Yasa 8 AN A EEE aş ii > p# p LR VAKIT'ın Küçük H PlU! lelden yazı makinesini &| söndürdü ve ya - N Çiktz, Bç ita, kalınız 741. Koca binada nr $&nsör hademesi bile BE kalman da bir ba- ef, ay Ke Ası vardır, Mese- e almadığı o v Ko b » ız geçmiştir. Yer bulmak ihtimali ha, Maş. Yer bulmak Miss ye Miz ve. yorul Lala aka hepsini | eçhul | v * Sevmekte de haklıy. İ a ği altı yaşma gel - ie kadmların “kısmet, Lİ seyi maalesef a ep şArtik ne koca bek» Km Ş€y. Hayatmda, Ordu. İ eninden YT, © akşamki © Eece münakaşa da bir hikâ- — olduğu ve iyi bir e Yarıyacağı anla- n a adyoda haberle- b VE Avrupada ol p Ter e le Tİ öğrenecek . olcay İnce saat dokuz Zaman kalkip s1- Yapacak ve yata» MI okuyacaktır. y ika, anda, hayatta hiç. ikâyeleri Hikâyenin Geren —— Ruth Feiner genç bir Alman kadın muharrirdir ve roma fik neviden hikâyeler yazmakla tanımıştır. Şöhretin bilhassa i Kedi,, isimli romanı İngilterede yaşamaktadır. bederek geri çekiliyor, tekrar tit reşerek, söy k, dişlerini gi- cırdatarak, bekliyorlardı, Miss Wielden herhangi bir şe - ye karşı mağlp olmayı sevmezdi. Burâda böyle yarım saat bekle. Yip de yine şoförün “yer yok!,, demesine tahammill edemezd İki yüz metre kadar yürümüş Ci ama, üstü başı da sucuk gibi slanmıştı, İnce ceketi vücüdüng yapığmış, elleri buz kesilmişti. Elindeki kitap neredeyse dağıla caktı. Yerdeki su birikintilerine basmamak için önüne baka baka « İyürüyordu, Bununla beraber, a - yakları da su içinde kalmıştı. Bir ü. gece evtel o kadar uğraşarak Miss Wielden şimdi artık ko. şuyordu. Ne sağına bakıyor, ne soluna; kendini bir tunel Istas - yonuna atabilse, Birdenbire durdu, Koluna bi - risi dokunmustu. Döndü baktı. Gözleriyle, kar - şıstıda durmuş gülümsiyen bir “(adamla karşılaştı. Kaşları çattı | ve tekrar yoluna devam etti, Kal bi, kopacak gibi çarpıyordu. He- yecanlanmasında hakkı da var- dı. Yine koşa koşa gidiyordu. Fa. kat şimdi biraz da korktuğu için | koşuyordu. Adam takipte | du. Bir aralık — Koşmayın, durun biraz, de- di, Çok ıslanmışsınız, alın gunu, Miss Wielden duymamaz''ktan gelmek istedi, Fakat adam ya - nma kadar gelmiş, ona bir kam- sele uzatıyordu. — Teşekkür ederim. Böyle devam ediyor « im, dala bir kadın için otobüste bir yer mda ikide bir ima İP yağmur Gi iş id Karşıya doğru z Tağında bir alay Mİ, op dese, İstasyon kt g. Bilene kadar Mi ma de yok rafına Beçti, bam bekliyor in S geçti, fa - ir ag Hepsinde Nü vi Cezası ha- Be, Bibi len o s0. 2 lay Yok! » diyordu, ; ler giç ie * otabiiş gel. kat, tie di de bardak -| bi “İdi ki! Fakat, bu iyi kalpli yaban- lana islana gideyim daha İyi. | — Şaşırdmız mi kendinizi?| | Hadi alm bakayım, soğuktan ö *| Miss Wielden soğuk bir oda ile: — Size ne? dedi. — Her halde ölmek iyi bir şey değil; değil mi ya? Alm hadi, gi. yin. Hiç yoktan yero hasta ol - mak iyi mi? Adamım tatlı ve ahenkli bir #e si vardı, Miss Wielden ağzımı ağ- mıya vakıt bulamadan kamsele. yi omuzlarında hissetti. Adams | doğru dönerek: — Siz ne yapacaksınız? diye sordu. — Beni düşünmeyin siz, Be - inim içim kavi bakın, eldiven gi- bi vücudunuza uydu. Fena değil İ değil mi? — Çok güzel. Çok teşekkür e. derim. Fakat... Miss Wielden ne styliyeceğini bilmiyordu. Kendisine kimsenin «lâka göstermesine alışık değil - kazanmıştır. Bugün mu şaşkın vaziyetten kurtardı: — Çay içtiniz mi? Miss Wielden daha akşam ça. ymı içmemişti, — O halde gelin şuraya gire- im. Ne de olsa kuru ve sıcak bir yer. Miss Wielden; kendisi de $a5- tığı halde, oradaki küçük kah - veye girmeyi kabul etti, Kadmın hâmisi çay ve gelete getirtti. Adam Miss Wielden'in kargı - sma oturmuştur — Ne fena bir hava, değil mi7 diyordu. Çıkarın arkanızdan kam seleyi şimdi. Ceketiniz kurusun. Çıkarken giyersiniz. Miss Wielden adamın dediği zibi yaptı. Bütün bunlar o Kadar| madığı ve beklemediği geyler i ki fikrini işletmiye muktedir olamıyordu. Çok acıkmış bir in- san hali ile çayla galetesini ye. di, sonra adamın verdiği cıgara- yı aldı ve zoraki gülmiye çalış- konuşuyordu. Evvelâ havadan başlamış, sonra bugünkü > vasıtalarma geçmiş, siyasi selelere temâs etmiş, pi ne yaptığını, İşinden memnun 0- up olmadığını, nerede oturduğu- Jarm pahalıtığın. İdan bahsetmişti. Yarım saat kadar konustular. İyi bir vakıt geçirdiler. Sonra adam saatine baktı ve yerinden tırladt. — Aman! Geç kaldım! Annem Yazan: Ruth Feiner Çeviren: V. G. kimbilir ne merak etmiştir! Ko- şa koşa gitmeliyim. Siz bırakın, ben vereyim çay parasini. Miss Wielden: — Pardesüiyü ne zaman 8iz6 ve rebilirim? diye sordu. Adam bir randevu verir diye ümit ediyordu. Fakat yabancı a- dam, gülerek: — A! Sahi! dedi, Unuttum... Buyurun kartımı, Zaten ben si. zin adresinizi biliyorum... Tekrar güldü. Biribirlerinin el lerini sıktılar ve ağam hemen çik tı gitti. Miss Wielden bir müddet daha oturdu. Çaydanlıkta daha bir hayli sıcak çay vardı. Tekrar yağmura çıkmadan evvel, on da kika kadar daha bu sıcak hava içinde kalmak istiyordu. Fincandaki çayı karıştırırken kendi kendine (gülümsüyordu. Başından geçen bu macera onda hoş bir tesir bırakmıştı. Otobüs- te yer bulup da oturduğu zaman Londra caddelerinden geçerken, yabancılar arasmda okuduğu ro- manlardaki maceralara benziyor. du bu, Miss Wielden yeni arkadaşınm | ismi ne acaba diye kartı tekrar| aldı baktı, Fakat, bakar bakmaz yüzlinlin ifadesi değişti, gözleri müteessir bir hal aldı. Belki bu, | teessirden daha büyük bir şey- di; belki bir sukutu hayal... Karta bir kere daha baktı, Ha- yanlış görmemi, Kartla şöyle yazıyordu: John EB. Brawnt Pardesii Batış Memuru Kartm arkasmda da pardesü mağazasınm İsmi ve adresi var . dı, altında da gunlar yazılıydı: Bu pardesü hoşunuza gittiyse 10 şiling gönderirsiniz. Eğer al mak istemiyorsanız telefon edin, e .ladam gönderir geri aldırırnız. Miss Wielden bir müddet dü J şünceli bir halde kaldı, Sonrs| çantasmı açtı ve parasını sey | mağa başladı. O gece eve de gitmedi. Evinde: | ki hem yatak, hem oturma odas | olan o oda gözünde bütün güzel- liğini kaybetmişti, Sinemaya git. ti ve evde içeceği çay yerine ka-|N. Basıldığı yer: VAKIT Matbaas kao igti, 7 —VAKIT 5 ŞUBAT 1939 Teneke kutularda kaşe Algopan Grip ve nezlenin, romatizma, baş ve diş ağrılarının en tesirli dâ- İcıdır. Teneke kutularda olduğundan dnima terkip ve tesirini mu, İhafaza eder. Her eczanede teklik kutusu 7,5 kuruştar. ln e Ne Icabında günde 3-4 kaşe alınadllir Türk Hava Kurumu ae .. ii Büyük Piyangosu Dördüncü keşide: 11 Şubat 939 dadır. Büyük ikramiye 50,000 liradır Bundan başka: 15 bin, 12 bin, 10 bin liralık ikramiyelerle (20 bin ve 10 bin) liralık iki adet mükâfat vardır... Bu tertipten bir bilet alarak İştirak etmeyi ihmal etmeyiniz. Siz de piyangonun mesut ve bahtiyarları arısına girmiş olursu. nuz... tr, Yabaner adam mütemadiyen |alın sizde kalsın, bize 7 sterlin RR NANE ITIR ARAL PERSAN IR Yavuz Sezen Diplom Terzi Hakiki tek kostümlük Ingiliz ku. z gelmiştir. — 113 Beyoğlu pı Gayret Api. Türk Foto Ğzlünde. mem Or. Necaettin Atasagun Sabahları 8. k: tarı 17 den w Xp. Daire 2; N «nbal eder, SAHİBİ ; AS eşriyat Müdür — VAKTI'ın kitap şeklinde roman tefrikası — cı adam, yine kendisi konuşarak 4 HORTLAK — ——————— yamde siyah bir cismin karyolamın etrafında dolaş. tığmı gördüm, Korkuyla uyandım ve birkaç saniye, ocağın yanında sahiden bir cisim görür gibi oldum. Fakat tılısıma dokunur dokunmaz kaybolup gitti. Eminim ki, bu siyah şey yanima yaklaşsa müthiş bir şey olacaktı ve belki de, hani gu boğulduklarını işittiğimiz zavallı kadınlar gibi beni de boğacaklardı. — Öyleyse beni dinleyiniz... Diye arkadaşıma o akşam başımdan geçenleri anlattım. Sordu: — 'Tılısımın yanınızda yok muydu? — Hayır. Onu salonda bir Çin vazosunun içine bırakmıştım. Ama, bu gece yanıma alırım. Madem ki ona itikadıniz var... Filhakika o gece tılısımı yanıma aalrak yattım, Ve rahat bir uyku uyudum. Ertesi akşam da iyi geç ti. Yalnız sabahleyin bitap ve tatlı bir yogunlukla uyandım: Kendisi rahat uyuduğumu söylediğim — Gör o dedi, ben de iyi uyudum. Tı- Usumı göğsümün üzerine iliştirdim, Hem eminim ki, rüyalar hariç, üst tarafı hayalden ibarettir. Eskiden rüyaların ecinlilerin eseri olduğunu O zannederdim. Fakat doktorumuz böyle olmadığımı söyledi. Yalnız. dedi, hummalı zamanlarda hayaletler görülürmüş. — O halde keramet tılısımda mı? Ne dersiniz? — Her halde bu tılısım dediğimiz şey sıtmaya faln karşı bir ilâca batırılmış bir gey olsa gerek. HORTLAR 41 sız hiç bir fedakârlık ol İm. Pek yorgunum. K: liyeceğim? Ona iyi bir gece geçirmesini temenni ederek 0 dadan çıktım. Kendi odama geldim. Sinirli kimselerin âdetleri saridir. Ben de Kar. milla'nın kapısını kilitlemek Adefini edinmiştim. O. nun hırsızlardan ve katillerden korkusu bana da geçmişti. Bütün tedbirleri aldıktan, yani kapımı kilitle. yin « ear altına, dolapların İçine baktıktan son- ra vtağım ve uyudum. Odamda daima bir mum ii Buğ çocukluğumdanberi edinmiş oldu. gur bir Adeti. Böylece, rahat bir gece receğimi fmit edi. yordum. Fakat rüyalar taş duvarları geçerler, ka. ranlık odaları aydınlatır, aydınlıkları karartırlar ve rüyada gördüklerimiz için kapı, kilit gibi manialar yoktur. O gece bir rüya gördüm ve bu bende gayet ga. rip bir hafakan devresinin başlangıcı oldu. Bu rüya ya bir ağırlık basması diyemem, cünkü uyuduğuma Fakat odamda, yatağımda ol indim, Odayı, eşyaları, uyumadan ev. örüyordum. Su farkla ki. oda karanlıktı. Evvelâ farkma varmıd'#m bir sev, vatağımm ayak nenmda kıpırdanmağı ve dolaşmağa başladı. Bu, ku. 77” Tİbi siyah mwazzam bir kediye benziyordu, Dört, naz. Haydi p kapı di artık yata. bile nasil kilit