BAR A ve YAZAN: ISHAK FERDİ #rmeni-asilzadeleri (Babil)in cazibe- 4Sinden kendilerini kurtaramazlardı Furat) havzasındaki ermeniler hayatlarından çok memnundu. Yoksulluğun ne olduğunu bilmezlerdi. iranilerle çok iyi geçinirlerdi. > zamanlar Ermenistan iki kıs- Yrilmiştr. Bir Araş havzasın- » diğeri Fırat (sahilinde bi Ermenistan, idi. ilgi >enistan valileri hükümdar dil ,. *Sndan tayin ve intihap ğa Bazan bu valiliklere £- " Umdarının itimadını ka -| “meniler de tayin olunur- Ermeni . tay atan her sene İrana vers İk : asker gönderirdi. Erme- ğ via eri İran ordusunda miğ - ler, kalkan, lardı, daki ermeni askerleri Söze çarpardı. r a ordu Afetler; t Mbranii, N ret de ileri g Sü sen kâr, Midas) ın mezarı... (Bir efsaneden: Midas daha beşikte uyurken, Karıncalar âğrına buğday nmda ermeniler getirirlerdi. O, Mabut (Diyonüzos) tarafından takdis edilmişti. Her neye do- ötürmüşlerdi. A» kunsâ alem olurdu! Midas bir gün Sarabat nehrinde yıkanmış, nehrin bütün Ağ eN d Firikiyann eski hüküm darı ( İş 'an yolu üzerin- | kumları altın olmuştu!) rin müsamahasından istifade ede- rek o havalide yerleşmişlerdi. Ermeni rüesası fazla şarklılaş - tıklarımı görerek (o bunun ermeni milleti için bir tehlike olduğunu hatta günün birinde hüviyetlerini kaybedebileceklerini düşünüyor - lardı. niz. Sulak yerleriniz, ağzmaka- dar dolu zahire anbarlarınız, hası- İr gözümüzü (kamaştıran neniz varsa, hepsi sizin olsun.. Bize A- rarat dağları yetişir!,, demişlerdi. Bu havaliden de Arasa göç © den ermeniler Arasta kuvvetlenin- ce yeniden istiklâllerini . temine çalışmağa başlamışlardı. Siya buy dan Karadenize ge iler bur, ş > oldan geçerdi. Erme- Adan (My 8“çen tüccar malla- : Bakma e resmi) alırlar » m bir kısmı ermeni fazla kısmı İ- Mzerleraı Yavaş yavaş Fırat sahilerinden e ra, *dİ. Bir evin! Teigi I şarki Ermenistana yani o (Aras) havzasına doğru akın etmeğe baş- lamışlardı, Ermeni asilzadeleri buna ta - raftar olmamakla beraber, şarki Ermenistandaki mutaassıp ve mil- liyetperver Ermeniler, Firaattaki asilzadeleri oraya (çekmek için kendilerini tehdit ediyorlardı. Şarki Ermenistan dağlık ve 80- ğuktu, Halbuki Fırat havzası hem sulak, hem de mutedil bir iklim - di. Sefahet beldeleri de bu havali- de kurulmuştu. Ermeni asilzade- leri İran hükümdarının senede bir kaç defa yaptığı büyük şenlikler- de hazır bulunmak üzere Babil ve Persepolise gelerek günlerce, haf- talarca bu şehirlerin cazibesinden kendilerini kurtarıp ayrılamazlar- dı. İraniler, garbi Ermenistan hu- dudunu o kadar genişletmişlerdi ki, Ermeniler bulundukları havza» da çok kalabalık oldukları için, hükümdarın muvaffakıyetiyle (Kilikya) ya kadar uzanmışlardı. Kilikya İranm en zengin o ve mamur vilâyetlerinden biri idi, İran hükümdarı ermenilere: — Benim yurdumda yerlilerin arkasından yürümek şartiyle yer- leşebilirsiniz! iler Demişti, Ermeniler Kilikyada | ia, Tanilere tabi kal - | daima yerlilern arkasından yü- içinde refah ve şa. | rürler, br yerli önde (giderken, K çe üşler, sılemtısız ya- | bir ermeni onun ilerisine geçemez- <1 a8SA garbi Erme. | di. Mesire mahallerinde de erme- at havzasında | niler yerlilerin gerisinde oturur- 98 olduğunu bilmez. | lardı. Dârâ ermenilerden o topladığı askerin kıyafetlerini değiştirmeyi düşünüyordu. İşte Kilikya ermeni- leri, diğer vilâyetlerdeki ermeni- iy Arme, ilerini krallık tesisine uğraşmaktı. Bunun için evvelâ komşuları (İber) lerle birleşmişlerdi. Bu ittifak İran hükümeti — için bir darbe sayılacak kadar mühim- di. Zaten şarki Ermenistan valisi de bu ittifaktan cüret alarak Da - râyı tehdide başlamıştı, Şarki Ermenistan ahalisi el al- tından Suriyeyi de tahrik ediyor - lardı. O havalide bulunan erme- niler de İranilere verdikleri ağır vergileri bundan sonra Şarki Er- menistana vermeyi düşünüyorlar- dı. i Dârâya bu ciheti de anlatmış « lardı. Demir bilekli İran hükümdarı ülkesinin ermeniler yüzünden par- çalanmasını havsalasına sığdıra- mıyordu. Bu sırada Antakyada bulunan ermeniler rumlardan bile istimdat etmişlerdi: “Bize yardım ediniz.. Vergilerimizi size verelm. İranile- rin esaretnden kurtulalım!,, Antakyalılar o vakit Suriyenin şarkında toplu © ve kuvvetli bir halde yaşıyan (Firikya) ları da İraniler aleyhine ( fışkırtmaktan geri durmuyorlardı. (Devamı var) 8ibi.. yaşarlardı, m İan eşya hasır, ha. | Ya bakır kap, deni, e girmen v i Milleri Bu elim * asilzade ArIYdı. — Zenginleri j duğu gibi “ri, diğer milletlerde inde ya, ,', *efahet ve ihtişam ardı, Erkeklerin ka- aşka odalıkları ve hiz- Prak Vey pü, gı , $€ye meydan , Mm, esir gibi ya. bn e keğin odalıklarını dan ke abi onlarla müna- Erkekleri H n avcılığa » merakları er wi Bierlergi vi de büy ver, İranilerin, blklmie > darklaşmışlardı. Hat- Ti bile İranice idi, Paris borsasında Yugoslavya Kralın öldürül- mesi üzerine Paris borsasında su- kut kaydedilmeğe başlanmıştı. Pariste ünitürk 306 puvandan 299 puvana kadar düşmüştü. Dün ge- len, telgraflar ise ünitürkün 312 i Ri Nİ han, i İma, hü t 0 İranilerden R di, eleriyi, çalı ler ve İran a- H ıkı temas eder- ea Abiyi... lerden evel İran hükümdara iti- Zen ie Yüğünüün İraz ederek: ye kadar yükseldiğini bildiriyor. Sada Ararat) taraflar | “— Biz Ararata gitmeğe razı- | Unitürkün bu kadar yükseldiği Armalar, iranfle | yız..: Elbiselerimizi değiştirmeyi « | maksadı | VAKTI ın Tefrikası: 78 Ölüme Su ve hafif Şahende gülümsedi bir sesle: —Celil.... dedi; Celilin gözleri yaşardı. Başmı eğdi, karısının elini öptü: — Şahende!.. Affet Şahende.. Birden kulaklarında Nesrinin sesi çınladı: “Bir kadın kalbi ile oynanmaz...,, derin bir düşünceye | daldı. Onu bu düşünceden gene ! Şahendenin sorgusu silkindirdi: İ o — Senin neni affedeyim Celil? Ne kabahatin var? Celil doğrulmuştu: o “Demek bilmiyorsun..,, ve kartsına eğildi: — Neden sozümü dinlemedin? Neden sokağa çıktın?... — Hakkın var. Kabahat ben ettim asıl, sen beni affet... Sakın yanımdan ayrılma... Beni yalnız bırakma.. Sen burada beni kolarının arasma alırsan, ö- lüm bana yaklaşamaz. — Ölüm mii?.. Oda nedir? — Çok fenayım Celil. Ama de- dim ya kabahat benim. — Ne yaptın? «—- Senin balığa gittiğini gör- mek için (o iskeleye indim, Daha ben sahile gelmeden fırtına başla- dı. Geri döndüm. Yağmur bar- daklardan böşanırcasına yağıyor, gök gürlüyor, yıldırımlar o düşü- yordu.. Ben koşuyordum. Rüzgâr beni oradan oraya atıyordu. Bir a- ral:'k ayağım kaydı, bir o çukura yuvarlandım. . Bayıldım.. Fakat soğuk suların iliklerime işlediğini hissediyordüm.. Celil, hata ettim. | Fakat... Bir öksürük bağrını parçaladı. Celil inledi: — Şahende... Artık konuşma, Bu aralık, dudakların ucun- da kanlı bir köpük belirdi. Men- dilini alıp sildi: — İşte görüyorsun ya, rum, — Hayır, böyle şeyler söyleme. — Kendi kendimi aldatmaktan ne çikar? — Kendi kendini aldatmak de- ölüyo- il Şahende, biraz evel (doktor korkulacak bir şey (olmadığını söyledi. Ve daha az emin, © tereddütlü bir sesle devam etti: — Yalnız bir şart koştu. Üzül- memen, sıkılmaman, heyecanlan- mamanlâzım.. Vücudün kadar dımağmın da dinlenmeğe ihtiyacı var.. Merak etme, seni (üzecek bir şey yok. Senin sıkılmaman i- çin elimden gelen her şeyi yapaca- ğım. İyileşeceksin Şahende.. Ge- ne mesut olacağız. Şahendenin dudakları acr “bir tebessümle büküldü: — Ne iyisin Celil, — Bundan sonra senin dokto - run benim. Bunun için sözümü dinlemen lâzım. Haydi bakayım, gözlerini kapa ve uyu. Üşümüyor- sun ya? — Hayır. $ — VAKİT 15 Teşrinlevel d sayan Gönül olursan, | Yazan: Selâmi İzzet şey soracağım. Bu soracağım şey- ler benim için çok mühimdir. — Sor. — Ben buradan gitmek istiyo « * rum. — Nereye? — Seni ilk tanıdığım yere. — Amcanın çiftliğine mi? — Evet. Ben orada mesut ol « dum. Saadetim orada kaldı gibi geliyor bana.. Oraya gitmek, o - rada kalan saadetime kavuşmak istiyorum... Buradan artık soğu « dum.. Burası beni üşütüyor.. Çift liğe gitmek istiyorum. — Üzülme sen ivilesince he- men gideriz. Yarın gidelim. — Nasıl olur. Hastasın. Yarına | kadar toplanamazsın. — Toplanırım. İyileşirim, Ku « zum bunu reddetme Celil, İnsan ölümden kaçmak içiri daima kuv- vet bulur. Eğer burada kalirsam., Ölürüm, Ve hıçkırır gibi ilâve etti: — Çabuk ölürüm. Celili bir düşünce aldı. müddet düşündükten sonra: — Peki, dedi. oidelim. ama bir şartla, — Nedir? — Doktorun izin vermesi lâzım. — İzin vereceğine eminim, mu- hakkak izin verecektir. — Neden? — Üzülmememi, sıkılmamamı tenbih etmemiş mi? — Bir kere sorarız.. Başka ne Uzun istiyorsun? — Oraya gittiğimiz zaman Ca- vidi çağırt, — İşte buna lüzum yok. (Devamı var) Yerli mallar paza- rının yeni şubesi Sümer bank yerli mallar ma» İ ğazasının Beyoğlu şubesi dün sa- at 16.30 da merasimle açılmıştır. Açış merasiminde davetliler ara - sında şehir namına belediye reis muavinlerinden Hâmit Bey de ha- zır bulunmuştur. Bakırköy bez fabrikası müdü - rü ve yerli mallar pazarı Sümer Bank delegesi Fazlı Bey, davetli- leri bir tarafa toplıyarak demiş - tir ki: “— Sümer Bank, halkmgöster diği rağbete bir cevap olmak ü- zere ve onlara hizmet edebilmek ümidiyle Sümer Bank müessesele- | rinin ve diğer milli müeseselerin yaptıkları eşyaları satmak üzere bu mağazayı açtık. Mağazanın açılmasını Hâmit Beyefendiden rica ederim.,, Hâmit Bey, bundan sonra da» vetlilere hitaben: “— Temiz ve ucuza doğru git- mek üzere Sümer Bank yer yer fabrikalar açıyor, Bu mağazanın — Bir yerin ağrıyor mu? — Ağırmıyor. — Öyle ise rahat rahat uyu Şehende şüpheli (bir tavırla sordu: — Sen bir yere mi gideceksin? — Hayır. — Yanımda oturacak mısın? — Tabit, — Peki, öyle ise uyurum. Ama evvelâ müsaade et de. sana iki kkelmizi di açılmasını benden istediler, Ma» ğazayı açmakla bahtiyarım. Ha- yırlı olmasını temenni ederim.,, Dedi ve kurdelâyı kesti, Bundan sonra İstiklâl marşı çalındı. Davetliler bez, kumaş, çanta, şapka, ıtriyat, ve saire pavyonlarmı gezmeğe başladılar. Dün yeni açılan yerli mallar pazarını davetlilerden sonra beş yüz kişi gezmiş ve bir çok satış yapılmıştır. 5 imi biler Gini ika melis gi midi Medeli