7 Şubat 1939 Tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 9

7 Şubat 1939 tarihli Vakit Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ei İN l Çi | > iç, “üne 1 ç Hü VAKITın «eği il K g | il Üçük H de İm al aylyor musun, Stevart, bes İN k bir taliim var ki! ins asa 5 zannetmem: En büyük hee muvaffak olmuş. ba A Biz * edeceği, bir genç. pet İk iyi am bundan başka da - mp İYebilir? yasi İk Sama, ya o adam evli ise? in içe Am, Hindistana giden du yer, ve Parunun güvertesin. a May, , SPur, Brindisi limanın. sn | kliyordu, > p yi doktor Gopal Kar« a , Ri, Söze başladı: ra | Dag babam beni İngiltere. Sr Ny 8 zaman, yedi yaşımda i e ti gm Biliyorsunuz, osdan ge ÜR, bir daha Hindistana hiç Na “dilim. Fakat Hindistanın GE Yay, Aft sesleri, musikisi, can. pak” aka kokusu daima benim- SAN; dir. Annemi bâtırlıyo . ia Kay, linda hizmetçi kadın - hg, tatlılar yedirir, âdeta gis pal 388 “| iğ, Sepsinden daha iyi ha ) $ey var ki, oda yaz kalabalık ve gürükülü Bündür. Üzerime süslü kg e Yirmişler, boynuma Siçeklerden kirlant 'dr. Bu vaziyette, bu - bip 6, fakat sevinerek, ta Yın Üzerinde gidiyor. 5 | ve Kimde, Şarkı söyliyen, ar. salgı Şalan adamlar var. bir küçük kız ço- Meri ye rtmuşlar ve kız, ki, atın boynuna sarıl . ir Zünümmüş! Her hal sonra çok geçmeden İk reye göndermiş olacak ada, e hatıralarım iş- ng, dar babam bu me Ny mi bir kelime söy. kat son mektubunda tanda aynı zamanda kte olduğunu ya - öğrendim ki o gün Denim edemiyeceğim bir Stevart! Kız bütün İşi, > lerini mahbus gibi İtiş «Dünyadan haberi yok Kk Miş yp nedir bilmez. Şüp kn pipi Kü VR hi, fn e an." yy, emeklerini pişirmesini akmasını bilir, Fakat be. iç Bin değili Evet, her ye m Eiştiremeyiz. Lâ rİp diğerini es - va kmak olur mu? Şüp. a kız İçin de fena, Bü- Ni Çiş alam, dedi. Böyle ü,, “bileceğini hiç dü - Bununla beraber açmamışlardı. 4 $ikar çıkmaz oktoru ile arkada kavuran veba Mr faaliyete kaldılar, yi ktorun ei biraz bekledi, Yazik, sile meşguldü, Sal. büy ada slirmek için İlç zekâsr ve cim * VE ör Salışması lâzmdr. Keşiş bütün memleke bu ç, alinin batıl Bina yardım e- Sabağı , a bekliyemeyiz, 4 Mt karargâha ay la bir hasta ğ * Bunları bul aç rmelei Yi Taki, kaş kadar çarşı, pa. tahammül edi, yl ai tabaka - Ny, © te * bir er. e yor Ben. i Rana bu sınıf ikâyeleri Ilâhlara kurban 9 — VAKİT 7 ŞUBAT 1939 | Meşhurların hikâyeleri rilen kızlar .Şarlonun bir ortak- > lık teklifi Yazan: Cornelia Sorabji Çeviren: V. &. ———— Hikâyenin muharriri Cornelia Sorabji Avrupada bugün İngilterede yaşamaktadır. o kumuş, bir Hindili kadındır ve İngilterede avukat unvanın almış ilk Hindli kadın olan muharrir bilhassa garplılaşan Hin- distan hakkında yazılar, hikâyeler yazmaktadır. İngiltereden aldığı mevzular Üzerinde de hik â yeleri vardır. ——— ———— — er Stevart; — Evet, dedi. Ben de bu fikir deyim, Şimdi yazayım derhal... Bir hafta sonra cevap geldi. Gopal Karve yardımı tam vaktin. de istemişti. Avrupada okumuş Bir ELİ a dr YAK a Bİ 72” man iğin iki döktorun emrine Ve- tiyorlarâz. Kâdın yakında gele. cekti, Hastabakıcı da on beş gü ne kadar, Gopal: — yil diyordu. Şimdi salgmla başa çıkabiliriz. anti Bapat is . mindeki bu kadın doktor, ince, w- znu boylu, zeki, ve pek güzel de- ğilse de, cani, faal bir kadındı. Cazibesi, daha ziyade, hareketle - rinde, vücudunun o tenasübünde ve kimsenin gözünden kaçm:yan hassasiyetinde idi, Kendisine verilen vazifeyi üâs- hyor, memnuniyetle kabul ediyor ve büyük bir azimle galışıyordu. Hastalara kendisini öyle vermişti ki, nihayet Iki erkek doktor ar - kadaşı çıkıştılar: — Kendini yıpratacaksın, di - .yorlardı. Esasen, doktorların pek âdeti değildir bu kadar fedakâr - lıkla çalışmak! Şanti garpte okuyup öğrendik- İeri şeylerden iyi olanları kabül &tmiş, aynı zamanda ırkının husu- siyetlerini de muhâfara etmişti. Bunun için Gopalla gayet tabii o. larak derhal seviştiler. Fakat, işin tuhaf ciheti şu ki, ikisinin de talü biribirine benz - yordu: Gopaln birçok - karısı ol duğu gibi, Şantinin de bir gocuk - kocası vardr, — İngilterede tahsil görmeme müsaade ettiği için merinun Ol - “| muştum. Fakat bugün artık onun la nasıl karşılaşabilirim? Bilmiyo. cum. Fakat doğup büyüdüğü kö- ye giderseniz onu orada bulursü- nuz zannederim, Bir ananın bir tek oğludur, yerinden kalkamıya. cak kadar şişmandır. Fakat iti * katlarını terketmemiştir. Sular - dan yüze yüze geçer. Ailesinin malını, mülkünü kendi zevki için sarfeder, Ateş ilâhı için dini şenlik ya- pilryordu. “Ateşin içinden geçien yarımaz- sın!,, Aylardanberi dindarlar, #âhm bu sözlinü yerine getirmeye ha - zırlanmışlardı. Nihayet bu âyin günü gelmişti. Dağlardan aşağı hacı kafileleri iniyordu; Sesleri oğultu halinde yükselen, kayna - şan bir kalabalık. Üstü örtülü ara balatda birer yatak vardı ve bu ya btaklacda küçük çötuk'ar ağlaşı : yorlar, bağrışıyorlardı. Çocukla » tn anaları, babaları ya hayvanla» ra su veriyordu, Yahut da akşama yemek pişiriyordu. Gizlice bastıran bir karanlık gi- bi, bütün vadiyi yavaş yavaş de- rin bir sessizlik kaplamış ve ka - ranlığın içinde büyük bir kızıllık yükselmiye başlamıştı. Bu kızıl aydınlık arasında, mukaddes ate- şin etrafında telâş: telâşlı dola İşan ateş bekçileri görülüyordu. İ Biraz uzakta da bir alay din rüc. İ sas ve beyaz entarili fedailer top lanmıştı. Dini reis söze başlamıştı: nasız biz şekilde vermiyoruz, di - yordu. Yaptığımız, bir fedalliktir. Şeytan bunu gö * Yİ NOR .İ ver, — Mukâğdesata hayatımızı mâ. | der! | Mu Bu sırada kalabalık arasındaleder!, rünce çatlıyacak. Fakat buda o. nun, yaptığı fena muameleldre karşı çekmesi lâzımgelen bir ceza değil midir? Şanti: — Hadi gidip âyini görelim, demişti, Annem de seyirciler ara sında, Sonra, âyin denince içimde tuhaf bir biş uyanıyor. Kalkın biz de gidelim. Evet, ben de fcdailer gibi beyaz elbise giyeceğim. Ayinin başlarken söylenen söz. lerin sonuna yetişmişlerdir. Şim » di davullar çalmağa başlamıştı. Gece kâranlığında kederli şarkı sesleri de göklere yükseliyordu. Ateşe ilk atılacaklar şimdi ortaya| * gıkacaklardı. İşte çıkıyorlar! Çalgı ve şarkılar kesilmişti. Bu yarı ilâhlar büyük bir heyecanla alkışlandılar. Şimdi ortada, elele| tutuşmuş bir alay genç kız, ken - dilerini kurban vermek sevinci ile| sıçrıyordu. Biraz sonra, dini reis diğer bir alay kızm daha ateşe atılması için işaret verecekti. — Biz ilâhlar bir slay genç kız kurban veriyoruz. Onlarda buna mukabil vebayı defedecek . ler. Kendisini ateşe atr-ık, ölüm Je evlenmek, milyonlarca kişinin hayatını kendi hayatı babasına kur tarmak isteyen kim var? Kim var. sa gelsin! “Ey genç kızlar! Sizin için kı- sa bir ızterap. Fakat diğerleri için senelercs saadet! Bakın! Başaklar olgunlaştı, basat bekliyor. Fakat onları biçecek eller çalışamıyor. Siz genş kızlar, bu cilere hayat verebilirsiniz. Haydi, ey hayat ve» rici genç kızlar! Haydi! Ortada öyle derin bir süküt var İdt ki, neredeyse nabızların attığı duyulacaktı. Sonra, birdenbire bir 3 İ Meşhur İngiliz muharriri Ko. nan Doyi vaktile bir teklifi red. | detmemiş olsaydı bugln Şarlo - İnun ortağı olacakmış: Bundan senelerce evvel, Konan Doyl Londradaki tiyatrolardan söylüyor? diyorlardı. Uğursuzdur. Sonra, nasıl oldu, kimse anlıya. İ mamıştı: — Doktor kadın! ölye bağırış- tılar, Mâkiciler: — Kendisinde bazı kâfirlik alâ. i meti vardı, diyorlardı. Onün için ilâhların gaarbına uğradı, Kızın arkadaşları: — Çabuk sıçramadı da ondandır dediler, Yalnız, kızın erkek arkadaşı bir kelime söylemedi. Biraz sonra Şantiyi çalıştığı hastanenin kaza arabasma yatır - muş, götürüyorlardı. Doktor ka - dın ağır yaral idi, Akibet gecikmedi. Şanti; — İlâhlar le istedi, dedi ve hiçlerik sesi'duyuldu. Kadın dok. tar, bütün iradesini kaybederek, kendisini fedai kızlar arasma &t * mıştı. Şimdi, dini reisin daveti ilg, eli Gopalım elinde, uyudu... “Aradan bir ay geçmişti, Göpat muayene odasında gelen mektup » . Birdenbire gözleri zerine, bir alay beyaz elbiseli genç | sartadı, dudakları mektuptaki sa- kız daha ateşler üzerinde sışraşı-| olanı okudu. yordu. Tâhiciler: — Ey Agni! diyorlardı. Bu Pek az hatırladığı babası ona şöyle yazıyordu: “Oğlum; fazla üzülüp keder genç kızları tamamen yakma. Göz| ame, Tali, kader böyle İstemiş, İerini güneşe, nefeslerini rüzgara İnsan için, gökyüzüne uçmak. da, toprağa gömülmek de, sular da boğulmak da bir. ne yapalım! Hastanede beraber çalıştığın o kız senin kârmdr, Si - “İzin iyiliğiniz için böyle bir tec - rübe yapalım demiştik, fakat doğ. Hangisi icap ederse öyle olsun. | ru harsket etmemişiz, Tlâhlar tec Fakat, ey İlâh, bu kızları, iyilik| rübeyi sevmezler. Ex iyisi, doğru yapmış kimselerin dünyasına &ÖN | iikattan ayrılmamaktır. Bütün flâhın uğruna | bazıları; yenilik hareketleri işte böyle iflâs Fakat genç doktor öyle düşün. — Şu adam neye ölüm şarkısı! müyordu, — VAKIT'ın kitap şeklinde roman tefrikası — TLAK N gayet alçak sesle görüştüler. Uzakta oldukları için Konuştuklarını duyamıyordum. Fakat hallerinden gayet cidât bir mevzu üzerinde olduklarmı anlıyor« dum. Nihayet, babam, beni çağırdı, Yanlarma git tim. Zayıf olmakla beraber, kendimi hiç te hasta et, miyordum. Bununla beraber endişelenmiştim. Bâ, bam: — Lora, ddet, gel kızım, şimdi doktoru dikkatle dinle ve soracaklarına cevap vermeğe çalış. Doktor: —— Bana, dedi, ilk önce göğsünüze doğru bir ye- re iğneye benzer bir gey saplandığından bahsetmiş. tiniz. Hâlâ bir ıztırap hissediyor musunuz? — Hayır. — Neresi olduğunu bana gösterebilir misiniz? Üzerimde bir sabah elbisesi vardı. Boynumu ıçarak gösterdim. Babam, parmağımla işaret etti. Eim yeri görünce sarardı ve: , — Yarabbi! diye haykırdı, demek bu! Doktor: — İşte, dedi, siz de gözlerinizle gördünüz, Korkmağa başlamıştım: — Ne var? HORTLAR larını kilitledim, Yattım, uyudum. Uyandığım 24. birinde bir piyes oynanırken, o. yunda rol alân genç bir aktörle tanışıyor. Bu aktör ona şöyle tu. ! haf bir teklifte bulunuyor: — Gelin sizinle ortak olalım, Ömrümüz oldukça kazançları . mızı aramızda yari yarıya yapla. gırız... Tabii, muharrir bunu gülüm - geyerek reddediyor. Çünkü ak tör, o zamanlar, bizim paramız. Ja ayda 50 lira kadar bir para kazanmakta imiş, fakat, sonra belki muharrir pişman olmuş * tur. Çünkü vaktile Konan Doyl'e bu teklifi yapan bugünkü Şarlo. Yazıları Okunamayan Meşhurlar Tarihte bir çok meşhur adam. lar var ki çok kıymetli vesika- lar bırakmışlardır, fakat el yâ, zılarmı okumak kabili olmadığı için bunları anlamak imkânı yok tur, Meselâ, Napolyonun yazısı ek seriya, okunmıyacak kadar ka . rışıktır. Bir çok mektuplarında bir tek kelime bile okunamamış” ve bunlar uzun müddet askeri harita zannedilmiştir. Şekspir'in de bazı eserleri var. dır. yazısını okumak mümkün ol. madığı için neşredilememiştir. Geçen asrm büyük Amerikan romancılarından o Havthorne'un da, ölümünden sonra elde edilen bir çok eserleri, yazısı okunama- dığı için basılamadan kalmıştır. Kamçı İle Hizmetçi Kızı Dövdüren Bestekâr Büyük bestekâr Rihard Ştraus3 daima ilhamı tabiattan ve ha, yatlan almak lâzım geldiği kana. atindedir, Bunu kendisinin nasıl takip etmiş olduğunu şöyle anla. tayor: “Elektra'nm ilk sahnesini ya- zarken eserin kahramanı olan kı. zin (Elektra'nın) Aegistbus'un evinde hizmetçi iken nasıl ya . şadığmı, neler çektiğini anlamak Üzere ayni gekilde kendim bir hiz metçi kız tuttum, Onu bahçenin bir köşesine zincirle bağladım ve köylü çocuklara değnekle, kamçı ile dördürdüm. Kızın ağ. lamasını ve çığlıklarmı, çocukla. rm bağırmalarını plâğa aldım. “Elektra, ismindeki operanın Uk sahnesi de bu süretle meyda- na çıkmış oldu... man, kendimi, tuvalet odasında, minderin Üzerinde buldum, Bu odanın kapısı açıktı, öteki odanın kepi. sı da zorlanmıştı, Nasil oldu da bu kadar gürültüden uyanmadım, uyanmadan nasıl yatağımdan buraya naklettiler, bilmiyorum. Halbuki uykum fevkalâde hafiftir, Bu esnada babam, Madam, Matmazel ve bir kaç hizmetçi odaya geldiler, Orada beni Karmilla ila gö. rünce hem şaşırdılar, hem de sevindiler, ve derhal bir sürü sünaller sordular, Fakat Karmilla için ve- reoek bir tek cevabi yoktu, başımdan geçen esraren. giz hâdise hakkmda bir şey bilmiyordu. Bâbam bir aşağı, bir yukarı dolaşmağa başla. dr, Karmilla onu endişeli ve düşünceli bir bakışla takip ediyordu, Babamı, hizmetçileri gönderdikten sonra ona yaklaştı, mütebessim ve tatlı bir bakışla hitap ede. rek: — Size, dedi, bir şey sorarsam beni mazur gö. rür müsünüz? — Rica ederim. Ne Isterseniz sorunuz. Cevap vermeğe âmadeyim, Başımdan geçen hâdise cidden garip ve anlaşılmaz. Ne İsterseniz sorunuz. Pek ta- bit anneme, sormıyacağmıza dair verdiğiniz söz — Bir şey yok Matmazel. Sâdece parmağınızm ıcu kadar bir yer morarmış. Ve babama dönerek ilâve etti; — Vakit kaybetmeğe gelmez. dahilindeki sualler müstesna, — Tabii Esasen bu cihetten bir şey soracak değilim. Mesele, dün gece, odanızın kapısı ve pehee- Mim hil ob et İz he Sİ iğlğüzin

Bu sayıdan diğer sayfalar: