8 — VAKIT 6 AĞUSTOS — Viız gelir.. Bize olduğu ka dar İtalyanlara da karanlık o Jacak., diyo cevap verdi, — Yedi numaralı hücum — botu — bütün ışıkları söndürülmüş — ya mazke edilmiş olarak ilk se — pi tarassut vazifesine çıkmış bu lunuyordu.. Arkasında bütüh — donanma şeytan! seyrine devam adiyordu.. — 'Tabil İtalyan donanması da — gynr vaziyetteydi.. Hiç şüphesiz — İtalyanların ilk safta tarassut — mevkilnde bulunan botları var- — ar.. ftalyanlar bu deniz kuşlarr — na sön iki sene zarfında fevka- “lâde bir ehemmiyet vermiş bü- — lanuyorlardı.. Sonra Madalena Üsslünden ayrılmış olan bu do- naama her halde bir deniz gezi- sine çıkmış değildi.. Bunun için onlar da tıpki Fransızlar gibi bütün gayretle- rini sarfederek düşman donan- masını arayacaklardı.. Fakat n- — caba İtalyanlar hangi istikame- te gidiyorlrdı?.. Vaziyeti tetkik eden yedi nu- — Maralı botun kumandanı Luü — Tüzey: p — Düşman botları araştırma. larını bizim vaziyetimize göre K şark ,istikametinde yaparlar ve donanmaları da cenubu şarki is- ikametinde seyrederse bu, bi- zim için mükemmel bir şans o. Tacak.. Dedi.. Muavin! Jan Dosa: — Allahtan olur.. Nerde ©o şans.. diye cevap vordi.. Bu tak- — dirde ilk olarak onların torpi- — dolarını keştetmpnilz'3cabeder,. — Fakat şimdi ay tamamen, bulut. larla kaplı.. Üztelik hafif'bir,de sis/yar.. Biz düşmanı ancak'bin / metreden görebiliriz., Wedi numaralr hiicum botu E ıııun kırk mil ınmıı göyredi- yordu.. — Tüzey makineye emir veriyor- o du; — Daha hızlı, daha hızlı... Pzun, dar ve süratinden ya- yavaş havalanan yedi nu- y ınınlı bot, suları, sis ve gecey yi_i'ırıık uçuyordu. Birdenbire yığfılan bir bulut ayın bir parçasını meydana koy- — du"'Biraz sonra daha fazla açı- Hinca mobtap bütün güzelliğiyle — mavi'suların üzerine serpildi. *Z postum, şurada bir şey gö- Piyorum.. 1Bıı sözleri ikinci kumandan ’yı.emişu. Muavini: I ) 1939 7 Numaralı hücumbotunun maceraları Denizler için harp ——— — | — ssarraurumamaı Kumandan mutat soğuk kan-; iliğiyle: — Gördüm.. Güördüm.. dedi. Bundan sonra makineye ye- niden emir vordi; — Biraz yavaş,, yarım yol., de- d, Sessizlik içinde makine dal. resinde tekrar edilen emir du- yuldu: — Dikkat, yarım yol.. daha yayvaş.. Gözleri bu gibi tarassutlara &- lişik olan gemilciler, ikinci bir bulutun mehtabı yenidan — ört- mesine rağmen karanlık ufuk. ları delercesine gözetliyorlardı. Hleride ufuklarda, denizle bu- Biraz lutların birleştikleri bir nokta-! da zaman zaman boeliren l:iıciıkl karaltılar bir müddet sonra tok- rar karanlık ve siş içinde ka, boluyordu.. Tuzey ile muavi Dosa bu hayaletleri dikkatle tu-. kip ediyorlar, denizin yarıldığı. nı beyaz dalgacıkların iki nâ saçıldığını Birdenbire alçak sisin üzerinde muazzam bir hayalet On, on beş saniyo kâdâr sis ta- bakaşının üzerinde kesik bir heykel şeklinde !leriledi, sonta yar gözden kayboldu. ha Ne kumandan, ne de muavini aldanmamışlardı.. Bu bir zırhlı idi., Kalpleri heyecandan göğüs. lerini delecek gibi atıyor, boğaz- ları sıkışıyor, bir türlü söz söy- leyemiyorlardı, * p İkisi de susmuş, aöılemıl uf- ka dikmiş, kaybolan hıyıleun yeniden belirmesini hıklılı dı. Nihayet Tuzey: - * ai U Büyük bir l(nlvıwr değil mi?, diyeblldi, — Muhakkak,. Çok şükür AL- lahıma!., y Diye muavini bir nofeste ce- vap verdi.. Sanki demindenberi BöğsünüÜ sıkan heyecan birden- bire ağzından boşalıvermişti: — Bir zırhlı ve krüvazörleri- | nin torpidolara İstinat etmedik- leri düşünmeğe İmkân yok, Mu- hakkak ki törpidoları cenahlara ' vaziyete| dağılmış olmalı.. Bu göre de şimdi biz onların araer. na karışmış, onların hatlarına girmiş bulunuyoruz., — Kabil.. — Şu halde yaklaşalım.. On- ları görmemiz lâzrm.. farkediyorlardı.? görüldü..| yeniden sla bulutuna gömüldü,| Ve Lul Tuzey makineye yeni- den emir verdi: z Daha süratli.. Makine dalresinden — cevaj J geldi: — Tamam., Makine datresinde de sulh za- manlarında manevralar yapılı- yormuş gibi büyük bir soğuk- kanlılık ile çalışılıyordu. Fakat bu saatte hücum bot- larında vazife alan bahriyelile rin hangisi bu seferlerinin ölüm pahasmma olduğundan şüphe e- debilirdi? Bu deniz kuşları da- ha ovvelden göremedikleri bir .mrpldo tarafından felâkete dü- ,çar edilebilirlerdi. Veyahut her hangi bir İtalyan veya Fransız hücum botu tarafından Trakip donanma görülerek, süratlerin artmazı, ışıkların maşkelenmosi ve birdenbire mukabil tarafa &. teş açılması da mümkündü.. Bu takdirde evyelâ hangi taraf ate- şe başlarsa başlasın yedi numa- ralı hücum botu ve diğer bütün | botlar mermilerin ilk hedefi o- labilirlerdi.. Çünkü ilk anda gü- zel ayar edilemiyecek olan top* larımn mermileri biraz kısa göldi. Bi takdirde ateş sahasında kal- mış olan bu hücum botlarma i- sabet edebilirdi.. Fakat buna rağmen ne maki- ne dalresinde, ne kumanda ku- lösinde, ne torpil kovanlarının başında, ne de bomba kuyula: rında yazifede bulunan bahriye- lilerin hiç birinde ölüm korku: su yoktu.. Bütün ıııuıeuubıuı hâkim olan bir tek fikir vardı: Düşman donanmasımı koşfet- mek.., *1İşte Dui Tazey, muavini ve hattâ dümen gediklisi ayak- larının ucuna basarak yükselip utüklarda bir şeyler bulmağa çalışıyorlardı. Bu sırada kumandan birden- bire makineye yöoniden emir vermeğe başladı: — Dikkat.. Yavaş yavaş.. Yir. mi mile düşünüz.. Daha yavaş... |On mil., Ve dümen gedikllisine döndü: — BSağa., Tamameon sağa... — Gittikçe yavaş seyreden yodi numaralı hücum botu İtalyan donanmasımma amud bir vaziyet almıştı.. Şimdi muhakkak zırhir hatla- rı arasında bulunuyordu.. İtalyan donanması cenubu sark! istikametinde seyrediyor- du, Zırhlr hatlarının cenahla- | | Gördes Akhisar yolunu istiyor Gördesten yazılıyor: Gördesi Salihlide şimendifere bağlayan 85 kilometrelik bir gosesi var, fa. kat iktısadi bakımdan tamamile Akhisara bağlı bulunan kaza halkı Akhisara bir şose olma . maktan ıztırap çekmektedir. Yol suzluk; vasrtasızlık — yüzünden Gördesin bilhassa Akhisar mın - takasma yakın köylerinde yetiş - tirdiği güzel meyvalar, sevkedi . lememekte, bu yüzden meyvacı - ilk inkişaf şöyle dursun vaziye - tini muhafaza edememektedir. Akhisar kadar nefis tütün ye- tiştiren Gördesliler yine bu va . sıtasızlık yüzünden bu mahsulle- rini de onlardan daha eksik bir fiyatla satmağa mecbur kalmak- tadırlar, Hulâsa, bu yol; Gördes için bir hayat yolu Türkiye için de kalkmma vesilesi olacaktır. Tetkik seyahati sırasında, be - raberlerinde nafıa müdürü Bay Mahmutla teşrif eden sevimli Il. bayımız Bay Faik Ürer, halkm dertlerini dinlemiş ve Akhisar yo Hu hakkında izahat almış, vaatte | bulunmuştur. Va bizzat tetkik et- mek üzere Manisaya Akhisar yo- lile gitmiştir. Bu ciddi alâka bü. tün Gördeslileri sevindirdi. Yo - İlun artık bir gün meselesi oldu- Buna güphe etmiyorlar, Belediye bütçesinin darlığıma rağmen kasabanm birçok ana caddelerinin kaldırımları yeniden yapılmaktadır. Geniş bir pazar mahalli için istimlâk edilen yerin tesviyesi yapılmıştır. Plânları ve istikraz işleri biti. rilen elektrik işi müteahhide ve- rilmek üzeredir. Taahhüt müna - kasaya konmuştur, Yakında Gör des de elektriğe kavuşmuş ola . caktır. Kasabayr güzelleştirmek için bilgili ve tecrübeli bir idare adamı olarak çalışan belediye re- ni himmetinden bekliyoruz. * rında muhafız vazifesini gören torpidoların bulunması JAzımdı. Şu halde yedi numaralı hücum botu hiç görülmeden bu hatları aşmış bulunuyordu.. Lul Tuzey ile Dosa ara sıra n- çılan mehtaptan iİstifade ederek uçuça bağlanmış gibi uzun bir hat halinde geyreden düşmanın büyük kruvazörlerini sevinçten titreyerek ve heyecandan nefes- leri kıstlarak seyrediyorlardı.. Tama mon iki tane düşman kru- vazörü saymışlardı.. On ikinci krüvazör de geçtik- ten sonra bir müddet daha bek- leyen ikinci kumandan Dosa: (Devamı var) Fransız Reisicumhurunun bir ziyareti 4100 senelik bir ma- - Zziye sahip olan 300 OOO nüfuslu ve 300 askerli bir devlet |— Fransız Reisicumhuru Müsyö|büyük nimetin kıymetini takdir -— Lebrun bir kaç gün evvel Lük -|ediyor ve saadet içinde yagamal — Jemburgu ziyaret etmiş ve Gran- | bugünkü rahatını idame ettir - — Jüşez tarafımdan kabul edilmiş .| mek çarelerini arıyor. gn - Bugün Lüksemburg yüz sene - — Gayetle sade ve sade - olduğu İlik bir maziye malik olan ve ber /— kadar da güzel bir tarihe malik | cepheden zengin bir memlekettir. olan Lüksemburg, bundan yüz / Bene evvel diplomatların çetin bir -— Mmücadelesi neticesinde yapılmış , olan bir anlasma “le serbest bir -— gehir haline konulmuştu.. Lüksemburg toprakları zen . gindir, halkmın gönlü zengindir. Hükümet - varsa - borçlarına sa: dıktır. Ve oldukça zengin hazine. | sini muhafaza icin Lüksemburg- | Her hususta tam manasile hür | da Üüç yüz asker vardır. Üç yüz | riyetine kavuşmuş olan Luksem- |bin nüfusu olan Lüksemburgu | burg halkı evvelâ - bilmedikleri, yalnızca üç yüz asker muhafaza — tanışmadıkları bu hürriyet ile(etmektedir. Bundan başka bu alay etmişlerdi. Fakat bugzün |hür insanları eğlendirmek - için / hürriyetin manasını idrak eden | Lüksemburgda tam elli tane mu- bir ıurhi küçük devlet balkı bu (sikişinaa vardır. Zengin bir hazineye, elli mü « 'nı derhal bulmuştu. sikişinasa ve kuvvetli ve Mı 1919 senesinin 21 kânunusani- komgulara malik olan üç yüz bin 'sinde Lüksemburg Grandüşesi Lüksemburglu mosutturlar ve bu ıöylumı olduğu bir — nutukla, saadetleri muhakkak hür yaşa . memleketinin her zaman için maktan mütevellittir. imuhtar ve sullı içinde yaşaması. Lüksemburç şimdiye — kadar ettirmişti. Üç kigi tarafından idare edilmiş: Lir. Bir asırlık hayatımda bu kü- | TPransız Relsicumhuru Müsyö İnr istemekte olduğunu. tebarür ! İ HıKAYE CEZA Yazan: REŞAT ENİS Ahmet, dostu Mehmede dedi ki: — Bana esrarımı, sıkıntıları mı söyüyebilir miyim? Moehmet cevap vordi; — Rica ederim, bu gibi — şey- ler pek hoşuma gider. Ya me- sutsun, bundan tabil olarak ben de memnun olurum. Çünkü sen. çok severim. Yahut mesut de Elleln, derdini döker, biraz mü teselli olursun, Hem eğer me sut değilsen bundan benim hod | binliğim de okşanmış olur, Çün- kün bilirsin ya, kalp fırtınala: İçından daima azadeyim. * Rica ederim, 1â* *>yi bırak Iş eldden can sıkacak bir.sekil dedir. — Melâhat mı? ' — Melâhat... — Alâkanı mı kesiyorsun? — Pek yakımmda... Ve bundar dolayı çok muazzep oluyorum. — Sadakatsizlik mi! gösteri- yor? — Ne yazık ki, evet... — Ben de hayali, titiz, mütehakkim bir adamsın. — Belki, — Biraz tafsilât versene... — Vormiyeceğim. Yalnız şu kadar süyliyeyim ki beni Mürşi- de haberdar etti. — Mürşide mi? Bu kadın pek iyi kalplidir. Hiç kimsenin ce- İalette kalmasını İstemez. — Mürşideyi bu Ihbara sevke- çok halde ona minnettarım, Çünkü budala mevkiine düşmek pek a- cikli hir gey... Başkalarının diyeceğinden »: Bak sen bile bana acıyor- sün. Gülmekle beraber, içinden bir merhamet geçiyor, Hem ken- dislne daha müdebbir hareket etmesini tavsiye aden Mürşide- ye ne demiş bilir misin? “Bak, Ahmetten korkacak bir şey yok. O hem kör, hem sağır!" — Kabil mi? — Hret, evet... Hem kör, hem sağır... — E, şimdi ne yapacakarmn? — Ne yapacağım? Yalancık tan bir sayahat icat edeceğim. — Ya sonra? — Bonra... Bilmem; düşüne- ceğim. — Ben senin yetinde olsam, hiç kimsenin düşünemiyeceği bir intikam tertin ederim. Senin Lı!cxmbu"g Grandi >csi |a birçok * halk mümeesillerini tabul etmiştir. Bu kabul resmin- sük devlete evvelâ Gran Dük bi- Alber Lebrun bu küçük devletin / y.n çıkan yegâne mana — halkın İzinci Adolf, bilâhara Gran Dük Grandüşesini ziyaret | Besinci Giyon hükmetmiştir. Şim Grandüşes fevkalâde mütevazı - ı.lı de Grardüçes Mari.Adelaid dır, Halkçıdır. Pazar günleri her- memleketi idare etmektedir, Umümi harpten sonra harap bOzümunda köylülerle >dilmiş olan Avrupa haritası ti - Pağlarda çalışır. zerinde , muvakkat bir müddet Için terket tin bir asırlık hayatı münasebe ıulye mecbur kaldığı toprakları -. tile yapılan mınıiııdı Grandü- d b & e SKON C ZR U *|her zamanki gibi serbest yaşa - mak ırmundı bulunduklarıdır. |kesle birlikte kiliseye gider. Bsğ | — Müsyö Alber Lebrun, Lüksem. burg Grandüşesini, Kolmar-Berg şatosunda ziyaret edecektir. Bu Lükzemburg Dllkılıiı' Bir müddet evvel küçük devle- | münasebotle büyük bir merasim Darogramı hazırlannuştır. den şey ne olursa olsun, ben her ' le |kanlının kucağındaydi. İ Ahmet de donmuş Ne söylüyeceğini şışrf“"# 1 D Y U FE n GE FDD KI zibi bir sanatkârm be 3zreket etmesi ayıp olür | — Ben de dündenbt! vum, Bir şey bulduğum dyorum, — Söyie. — Sonra söylerim, mt ne. — Pektlâ; o kadar a değilim. Yalnız, biçiiii jey yapmış olmryasıü. — Merak etme, ') — Müthiş bir intikam — Hoem müthiş, hem — Lâtife vertaraf, | Üzum yok, — Morak ötme dedik * telerin zabıta hâberleri " da ismimin geçmesini | M Ahmet, dostu Mehm' rıldıktan sonra Mellh'“ A . Mühim bir işinden rek o gün öğleden sof ket edecek trenle seyâ leceğini ve üç gün S0f ceğini hüber verdi. Melâhat, içinden mepif ışığı tutuşan gözlerini memek için başinı öDÜ Yostuna, kendisini havâ |ğ zanlar'ndan korumw“'f gü stkısını unutmamasıni — ıya tavsiye etti. — Çok gecikme! Demeyi ve öpmesi içlü ilammı Ahmede uzatm autmadı. Ahmet, kendi “Kör ve sağır ha?li Birki, h " diye düçünüyor VE Tp nl güçlükle gizleyebiliy? — BSevgili Ahmet, £ tolgrafla bildir ki — ist” geleyim, ' — Şüphesiz. # — ,0 Anildt,'akşama kadaf'ii larda dolaştı; sonrâ ıl evine döndü, Cebindeki tarla kapıyı açarken k“lf’ deyse yerinden fırlay! , İreride iki ses işitik dan biri erkek sesiydi. kapıyı yavaşça açtı. manzara şu; Melâhat, daki maharetiyle Bof? gözbebeği olan güzel ” Genç kadın ve âşığı kalmışlardı. — Melâhat, urıdı ı". zilim? Korkma; bınl silmiyorum, İstasyona sanki başıma bir $ef 4 zsörmüyorum; hiç bir F” $ miyorum, Yani kör vt * ef lum. Reni buraya kâl l& getirdi. Orada misili $ hat? ğ Melâhat boğuk bir Hi — Bvet, burıdıyl—l' X Dedi, Delikaniı fşıki — — Ne müthiş! Diye haykırdı. II’.J döndü: —— — Daha ne duru. ine ayoll.. Delikanlı fırladı. ram ediyordu: yt — Melâha,t elimdef al birak lemki hayatta artık ü Uım' hat pek yürka !:: ven hüngür h bışladı: Ah, Ahmet... Bu ? zam,.. Benim cezam: sun Geğli mi? Ah, y© ki bu cezaya katlâna! “ien hiç ayrılmıyacağı hayatımı senin yııul ri’" c" lv .l. seğim. — Seni todavi Dünyada benim İçiü yarsın; yalnız son.ea Ahmet, bir nnıı'f".q. rak düşündü. Artık bil ıpual