e£ VATANIN İLAVESİ 20 - 6 - 1954 Deniz Kenarında Ne giymeli! e Hu M0 b an be ee e MK geg Ş ee n a a a — ae H ea EE ee WW — »e w aa e sa ea y B AA LA LA i eg aamu w lara yakışır. me pantolon dir. a Deniz kenarında oturanlar daima bir kıyafet seçmelidirler. süslü elbiselerle dolaşmak göze hoş görü mez. Orada çıplak ayak, sereserpe bir kılıkta Rgezilir. Pek genç kadınlar pantolon ve bilhassa dizden aşağıya inen kı- | saca pantolonlar giyebilirler, Bu kıyafet on- | 4 Resimlerde görülen kıyafetler bu yazı mahsus plâj kılıklarıdır. Çizgili ve bol pamuk blüzlar çok modadır. Diğer resimdeki empri- Blüz ise emprimenin renklerine uygun poplinden yapılmıştır. Bü kıyafetleri giyebil- mek için narin vücutlu ve genç olmak lâzım- Kötü rahat ve plâjda n Köyde İrlet ve genç kızlar gene pamuklu —kumaştandır bir R. E. Y. Fena Yapılmıyacak şeyler: 1 — Sandalyanın üzerine çök- mek, 2 — Bel kemiğini eğerek o- turmak, 38 — Mütemadiyen kımıldan- mak, 4 — Bacakları açıp ayakları iç tarafa çevirmek, 5 — Bacakları yılan gibi san* İyi Foena İyi | Zarif tavırlarla oturmağı öğreniniz dalyenin ayaklarına sarmak, 6 — Sırtı kamburlaştırmak, 7 — Vücudun arka tarafını çıkararak oturmak, 8 — Ellerini kalçalara daya* mak. Merdivenleri inerken de re- simlerde gördüğünüz çitkin ta- vırları takınmayınız. Resimde- ki gibi inmeğe çalışınız. Çamur banyosu tedavisi, bif; çok hastalığı iyi ediyor. Almanyada tatbikine başlanan bir usul, bir çok illet! tedavisinden gayri, kadınlardaki hormon faaliyetin! «Bütün yollar Romaya çı- kar» diye bir söz vafdır. Onu biz $öyle değiştirsek ve desek ki illetlerden kurtuluş için bir çoök yollar vardır. Uyar mı, üy* maz mı, orasını deşmiyelim, Fakat bildiğimiz şudur ki has- r türlü türlü yollardan yerek tedavi edilir. Birin2 saplanıp kalmanın doğru ol- madığını yeni yeni tedavi me- todlarının meydana çıkışından a oruz. Vâkıa burada bah- sedilenin çok eski bir mazisi vardır ama ondan yeni imkân- lar sağlamak vazifesi bugünkü tıibba düşmüştür. Bilindiği üzere romatizma ve kadın hastalıklarında eskiden- beri çamurun Şifali tesirleri görülmüştür ve bugüne kadar ondan şifa umanlar, umdukla- rını az çok bulmuşlardır. Bu- nunla beraber çamurla tedavi* nin eksik taraflarını gidermek için sarfedilen gayretler yeni üsülde «Çamuür tedavisinin» ge lişmesini sağlamıştır. Son senelerde ele alınan bu eski hikâye gayet hararetli a- raştırımaların konusu y tır ki şimdi ondan güzel ne celer eide edildiğini ruz. Puna göre sıcak çamurda son günlere kadar bilinmiyen bazı hassaların mevcudiyeti is- bat edilmiştir. Onun şifa kuv- veti tek taraflı değil, çeşitli- dir. Vücudur. dayanabileceği sı- caklık deretesi, muayyen ve mahdut ölçüdedir. Kan akımı- nın çoğalmasına yardım eden bu sıcaklık ağrı dindirici, ve yuümüuşaticı vasıfları — haizdir. Ayni zamanda onda iltihaplı deki sızıntıları. emmeye an bir hassa mevcuttur. â bunlardan «Humin asi- di veya kükürt» gibi kimyevi birleşikler, yahut da karınca- lanma tâbir ettiğimiz hâdise- nin müyvellidi olan «Karınca a- sidiv, sıcağın ciltte husule ge- tirdiği tahrişler dolayısile bir nevi elektriklenmeye, uzayıp gerilemelere yol açar, Sıcak ça muürda bulunan bu kimyevi hassalara şimdi bir de yenisi düzene koyuyor Çamurdan kurtuluş Hormon nevinden bir takım bileşikler çamurun ihtiva ettiği nebati maddelerde mündemiç- tir. İnsanın seksüel hormonları na yakın olan Çalışmaktadır, yahut bu tip dınlardaki hormon kifayetsiz- gidermekte ve cinsi rol oynamaktadır. Bütün vücudu içine alan çamur banyosu her mezkür birle- , Mmeselâ cinsi kuvvetleri ka yet üllerinde kuvvetlendirici bir bünyeye uygün gelmez, Çünkü teneffüs organlarından, kalbten ve kan akımından fazla iş ister. itibarla bazı kalb hastaları Bu ve- ya Marazlı bünyeler için mev- zit banyolar tavsıyeye şay an- dır, Yani çamuru yalnız has- talık merkezlerini tüne sür- mek lâzımdır. Bunu bil dok- torlar tayin ve tesbit edecek- tir. Vejetativ sinir sistemini hedef t böyle bir tedavi şekli vücudun içindeki merke zi tahrik ve tahriş etmek ga- etler in yesile _xapıîmnk"dıî'e _'dıfxı'f " Profesör Heard Tipuabi zie'nin aReflektöl Va SöyE diye ısıııılvx'ıdirdl:l vardır ki buralar îi ü bir müdahale il€ hE rik edilecek Ve 7& ıarını!i” murun Şifali hJSSauvlıfmı dalanacaktır, İS VA u M talanması halin lardan başlayan Ai lığın ve çamur 5:”' surların birleşme” yuvasını âdetâ tâbi tutmaktadir: r eks 4 d Sa mak gibi mclmîı"r h Burada 0 mitâ | kilde tayini li ” avisine U"dnğııe:lîş. r malı "“Esîl:] dına mahsus hi tf davisinde bu MTS slaniy0'” , faydalar Si!#ld"ı). kemiğine ârIf SI lık bir. avuf mafsallar I lerile iyi ed! sı şudur: sinir * tifade cderek. z rine varma lerine S v ; yeflek$ — yara e ? ;:muı'll or’bu ysv ımf bulunuğ l.m-sı'lîîe çe * eler h di ,.di' Jışan teda banyoları V* BİRAZ DA ZAYIFLARI DÜŞÜNELİM Bir çok kadınlar şişmanlık- tan şikâyet ediyor. Bir çokları da şişmanlam veya hiç ol- mazsa zayıflamamak istiyi buna çare bulmak is raz da onları düşünerek fayda- h bilgiler edinmelerine yardım edelim, Bazı kadınların köprücük ke- mikleri çok meydandadır. De- költe giydikleri zaman boyun- İa göğsün arasında derin çukur- lar göze çarpar. Böyle olanlar fazla yol yürüdükleri veya - yo- M Tucu bir iş yaptıkları zaman vücutlarının 0 kısmına — soğuk suya batırılmiş bir bez koyup bir müddet bırakmalıdırlar, E- sasen zayıf olan bu kısmın faz- Ja terlemesinin önü — böylelikle alınmış olur. Hafif hafif yapılan beden ha- reketleri vücudun —zayıf olan kısımlarını adaleleştirir.. Lâkin şaşmanlamak için pek fazla gay ret sarfetmeğe de gelmez. Son- ra bir kere yolu tutarsanız Önü- nü alamazsınız karışmam, R. E, Y. Karaköy, Eminönü, Türbe bitir (Başı | incide) tramvay ele geçirince adam mı oldun sanıyorsun?. Bak uçku- run sarkıyor, önü topla!. Hay- di eyvallah Tefik.. Karaköy, E- minönü, Sirke Şişhane yokuşunun Üüst bar şından bir Eminönü — yolcusu bindirdi. Düşkün kılıklı bir ih- tiyardı. Karaköy'de bütün yollar, boydanboya tıkanmış, Altıncı Şübe tekmil elemanlarıyle se“ ferber olmuştu. Kulakları yır- k sesleri ortalığı çın buna rağmen vasıtaların bir adım ilerleme- si kabil olmuyordu. Seyfi ara- bayla kaldırıma sokuldu. El frenini çektikten sonra: — Şimdi geliyorum, dedi. Tokatlı'dan bir ayran içeyim birader. Ciğerim yandı sıcak- tan., Gitti, geldi. Direksiyona 0- turmadan önce kaldırıma doğ- rTu seslendi: — Srkeci, Cağaloğlu, bel,.. Köprüyü geçmek 15 dakika sürdü. Bahçekapıya gelince, muavinin yanındaki — ihtiyar indi. Şoförün eline 25 kuruş werdi. Seyfi birden köpürdü: — Elli kuruş elli!.. Bu ara> baya elli dördün Desoto'su Tür- Sirkeci Cağaloğlu, derler, Yirmi beşe kapı açmam ben adama... İhtiyar, mazlum bir hal aldı — Ama ben her zaman hane'den Sirkeci'ye, yirmi bcşei geliyorum. — Senin yirmi beşe geldiğin vakitler, Galata taraflı çalışıyordu. Şi rüyü ikiye taksim ettiler. Fi- yatlar da elliye çıktı. Bir yir- mi beşlik daha elden gel baka- him. — Veririm ama, seni de Al- ftıncı Şubeye şikâyet ederim. — İstersen 36 nc: şubeye git. Orhan Beye bir de selâim sar- kıt, «Akrep Seyfi benden elli kuruş aldı» de.. Haydi çek a Cağaloğlu, Otomobil hareket ettikter sonra Seyfi yanındaki muavi ne dert yandı: — Bu seyrüsefer çok yapıyor bize birader, Ama artık onla: rın da borusu ötmiyecek, Bi | zim Şoförler Cemiyeti Adnar Menderes'e bir istida verdi | Polis, şoförlere efendi mua- | melesi yapsın diye. Altıncı Su be'ye Ankara'dan bir emir ge- ljnce o vakit cuk oturacaklar Türbe | Haydi Cağaloğlu, Türbe, Beya- zit bliür!..;