tebin yemekhanesine girdik. Çıplak tah- ta masaların etrafını dolduran çocuklar, saplı çinko maşrabalarındaki çayı yudum yudum içerek, pişmiş yumurtalarile ka- tik ,simeğe çalışıyorlardı. dini risi buğday anbarı, karşısında un depo su ve kilâr vazifesini gören büyük bir odaya tahta bölmeler arasında fasulya: patates, tuz ve y Bunları kim er Menbaı hangi teşekküldür? diye sormağa lüzum yok; bunları, asırlarca ilim ve irfandan mah» rum, cehil ve yoksuzluğun en derin kuytularına terkedilen fedakâr Türk köylüsü, kendi günlük serek veriyor. İbu mukades nin hamisi Türk köylüsüddür, Her ba- yoksuzluğun ve geriliğin son haddine düşürülmüş bir yurda tevarus eden genç Cumhuriyetten hepsini bir- den beklemek e e takdirsiz. liğin en büyüğü değil m Zsk kötü anane ve e yallar gıdasından ke- MLLESSESE” kımdan ve asırlarca kurbanı olan servet sahip» anahtarını fodlacıların kuşağı arasında zanneder, onları birer tufeyli, birer parazit olarak beslerlerdi. Medeniyetin tekkeler yüzlerce sene bu milletin kanını eme: leri, cennetin düşmanı olan rek birer sülük gibi tokluktan bitap yatarken, köylü kansızlık ve dermansız- lıkla inlerdi. Onun bü bali tekkelerin cihel ve taassup muhitinin esasen ara” dığı giye değl mi idi? Memleket kalkınmasında, köylünün uyanmasında en müh eden Dahiliye vekâletinin, mülkiyet ve- ya ikamet suretile köylüden istifade im rolu deruhde eden her şehirliye birer köylü gibi va- zife tahmil etmesi ile omuzlarındaki yükü bir kat daha azalan köylü, bügün yavrusunu okutmak, hem şahsına, hem de memleketinde daba faydalı olabile- cek bir vaziyete ulaştırmağa imkân bul maksaadetile bu müesssselere can atıyor. Gönül istiyor ki, büyük ve milli da- wamızı bu dört öğretmenin omuzlarına yüklerken, onları adım adım takip ey- lemek suretile daha çok teşci edelim. çer, dörder saatlık mesafelerden gelen köy yavrucukları bu yatılı okul- larda haftanın muayyen günlerind ban» yo yapıyor ve ça Flepsinin yüzü tertemizdir. Öğretmen» ler yalnız dersle değil; onların her ih- tiyacile bizzat alâkadar oluyorlar. Onlar, mürebbiliği, analıgı ve her şeyi şahıs- larında ii asil yürekli birer insan ümunesidirler maşır deği şi tiriyorlar. Yarın köy kültür davasını daba ol gun şeklini almış bulacağımıza şüphe yoktur. Hatta bugünkü durumla bile eski idare zamanındaki bereketlsizliği mukayese eİmeğe dilimiz uzanamaz. Mektep ve tekke. Mefhumları iki ku. tup kadar birbirine aykırı ve uzak iki düşman.. Birisi yeninin, ER ri eskinin parulası.. dirisi insanlığa enerji aşılar eni diğeri ruhları sfyonlaştıran iki gaye illetler tarih ve hayatında onbeş yıl, bir dakika bile demek değil iken, bukadar kısa bir zamanda Türk inkilö- bının yarallığı barikalar arasında her şeyin başı olan kültür davamızın vasıl olduğu bugünkü neticeyi köylerde gör melidir. Görmeli ki gönüller ferah bul. sun). ** Türkiyenin en verimli vilâyetlerin. den biri olmasına rağmen Balıkesirin köyü ve köylüsü yakın yıllara kadar pek bakimsız bırakılmış » Bizde eskiden köy ve köylüyü bakir görmek, adeta bir cemiyet terbiyesi gi- biydi. Balıkesirde de bu fena telâkki kafalarda derin bir şekilde yerleşmiş olacak ki, köylü pek ihmal edilmiş. Hele G aşar zamanında zavallı temiz Türk çocukları, mültezimlerin elinde kan ter-