Bütün yurdda Lozan günü tezahüratl a kuîlndı YTAN Mmünasobeliyle Üsküdar halkevinin tertip otüği apor eğlenceleri ve halkovi başkanı nutuk söylerkeön KBaştarafı 1 inct sanlada) TÖN gelerek toplantıyı gu sözler. Sanaştır: *Değerli dinleyiciler; Tatan barıştnın 19 uncu yıl kutlamak için toplannış ayonn. Barışımızın konusul. Lazan — konferansı ieci 1922 de açıllı, 24 temzaz de Lozan Üniversitesinde im- Türkiye Büyük Millet r ay, alâkalı devlaller on ay sonru tasdik ettiler. barış günü, garp devlet. Münasebetlerimizde Türktük bir dönüm çünüdür, Lozan barış günü, dün. terihin yaamış ve dün- Riedeni Türklerin tarihi rolleri ve ta- tlerile anıldıkları ve a. itibar günüllür. barış günü, —istiklât için h% Türk milletinin bu is. AÇAM kayıtar ve şartsız olarak | !D akdlığı şeref günüdür, za- ,* Bünüdür, dönüm gününe, bu itibar gü- _—.:' geref ve zafer kününe a- Betla kolay olmadı, Bu münase. Tay Ebedi Şefimiz, eşsiz kuhra- Atattürkü hürmetle anarım.,, a ( *tör Cemil Bilsel bundan gon- suşiğan. konferansınım nasd im- a , buradaki enteresan izah eltmiş, bu işle yapı- bugüne ulaşmak Sarfedilen gayrtleri anlatmış nizamımdaki Lozanı te- Ettirmiştir. Rektör sözlerini tamazlamıştır: q% plrensipleri devamlı ol. İddinsında olan her nizamm Ky ir, Biz, dün bu pirensipler 21 Bulgar komü- Disti idama mah- — küm oldu ı M (AA) — Gizli Bulgar partisi measuplarınm mu. ditiren harzp vam 21 “rı." 20 ağte hapta cezaaı İle 2) N' kararı vermiştir. h:'"" Gerede ve Satvet Lâtfı Ta. ı.“ı Yeğenlari Refla Tozaa ile de. Va g “Matkârtarımızdan terzi — Ya- Sedenin nikâh törenleri dün Be, ha ö“lenme datrcainde birçok ak. lku_ " dostlarmın huzurlariyle tera Sütğtır. eVi adat N “"nu, leri tebrik ve saada: için. > sürmelerini temenni ederiz 25 yıl evvelki Vakıt Ha cir . A 25 Temmuz 818 Rusyada İngilizler Bibirya h '—x“ Ural havalitinin düşman. »—hâln ve İagiliz, Fransit zabit. Br a İAhü nezarete alinmasını ta, İ Tületir, Cümartesi 26 Temmur| © KHızar: 81 Recepi Y1 PAZAR Temn TAKVI Hizir: 82 Rocepi 12 Vama Kzani Vasati Kzan | Bi 446 1220 1616 1984 21.26 240 sıs “A6 BAS 1200 La2 LEŞPEŞİ, üyetine hizmet etmiş v- | için dövüştük. Bugün hu plrensip. kerie ayaktayız. Dünyanın beş kıtası giltikçe sid. Gatlenen bir harbin cehennem n- tesi içinde kavruluyor, Biz üç yıl. dir bu harbin bu pirensiplerle ve serefimizle dıştadayız, Ne mutlu Türk milletine ki, her Kü savaşın kahramanı Mülli Şefi müz başımızdadır. Dönüm günü. | nün, itibar gününün, şeref günü- #ün önemini derinden duyan ve bu Bu duyurma vazilesile — mükellef olan İstanbul üniversitesinin min. net Ve şükranlarını, derin saygı. kırını kendilerine arreder, İsmet İnönünün önünde minmet ve hür. metle eğilirim,,, Rektör Cemit Bilselden sonra bürsüye Maliye ordinaryüs prole- sörü Fazzi Pelin gelmiş ve (İktı. setçı gözüyle Lozan) © etrafh su. rette misallerle izah etmiştir, Bundan sonra srasile profesör Mekki Hikmet Gelenbek (Avukal gözüyle Lozan), Hakkı Tatık Üs (Gasetecl gözüyle Lozan), hukuük talebesinden Mehlika Şarman, Hü. | Bamettin Atd (Gençlik gözüyle Ta- | zan) mevzuu etrafmda birer kon- |ferans vermislerdir. ÜSKÜDAR HALKEVİNDE Üsküdar helkevi Lozan yadönü- mü münaszebetile gonç — sporcular arasında bir. yüzme müsabakası tertip etmiştir. Müsabalır Mün sa- at 10 da Sakıcaktakt halk plâjm- da yapılmıştır. Evvelâ evin baska- n Reşat Küynar bügünün ehem- miyetini belirten bir söylev ver - miş ve bilâkire müsabakalara baş- Tarsarştır, Yür. mötre yüzme ya- raşmda Orban birinci, Sadettin ikinci, Suat üçünel, final kurbağa. lama vüzmetsinde birineji Bilâ1, ikin .t.l Nojat, 50 metrede Ziya, Broü. ment, Hayrettin. Mustafa- 500 metre mukavettet yarışında Kâ, - mil, Sadrettin, atlama — yarışında Doğan, Orhan Alptekin kazan- mıştır. Ün tasarrufu için alınan t Son zamanlarda miman tedbirlerle ekmeklik Un sarfiyatmda mühim mikdarda tasarruf temin edlimiştir, Tasarruf mikdarınım günde 6ND çu yal, yani yüz bin ekmek olduğu ma. | lümdur, Fakat, yaz ayları dolayısiy. l6 şehre ve bilhaana zayfiyalare fazla misafir geldiğinden bilhansa — pazar günleri büralarda ekmek zorluğu gö, rülmektedir. — Vilâyet, alâkadarlara gönderdiği emirde, sayfiyelere günlü birliğine gideceklerin ve parar ge - zinlisine çıkacakların — ekmeklerini bulundukları yerterden temin ederek | yola çıkmalarmı hatırlatmıştır. Diğer taraftan taşradan şehrimize * edbirler ekmek kartı getirildiği de tesbit e. dilmiştir. Bu arada yapılan bir cür. mü meşhutta Reşiktaşta İskender de posunda bir. bakkalda 22 ağır işçi, 85 büyük ekmek kartı bulunmuştur. Takibata devam ölunmaktadır. EKMEKLERE ETİKET YERİNE DAMGA Usun müddettenberi — gikâyetlari muclp olan ekmeklere — yapıştırılan Kâğıt, vali ve belediye retsinin tek. Hfi üzerime kaldırılmağa karar verti, miştir. Küğıt yerine ekmeğin altına zoğuk damga vurulacaktır. Bu dam. galar numara şeklinde olacak ve har fırının birer numarası olacaktır. Yeni otobüslerin işleyeceği vol cek olan yeni otobüslerin hangi hat. lara işliyocağın! tenbit etmek Üzere dün belediyede bir toplantı yapılmış. tır, Bu otobüslerin altımı Osmanbey. Eminönü, ikisi Taksim - Beşiktaş hüttinda çalışacak, biri de ihtiyat o. larak kullanrlacaklır. Her bir otobüs kömür stoku Büubank kömür tevzi gefi Zekeriya dün baladiyeye gelerek gehrin maden kömürü ihtiyacı etrafında iktlant iş. teri müdürü Saffatle görüşmüştür. fatanbulun maden kömürü ihtiyacı yapılan tahminlere göre 401 bin ton. dur, Halbuki bugün hâlen Etibankda 8 bin ton kömür bulunmaktadır. Bu hususta gereken tedbirler almacak. tr, lskenderiyeden gebrimize getiri! I — Bira istihsali artırılacak Evvelce Ankara — ve İstanbuldaki bira fabrikalarında senede 12 milyon dtre bira iatihani edilirken bu mik, dar bilâbire hemen hemen yarıya in. mtştı, İstihsalâtm yüzde T5 ! yaz, yüzde 28 1 de kış aylarında kullanılmakta, der, Yen! arpa mahsalü ldrak odüdik den sonra, istihaalâtın tekrar 12 bin litreye çıkarılması için etüdler yapıl müktadır. — Yeni vali muavini Raşid Dermirtaştan açıları İstan. Bul vali muavinliğine, Beşiktaş kay- makaını Ali Rıza Ünal layin edil. miştir, Yeni muavin ay başiında va. zifeye başlayacaktır, >i Altın fiya! Dün bir altınm fiyatı Zçsı ira, külçe altınmm bir gıram fiyatı ise 407 | lari tetkik edilmiş Üç fırmım açılma. | den haber veren ayakkabılar. Kuruştu, kırk kişiliktir, Osmanbeye işliyecek olan altı ota. büzün üçü Beyazıt Karaköy arasın. da işliyerek Osmanbeye gidocek di. Ber Üç otobüse yolcu verecektir. Os- manbey hatlına 10, Beşiktaşa 19 ku. ruş Beret almacaktır, Mahrukat Ofisi salışa başlıyor Mahrukat ofisi biriktirmiş - olduğu mangal kömürleriyle odunları ay ba. şından İtibaren satmağa başlayacak. tir, Odunun çekisi dokuz llraya sa. Udacaktır. Ofla elinde bulunan odun ve kt. mürlerin gimdilik yüzde elitsini a. tacaktır. Diğer yüzde ellisini — kış mavmimize saklayacaktır. —— Makarnacıların bir müracaatı Bazı makarna ve biaküivi fabrika, törleri hükümete müracaat — ederek fabrfkalarma bububat almamın kra - men serbesi bırakdan yerlere naklet melerine müsaade rica — etmişlerdir. Verilen malümata göre böyle biz mü saadenin mahâllt belediyelerden alın. must Jkmm olduğu bildirilmiştir. Fab rikatörler, bu teşebbüslerini kuvve . den fille getirirlerse yakında şehre makarna ve bisküvi gelebileceği an. “Jaşılmaktadır. Erüme el Açılan fırınlar Kapanan 8 fırmim yeribe fırin aç. mâk Üzere İnür&caat edenlerin dilek, sha izin verilmiştir. Adahı bir dostuma gidiyordum, Kalabatrktan hoşlanmadığım âdi bir günü seçmistim, Fakat İk. keleye gelince, ada yolculuğunda âdi günün de bir huzür siçortası olmadığını anladım, — Gişeler, çok. tan kuşatılmış, muhasara çemberi, kalınlaşa kalmlasa, dutaların ke- nartına kadar gelmişli, Sıcakta, galiba canlılar da te. fesslih ediyor, Buralarda kolonya, ve esansla örtülemeyen bir boku var, Kollar kımıldanımca — burnu. nuza dalga gibi çarpıyor, Bin belâ ile hele biletimi a- labildim. Ama vapur, adamalollı dolmuştu, — Çaresiz arka - tarafta “2üks hayat,, piyesinin manevi do- korunu andıran yere — gidip otur- dum, Burası oldukça tenha idi, Para- nin, bazılarınca rahaltan daha kıy- metl ioluşu ne iyi gay! Onların bu Mmanışları savesinde, tanlın yer, bos koltuk ve kafamızı — dinlendinecek sessiz köşe bulabiliyoruz, *Meğer bu tesellim de boşmuş. Netekim Kadıköyüne gelince, belâ. Bin sunlurİusuna çattık, Buradan boz pantolonlu, sütiyen kadar açık saçdkı gömlekli kızlar, kadmnlar, bir turna sürüsü gibi bağrışa cığıışa sramıza doldular, Kaltakları kü. peşte üstümde zincir —gürüktülerile sürükleyerek, kendilerine —sözüm ena— bir muhit yaptılar, Çantaları ve havluları - kendile- rinden güzeldi. yıkanmağa gittik. leri hakde, suratlarr demates pel- tesile sivanmış gibiydi. — Ağırları, Kanlı sofrasmdan hanüz kalkmış yamıyamlarımkini andırıyordu, | Çldüzoala Şatafatlı giyim I Döostüm Reşat Ekrem, Koço bir yazısında — İstanbal — sokaklarının hem asfalı, hem de bozuk düzen kaldırımları — üzerinde bir senfos nik orkestra ahengi veya deliş. men bir cazband — gürültüsile çe kır şakır dölaşan böbetil delikan. hlayzın — ayakkabılarına — takılıyor ve bu ayakkabıların, — çıkardıkla, 5i sesler bakımından hemen he men cinslere aymlabileceğini ya. zarak, şöyle takım huüsüsiyet, ler düşünüyor; 1) Nevâ faslından gacırtılı. ayaks kabılar. 2) Sahibini beşyöz adımlık — yer. 3) Gıcirtisi, — Haydarpaşa — Yazan: ZEKİ MESUT ALSAN —İ— Mustofa, Söleyman adlı bir baba ile Ayşe adkı bir enadan doğmumu.. ©, biraz aklı erince, kendi kendine neden Aydın volisi Kömil Poşo- İnn veya çiftliz ve konak sahibi İbrahim — Beyin oğlu olmadığını sormuştu.. |Yoş arihkee, bu svali daho genişletmiş, noden Roçildin, neden Holanda kroliçasinin, neden Rokfelerin olmadığını düşünmüş ve talih piyangosu hok- kındo tür elemelerle girişmişti.. Hattâ bazan da neden Afrikanın Sık ormanları içinde serbest konuşan bir zenciden, Gobi çölünde geniş ufuk- Tarlo boçbaşa yaşıyan bir Mongoldan, Pampa — sahralarında, yalnız tabil sevklerinin kumandasına tâbi olarak 6t süren bir göşodan inmediğini s0- rupturmuş, ve onlara karşı derin bir tahassür duymuştu. Mustafa Aydında doğmuştu.. Türk dunyası hayli geniş olduğu için, Tuna kıyrlarında, Kafkos yaylör larında Altay gteklerinde de doğabilirdi.. Fakat talh onu, Aydın gibi şi* rin, tablat yumuşak, şefkatli ve cömert bir yurda ayırmıştı. O büyüyüp de başke memleketlerin havasını teneffüs — ettikten ve sularını İçtikten sonra kaderin bu cilvesine dolma teşekkür etmişti.. Şans hayatın her cephesin- de tecelli edemezdi.. Mustafa dünyaya gelirken, başka bakımlardan şan- ) Üzerinde şüpheye düşmüş olsa bilse, içinde gözlerini hayata açtığı Ay- d.n hakkında bir şey diyemezdi.. Aydın, kiymelini bilen insanlar için, İkin- Ci ana vazfını taşıyon Tam bir yurttu.. #ttefo, bundan yarım asrı geçen bir zaman önce doğmuştu. Eğer İnsanların, içinde yaşadıkları zomandan şikâyetleri âdet olma- mış olsoydı, Mustafanın doğum hakkındaki düyünceleri de daha çok kıy- met kozanabilirdi.. Onun için, Mustafanın, talih tarafından tesbit edilmiş elan doğum tarihinin bir asır evyel veya sonra olması noktasından duydu- ğu arzvler nihayet bir hulya olmaktan ileri gidemezdi.. Hafin şikâyetle do- lv olmasına mukabil, mazi tahassür, ve İstikbol de ümitle doludur.. Keyfi bir emirle başların bir devirde mİ yoksa, hak ve hürriyet nar onlarca insanların birbirlerini öldürdükleri bir zamanda mı yaşa- mak iyidir?.. Burası gerçekten tetkike muhtaçtır.. | Mustefa doğduğu raman yerler — titremediği, | için, bu zamaniın takvimlerde nasıl yazılmış olduğu gul olmamıştı.. Mustafa büyüdüğü zaman anasına sordu: — Anc, ben ne vokit doğdum, kaç yaşındayım?. — Dur ağlum; sen doğduğun vekit üç aylar - içinde idik.. Ha, ta- mam, ramazana on beş gün kalmıştı.. Gününü biliyorsun,. Evet.. çaçıamba gökler nurlanmadığı meselesile kimse mas günü.. O zamanlar ramazan bahara rastlıyordu.. Komumuz oğababanın evindeki portakal ağaçları çiçeklenmiş, mis gibi kokuyordu.,, Bir insan hayatında bile, ayın, günün ne ehemmiyeti var?. Zaman mefhumu herkesin kendi takvimine tabidir.. Muhammedin hicretindan veya İsanın doğumundan torih başlar da, portakal ağacının - çiçek açmasından niçin başlamaz?.. Portakal çiçekleri daha sabit bir zamanda açarken hicret tarihi değişip duruyordu.. Ramazan da mevsimi tesbit edemediğine göre, portakal çiçeğinden, Mustafanın mayıs ayında anasının, babasının dördüncü cocuğu olarak dün- yaya geldiği anlaşılıyordu. Mustafadan — evvelki üç çocuk da küçük yoş- larında Gölmüşlerdi.. Allahın İşine karışılır mı?, Verdiği gibi alır.. Onların Üçü de kız çocukmuş.. Mustafa oğlan... Allah artık onasına babasına ac- sın da onu Öömürlü yopsın.. Bu defa Mustafanın anosı her zamanki gibi ebesiz doğurmamış, ağababanın hanımı körşu tazeye acıyorak, doğurdü ĞU zamon yanında bulunmuş, ve hiç olmoazsa bir gün ayağa kalkmaması için kocasının yemeğini de © pişirivermişti... Sonra çocuğu kötü nazarlara karşı himaye —etmek İçin, bu hanımın geniş bilgilerinden de İstifode edilmişki.. Mustafa dağmedan önce Telli de- | deye adaklar adanmıştı.. Doğduktan sonra da yedi komşudan birer gü müş kuruşluk alınmış.. yedi defa okunup eritilmiş, elde edilen madan par- gası içi karaca otu dolu küçük yeşil bir torbacığın ucuna takılarek Musta- fanın minimini omuzuna kancalanmıştı.. Mustafa bu süretle mevhum kötü kuvvtlere karşı korunduktan sonra mahalesinin berber - dişçisi olan ağa- babanın honımının hususi bakımına da mozhar olmuş, ve diğer kardesle- | rine nisbetle daha iyi bir şekilde hayeta meal edilmişti.. Yanaklarında hölâ görülen, o zamanın bir nevi operalörü olan ağababoanın hacamalı İrli bu bakımın ne kadar dikkatliolduğunun canlı şahitleridir. Sarı saçlı, men gözlü Mustafa diğer komsu hadınların do savgisini - kazanmış, mevsimine göre portakol oğaçları altına veya sundurmalara — kurulan salıncaklarda sollandırılerak yavas yavaş büyümüştü.. | Mustafa, İlk çocukluk devresine ait hayatından — çok bir şey hatırla- maz. Onun belli başlı hâdiselerini ancak anasından duymak süretile öğ- renmişti.. Meselâ bir defa keybolmuş, anasını, babasını, ve komşularını hayli telâza düşürmüş.. Mustafa hayatının diğer devrelerinde de bir ç_elı defolar dünyonın türlü semilerinde, türlü sahirlerinde Im_vbdıne.k zevkini tekrarladığı için, bunun todını, daha © vakitten olmuş old-ıMfl hükmediler bilir. Hiköyeyi Muslafa ancak sonradan anasından — dinlemişti... Nereya gidiyordu?.. Niçin gidiyordu?.. Bu sualleri 6 zaman kendisine soracak va- ziyette değildi.. Farzedelim ki bugün soruyor. Şimdiya kadar nereye gi | H2.. Niçin gilti.. Bunlara da bir cevap verebiliyor mı?.'. N? mümkün?.. Bütün gidiş ve gelişler, nihayet büyük yolculuğun egzersizleri, hazırlık'arı dir... Fark zamandadır: Köcük çocukken başımızdan geçenleri, ya hiç ha- hrlayamayız, veyohut or hatırlarız.. Büyük çocuk olduğumuz zaman, ha tırlanız, ve hattâ geçmişin hesaplarını bile görmeğe kolkışırız da, yine ta Khe boyun eğmekten başke bir şey yapamayız.. Mustafa, höhrasının ilk canlandırdığı heyat kadrosunu — söyle görü yordu: Aydının Kazdibi mahallesinin kenarında iki odalı bir ev.. İKi odanın önünde bir sundurma.. Onun önünde de etrafhı kerpiç duvarla cevrilmiz, bir bahçe.. Bahçe içinde bir kaç meyva oğacı ile mevsimine göre ciçekler.. (Devamı var) vapurunda Omuzlarmda, sırtlarında baldır. lormda paslı tabakalar Kat kattı, Pahalı pantototlarile şapkaları ol. masa, onları bir çerge halkı sana- çaktım, Retik, oda, ses 6 kadar on- Tarındı. Znten çığlık çığlığa gir- mişlerdi, Şamalalı oluruşlarındım. cotra da bu sıyriık kahkahalar bir türlü dinmedi, Avar avaz konuştukları için, ne rzavallı bir fikir seviyesinde olduk. Tarını da öğretiyorduk. — İnce bir zekâ mşiği, güzel bir mükte, yetin. de söylenmiş hattâ kaba bir söx de adamı güldürür, Çünkü zülmek bir idrâk menşurundan süzülürse bâz ve zevk olür, Hayır buvnları — Buzgün'çarşamba! Deyip xzülüyorlar, — Yer bulamadınst — gel kuca- Bima otur! Gevezeliğinde müstesna bir maz Tn havası sezip katılıyorlar?'ı, Esen rüzgüm, deru havayı, ka- famdaki naxit hayal çizgilerini berbet ettiler, Masarallah ya bunlarla İnsan A- merikaya gitse, Atlantiği birlikte geçmek felâketine uğrasa?.. Şüp. hesiz kendini denize atar — kurtu. lurdu. Köpek balıklarınm midele- rinde her halde bunlar kadar mu- zır mahlükat yoktur, Onları gördükten, hezeyanlarımı dinledikten sonra bir. kere daha iman ettim, Kf Kıyafet, İnsanın di- şma vurmüş — bir zevk — ve seviye mihengidir. Böyle giyinebilen va- kitsiz maskaraların, elbette iç yüz- Teri de bu kadar bozuk olur, HAKKI SUHA GEZGİN ']lll'l(? / eşyasına dair rında en kalabalık zamanda bütün | cırtiları bastıran ayakkabılar. ) Bir eşi, falân meşhur sinema ar |tiktinin ayağında bulunup, hakkın. da neşriyet yapılmış ekstra gicim tılı ayakkabıtar... Diğer taraftan nalçah ayakkabı . müuharrir, bu ayak nevilerini — ayk VU 1 Soğt eyağın bürnünü hafif, Bke çesini kuvvetli basanlar, 2) Söl ayağın burmunu ökçesini bafif basanlar. 8) Sol ayağın burnünü ve ökcesl. ni halif basanlar, 4) Her iki ayağını hafifçe sürüs yerek, yürüyenler..” Gicirtili - ayakkabılar, ötedenbe, ri, direktörler, kalem. şefleri, Baba h firiımı has yen takımından ki bir üstönlük imliyozı — gibi kulla, nılmakta idi. Son yıllar içimde aşa d yukarı her gencin ve kücük zevk lere doymamış orta yaşlıların ayak. — kabı siparişlerinde ihmâl edeme . dii bir bhüsesiyet eldu, kuvvetli, Fakat bu mevi şatafatlı giyim eş yasının, İnsan hayatına — yükledidi mecburlyetleri — düşünceek olursak, — Şazılarımızın, ses çıkaran iskarpin- lerine dahâ — şimdiden su doldura. ” rak o Müzip ve gevere ahengi or Tadan kaldırmak isteyeceklerini tah min ederim, l Meselâ. gacarlili iskarpin kullu. nan kimselerin, — hayallarında her hangi bir suretle İşden çıkarıldıkla, İrı, fena müamele — gördükleri. — bir yerden ters vyüzü geri çevrildikleri — veya şiddetli tenkide — uğradıkları,> vakıt nastl bir gülümç ve hazin a kibete uğrayacaklarını — tasarladımız — ne? l İşten — çıkarılan veya iş arayan bir adamın, hayalını tekrur düzeli. mok için başvurduğu müesseseler i. — çinde, ayağındaki gıcırtılı. ixkarpin | lerle mühteşem gürültüler yapatak dolaşması kadar, — İçlaketini tekzip eden bir hâl tasavyvur edebilir mi siniz? Keza bir — yerden ters yüzü geri çevrilen inxat kapıdan dışa. m çıkarken, Ayakkabılarının durap inlenmeden çıkardığı mazıkah ge grtılar, karanlık — talihtnin, yüke! sesle, kendisine — “güğük,, demes' gibi bir hal veya tmatem havası ça — lınması kadar acıklı bir hayat eli vesidir. Nülçalı ayukkabılar için de ayn” mülahaza ileri sürülebilirse de, ©ü Tarım, hele közelelerin - nek pahal * ve kundüralırın — örrünü Tâka iki misline cıkarmak İstedi — Timir şo zamanda birer Patarrel dü (Dünkü nüskadan dev ) — Vi