UN VATAN rikanın . . ziyeti Yazan: E, H. hın bundan bir se- Lelki vaziyetile bu- hi mukayese ede- idemokrasinin her âdım daha attığını ddialarında yanıl- ilamak — için; bu- lgrafları arasında umumiye enstitü- ketine bir göz at- değil yalnız yuka- | yürütenlere, hat- larbe girmemiş ol- barbin — içindedir, iyenlere bile hak vvettedir. adaki harbin baş- 'bugüne kadar A- seti durmadan İn- inkişaflar kaydede 1 «İngilterenin sa- Hatmıyan kuvvetli |haline sokmuştur. lleri, arasıra bize ııllup müessesesi- çık bir surette gös- | son cümhurreisi 1 sırada birçok krat partisinin ve igiltereye her türlü olmasına müuka- İtciler partisile bu- Willkie'nin böyle ik aleyhinde değil- hususunda daha nu zannediyor- ikanın Londra se- in de müfrit aleyh- iğu hissi uyanmıştı. #nnedy seçen gün hutukta böyle dü- hıldıklarını açıkça l du. İ lzeme kiralan- re edilmesi husu- — penetitüsünün anke- partisinde yüzde etçiler partisinde lehte rey veril- ir tebellürü karşı- tarafı ve taraftar- r hâlâ Amerikanın 'âreti ve hattâ bu va- 1 eride ne şekil ala- en ufak bir şüphe 'et etmemek elden | w# Asası Satışları M Ediyor Pit f yirmi milyon kiloyu gelen haberlerden hnuniyet verici bir larm da pek hararetli am — etmekte olduğu —— tatürk Müzesi A,) — Atatürk müze- j için belediyece satın kordondaki Atatürk b Yete başlanmıştır. Bu 'e bulunan pek çok hetli eserlerin tasnifi idir. —— Jİİ A ı' lı . Oplantısı iyeti umumi meclisi, (devri Üçüncü yı- ötle Üçüncü yılmın şu- ilk toplantısı 3 şu- ktır. | lâ Ddl senesi bütçesi kati hesapları daimi atası tetkik edilecek- Deniz Klü'h ü Meselesi Klübü Kuranlardan Biri Şimdiki İdare Heyetinin İddialar na Karş Ne Diyor? Deniz sporlarını ihya gaye:île Balkanlarda, hatlâ Avrupacğa bıılıe eşine nadir tesadüf edilir bir mü- kemmeliyette teşkil edilen Mod.a deniz kulübünün, kapanma teh.lı—. kesile karşı karşıya kalması, bizi üyük bir hassasiyetle yazı yazmı- Ş:y::lîıketmiç ve bu haklı 'endigc- mizi bu sütunlara geçirmiştik. Dç- niz kulübünün eşyalarının haciz idaresiz ellerde yıkılmıya mıhko_m bir hale geldiğini de ilâve etmiş- ukıBu yazımız Deniz kulübü ida- ye heyeti âzalarını bir_pa'rçn si- nirlendirmiş olacak ki; imzasız bir mektup aldık. Bu zevat haczi varid görüyorlar, fakat bu hale düşmenin mesuliyetini eski ıdış!e.- cilere, kuruculara y'üklemf-k' isti- yorlardı. Eski idare heyetinin 73 bin liralık bir varidat temin et- mekle'beraber 43 bin lira da borç bıraktıklarını bildiriyorlardı. — 73 bin liralık bir varidat temin edilmiş, fakat, bu para ile ortaya büyük bir eser konduğunu..ıesısnl. tefrişat, ilâvei inşaat, demz_ vası- taları masraflarının bu 73 bin lira jiçinde bulunduğunu da unütüyor- v l”gîer şeyi bir tarafa bırakalım. 73 bin İliralık bir teberrü kaydet- menin ne kadar büyük bir şey ı_ıl-' duğunu da yeni idare heyetini teşkil eden zevata hatırlatmak is- teriz. Bunun büyüklüğünü kendi- lerinin varidat membal bulama- malarile de tezahür etmektedir. Deniz kulübünün imzasız mek- tubunu sütunlarımıza geçirirken, cevap vermeyi de bu kulübün ku-4 rucularına ve eski idarecilerine bı- rakmıştık. k Dün eski idare heyetinden, ve bu kulübün kurucularından bir zat ile konuştuk. Bize aynen şun- ları söyledi: R — Gazetenizde ve diğer gaze- telerde yapılan hücumlar, kulü- bün eşyalarına haciz konduğunun haberi karşısında, Deniz kulübü- nü bugün idare edenler namına verilen cevapta, kulübün bu hale düşmesine sebep olarak, bize es- ki idare heyetinin açtığı gedikler igösteriliyor. Bü gedikleri kapa- yamamışlar da bu vaziyet tahad- | düs etmiş. Bu arada da ortaya ba- zı hesaplar koyuyorlar. Biz kulü- bün idaresini, bu zevata bırakır- ken, memleketin tanınmış simala- |yından mürekkep hesap müfettiş- İlerinin raporile kongrece ibra edil- dik. Ortada bir hâdise var. Fakat müdafaa yapılırken, eski idare |liyet yüklemiye kalkmak ve bu su- retle münakaşa mevzuu açmakta- ki mânayı anlıyamıyoruz. Kulübün dertlerini, hayati me- selelerini dışarıya sızdırmadan, içimizde halletmek prensipimiz olduğu halde, çok çirkin bulduğu- muz, ve hayret ettiğimiz bu cü- retkârane ithamlar — karşısında maalesef cevap vermek bir zaru- ret olmuştur. Bugünkü idare he- yeti arasında bizim aramızda da çalışmış ve yapılan işlerden ma- “üman olan arkadaşlar var. Bu it- hamlardan onların haberi olmadı- ğ muhakkaktır, Ve mektup ya- zilirken görmedikleri de anlaşılı- |yor. Çünkü gösterilmiş olsa idi; ortaya böyle gülünç bir müdafaa mektubu çıkmazdı. Bununla bera. ber, biz hesap vermekten çekin- miyoruz. Makul suallere her an için cevap verecek vaziyetteyiz. İmalı bir,şekilde ve kendilerini mazur göstermek için bizim açtı- |ğımız gediklerden, elde bulunan vesikalardan bahseden bu zevat- tan, her şeyi bugün açıklığı ile or- taya dökmelerini şerefli insanlara yakışacak bir dürüsti ile bekliyo- | ruz. Bunu beklerken, kendilerine de |bir sual soracağız. Kulübü ne şe- kilde teslim aldıkları hakikate uymıyan rTakkamlar da |zikrettiler, Bu idare heyeti, vazi- fe deruhte etiği günden bugüne kadar, iki senelik bir zaman için- de aldıkları günkü vaziyetle bu- r'günkü vaziyeti bildirmelerini isti- i | yoruz. Kulübün idari vaziyetinin ne tazaman ödeyen ve büyük bir alâ. ka gösteren âzalarımızın takdiri- ne bırakıyoruz. Bölgemizde |* Dün açılan Karikatür sergisinden bir köşe Karikatür Sergisi Açıldı » Sergi Birinci Türk karikatür sergisi dün akşam saat 18 de şeyoglu. Halkevin- binasında davetliler huzurile açılmış- tır. Bu münasebetle Parti idare he- yeti reisi Reşat Mimaroğlu davetli- lere bir hrtabede bulunmuş ve Şun- ları söylemiştir: — Aziz arkadaşlar, receği gürür kadar g Jışan vatandaşların ilminin, fAbiki ve ün gitgide Y görenlere ve- Gösterenlere de irfaninin Haklı Bir Alâka Uyandırdı mi Rıza Ayça, Abidin Dino, Salih Erimez, Bedri Eyüpoğlu, Muvaffak İhsan Garam, Zahir Sıtkı, Sedat Nu ri İleri, Fikret Muallâ, Mazhar Nâ- zım Resmor, Rauf İsmet Ulukuvvet, Orhan Uralın eserleri teşhir edilmek tedir. İstanbulu Sevenler Klâbü Merkezi Türkiye Turing ve Otomo- bil ve gayesi imar bu vefececlndon şüphe fı:ıîinm muhteviyatı bü vadide ça- olduğuna delâleti itibarile blzim için ve bütün yatandaşlar için — iftihara er.> i değerginîn açılış merasiminde vali Lütfi Kırdar, Örti idare kumandanı nkal, Üniversite rek- törü Cemil Bilsel, gazeteciler ve da- vetliler hazır bulunrnu'şlardır. Sergide Cemal Nadir Güler, Ali Rıza Artur Nec- dan ibaret olan «İstanbulu Sevenler Grupu>» bu mühim ihtiyacı takdir ve altma alındığını yazdıktan ,om;_!hcyclinc hücum etmek ve mesu-ı yazılırken, | olduğunu kulübe hesaplarını mun- | | HÂDİSELERİN PEŞİNDE a BHU Bir Saatte Dünya- da Neler Oluyor? Stokhilm İstatistik Mmerkezi ofisi, |bir kaç milyon kurona mal olan ga- |rip bir tetkikte bulunmutur. Bu tetkik iki sene sürmüştür. Zira, yalnız İsveçte değil, bülün dünya memleketlerinde yapılmıştır. Mesele, bir saat içinde bütün dün- yada neler — yapıldığını tamamile | değilse de tahmini olarak tayin et- İıııı:k... İşte varılan netice: 60 dakikada 4600 kişi ölüyor ve 5400 çocuk doğuyor. 198,000 cinayet qvı- ecürüm İşleniyor ve 177 bini, yani |9 da 8 1 ceza görüyor. 80 milyon kilo patates, 25 milyon kilo ekmek, 8 1/2 milyon kilo balık, 8 milyon 600 bin kilo et, yeniyor ve 100 ton şeker sarfolunuyor. 180 ton tütün içiliyor, 125 ton kö- Ümür've 160 ton madeni yağ yakı- hyor. | Bundan başka, bir şaatte 7500 oto- Dmaobil, 2000 ton kâğıt imal olunduğu |da hesap edilmiştir. Bu kâğıtların Dmühim kısmı gazeteler — tarafından sarfolunuyormuş. Sonra bir saatte, 87 kilometre bo- yunda sinema filmi kullanılıyor ve 1 milyar 200 milyon mektup, 115,000 telgraf gönderiliyormuş... Almanya Manganez Harbi Açtı! Hatbi idame — ettirebilmek için petrol kadar ehemmiyetli bir madde daha vardır ki, o da manganezdir. Manganez olmayınca demir sana- yli felce uğrar, Top, tüfek, çelik lev- ha yapmak imkünı kalmaz. İngiliz- ler manganoz ihtiyaçi ni Hindis- tandan temin ederler. Hindistan, bü tün manganez istihsalâtını Süveysş yoluyla İngiltereye gönderir. Alman denizaltıları ise bütün de- niz yollarında pusu kurmuşlar, man- |günez yüklü —gemileri — bekdiyorlar. Petrol harbine karşı manganez har- ile mukabele etmek istiyorlar. Dünyada, senelik manganez istih- salâtı 8,500,000 - 4,000,000 — tondur. Büyük Britanya imparatorluğu Hin- distan, Cote de VOr ve Mısırla bera- ber, bunun hemen hemen yarısını istihsal etmektedir. Amerika Otomobil Yerine Top Yapmıya Başlıyor Ditrolt sanaylçileri, büyük atomo- bil i, 81 - tibâaren otomobil yapmamıya ve bü- tün mesallerini milli müdafaa ihti- yaçlarının teminine hasretr iye ka- rar vermişlerdir. Otomobll fabrikaları tayyare mo- törü ve tayyare yapıyorlar. «General Motâr» ve «Chrysler» fabhrikaları mühim bir otomatik top ve tayyare top siparişi almışlardır. Şimdiye ka- dar bunları, mahdut miktarda olmak Üüzere Golt Fireame fabrikası imal ediyordu. Üçüncü bir fabrika Bendiks Co. şirketi de bir top siparişi olmıştır. Bu suretle Amerika otomobill fabri- kalarının hemen hepsi harp sanayli ile meşgul olmıya b ş Tarih boyunca, yeni bir dev- let kuranların, askeri, idari, zirai, iktısadi, sınai sahalarda büyük teşkilât vücude getirmek vazife- |sini üzerlerine almış olanların karşılaştıkları en büyük zorluk, herhangi bir işin başına, o işi en iyi başarabilecek bir adam bulup koymak meselesi olmuştur. Sebebi de şudur: Tabii istidat- lar yeryüzündeki insan sayısı nis- betinde muhtelif ve birbirinden farklıdır. Bundan başka, (insan) denilen mahlük, sun'i kalp yap- mağa kalkışan maruf Amerikalı doktor (Aleks Karel) in sandı- ğından daha karışık bir ma, çözülmesi çok zor bir kör düğüm, halli muhal bir hılkat mu. 1 adelesidir. Muayyen bir zamanda | belli ahval ve şerait içinde melek- ler gibi sakin ve zararsız yaşayan | bir kimsenin, zaman ve muhit de. | gişince birden (şeytan) olüverdi. gini, dizinizin üstünde uyuyan bir kedi gibi munis ve sessiz iken, yır- tıcılıkta sırtlanlara taş çıkartacak bir hal aldığını görerek hayretler içinde kaldığınız olmuştur. Şarkın bazı büyük filozof muta. savvıfları, (insan) a (âlemi sa- | muam- | Yazan : Cemal Bardaktı Eski Konya Valisi makta büyük meharet ler. Ve işte (emaneti ehline), va. zifeleri lâyıklarına tevdi eyle- menin, yani eskilerin (takdiri ri- cal fenni) dedikleri (adam tanı- k) bilgisini elde etmenin güç- de buradan doğar. Bir memurun, bulunduğu vazi. fede çok iyi muvaffak olduğun- dan cesaretlenerek ona, işgal sa- hası daha geniş, ve daha mesuli- yetli diğer bir iş verirsiniz. Bir müddet sonra bu zavallının yeni vazifesinin ağırlığı altında çöktü- ğgünü, işleri de içinden çıkılmaz bir hale soktuğunu — görürsünüz. Diğer bir memur, bir âmirin kon- trolu, sevk ve idaresi altında mü him başarılar meydana getirir. Fakat müstakilen bir iş başına ko. nulunca afallar, apışır kalır. Her millette olduğu gibi eski zamanlarda bizde de, hususile âmme hizmetlerinin ehillerine e- manet edilememesi büyük zarar- | uğramıştır.. s » ç gösterir- | cnda, İngilterede teşkil edilen | gir) derler, Bu tabirle (insan) ım lar vukuuna sebep olmuştur, Bal- kâinatın bir zübdesi, hulâsası ol- / tacılardan sadrazamlığa getirilen. duğuna, yani bu küçük mahlükun tekmil tabii kuvvetleri, bütün ma- denlerin, nebatların ve hayvanla- rtın vasıflarını, huylarını nefsinde toplamış bulunduğuna işaret et- mek isterler. Fakat bu kuvvetler ve vasıflar hep birden ve aynı za- manda faal bir halde bulunmaz- | lar. Bunlardan biri veya bir kaçı | hareket halinde bulunurken diğer- | leri uyur. Sonra her insanda faal olan kuvvetler aynı değildir, baş- ka başkadır. Yer yuvarlağının taşımakta ol- duğu insanlar üzerinde bir göz gezdirirsek görürüz ki bunlardan bazıları (hararet) adını verdiği- miz tabit kuvvet gibi sıcak, buz gibi soğuk, (ziya) gibi parlak, elektrik gibi kudretlidir. Fakat kendisine dokunanı çarpar, ba- sığmaz. Saf bir pırlanta gibi. göz kamaştırır. Çelik gibi serttir. Bir kısmı arslan gibi cesur ve vakur, kaplan gibi saldırıcı, yır- tıcı, tilki gibi kurnazdır. Veya yı- lan, akrep gibi yerlerde sürünür; fırsat buldukça sokar, zehirler, | öldürür. Ve yahut köpek gibi| yaltaklanır. Kimi de koyun gibi halim, selim ve itaatlidir. Bazısı deve gibi kin güder. Horoz gibi döğüşken, tavuk gibi doğungan- dır. Kimi papagan gibi kendisine belletileni anlamadan tekrar eder durur. Tavus gibi sesinin, ayak- larının çirkinliğini görmez de üs- tünün başının süsüne, zinetine ba- kar böbürlenir. Bazıları da şairin: Gülşeninde âlemin bu sırra ermez 8,00 Program, 8,03 Ajans haber- leri, 8,18 Hafif program (Pl.) 8,45/ 9,00 Ev kadını - Yemek listesi, 12,80 Program, 12,33 Şarkılar, 12, 60 Ajans haberleri, 13,05 Şarkı ve türküler, 13,20/14,00 Karışık prog- ram (P1.) 18,00 Program, 18,03 Müzik: Rad- yo Sving kuarteti, .18,30 Şarkı, türkü idrâk eden bütün Ş ©e müra- caatla kendilerini bu yüksek gayenin husulü için fiilen yardıma davet ey- ler. Azalık aidatı senede beş lira. Tu- ring klübün Beyoğlu İstiklâl cadde- ginde S1 No. da bulunan idare mer- kezinde kabul olunur. veta , 19,00 Fasıl heyeti, 19,30 Ajans haberleri, 19,45 Peşrev, semai ve şarkılar, 20,15 Radyo Bgazetesi, 20,45 Temsil, 21,30 Konuşma, 21,45 Radyo salon orkestrası, 22,30 Ajans haberleri, 22,45 Radyo salon orkes- trası programmın devamı 23,00 Dans müziği (Pl,) 23,25/23,80 Kapanış, hiç kes Zaglar âzade-vü. bülbül giriftarı kafes Beyitile işaret eylediği gibi bül- bül gibi şakır, fakat kafese hap- sedilir. Diğerleri kargalar gibi kötü seslerile kulakları — rahatsız ederler, ama serbest — dolaşırlar. Bazı kimseler de Nasrattin Ho- canın hindisi gibi düşünür durur- lar. Kendimizi ve etrafımızı tetkike devam ettikçe bu misalleri istedi: ğimiz kadar çoğaltabiliriz. Cemad, nebat, hayvan .dediği- miz mahlüklar mahiyetlerini gi liyemezler. Oldukları gibi görü- nürler. Bu sayede onları, yara- dıkları, yapabilecekleri işlerde kullanmakta hataya düşmeyiz. Fakat insanlar akıl, fikir, mantık, muhakeme sahibi olduklarından hakikt tınet ve cibilletlerini, ba- riz ve galip vasıflarını sakla- zıları da (cıva) gibi ele, avuca| (Reisülküttaplığa - Hariciye Na- zırlığına), mükemmel cirit oy- nadıkları için ordu kumandanlık- larına, valiliklere, bir kayık kul-| landığına bakılarak kaptanpaşa- | lığa, dalkavuklukta hüner nahlbi[ ler, iyi kılıç - kullandıkları içinı HERİNSANIN Taşıyabileceği Yük Loyd Corc'un Fikri Şudur: Vagonlara Kaç Tonluk Olduğu Yazıldığı Gibi İnsanlara da Yaftalar Asmalıdır oldukları için şeyhülislâmlığa ta- yin olunanlar yüzünden bu mem- leket ve millet sayısız felâketlere | Geçen Cihan Harbinde |çılara zaferi temin eden amiller | Mühimmat nezaretinin de mühim bir mevkii vardır. Yeniden kurul- ması icap eden bu nezarete tayin (olunan (loid Corc), hatıraların- |da, her şubenin ve işin başına, en ziyade muvaffak olacak adamları bulup koymak hususunda çok sı- (kıntı çektiğini ve — memurların mevkilerini sık sık — değiştirmek |zorunda kaldığını söylüyor. — O- nun vardığı kanaate göre, vagon- ların bir tarafına taşıyabilecekleri yük mıktarı işaret edildiği gibi, insanlara da kabiliyetleri derecesi- ni, tahammül edebilecekleri mesu liyet nisbetini gösterir bir levhı |asmak lâzımdır. On tonluk bir va- gona on beş ton yük yüklenirse | yolda kırılır, parçalanır. Eşya vak tinde mühalline yetişemez. En- kaz temizleninceye kadar da nak. ıliyal sekteye uğrar, Bunun gibi ir memuru da tahammülünün üstünde mesuliyet altına koymak hem onu ezmek hem de âmme hizmetlerinin berbat bir şekil al- masına, gecikmesine sebep olmak demektir. Fakat maalesef insanla. rın hakiki kudret ve kabiliyetleri- ni, istidatlarının mahiyetini anla- mak, ölçmek her kula nasip olu: nimetlerden değildir. ŞU.DAN BUNDAN İpek Çoraplara Veda Milyonlarca Amerikalı bayan ipek çoraplardan — vazgeçmişler — ve «Ny- lon» dan yapılan çorapları giymiye başlamışlar. Bu çoraplar, şimdilik biraz pahalı- ca ama çok dayanıklı bir çorabı, her gün giymek şartile, üç ay kullanmak kabil. Her akşam yıkayıp kurulanır- sa ne bir teli akıyor, ne de aşınıyor, yırtılıyor. «Nylons» dan çok ince iplikler yap- mak kabll. Bir yumağı ile bütün kürrel arz çevrilebilir. Bu yeni mad- deden yalnız çorap değil, rop dö şam br, iç çamaşırları da yapılıyor. Yol- lar açık buluünsaydı hiç qllı;he yok ki Nylon çoktanberi piyasamızda arzı endam etmiş olurdu. Dünyanın En Eski Gemisi Amerikada Amiral Nelsonun meşhur «Victo- ry» si P ta karaya çok beri denizde bulunan en eski gemi şerefini, Amerikan filosuna mensup çe korveti h » «Costellatlon», Nevport önünde ve demirlidir. Yanlarındakl 84 top de- likleri boştur. Bu gemi, mukaddes bir hatıra olarak muhafaza edilmek tedir. Bahriye talebeleri, tatil —za- manlarında bunu ziyaret ederler ve dört kişi tarafından güçlükle idare olunan dümen yekesini hayretle sey- rederler, © 1797 ya- pılmıştır. 1799 da, Antil adaları açık larında iki Fransız harp gemisi ile harbe tutuştu. Sonra korsanların takibine hasro- lundu. 1818 te İngiliz - Amerikan muharebesine iştirak etti. 18938 te, mektep gemisine tahvil o- landu. ! BULMACA D # K B a M gl t ıil » l. .» n ıt Soldan sağa: 1 — Eski bir silâh; mükeyyifattan biri; bir nota, 2 — Vapur odası; bir gıda maddesi, 3 — Çatı kenarı. 4 — Mâni; bir uzvumuz. 5 — Peygamberin isimlerinden. 6 — İptidal bir nakil vasıtası, pislik. T — Sıkılmak, 8 — Diz; adam. 9 — Nok- sansız. 10 — İskrim âleti; — işaret, 11 — Bir hayvan; bir maden; — bir nota, Yukardan aşağıya: 1 — Ümdeleri- mizden her birinin işareti; Kimsesiz; Bir nota; 2 — İptidat kibrit; Kibir. 8 — Makbül bir av kuşu, 4 — Bit kap; Bir peygamber, 5 — Yerini tüs tarrm. 6 — Put; Donuk. 7 — İthal etmeli. 8 — Evin kısımlarından; 18- timdat nidası, 9 — Uzağın zıddı. 10— kelafi | san, Futholde oyunculardan biri; vücudün ANa. tek kısmmlarından, 11 — Bir hayvan; çirkin bir kuş; Uzak işareti. tmeki ima üki old EVVELKİ BULMACANIN HALLİ vgalip Soldan sağa: 1 — Maskara; Mek. adü 2 — Alo; Ta; Duba, 8 — Hilâl; Cap, ” . . £ — Sahici. 5 — Pas, Fıtra. &6 — Mi, Er. 7 — İlmik; Yar. 8 — İşarat, whhııhü 9 — Gazi Sadık. 10 — Adak; Es; emet Ani, 11 — Nan, Atılgan, Yukardan aşağıya: 1 — Mah; olan İta Emirgân, 2 — Alil, İl, Ada, 3 — Sol; ! fırka Mizan. 4 — Asayiş, 5 — Atlas; Kaz. | 6 — Ra, Et. 7 — Lif; Yassıı O — muhafı Cıvata. 9 — Mucit, Dağ. 10 — Ebe;en beş fır- Re; Kına. 11 — Kapkara; Kin. r gerlere işleyen bir bahtanberi fasılasız l gmur var, Sobanın Penda uğultula; ya- ve ben yazıhanem'n daha eğiliyor, bir bilmiyen ilhami b e, bugün o muhte- de bu sessiz odaya j Eçecek. ı bir ayak pıtırtısı ol- j tvirdim, biraz âşina, İ iki göz görüyorum.: Eka üzeri derin çiz- tamamile yabancı Aklarmda beyaz tel- ek. | hareket yardır. ( İKIN MANTIĞI ler belirmiş sarışın bir baş.. Müte- redddit adımlarla karşıma geçti hatları acı acı gerile- ,ek._mılî:nımıdm değil mi? Hani Ş efleks» denilen bir insanlerda ONŞ GDU bir. i una 5 deniu'şübrîğ:, 'Türkân tanıdım sen nüh B A ... irini hafifletmek için: , S-o—mk;ızlî:hi. dedim, Bunadım vi nedir? Bir kafç zaman evvelki şeyleri bile aklımda — tutamıyo- mrln(.ırıılıklı iskemlelere oturduk. Ah yarabbi onda yaş almış, va- kitsiz göçmüş insanların hali na- kadar aşikârdı. Halbuki ayrılalı dört sene olmuştu. O zamanlar neşeli yüzlü, hnppı_tqvırlı._ adeta şımarık bir kızdı. Şimdi ağır kn-' nuşuşile yüzünde senelerin ız_len hrrkolunuyordu. Hafızamı biraz daha karıştırınca ona ait daha u- zun hatıralara raslıyorum. — Ara- mızda bir iki yaş fark d'.“î""f’ rağmen ona daha ziyade İîn' âmir muamelesi ederdim. Türkın ken. dini bir tesadüfün esiri olarak ü- mitsiz bir aşka ka;ııtırdıgı zaman ona uzün uzun nasihatler vermiş, çapkın bir mektepli olan Necmi- ye itimat etmemesi için onu gün- lerce hırpalamıştım. O zaman ga- tip bir inatla omuzlıfını silker, ve bütün ihtarlarıma rağmen kendini hislerinin akmtısından — kurtara- mığîün siyah paltosu içinde in- celen vücudünü gizleyen bu ağır- başlı genç kadınla, eskinin Türkâ- nı arasında nekadar çok fark var- dt yarabbi! Bir zaman bu düşüncelerle yü- züne baktım. Sonra: — Türkân nasılsın, dedim, Başıni tuhaf bir hareketle sal. ladı, Ve yavaşça: — Görüyorsun ki artık eski de. lişmen arkadaşın değilim, dedi. Ve aynı zamanda bir de çocuğum var.. Hayretten küçük dilimi — yut- madım ama, şaşkınlıktan büyük dilim tutuldu. Kekeleyerek: — Nasıl, nasıl, dedim. Kimin- le ve ne zaman evlendin, — Şocu- ğun nerede? Yüzünün hatları ağır ağır geri- erek: — Yaşlı bir doktorla iki sene evvel evlendimdi, diye söylendi, Yavaşça ellerini tutum, -— Türkân darılma, sana bir şey soracağım, Necmi ne oldu? Gene güldü: — Bırak bunları, dedi. O za- man sana karşı takındığım vazi- yetleri düşünerek hâlâ üzülüyo- rüm., — Arkadaşlık arasında böyle bir şey mevzuu bahsolamaz Tür- kân, yeter ki vaziyeti çabuk kav- ramış olasın. Başını esefle iki yana salladı. — Ne yazık kendime geldiğim zaman pek geç kalmıştım, dedi. — Sonra ne oldu? — Hiç, bütün kadınlık ve in- sanlık gururumdan feda ederek ona gittim, yalvardım. «Necmi, dedim, artık evlenmeliyiz, mec- buruz buna.» Fakat o şeriki ol- duğu günahı yüzüme tükürür gibi hareket etti. Cemiyetin vurduğu d 1 hiç çekinmeden haykır- af anlarında kendilerini her erke- ğin kollarına atan kadınlar daima böyle hilelere başvururlar, seni on lardan olarak görmek - istemiyo- rum, dedi.» Beynimden vurulmu- şa döndüm... Türkân artık boğazına kadar gelen hıçkırıkları tutmak için ken. dini zorlamıyordu. * — Sonra, dedi. Evet sonra yaş.- h bir doktorla evlendim. ü — Türkâncığım sözlerine ilâve edecek bir şey bulamıyorum, Sa- na mesut musun, diye değil, ra- hat mısın? diye soracağım. — Hayır, buna lüzum yok, çünkü felek bana doktorcuğu da çok gördü. Ve o geçen kış bütün çırpınmalarıma rağmen bana en mukaddes hatırası olan yavrumu dı. Onu iğfal etmek istediğimi, kendinin hiç bir suretle böyle bir şeyi kabul edemiyeceğini en sert lisanile anlattı ve <en ufak bir za. ; karak hayata gözlerini kapa- L — Türkân, dedim. Daha gok evlenmelisin.. leri birbiri arkasına toplanan yaş- YA O, başını şiddetle salladı. Göz. ı]nd' larla İskemlesini yanıma biraz da- 'f!m ha yaklaştırdı ve aşkı için bütün bir hayatını feda eden genç kadın J şayanı hayret bir soğukkanlılıkla en dürüst muhakemesini çocuğu üzerinde kullanarak sözlerini bi- tirdi: Size Bir zamanlar, dedi. Sevgisi uğruna intiharı düşündüğüm Nec. miyi, kocam öldükten sonraki yalvarmalarına rağmen reddetli- ğimi söylersem inanır mıstın? E- vet onu sevdiğimi anlıyorum. Fa> kat artık hislerimle değil mantı: ğımla karekete karar — verdim. Çünkü yalnız değilim. Hiç bir za. man günahsız bir ölünün ismini a| taşıyan çocuğuma ihanet etmeği genç ve güzel olduğ biliyor müusun, saadet senin hakkındır, S N. MARAŞ