvel gazetemize bhe- yanatta bulunan M. Boussard, soön konferana hakkında asşağıdaki izaha- tı vermiştir: İ C. A. O. nun İkinci Kısmi Hava Yolları Toplantısı İstanbulda Üç haftalık içtimaindan sonra son ra- porlarını hazırlamıştır. İ. C, A. O! için Ortadoğu bölgesi, Akdenizin da- Bu kıyılarını, Kızıl Deniz ile Bab-el- Mendeb Boğazını İçine aldıktan son- ra doğuya doğru Hindistanın güney | kısmı ve kuzeye doğru Hindistanın | batı deniz kıyıları iİle kuzeybatı s1- nırlarını kaplar. Bu saha, tarihte Av- rupa ile Güney Asya arasında ana- nevi ticaret yolu olan kısımdır ve milletlerarası hava nakliyatı bakı- mından çok mühimdir. Bu saha ay. nı zamanda hâlen milletlerarası nâak- liyata kapalı olan Rus idaresindeki arazilerin güneyine düşer, İstanbuldaki İ.C.A.O. toplantısının | başlıca vazifesi, hava — meydanları, hava yolları ve yerin durumu, hava şartları ve seyrüsefer y koöntrolleri, muhâberat, meteoroloji, araştırma ve kurtarma meselelerini Böyle bir bölge plânı dalma hâlen işleyen ve teklif edilen tarifeli hava yolları ile tarifesiz ticari ve serbest teşebbüslere ait hava seyrüseferlerin ihtiyaçclarını araştırma ve tetkik te- meline dayanır. Toplantı Sivil Havacılıkta ilk defa olarak Doğu yarımkürede uzun me-| safeli radyo telefonu tam müânasiy- le kullanabilmek için lâzım — gelen tedbirleri alarak' ileri bir adım at- mıştır. Toplantıda yapılan plânlar ik- mal edildiği takdirde, dan doğruya uçuş haber alma mer- kezi ile konuşarak bizzat hava şart- | ları ve uçuşa ait diğer malümatı ala- | bilir. Uçuş malümat merkezleri Karasi. Bombay . Tahran - Bahreyn . Har- tum - İstanbul . Kahire - Kıbrıs ve Atinada teessils etmiştir. Son İ.C,A.O ilâvesinde, elde edilen prensiplere uy- gun olarak araştırma ve kurtarma sahalarının ucçuş malümat mıntaka- ları ile aynı yerde olmasına karar verilmisştir. Avrupada kabul edilen ve noktası noktasına muhabere İcin kullanılan Büratli teleraf şeridi rolesi — bütün Ortadoğuda tatbik edilmeye baslan- mıştır. Bu s#istem sayesinde bir kaç dakika içinde uçuüş plânı herhangi bir yoldan geçebilecektir. Toplantıda hazırlanan plânlar he- nüz ikmal edilmemiştir; fakat pek yakında Ortadoğuda uçcçuş emniyeti ve kolaylıkları düinyanın her yerinde olduğu seviyeye yükselecektir.,, — Toplantının neticelerinde — sizce aksayan bir taraf yok mudur? Ârap- , larla İsrailliler arasındaki anlaşmaz- lığın mahiyeti nedir? “— Hava kaildeleri ve seyrüsefer komitelerinin çalışmalarında mühim İncelemekti. | pilot doğru-. haberleri : e TA li B « | ÖRiç gee A & G ni ada Nu .—J bir gecikme olmuştur. Bu gecikmeye sebep Doğu Akdeniz memleketlerinin aralarındaki münasebetlere tesir eden hususlar Üzerinde bir anlaşmaya va- rılamamasından ileri gelmektedir. Ge- cikmenin başlıca sebebi ruznamenin birinci maddesi idi. Bu madde, uçcuş | bölgelerine bir hudut tesbitini ve bu bölgeler hakkında malümat merkez- leri tesisini talep etmektedir. | Telsizle haber alma teşkilAtlarının Doğu Akdeniz bölgesinde kurulması gerekmektedir. Bu haber teşkilâtının cihanşlimul bir şekilde — hazırlanıp, havacılık isşlerinin emniyetinin düz- gün bir şekilde garanti edilmesi icap etmektedir. Meselâ Arap Devletleri temsilcile- ri, İsralil ile aralarındaki siyasi du- rumdan dolayı bu iki memleket ara- sında münakaleyi tesis edecek her- hangi bir plâna taraftar olmadıkla- rını, kendi hava hatları hakkında İs- rail'e malümat vermek niyetinde bu- lunmadıklarını ve ne de kendilerinin İsrailde uçuş yolları hakkında bir malümat istemediklerini ileri sürmüş- tür, Nihayet tavsiye edilmesine karar verilen plân bir çok sehenplerden ötü-. rü tam sayılamaz. Bunlar arasında belki en büyük hâtalı taraf, haber merkezini bellibaşlı hava hatlarının dışında küçük bir adayı secmektir. Daha da fenası bu ada karaya da uzak bir mevkidedir. Komite Kızıl Deniz üstünde uçacak olan İsrail uçaklarının gereken malü- matı Lydda'dan Kahirede bulunduk- Jarı sırada Kahire telsiz merkezi va- sıtasiyle haber almalarına karar ver- “ miştir. Halbuki Kahire ile Lydda ara- | sında hiç bir muhabere yoktur. Bu yüzden Kızıl Deniz Üstünde uçuş iİcin verilecek malümat tatminkâr olmıya- caktır,. Toplantı bı! güçlüklere bir hal ça- resi bulamadı. Bu yüzden Ortaşark- taki vaziyet İ.C.A.O.'ya — istikbalde milletlerarası uçuşlar için —gereken malümat bakımından ve kolay uçuş- lar bakımından bir haylı güçlüklere sebep olacaktır." Bundan sonra M. Boussard, konfe- ransın sağlıyacafı mühim bir netice- ye temasla demiştir ki: ' ... İngilizler tarafından — yapılan tetkikler neticesinde bir seneden da- ha az bir müddet zarfında — tepkili uçaklar yolcu nakliyatına — başlıya- caktır. İlk servis İngiltere ile Avuz- turya arasında olduğ#funa göre tep- kili uçakların uğrağı haline gelecek. tir. Saatte 750 km. yapan bu uçaklar İngiltere - Avusturya arasındaki hâ- len 68 saatte katedilen mesafeyi 538 saate indirecektir. - Tepkili uçakların servise girmesi ile yeni bir pist sistemi, seyrlülsefer kontrolü, muhabere ve — meteoroloji için yeni kaideler lâzım gelecektir. İşte İstanbuldaki son konferansta bu mevzular görüşüldü ve tepkilli ucak- İarın uçuşunu tanzim edecek kaldeler yapıldı. Tepkili uçak Gservislerinin —iİhdası ile Türkiyenin sivil havacılıktaki &- hemmiyeti bir kat daha artacaktır.,, | Kâb hastalıkları hakkında konferanslar Enpeııha-;;— Üniversitesinin cerrahi profesörü ve iki arkadaşı Şşehrimizde altı konferans verecekler Milletlerarası Dünya Sağlik Teş- kilAâtı tarafından İstanbul ve Anka- ra Ünliversiteleri Tıp Fakültelerinde kalb ve kalb damarları ve cifer a. meliyatları safhalarını tatbikat vae projeksiyon — suretiyle — göntermeğfe memur edilen Kopenhag — Üniversi. tesi Cerrahi Profesörü Dr. Huafelât, refakatinde kalb hastalıkları uzmanı Dr. Hansen ve anestezi mütehassım Dr. Anderson olduğu halde memlekü. timize gelmiş bulunmaktadır. Prof. Husfeldt ve iİki meslek arka. daşı şehrimizde kaldıkları günler İ- çinde aşafıda sırasiyle yazılı mevzu. lar hakkında koönferanslar verecek. lerdir: l1 — 13 kastım pazartesi saat 11.30 da Cerrahpaşa Birinci Cerrahi Kli. niğinde Dr. Andersen tarafından kalb ve göğüs amelliyatlarında anestezi. 2 — 14 kasım salı: saat 9.80 da Cerrahpasa Birinci Cerraht Kliniğin. de Prof, Husfeldt tarafından — cifer veremi ameliyatlarının muhtelif saf- haları, 8 — 17 kasım cuma: saat 9.80 da Gureba Hastahanesi İkinci Cerrahi Kliniğinde Prof. Husfeldt tarafından göğüs — cerrahisinin — fizlopatolofjila meselesi, 4 — Z1 kasım salı: #aat 9.50 da Cerrahpaşa Birinci Cerrahi Klliniğin. de kalb cerrahisinde ameliyattan ev- vel teşhis mevzuu, S — 21 kasım salı: saat 20.80 da Cerrahi Cemiyetinde Dr. Hansen taa rafından kalb cerrahisinde ameliya- ta takaddiüim eden devrede teşhise a- it konular ve Prof. Husfeldt tarafın. dan kalb cerrahisi ve ameliyat teka nikleri, 6 — 22 kasım çarşamba: saat 9.80 da Güreba Hastahanesi İkinci Cer. rahi Kliniğinde Dr. Hansen tarafın. dan ciğerde stenosla - daralma ârazı. nın teşhisi. KISA HABERLER 4 Demir şilepi İskenderundan Tarım Bakanlığına ait 3600 ton tohumlul hububat yükliyerek hareket etmiştir. Bu hamule Çanakkale, İzmit, Mute danyada küöylüye tevzi edilecektir. 4 İstanbul Teknik Üniversitesi Ta. lebe Birliği, Teknik Üniversiteye ye. ni gelmiş olan talebeler şerefine 18 kasım 1950 cumartesi günü Taksim Belediye Gazinosunda bir çay vere. cektir. “İr Birkaç gün evvel Romadan dönen Üniversitelilerden mürekkep — heyet Azası dün Vali ve Belediye — Reisi Prof. Gökayı ziyaret etmişlerdir. He- yet Roma Belediye Reisinin İstanbul Vali ve Belediye Reisine gönderdiği bir madalyonla albümü Valiye tak- dim etmiştir. Y 158 IA 18 kasım arasında Londra. da toplanacak olan Milletlerarası Belediyecilik Köongresine davet edi. len Mersin Belediye Basşkanı Bn. Mü. fide İlhan dün saat 11.40 ta Pana- merikan uçafğiyle Londraya hareket etmiştir. * Bir müddettenberi memleketimiz. de bulunan Âmerikan “Life", "For. tune" ve “Time" mecmualarının sa. hibi Henry Luce, dün sabah saat li de Holânda uçağı ile Tahrana hare. ket etmiştir. YENİ İSTANBUL ı SİYASİ İKTİSADİ MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE —* Sahibi ! . YENİ İSTANBUL NESRİYAT Yarı İşlerini fillen idare eden mesul müdür: Sacld ÖGET Neşredilmiven yazılar lada edilmen. | Basıldıfı yer t LIK LİMİTED ŞİRKETİ PEYAMİ SAFA YALNIZIZ ea BO — Kaçta? Ferhat iki elini birden havaya kaldırdı; — Bir buçuğu geçiyordu. Nall Bey ağır alle ve ahlâk miülnakasşaları- na hiç tahammül edemiyeceği bir an İçinde ol- duğunu gösteren bir gevşeklikle başını sallıya- rak yorgun bir nefes bıraktı: — Ben müsaade ettim, — Park OÖOtele, Ferihaya gitti, değil mit? — Evet. Ferhat ayafa kalktı; elleri arkasında, ay- rık bacaklarla ve iki tarafa sallanarak bir kaç adım yürüdü, sonra babasına döndü: — İyl yapamadın ekselâns, dedi, bu kız bir felâkete doğru gidiyor, Parise değil. Kon- servatuvar filân, hepsi bahane, Onu bırak. Sen kızını, gece yarılarına kadar, Ferihaya nasıl gönderirsin? Yahu, baba, bu dünyayı bilmiyen adam olsan, canım yanmaz. Meralin ne kadar kuş beyinli olduğunu da bilirsin. Babasının bir itirazını Önlemek için, ona doğru bir adım daha atarak ilâve etti: — Kendi arzularına alt meselelerde kafası işler. Gelgelelim, hareketlerinin neticelerini hesaplamak lâzım geldi mi, aptaldır, aptal! Nall Bey girmek zorunda kalacağı mllna- 804 kaşanın isteksizliği içinde kestirme bir cevap aradı: — Senin bildiğin gibi değiL Ferhat kolayca ezeceğinden emin oldufu bir fikir bekliyerek sordu: * — Başka ne var? — Evlenecekmiş, Ferhat birdenbire gözlerini açarak baba- sının sözünü tekrarladı: — Evlenecekmisş! Bonra hemen anlıyarak başını salladı: — Ö davlumbaz Şakirle değil mi? Ta- mam! Yani herifin nikâhlı metresi olacak, Bulanık gördüğü için gözlerini kısan ve kırpıştıran Nail Bey, başını oğluna doğru uza- tarak sordu: — Ne demek 07 “Nikâhlı metres,, ne daea- mek ? — Şu demek baba: Tİnsan alle kurmak İçin evlenir. Çoluk çocuk sahibi olur. Kendl kürf... köf... nasıl derler ona? Kendi klüfyvile ev- lenir. Meral yirmi iki, Şakir altmış iki. Niçin evlenirler bunlar? Herif keyfedecek, Meral de onun parasını yiyecek. Buna alle hayatı mı derler, metres hayatı mı? Nall Bey münakaşayı kesmeye hazırlan- mak iİçin, yere attığı gazeteyi alarak Ferhada Bordu: — Para yemeye pek aleyhtar görünliyor- sSun, Bu ilham sana yeni mi geldi? Ferhat yere bir gey atıyormuş gibi elini sallıyarak: — Hoppala!.. dedi, Öyleyse nikâha da 1lü- zum yok. Maksat para yemekse... Hattâ Şa- kir Beye de 1lüzum yok. Senin bu teorinle Meral her glin yirmi kâğıt kıvırabilir. Sonra 305 piyasası düşer ama, Şakir ölürse ne olacak? | Borçtan başka bir şey bırakmaz oö, Ben bil- miyor muyum? Taksimdeki apartman haczi ihtiyati altında, Suadiyedeki ev ipotek. Borç- larının faizini bile veremiyor. Parisa kaçtı. Nusaretle o sön binlikleri franka cevirip oraya kaçtılar. Germaine de şişkoyu soyacağı kadar soymuştur. Merale porsumuş bir balon kalır,. İşin para tarafı bu. Ahlâk tarafı rezalet. Feri- hadan Bonra Meralin yüzüne tükürecek elâ- lem, Haydi bu kızda akıl yok, sana ne oldu baba? Allahaşkına şu tahlili yaptır, biraz per- hiz et ve kendine gel! Nall Bey gazeteye bilülyük bir gayretle kaydırmak istediği gözlerini Ferhadın enerfji püsküren bakışlarından koparamadı. Uykuya teslim olur gibi, her hangi bir telkin altında kalmanın rahatlığına ©o kadar ihtiyacı vardı ki, hiç bir şey düşünmeden, oğlunu haklı bul- du. — Canım, dedi, ortada bir şey yok daha, ben onu bu şekilde Parise gönderir miyim hiç? SŞakir gelsin buraya, konuşalım, vaziyetini an- latsın, düşünlürüz sonra, Hakkın var senin. Bir daha da göndermem onu F'erihalara meriha- lara. Ferhat rahatladı. Babasına doğru bir san- dalye çekerek: — Bak, dedi, çünkü... Nalil Bey bu &efer gözlerini gazeteye çe- virmeye muvaffak olarak, başının usanç ifa- de eden yorgun bir hareketiyle: — Anladık, dedi, uzatma, Sana ne oldu bugünlerde? Meralle can ciğerdiniz. — Tabit... Anlamak için, Ben sana bir şey söyliyeyim baba... Nall Bey gazeteyi kendisiyle Ferhat ara- sına bir perde gibi çekti: — Kes artık. “Bu katta 2 oda, 1 kömürlük, l1 çamaşır yıkama odası, 1 mutfak, 1 de helâ vardır. Ça- maşır odasının zemini Malta taşı olup... Ferhat sesini yükseltti: — Elbet bir şeyler biliyorum ki bu kadar heyecandayım., “Sofa, koridor ve mutfafın zeminleri ka- roslman, odaların... Bir şeyler biliyorum ki... Zemini tahta... Biliyorum ki... Nail Bey birdenbire gazeteyi çakti ve oğ- luna baktı: — Ne biliyorsun! Ferhat 3nüne baktı, yutkundu, — ayağını sinirli sinirli yere vurarak başını salladı: — Samimi Üöp de başına koy. Bulut- larda geziyor o. Dünyadan haberi yok. Ben sevmem onu. Fakat, emin ol ki, o da olmasa Meral... Dilinin ucuna gelen ağır kelimeyi savarak başka bir tâbir aradı: — Büshütün... dedi, büsbütün... Garsoönyer Büpürgesi olur. Nall Beyin başı yukarı dikildi ve gözleri büyüdü. Ferhat bunu güörmedi. Samim Bey meselesi — Vallahi baba, dedi, bu Meral yüzünden bir gün elimden büyük bir kaza çıkabilir. Birdenbire canlanan babası, gazeteyi elin- de buruşturarak bağırdı: — Neleör söylüyorsun sen? Sonra iki Üç defa kaşlarını yukarı doğru kaldırarak iİndirdi. Arkasına bakan Ferhat Me- 807T ralin İçeriye girdi#ini gördü. Nail Bey hemen bahsi değiştirebilmek İçin, gazeteyi oğluna uzatarak: — Surada İcra Dalresinin bir Kayri men- | kul satış ilânı var. Bir göz at. Gidip bir kere de görmek lâzım, Fakat ağabeysinin yanıbasşındaki sandal- yeye oturan Meral gözlerini ona dikerek &or- | du: — Beani mi çekiştiriyordun ? Gözlerindeki ve sesindeki cür'et, onun ba- basına değilse Şakire veya birilerinden birine güvendiğini gösteriyordu. Ferhat bu küstah- hğı bir anda ayağının altına almak İçin dikil- di; fakat habası hemen kızını payladı: — BSesini kes. Ben hastayım. Münakaşa 1stemem. Meral ayafa kalktı: — Haydi, dedi, ben müânl olmıyayım, de- dikodunuzu vapın. Kollarını iki yana açarak savruk bir eda ile salondan çıktı. Ferhat arkasından koştu ve onu odasında yakaladı. Kapıyı kilitleyip anahtarı cebine at- tıktan sonra onun karşısında. dürdu. Meral titriyordu. Yüzü bembeyazdı. Ferhat ona doğru yürüdü ve yüzünü, bir derece sonra burun buruna gelecek kadar onun yüzüne yaklaştırdı: — BSen bana baksana... dedi, bir daha ©o Ferihanın, Zerrinin ve Fil Nurinin yüzünü gü- rürsen, senİn suratırı dağıtırım. Yumruğunu kız kardeşinin çenesine doğ- ru uzatarak tekrarladı: (Devamı var) 308

Bu sayıdan diğer sayfalar: