le kay emele" ı vakıt veren Gün batalı iki saatı geçmemişti ki koca köyde mektepten baska uyanık bir çatı kalmamış, didinmesinden yor- gun dönen bu toprak adamları derin uykularına dalmışlardı. Ne bacalardan çıkan beyaz duman ve nede paslı cam” lardan süzülen sönük ışıktan bir eser yoktu; köy bütün ağırlığıle tabiatın ka- ranlık döşeğinde derin bir dinlenme uykusuna dalmış gibi idi. Başöğretmen odasında, ıslık çalan semaverin garip müusikisini dinleyerek çayın demlenmesini bekliyoruz. Talebe» yonun Sövla Tu. nin de yatma zamanı yaklaşıyor. Bu aralık bir hademenin, çocuklardan biri. sinin dizindeki yaradan bahsetmesi üze- rine, iftibar doğuran bir manzara kar: şısında kaldım. Köyün dört öğretmeni derin bir alâka ile çocuğu odaya alarak ecza dolabının yanına yaklaştırdılar; bir ana, bir hastabakıcı şefkat ve ihtima- mile küçük yavrunun ebemmiyetsiz ya" tasını oksijen ile yıkadıktan sonra gü” zelce sararlarken, ben, arkadaşlık ve İş birliği üzerinde üç arkadaşile birlikte samimi bir kaynaşma tesis eden yaşlı başöğretmeni gıpta ile seyrediyordum. Biraz sonra işleri bitmiş, istirahat zamanı gelmişti. Bardaklarımıza doldu” rulan çayı içerken kendimi düşünmek- ten alamıyor, bu dört asil mürebbinin maksat uğruna, köyde MN bü yük ferağatı ölçmeğe çalışıyordum «li. şu saatte büyük şehirler gece a Dim” tina yeni giriyor. Binlerce neş eli insan eğlence yerlerine koşarak zevk ve neşe ararken, şu dört öğretmen şehirlerden, kasmabalardan uzak çıplak ve asırlarca ihmal edilmiş bir dağ başının akşamdan uykuya dalan sessiz ve ışıksız köyünde, İn hiçbir şi ei hissi a zın İsi bir ferağatla, mütevazi ve i e dee > haya EN 6 deca memnunlar ki. Zamanın akıllara durgun: İuk veren her türlü medeni vasıtaları, k ları, ya aşkının bu dört Sö relmere” verdiği teselli zev: kinin yanında çok küçülüyor. Çantam lan çıkardığım üç beş gün elki eek eri birisi birakıp diğeri e bu va zeteler onlara K uyanık ve genç muhtarı da bizimle beraber ve daha bir kaç köylü var. Bunların hepsi mektebin faydasını idrak etmiş insanlar Geç vakta kadar devam eden müsa» habe sonunda kanaatım bir defa daha kuvvet buluyor ki, köylü Cumhuriyetin feyiz ve nurundan istifade etmesini öğrenmiştir. Ertesi sabah, kahvaltı saalında mek»