Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
Askeri durum Yazan (aa Sonan | Sovyet askeri teşkilâtı ne halde ? ugünlerde, Alman kaynakları: nin Sövyet askeri SEŞEEERRİ durumu hakkında yaydıkları dağınık haberler bir araya toplanıp güzden göçirllince, inkan hayrete düşmekten | kendini alamıyor. Bu haberlerin hu- Tâsası şuduür: 1 — Böovyetler harbin başındanberi toparlak hesap ( 20 milyon insan —- 25 bin tayyare -- 25 bin tank — 35 bin top ) kaybetmişlerdir. 29 — Olü Rus askerlerinin cesetle- Fi arasında 60 - 70 yaşında luyıı.ı lar görülmektedir; 8 — BSöovyet ordusunun askeri mel- busat ve teohizatı fTena ve noksan- dir; Rüs ölüleri arasında ayakların- da keçe çizmeler veya deri potinler bulunan askerlerin miktarı pek az- dir; 4 — Sövyet erdusunun İaşesi dü- Zenlenememiştir, evvelce tek tük gö- , ki Rus esirleri daha şimdiden gittikçe artan bir. yamyamlık salgınından behset- mektedirler; 5 — Alman genel kurmayında bu- günle kiş bilan- ÇoSU yapılmakta ve yapılan görüş- lere göre, Sovyet ondularında taar- rüz küdretinin kelimenin tam müâna- sile yıkılmış ve ölmüş olduğuna iça- . ret odülmektedir. Bir ordunun 26 mülyon kayıp ver- mest için hundan çok fazla kuvvetle dövüşmüş olması ieap eder, ki bu, değu cephesinde şimdiye kadar ol- mamıştır. Zaten Rusların N mülyen Tasaaı sölühlandirip müuharebeye at- trklarıma İhtimal verilemez. Bu iddialar Üzerinde münakaşa yürütmenin bir faydası da yoktur. Çünklü buğgün doğu — cephesinde iki ftarafın durumu, cereyan etmekte e- lan şiddetli taarruz ve müdafaa mu- harebeleri, cephe — gertlerinde — yeni harp için iki tarafın hummadı bir şe- kilde yaptıkları muazzam hazırlık- lar gözönüne getirilecek olursa, bu gibi deri karsılı doğru olur. Sovyet askeri teşkilâtının bu de- kündür; eğer Sovyet ordusu bu ka- dar zayıflamış — olsaydı, Almanlar bütün Avrupayı seferber etmeğe ve en küçük müttefiklerin insan yardı- mına lüzum görmezlerdi. Almanlar 22 Haziran 1941 deki askeri üstün- lüğe tekrar erlınekul:ln lı;r“:,a;. ahmışlardır. "i dbarişet, Rut askerl teşkilâtının 1941 haziranındaki Alman ordusun- Md“ı.kulblroıklhüvüş. meğe hazır olduğunu göstermeğe kü- fidir. rdir. Şi öl- sbat da etmişle pıp müvaf- çüde büyük tanrruzlar YERE ç rülmemiştir; fakat fak oldukları KÖ gösterdik ı:ık husunta — Kabiliyet pi inkâr edilemez. nııı:u.—m goyyet aakeri bi Blır:ıe: ne halde olduğunu, TU : yüs'atı ta- değil, Alman ld- mamile göster hü:'.: :':ilı:. Gislerda, tikideriii TERE ae ra ve realitey€ hi “wur. irliği âzalarına Istanbul — mintakası quın B N pasın Birliği Tekliğindeni L GSi yürürlü. Macaristan Ankara, 8 (ALA.) — Büyük Millet Meclisi bugün doktor Mazhar Ger- |menin reisliğinde toplanmış, Maca- |ristan ile aramızda mevcut 3 Mayıs Meclis müzakereleri ve Romanya ile olan ticaret ve tediye anlaşmaları bir ay uzatıldı |kıma dair kanun lâyihaları kabul e- dümiş ve Ankara dil ve tarih - coğ- ' rafya fakültesine bağlı bir «Türk In- kılâp Tarihi Enştitüsü» — kurulması ki kanun lâyi encü- !941 tarihli ticaret anl. bağlı |*a> ve &a 1> listesinde yazılı kon- | tenjanlar haricinde olarak Macarlar- |la mübadele edilecek demir ve çelik- | hakk menden gelen üçüneli maddesi okü- narak kanünün birinci müzakeresi ikmal edilmiş, Rumeli Demiryolları Her Macar |keza Türkiye - Romanya arasında Mevcut 26 Eylül 940 tarihli ticaret İve tediye anlaşmalarının bir ay u- p zatılması hakkında Romanya hükü- metiyle teati edilen notaların tasdi- işletme inin ve zıya ve İhasat tazminatına müteallik hâdle- İrl tadiline dair 3.259 numaralı ka- ıııuım ek kanim lâyihası talep Üzeri- |ne'bütçe encümenine gönderilmiştir. î Meclis, Cuma günü toplanacaktır. 'Nehru bir nutuk söyledi | (Başı 1 incide) #—?* lefetini sarih surette- göstermiştir. | Hindistan halkını, pâaniğe kapılma- |maya, bir yarden bir yere kaçma- maya, fakat nerede ise orada kal- : . , . Yenişehir cinayeti (Baştarafı 1 incide) X deı da Üçüncü masada kafaları çek- meğe başlamışlardır. | Iİçki âlemi böylece devam eder- ken Kürt Kemal bir ara, Müjgânrı davet etmiştir. maya ve ye davet ediyorum.» Yeni Delhi, 8 (AA) — Nehru, Hint köngresi Jera Kkomitesinde iki saazt daha müzakerede bulunduktan sonra in şahsl ilt Johnson ile yarım saat görüşmüş- tür. Cinna'nın — görüşmeleri Yeni Delhi, 8 (A.A.) — Müslü- manlar birliği reisi Cinna Cripps ve Wavell ile görüştükten sonra demiş- tir ki: «— Ingiliz hükümeti kat'i itiraz- larımıza cevabında Hindistan müda- faa bütün kleri temsil eden bir Hintliye verilmesine müuvafakat etmiştir. Öripps ile Wa- vell 'de bu muvafakat cevabıni teyit etmiştir.> Halifaks'ın sözleri Nevyork, 8 (A.A,) — Lord Hali- faks hir nutkunda demiştir ki: «— İIngilterenin teklifleri Hint partileri şefleri târafından reddedi- lirse Ingiliz hükümeti kendisine dü- şen vazifeyi büyük Hint partileri- nin yardım ve iş birliği olmaksızın Müjgân bu daveti reddetmiş, bu- na Sinirlenen Hacı Bayram, Susta- lıyt çekerek Müjgâna hücum etmiş, Kürt Kemal de: — Bize Tahtakaleli derler. Hep erkek adamlarım. Zibalılar gibi de- ğiliz... demiştir. Necmi, bu harekete öfkelenmiş ve masasından doğrularak: — Zibalılar hep erkek adamlardır, Asıl kalleşler sizin gibilerdir, diye bağırmıştır. Bünün üzerine kavga büyümüş ve iki masada bulunan erkekler birbir- lerine girmişlerdir. Bü arada Ahmet, Kemal ve Hacı Bayram, Necminin üzerine atılarak ellerindeki bıçaklarla zavallının vü- cudtnü delik deşik etmişlerdir. Necmi aldığı yaraların tesirile der- hal ölmüştür. Elindeki kanlt bıçaği- le kaçan Kürt Kemal, Gölbaşı soka- ğında polis Bdip tarafından yakalan- mıştır. Kemal de kavga esnasında a- vurdundan ağır surette yaralandı- ğından ifade veremeden Beyoğlu has- tanesine kaldırılmıştır. Ki_'ı_rı. Kemalin , arkadaşları fak ol hbaşarmak zorunda D da Hacı Bayram, v Pahalılığı Bağdatta .. * görmeli Başı 2 nclde) $ 'Türkle evlenmek İrakta makbul sayılır. Basrada tanıştığım — bir kaç genç, İstanbula gidip evlen, mek istedikleri için türkçe — öğ- renmeğe., başladıklarını — söyledi- ler. Türk karısı olanlara bir ne, vi aristokrat gözile bakılır. Fa- kat bayanlarımız için mesele biraz çetindir. Bir defa tesettür etmek, yani maziye doğru ve garip bir seyahate çıkmak var, sonra bâazt evlenmeler mes'ut bir yuva kurmağı temin etmekle be- raber bir çok defalar da koca ikinci, üçüncü defa olarak Türk karısının üstüne evlenmeği tabi görüyor. Bu şekilde de mesele, bizim bugünkü telâkkilerimizce alle kurmak şeklinden çıkıyor, para için birine satılmak gibi bir şey oluyor. Gözümün önüne (Üç saat) operetinde «Bağdada gidelim, Bağdada...» diye Türk dünya güzelini Bağdada götür, meğe gelen İrâaklı tipi geldi. Iraklıların bütün gençleri de- ğilse bile orta yaşlıları, Çifte ev- lenmeği çok tabii bir şey diye karşılıyorlar. Fakat şunu da SÖY, liyeyim ki insan İrakta dosğ bir muhitte olduğunu derhal du- yuüyor, Türkçe bilenler, memle- Basın :“"A rkadaşlarım Basın " pükümetter istiyebilmek mnameye göre kart ala- "i hazırlamaklığımız teye de adı yazılabi- &w“_.,g bir borcu ne hükümlerin- İçim bi nİZA takların VY Tâzimgejiyor" Teceklerin pirliğe nan olmaması bi DlNEER dendir. Kartlarının ah için hesap' Işiği eecikmemek yaması B ğ olanların punları'ne ; riCâ ederiz. tahsil görenler Ççok.... Hepsi cidden çok dost davranı, yorlar ve elden gelen kolaylıl; ve nezâketi gösteriyorlar.» Vapur Köprüye gelmişti, Ar- kadı eşyalarını bulmak kay- gusuna düştü. Ben de evden mat. baaya gelirken yoluma böyle bir Av çıkmasına sevinerek matbaa- nin yolunu tuttum. Faruk Fenik men kapatmaglâr” Sinemesinte BUGÜN Bir cok attt MAGDA göre »3 en son yarattığı: G| KÜ KIZLAR * gilmlerin füsunkür yıldız> WW inceden inceye — tahlit AŞK VE SEVGİ uo,çl;;u::. eser. a ÇENETDER gİN GÖNÜL VE KALPLERİNİ, de yi k Oğrendiğimize göre hâdise şu şe- kilde cereyan etmiştir: Hacı Bayramın Yakalanması Yenişehirde atlamıştır. O sırada oradan geçmekte olan po- lis men lu, tramvayı durdurarak Hacı Bay- rama tramvaydan inmesini söyle- miştir. Hacı Bayram birdenbire po- lisin cinayetten haberi olduğu zan- nına kapılarak titremeğe ve: — Ağabey beni ne için indiriyor- başlamıştır, Birdenbire rengi değişen ve bacak- Ziyetinden şüphelenen polis memu- ru: parayı da makbuzu kes, &onra yırt at, demiştir. Polis buna da razı olmayınca, Ha- c Bayram Tokatlıyan — sokağından aşağı doğru tabanlarını kaldırıp köş- mıya başlamıştır. Hacı Bayramla Ahmet kaçmağa muvaf- Çök enteresan bir şekil- cinayet — işlendikten sonra kaçmağa muvaffak olan Hacı Bayram, telâşla Beyoğlu caddesine Çıkmış Ve ilk rastladığı tramvaya başlamış sun? Beni bırak., diye yalvarmağa ları titremeğe başlıyan adamın va- — Gel de karakolda anlarsın, de. yince Hacı Bayram büsbütün kork- muş ve para ceZzası istiyorsan al şu VATAN BAŞMAKALEDEN DEVAM Adam arama F » idaresi (Başı 1 incide) — da ne gibi vasıflar arayoruz? Bu vasıflarda adamların yetişmesini teşvik etmek İçin, yetişenleri bu.l lup istifade etmek için, hizmetle- rinia karşılığını vererek verimle- rini artirmak İiçin acaba nclcrl yapmak lâzımdır? Umumi hayatta yvazifeye göre adam seçiminin dünyaca tanin- | mış bir mütehassısı var: Sir Henry | Bünbury... Dünyanın her memle- | ketindeki yeni gidişleri ilmi tet-| kiklerden — geçirmek maksadile Rokfeller'in parasile. kurulan bir müessese, bu zati 1938 de Türki, yeye göndermişti. Geldi, tetkikle- | rini yaptı, gitli. Bir tesadüf, beni | bu müstesna adamla tanışnrdı.î Türkiyede başlayan — dostluğumuz 1938 sonbaharında İngiltereyi zi- yüretim sırasında ilerledi. Onun| vasıtasile Şikagodaki Rokiellert müessesesile temasa geçtim. Bir | taraftan da Sir Henry Bunbury'nin | Türk idare makinesi hakkında hazırladığı raporun aslın! görmek ve not almak fırsatını büldum. Bu rapordan başka vesilelerik de bâhsettim. Fakat tekrarmnda > rar yok, fayda var. İngiliz mütehassısinin — vardığı kanaâte göre Türk inkılâbı büyük iyi işler başarmıştır, çok temiz n'- yet ve idealleri var, karşısında bir memleketin nadiren ele geçirdiğ eşsiz fırsatlar duruyor. Fakâat bü inkılâp en çetin bir takım davala- rın hakkından gelmekle beraber bir noktada bocalamıştır. ki bu, nun, varılacak neticelerin verimi üzerine hâkim bir te olabilir: Meziyetli adam yetişmesini ve,se- çimini yoluna koyamamış, tesadü- fe bırakmıştır. Tesadüfe bırakmak da hatır ve gönül, yâranlık, âmir, lerin huyuna gitmek, gösterişe sa- rılmak gibi gayeye aykırı ölçüle- rin alhıp yürümesine serbest im, kânlar hazırlar, gençlere pistonu olmayanların ileri gidemiyecekle- ri ze«anını verir, kendilerini hay- lazlığa ve açıkgözlüğe sevkeder. Mütehassısın fikrince, Türk me, müurlarımnın takibe mecbur bırakıl ölçü, işin asıl icabını düşü- et almak ve kesip atmak değil, «aman bana mes'uli, yet gelmesin, amaân söz — olmasın, aman hareketlerim kitaba uysun, aman âmirlere şirin görüneyim, kendimi göstereyim.» - endişesidir. Bazı memurlardan bir çoğu, ku- rülü üsüllerin icabı olarak, evvelâ kendini, sonra işi mec- buriyetindedir. Evvelâ işi, sonra kendini düşünen memur tipi, Tür- kiyede geniş ölçüde yetişmek is, tidadındadır. Fakat bu tip o ka- dar sıkıntiıya maruz kalir ki buü gibi misaller kimseye cazip — gö- rünmez. Bu yüzden de takım ha. linde- el birliğile çalışmak ve iş başarmak meyli yerine gösteriş meylt alır yürür ve memleket iş- lerinde istikrar ve devamlılık ek- sik kalır. Sir Henry Bunbury'nin tavsiye, si şu: Memur yetiştirmek, seçmek, sicil tutmak, yetişenleri teşvik et- mek, tayin ve terfi işlerini hazır- lamak üzere Başvekâlete bağlı merkezi bir idare kurmak ve ba, şına memleket'n en kudretli, en müstakil fikirli, en anlayışlı, en bükülmez ve dürüst adamlarımndan birini getirmek lâzımdır. Bu Ida- re; hatır ve gönül, yâranlık, mu- vakkat işlerdeki göz boyacılık ve gösteriş tesirlerinden uzak — kala, bilmelidir. Bütün tayinler ve ter- filer buradan geçmeli, yüksek me- muriyetler için bile muayyen va- siflara sahip bir, iki namzedi bu dalire tayin etmeli, seçim mutlaka bu namzetler arasından yapılma- lıdır.... Polis ind. Sütunlarımızda yer mahdut... düsü eceğ anlayınca düdük — öt başla- mış, bu sırada karşısına inhisar me- murlarından B. Bilâl çıkmıştır. Ka- tili yakalamak isteyen Bilâl, Hacı Bayramın sustalısını görünce çekil- miş ve bu syretle Hacı Bayram Ye- nişehire doğru koşmıya başlamıştır. Katilin peşinden koşanların adedi gittikçe artmış ve nihayet nefesi ke- silen Hacı Bayram polise teslim ol- müştur, Olü Necmi dün akşam geç vakit morga kaldırılmıştır. Fkinci hâdise Dün gece Unkapâanında bir ci- nayet daha işlenmiştir. Bir polis sivil taharri memuru, Unkapanın, da yakalanan bir esrarkeşi kara- kola götürmek isterken, esrârkeş polise hâkaret etmiş ve arâların- da şiddetli bir mücadele başlamıştır. Polis esrarkeşi tabanca — tehdi- dile karakola götürmek üzere be- linden tabancasımı — çıkârmıiş — ve haydi yürü bakalım diye tehdit etmiştir. Esrarkeş tabancadan korkmaya, rak polisin üzerine hücum etmiş, BU böğ y İn patlamış ve esrarkeş, tabancadan çıkan kurşunla kalbinden yarala- narak derhal yere serilmiş ve bir iki dakika içinde ölmüştür. 'Tahkikata bugün devam oluna- Mü ine dair etraflı münakaşalara girişmeğe im kân yok. Fakat fikrin esası çok doğrudur. Vazifesini normal — su- rette görenlerin terakkisini makül bir barem kanunu temin etmekle beraber meziyetlilerden — istifade etmek kapıları kapanmamalı — ve bunları işe sevkedip — ilerletmek lesinde umumi tlerin hakiki icaplarına halel gelmeme, lidir. Kapanması lâzım gelen bir kapı vardır ki o da hatir ve gönül ve himayedir. Hâlâ bütün halk ara- sında sevilmiyen bir memurdan bahsedilirken: «Filânın akrabası- dır, filânın dostudur, filânın sınıf arkadaşıdır. Bunun için ne' yapsa yerinde kalır» gibi fısıltılar duyu- luyor. (Baştarafı © melde) «-» NIZ 10 sayfa tutan ALdurrahmanın ifadesinin maznunlara tercüme etti- rildiğini . bildiriyordu. Geçen celsede tek tercüman olan Vehap Tebrizi'ye yardımcı olarak Eşref Demircan ad- h ikinci bir tercüman da mahkemece tâayin edilmişti. Yeni Teretimana Yemin Ettirildi Bu tercümana yemin ettirildikten sonra halp Hayrlinnisanin yazdıkla- ırı Pavlofla Kornilofa ruüsça anlatıl-| dr. Bundan sonra söz alan. Pavlof, perde perde yükselttiği sesile heyeti hâkimeye rusça şu maruzatta bu- hundu: Pavlof'un Sözleri — Dün bir istida hazırlıyarak mah- kemeye takdim ettiysem de üzerin- de bir muamele yapılmadan banı de edildi. Şimdi bunun yenisini ha- zarladım, Dâvanın maksada uygun bir şekilde inkişafını temin için icap eden ifadeler okunmadı. Tercüme keyfiyetine ayın ikisinde başlanaca- ği yerde ayın altısında başlanması Şimdiye kadar yalnız Abdurrahma- nın ifadesini öğrenmekliğime sebep oldu. Süleymanmım ne söylediğini bil- mediğim gibi diğer vesaikin de ne- lerden ibaret olduğunu bilmiyörum. Gerek kendi memleketim, gerek Türkiye, gerek dünya efkârı umumi- yesi bu mesele ile meşguüldür. Müda- faamı yapabilmem için bütün vesal- ke âşina olmaklığım lâzım gelir. Pavlof İstidayı Nereye Vermiş? Bu ifadeden sonra Sabri Yoldaş, Pavlofa istidayı nereye verdiğini soördü, Pavlof: — Iştida terciüman Vehap tarafın- dan mahkeme kitabetine verilmişti. Yine Vehap tarafından da iade edil di. Ayrmca Türk ceza mahkemeleri Bomba muhakemesi — Söylediklerinden — zaten deve olmadığı anlaşılıyor. Bunun tavzihi- ne lüzum yok. Kelime oyunları dü- vanın anlaşılmasına yaramaz. Ehem- miyetli şeyler Üzerinde durmak 1lâ- zımdır. Abdurrahmandan sormak is- tediği sualleri bildirsin. Kornilof'un Müdahalesi Bu gözler Pavlofa tercüme edilir- ken Körnilof bir söz isteme hâreketi yapmış, fakat Pavlof daha — evvel davranarak şunları ilâve etmiştir: — Kekza geçen celsede Kornilofu tanıdığımı ve beraberce çalıştığımı söylerken bir takım nüanslara dik- kat edilmemiş. Körnilofu — tanırım, 'Türkiyede ayni bina dahilinde çalı şıyoruz. Yalnız o harici iktısat kö- miserliğine bağlıdır. Ben ise doğrü- dan doğruya hariciye komiserliğine a bağlıyım. Ayni işte çalıştığımızın zapta geçirilmesi yanlış — tefsirlere yol açar. Kornmilof Konuşüyor Bu ifadeyi müteakip derhaf Kor- nilof söz alarak demiştir ki: — Mahkemenin şu Üç sebep yüzün- 'den tâlikmı isterim: 1 — Mahkemece bilindiği vechile Abdurrahmanın ifadeleri dün akşa- ma kadar tercüme edildi. Vaktimizi alan bu ifadeler bizi yormuş ve Üze- îrinde durmağa maddi imkân birak- lmımışur. Ayrıca Süleymanın ifade- lerine de ıttıla — kesbederek — önlara |sual sormak imkânını bulmaklığımız |azımdır. | Kornilof Hukuk Müşaviri Istiyor F 2 — 20 Martta cezâevi- müdürlü Fvasımne pullu ve türkçe yazılmış İbir istidayı müddelüumumi — muavini !Kcmıl Bora'ya verdirdim. Bu istida- | da Türk kanunlarını bilmediğim için bana bit hukük müşaviri verilmesini X rica ediyordum, hiçbir cevap alama- | dım. Nihayet #efarethaneye müraca- üsülü kanununun 215 inci maddesi-;“ ettim. Bir Rus hukukçusu, bir ne göre celbedilecek şahitlerin liste- | pürk hukukçusu kadar Türk kanun- si maznunlara verilmek icap eder. y »ing aşina olamıyacağından kend!-[ Bu liste bize verilmedi, Gerek bu se- sile duruşmalar — haricinde — istişare | beple, gerek diğer vesaikım rusçaya | gim bir Türk tercümesi için mahkemenin tâlikını | nuın tayinini rica ederim, kendi mü- rica ederim, dedi, Pavlof, bu ifadesinden sonra mah- kemede söylenilen bütün — sözlerin zapta geçirileceğinin bildirilmesinden mütehassis olduğunu, yalnız. geçen celsedeki ifadelerin tam olarak Zapta “dafaamı kendim yapacağım. Yalnız İonunlı istişarede bulurmaklığım lâ- zamdır. 3 — Ben de Pavlofun fikirlerine istirak ediyorum. Açık söylemek lâ- zım gelirse bu sadece bir formalite idi geçir Ş söyle- nenlerin aynen zapta geçirilmesinin unu, , Yalnız şahitlerin Ilstesi |gtebliğ edilmediği için şahitlerin bu- teminini istemiş ve geçen deki ifadelerinden bazılarının tashih edil- mesine müsaade edilmesini talep et- miştir. Hâkim verdiği tevapta demiştir ki: — Zapta, verilen ifadelerin hakiki bir hulâsası geçer. Çünkü bütün te- ferruatı zapta geçirmeğe imkâün yok- tur. Yanlışlar hakkındaki mütalâalar aynen zapta geçirilir. Verdiğiniz is- tidanın kabul edilmemesine imkân yoktur. Yalnız mahkeme kâtipliği istida kabul etmekten kanunen me- nedilmiştir. Mahkemeler suçlulara veya karşı tarafa her türlü teshilâ» tı gösterirler. Hattâ istidasız olarak talep edilen meseleleri dahi hallet- mek için uğraşırlar. Pavlof, Abdurrahmanın Şahsiyetini Çizeceğini Bildiriyor , Tekrar söz alan Pavlof, şahit lis- tesinin kendisine tebliği için mahke- menin tâlikinı istemiş ve Abdurrah- mandan bazı şeyler sormak istediği- ni ve bu suretle Abdurrahmanın şah- siyetini efkârı ümumiye müvacehe- sinde çizeceğini beyan etmiş ve tek- rar tercüme sakatlıklarına işaret e“ derek: — Meselâ, demiştir, geçen çelse. deki benim sözlerim «ben deve deği. lim, insanım> diye Dana tercüme e- dildi. Halbuki benim sözlerim şu idi, «benim deve olduğumu isbat etmek istiyorlar, halbuki beri z:;ı.g:nıımm ihtiyacrm yok> 3 b“ğ: bey:nıtı. hâkim Sabri Yoldaş şu yolda mukabele etti: i hakkında sık! bir prensip ::;:ıî ve bir çok mqmlekeilerl imrendireçek neticeler ılmıştıırvn Hiç bir nevi nüfuzun hiç bir . dama destek olamaması Ve umu_ mi hayatta uerlemedg ancak me' ziyetin ve hizmetin ölçü olması Türk inkılâbının mukaddes Pır keidesi halini almalı, buna el sür, meğe cür'et etmeği kimse hatırın> irememelidir. dağö:îî yapılırsa ve «piston» de- nilen himaye usulile hedefe varı, lamayacağı gençler arasında- iyice anlaşılır ve halka dâ emniyet ge- lirse Türk inkılâbı çok mühim bir merhale daha aşmiş olur. | ni talep ederim. | Bu ifadeden sonra da hâkim, Pav- İlofa, neler sormak istediğini bildir- | mesini söylemiştir. Pavlof, tercüman 'Vehıp vasıtas'le şu cevabı. - vermiş- tir; j Abdurrahmanın komünist par- tisi ile hiçbir zaman alâkası olmamış- |tır. O komünist maskesinden istifa- | de ederek tahrikât yapmaktadır, Bu- nu, soracağım suallerden sonra bilâ- hare isbat edeceğim. Abdurrahman Kızarıyor Abdurrahman kızarmağa başlar- ken Pavlof suallerini sormağa de- vam etti: Pavlef'un Abdurrahmana Sorduğu Sualler 1 — Abdurrahmanın gerek Türki- yedeki, gerek Yugoslavyadaki komü- nist arkadaşları kimlerdir. ? 2 — Abdurrahmanı, Fahri Başko- milediç ile kim tanıştırdı? 8 — Abdurrahman, Fahrinin hu- susiyetlerini ve eşkâlini tarif etsin, 4 — Abdurrahman, Niyazi Yaku- boviçle konuşmuş mudur? 5 — Yugoslavyadan bavulların Moskovaya gitmesi için mektuplar kimin tarafından gönderilmiş, hangi adrese gelmiş, kaç tanedir, Yugoslav- yaya hangi adrese mektup yazıldı? 6 — Abdurrahmanm söylediğine göre Ömerle arasında büyük bir sa- mimiyet mevcut imiş, Ömer ondan bir şey gizlemezmiş. Omer komünist imiş. Soruyorum: Ömer ne zaman ve nerede komll- nist partisine girmiş ve onu kim tavsiye etmiştir? Omerin parti bi- leti var mı idi? Varsa numarası kaç- tı? Bunları da Abdurrahmanın bil- mesi | » Komi mesi mucibince her komünistin bir iş yapması icap eder. Omer burada veya Yugoslavyada ne yapmıştır? Hiçbir komünist âza partinin milsa- adesi ol tini terkede- Eüir hiübadelesi (Baştarafı 1 incide) (/) mışti. Mübadele işini garnizon kö mütanı Kemeral Hakkı Akoğuz adi- na İzmir mayin grupu Kkomutam Yartfy Cevdet Ulutanrınım relsliğin- Ge heyet tam saat yedide Llando- veri Castle Ingiliz hastane gemisine çıkarak karşılandılar. Mübadele he- men başladı. Adı okunan esir Kızılk: hâç mümessilinin bulunduğu masaya Beliyor ve kendisi olduğunu söylüye- rvek Bayraklı vapuruna geçiyordu. Italyan hastane gemlisnde — ikisi albay, ikisi yarbay olarak yaralı 80 ve sıhhiye memuru olarak 69 Ingi- Hiz, Ingiliz hastane gemisinde yaralı ve hasta olarak 344 Italyan subüy Ve er, yaralı olmiyan ayrıca 75 sü- bay ve 500 er mübadele edilecek. İzmir, 8 (AA.) — Anadolu a- ajnsının hususi müuhabir! bildiri- yor: z 129 İng'liz harp esirini te- şiyan — Bayraklı vepuru — Llan- davery , Castle'e yaklaşırken mil- N şarkılar söyliyerek — gemileri- ni selâmladılar. Gemideki İngiliz- ler de arkadaşlarını hurra sesle- rlle karşıladılar ve keadilerine İn, giliz s'garaları attılar. Harp mre- lülleri bunları hemen yaktılar ve büyük bir heyecanla içerek ağır ağır gemilerine çıktılar ve büyük bir samimiyet ve iştiyakla kürşr- lanârlar. 844 kişilik son İtalyân kafilesi de Bayraklı vapuruna bindi. En niheyet sıhhi vaziyetleri en ağır olan 37 malül esir hususi bir * sandık içire konularak vinçle bü- yük sala indirilmeye başlandı. Bu tertip her iki dakikâada iki hastı- nin naklini temin ediyordu. İng - lizler bu sakatlara büyük bir şef- kat gösteriyorlar ve kendilerin 't en ufak şekilde incinmesine moy- dan vermiyecek bir itina ile he, reket ediyorlardı. Daha dün dün- yanın hiç bir zaman görmediği bir cidal içinde birbirlerile boğuşan bu adamların, Kızılhaçın ulvi hi, mayesi altında yaptıkları bu müş. fik yardım hakikaten göz yaşar- tacak bir manzara teşkil ed yor- du. Esirler tamümen gemilerine yer leştikten sonra İtalyan ve İngiliz konsolosları gemilere giderek oesir- lerin hatırlarını sordular ve hedi, yeler dağıttılar. mu Yugoslavyadaki — arkadaşlarım | gibi Pavlof da, Kornilof da çok iyi | bilir. Burada hıçkırıklarmı — tutamıyan Abdurrahman sözlerine şöylece de- vam etmiştir: — Burada henim komünist arka- daşım yoktur. Buradakilerin ancak kitâbi malümatları vardır. Yugos- lavyada da bu fikri taşıyanlardan dostlarım var, Meselâ lise talebesin- den Nihat Moleneviç ve Kral Alek- sandr medresesini bitiren — Halimiç var ve dedikleri gibi Ömer de bun- Jarın arasındadır. Geri — kalanların isimleri hatırıma gelmiyor. Gerek ©mer, gerek lise talebeleri komünist partisine qıhlı değildir. Onlar küçük gruplarda çalışırlar, ÜUniverslte tâ- lebelerinden direktif alırlar, Burada kömünist fikirli olarak ta- mıdığım ve evvelce de isimlerini söy- Tediğim Celâl, Muammer, Hüsnü ve Vahit var. 2 — Süleyman bana gelerek mek- tuplarını yazdırırdı. Bu mektuplar. da benden Fahriye bahsetmişti. Yu- goslavyaya gittiğim zaman Fahri, 'Teki ismindeki biri ile beni buldu ve benden bavulu Süleymana götürme- mi rica etti. 8 — Fahtinin eşkâlini, Korniloafla Pavlofun eşkâlini târif ettiğim kadar vuzuhla bildiremiyeceğim. Çünkü &- radan üç sene gibi uzun bir zaman geçti. Ayni zamanda Fahriyi yalnız iki defa gördüm. Hatırımda kaldığı- na göre Fahri uzun boylu, uzunca si- malı, dolgun yüzlü, oldukça şişman, siyaha yakın kumral ve hiç dökül- memiş saçlı, Karadağ tipli bir a- damdır. Gözünün rengini — bilmiyo- rum. 4 — Niyaziyi hiç görmedim. Istan- bula gelip gidişini Süleymandan ha- ber alırdım. 5 — Mektuplar Priştinede avukat kâtibi Başkömtilediç vasıtasile Fah- ri'ye adresile 939 sonbaharında ya-, zılmıştır. Cevaplar bana değil, Sü- mez. Ona bu müsaadeyi hangi parti vermiştir? Eğer Ömeri buraya Yu- göslavya komünist partisi — gönder- miş ise burada Ömere ne gibi Vazife verilmiştir? Abdurrahmana soracak başka Su- allerim varsa da bunları Süleyma- tipinin vasıfları olm lıdır. Böyle olunca açıkgözlük ve gösteriş ye- rine bu güzel kıymetler itibar bulmağa başlar ve çok hayırlı bir Halk Partisi, meb'usluk nüfu- zunun hususi menfaate âlet edil- moda halini alır. Ahmet Emin YALMAN D XENATEEEAE A LARENSLARENIR G E MEÇHUL DOKTOR FAY VRAY — LİONEL ATWİL LHAMRA'de BU AKŞAM 9 da Mevsimin en meraklı < heyecanlı büyük filmi Meziyet, — memlekete .h'iîn"- nın ifadesini okuduktan sonraya bi- mes'uliyet taşı "' c e b Fakıy , feragat bu Mahzuer Yok BSöz alan müddelümum! Cemil Al- tay da suallerin sorulmasının Pav- lofun müdafaasma taallük ettiğin; den Abdurrahmana sonmasının bir mahzuru olmadığı mütalâasında bu- lunmuüş ve sörülan sünller hakk ley gelirdi. 6 — Ömer, partiye girmemiştir. Girseydi bana göylerdi. Türkiyeye herhangi bir maksatla gelmemiş, yal- mer bu müaktatla memuriyete gir- mişse de Pavlof ve Kornilof tarafın- dan © işten çıkarılmıştır. Kendisi s0' fikirler sahibi idi. Vakit 12.30 a gelmiş olduğundan heyeti hâkime 14.30 da toplanmak üÜzere celseye nihayet vermiştir. Ikinci Celse Öğle tatilini müteakip saat 13.830 dan İtibaren ÂAğırceza salonu tekrar sür'atle dolmağa başladı. Sâmlin bir taraftan not almakta olan Ab- sıra ile şu pları ver. C g in ayakta yesteri daha mahkeme başlamasına Tam 14.80 da maznunlar sıralarına 1 — Ben kimseye fanâlık yapıl- masmı istemem. Hazırlrk tahkikalı #rrasında da zabıta benden €«Ses> ve €«Yeni Yöl> meomunaları hakkında Bualler sarmuştu. Ben belki çok fe- nalık işledim,''Yakat kimseyi itham altında bıraktırmak istemem. Benim nasıl yetiştiğimi ve nasil bezalduğu- t ve heyeti hâkime ile müd- delümumi muavini yerlerini işgal et- tler. Rels Sabri Yoldaş, Süleymâna: — Ben üöğleden evvel söz istemiş Süleyman: hi — Bir noktayı tavzih. edeceğim, (Lütfen sayfayı çeviriniz) İ 2 MP nız tahsilini yapmak istemiştir. O- X D bir saat varken yerlerini almışlardı. KA tin, ne söyliyeceksin? diye sördü, j