Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
İ . — Bam artık bir şey sorma, kimim, neyim, bunlar sana ge- — rekmez. Hızır taaccüple ona baktı. -— Demek ben beni kurtaran — “hatunun adın, ıım_bılmxyecegım - Öyle mi? o — Evet — Demek ki, ben ölünceyedek “Silmediğim bir kadının nimeti ıltında yaşayacağım öyle mi? i— Evet. — Demek ki, ben bunu hiç bir zaman ödiyemiyeceğim ha. O cevap vermeyince Hızır gür. edi: — Beni tanımıyorsun sen. Ben —anımı kurtaranın uğrunda canı- feda etmeden bu yükün altın- da yaşayamam. Söyle bana şim- di benden ne dilersin? — Genç kadın omuün pervasız ko- uşundan derin bir haz alıyor- “du. Bütün cihanı verebilmek yed- di iktidarnda imiş gibi fütursuzca — genden ne dilersin diyişine şaşı- | cordu. — — Bana ne verebilirsin, diye ordu. Bu sual Hızırın şaşkınlığa sürük edi. Ve saffetle muhatabının yü- “ne baktı. Genç kadın sordü: — Paran var m? Hızır esefle içini çekti. — — Bir pırlanta küpe, bir inci gerdanlık, veya bir altın bilezik —e hediye edemez misin?. — Hızır hicapla yere bakıyordu. o pervasız bakış ve pervasız eser kalr tı. Me- tli bir mırıldanışla: — Bir canım var, dılenen o- işliyemiyeceği büyük işleri uyur et. Göreceksin ki maksadın bulur. Ama ne pırlanta, ne i ve ne de altın makulesi şeyler ikim bir emri müteassirdir. 'atma Sultan Hızira yaklaştı & gözlerini gözlerine dikerek: — Görüyprıım ki istediğim ve «yeceğim şeylerin hiç birini ba- vereıwyecekım. Zaten lâtife e. - diyorum Hızır. Ben senden bir ek şey isteyebilirdim fakat kor- c | ki onu da bana vere- * ir? Bu sefer hicapla başı yere eğ- k sırası genç kadına gelmişti. — Hizir israr etti; »— Söyle.... Fatma Sultan başını çevirdi. la yüz yüze gelmekten ko:- gibiydi. Bir hissikablelvuku B * “Bir Canım Var, Dilersen Onu ; Uğrunda Feda Edeyım ğ İ ;,. '— 37 — ; VATAN <a Şehir've Memleket Haberleri Piyasa Vaziyeti: luğu ilerletip İbrahim Paşa sara- yınd.u olup biten işlerden bir şey ler öğ k, Hızırla arkad i- na dair bir malümat edinmek mümkün olabileceğini düşündü ve yanındakilere maksadını anla- tarak İçoğlanlarını takibe koyul- du, Uşaklar Kuzguncuğa doğru yol kırıp bılıkçı Ve Iuıyıkçı mıkulesı dir. in mey re ulaştılır. Meyhanelerin hepsi kapanmış | işlerinin olmakla beraber tahta kepenkle- rin arasından sızan hafif ışıklar i- çeride birer âlemi işünuşun devam âdecelmekte olduğunu anlatıyor- u. Müdavimlerinin, basık tavanın- da sallanan ve yanan çıra, petrol, ve mum dumanlarile evvelce kur. şuni bir renk taşırken sonraları siyahlaşan bir kaç kanat parçasi- le, doğan mı, atmaca mı, kartal mi, akbaba mı olduğu bile anlaşı- lamayan bir kuş kafasından kina- ye olarak Karakuş adını - taktık- ları meyhanenin kapısına yanaşıp: — Bre çipil! Aç kapıyı, gene bu akşam tavuklar gibi erkenden tüneğe mi kondun yoksa, Diye haykırdılar. Çipil Yongos, çoğu üç ay sonra Halı fiyatları bu ayın Ankaraya Giden İhracı memnu olmıyan keten, arpa, susam, haşhaş, bakla, fasul. ya, nohut gibi eden tacirler Vekâlete 15 gün ev- vel lisans için müracaat ettikleri halde bir cevap alamadıklarından, aralarından bir heyet seçerek dün akşam Ankaraya göndermişler- Heyet Ankrada dinde teşebüslere girişerek lisans çalışacaktır. Son günlerde Almanya ve di- ğer bazı Avrupa memleketlerine çok mikdarda halı için lisans ve- rileceği haberi üzerine halı tüccar- ları piyasadaki spekülâsyona başlamışlardır. Halı 25 miktarında fazlalaşmıştır. Suallerin Cevabı Evvelce Tizaret Vekâleti tara- fından İstanbulda bulunan ithalât ve ihracat birlikleri kâtibi umu- miliğine sorulan suallerin cevabı dirilmiştir, Altın Fiyatları Şişli - Tünel Seferlerinin Kal- dırılması Muvafık Görülmedi Heyet maddeleri ihraç Vekâlet nez- biran evvel'intacı için | Y4Ptimak suretile Fiyatları Yükseldi halılar üzerine bir iki gün içinde yüzde den 20 ye kadar ve sabahları yedi- den dokuza kadar halkı sevketmek için yapılan tetkikler müs bet bir netice vermemiş ve bunda bir fayda görülmemiştir. Şişli - Tnel tramvay seferlerinin kaldırılarak bu hattaki diğer hatlara verilmesi hususundaki bu teklif ayrıca tetkik edilmiş, şu mahzurlar görülmüştür: Bu hattın yalcularının kısmı âzamı bulabilmek için Tünelle geçen halk- Tramvay İdaresi Umum Müdürü Ankaraya Gidiyor. İstanbuldaki nakil vasıtaları buh- ranı bütün şiddetile devam etmekte- dir. Elektrik, tramvay ve tünel u- mum müdürlüğü bu buhranı önlemek için her türlü çarelere baş vurmakta, fakat imkân bulunmamaktadır. Daha ziyade iş sahası olan Emin- önü - Taksim arasına fazla tramvaya olmıyacaktır. sefer bilhassa Saat 17| müşse de tramvay kolayirkla daj meselesi idare hiyette görülmemiştir. arabaların tramvay karaya gidecektir, tır. Bunun için bu hattaki kaldırılırsa bu halk diğer yerlerden binmek — mecburiyetinde kalacak ve vaziyette bir değişiklik İkincisi Tünelden Galatasaraya ka- dar uzanan yol üzerindeki raylardan istifade edilebileceği de ileri sürül- idaresi bunun karşısında da bugün için ray ihtiya- cımınm o kadar fazla olmadığını, ban- için halli daha müşkül bir dert olduğunu bildirmiş ve bü hattaki raylardan istifade fik- ri de müsbet bir netice verecek ma- Tramvay, Elektrik ve Tünel umum müdürü Mustafa Hulki, malzeme buh rani ve idarenin bu hususta vekâlete izahat vermek üzere bugünlerde An- Avrüpa Tren Seferleri Başladı Avrupa hattı sefere açıldığın- dan trenle çok mikdarda ithalât eşyası gelmiştir. Gelen bu ithalât eşyasından başka ayni tarikle ev- velce Almanyaya sipariş edilen vagon ve lokomotifler de bulun- maktadır. Bugüne kadar Alman- yadan gelen vagonların yekünu 14, Tokomotiflerinki ise 4 dur. Bundan başka Çekoslovakyadan da 5 vagon ile İngilteredn 6 - 7 lokomotif gelmiştir. Gelen ithalât eşyası arasında ehemmiyetle kaydedebilecekleri- miz şunlardır: Yunanistandan ec- zayı tibbiye ve kimyeviye, Fran- sadan ipekli mensucat, Yugoslav- yadan sigara ve gazete kâğıdı. İsveçten radyo aksamı, madeni eşya, Yunanistandan bronz lev- ha, makara ipliği, Almanyadan boya, kırtasiye, makine yedek ak- samı, Macaristandan cam, fotog- raf kâğıdı, İsviçreden ipekli eşya. Bundan başka Romanyadan deniz tarikile de çok miktarda ithalât eşyası gelmiştir. Bu arada seferler Bir Peynir Tüccarı Ne Diyor ? yirmisinde Vekâlete bil- fiyatları yeniden yüksel- maktadır: delinip kalafata çekilmiş ateş ka- yıklarının hamlacılarından — olup kayık sefere başladıktan sonra a- lacakları ondalıktan ödenmek ye- minile şarap yuvarlayan kayıkçı- lardan ibaret müşterilerini sepet- lemiş ve içeride tahta mı, demir mi, teneke mi bile olduğu lâyıkile anlaşılamayan alelâcaip bir masa bozuntusuna dirseğini dayayarak gözleri kap ya başla- yan iki geç kalmış müşteriyi dışa- rı çıkarmağa savaşıyordu. Gürül- tüye kulak asmak istemiyen Yor- gos: — Şarap tükendi ağalar! İşti: hanızı yarına saklayın, cevabile dışarıdakileri atlatmak istedi. Fakat İçoğlanları: — Şık şık eden nalçadır, iş bi- Fiyat de vali bazıları cu han j : C B akın edecek balıkların satışınd Altı elde edecekleri bir kaç Erier Si strimi hsub içen balıkçılarla, dibi 23,75 den muumeîe gormuşlur İhtıkardan Adliyeye Verilenler dün Mıntaka Ticaret Müdürlüğün- riyasetinde toplanmıştır. Toplan- tıda son günlerde bazı muhtekirlerin adliyeye veril- meleri hakkında görüşülmüş ve rilmiştir. Bunlardan Tahtakalede Sabun. ve şürekâsı, koordinasyon heyeti- nin kararına muhalif olarak fatu- ra vermeden satış yaparken cür- | mü meşhut halinde yakalandığın- dan adliyeye verilmiştir. Dün bir altın mürakabe komisyonu, Ahmet Kınıkın muavini Kai — Büyük peynir tüccarlarının elinde bir tek teneke peynir kal- mamıştır. Bir takım yeni peynir- ciler, peynir kaçakçılığı yaparak satışa hâkim oldular, Bütün peynir tüccarları topla- narak bir mazbata yapıp fiyat mürakabe komisyonuna verdik. Evvelce de İstanbulda elinde peynir bulunduğunu isim- lerile, adreelenle bildirdik. Mü- nu her Satışa, Peynir Kaçakcıları Hâkim Olmuşlar Bir peynir tüccarı, peynir me- selesi hakkında şu ifşaatta bulun- ziyet gizli ticarete meydan veri- likör, mukavva, Soude Caustigue gelmistir. Ekmek Fiyatının Tesbiti Tehir Edildi yor. Piy şudur: vam edecektir. kimlerin culuk yoğurtçuluk, d ğ ihtikâr yapan etmemiştir. hakkında da kararlar ve- caddesinde David Levi LA bin t şimdiye kadar bunlara müracaat Verdiğimiz mazbatada peynir meselesinin iç yüzünü şu şekilde izah ettik: Halen Trakya ve İstan- buldaki peynir mevcudü 20 - 22 Böyle lduğ; hal- asıl başka Beyoğlunda ma. de peymr yok! Trakyada peynirin kilosu toptan 52,5 kuruşa satıl- maktadir. İstanbulda ise toptan- ci için narh kırk kuruştur, Bu va- kömisyonu bu fi da peynirin bollanma- sı için peynir ticaretini serbest bı- rakmalıdır. Kiloda beş kuruş faz- la istediğimiz doğru değildir. Ser- best ticaret istiyoruz, sebebi de Yeni sene istihsalâtı 200 bin teneke olacaktır. Fakat o za- mana kadar peynir sıkıntısı de- Bu noktai nazarımızın hakika- | * te uygun olup olmadığını tetkik için İstanbulda sütçülük,/ koyun- anlıyan büyük firmala- rı da «ehli hibre» olarak göster- dik. Bu firmalar şunlardır: Ekşi- nozlu Halit, Mehmet Emin Se- rezli, Emin Mahmut, İhsan Sarı- bekir, Samih Asımlar, Aziz Sü- leyman, Mute'veffı Hüseyin Avni i Ziya, nyıt mınıkılbe Ofisin on beş günde bir belediyeye verdiği cetveller Üüzerinde —yapılan tetkikle ekmeğe narh konmıkv.a idi. Dün belediye iktısat den aldığımız malümatla bugünden itfbaren ekmeğe on paralık bir zam yapılacağını bildirmiştik. Ekmek me selesini tetkik eden encümen ekmeğe ün- narh koymak daki kararı bir kaç gün tehire lüzum gör- müştür. tereyağcılık İnhisarlarda: İnhisarlar Vekili İstanbula Geldi Dün sabah #ehrimize gelmiş Bul Gümrük ve İnhisarlar pey serbest bırakılmasıdır. dinledikten sonra, buhranı gıder-ı mek için bir karar vermelidir. Bi- | zim istediğimiz: Peynir ticaretinin Vekili Raif Karadeniz dün bütün gün İnhisarlar Umum Müdürlü- ğünde meşgul olmuşlardır. tiren akçedir. Keselerimiz tavuk kursağı gibi şişip yatırken, bir kaç testi şarap yuvarlamazsak saba- hadek bizleri uyku tutmaz. Haydi dırlanma arala kapıyı da, süzüle- lim. Diye ısrar ettiler, (Arkası var) ruf Molokopo mağazası 400 yardalık makarayı ikiye bö- lerek komisyonun tesbit ettiği f- yattan fazlaya satış yaptığından Müddeiumumiliğe tevdi edilmiş- tir. İhtikârdan mevkuf keresteci Miııl ile şeriki Vasil hakkında sahibi Müddai: iyet iliği ta- nert delikanlının ona bir sev- Hızır. o- omuzuna e'ini koydn ve ısrar atma Sultan sendeliyerek Hızırın göğsüne yaslandı ve ba- nt kaldırıp gözlerinin içinde par- an bir kıvılcımın izlerini göre- bilmek ümidile ona baktı ve: — Bunn sana söylemiştim, di- Bir ı'pek yığını gibi dalgalanan çİ Hızırın yüzünü okşuyor, bir raşe ile sarsılan vücudü vücudün hararetile eriyor- ti ve: — Ah bunu söylemek nekadar DA Soruyorlar? birinde et fiyatları ayni değildir. Et almak için üç dükkâna git- tim. Fiyatların biribirini tutma- dığını görünce Ssormıya karar verdim. Mademki belediye — ete narh koymuştur. O halde dükkâ nn birinde neden kıvırcık 65, diğerinde 75 ve üçüncüsünde 85 kuruştur? Bu semte hiçbir bele- diye memuru gelip te bu dük- kânları teftiş etmedikçe — Allah maliyet duğunu mıştır. Etfal ş Yıuı vaktine kıdır arkadaşla- n saraydan çıkmal de yere intizar etmiş olan Ve- rıfındı.n ehli hibre sıfatile komis. | yona malümat istenmiştir, Komis- yon cevabını verecektir. Diğer taraftan fiyat mürakabe z bürosu memurları dün Beyoğlun- diyor ki: Kurtuluşta yeni istasyon civa- | | da Motola mağazasında bir çora- rmdaki kasap dükkânlarınm hiç | | bın 350 kuruşa satıldığını görmüş- ler. faturayı tetkik ettikleri zaman yüzde elli kârla satış yaptığından hakında takibat icrasına başlan- Durdurulan İnşaat bulunan sokak başında ınşı, edi- beler, fiyatının 233 kuruşa ol- görmüşlerdir. Mağaza ) KERE Ç öns K tenvir Hava Denemesi Yapılacak Yerler Ayın yirmi sekizi ile otuz biri ara- sında yapılması takarrur eden aktif ve pasif hava denemesi hazırlıkları |tamamlanmış ve tecrübelerin yapıla- cağı yerler de tesbit edilmiştir. Evvelce de bildirdiğmiz gibi tecrü- gündüz Harbiye, Taksim, Beşiktaş, Eminönü, Fatih, Aksaray, Sirkeci, Beyazıt, Üsküdar, Haydarpaşa, meydanlarımnda, gecele- ri de Sirkeci garı ile Tophane mey- danlarında yapılacaktır. Halkın vesaiti nakliyenin deneme- de ne suretle hareket edeceğini bil- diren sokak afişleri bugünd. ren sokaklara asılacaktır. Diğer ta- raftan da radyo ile neşriyat yapıla- cak ve sinemalarda sesli olarak halk raya gitmiştir. Tophane, Kongreleri Emniyet Müdürü Ankaraya Gitti |imtha * Emniyet Müdürümüz Muzaffer Akalın dün akşamki trenle Anka- Muzaffer Akalın Ankarada alâkadar makamlarla temaslarda bulunacaktır. Esnaf C:miyotleri Esnaf cemiyetleri üçüncü grup toplantılarından hamamcılar, kallar, ekmek yapıcıları, kahveciler, lokantacılar ve diğer cemiyetlerin kongreleri dün saat ondan itibaren T(ırbedeki cemiyet merkainde Memur İmtihanı İnhisarlar kadrosunda istihdam edilmek üzere açılan müsabaka imtihanına dün Sirkeci satış de- devam edilmi: Dün imtihana girenlerin yekünu 50 ki. şidir. Evvelce imtihanları biten 75 kişi ile beraber imtihana g&i- renlerin sayısı 125 e baliğ olmak. tadır. Yüzde Yüz Kâr Tesbiti Doğru Değil Dün bzı gazeteler, fiyat mü- rakabe komisyonunun 96 de yüz kâr haddi tesbit ettiğinden bah- setmişlerse de bu iddia tamamen asılsızdır.. Komisyon tarafından bak- — -2421-92T 'GÜNDEN GÜNİ Doğrü Yol Üstündeyiz Yazan: ÜÇ YIL ' irkaç sene evvel Bele köridorunda bir heltf çırağına tesadüf — etmiştim. © Kastamonu kazalarından BN" deki köyünden İstanbula gelmiş ablak yüzlü saf bir © cuktu. Birkaç yerinden mavi donunun ve ayağ köylü çapulalarını bile hef değiştirememişti. Bu çocuk Çarşıkapı tarât” rında glükozlu tahin helvasi tarken gayretli bir Belediye #7 muru tarafından yakalanm! sahtekârlığının cezasını götlü” üzere Belediyeye getirilmişti: k Büyük bir şehre yeni gelt rin birkaç hafta üzerinden ! madıkları o deniz tutmasına V' zer şaşkınlıkla önüne gelene ?" pışıyor, fakat helvasına kati? maddenin ne olduğunu bııl'fl ği için bir türlü derdini anlâ imıyordu, Tesadüfen öğrendiğime g© o zaman İstanbulda dört g) fabrikası vardı ve çarşılarda diğimiz içtiğimiz glükozdu. ra bü çocuk ustasının ve! akşama kadar tepesinin üstü gezdirip satmaktan başka bü te rolü olmıyan bir çocukt! Fakat öte taraftan helva rağını yakalıyan da nizamsi? nerede görürse — yakalam başka vazifesi olmıyan bir küf memurdu — ve çıraktan ustadan bu işin daha esasli beplerine yükselmiye gücü mezdi. Hasılı küçük çırak ile küf memur, küçük bir helva t& sının başında birbirini yi şehrin büyük davasını hallB raşıyorlardı. Yine o günlerde Sultani taraflarında bir bakkalla ©* diye' memuru arasında bir ? cuk münakaşası dinlemi$ş* Memurlar sucuğun bozuk vE na etten yapılmış olduğunu * luyorlır Fakat helvacı çırağ” hiç benzemiyen bakkal gibi bir adamdı. Sucuğu deki bandrolu gösteriyor: nu şan olsun diye yapıştırmi Fabrikanın adı, adresi, num? sı yazılı. Üstelik — sucuğuf | cinsten olduğu da yazılı. B& burada yalnız terazim var. M yahanem yok. Bir bozukluk * sa yapanı tutarsınız> diye * vetli bir müdafaa yapıyordu * K Anlatmak istediğim şu ki $ gı düzenbazlıklarile uğraşıf metodumuz küçük meml! küçük esnaf, küçük ayak larile boğuşturmaktı, Hasi deri üstündeki ufak tefek â? larile uğraşır, böylelikle b onu kökünden kurut! inanırdık, yahut da bu j daha komplike olduğu için mış görünürdük., Halbuki & satıcılarının. ve küçük &€ y.. tesbit edilen 9o 50 kâr haddi de itiba- miştir. lacaktır. kongreler yıpm.mı.qu ve tehir edil- Şubatın ilk hı.th.n içinde yapıla- cak muhtelif teşekküller toplantıla- rından sonra merkez köngresi yapı- N İyalnız komisyonca kabul edilen lüks mağazalar için —muteberdir ve bu yüzde elli kâr hadi de an- cak yünlü, pamuklu ve ipekliler için mevzuu bahistir. Diğer hiçbir eşya üzerine yüzde elli kâr haddi rolü kân veya işportal#” daki malı büyük esnaftan &” gününe kaça alırlarsa ona kuruş kâr ve bir parça hilesi karıştırarak satmıya maktan başka bir şey d Dün piyasanın en meşh hattâ monden çehrelerind kiz on kadar buyuk tül , artık onların bir ban edildiklerini anlamış bu- üyordu. ' Şimdiye kadar ordugâha haber riıp imdad istemeden geçir- i vakitlere acıdı ve: | gibi bekleyip yattım. E işi celbedip sarayı bas- urıkh. Şimdiye değin içeri- yoldaşların bir işaretin, bek. p vakit geçirdik, diye mırıl- u #Hıkknnı görünce, bir ağacı alarak yanındaki adamlara sinmelerini işaret etti. İki İçoğ- | neşeli neşeli birbirile şakala- ilerl.ıyorlır ve biri ötekine: — Tabli, dedi, Manderley gibi bir şatosu olan adam artık neresini beğenebilir ? Adı içine bakarak ne ce- vap ceği 0, içi- yorveuoıesçtkıımqom Fakat ben göz- lerinde hırçın bir bakış sezdim. Kadın devam ederek sordu: gör- düm. Ne kadar- güzel... Burasını niçin ter- kettiniz, yazık değil mi? Genç âdam hâlâ susuyordu. Sükütu ağır ve üzücü tdi. Fakat benim kadım bunun far- kmda bile değildi. Hâlâ söyleniyordu. Ben ÜZÜNTÜ Yazan: Dafne du Maurier —— Çeviren: Rezzan A, E. Yalman Ben bay hhımümnyoh?ııh'âhluhşbon ya gelmeediniz. Nasıl oldu da bu sene geldi- niz? Golf oynar mısınız ? — Henüz hiçbir şey yapmıya vaktim ol- lııdı.Yonlıellhı onun yerine oluyor ve kızar Adam da bu sıkıntılarımı farketmiş ola- de yine ayni hırçın bakış olduğu halde sustu. Kadın onu fena halde sıktığını cak ki bana doğru bir ikinci kahve isteyip istemediğimi sordu. Ben başımı salladım: «İstemem» dedim. Söz söy- Hiyecek halim yoktu. Pek sıkılmıştım. Bana du;anedıvemnnlsıöılımlobıhnk —M: ? m,yeıordn.neıbııuınnkıqmdıkm dimi imtihana çekilen bir talebe sanarak - l Bir şey söy rıba-ıımıvııl!oppersöılıımodemy aııııuııımıdı.uermuuhquı. be- ve devam y — Elbette burası Manderley şatosuna ben- zer mi hiç? Orası kima bilir baharda ne ka- dar güzeldir. Adam sigarasını söndürdü. — Gözlerinde ayni haşin mâna ile etrafa şöyle bir baktı. Sonra sanki kadını susturmak istiyen sert “bir sesle: x — Evet, dedi, Manderley dünyanın en gü- zel yeridir. Etrafta bir süküt oldu. Yabancı adamda sonra Misis Van Hopper bu sükütu elektrik zili çırlaklığı ile bozarak: — Montekarlo da bu kış pek tenha... İnsan pek az tanıdık çehreye tesadüf ediyor. Diye söze başladı. Ve bir sürü isimler sayarak türlü türlü dedikedu yaptı. Kadın, konuştukça o daha fazla soğuk bir tavır a- liyor ve susuyordu. Nihayet bir garson ge- bilir ki, etin kilosunu bize yüz E| 1.cek yeni bir binanın hastahane-| —Peneme Bünü ' RİASTL Heretl venii- konulamıyacaktır. ::::" bile OYW' A- Ülye girip çıkacak sıhhiye otomo- | dikten sonra serbesi gezecek alâka- Sanayi Birliği Kongresi Komisyon bu rtîbulı Beyoğ- M)'_ iyatlarını billerinin geçmesine mâni O!CHÖ- darlara seferberlik müdürlüğü tara- Dün senelik umum! heyet toplan- | hunda Baker ayak- ü yükseltii? Belediyece düşünülerek, burası- | findan kolluklar verilecek, vazife a-| tisını yapacak olan Sanayi Birliği| kabı satışlarında tesbit emgı kâr ına bey- ı -o nın ıstımlnk edilerek inşaatın dur- | Tacak billere de flâmalar takı- | köngresi, ekseriyet elde edilemediğin | haddinden dolayı ihtikâr olup ol. dur karar verilmiş | lacaktır. den 4 şubat gününe tehir edilmiştir.| madığımı tetkik etmektedir, di " ĞA Misis Van Hopper tekrar yayık yayık üşürüz. Yarın akşam oteldeki daliremde güldü ve bilgiç bir tavır takımnarak: bazı ah Siz de gelirseniz çok memnun olurum. Mister Dö Vinter bir an bir bahane bul- mak için tereddüt etti. Sonra gayet tabii bir tavırla cevap verdi: Misis Van Hopper asansörde bana şu söz- leri söyledi: — Ne garip şekilde — ayrıldı, değil mi? Vodıb!notmedl.l:rlıeldcrmhınm". rip halleri vardır. Vaktile bana âşık olan meşhur bir muharrir vardı. Beni tâ uzaktan lerek Misis Van Bopper'lıı geldi- ğini ve kend b haber verdi. Mister Dö Vinter hemen ayağa kal- karak acele ile: — Hemen gitmeniz lâzm ise ben müni ol- mıyayım madam, moda o kadar zalim bir kuvvettir ki, bekletilemez, dedi, Kadın bu l kardı. Vâkıa ben o zaman genç tim, ama bilinmez ki... Aıınıöryukuılınvumqu.oa," mmmhm.ımumw — Size bu gibi şeyleri söylememin sebebi.. Kendi mevkilnizi unutmanızdır. Mükâleme Mwwmm Viılınıı çok uyaktı. Şaka ettiğini zannederek: yine bir kahkaha attı: — Size tesadüf ettiğime ne kadar memnu- yine bir orta çağ şövalyesi hali vardı. Bir an num bilseniz, dedi. Ümit ederim ki ara sıra e göl mesi bu metotta artık bıx şiklik yaptığımıza bir delil! yeni başlıyan ihtikâr sava: da ümit verici bir adımdır: Yalnız bir noktıyı di zımdır. Büyük başın di değil, hukuk hıkxlen dafaa vasıtaları da bü 'Teknisyen avukatların da ? dimile kanunu aldatmıyâ kendilerini masum, bizi ” göstermiye muvaffak oln Doğru yol uzenndeyız GÜNEŞ: 8,19 ÖGLE: 13,26 İKİNDİ: 18,00 AKŞAM: 18,15 YATSI: 1949 İMSAK: 6,85