Sinema: Meşhur bir Fransız film şir ketinin sahibi olan Bernar Na - tan, sahtekârlıktan dolayı tevkif eöilmiş ve mahkemeye verilmiş- tir, Pete Natan film şirketi ismi #le meşhur olan bu mücsseseden yaka Bernar Natan daha otuz İki şirkette hissedardır ve mil yar franklık bir trüstü (şirketler grupunü) temsil etmektedir. Itham olunduğu sahtekârlık 400 milyon franktır . Bernar Natan tevkif edildik” ten sonra, ikametgâh tezkeresi- ne raptolunarak serbest birakıl masını İstemiş, fakat, yapılan tahkikatta (sabit bir oturduğu yer bulunamadığı için omevkuf tutulmasma Karar verilmiştir. Vaktile dört şato sahibi olan Natanın Pariste oturduğu bina nm da kendisinin olmadığı, ki ra. ile oturduğu anlaşılmıştır. Bernar Natan aslen Roman- yalıdır ve cebinde beş para ol müksızm Fransaya gelmiş, ora” da bir müddet (çalışmış ve iki sene sonra 96 milyon franga Pa- te Sinema şirketini alarak ken- sal Eni & Ufa'nın yeni yıldızla rından Hilde Krah Bir direktör Sahtekârlık suçile tevkif edilere mahkemeye verildi ii di başına bir müessese kurmuştu Bugün anlaşıldığına göre, N tanın bu 96 milyon franklık ser vet! de bir hayalden ibaretmiş. Natan, sinema şirketini alırken para vermiyor, bunu üzerine borç olarak alıyor ve bir girke- ti kefil gösteriyor. Bu şirket de hakikatte mevcut değildir. Fa- kat piyasada sahte olarak hisse senetleri bulunmaktadır. Natan, sinema şirketini işle - tip gelen kârla, müessesenin es ki sahibine borcunu veriyor ve artık şirkete lüzum kalmadığı çin, piyasadaki hisse senetlerini toplıyarak şirketi ortadan kal- dırıyor. Bu ispekülâsyon işinde Natan 15 milyon frank kâr ediyor. Bundan sonra, kurduğu veya ortak olarak iştirak ettiği şir- ketlerin' muamelesinde de ayni şekilde sahtekârlık (o yapmış ve bu suretle sahtekârlığm yekfinu 400 milyon franga (bizim para mızla 20 — 25 milyon liraya) çıkmıştır, Bernar Natanla (o beraber Üç ortağı daha tevkif edilmiştir. Jon Blonde! sinemi yıldızları arasında çocuğuna ve koca- *ma en düşkün bir yıldızdır. Yine bir yıldız olan Dik Pavel ile wii bülunan yıldızın vesimde görülen çocuğu dört yaşındaki Yorman Skot, denilebilir ki bu sileyi birbirine bağlayan en bü- Yük bağlardan birisidir. ğ um Yılbaşı hediyeleriniz danışırmış | 'eni sene münasebetiyle, her k yıl olduğu gibi, yine “meşhur,, fal cılar veya, biraz daha “ilmi,, töbi- ri ile, yıldız âlimleri, müneccim ler, önümüzdeki günlerin nasıl ge çeceğine dair tahminlerde bulu- 'nuyorlar. Bu arada, Avrupada, si- yasetehâkim bazı devlet adamları hakkında da tahminler ileri sürü- lüyor, yapacakları şeyler veya başlarına gelecek hâdiselere dair “haberler,, veriliyor, Bunlara ne dereceye kadar inan mak doğru olur, bilmeyiz. Fakat, bizzat bu devlet reislerinin, hare- ketlerini, yıldızlara bakıp istikbali habar verenlerin söylediklerine gö re tanzim ettikleri idiası çok daha tuhaf değil mi? Fransızlar “Entransijan,, gaze- tesinde Jan Dumere isminde bir muharririn yazdığına göre, Hitler dir şey hakkında karar vermekte tereddüt ettiği zaman medyumla- ra başvururmuş, Yazımın bazı kı- sımlarını alıyoruz; Malâmdur ki 28 Eylül 1938 ta- rihi bunlardan biri tarafından tes- bit olunmuştur. Medyum daha ki ay evvelinden Hitlere, onun ha yatına hâkim olan yıldızların gös- terdiği vaziyete göre, Alman - Çek ihtilâfında kendisi için müsa- it olacak günü bildirmişti, Hitler de talihin bu emrine gözlerini ka- tayarak itaat etmiştir. Almanyanın istikbali hakkında malümat toplarken mutat olan kaynakları bitirdikten sonra biz- zat Hitlerin kullandığı istikbal den haber alma vasıtalarına baş- vurmaya karar verdim, Fakat bu, zor bir işti. Nazi idaresi iş başına geçtiğindenberi falerlık yasak e- dilmiştir. Bununla beraber, falet- ların sayısı azalmış değildir. Çün kü insanların istikbale daima şüp- he ile baktıkları bir devirde bulu- nuyoruz. Uzun zaman Nazi partisinin $rr- daşr olmuş olan Çekli sihirbaz Hahussen'le tanışmıştım, Skala'da halk temsilleri, ve siyaset saha- sında istikbalin ne olacağına dair tahminler bastırıp neşrederdi. Bir de güzete çıkarırdı. Nasyonal sosyalistlerin hükü- meti ellerine geçirdikleri günler- de Haussen'i Berlin'in şimalinde ölü buldular, Kabahati, Nâzilere dair çok şey bilmesi idi, Bu me- selede Kont Jon Heldorf suçlu gö rülmüş ve Haralar müfettişliğine gönderilmişti, Sonradan affedil miş ve Potsdam'a çağırılmıştı. Bugün de Berlin polis müdürü- dür, İkinci derecedeki falcılar; bir tarafa bırakarak, Münihte bir ka- dın falcr olduğunu öğrendim. Yi- ne aldığım malümata göre, Hitler geçen yaz bu falcıya başvurmüş- tu, İsminin F. ile başladığını ve üzeri kemerli bir pasajda oturdu- ğunu söylersem kendisini birçok Münihliler derhal tanırlar, PFalcr kadınla görüşmiye gittim. EJli yaşında kadar bir kadm. Söy lediklerinden yalniz şunları nak- lediyorum; “1939 senesi Almanyanın kuv- vet senesi olacak ve bu defa ordu en baş rolü oynayacaktır. “Fakat uzun bir muharebe baş- Mm:ş gibi göründüğü bir anda her şey birdenbire silkün bulacak. Bu da bizim Führer'in en büyük zaferi olacaktır, “Hatırda tutmanız Jâzım gelen bir tarih var: 20 Nisan. Bu tarih- te garp devletleri ayrı ayrı ihti- 1âfa düşecekler. “Başka bir yerde büyük bir'si- yaset adamı ölecek. “Etrafındaki herşey de yikılacak...,, Uzun uzun anlattıkları evvelâ eçen yıl olduğu gibi bu yil da gazetemiz birçok dost ve okuyucularına dağıtılmak Üze re büyük bir hediye piyangosu tertip etmiştir. Dün gece idareha mizdeki bir heyet huzurunda çe- İkilen bu hediye piyangosunun lie. tesini işte neşrediyoruz: Eski matbaa makinistlerinden Bay Serkise: Yedi yaşmda bir torik balığı. Kuyumcular çarşısında mücev. heratçı Bay Enise: Pırlanta bir musluk taşı, Kuyumcularda kuyumcu dayı Mihale: Yarım kilo kalay, Cumhuriyet gazetesi kasadarı Bay'Mahmuda: Üç oluzunda bir Bayan. Beyoğlunda Ağacamii müezzi. ini Bay Saime: Bir kutu, erimiş minare gölgesi, Şehir Tiyatrosundan Hazmma: Bir batında dört torun, Sasathane direktörü Bay Fati. ne: Bir kamyon gün doğusu, bir kamyon karayel, Muharrir Sajt İmâma: Bir tep- si lokma. Frofesör Fahrettin Kerime: Kırk küp, kırkı da kulpu kırık küp! 'Taşçılarda aşçı Pandeliye: A. şağıdaki yemek tarifesi: Sütlü is, tirangilos çorbası, ananaslı ka- dın budu, kimyorlu kayısı lâpa - sı, zeytinyağlı ekmek kadayıfı, rokalı pestil salâtası, mayonezli telkadayıf, kaymak salamurası, Beyoğlunda Abdi İpekçi halefi Bayan Rebiaya: Oh tane haşlan- mış ipekböceği, Kadtköyünde Kirkor Damadi. Yazan: Osman Cemal Galatada hırdavatçı Horhoroni Dalaylamalardan birinin siyasi müşavirliği, Emniyet Sandığmda veme - dar Bay Halide: Yakında kuru - lacak olar (Türkiye edebiyat ban, kası) nm serveznedarlığ. Emniyet Sandığından Bayan Karakine: Horhor çeşmesinden | Makbüleye: Ayni bankanm Baş. bir kova su. Avukat İrfan Emin Kösemiha. la; Bir tutam sakal, Tüccarlardan İsmail Kapanci - ya: Bir fmdık faresi, 3 Galatada mimar Aram Pekmez yana: Bir çanak tahin. İstanbul kadastro âmirlerin . den Bay Şerife: On kilo Üzüm çekirdeği (tohumluk), Tapudan Hacı Şerefe: Neyzen 'Tevfiğin bankalardaki hisse se. netleri, Neyzen Tevfiğe: Zurnacı Şahi. nin romanı, Mütercim ve muharrir Ragıp Rıfkıya: Yenidamiden bir nargile Mahmut Yesariye: Kuyruksuz bir Midilli, Ertuğrul Sadinin (Hafız) isim li artistine: Yeşile boyanmış bir yoğurt tenekesi ile yetmiş beş metre tel kadayıf. Etem İzzet Eeniceye: Kasım . paşa belediye reisliği, kâtip muavinliği (çünkü başkâ . tip Suat Derviş olacaktır.) Eyüp dikiş ve biçki yurdu öğ. retmeni Bayan Haticeye: Kalm kumaşları kolay biçmek için bir testere. , Kavuklu Aliye: Şehir Tiyatro su mektupçuluğu. Tamburacı Osman pehlivana; Bir saksfon. Giritli meşhur börekçi Hacı İHüseyine: Hilâliden bol bol £€. lâmlar,! © Edirnekapıda bakkal Anasta . Şin anesi bayan Despinaya: Gre. ta Garbonun şapkası. Muharrir Neriman Hikmet Kı. za: Yirmi beş santim ökçeli bir çift iskarpin. Beyoğlunda diş tabibi Vamığa: Bir tepsi tespişti. Aksarayda Şekerci sokağında Bayan Hidayet Asala: Yedi, se. kiz torun daha, Gedikpaşada gözlüklü Artaki, Ruhi Nurullah Ataca: Doktor Hafız! ye: Kadmlardan birarabada. Cemalin çizmeleri. Çakmakçılarda kumaş tüccarı Cümbüşyana: Bir cümbüş. tez - gühtarma da bir tef, Yağ iskelesinde sarraf Çakar. yana: Doya doya çakmast için bir fıçı rakı, Galatada yumurtacı Kalmoğlu Bodosakiye: İncelmesi için bir Yana; Yeni bir kaynana, yahutiyise karisbad tuzu. kayınpeder, 'Tan gazetesi sahiplerinden Ha. Asmaltımda Şekerlemeci Kap-İti Lütfiye: Bir yağmur suyu pa. mitriyakiye: Bir demet kamışlı pırasa ve bir (yamoriyaya) gra- mofön plâğı, Cildiye mütehassısı Cevat Ke, rime: Bir kutu kaşıntı tozu, Fönerde odun tüccarı Bay 8i. mona: Gözü doyuncaya kadar kar, ayaz. Zeytinburnu fabrikası memur. larından Bakırköylü Bay Saide: Bir muşmula ağacı. Eski gümrük sokağında kasap Hasan Süleyman Parlara: Bir it. faiye hortumu. Hasır iskelesinde zahireci He- diyelik oğlu Minaya: Babası He. diyelik olduğu için kendisine ay. ri bir'bediyeye lüzum kalmamış - tr. bana inanılması doğru olmıyan şeyler gibi geldi. Sonra onları sön derece doğru buldum. Çünkü, öğ- rendim ki 20 Nisan Hitlerin ellin- ci yü dönümüdür. Ne de olsa bu kadında ince bir ruhiyatçı bali var, diye düşündüm, lanoğlu Avrama: Bir kedi YAVTU-İ sozu, Sanatkâr Naşide: Nasrettin ho Edirnekapıda doktor Bosi DL. canm tek gözlüğü, Nizamettin Nazife: Tibetteki Patinajmüsabakası Kış mevsimi münasebetiyle Av rupada patinaj müsabakaları de» vam ediyor; Almanyada yapılan müsabakalarda resmini gördüğü- nüz kız birinciliği kazanmıştır. yak, Şişlide Bayan Seniye Santura: Bir şigö, Kazmir ve çuhacı Simantuf Al yanağa: Bir kilo Amasya elmaşı, Nazmi Acara: Bir Aygır Fat. ma romanı, a Cihangirde Kumrulu sokakta Deniz Yolları memurlarından B. Haydara: Kemerburgazdan bir güğüm manda sütü. Telefon idaresi santral şefle . rinden Bayan Muazzez: Karmı, zi turptan iki küpe! Konyalı lokantası sahibi anam babama: Bir tencere cazıım, ciğe. rim pilâvı. Yemişte benzinci Kara Eft . me: Otomobil zifosu. Lüleburgazda Bay Yenere: Zer ide, pilâv, pâça, kaymak. Şişlide bebekçi Bayan Zehra Müfide: Bir pinni mecmuası. Hakkı Süha Gezgine! Bir otu- ruşta silip süpürmek sartile elli şişkebabı, bir testi ayran. Sirkecide tüccar Papazyana: Bir küfe papazyahnisi, Şehir Tiyatrosu artistlerinden Bayan Türküna: Mevlânekapıda bir kınagecesi. Ticaret Odasından Vedat Bü . kiilmeze; Kuvvetli bir rüzgâr, Esnaf şubesi direktörü Kâzım Yorulmaza: Beyazit. kulesinin tenesinde bir ziyafet, Muharrir Muazzer Kaptanoğlu ina: Bir salapurya, Gedikpaşadaki kasap Bay Os. anla Edirnekanıda Kasap Bay Yaşara da yalnız birer tane (ho. tik) çıkmıştır. |